Euphoria ❧ KookU

By ibangtanyou

497K 54.7K 49.8K

Tenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇 More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
Final Bölümü

56.Bölüm

4.2K 554 498
By ibangtanyou

(Lee Jieun)

"Pardon ama benim telefonum neden sende duruyormuş?"

MiNa bana bağırıp kendisini bağlamak zorunda kaldığım sandalyeden kalkmaya çalışırken gözlerimi devirdim.

"Sana hiç güvenmiyorum da ondan."

Son bir saat içinde olan biten her şeyi Jungkook'un yakın arkadaşlarıyla paylaşmış, tüm detayları ile herkesi bilgilendirmiştim.

Jungkook'un sandığı gibi kimse onu yaşadığı korkunç olay yüzünden yargılamamış aksine ona destek olmuşlardı.

Destek olmuşlardı ama sorun şu ki Jungkook tekli koltukta oturmuş belli aralıklarla "Yani şimdi ben suçsuz muyum?" diye aynı soruyu sorup duruyordu. Biz her şeyi çözemeden aklını kaçırmasından korkuyordum.

"Şimdi biz ne yapacağız?"

"Şimdi ben, Jungkook ve Taehyung kılık değiştirerek Incheon'a gideceğiz. Çünkü Jin her an bu evi gözlemliyor olabilir. Arka kapıdan çıkacağız. Ben MiNa'ymış gibi Jin'e bilgi vermeye devam edeceğim."

"Peki biz?"

"YuBi ve Jimin, MiNa'ya göz kulak olmaya devam edeceksiniz. Yoongi, Namjoon ve Hoseok... Siz de Jin'in neler yaptığını falan öğrenmeye çalışın mümkünse."

"Pekala, siz kendinize dikkat edin" diyen YuBi ile kısa süreli sarıldık.

MiNa en son Jin'e "Sen Jungkook ve Jieun'un ayrılacağından emin misin?" diye bir mesaj atmıştı. Ve Jin en son "biraz işim var sana daha sonra yazacağım" diye yanıt vermişti. Anlaşılan Jin MiNa'ya herhangi bir şey anlatmamıştı ama Jungkook'un peşini bırakmaması karşılığında bizi ayıracağına dair söz vermişti.

Sanırım Jungkook'un birinin ölümüne sebep olduğunu söylediğinde benim zaten Jungkook'u terk edeceğimi düşünüyordu. Öyleyse aksini bilmesine de gerek yoktu. Onu kendi oyununa hiç akıl edemeyeceği bir şekilde dahil etmeyi planlıyordum ama önce olanı biteni doğru düzgün öğrenmeliydim. Her şeyden önce Jungkook'un bu zamana kadar Chung Iseul ismi ile tanıdığı ve öldüğünü sandığı YoungHa'yı bulmalı ve Jungkook'un yaşadığını gözleri ile görmesini saglamalıydım.

"YuBi bize tanınmayacağımız birkaç kıyafet verir misin?"

"Tabii, bir bakalım beraber."

......

"Yalnız Taehyung seni bu şekilde tanımak mümkün değil."

Yoongi'nin gözlerini devirerek kurduğu cümleye karşılık iç geçirdim. YuBi ile işe yarar bir şeyler bulmak için çabalamıştık fakat elimizde olanlar bunlardı. İdare edecektik artık.

u gözlükle efsane olursun yalnız Jieun."

Jimin'in gülerek bana uzattığı gözlüğü anında taktım. Bence ben şimdi olmuştum. Hem gözlük yakışmıştı da. Ama Taehyung ve Jungkook için aynı şeyi söyleyemeyecektim.

"Bir şey diyeceğim Jungkook sen normalde de tavşan değil misin yaa? Kılık değiştirmiş sayılmazsın bence."

Hoseok'un gülerek kurduğu cümle karşısında dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ben tavşan değilim."

"Öylesin" diye Jungkook'a çıkıştığımda itiraz etmek yerine durumu kabullendi.

"Sen öyle diyorsan..."

"Tanrım, ne kadar da sevgilisinin sözünü dinleyen bir tip! En sevdiğim."

"Pekala, çıkalım artık," diyerek arka kapıya doğru yöneldim. Taehyung'un arka tarafa park ettiği arabanın arka koltuğuna geçtim. Taehyung acı çeker bir haldeyken arabayı kullanamayacağı için benim yanıma geçerken Jungkook da sürücü koltuğuna yerleşti.

"Yarım saatlik bir yolumuz var ve YoungHa'nın kaldığı yerde Jin'in serseri tipli arkadaşları nöbet tutuyor."

"Kaç kişiler?" diye sorduğumda Taehyung "beş" diye yanıt verdi.

"O zaman biz Namjoon ve Hoseok'u da mı alsak acaba?" diye tereddütle sordum. Bence yardıma ihtiyacımız olabilirdi.

"Biz hallederiz bence."

"Umarım şaka yapıyorsundur Taehyung" diyerek gözlerimi devirdim. Hayır, ayakta zor duruyorken güç gösterisi yapmaya çalışmak da ne bileyim... Akıl kârı değildi yani.

"Bence de onları da alalım" diyen Jungkook araçtan inip yeniden eve geçtiğinde "Jungkook'a çok iyi gelmişsin. Bunu bakışları bile öyle güzel anlatıyor ki" diyen Taehyung derin bir iç geçirdi. "Açıkçası sana tutulmamak elde değil ama bugün Jungkook için yaptıklarını gördükten sonra senden vazgeçtim."

"Öyleyse bundan sonra arkadaşız" diyerek ona elimi uzattığımda gülümseyerek elimi sıktı. Sonuçta ben de Jimin için karşılıksız hisler beslemiş ve sonunda gerçek aşkımı bulmuştum. Bence Taehyung da yakında kendisine en iyi gelen kişiyi bulacaktı.

Kısa süren bekleyişimizin ardından Namjoon ve Hoseok da bize katıldığında yola çıktık. Bence Jungkook'un arkadaş grubu oldukça sağlamdı. Tabii içlerinden biri gereksizdi.

MiNa'dan arkadaş mı olurdu canım? Olsa olsa yılan olurdu.

"Jungkook ve Jieun'un ayrılacağına dair neden endişe duydun? Şunu bir anlatsana."

"Aaaa Jin mesaj attı!"

Hep bir ağızdan "ne diyor?" sorularına karşılık mesajı sesli bir şekilde okudum ve yanıt vermeye koyuldum. Bir yandan da yazdıklarımı yüksek sesle dile getiriyordum.

"Taehyung'ların evinde toplandık. Jungkook'un pek keyfi yok gibi ama yine de bana da yakın davranmıyor. O kızı düşündüğü çok belli."

"Keyfinin olmaması iyiye işaret. Muhtemelen ayrıldılar. Ya da ayrılacaklar. Bunu da ben mi söyleyeyim? Sen ona yakın davranmaya devam et. Gerisi kendiliğinden gelecektir."

"Baaak seeen!" diye histerik bir şekilde güldüm. "Önce Jungkook'u sonra da o MiNa'yı boğarım!"

"Jieun biraz sakin mi olsan?" diyerek gülen Taehyung'a karşılık gözlerimi devirdim. Hayır, Jungkook'un da gülmemek adına dudaklarını birbirine bastırdığını dikiz aynasından görebiliyordum.

"Sakın gülme tavşan suratlı hain!"

"Ben ne yaptım? Jin'in aklından geçenleri okuyup yine bana kızıyorsun."

"Tamaaaam! Artık kontrolü elime alma zamanı geldi. Bir müzik hepimizi rahatlatır" diyerek arabanın radyosuna uzanan Namjoon düğmeye basarken düğme içine göçtü ve onu düzelteyim derken çekiştirdiği radyo yerinden çıktı.

"Yine mi yaa?"

"Elini neye atsan elinde kalıyor."

Bu her zaman oluyor muydu yaa?

"Zaten kimsenin müzik dinleyecek havası yoktu. Bir nevi iyi oldu" diyerek ortamı yumuşatmaya çalışan Namjoon'a güldüm. Sakardı ama harika bir aurası vardı. Nedense peşinden sorgusuzca gidebileceğiniz bir lidermiş gibi görünüyordu.

Yarım saatlik yolu sonunda nihayete erdirdiğimizde sokağın köşesinde gerçekten Jin'in arkadaşları bekliyordu. Resmen pusu kurmuşlardı.

"Ben gidip onlara saçma sapan sorular soracağım. Beyinleri iflas eşiğine geldiğinde devreye siz gireceksiniz. Bence siz onları devirirsiniz," dediğimde hepsi birden başını salladı. "Taehyung sen arabada bekle" dediğimde omuz silkerek arabaya geri döndü. Hâlâ adamları bu şekilde alt edeceğini sanıyordu. Bir posta daha dayak yemek istiyordu sanırım. Ama bende de gizli bir lider ruhu vardı. Hemen arabaya geri dönmeyi kabul etmişti.

"Jungkook o kasları boşuna yapmamışsındır umarım," diyerek kulağına doğru fısıldayıp ona göz kırptım ve arkamı dönüp hedefe doğru ilerlemeye koyuldum.

"Pardon! Size bir şey sorabilir miyim?"

"Sor tabii abla."

Abla neydi yaa?

Her neyse!

"Daha önce tam olarak bu sokağın bir şaman ve ailesine ait olduğunu duydunuz mu?"

Hepsi birden başını olumsuzca sallarken derin bir geçirdim.

"Söylentilere göre bu sokaktan geçen herkes gidiş ve dönüşte aynı yolu yürümezmiş her seferinde birkaç adım daha az atarlarmış."

"Nasıl yani?"

Bayağı saçmalıyordum ama bunlar beni kolaylıkla ciddiye almıştı.

"Açıklamak yerine deneyelim isterseniz. Şimdi biriniz benimle gelin. Sokağın sonuna kadar adımlarımızı sayalım. Dönüşte aynı sayıda adım atacak mıyız diye test edelim."

Beş kişi aynı anda "Ben gelirim" diye atıldığında içlerinden en cılız olanına "Önce sen gel, teker teker deneyelim. Kafalar karışmasın" diye açıklamada bulundum. Bence ben bunu haklardım. Diğer dördü bizimkilere kalıyordu.

"Sayıyor musun?" diye sorduğumda dikkati tamamen adımlarında olan serseri "evet" demekle yetindi. Eminim diğerleri de bizi merakla izliyordu. Böylece Jungkook, Namjoon ve Hoseok'un yanlarına geldiklerini kolayca fark edemeyeceklerdi.

Kısa bir süre sonra bir gürültü koptuğunda bizimkilerin harekete geçtiğini anlayarak daha kendine gelmesine bile müsaade etmediğim serserinin bacak arasına sert bir tekme attım. Orada kıvranırken çoktan diğer ahmaklara dersini veren güçlü üçlü ve arkalarından yavaş adımlarla ilerleyen Taehyung göründü.

Artık her şeyin sonlanmasına birkaç adım kalmıştı.

Ben geldim ♡

Regl sancısı çekiyorum son kısmı nasıl yazdım, nasıl oldu pek bilemedim 😕

Bugün iyi hissedersem bir bölüm daha yazarım. Ama söz vermiyorum.

Yeni bölüm için:
Oy sınırı:250
Yorum sınırı:250

Continue Reading

You'll Also Like

405K 39.1K 62
"Sana sıfırın bir değeri olmadığı söyleyen ahmaklara sakın inanma." 2016-2022 #bangtan
BOY ≛ 1 By jie

Fanfiction

7.7K 1.1K 30
𝙠𝙞𝙢𝙟𝙪𝙣𝙠𝙮𝙪: noldu ya foton gitti ⇁ kim junkyu + girl, texting, treasure ff © jieiee #1 in kimjunkyu all rights reserved
10.3K 574 6
sevişmekte uzman olmak için birbirini kullanan iki genç. taehyung, jennie smut içerir.
182K 13.1K 30
'Melekler aşık olmazmış' dediler bana; onun gülüşünde kaybolduğumda anladım, ben yasakları çiğneyen bir Melektim. [[ 26.03.2016 -> 27.03.2016 ]] by...