© Tüm hakları saklıdır. Girer girmez gözlerimi bulan gözleri, uzuvlarımı titretti. Elindeki makası saçlarına yaslayıp, yere diğer saçlarının arasına, bir tutam daha gönderirken, ağlamaktan kızaran gözlerinin arasında yeşilleri hâlâ parlıyordu. Makası kenara bırakıp kucağındaki saçları umursamadan ayaklanıp saçlarını parmaklarıyla taradı. Gözleri beklentiyle bana döndü. Kapıyı bırakıp ona doğru ilerledim. Saçlarının sağ tarafı omzuna kadar değerken, sol tarafı biraz daha kısaydı. "Güzel miyim?" dedi normalinden daha heyecanlı bir sesle. Sesi beklenti dolu çıksa da, gözleri şüpheyle bakıyordu. "Ona güzel olduğunu söyleme." Sedef'in söylediği cümle zihnimin duvarlarında bir oraya bir buraya çarparken, sorusunu tekrarladı. "Söylesene Tolga, güzel miyim?" dedi. Yutkundum. "Hayır, bu halde çok çirkin görünüyorsun." dedim. Fakat içimden yükselen bir fısıltı, sen her halinle çok güzelsin, diye bağırıyordu ona duyurmak ister gibi. Söylediğimle birlikte yüzünde tatmin olmuş bir gülümseme belirdi. "Çirkin miyim yani?" dedi bu sefer, emin olmak ister gibi. Ona doğru yaklaştım. Sağ elim, sol omzunun üzerine dökülen saçlarına gitti. Yavaşça saçlarını severken, dolan gözlerime küfrettim. Sesimin çıkmayacağını bildiğim için başımı salladım usulca. Hala beklentiyle baktığını gördüğümde, boğazımı temizledim. "Çok çirkinsin, Medusa." dedim. Mümkünmüş gibi daha da gülümsedi. Yalpalayan bedenini tutup, kolumu beline sardım. Beklemeden başını göğsüme yasladı. Burnu köprücük kemiklerime sürtündüğünde, kemiklerimin şahlandırıldığını hissettim. Nefesi, bedenimi şahlandırıyordu. "Her tökezlediğimde beni tutamazsın, Doktor." dedi fısıltıyla. Beline sarılan kolumla destek vererek onu yatağına ilerlettim ve yavaşça yatırdım. Yeni kestiği saçlarını yüzünden çekip, kulağına eğildim.
5 parts