Ruhum çürük benim... 
Guguklu duvar saatleri vardır ya. Onun bozuk olanlarından. Ne zaman öteceği belli olmuyor. Bazen sabah çıkartıyor kafasını kapıların ardından, bazen akşam ötüyor, bazense hiç tenezzül dahi etmiyor dışarı çıkmaya. Bu durumda ben ne mi yapıyorum? Kuşumun kafasını uzatmasını bekliyorum kapalı kapılar ardından. Her ötüşünde tek tek not alıyorum kağıda. Kalemim kuş öttükçe dolaşıyor kağıdın üzerinde. Dans eder gibi... Çölün ortasında su bulmuş gibi... Kana kana yazıyor. İlmek ilmek dokuyor harfleri hem kağıda hem ruhuma. Adım adım dolaşıyor kağıdı kalem. Her bir noktasını biliyor kağıdın. Tüm kusurlarını. Ve ona ne kadar muhtaç olduğunu... Biraz yüksekten bakıyor tabi ama ona istediğini vermekten geri kalmıyor. Kelimeleri kusuyor adeta. Ve kağıt ince ince işliyor harfleri, kelimeleri, cümleleri... Yeri geliyor kalem böbürleniyor yeri geliyor kağıt kibirleniyor. Sonra bir bakıyorum. Kuşum ötmez oluyor. Kuşum ötmedikçe kağıt siyah oluyor kibrinden. Kalemse yazmaz oluyor artık. Yazsa da yazdıkları görünmez oluyor. Kalem yazamamaktan utanıyor, kağıt yazılanları işleyememekten. Ta ki kuşum tekrar ötene kadar. Kuşum aralayınca kapıyı, kalem üzüntüsünden beyazlamaya başlamış mürekkebiyle tekrar deniyor yazmayı. Ve olduğunu görünce sevincinden gözünden yaş yerine mürekkep boşalıyor bu defa. Harfler kelimeleri oluşturuyor, kelimeler cümleleri, cümleler satırları ve satırlar bitmek bilmeyen paragrafları...
İnce ince işleniyor çığlık çığlığa bağıran, küf kokan ruhuma...

"İnsan yazarken sadece anlaşılmak degil muhakkak ki aynı zamanda anlaşılmamak da ister."
Friedrich Nietzsche
  • JoinedFebruary 26, 2014



Story by TheeMerveee
Ruh Aşımı by TheeMerveee
Ruh Aşımı
Tik tak... Tik tak... Tik tak... Zaman geçiyor... Hayat olmakla ölmek arasında gidip gelen kısa ipli bir sa...
1 Reading List