i'll make you my lover ♡ ¸. •...

By dushessamoon

133K 13.6K 14.8K

her şey okul dolabımda, üzerine ''lee minho'ya'' yazılmış ve dolabıma bırakılmış o beyaz zarfı bulmam ile baş... More

Episode 1
Episode 2
Episode 3
Episode 4
Episode 5
Episode 6
Episode 7
Episode 8
Episode 9
Episode 10
Episode 11
Episode 12
Episode 13
Episode 14
Episode 15
Episode 16
Episode 17
Episode 19
Episode 20
Episode 21 ama b me'li, basketbollu, hyunminli ve minsunglu
Episode 22
Episode 23
Episode 24
Episode 25
Episode 26
Episode 27
final 'bu gece genciz
final' umutlar ve yıldız tozları serpilmiş hikaye

Episode 18

4.4K 468 436
By dushessamoon


multi: saturday nights khalid

*

Ceketimi çıkarıp jisung'un ıslak tutamlarını kapattıktan sonra gittikçe hızlanan yağmurdan nasıl kaçıp yurt odamıza döndüğümüzü az çok tahmin ediyor olmalısınız.

Gecenin o soğuğunda sarışınla ikimizin yanıyor oluşunu ironik bulan gökyüzü bir anda tüm yağmurunu üzerimize dökmeye başlamıştı ve bizde alel acele yurda geri dönmüştük.

Şimdi jisung yanımda duruyordu, ceketim omuzlarını ve saçlarını kapatıyor olsa da çoktan ıslanmıştı.

"Hastalanmadan üzerini değiştir." dedikten sonra yurt odasına adım atmıştım, jisung da hemen peşimden içeri girip kapıyı kapatmıştı.

"Bana diyorsun da sürekli hastalanan sensin." derken ellerini birbirine sürtüyor ve ısınmak adına nefesini üflüyordu.

"Hassiktir."

Sarışınla odaya adımımızı attığımız an karşılaştığımız bedenler yüzünden durmuştuk.

Abi bende şans olsaydı gecenin bir saati jisung'un çok sevgili dostları olan felix, changbin ve hyunjin şuan karşımızda duruyor olmazdı.

"Siz niye ıslaksınız lan?"

Changbin dehşete düşmüş bir ifedeyle bize bakarken yanında duran hyunjin onu yanıtlamıştı.

"Yağmur yağıyor ya dışarıda."

"Haa.."

Changbin ve hyunjin büyük bir şaşkınlıkla bizi izliyordu. Çilli çocuk ise hemen bir şeyleri fark etmiş ve bana attığı ürkütücü bakışların ardından jisung'un yanına ulaşmıştı.

Boyuna tezat iq seviyesine karşın kaşlarımı çatmadan edememiştim.

Felix jisung'un yere eğdiği başını kaldırıp dudaklarına bakmış ve ardından bana dönmüştü.

"Normal bir insanın dudaklarının pembe olduğuna yemin edebilirim ama sizinki.."

Çilli çocuk hala bir aydınlanma aşamasında gibiydi.

"İşi pişirdiniz demek ha.. Ne ara? Ardı önü bir haftadır yokuz."

"Tatil bahane, fanfinfon şahane kanka."

Yanımdaki sarışına baktığımda kızarmış suratını elleriyle kapatmaya çalıştığını fark etmiştim.

Felix'in jisung'un omzunda duran elini tutup sarışından uzaklaştırdıktan sonra samimiyet yoksunu bir gülümseme takındım.

"Öncelikle, ikinizden hiç hoşlanmıyorum."

İşaret parmağımla önce felix'i sonra da hyunjin'i işaret ettim.

"O yüzden siz yokmuşsunuz gibi davranacağım."

Çilli çocuk yumruklarını sıkıp bana meydan okur bakışlar atarken hwang hyunjin'in omuzlarının düştüğünü görmüş ancak umursamamıştım. Ona her baktığımda aklıma gelen tek şey seungmin'in gözyaşları oluyordu.

"Changbin, soracağın bir şey var mı?"

Bütün bakışlar ona döndüğünde omuz silkmişti.

"Yani şimdi sizin odanız, sizin yurdunuz, sizin özel hayatınız. İster öpüşürsünüz ister sevi-"

"Tamam yokmuş, harika."

"Jisung bir şey söyler misin?"

Jisung neredeyse kulaklarına varan bir gülümseme sunduktan sonra kesinlikle sahte olduğunu herkesin anlayacağı bir şekilde öksürdü.

"Ben şey yapayım, daha fazla üşütmeden üzerimi değiştireyim. Aynen aynen, öyle yapayım."

Sarışın felix'in yanından geçtikten sonra kıyafet dolabından eline ne geliyorsa aldı. Sonra da kendini banyoya kitledi.

Takdir etmek gerek, güzel kurtarmıştı.

"Bana bak."

Karşımdaki çilli arkadaş küçük parmağını tehdit edercesine bana doğrulttu.

"Hemen neler olduğunu anlatıyorsun yoksa hyung myung dinlemem önce seni sonra da sarışınını yok ederim."

"Arkadaşını, senin deyiminle sarışınımı öptüm." dedim aniden.

Felix kısmış olduğu gözlerini irice açarken bense dilimi dudaklarıma değdirmiş ve jisung'un dudaklarını yeniden anımsarken gülmüştüm.

"Jisung'a hiçbir şey yapamayacağını buradaki herkes biliyor."

Bende kıyafet dolabına ulaştım ve birkaç parça bir şeyler aldım. Bunları gerçekleştirirken üç çift göz beni takip ediyordu ancak umrumda değildi. Utanacak hiçbir sebebim yoktu, aksine kendimi ilk defa bu kadar hafiflemiş hissediyordum.

"Ama sinirini alacaksa bana istediğini yapabilirsin."

"Ha ha ha ve ha." diyen changbin oldukça gergin bir suratla felix'in yanına ilerlemişti.

"Şakamatik seni." diye mırıldanırken bana aklını mı kaçırdım olum sen bakışları atıyordu.

Changbin'i hiç bu kadar birisinden korkarken görmemiştim. Acı ama gerçek her zaman hanımcılık kazanıyordu.

"Sen boşver onu." derken felix'e arkadan sarılmış ve çenesini onun omzuna bırakmıştı.

Bunlar ne ara bu kadar yakınlaşmışlardı hiçbir fikrim yoktu ama görünüşe bakılırsa felix'in berbat tavlama taktikleri işe yaramıştı. Kabus gibi.

"Jisung'un üzerine gitmeyin." dedim gayet net bir şekilde.

"Bu seni hiç ilgilendirmez."

Felix hala bana korkunç bakışlar atıyordu, bir şeyleri ya çok ciddiye alıyordu ya da gerçekten benden ölesiye nefret ediyordu.

"Lix."

Changbin burnunu çillinin boynuna sürttüğünde felix nihayet bana bakmayı kesip ona dönmüştü.

Ben onlara gözlerimi devirirken changbin bir yandan da bana kaş gözle 'kaybol hemen' demişti.

Güya felix'i oyalıyordu ama fırsatçının teki olduğunu hepimiz biliyorduk tabi.

Onları es geçip yatağımın üzerinde oturan hyunjin'e baktım. Geldiğimizden beri keyifsiz duruyordu, sırf bu yüzden dilimin ucuna gelen kelimeleri yutup onu görmezden geldim.

Sağ tarafımda kalan kapıyı tıklattıktan saniyeler sonra banyo kapısı açıldı. İçeri girip ardımdan kapıyı kilitledikten sonra iç çekmiştim.

Jisung çoktan üzerini değiştirmişti ancak sarı tutamları hala nemli duruyordu.

Elimdeki kıyafetleri bir kenara bırakırken homurdandım.

"Felix'in bana karşı hiç hoş olmayan intikam planları kurduğuna eminim."

Jisung kıkırdadı. Kalçasını arkasında kalan lavabo tezgahına yaslamış ve kollarını göğüs hizasında birleştirmişti.

"Lix beni paylaşmaktan pek hoşlanmaz."

"Desene bir ömür boyu kavga edeceğiz.." diye mırıldandım ancak jisung beni duymamıştı.

"Saçlarını neden kurutmadın?"

"Özel bir sebebi yok, tembellik işte."

"Olmaz öyle."

Dolaplardan bir havlu çıkardım. Havluyu aldıktan sonra beni izleyen sarışını aynanın önüne aldım. O beni aynadaki yansımamızdan izliyordu.

"Sonra hastalanıp başıma kalma diye." diye açıklamada bulunduğumda ise sesli bir şekilde gülmüştü.

"Eminim öyledir."

Arkasında durduğum sarışının nemli tutamlarını büyük bir özenle kuruturken arada bir aynadan göz göze geliyorduk.

Onu böylesine mutlu görmek benim ödülüm olabilirdi, uzun zaman sonra dudaklarında yer edinen gülümsemenin solmadan orada durması bizim eserimizdi.

"Yağmur altındaki romantizminiz yetmedi herhalde." diye seslenmişti kapının diğer tarafından hyunjin.

"Ayıp diye bir şey var, misafire saygı." diye sözlerini sürdürdüğünde ise gözlerimi devirmiştim.

"Canı dayak istiyor bu arkadaşın."

"Ben hallederim onları, sen karışma."

Jisung saçlarındaki havluyu benden aldıktan sonra arkasını döndü. Şimdi bedenlerimiz de yüzlerimizde karşı karşıyaydı.

"Geçmeme izin verecek misin hyung?"

"Ha, pardon."

Elimi enseme atarak güldüm ve daldığım kahvelerden ayrıldıktan sonra geçmesi için yer açtım.

O banyonun kapısına yönelirken ben aynaya dönmüştüm. Dönmüştüm dönmesine ama jisung bir şey söyleyecek gibi tekrar bana bakmıştı.

"Bir şey unutmuyor musun?"

Sarışının biraz önceki duruşunu taklit edip arkamda kalan tezgaha yaslandım ve kaşlarımı çatıp bir süre yüzüne baktım.

"Ah, doğru." derken kast ettiği şeyi anlamış ve gülümsemiştim.

Dudaklarına çok naif ve kısa bir öpücük bırakmak için yaklaştığımda gözlerini kapattı. Onun bu haline gülmeden edemedim ve gülüşümü onun dudaklarına bastırdıktan sonra bir süreliğine geri çekildim.

"Havludan bahsediyordum ama.." derken harelerini aralamıştı. Aslında tamamen kendimi geri çekmemiştim, hala birbirimize yakındık.

Elindeki havluyu bana uzatmıştı, dudaklarıma çarpan düzensiz nefesleri daha fazlasını istediğini söylüyordu. Bende istiyordum; birbirmizin dudaklarından zehirlenelim, ölümümüz bu şekilde olacaksa da olsun diyordum çünkü ölüm buysa korkmamak lazımdı. Jisung'un dudaklarında ölüm bile güzeldi.

Baş parmağımla çenesini tuttum ve dokunuşumu sonlandırmadan önce dudaklarının kenarına bir öpücük daha bıraktım.

"Sende kalsın."

Kendimi tamamen geriye çektikten sonra yeniden arkamı dönerek aynadaki yansımama odaklandım.

"Ve dikkat et içeride çok hırpalamasınlar seni."

*

Boş bir geçiş bölümüydü.

Sormak istediğim ufak bir şey var, biraz texting devam edelim mi?

Kurgunun ilerlemesi için birkaç geçiş bölümüne ihtiyacım var şimdilik, sonrasında birtakım olaylara giriş yapacağım falan filan.

Neyse efenim, sizleri sevdiğimi unutmayın ve bu sefer changlix ile kalın ♡

Continue Reading

You'll Also Like

112K 8.7K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
889K 71.1K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
505K 58K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
12.2M 590K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...