Deniz, kırık dökük bir hayatın içinde ayakta durmaya çalışan genç bir çevirmendir. Tüm hayatını kitapların içinde yaşamış, hayalleri bile kitaplarda okudukları ile sınırlıyken ekmeğini de kitaplardan kazanmaktadır. Kendi halinde sessiz yaşantısına bir anda giren Yunus, okuduğu kitaplardan bile daha mükemmel, daha kusursuz ve Deniz'in ördüğü duvarları bir bir yıkacak kadar kuvvetli inancıyla hayatına daldığında yıllardır gülümsemeyen gözleri Yunus'un resimlerine ilham olacak, iki kırgın kalp birbirinde tamamlanmak için çırpınacaktır. Peki aldığı nefese bile inancı olmayan Deniz, tüm bu duygu selinin içinde boğulmadan yaşamayı başarabilecek midir? Yunus'un karşı konulmaz çekimine kapılmamak için verdiği savaşı kazanıp, kırmaya korktuğu kabuğunun içinde sürdürdüğü izole yaşama devam edebilecek midir?