Parlayan, kahverengiden fazla yeşile bürünmüş ela gözlere diktim kendi harelerimi. O ise zaten bana bakıyordu "Doğruyu söyle artık." dedim emin ama sessiz bir tonda. Yutkundu "Ben sana başından beri doğruyu söylüyorum." Başımı çevirdim "Dediklerinin hiç bir mantıklı açıklaması yok, Suçlusun sen!" Ayaklandım. O da ayaklanıp karşıma geçti.Bir nefes kadar yakınımda olması daha da zorlaştırıyordu işimi "Herkesi o kadar analiz edip yalan söyleyip söylemediklerini bir bakış da anlayan Elzem Arslan, bende niye bu kadar tereddütte düşüyor?" Bakışlarımı kaçırdım.Çünkü o başkaydı ilk günden beri onda başka şeyler vardı. Ona inanmam için beni dürten şeyler. "Benim tek suçum," dedi ve çenemi nazikçe tuttup ona bakmamı sağladı "Sana aşık olmam." Bu o kadar saçma, o kadar yanlış geliyordu ki ironik bir şekilde gülümsemeden edemedim "Aşık Suçlu yani?" Başını yana eğdi "Suçu Aşk olan bir Masum desek daha doğru olur."
9 parts