Yaşam ile ölümün arasında ince, bir o kadar da keskin bir ufuk çizgisi vardır. Her kişi orada yürüyebilir miydi? Hayır. Biz üç harfliler: Ölümü severdik. Ölümü sevmeseydik, üç harfli olabilir miydik? Yıllar önce kulağıma bilinmeyen bir ses fısıldamıştı. O ses dedi ki: "İleride üç harflilerden biri olacaksın. Olmak zorundasın. Üç harflilerin kim olduğunu biliyor musun? Bilmezsin sen. Öyle biri olacaksın ki: Her an başka bir rolde olacaksın. Başka birisi olacaksın. Ve bambaşka birine dönüşeceksin. En garip olanı da ne biliyor musun? Bunları kendi rızanla yapacaksın." Yıllar önce kulağımı fısıldayan bu ses, benim nasıl bir hayat yaşayacağımı biliyordu. Benim göremediğim kaderimi, belki de o çizmişti. Bana verilen o zarf, gecenin rengini alıp verilmişti. Bense o rengi kendime vermiş, insanların parlak olan hayatını geceye boyamıştım. Ben buydum. O geceden aldığım renkle: Karanlık bir kadına dönüşmüştüm.
1 part