Karanlık • [b×b]

By mavigollge

2M 164K 86.3K

[Tamamlandı] Ayaz, yıllardır tek başına yaşayan, kendi halinde bir adamdı. Şimdiyse karşısında bir ay boyunca... More

-1- Tanışma
-2- Yakışıklı
-3- Kıskanç
-4- Kaza
-5- Banyo
-6- Çorba
-7- Kütüphane
-8- Yemek
-9- Dalga
-10- Market
-11- Kayıp
-12- Vicdan
-13- Hazırlık
-14- Hayal
-15- Davet P1
-16- Davet P2
-17- Yardım
-18- Heyecan
-19- Dilek
-20- Öpücük
-21- Ateş
-22- Trip
-23- Kahvaltı
-24- Farklı Duygular
-25- Utangaç
-26- Benimki
-27- Sabır
-28- Veda
-29- Hüzün
-30- Özledim
-31- Kahraman
-32- Şefkat
-33- Sevgilim
-34- Kontrol
-35- Yolculuk
-36- Tatil
-37- Bar
-38- Yalnız
-39- Gönül Almak
-40- Telefon
-41- Bebek
-42- En Değerlim
-43- Hissetmek
-44- İstek
-45- Tüm Kalbimle
-47- Civciv
-48- Planlar
-49- Hayallerimden Güzel
-50- Sevimli
-51- Bambaşka Dokunuşlar
-52- Gökkuşağı
FİNAL

-46- Gergin

25.5K 2K 620
By mavigollge

Medya - Yankı 

Üst üste koyduğum kolileri uzun koridor  boyunca taşıyor, makinenin başında bekleyen adamın yanına bırakıyor ve tekrar dönüyordum. Aynı işlemi defalarca tekrarladıktan sonra ne kadar zaman geçti bilmiyorum dişlerimi sıkarak ağrıyan sırtıma küfürler ettim. İstiyordum ki hiç yorulmayayım, hiçbir yerim ağrımasın, öylece para kazanayım.

"Merhaba." saçlarımı geriye doğru tararken işittiğim ince sese döndüm. Sarışın, küt saçlı bir kadındı bana gülümseyerek selam veren.

"Merhaba." selamını almaktan çok 'ne var?' dercesine çıkmıştı sesim. Ya anlamadığı için ya da buna takılmadığı için gülümsemeye devam etti.

"Az önce seni çalışırken gördüm de, Arda'da çıkış saati olduğunu söyledi. Çok yorgun görünüyorsun, dilersen beraber bir şeyler içebiliriz."

Kadının kurduğu uzun cümlelerden anladığım tek şey beni bir yerlerde oturmaya davet etmesiydi. Kaşlarımı hafiften çatıp tüm çalışanların montlarını bıraktığı yere ilerledim. Bozuntuya vermeden peşimden adımlayınca cevap verme gereği hissederek dudaklarımı araladım. "Arda'nın neyi oluyorsun?"

"Kardeşiyim." az arkamızda, çalışanlarıyla konuşan abisini işaret edince aşağı yukarı salladım başımı. Bu çocukla da pek yakın değildik ama en azından bir kardeşi olduğunu duyardım diye düşünüyordum. "Ne dersin, kabul ediyor musun?"

Ceketimi üzerime geçirip, ellerimi ceplerine yerleştirirken başımı iki yana salladım. "Hayır."

"Sadece yorgun göründüğün için..." derken duraksayıp, tuhaf bir ifadeyle gülümsemeye başladı. "Sen yalnız olacağımızı sandın sanırım, abim de olacak."

"İyi, abi kardeş vakit geçirirsiniz ne güzel." kadının afallamış yüzünde gözlerimi gezdirdikten sonra hiç oyalanmadan çıkışa ilerledim. Arda'ya uzaktan bir kafa işaretiyle çıktığımı bildirdikten sonra arabamın kapısını açtım. Hızlıca çalıştırıp gaza basarken tüm günün yorgunluğuyla derin bir nefes verdim.

Sonunda evin önüne kadar geldiğimde arabayı  park ederek dışarı çıktım. Ceplerimi yoklayıp anahtarı ararken kapının zaten açık olduğunu fark ettim. Kaşlarım kendiliğinden çatılmış, içimi anlamsız bir şüphe kaplamıştı. Kapının kulpunu sıkıca tutarak içeri uzattım başımı. Etraf tamamen karanlıktı, Yankı evde yalnızken ışığı açmaya ihtiyaç duymuyordu. Bu yüzden bunu garipsememiş olsam da bu kapının neden açık olduğunu düşündükçe tedirgin oluyordum. 

"Yankı?!" içeri doğru bağırıp ışığa bastım. Aydınlanan her bir köşede gözlerimi gezdirirken hafiften ışık gözüken mutfağa kaydı bakışlarım. Kafamda canlanan onlarca olayı yok saymaya çalışarak hızlı hızlı ilerledim.  Bahçe kapısı sonuna kadar açıktı ve arka bahçenin ışığı yanıyordu. Kapının kenarını tutarak dışarı baktığımda karşılıklı oturan Işık ve Yankı'yı gördüm. Kafamda canlandırdığım tüm senaryolar kaybolurken rahat bir nefes verdim. "Ayaz, geldin mi?"  avucundaki çerezleri tabağa bırakıp ayağa kalktı Işık. Onun seslenmesiyle Yankı'da masaya tutunarak kalkmıştı.

"Ya Ayaz, sen mi geldin?"

"Niye açık bu evin kapısı?" tamamen bahçeye çıkıp her ihtimale karşı Yankı'da gezdirdim gözlerimi, Allah'tan bir şeyi yoktu. "Gelen geçen girsin diye mi?"

"Bahçeye çıkarken unuttum herhalde, bilmiyorum ki." ellerini ıslak mendille temizlerken bana bakıyordu Işık. "Ay özür dilerim ya."

"Ayaz..." elini uzatıp bileğimi kavradı Yankı, yüzündeki tedirgin ifadeye rağmen normal bir sesle  "Kızdın mı?" diye sordu.

"Yok kızmadım, bir dahakine bahçe kapısını, tüm camları falan da açık bırakın. Böyle zarar görmezsiniz." bileğimi Yankı'dan kurtarıp içeri girdim direkt. Zaten yorgun argın gelmiştim, bir de kapıyı açık görünce bir ton şey geçmişti aklımdan. Sakinleşmek adına başımı iki yana sallayıp yorgunluktan mı, yoksa korktuğum için mi girdiğini anlamadığım ağrıyı geçirmeye çalıştım.

Merdivenleri bitirir bitirmez banyo kapıyı açarak ceketimi ve sweatimi çıkartıp sepete attım. Sıcak suyla elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada bir süre kendimi inceledim. Ulan Ayaz...sen bu hallere düşecek adam mıydın be?

"Ayaz..." Yankı'nın oldukça kısık çıkan sesini işitince kapıya baktım, kenara yaslanmış, tepkimi ölçmek için dikkat kesilmişti. Ona cevap vermeden yanından geçerek odaya girdim. "Ya Ayaz."

"Hiçbir şey söyleme Yankı." dolabı açıp içinden rastgele bir tişört seçtim. "Zaten sinirliyim."

"Özür diledik ama." dikkatli adımlarla yanıma kadar yaklaşıp sarılmak için bir harekette bulundu. Belimi tutan ellerini sıkılaştırıp göğsüme yaslandı direkt. "Fark etmemişiz."

"Yankı cidden..." yanlış bir şey söylememek adına kendimi sıkarak gözlerimi kapattım. Omuzlarından tuttuğum Yankı'yı göğsümden uzaklaştırıp dolabın kapaklarını kapattım. Bir şeyler söylenmeye yeltense de sessiz kaldı. "Aşağı geçiyorum ben." onu arkamda bırakıp odadan çıktığımda birkaç saniye yerinden hareket etmedi. Beklemek yerine merdivenlere yönelip aşağı indim. Direkt mutfağa girip buzdolabını açarak en alt raftan bira çıkardım kendime.

Kapağını açtığım şişeyi kafama dikerken mutfak kapısından içeri girdi Işık. Koyu yeşil şalını düzelterek tam karşıma geçti. "Bir sorun mu var? Gergin gibisin."

"Yorgunum sadece." hızlı içtiğim için nefessiz kalmış ve derin bir soluk bırakmıştım. Elimin tersiyle dudaklarımı sildiğim sırada mutfağın dışına bakmaya çalıştı.

"Yankı nerede, yattı mı?"

"Yukarıdaydı, gelir şimdi."

"Sen Yankı'sız iki adım atmazsın Ayaz." kaşlarını çattı. "Problem ne?"

"Bir problem falan yok." sadece yorgundum, ciddi anlamda yorgundum ve kapıyı açık görünce gerilen sinirlerim boşalmıştı, hepsi buydu.

"Emin misin? Bak bana anlatabileceğini biliyorsun."

"Biliyorum güzelim, biliyorum." boşta olan elimle Işık'ın yanağından makas aldım. Sırf sorgulamayı bıraksın diye doğal davranmıştım ve o da hafifçe gülümsemişti. 

"İçme şunu aç karna, yemek yaptık o kadar." elimdeki şişeyi çekip tezgahın üstünü gösterdi. "Yankı'da salatayı yaptı, tek başına."

"Kızım sen deli misin? Bıçak mı verdin çocuğun eline, ya bir yerini kesseydi?"

"Ayaz, sakin olur musun?" dilini dudaklarında gezdirip anlamsız anlamsız baktı gözlerime. "Öyle hızlı hızlı doğramıyor, kontrollü davranıyor. Hem dikkatli davranmasa eline bıçak vermem herhalde." cümlesini bitirip mutfaktan çıkarken duraksadı. "Yankı, geç de erkek arkadaşını normale çevir." bu söylediğine başka zaman olsa utangaç tebessümünü sunacak olan Yankı sadece ifadesizce başını salladı. Kapının kulpunu tutarak içeri girdiğinde ne yapacağını bilemiyor olsa gerek, bir süre sessiz kaldı. 

"Ayaz, iş yerinde kötü bir şey mi oldu?"

"Hayır." eline uzanıp uzakta duran bedenini kendime çektim. Yüzündeki tedirginlik yavaşça silinirken uzaklaşmak yerine göğsüme yaslandı.

"Neyin vardı?"

"Yorgundum, gerildim sadece." sırtıyla omzu arasını okşarken dudaklarımı saçlarına bastırdım. 

"Emin misin?" omzumda duran elini yanağıma çıkartıp parmak uçlarında yükseldi. "Ben seni her zaman dinlerim." cümlesi biter bitmez dudaklarımızı birleştirdiğinde belini sıkıca kavradım. Yankı'nın yumuşak dudaklarını hissettikçe içimdeki sıkıntının azaldığını, rahatladığımı hissediyordum. Yoğun bir öpücük bırakıp gözlerimi aralayarak ayrıldım. Mavilerini benden sonra açmış ve  dudaklarıma tekrardan bir öpücük kondurmuştu.

"Güzelim benim." Saçlarının üstünü öpüp kokusunu çekebildiğim kadar çektim içime. Tüm günün gerginliğini yine üzerimden almayı başarmış, yine güzel kokusuyla rahatlatmıştı beni.

"Sesin ilk zamanlardaki gibiydi." diye mırıldandı. "Başa dönüyoruz sandım."

"Dediğim gibi, yorgunum sadece." 

"Peki, öyle diyorsan öyledir." kollarını boynuma sarıp yana doğru yatırdı başını. "Yorgunsan kucağına da alamazsın şimdi beni." dudaklarını büzerek muzip bir ifadeyle konuşmasına gülümserken, belini kavrayıp kaldırdım Yankı'yı. Kalçası ve bacaklarından destek alarak iyice yerleştirdim kucağıma. "Çok güçlü biri olduğunu unutmuşum..." alt dudağını ısırarak boyun girintime yasladı başını. Bir de dalga geçiyordu beyefendi...delirtecekti beni.

"Ölürüm oğlum sana." dudaklarımı omzuna bastırdıktan sonra kucağımda Yankı'yla beraber çıktım mutfaktan. Biraz oturup öyle yatarız diye düşündüğüm için salona ilerledim.

"Işık nereye gitti?"

"Buralardadır." koltuğa oturduğumuzda kucağımdan inip kolumun altına girdi Yankı. Göğsüme yaslanıp kollarını sıkıca belime sardı. 

"Yarın sana bir sürprizim var."

"Neymiş o?" omzundaki elimi çenesine kaydırıp okşamaya başladım. Baş parmağımı yumuşacık dudağında gezdirirken utanarak yüzünü kaçırdı.

"Sürpriz işte, yarın söyleyeceğim." 

"Öyle olsun güzelim." dudaklarımı alnına bastırıp başımı koltuğun arkasına yasladım. Gözlerimi kapatıp yorgunluğumu atmaya çalışırken sanki mümkünmüş gibi daha sıkı sarılmaya çalıştı Yankı. Tek dizime oturup, başını omzuma yaslayarak kendince rahat bir pozisyon aldığında gülmeden edemedim. Önceden utandığı için zar zor öptüğüm çocuk şimdi kendiliğinden sarılıyor, hatta kucağıma yatıyordu. Ne diyebilirdim ki, zaman gerçekten her şeyin ilacıydı. 

**

Ay ne boş bir bölüm yazdım

Aklıma geldi, direkt açıp yazdım yani mantığı yok pek dhdhdjdhdd

İyi geceler <3

Continue Reading

You'll Also Like

2.7M 170K 77
DÜZENLENDİ! "Basat..." diye inlerken ellerimi tam başının olduğu noktada tişörtümün üzerine koydum. Başını kalbimin üzerine koyduğunda altında kıpırd...
GURUR | BXB By Lord

Teen Fiction

723K 57.4K 31
Kendini haşarı bir çocuğu adam etmek için harcayan bir adam ve onun başının belası bir çocuk...
1M 88.5K 82
"Kötü olduğun bir şey var mı?" dedim gülümseyerek ona dönüp. "Zor bir soru." dedi gülerek. Sonra gökyüzüne bakarak düşünmesini izledim. Öyle sevimliy...
724K 48.9K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...