SİRİNA (Final Oldu)

By sevdaacet72

113K 7.9K 17.3K

Ben Sirina. Kaos ve büyünün elçisiyim. İntikam hırsının doğurduğu gücüm. Ve o gün, kara bulutları delip geçen... More

Giriş
1.Bölüm "Tendeki Yağmur İzi"
2.Bölüm "Düşüş ve Buluş"
3.Bölüm "WEROSİM"
4.Bölüm "ŞİŞLİK"
5.Bölüm "MÜTTEFİK"
6. Bölüm"Kayıp Ruhlar Mezarlığı"
7.Bölüm "Yaralı ve Dövme"
8. Bölüm "Karmakarışık Zihin"
9.Bölüm "ANKA KUŞU"
10. Bölüm "KEHANET"
11. Bölüm "KAN ve RÜYA"
12. Bölüm "KRALLIK"
13. Bölüm "Kırmızı Pelerinli Yediler"
14. Bölüm "Yedinin Laneti"
15. Bölüm "Ölümcül Arzu" +18
17. Bölüm "Büyünün Anlamı"
18.Bölüm "Yokuş ve Gidişat"
19. Bölüm "Yıkım ve Sonu Hazırlama"
20. Bölüm "Acı ve Büyü Bozma"
21. Bölüm "Yaşam Uykusu"
22. Bölüm "Saklı Olanlar ve Saldırı"
23. Bölüm "Arayış ve Dönüşüm"
24. Bölüm "Tören ve Bağ" +18
25. Bölüm "Davet ve İstek"
26. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 1
27. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 2
28.Bölüm "Kaos ve Büyünün Elçisi"
29.Bölüm "Savaşa Hazırlık"
30.Bölüm "Altılı Kehanet"
31.Bölüm "Enkaz Altındakiler"
32.Bölüm "KAN BAĞI"
33.Bölüm "Kolye ve Açığa Çıkan Sırlar"
34.Bölüm "Küller ve Gelenler"
35.Bölüm "ANSIZIN"
36.Bölüm "Ölümün Çanları"
37.Bölüm "Savaşın Ağırlığı"
38.Bölüm "Sonlar ve Gelişler"
39.Bölüm "Yüreğimde Bitmeyen Sonlar, Final"
TEŞEKÜRLER♡
Sirina 2- ASMERA
Asmera 1. Bölüm
Asmera: 2. Bölüm
Asmera 3. Bölüm
Asmera 4. Bölüm
Asmera 5. Bölüm: Final.

16. Bölüm "Kızıl ve Kanlı Ay"

3.6K 168 289
By sevdaacet72

Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın♡

Yorum yapamıyor olsanız bile oy verin en azından.
Hem yorumlarınız beni mutlu eder :)

Beğendiğiniz yerlere 💜 kalp koyup belirtebilirsiniz.

Keyifli okumalar♡

Göğsümde fitili ateşlenmiş şeyin korku olmadığını bilseydim,
Yüreğim aşkından yanıyor derdim.

16. Bölüm: Kızıl ve Kanlı Ay.

Ben zamanın içindeydim. Sanki; zamanın içinde bir sürü kişiyi katletmişim gibi, zaman elinde tuttuğu kırbacı acımasızca sırtıma indiriyordu. Her vuruşunda çıkan o uğursuz ses kulağımı tırmalıyordu. Yaşadığım acıyı katlanılmaz hale getiriyordu. Belki de bunlar bile kötü değildi. En kötüsü karşı koyamıyor oluşumdu. Sanki zamanı oluşturan sayılar bir bir boğazıma saplansa dahi bunu hak ediyordum. Bu yüzden devamlı akıp giden rakamlar tarifi imkansız bir ağırlığı, ağrıdan kamburlaşan sırtıma yüklüyordu.

Ben zamanın içindeydim. Ve onun akan her saniyesi içinde kayboluyordum. Beni tutup kendisi ile birlikte çevirip başımı döndürüyordu.

"Sirina," onun erkeksi ve kalın sesini duyunca gözlerimi kırpıştırdım. Ben artık zamanın dışındaydım. Üstüne basıp çiğnediğim zamana zevkle bakıyordum.
Ona cevap vermek istesem bile açtığım ağzımı geri kapatıp derin bir nefes aldım. Omuzlarım çökerken karışık aklımı bir türlü toplayamıyordum.

"Altı gün, bugün yedinci günün akşamı oluyor," diye fısıldadı. Sesi bu halimden hiç memnun değilmiş gibi çıkıyordu. Biliyordum memnunda değildi.
"Altı gündür her gece uyumak yerine o yatağa oturup dışarıyı izliyorsun. Kanlı ayı izleyince ne görüyorsun Sirina? Söyle bana."
Haklıydı. Bugün altıncı günün gecesiydi. Ben böyle olmasını istemezdim ki.

Altı gün önce geceden sabaha kadar birlikte olmuştuk. Hatta tüm ağrılarıma rağmen sabah bir kez daha birlikte olmuştuk. İçimden ona akan ve ondan da bana akan hiçbir duyguya engel olmamıştım. Kendimi anın akışına bırakıp ona göre davranmıştım. Birlikte banyo yaptığımız zaman her şey iyiydi. Hatta yemek yediğimiz zaman bile çok iyiydi. Gece olana kadar ve ben o akşam birlikte olduğumuz gibi kızıla boyanmış ayı görünceye kadar.

O gün birlikte olduğumuz gece ay kızıla boyanmıştı. Ayın kızıla boyanmış olması bile mühim değildi. O sadece gökyüzünü süslüyordu. En azından biz öyle sanıyorduk. Gece hiç görünmeyen canavarlar halka saldırmaya başlamıştı. Denizin suyu yükselmiş insanlar balığa çıkamaz olmuştu. Denizin en dibinde yaşayan canavarlar gün yüzüne çıkıp kıyıya yaklaşmış olan çoğu kişiyi tutup denize sürüklemişti. Belki de hayatım boyunca görmediğim kadar yaratık ve farklı canlı görmüştüm. Bu olanlar bizim yüzümüzdendi. Bu kehanetin ilk adımıydı. En azından ilk adımı olduğunu düşünüyordum. Werosim öyle düşünmüyordu. Belki bizimle birlikte o gece binlerce kişi birlikte olmuştu. Ama bu farklıydı. Birleştiğimiz zaman sol göğsümdeki izin sızladığını hissetmiştim. Bu olanlar bizim suçumuzdu. Ama bu çok saçmaydı.

Halka saldıran yaratıklara karşı yardım etmek istesem bile Werosim izin vermemişti. Yedi Pelerinli kişinin dikkatini çekersek daha kötü olacağını düşünüyordu. Haklıydı da.
"Werosim," diye mırıldandım. O benim tutunacağım tek dalımdı.

Kanlı aya bakarken önünü kapatmaya çalışan pembemsi bulutlara göz gezdirdim. Derinden gelen ve etrafı sarmaya başlayan hayvan seslerini duydum. Halk bu duruma alışmış gibi erkenden evlerine kapanıyordu.

Gözlerimi yumdum. Werosim'in yatağa çıktığını, arka tarafa çöken taraftan anladım.
Arkadan belime sarılıp bacaklarını her iki yanımdan sallandırdı. Sırtım tamamen göğsüne yaslanırken belimdeki elini biraz daha sıkıştırıp başıma bir öpücük kondurdu. Çenesini başıma yaslayıp,
"Susma, Sirina. Bu bizim suçumuz değil. Yine olsa yine yaparım."

Elimi, karnımın üstünde birleşmiş olan elinin üstüne koydum. Parmaklarım eline, uzun süre çölde kalmışta suyunu bulmuş gibi sarıldı.
"Werosim benim korktuğum şey," durdum. Sana zarar gelecek olması beni korkutuyor demek istedim.
"Korkma," diye fısıldayıp başını boynuma gömüp derin bir nefes aldı. Rüyalarımı kabusa çeviren o yedi pelerinli kişilerin kurban ettikleri kişi senken ben nasıl korkmam, diye sormak istiyordum. Sana soracak ne çok şeyim varmış Werosim.
"Hissediyorum, kehanetin bir adımı daha gerçekleşti. Sona yaklaşıyoruz Werosim." Boynumu öpüp başını sol omzuma yasladı.

Pencereye düşmüş olan yansımamıza kaydı bakışlarım. Kanlı ay tam başımızın üstünde duruyordu. Bizi ayırmak istercesine ışığını başımızın üstünden birleşen noktalarımıza saçıyordu. Öyle olmasına rağmen penceredeki yansıma o kadar güzeldi ki... biz çok güzeldik, birlikte.

"Saçlarının rengi biraz açılmış mı?" Sorusu dudaklarımın kıvrılmasına neden oldu. Elimi yavaşça kaldırıp yanağına yasladım. Avucumun içine batan sakalları gıdıkladı. Baş parmağım ile hafifçe çıkmış olan sakallarını okşadım. O gece birlikte olduktan sonra ay ne kadar kızıl renge bürünürse, benim saçlarımın kızıl rengi açılıyordu. Önceden koyu kızıl olan saçlarım biraz açılmıştı.
"Fark etmişsin, şaşırdım." Yanağındaki avucuma bir öpücük kondurdu. O beni öptükçe içim gidiyordu.

Pencerede onu izlerken onun da bakışları yansımamıza kaydı. Pencerede göz göze gelirken yorgun gözlerini yavaşça kıstı.
"Seninle ilgili tek bir detayı atlamadım, atlamam da. İlk karşılaştığımız günden beri bu böyle." Kalp atış hızım düzensizleşirken derin bir iç çektim.
"Mükemmel bir çekiciliğim var, biliyorum. Öyle etkiler yaratabiliyorum." Başını boynuma gömüp boğazdan gelen erkeksi bir ses ile güldü. İçim bir hoş oldu.
"Kesinlikle öylesin. O kanlı ayı gördüğünden beri doğru düzgün konuşmadın bile."

Düşünmekten hiçbir şey yapamıyordum. Ne bir çözüm bulabiliyordum ne de aklımdaki soruların önünü kesebiliyordum.
"Üzgünüm bunu durduramıyorum." Durduramadığım şeyin düşünmek olduğunu ben açıklamadan biliyordu. Çünkü karışıkta olsa düşüncelerim beyninde yankılanıyordu.

"Üzgün olmanı istemiyorum. Daha fazla düşünüp böyle solgun görünmeni istemiyorum." Bende öyle olsun istemiyordum. Ben senin kurban edilmeni istemiyorum. Ben sürekli yanımda, dibimden ayrılmanı istemiyorum. Bu hayatta herkes bir şeyler isterdi zaten, önemli olan hangisini istiyor olmak değildi. Hangisinin olduğuydu.

Kollarının arasında dönüp bacaklarımı zar zor döndürüp beline sardım. Kollarımı da boynuna dolayıp başımı kaldırıp gözlerinin içine bakmaya başladım.

Benim kızıl saçlarım onun kırmızı gözlerine dolanan bir ipti. Birbirlerine bağlanmıştı. İp öyle düğüm olmuştu ki kimse çözemezdi. Kördüğümdü. Bir gün bütün saçlarım dökülse, Werosim'in göz rengi değişse bile bu düğüm çözülmezdi. Çünkü biz kanlı ayın altında birleşip birbirimizde kaybolmuştuk.

Yavaşça ona yaklaşıp dudağına minik bir öpücük bıraktım. Artık bir sınırımız yoktu. Ve ben kanlı ay yüzünden düşünceli olsam bile iflâh olmaz biriydim. Werosim'in dediği gibiydi, yine olsa yine onunla birlikte olurdum.

Werosim başımı öpüp beni göğsüne çekti. Gözlerimdeki isteği, kanlı ayın aydınlattığı loş ışıkta bile görebiliyordu. Tıpkı benim de onun gözlerinin git gide koyulaştığını gördüğüm gibi.

Başımı biraz daha göğsüne gömüp kollarımı etrafına sıkıca doladım. Artık kehaneti düşünmek istemiyordum. Werosim'e bir şey olmasını istemiyordum. Bunun için her şeyi yapacaktım.

Bir süre öyle kaldık. Elleri saçlarımın arasında minik dokunuşlar bırakırken gözlerim git gide kapanıyordu. Günlerdir doğru düzgün uyuyamıyordum. Ve bu kollarında olduğum adam bu yataktan daha huzurlu ve sıcaktı. Sağ göğsümü dolduran kalp atışlarının hissettirdiği duygular ile gözlerimi yumdum.
"Tüm ruhumla," diye fısıldadım kulağına doğru. Seni tüm ruhumla koruyacağım. Seni tüm ruhumla seveceğim. Kalbimle değil, ruhumla. Eğer olurda bir gün kalbim duracak olursa bile ruhum bir adım arkanda her daim seni takip ediyor olacak.

Bir yandan saçlarımı okşarken bir yandan da sırtımdaki elini biraz daha sıklaştırdı.
"Tüm ruhumla seni seveceğim, daima." Erkeksi sesi kulaklarımı doldururken gözlerim tamamen kapandı. Son duyduklarımı ben mi uydurmuştum yoksa gerçekten Werosim mi söylemişti emin değildim. Bu bile yüzümü kaplayan büyük gülümsemeye mani olamadı.

***

Soluk soluğaydım, koşuyordum. Kime veya neye olduğunu bilmeden. Sadece yüreğimi zorlayan bir korku vardı. Bir yere yetişmeye çalışıyordum. Birinin ölmemesi için çaba sarf ediyordum.

Bacaklarıma küçük küçük iğneler batıyormuş gibi hissediyordum. Önüne geldiğim deniz ile adımlarım durdu. Soluk soluğa etrafıma baktım hiçbir şey yoktu. Sadece önümde her tarafımı kapatan deniz vardı.

Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Kanlı aydan yüzüme damlayan kanları hissettim. Göz altıma dalmayıp gözyaşı gibi aşağıya iniyorlardı.

Gözlerime damlayan kanları rağmen Ay'a bakmaktan kendimi alamıyordum. Sol göğsümde bir yanma hissedince sağ elim oraya gitti. Elim oraya baskı uygulasa bile yanma dinmiyordu tersine artıyordu.

Birden sırtıma saplanan ağrı ile soluksuz bir şekilde bedenim öne doğru büküldü. Gözlerim Ay'dan ayrılırken sırtımdaki ağrı katlanılmazdı. Birden sırtım iki yana ayrıldı ve içinden büyük bir şey çıktı hissettim. Attığım çığlık o kadar güçlüydü ki deniz dalgalandı. Ay'dan damlayan kanlar havada asılı kaldı.

O kadar ağrıya rağmen başımı kaldırıp sırtıma bakmaya çalıştım. İki yanıma doğru uzanan şey bir kartalın kanatları gibiydi. Siyah, güçlü, ihtişamlı ve kesinlikle bu inanılmazdı.

Bunca acıya rağmen duramazdım. Nasıl uçacağımı bilmeme rağmen sadece kanat çırptığımı hayal ettim. Hala Ay'dan damlayan kanlar üzerime yağmur misali yağıyordu. Deniz kızıl rengine boyanmaya başlıyordu. Durmadım devam ettim.

Denizi geçip ormanın başlangıcında durdum. Sırtımdaki kanatlar öyle açık bir şekilde koşmaya devam ettim. Kanatlarım dallara ve ağaçlara çarpsa dahi hiçbir şey olmuyor. Dal ve ağaçlar kanatlarımın çarpma gücü ile kırılırken bu bile umrumda değildi.

Sadece yetişmem gereken biri vardı. Beni çağıyordu bunu duymuyordum ama hissediyordum.

Ağaçlar yavaş yavaş bitmeye başlarken hızla koştum. Gördüğüm uçurum ile durdum. Nefes nefese dizlerime yaslanırken sırtı bana dönük bir adam gördüm.

Ensesine kadar gelen siyah saçlarına kan damlaları düşüyordu. Yalnızca saçlarına düşüyordu bedenine değil. Yavaş adımlar ile ona yönelmeye başladım.

Ben ona yaklaştıkça üstündeki gömlek alev almaya başladı. Tam arkasında durunca üstündeki gömlek tamamen yanıp kül oldu. Küller havalanıp kanatlarıma dolandı.

Bir adım daha atacağım sırada, adamın değişik şekillerde çizilmiş olan şekillerin tam ortasında oturduğunu gördüm.

Yavaşça etrafından dolanıp önüne geçtim. Gördüğüm yüz ile yere çöktüm. Werosim tam karşımda durmuş yukarıya, Ay'a bakıyordu. Ay sanki onun güzel yüzünü kirletmemek için kanını yalnızca saçlarına akıtıyordu. Benim kestiğim saçlarına.

"Werosim," diye fısıldadım. Fısıltım denizleri, ormanları aştı ama ona ulaşmadı. O Ay'a bakmaktan vazgeçmedi, ben ise ona.

Bakışlarım çıplak göğsüne düşerken sağ elini sol göğsüne kapattığını gördüm. Dizlerimin üstünde yavaşça sürüklenerek onun içinde olduğu çembere girdim.

Elimi onun elinin üstüne koydum. Hala bana bakmıyordu. Elini yavaşça aşağıya çektim. Gördüğüm şey ile nefesim boğazıma tıkandı. Bu, bu benim göğsümdeki iz ile aynıydı.

Sonra birden Werosim'in gözleri bana döndü. Gözlerimi delip geçen bakışları ile kala kaldım. Gözündeki beyazlık bile kıpkırmızıydı.

Werosim birden hırlayıp boynuma doğru saldırınca, boğazdan gelen derin bir çığlık attım.

"Sirina!" Öyle bir bağırtı duydum ki hızla gözlerimi açtım. Nefes nefese bir şekilde sol göğsümdeki izi tuttum. Sırtım ve göğsüm yanıyordu.

"Sirina," endişe dolu sesi yeniden kulaklarıma doldu. Werosim kollarını omzuma atıp beni göğsüne çekince inledim. Sırtım ağrıyordu. Bu sanki rüya değildi. Paralel bir evrende yüzüme vurulan gerçekler, bu evrende acısını çıkarıyordu.
"İyi misin?" Sesindeki endişe ben konuşmadıkça artıyordu.

Başımı geriye yatırıp soluk soluğa bir şekilde ona baktım. Büyük avucunu yüzüme koyup yüzümdeki ter damlacıklarını temizlemeye başladı.

Ben sadece ifadesiz bir şekilde ona bakabiliyordum. Eğer ağrılarım bu kadar gerçekse o izde gerçek olur muydu? Hayır, hayır, rüyalar sadece rüya olarak kalmalıydılar. Bir kabusa dönüşseler bile.

Kaşlarım yavaşça çatılırken sırtıma saplanan ağrılara rağmen durmadım. Yavaşça geri çekilip nefes nefese bir şekilde Werosim'in yüzüne baktım. Ben konuşmadıkça endişesi çığ gibi büyüyordu. Bunu durmadan bedenimde ve yüzümde dolaşan gözlerinden anlayabiliyordum.

"Üstünü," diye fısıldadım. Nefeslerim düzensiz olduğu için uzun konuşamıyordum.
"Çıkar." Söylediğim şeyler ile kafasını daha fazla karıştırmak dışında bir şey yapmadığımı biliyordum. Ona açıklayacak vaktim yoktu. Görmem gerekiyordu.

Werosim anlam veremese bile benden biraz daha uzaklaşıp üstündeki tişörtü ensesinden tuttuğu gibi çıkardı.

Tişörtü yere atıp bana baktı. Sol göğsüne düşen bakışlarım dondu kaldı. Oradaydı. Benim sol göğsümdeki iz ile aynıydı. Ve onun sol göğsünde duruyordu. Ben kendimle birlikte onu da felakete sürüklemiştim. Ben onu da kendimle birlikte kehanete ortak etmiştim. Artık kurban Werosim değildi. Kurban biz ikimizdik.

Elimi yavaşça göğsüne uzattım. Parmaklarım şeklin üstünde dolanırken gözlerimin dolduğunu hissettim.
"Acıyor mu?" Fısıltım ile başımı kaldırıp ona baktım.

Werosim kaşlarını çatıp parmaklarımın okşadığı yere indirdi bakışlarını. Parmaklarımın altındaki şekli görmesi ile yüz hatları sertleşti. Kaşları, arasında derin bir vadi oluşturacak şekilde çatıldı.

Bakışları yeniden benim gözlerimi bulunca kirpiklerimin ucunda olan gözyaşlarını salıvermek istiyordum. İçin dışımdan, dışım içimden ayrılana dek ağlamak istiyordum.
Elini yanağıma koyup derin bir nefes aldı.
"Sen nasıl?" Sorunun devamı belliydi. Bunu nasıl bilebildiğimi soruyordu.
"Sadece rüya gördüm. Rüya olamayacak kadar kabustu Werosim."

Kirpiklerime, bir intihar ipine asılı kalmış gibi duran göz yaşlarına bakıp elini başıma koyup beni kendisine çekti. Başımı göğsüne yaslayıp,
"Canım acımıyor, Sirina. Üzülme. Unutun mu? Ben senin avcınım. Her ne olursa olsun seni asla tek bırakmam. Bu ister bir şekil sayesinde olsun, ister kendi rızamla olsun. Umrumda bile değil."

Başımı göğsünden kaldırıp tapılası yüzüne baktım. Yüzüm hissettiğim acı ile buruşup başımı iki yana salladım.
"Bu intihar demek. Bunu kendine yapma. Bunu bana yapma." Dudağını kapmayan gülümsemeye baka kaldım. Kesinlikle delirmişti. Bunun başka açıklaması olamazdı. Hangi insan bile isteye ölüme giderdi? Bedenimi bedeninden ayırıp ondan biraz uzaklaştım.

"Sen delirmişsin. Bu intihar demek!" Sesimin sert çıkmasına engel olamadım. Başını iki yana sallayıp,
"Çıktığımız yol başından beri intihar demekti Sirina. Kime karşı bir başkaldırı içinde olduğumuzun farkında değil misin?" Haklıydı. Biz yola koyulduğumuz zaman zaten ölmeyi göze almıştık. Zaten iki seçeneğimiz vardı: ya biz ölecektik, ya da kral ve yardımcıları. Başka yol yoktu.

Kendi ölümüm bile bana zor gelmezken Werosim'in öldüğünü düşünmek tarifi imkansız bir ağrıyı göğsüme buyur ediyordu.

Gözlerimin intihar ipine asılı olan gözyaşları kurtuldu. Teker teker yüzüme kayarken onları yavaşça sildim. Elime bulaşan kana baktım. Gözlerimden dışarıya çıkan şey şeffaf gözyaşı değil kandı. Kanlı Ay'ın kanı gözlerime bulaşmıştı.

Werosim'in şaşkın bakışlarını parmaklarımdaki kanda ve yüzüme dağıldığına emin olduğum kandaydı.
"Buda ne?" Ben sadece ona bakıyordum hiçbir tepki veremiyordum.
"Kirpiklerinde asılı dururken bile şeffaftı ama gözlerinden düşüp tenine değdikleri anda kan rengine büründüler." Söyledikleri ile gözlerim daha çok dolmaya başladı. Ben ağlamak istemiyordum. Derin bir nefes alıp başımı hafifçe yukarıya kaldırdım. Yaşları geri göndermek için gözlerimi kırpıştırıp biraz öyle bekledim.

Werosim kolumu tutup beni yeniden göğsüne çekti. Aklım, sanki dahası mümkünmüş gibi biraz daha karışmak dışında hiçbir işe yaramıyordu.

Ne kadar süre öyle kaldık hiçbir fikrim yoktu. Az da olsa sakinleştiğimi hissettiğim zaman geri çekildim. Werosim ağzını açıp tam konuşacağı zaman kapının kırılacak gibi çalınması ile kaşları çatıldı.

Yanlış duyduğumu düşünüp biraz bekledim. Kapı bu sefer kırılacak gibi çalınınca Werosim hızla yataktan ayağa kalktı.

Kapıyı kıracak gibi çalanda kimdi?

Bizim tuttuğumuz eve kim gelebilirdi ki?

****

Selamlarrr

-Sirina'nın gördüğü kabus/rüya hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Peki, Werosim'in göğsünde de oluşan iz ne anlam ifade ediyor?

-Kapıyı alacaklı gibi çalan kim acaba?

Oy ve yorum yapmayı unutmayın, lütfen. Bu kitabın daha fazla tanınmasını ve daha fazla okuyucuya ulaşmasını sağlıyor.

Mor kalpler burayaaaaa💜💜

Seviliyorsunuz, daima♡

(Şekli unutanlar için yeniden buraya koyuyorum. 7. Bölüm: Yaralı ve Dövme de Sirina'nın göğsünde oluşmuştu. Hatırlamayanlar bölüme gidip göz atabilir :)♡)

Continue Reading

You'll Also Like

HAFIZA By betulcengell

Mystery / Thriller

6.1K 1.5K 46
Tamamlandı ✔️ Hafızanızı kaybetmiş ve yaralı bir şekilde kocaman, kaos içinde olan bir hastanede uyansanız ne yapardınız? Cehennemden kaçmaya çalışan...
2.5K 391 15
Her baktığımda ışıldayan o yeşil gözler benim için yalnızca imkansızlıktan ibaretti. parıltı #1 (21.05.2023)
154K 11.6K 48
İLK KİTAP : ELYSİUM'UN SIRRI Gökyüzünün ve hava olaylarının mutlak hakimi Zeus elinde şimşeğiyle düşmanını bekliyordu. Güç dolu bakışlarında teredd...
9.3K 875 22
Trajik dönüşüm hikayeleri duydum. Acı veren vampir ısırıkları, tam ölmek üzereyken dönüştürülenler... Ben onlardan farklıyım. İsteyerek vampir oldum...