L.L.P.

By LeakyCauldron21

57.5K 4.4K 7.1K

Adımı büyükannemden miras alan, yeterince cesaretin varsa hicbir seyin imkansız olmayacağını öğreten kadının... More

Açıklama
1. Bölüm ~ ⚡🌷~
2. Bölüm ~✨🔥 ~
3. Bölüm ~😈🖤~
4. Bölüm ~🏛~
5. Bölüm ~🤨🤦‍♀️~
6. Bölüm ~ 😈😠~
7. Bölüm ~ ⏳💧~
8. Bölüm ~ 🤫😳~
9.Bölüm ~⚾️🤯~
10. Bölüm ~ 🐸🌸~
11. Bölüm ~ 🐕🧙‍♂️~
12. Bölüm ~🤔❤~
13. Bölüm ~😕🐍~
14. Bölüm ~ 💔🤥~
15. Bölüm ~ 😶🤯 ~
16. Bölüm ~ 😈🙊~
18. Bölüm ~ 🤔🖼~
19. Bölüm ~💀😈~
20. Bölüm ~ 🌩💧~
21. Bölüm ~ 🤮😬 ~
22. Bölüm ~ ❤🤗 ~
23. Bölüm ~ 😲😓 ~
24. Bölüm ~ Final ~
Epilog (1)
Epilog (2)
Epilog (3)
Bölüm Değil

17. Bölüm ~😣😧~

1.6K 148 228
By LeakyCauldron21

" ....Yani şimdi siz benim...gelecekteki çocuklarımsınız?"

" Biliyor musun, Harry daha baş edilebilirdi." James yüzünü buruşturdu. " En azından o, konuyu her açtığımızda topukluyordu."

Ginny, ihtiyaç odasında dönemin ilk D.O. toplasında, hazır diğerleri patronus çalışıyorken James ve Lily i geleceği ile ilgili soru yağmuruna tutuyordu. Yüzünde öyle bir mutluluk vardı ki, gören Gryffindor kupasını kazandığını sanardı.

" Vay canına, bir quidditch yıldızı olacağım...Iyi olduğumu biliyordum fakat bu kesinlikle delice!" kızıl saçlı kız mutlu mutlu. " Demek tüm o yaptığın imalar bu yüzdendi. Merlin, tahmin etmeliydim diyeceğim fakat hayal gücüm buna yetmez bile."

Lily kıkırdadı. " Inan bana, Harry için de hiç kolay olmadı."

Ginny nin yanakları kızardı, saçını kulağının arkasına aldı. " Nerede yaşıyoruz?"

" Godrics Hallow'a yakın bir tepe.
" diye açıkladı James. " Başka tüm o quidditch antremanlarını herkesten gizli nerede yapabilirdim?"

Ginny " Godrics Hallow?" düşünür gibi oldu." Mhm, bu isim bir yerlerden tanıdık geliyor."

Lily " Eh, birkaç yıla kadar öğrenirsin." dedi basitçe.

Elbette Godrics Hallow a yakın oturmalarının quidditchten daha anlamlı bir sebebi vardı.

Diğer köşede patronus yapmayı başaran Neville ın Alice ile birlikte attığı mutluluk çığlığını duydular.

" Demek Neville da evleniyor." dedi Ginny. " Sizin dünyanızın var olduğuna inanmak sahiden de fazla güç... Sakın bana Ron da evleniyor demeyin."

James " Eh, dayım olmadan yiğenlerini nasıl seveceksin?"

" Yiğenlerim mi var??" dedi Ginny neşeyle. Ardından yüzünü buruşturdu. " Hangi beyninin yarısını kaybetmiş olan kız Ron ile evlendi?"

Lily işaret parmağıyla " Aslında beyninin yarısını kaybettiği pek söylenemez." ileride bir noktaya işaret etti.

" Lavender Brown mu?"

" Ne- hayır, sen nereye bakıyorsun ki?" dedi Lily huysuz huysuz.
" Elbette Hermione den bahsediyorum."

Ginny öyle bir kahkaha attı ki birkac kişi dönüp onlara baktı. Elini ağzına kapatmak zorunda kaldı. " Merlinin sakalı...Gerçekten dogruyu mu söylüyorsun? Onlar da bunu biliyor mu?"

Lily " Malesef, Ron a daha fazla travma veremezdik."

" Evet, ben bile acıdım." James kabul etti. " En iyi arkadaşının kız kardeşiyle çıkması ve Scorpius ona zaten yetiyor."

Ginny " Scorpius da kim?"

" Bir Malfoy. Uzun hikaye." dedi James.

" Biliyor musunuz? Ikiniz de ayaklı dedikodu gazetesi gibisiniz." dedi Ginny eğlenerek. " Bu anlattıklarınız bir duyulsa olay olurdu."

" Hem de nasıl." dedi Lily. " Aslında kimseye söylemeye niyetimiz yoktu fakat," başıyla James e işaret etti.
" Çenesini tutamadı."

" Hey!" James itiraz etti. " Burada bir yuva kurduk. Hem, Chang ve babamın buluşmasını gizli gizli dikizlerken öyle demiyordun ama."

" Bu tamamen senin suçun, beni yok olacağız diye korkuttun." dedi Lily, kaşlarını büzdü.

" Durun biraz," Ginny onlara döndü, yüzü endişeli görünüyordu. " Böyle bir şey mümkün mü? Size hiç sormadım ama gerçekten...buraya nasıl geldiniz?"

" Paradoks vs, fasulye, daha çok vs, evet mümkün ama oralara pek de takılmana gerek yok." dedi James umursamazca. Elini Ginny nin saçlarına koydu. " Anne boyun amma da kısaymış ya."

Ginny huysuzca elini itti. " Eğer bunu bir daha yaparsan, gelecekte Harry i bahçesiz bir eve taşınmaya ikna ederim."

Kuzguni saçlı oğlan hakaret yemiş gibi ona baktı. " Yapamazsın..." Lily e döndü. " Yapamaz değil mi?"

Lily başını salladı. " Aslında yapar."

" Biliyor musun Lily? Işte annem bu yüzden favori ebeveynim." dedi James. " Beni nereden vuracagını çok iyi biliyor."

Ginny ve Lily kıkırdadılar.

Ginny " Uslu çocuk."

" Ama sen yine de bu tehdit olayını Harry e söyleme." James yüzünü buruşturdu. " Gözünü açmaya gerek yok."

" Neyi bana söylemeyecekmiş?"

Uzun süredir diğerlerinin arasında patronus büyüsünü daha iyi yapabilmek icin tavsiyeler veren Harry, yanlarına yürüdü. Ginny birkaç ton kızarmadan edemedi. Harry nin neden yanından bu kadar çok kaçtığını daha iyi anlıyordu.

" Hiçbir şey." dedi James. " Gelecekte bana alacağın son model muggle motorsikletinden bahsediyorduk."

" Iyi dedin." dedi Harry. " Listeme ekleyeyim."

James " Liste mi yapıyorsun?" dedi hevesle.

Harry başını olumlu anlamda salladı. " Evet. Listenin adı da Gelecekte Yapmamam Gerekenler."

Lily ve Ginny kıkırdarken James somurttu. " Ha-ha. Listende James Sirius Potter da yazıyor mu bari?"

Harry nin yüzü saç diplerine kadar kıpkırmızı oldu. Rengi batan günes kırmızısına dönen Ginny e bakmamak için sanki mümkünmüş gibi kaşlarını biraz daha çattı.

" Hatırlattığın iyi oldu."

" Oh, hiç merak etme Harry. Aynı listeden bende de var." dedi Ginny, kollarını göğsünde kavuşturup gözlerini James e dikti. " Üstelik biri konuşmaya devam ederse listesine q harfiyle baslayan çok yaratıcı şeyler ekleyeceğim."

" Öf ya." James gozlerini devirdi.
" Birdi, iki oldular."

" Sen neden gelmiştin Harry?" Lily ortamı yumuşatmak için konuyu değiştirdi.

Harry " Bir şeyler öğretmek harika hissetiriyor." dedi mutlulukla. " Acaba ben de Neville gibi Hogwarts KSKS profesörü mü ols-"

" HAYIR!" dediler James ve Lily aynı anda.

Ginny şaşkın şaşkın onlara baktı.
" Ne? Neden?"

" Çünkü Harry gelecekte baş seherbaz olmalı. Bu küçük detayları değiştirirsen dev gibi paradokslar olur." dedi Lily ciddiyetle.

" Bundan daha büyük bir paradoks mu var?" dedi Harry, onlara işaret etti. " Artık gerçekten buradan gitmelisiniz, biliyorsunuz değil mi? Dumbledore hala bir şey söylemedi mi?"

" Hayır, son konuşmamızdan sonra bir daha yanına çağırmadı." dedi Lily sıkıntıyla.

James pis pis sırıttı. " Neden gitmemizi istiyorsun? Biz bir şeyleri mi bölüyoruz?"

" Seni-"

Harry ona parlamak için ağzını açtı fakat birinin pantolonunu çekiştirmesi öfkesinin bölünmesine neden oldu. Bu ev cini Dobby'di.

" Dobby? Burada ne yapı- hey sakin olsana.."

Fakat ev cini sakin olmaktan fazla uzaktı. Deli gibi çırpınıyor, yerde tepinip duruyordu. Harry, o başını vuracakken kolundan son anda yakaladı. Şimdi herkes büyülü sözcükleri haykırmayı bırakmış, kendilerini izliyordu.

" Harry Potter....cok- cok kötü..."

" Sorun nedir Dobby?" dedi Harry endişeyle. " Neler oluyor?"

Dobby acı içinde kıvrandı." Dobby onları duydu...Diğer cinlerine yemin ettirdiler ama Dobby Harry Potter ın arkadaşı..O-o kadın..."

Kalbi boğazında attı. Içinden bir ses hangi kadın olduğunu zaten bildigini söylüyordu. " U-umbridge ten mi bahsediyorsun?"

Ev cini başını hızla salladı. " Evet Harry Potter, evet!"

Başka söz duymasına gerek yoktu. Digerlerine döndü.

" Herkes kaçsın!"

......................................................................

" ...Simdi ne yapacağız?? Her şey mahvoldu! Harry nin başı büyük bir belaya girecek."

" Sakin ol Hermione, Harry bir şekilde kurtulacaktır." dedi Ron, şüpheyle Lily e baktı. " Kurtulacak öyle değil mi?"

" Evet." dedi Lily. " Yani bildiğim kadarıyla öyle-"

" Nasıl bu kadar rahat konuşabiliyorsun?" Cho Chang ona kaşlarını çattı. " Harry okuldan atılabilir."

D.O üyleleri, saat kulesi bahçesinde toplanmışlardı. Harry, Dumbledore un odasına götürüldüğünden beri yarım saat geçmişti fakat hiç kimseden ses seda yoktu. Bunu fark ettiklerinde hepsi Hermione ve Ron nun başına üşüşmüştü.

" Bir bildiği var ki konuşuyor, ortamı germe." Ginny cevabı ona yapıştırdı.

" Durun biraz." dedi Alice aniden. Gözlerini Cho nun yanında duran kabarık saçlı arkadaşına çevirdi.
" Senin adın Marietta mıydı?"

Kız bu soruya afallamış göründü.
" Evet. Konun şimdi benimle ne ilgisi var?"

" Senin yüzünde çıbanlar olması gerekiyordu." dedi Alice şok içinde.
" Yüzünde neden çıban yok?"

Marietta kaşlarını çattı. " Ben her gün yüzüme özel kremler sürerim, bu ne cürret?"

" Sen çıbanları nereden biliyorsun?" dedi Hermione şaşkınca.

Alice Neville a baktı. " Err, orası uzun hikaye. Birinin D.O. yu satmış olması gerekiyor, bu mantıksız."

" Zaten biz de deminden beri bunu bulmaya çalışmıyor muyuz?" dedi Neville ın yanında duran Dean.

Diğerleri de onaylayan sesler çıkardılar fakat Ginny, Hermione ve Ron ne demek istediğini anlamışlardı.

Hermione " Eğer Marietta bizi satmadıysa bunu yapan kim?"

" Niye ben grubu satıyorum ya-"

" Ben."

Herkes, sese doğru döndü. Yüzünde iğrenç çıbanlarla kaplı hufflepuff lı bir oglan, bahçenin girişinde duruyordu. Gözlerini öfkeyle Hermione ye dikmişti.

" O kağıdı lanetlediğini bilmeliydim."

" Iyi ki de lanetlemiş." diye hırladı Ron. Asasını cübbesinin yeninden çıkardı. " Eğer bunu yapmasaydı senin nasıl bir şerefsiz olduğunu ortaya çıkaramazdık."

" Bunu nasıl yaparsın?" dedi Parvati.

" Çünkü hepsi birer yalancı." dedi Zacharias Smith. Bakışlarını James, Lily ve Alice e çevirdi. " Bunca zaman hepimizle alay ettiler!"

" Sen ne saçmalıyorsun Smith?" Angelina fena halde kızgın göründü.
" Senin yüzünden sadece Harry değil, hepimiz zarar göreceğiz."

" Anlamıyorsunuz, nasıl bu kadar kör olabildik?" dedi Smith. " Kızıl saçlar, kendini beğenmiş bakışlar... Diğerinin zekasından bahsetmiyorum bile. Birden üçü de aramıza sızdı ve biz de Potter onlara güveniyor diye sorgulamadan kabullendik. Görmüyor musunuz, üçü de gelecekten geliyor!"

Lily nin kanı dondu, bunu nereden biliyordu? Oglandan bakışlarını kaçırdı. Hayır, korktuğu için değil. Yüzündeki çıbanlar midesini bulandırıyordu.

Fred ve George bir kahkaha patlattılar.

" Birkaç vidanın eksik olduğunu biliyorduk Smith fakat delilik aşamasına gelmen..." dedi Fred. Başını iki yana salladı.

George " Bir doktora görün dostum."

" Bana inanmıyor musunuz?" dedi Smith hararetle. Elini cebine daldırıp boş bir keseyi yere fırlattı.

" Bu ne şimdi?" Ron yüzünü buruşturdu.

Zacharias " Neden yanındakine sormuyorsun?"

Lily keseye bakakaldı. Bu onun kaybettiği fasulye kesesiydi. Kalbi sıkıştı.

" Sadece şapşal bir kese." dedi James, rahatlığından ödün vermedi. " Bu büyülü keseyle zaman yolculuğu mu yapıyormuşuz?" onu yerden alıp alayla havaya kaldırdı.

" Içinde ne olduğunu biliyorum!" dedi Smith öfkeyle. " Nereden geldiğinizi biliyorum, kendi gözlerimle gördüm! O fasulyeler gelecekte yolculuk yapmanızı sağlıyor."

" Yani sen de o kadar boş bogazsın ki yerden bulduğun fasulyeleri agzıma atayım dedin?" dedi Lily. Buna inanamıyordu, bunca zaman onda mıydı??

" Pekala millet, her zamanki gibi görülecek hiçbir şey yok." dedi Ernie, başını iki yana salladı. " Acınasısın dostum. Komik tarafı şu ki, sende bunları uydurabilecek hayal gücü olduğunu bilmiyordum."

Lavender " Zach yine Zachlik yapıyor." dedi ve gözlerini devirdi.
" Harry nin ondan hoşlanmamasına şaşmamak gerek."

" Yerinde olsaydım iki sene sonra ölüm sebebim olacak birini savunmazdım." dedi Zacharias buz gibi.

Sarışın kız ona bakakaldı. " Ne?"

" Hala kalkmış Potter ı savunuyorsunuz!" dedi Smith, kelimeyi tükürürcesine söyledi. Gözleri yaşlarla doldu. " Sadece fasulyeyi agzıma attığımda aklımda FYBSlerim vardı...Ve bir baktım ki gelecekteyim. Voldemort ölüm yiyenleriyle Hogwarts a saldırıyordu. S-sadece kan vardı... Herkes, herkes ö-ölüyordu! Lavender, Fred, Colin-"

" Kes şunu Simith!" dedi George. Çocuğa öldürecekmiş gibi bakıyordu.
" Artık komik değilsin-"

" Asıl komik olan şeyi söyleyeyim mi?" dedi Smith. Nefretle James e baktı. " Biz her şeyimizi kaybetmemize rağmen Potter ın yaşayacak olması. Onun için daha ne kadarının ölmesi gerekiyor?"

Herkes sus pus kesildi. Tek kelime etmeye bile cesaret edemediler.

" Bu doğru mu?" dedi Ron, en sonunda onlara döndü. Mavi gözleri buğuluydu. " F-fred ölecek mi?"

" Bunu söylemeyi kes Ron, herhalde Smith e inanmış olamazsın?" dedi Fred alayla.

Ron bir şey söylemedi, Lily e bakmaya devam etti. Gözleri adeta hayır demesi için yalvarıyordu. Lily daha önce hiç bu kadar kalbinin kırıldığını hissetmemişti.

" Ron..." Hermione oglanın omzunu tuttu.

" Neden susuyorsun?" dedi Ron, bu kez sesi daha kuvvetli çıktı.
" Konuşsana, yalan söylediğini söyle!"

" Bu ne gürültü?"

Smith in arkasında siyah cübbeleriyle Severus Snape belirdi. Kalabalığa kaşlarını çattı. " Üç binadan da beşer puan. Hepiniz yatakhanelerinize."

Digerleri çil yavrusu gibi dagıldılar, sadece Ron ayrılmak için aceleci davranmadı. Onu kolundan çaresizce sürüklemeye çalışan Hermione ye direniyordu. En sonunda pes edip tek kelime etmeden kaleye koştu.

" Siz üçünüz hariç." Snape önlerini kesti. " Benimle gelin."

" Kusura bakmayın profesör ama şuan sizin aptal cezalarınızla uğraşacak havada değiliz." dedi James. " Daha onemli problemlerimiz var."

Snape ellerini belinin arkasında birleştirdi. " Mhm, tahmin etmeme izin ver bakalım... Bir aile krizi mi yoksa?"

James gözlerini kırpıştırdı, Lily ve Alice e baktı. " Eh, şey evet aslında. Nereden bildiniz?"

" Tahmin etmekte iyiyimdir Mr. Rollback." dedi Snape ağır ağır. Kartal bakışlarını ona dikti." Ya da Mr. Potter mı demeliydim?"

......................................................................

" Remus? Sen mi gel- hey, HEY! Sen hangi cesaretle evime izinsiz adım atarsın-"

" Kes sesini Black."

Snape üzerindeki külleri omuzlarından attı. Siyah saçlı adama bakmadan boş portreye vurdu.

Sirius " Eğer bunu yapmak için geçerli nedenin olsa iyi olur sümsükus yoksa seni acı verici yerlerinden lanetlerim." diye tısladı, asasını arka cebinden çıkardı.

Snape in cevap vermesine firsat kalmadan şömine bir kez daha haraketlendi. Üç kafa pes peşe küllerin arasından indi. Sirius un çatılı kaşları yay gibi havalandı.
" Linda, Jhon? Burada ne arıyorsunuz?" dedi şaşkınca. Ardından yerini hızla bir korku aldı.
" Yoksa Harry e mi bir şey oldu?"

" Eğer ortalıkta dolanmaya devam ederlerse olacak." dedi Snape soğukça.

Sirius " Sana sormadım." diye hırladı.

" Sakin ol Sirius, Harry iyi." dedi Lily.

" Öyleyse neden buradasınız?" dedi Sirius. " Ve sen kimsin?"

Alice sadece elini salladı. " Cok uzun hikaye."

" Bizim yeterli zamanımız var." dedi Snape. Portrenin hala hareket etmediğini görünce vurmayı bırakıp sert bakışlarını üçüne çevirdi. " Ilk olarak buraya hangi lanet olası araçla geldiginizi söyleyin."

James kaşlarını çattı. " Sana hiçbir şey anlatmak zorunda değiliz-"

" Zorundasın seni şımarık çocuk." diye tısladı Snape, asasının bir harketiyle üçünü koltuğa devirdi.
" Nelere sebebiyet verdiğiniz hakkında bir fikriniz var mı? Burada olmanız gerekirdi. Tabii, sizin de suçunuz değil. Kanınızda var-"

" Babam hakkında tek kelime daha etme!" diye tısladı James.

" Öyle olmadığını kanıtla öyleyse!" dedi Snape, James in üzerine yürüdü.
" Hangi sorumluluk sahibi çocuk zamanda yolculuk yapar? Eglenceli miydi ha? Bahse girerim bundan babanın da haberi yoktur. O bile bu kadar kafayı yemiş olamaz."

James yanıt vermedi, öfkeyle adama bakmaya devam etti.

" Sen ne saçmalıyorsun Sümsükus?" dedi Sirius, " Evimde izinsiz girip kimseye ahkam kesemezsin-"

" Hayret, senin bilmemene şaşırdım doğrusu." dedi Snape alayla. " Oysaki başını belaya sokmak senin uzmanlık alanındır. Ne o? Paslandın mı Black? Ah, tabii nereden duyacaksın ki... Karargahta oturmaktan başka hicbir işe yaramıyorsun-"

Sirius işaret vermeden adamın yakasına yapıştı.

" DUR! Sirius yapma!"

Lily yerinden fırlayıp aralarına girdi. Adamı göğsünden geri itmeye çalışsa da Sirius un cüssesiyle tek başına mücadele edemiyordu. Neyseki Alice çabucak yardımına yetişti. James yerinden kalkmaya bile tenezzül  edemedi. Sadece olan biteni tuhaf bir sükunetle izliyordu. Yüzündeki ifade Sirius un Snape e bir tane patlatmasını ister gibiydi.

" Seni dogduğuna pişman edeceğim Sümsukus! Dumbledore değiştiğini söylüyor ha? Büyük yalan! Sen aynı sümsükussun! Konu her ne ise ölüm yiyen arkadaşlarınla ilgili, öyle değil mi? Yine kim bilir hangi dertleri başımıza açtın." dedi Sirius tükürürcesine.

Snape bakışlarını kıstı. " Bunu neden sorumsuz torunlarına sormuyorsun?"

Sirius yüzünü buruşturdu. " Ne saçmalıyorsun sen?"

" Eğer oturursan her şeyi anlatacağız." dedi Lily, başında feci bir ağrı vardı. Bütün bunlar kabus gibiydi. " Lütfen Sirius, indir şu asanı."

Sirius hala Snape e yiyecekmiş gibi bakmaya devam etse de asasını indirdi. Çenesi kasıldı.

" Hemen anlatın şunu."

Lily bunu anlatmaktan o kadar yorulmuştu ki... James e baktı. Erkek kardeşi ilk kez o kadar da hevesli görünmüyordu. Mecburen olay Alice in başına patladı. Kısa saçlı kız iç çekti.

Alice, babasının çalışma odasından, Hogwarts ta Smith in yaptığı şeye kadar her şeyi baştan sona kadar anlattı. Birirdiginden Sirius şok içinde görünüyordu. Adama en başta bir koltuğa oluşmadığına pişman olmuş gibiydi, sağa sendeledi.

" Ve bunu bana söylemeyip de Snape e mi anlattınız?"

" Yani bir tek oraya mı takıldın?" dedi Lily inanamayarak.

Alice " Snape e-" Snape ile gözgöze gelince yutkundu. Bogazını temizledi. " Profesör Snape e hiçbir şey anlatmadık... Bir şekilde kendi öğrenmiş olmalı."

" Potter ın zihnebend derslerinde." dedi Snape. " Anılarına girebileceğim ihtimalini nasıl düşünmezsiniz? Ya bunu yapan Karanlık Lord olsaydı?"

Lily koltuğuna biraz daha sindi. Bunun ihtimali bile mide bulandırıcıydı.

" Peki neden başka zaman değil de bugün?" dedi James. Uzun bir aradan sonra ilk kez sessizligini bozmuştu.

" Çünkü sizin isyan grubunuz yüzünden Dumbledore Hogwarts ı terk etmek zorunda kaldı." dedi Snape sogukca.

Üçlü adama bakakaldılar.

" Ama...Ama şimdi ne olacak? Geri dönecek mi?" dedi Lily. Dumbledore olmadan hiçbir yere gidemezlerdi.

" Onunla temasa geçebilirsem size haber vereceğim." dedi Snape, ayağa kalktı. " O zamana kadar benim gözetimim altında olacaksınız. Hogwarts a bir daha asla ayak basamazsınız. Yeterince şeye sebep oldunuz." bakışlarını Sirius a dikti.
" En azından bunu düzgün yap."

Başka bir şey söylemeden şömineden ayrıldı.

Sirius kendini koltuğa bıraktı. Hala o kadar şaşkın görünüyordu ki Snape e tepki göstermeyi unutmuştu. Bu uzun sessizlik üçlüyü endişelendirdi.

" Sirius..." dedi Lily. " Sen iyi misin?"

Sirius onları şoka sokacak başka bir sey yaptı. Adam gülüyordu.

Lily gözlerini kırpıştırdı, James ile tuhaf bir bakış paylaştı.

" Iyi olmak mı?" dedi Sirius, başını iki yana salladı. " Hayır, hislerimi tarif etmek için iyi fazla yetersiz kalır."

Alice " Öyleyse sorun nedir?" dedi, bunu sorma ihtiyacı hissetmişti çünkü adamın gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı.

" Sorun yok...Hayatımda uzun süredir kendimi hiç bu kadar mutlu hissettigimi hatırlamıyorum... Azkaban'da 12 yılımı boş yere harcamadığımı biliyordum. Harry yaşayacak...James in emanetine bir kez olsun sahip çıkmayı başarmışım."

Cevap vermediler. Istese de bunu yapamazlardı. Içinden bir ses uzun bir gece olacağını söylüyordu.

" Ee?" adam koltuğunda geriye yaslandı. Yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. " Şimdi gerçeği anlatın bakalım..."

......................................................................

Devam Edecek...

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤

Bölümün o kadar üzücü bir yanı yoktu ama nedense yazarken çoğu yerde gözümden yaş geldi. Galiba dinledigim şarkı yüzünden ama... Ne bileyim.

Umarım beğenmişsinizdir.

Arada zaman farkları var, bu yüzden kitapta böyle degildi dememenizi rica ediyorum. Zaten demiyorsunuz ama yine de yazayım dedim.

Sihirli ve evde kalın!




Continue Reading

You'll Also Like

3.2K 1K 19
Kamartajın kapıları hızlıca kapandı. Tüm büyücüler tetikteydi. Sadece büyücülerin nefes alış verişi duyuluyordu. Etrafta büyük bir korku yayılıyordu...
115K 9.4K 34
"Ben sadece seni istedim! Babamı! Demir adamı değil!" [father/daughter] 210121
831K 67K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
124K 13.7K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...