Ben mavi hür bir kuştum. Benim güneşte ışıldayan masmavi tüylerim vardı. Geceyi aydınlatan maviliğim, geçtiğim yerde görenlerin gözlerini kamaştırırdı. Gövdem dağlar kadar heybetli ve görkemliydi. Sanki bu dünyadaki tüm varlıklardan üstün yaratılmış gibiydim. Dağların tepesinden kendi gölgemi seyreder ve kibirlenirdim. Gözlerim tüylerim kadar mavi ve keskindi. Dünyaya göz olmaya gelmiştim sanki. Gözlerimden evrene bakmak bana beni anlatırdı. Destansıydım... Masallara eşlik eden kusursuz güzelliğim vardı. Beni görenler gördüklerine inanamazlar ve seyre dalarlardı. Dağların tepesinden kanatlarımı açıp rüzgara salındığım zaman, dünyayı kucaklıyor gibi hissederdim. Kanatlarım asıl gücüm, kuvvetim ve kimliğimdi. Ağaçlara rüzgarları taşıyan ve onları titreten heybetli kanatlarım bir gün kırıldı!... Sanki kanatlarım değil de yüreğim kırılmış yok olmuştu. Artık gözlerim görmüyor, kulaklarım duymuyordu. En önemli varlığım olan özgürlüğümü kaybetmiştim...
2 parts