Alâkasız ama, size bir soru sormak istiyorum.
Onun için çabaladığınız, hayallerinizi süsleyen, istediğiniz meslek nedir?
●●●
"Sadece atlamam gerek."
Kendimi boşluğa bırakmam ile uyanmam bir olmuştu.
"Sonunda uyandınız Duygu MORETTİ, bu sefer cidden sizi tutuklamayı düşünüyorum."
Yüzümde hissettiğim ter damlacıklıkları ile bana bakan doktora ve Komiser Bey'e göz gezdirdim.
"B-be. Ben. Şey, kendimi. Şey yapıyordum. Hah, eroin."
Olduğum yerden kalkıp, serum takılı kolumu işaret ettim.
"Ben eroin istiyordum. Çatıya çıktım. Annem, babam sonra şey vardı... Neredeler? Yiğit, Mavi, Ekin, Ege, Edis. Beni yalnız bıraktılar. Kendimi bıraktım boşluğa."
Az önce bana gülümseyerek bakan Komiser Bey şaşkın bir şekilde bakıyordu.
"Duygu, sakin ol. Sadece fazla stresten kabus veya halüsinasyon benzeri şeyler görmüş olman normal. Sakin ol, yavaşça yat geri. Sakin. Yavaş ol."
Doktor, beni telkin ederek, omuzlarımdan yavaşça yatağa yatırdığında sıcak bir gülümseme sunmuştu.
"Sadece 3 saattir uyuyorsun. Eroin de yok vücudunda. Arkadaşın Edis, son anda kurtarmış seni. Tamam mı? Anlaştık mı?"
Gözlerim Komiser Bey'e ulaştığında o da bana gülümsemişti.
"Sadece 3 saattir mi? Annem, babam? Onlar burada değiller değil mi?"
"Dışarıda sadece Scooby Doo ve çetesi kılıklı arkadaşların var. Annen ve babanı arayıp, hemen gelmelerini sağlayabiliriz."
Komiser Bey'e başımı olumsuz anlamda salladım.
"Sedyedeki kadın? Yaşıyor değil mi?"
Yüzü düşen Komiser, elini silahının yanına koydu.
"Sağlık durumu iyi. Adamlar da tutuklu. Büyük bir işe kalkışmışsınız. Bunun hesabını vermen gerekiyor Duygu. Olay yeri sizin gibi gençler için oldukça ürkütücü olmalı. Umarım iyisindir."
Gülümsedim.
"İyiyim. Ama arkadaşlarım, onlar yanıma gelseler?"
Doktor Bey, isteğime başı ile onay verirken birkaç soru sormuş ve çıkmışlardı.
Onların çıkmasının ardından, kapı tekrar açıldı. Yattığım yerden doğruldum.
"Bir varmış, bir yokmuş masallarımızın kahramanı, Yüce Duygu MORETTİ. Nasılsınız acaba efendim?"
Ege, yanıma gelip elimi sıkarken konuşması ile gülümsememi sağlamıştı.
"Nasıl olacak salak? O iyi. Hem de çok iyi. Değil mi Duygu?!"
Gözleri ağlamaktan kızarmış Mavi bana yaklaşıp kollarını boynuma sarmıştı.
"Mavii, benim için ağlama şapşal. Tabi ki iyiyim ben, kötü olduğumu gördünüz mü hiç?"
Yanağını saçlarıma yaslayıp, bana sıkıca sarılmıştı. Çenemin altında duran ellerini kendi ellerim ile tutup, dostça sıktım.
"Edis olmasaydı uyuşturucu almış olacaktın Duygu. Ya yetişemeseydik? Ya sen..."
Ekin'in cümlesini kesen Edis olmuştu.
"Biz birbirimizi her zaman koruruz. Kötü şeyleri düşünmeyin artık. Duygu iyi ve şu an önemli olan şey bu."
Edis, yanıma yaklaşıp kollarını bana sardığında ben de ona sarıldım.
"Olmayan kardeşimin yerini doldurup beni koruman, korumanız bana güç veriyor. Edis iyi ki varsın. İyi ki varsınız."
Ekin de gelip, Mavi'nin yanından bize sarıldığında Ege de Edis'in sırtından sarılmıştı.
"Sevgilimi boğmaya mı çalışıyorsunuz veletler?"
Duyduğum ses, rüyamda bile olsa kalbini kırdığım sevgilimin kalbimdeki sızısını hatırlattı.
Dolaylı yoldan katillerim yavaşça uzaklaştığında, gözlerim hüzünle bakan Yiğit'i görmüştüm.
"Gidip kendime sevgili yapasım geldi. Hadi bana sevgili bulmaya gidelim."
Ege, gülerek konuştuğunda Yiğit yanıma gelmişti.
"Sen korkusuz bir kaçıksın. Nasıl tek başına gidersin?"
Sesindeki sinirli tını gözlerime baktıkça azalırken, kapı tekrar kapanmıştı ve odada sadece Yiğit ile ben kalmıştık.
"Çektiğin her acı..."
Elimi tutup, ezilmiş parmak uçlarıma baktı.
"Benim canımı yakıyor."
Elimi tutan elini tuttum.
"Acımıyor. Onu bunu boş ver de, rüyamda senin kalbini kırmıştım. Şu an seni mutlu etmek istiyorum."
"Rüyanda kalbimi kırdığın için, gerçek hayatta kalbimi mi hoş tutmak istiyorsun? Sen melek misin?"
Güldü. Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Vücudunda dövme olan melek mi olur? Ben normal bir insanım. Sen, senin mutlu olman için ne yapabileceğimi söyle."
Elini, belime yerleştirip beni kendine çektiğinde, dudaklarını siyah saçlarıma bastırmıştı.
"Duygu, ev boş. Bize gidelim, beni bu mutlu eder. Vücudunda dövme olan meleğimi görmek istiyorum çünkü."
Alaylı konuşması üzerine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Neden böyle bir şey seni mutlu etsin Yiğit?"
Saçlarımın arasından derin bir nefes aldıktan sonra konuştu.
"Belki biri bizi evde baş başa yakalar. Sonra 'Evlenmek zorundasınız, yarın düğününüzü yapıyoruz.' der, böylelikle sürekli yanımda olursun ve sana zarar gelmesini engellerim."
Kahkaha atmam ile ondan uzaklaşıp yüzüne bakmıştım.
"19 yaşındasın ve aklında sadece benimle evlenmek mi var?"
Gözleri dudaklarıma kayarken çapkınca gülümsedi.
"Aklımda neler var bir bilsen? Çocuk yapalım diyorum sana, sen hâlâ sadece evlenmek mi var diye sor."
"Sen eskiden arsızdın. Şimdi double arsızsın. Yok sana çocuk falan."
Eliyle çenemi tutarken yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Karşı takımı da yapacağız seninle sevgilim. Var bana çocuk falan."
Dudaklarını çeneme bastırdığında onun bana dokunuşlarına bile düştüğümü hissettim.
▪▪▪
"Kim dedi yaşadığımız o korkunç olaydan 1 gün sonra korku filmi izleyelim diye?"
Ege yastık ile yüzünü kapatıp boğuk sesiyle konuşmuştu.
Başımı Yiğit'in omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım. Belimdeki eli, sırtımı sıvazlarken gülümsedim.
"Ege, korku filmi izleyelim diyen, havamız değişir diyen sendin."
Mavi, başını Ekin'in arkasına yaslamış filmi izlememeye çalışıyordu.
"O değil de çok güzel değil mi gerilim müzikleri?"
Edis, mısırları avucuyla ağzına atıp bütün efendiliğini kaybetmiş bir şekilde filme odaklanmıştı.
"Duygu?"
Kulağıma fısıldayan Yiğit ile gözlerimi adamı doğrayan kadından çekip ona baktım.
"Efendim?"
Yüzüme yaklaşıp yanağımı dişleri arasına alması ile nazikçe ısırdı.
"Sevgilim demeni tercih ederim, sevgilim."
Filmden tamaman kopup elimi yanağına yerleştirdim.
"Efendim sevgilim?"
"Beraber uyuyalım mı?"
Kısık sesi ile kulağıma konuştuğunda tenim gıdıklanmış ve başımı ona doğru eğip, onu boynuma hapsetmiştim.
"Dün senin kollarında uyudum ya zaten. Annem ve babam gelecekler yarın."
Burnunu ateşli bir şekilde tenime sürterken gözlerim kapanmıştı.
"Yapma!"
Sesim elimde olmadan şehvetli bir şekilde çıkarken, dudaklarıma yakın bir yerde dudaklarının sıcaklığını hissetmiştim.
"Kokun, tenin... Damarımdaki kana karışsın istiyorum. Sabah uyandığımda güzel saçların elimin içinde olsun istiyorum Duygu."
Konuşması kısık sesli olmasına rağmen oldukça etkili bir şekilde bedenimi titretirken içimden Yüce Yaradana teşekkürler ettim.
Eksik yanımı onunla tamamlamıştım. Kalbim onunla tam olmuştu.
Olduğum durumdan memnun bir şekilde Yiğit'e sarıldığımda dudaklarını, tişörtümün üzerinden omzuma bastırmıştı.
Duyduğum mesaj bildirim sesi ile Yiğit'ten ayrılıp, eski hâlimize dönmemi sağladım.
"Ege, telefonunun sesini kıs!"
Edis, gözleri hâlâ televizyondayken, Ege ona yüzünü buruşturup telefonunu eline aldı.
Tekrar gelen bir mesaj sesi ile Edis, yavaşça öldürücü bakışlarını Ege'ye çevirdi.
"Ege?!"
Gözlerim Ege'ye gittiğinde yüzündeki ifade pek iyi bir şeye karşılık gelmiyordu.
Ve bir bildirim sesi daha...
Ege'nin elindeki telefon nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde, havada takla atıp Ekin ve Mavi'nin olduğu koltuğa düşmüştü.
"Hassiktir! Bi' kız, bana nude atıyor!"
●●●
Saat gece 02.02
Ders çalışıyordum ve şu an
stokta kalmış olan son bölümü atıyorum:(
İyi Günleriniz Olsun Efendim💎💚