𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / �...

By MarianaDean

3.3M 153K 42.9K

Tamamlandı. Dövmeli Kız: Boynundaki dövmenin aynısının, benim göğsümde nasıl gözüktüğünü görmek ister misin... More

•0.1°
•0.2°
•0.3°
•0.4°
•0.5°
•0.6°
•0.7°
•0.8°
•0.9°
•1.0°
•1.1°
•1.2°
•1.3°
•1.4°
•1.5°
•1.6°
•1.7°
•1.8°
•1.9°
•2.0°
•2.1°
•2.2°
•2.3°
•2.4°
•2.5°
•2.6°
•2.7°
•2.8°
•2.9°
•3.1°
•3.2°
•3.3°
•3.4°
•3.5°
•3.6°
•3.7°
•3.8°
•3.9°
•4.0°
•4.1°
•4.2°
•4.3°
•4.4°
•4.5°
•4.6°
•4.7°
•4.8°
•4.9°
•5.0°
•5.1°
•5.2°
•5.3°
•5.4° 𝓲𝓷𝓼𝓽𝓪𝓰𝓻𝓪𝓶
•5.5°
•5.6°
•5.7°
•5.8°
•5.9°
•6.0°
•6.1° 𝐹𝒾𝓃𝒶𝓁𝓁𝓎
✘ YENİ KURGU
BİTTİK

•3.0°

50.8K 2.8K 2.2K
By MarianaDean

13k okunma şerefine.
Lütfen vote ve düşüncelerinizden,
eksik bırakmayın bizi. İyi günler.💚

●●●

Önümdeki macbook'u kapatıp, oturduğum koltuktan ayağa kalktım. Meri ile baya uzunca bir konuşma gerçekleştirmiştik. Bana kilometrelerce uzaktan yardım etmeye çalışıyordu.

Annem ve babam ile de 2 saat önce konuşmuştum. Bu gece 3 civarı eve geleceklerini söylemişlerdi. Açıkcası işime gelmişti. Onlar gelmeden bu işi kesinlikle yapacaktım.

Heyecan dalgaları bedenimi sarmalarken, yapacağım şeyi düşünüyordum. Gerçekten yapmak istiyor muydum? Ya da istemiyor muydum?

Kesinlikle istiyordum, onu... Yiğit'i 11 yıl boyunca sevmenin sonunda kesinlikle istiyordum.

Masadaki telefonu elime alıp, şifresini girdikten sonra mesaj bölümüne girip Yiğit'e yazdım.

Duygu: Evde misin?

Yavaş adımlarla odamın penceresine adımladığımda, onun odasının ışığının açılmasını görmüştüm.

Gözlerim ile etrafa bakındığımda da evlerinin diğer bölümlerinin ışıkları kapalıydı. En azından arka tarafta kalan odaların ışıkları yanıyor gözükmüyordu.

Elimdeki telefondan gelen bildirim sesi ile mesaja baktım.

Yiğitt: Sana da selam Duygu. Evdeyim.

Dudağıma dişlerimi geçirip, sinirle nefesimi dışarı verdim. Yüzsüz müydü bu çocuk?!

Bir de selam bekliyordu? Kesinlikle bu çocuk bana iyi gelmiyordu. Ben de ona iyi gelmeyecektim.

Duygu: Evde yalnız mısın;) ?!

Yazdığım mesajı yolladığımda, dudaklarımda aptal bir tebessüm oluşmuştu.

Sorunun sorma biçiminde bile hayır yoktu resmen. İçimdeki kötü kız, benliğimi yırtıp ortaya çıkmıştı.

Yiğitt: Oha, o nasıl soru öyle?

Yiğitt: Beni öldürmeye mi geleceksin?

Gelen mesajlar, sorduğum sorunun cevabı değildi. Ve Yiğit saçma sapan sorular sormaya başlamıştı.

Duygu: Sana evde yalnız mısın, diye sordum.

Yiğitt: Korkuyorum ama evet. Evde yalnızım.

İstediğim cevabı alınca aynaya ilerleyip kendime baktım.

Ben, bendim işte. Uzun koyu renk saçlarım, esmer olmama tamamen tezat beyaz tenim, 1.70'lerde boyum vardı. Kendime hiç güzelim dememiştim. Etrafımdakiler bana hep güzelsin demişti. Sevgili olmak için teklifte bulunanlar da olmuş. Beğenilen biriydim, ama merak ettiğim Yiğit beni beğenmemiş miydi hiçbir zaman?

Az önce Çağatay'ın sevgilisi Meri ile Skype üzerinden konuştuğumuzda Meri beni güzel bulduğunu söylemişti.

Hâttâ herkesin birbirinden farklı olduğu için güzel olduğunu söylemişti. Biz eşsizdik. Benzerlerimiz pek yoktu. Sadece bizdik biz. Sadece biz olduğumuz için bile güzeldik, insanlar güzeldi.

Üzerimdeki lacivert kot pantolonun içine soktuğum siyah tişörtüm ile ortaya çıkan metal detaylı kemerim uyumluydu.

Hava azıcık soğuktu ama bunu önemsemeden sadece telefonumu alıp odamdan, anahtarlığı da aldıktan sonra evden çıktım.

İç sesim ile büyük bir savaş yaparken sonunda Yiğit'in evinin önüne gelmiştim.

Yapacaklarım midemde kramplar açığa çıkartırken, bana karşılık vermemesi durumunda ne halt yiyeceğimi düşünüyordum.

Meri'ye anlattığımda bana çok çılgınca bir fikir olduğunu, aynı zamanda da eğlenceli olabileceğini söylemişti.

"Sonunda beklentiye girme lütfen Duygu. Çünkü aşk seçebileceğimiz bir şey değil. Birinde takılı kaldığımızda onun da bizi sevmesini beklemek zor, acılı ve bazen de boşa kürek çekmek gibidir. Yiğit'in seni sevmesi, yine Yiğit'in elinde."

Kulaklarımda tekrar tekrar yankılanan Meri'nin sesi, bana bunu sürekli hatırlatıyordu. Haklıydı, çok haklıydı.

Belki beni severdi? İmkansız mı? Hayır! Ama bu sefer peşinde koşmak istemiyordum. Bu benim ona son gidişimdi.

Bana kendin gelsen ne olur sanki Yiğit?
Bu sana son gelişim olabilir çünkü..

Sağ elimi kaldırıp, işaret parmağımı zile bastırdığımda evin içinde yankılanan zarif zil sesi bile heyecanımı körüklüyordu.

Kapıyı açıldığında karşımda üzerinde sadece siyah kot pantolunu olan Yiğit belirdi. Bu çocuk güzel bir vücudu var diye sergilemek zorunda mıydı?!

Gördüğüm manzara dudağı ısırmamı sağlarken Yiğit'in yüzünde oluşan muzip tebessüm ile ısırdığım dudağımdan dişlerimi geri çektim.

"Yiğit, sizin evde tişört gitmek yasak mı?"

Düşünmeden konuşmuştum. Kendiliğinden çıkmıştı bu cümle ağzımdan.

Kapıyı ardına kadar açıp beni içeri davet ederken gülmüştü.

"Senin için çıkarmıştım tişörtümü, bebeğim."

Al işte yine yavşıyordu. Yavşamadığı kim kaldı ki bu aptalın?!

"Bu zamana kadar uslanmadın, asla da uslanmayacaksın."

İçeri geçtiğimde beni salona davet etmişti. Tam salona ilerlerken çıplak bileğinden tuttum onu.

"Yatak odana çıkalım mı, Yiğit?"

Yüzünde anlık olarak beliren şaşkınlık dalgası, saniyeler sonra yerini çapkınca bir gülüşe bırakmıştı.

"Hass, Duygu sen iyi misin? Yatak odamda ne yapacağız?"

Yüzümde sevimli sayılmayacak bir gülümseme oluştuğunda cebimdeki telefonu ve anahtarlığı kapının yanındaki parlak bej renginde olan vestiyerin üzerine bıraktım.

Yiğit'e doğru yaklaştığımda yutkunması ile yukarı kalkıp inen adem elması, beni daha da cesaretlendirmişti.

Karşımda mükemmel, kusursuz, bir o kadar da ateşli bir Yiğit vardı. Günah bile olsa, günahın bu kadar tatlısını daha önce görmemiştim.

Parmaklarım, belirgin karın kaslarına dokunmaya başladığında Yiğit'in bakışları önce parmaklarımı sonra da yüzümü bulmuştu.

"Yapma, Duygu."

Dinlemedim, başımı hafif yana eğip boynundaki dövmeye baktığımda Yiğit'in çıplak bileğini tekrar tutup peşimden gelmesini sağladım.

İstemeseydi durabilirdi, beni durdurabilirdi. Ama durdurmamıştı. Sonuçta onu çekecek kadar güçlü değildim. Sadece şu an o bana direnmiyordu. Ne yapacağımı merak ediyordu.

Yatak odasına girdiğimizde kapıyı arkamızdan yavaş bir şekilde kapatıp, ona doğru adımladım.

Bir saniye?!

Benden kaçıyordu resmen, ben ona adım attıkça o da geriye doğru adım atıyordu.

"Duygu, sarhoş falan mısın? Ne yapıyorsun?"

Sorusuna cevap vermeden sadece gülümsedim. En sonunda adım atacak yeri kalmayan Yiğit yatağa oturur pozisyonda düşmüştü.

Kendime hakim olamıyordum. Yiğit'i taciz ediyor konumundaydım galiba. Hatta galiba değil, taciz ediyordum.

"Beni istemez misin Yiğit?"

Yüzündeki şaşkın ifade silindiğinde çapkın bir gülüş belirivermişti.

"Seni kim istemez ki Duygu?"

Duyduğum cümle ile bulduğum cesaret, kendimi yavaşça bacaklarımı iki yana açıp Yiğit'in kucağına otururken bulmamı sağlamıştı.

"Duygu, bu çok..."

Baş parmağım ile dudaklarına dokunduğumda susmuştu Yiğit.

Yüzünde heyecandan dolayı ifadesiz bir duygu vardı.

Anın büyüsüne kapılıp kısık sesle konuşmaya gayret gösterdim.

"Bu çok geç kalınmış bir şey. Bazı şeylerin açığa çıkması gerekiyor Yiğit."

Parmak uçlarım karın kaslarından usulca yukarı çıkarken Yiğit hayranlıkla bana bakıyordu. Çünkü bu bakışı biliyordum. Sevdiği şeylere böyle bakardı.

Parmak uçlarım karın kaslarında oyalanırken, boştaki elim fazla uzun olmayan saçlarına dalmıştı.

Hâyal olacak kadar güzel, ama gerçek olacak kadar da iyi hissettiriyordu bu.

"Boynundaki dövme..."

Dudaklarımı boynundaki dövmeye değdirdiğimde, elimin altındaki kasları kasılıp, boynunu yan tarafa eğmişti.

Duş jelinin ferahlık kokusu ciğerlerime dolduğunda istemsizce boynunu emmiştim. Lânet olsun, kokusu, teni herşeyi etkileyiciydi.

Dudaklarımı boynunda ayırıp yavaş bir şekilde yüzüne baktığımda, gözleri arzudan koyulaşmış, dudaklarında şehvetli bir gülücük bulunan Yiğit ile karşılaşmıştım.

Benden etkileniyordu.

Karın kaslarındaki elim boynuna çıkıp, simsiyah dövmesinin üzerinde durmuştu.

Bana istekle bakan gözlerine bakmayıp parmak uçlarımı göğsüme kazıttığım dövmenin aynısı olan Yiğit'in boynundaki dövmede gezdirdim.

Akrepti, burcunu boynuna dövme yaptırmıştı. Şu ihtirasın, ateşin, aşkın sembolü olan mükemmel burcunun hayvanını yaptırmıştı.

Bende aynı akrebi göğsümün altına yaptırmıştı.

Gözlerimi dövmenin üzerindeki parmaklardan çekip Yiğit'in kusursuz, sert çehresine çevirdim.

Dolgun dudaklarına baktığım sırada kendimi daha fazla durduramayıp dudaklarımı onun dudaklarına bastırmıştım.

Sol elim saçlarındayken, sağ elim boynundaydı. Zevk dalgaları bile ondan taraftaydı, beni ona itiyordu.

Alt dudağım, onun iki dudağının arasında kalırken belime dolanan kolları ile kendimi bulutların üzerinde hissetmiştim. Bu duygu çok güzeldi. Sarhoş edici, hayranlık verici...

Karşılık nasıl verilirdi bilmiyordum ama onu öpmek gibi bir işe kalkışmayı biliyordum. Ben cidden aptaldım.

Dilime dolanan sıcak dil ile gözlerim sımsıkı kapanırken tırnaklarım minik çizik izleri bırakıp Yiğit'in ensesine doğru yol aldı.

Dudaklarımdaki ıslak ve sıcak temas, vücudumun uyuşmasını sağlarken, sol eli ile boynumu sıkıca sarıp kendine doğru bastıran Yiğit bütün hücrelerimi bana ihanet etmeye çağırıyordu.

Nefes nefese ondan ayrıldığımda, göğüs kafesimi parçalayıp, içinden kaçmaya çalışan kalbimin amansız çırpınışları beni yorgun düşürmeye yetecek cinstendi.

Odada sadece ikimizin nefes alış-veriş sesleri vardı. Yüzüne baktığım Yiğit ise gözleri kapalı bir şekilde, sırtımdaki eliyle beni sımsıkı tutmaya çalışıyordu.

"Duygu?"

Zevkten dolayı boğuk çıkan sesi yüreğimi titretirken hâlâ ona bakıyordum. Ben tutuklu kalmıştım onda ve bu halimden memnun bir hâldeydim.

Gözlerini açıp bana baktığında gülümsedim. Çünkü bundan sonra onun bana gelmesini bekleyecektim. Yorulmuştum.

"Bana ne yaptın böyle Duygu?"

Nefes nefeseydi. Sesi kesik çıkıyordu. Bu bile aşırı ateşliydi.

Gülümsedim elimi ensesinden tekrar boynuna indirdim. Daha fazla kalırsam, ondan gidemeyecektim.

"Bize yazık oldu Yiğit."

Elimi boynundaki dövmeden yüzüne doğru kaydırdım, sert çene hatlarını dolaştım ve dolgun dudaklarında durdum. Baş parmağımla hafif bir baskı yaptığım dudakların sahibine bakıp gülümsedim.

Dediklerimi tartmaya çalışıyordu.

"Ellerini çekebilir misin Yiğit?"

İsteğim üzerine şaşkınlıkla bana bakan Yiğit, önce boynumdaki elini çekip, sonrasında belime sardığı kolunu indirdi.

"Bu da ne demek?"

Üzerinden hızla kalkıp, ondan uzaklaştım. Benimle beraber o da kalkmıştı. Yüzü kırılmışcasına bakıyordu. Paramparça olmuş gibiydi.

Ama ben de paramparçaydım. Hem de sürekli. O da bir kere paramparça olsa, ne olurdu ki?

Benim yüzlerce kez kırılan kalbim; kendini unutmuş, şu an onun için yine benim canımı yakıyordu.

"İyi akşamlar Yiğit JENNET."

Kalbimin sızısını belli etmemek için rol yapıyordum. Gülümsedim. Aşkımdan ölecek gibi olan ben, aşkıma bakıp gülüyordum.

"Beni öpüp, sonra da iyi geceler diyip gidecek misin? Söylesene geceler nasıl iyi olsun bundan sonra Duygu?!"

Arkamı dönüp odadan çıktığımda, basamakları hızla indim. Kapının önündeki vestiyerin üzerinde bulunan telefonu ve anahtarlığı alırken o çoktan yanıma gelmişti.

"Bana bunu açıkla Duygu."

"Açıklıyacak bir şey yok, canım istedi öptüm. Tıpkı senin kızlara yaptığın gibi. Bade'ye, Aleyna'ya ve diğer onlarcasına yaptığın gibi."

Suratı düşerken ona doğru yaklaşıp dudaklarına baktım.

"Hani bugün okulda bana teşekkür etmiştin ya. Asıl ben teşekkür ederim Yiğit JENNET.
Ben bizim okuldan atılmamamız için uğraşırken sen Gamze'yi öpüyor olduğun için ben teşekkür ederim."

●●●

Ah be Duygu'm.

Bölüm nasıldı efendim?💚

Continue Reading

You'll Also Like

581K 24.4K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
45.7K 1.7K 36
Komşu komşunun külüne muhtaçtır... Hepimizin hayatında mutlaka gıcık olduğumuz birileri vardır. O insanın bize ve başkalarına yaptığı her hareketi o...
3K 351 16
Anonim: "Hiçbir şeyin değilim." Alara: "Olamayacaksın da." Anonim: "Kırıcı konuşuyorsun." Alara: "Sevindim." *Ara verildi.* Kitap tamamen hayal ürün...
9.8K 863 35
TAMAMLANDI ~~~ Bilinmeyen numara:Senin kalbinin anahtarı bende .🔐 Bilinmeyen numara:Bu anahtar, bende olduğu sürece seni kimseye veremem. ~~~ Yayın...