Allah için salih amel işleyenler cennete gidecektir der Kur'an'da hep. Salih amellerimiz günahlarımızdan fazla olmalıdır ama onun dışında salih amel işlemede bir sınır konmamıştır.
Şeytan amel işleyen kişilere karşı bizebir hased veya gıpta duygusu koyabilir. Ama şu hadisi hatıra getirmek gerekiyor.
Abdullah İbn Mes’ûd -radıyallahu anh-’dan merfû olarak rivayet edildiğine göre: Yalnız şu iki kimseye gıpta edilmelidir; biri, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse."
Burda gıpta konusu verilen mal da ilim de değildir, aksine onu kullanış şeklimiz yani çabalarımızla o nimetleri doğru şekilde kullanmamızdır.
Benim nefsim çok güçlü ve bu yüzden en basit amel için bile çok çaba sarfetmem gerekiyor diyen kardeşlerim; yapmaya çalıştığımız iyiliklerin sonucu elde etmemek üstüne fazla düşmemeliyiz, aksine çabalarımızın Allah'ın gördüğü ne kaydettiğini bilip ziyan olmayacağını kalbimizle bilirsek o zaman sonuca değil işimize (o işe ne kadar kalpten bağlı olduğumuza ve çabaladığımıza) dikkat ederiz.
Biz mahlukuz, sonuçlar bizim elimizde değildir. Biz sebepler planında çabalarız, sonucu ancak Allah meydana getirir. Yani ilim öğrenmeye geç yaşında başlayan biri, geç yaşta ilim öğrenmeye başlamış biriyle aynı ilmi öğrenmek için daha çok çaba göstermesi gerekir. Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır. (inşirah 6) İlim içim ne kadar zorlanır, ve çabalarsak o kadar mükafatı olacağını söyleyebiliriz. Allah katında çabalamanın ne kadar değerli olduğunu bilsek ancak o zaman zorluğu Allah'a yakınlaşmada bir vesile olarak görebiliriz