𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / �...

By MarianaDean

3.3M 154K 42.9K

Tamamlandı. Dövmeli Kız: Boynundaki dövmenin aynısının, benim göğsümde nasıl gözüktüğünü görmek ister misin... More

•0.1°
•0.2°
•0.3°
•0.4°
•0.5°
•0.6°
•0.7°
•0.8°
•0.9°
•1.0°
•1.1°
•1.2°
•1.3°
•1.4°
•1.5°
•1.6°
•1.7°
•1.8°
•1.9°
•2.0°
•2.1°
•2.2°
•2.3°
•2.4°
•2.5°
•2.6°
•2.7°
•2.9°
•3.0°
•3.1°
•3.2°
•3.3°
•3.4°
•3.5°
•3.6°
•3.7°
•3.8°
•3.9°
•4.0°
•4.1°
•4.2°
•4.3°
•4.4°
•4.5°
•4.6°
•4.7°
•4.8°
•4.9°
•5.0°
•5.1°
•5.2°
•5.3°
•5.4° 𝓲𝓷𝓼𝓽𝓪𝓰𝓻𝓪𝓶
•5.5°
•5.6°
•5.7°
•5.8°
•5.9°
•6.0°
•6.1° 𝐹𝒾𝓃𝒶𝓁𝓁𝓎
✘ YENİ KURGU
BİTTİK

•2.8°

49.8K 2.4K 552
By MarianaDean

●●●

Bade ile mesajlaşmamız, onun bana attığı fotoğraf ile son bulmuştu. Fotoğrafta dip dibe olduğum üzerinde sadece bel havlusu olan bir Yiğit vardı.

Beni böyle bir şey ile tehdit etmesi, gerçeği bilmesine rağmen iftira atması sinir sistemimi yerle bir etmişti. Bu kız kesinlikle kaşınıyordu. Ona istediğini verecektim.

Okulun merdivenlerini hırsla çıkarken, okula normalden 20 dakika erken gelmemi önemsememiştim.

Bütün gecemi aptal bir şekilde heavy metal playlistimi en az 20 kere tekrar tekrar dinleyerek geçirmiştim. Uyumak istemiştim ama bir türlü uyuyamamıştım.

Sınıfımın olduğu katı es geçip bir üst katta bulunun Sarp'ın sınıfına ulaşmak için hızla merdivenleri çıktım.

Eğer Bade benimle uğraşmak istiyorsa ona onun dilinden karşılık vermem gerekiyordu. Bunu o istemişti. Uyuyamadığım her dakikanın hesabını ödemek zorundaydı.

Kapıyı sağ elimle sertçe itip içeri girdiğimde sırasında oturmuş beni bekleyen esmer playboy ile göz göze geldim.

"Birinin telefonunu ve bilgisayarını hacklememiz gerek Sarp."

Gülümseyip gamzesini ortaya çıkardığında, kollarını göğsünde birleştirerek bana bakmaya devam etmişti.

"Sana da selam eski sevgilim. Ben de seni çok özledim."

Uykusuzluktan kızarmış gözlerimi, onun gözlerine kitlediğimde ayağa kalkıp yanıma gelmişti.

"Hey! Sen iyi misin?"

"Sarp, birini hacklememiz gerek dedim. En geç yarına kadar."

Anlamaz bakışlarla benden açıklama beklercesine baktığında omuzlarımı düşürüp ona masumca baktım.

"Bade, ben dün Yiğit'i kontrol etmeye gittiğim zaman bizim pek uygun sayılmayan bir fotoğrafımızı çekmiş. Beni bununla tehdit ediyor. Okuldan attırmaktan bile bahsetti."

"Oha, onunla seviştiniz mi?"

"Çüş! Saçmalama istersen, hastaydı. Ateşi vardı, ben de banyo etmesini sağladım sadece. Ama Bade bunu bile bile iftira atıyor bana."

Yüzündeki şaşırmış ifade kaybolurken, arkasını dönüp çantasından not defterini çıkardı.

"Soyadını veya sosyal medya hesabını biliyor musun bu Bade denen kızın?"

Başımı olumsuz anlamda salladığımda, not defterini bırakıp telefonuyla uğraşmaya başlamıştı.

"Tamam o zaman, ben bizimkilerin sosyal medyadaki arkadaşlarından bulurum. Ne yapmam gerekiyor tam olarak?"

Dudaklarımda oluşan zafer gülümsemesini saklayamayıp, gülümsedim.

"Bütün belgelerini sil. Tekrar geri dönüşü olmayacak bir şekilde. Ne belge, ne de kendi izini bırakmadan."

Benim gülümsemem ile o da gülümsedi.

"Okuldan sonra bitmiş bil bu işi Kraliçe. Ama bir gün  karşılığını alırım."

Sadece o işin bitmesini istiyordum. O fotoğrafın ortadan kalkması için her şeyi yapabilirdim.

"Tamam."

Eliyle selam verdiğinde karşılık olarak ona başım ile selam verip sınıftan çıktım. Dakikalar önce sinirle çıktığım merdiveni neşeli bir şekilde inip, kendi sınıfıma girdim.

Sıra herşeyi Edis ve Mavi'ye anlatmaktaydı. Biraz da Ege'ye ve takıntılı sevgilisi için Yiğit Bey'e hesap sormakta...

☆☆☆

Sabah ilk derse girmeden önce yaşadıklarımı anlattığım Edis, Çağatay ve Mavi suratıma aval aval bakmıştı. Sonra şaka yapıyorum sanmışlardı. Hâttâ gülüp, dalga geçmişlerdi.

Mesajları gösterdiğim sırada da beyin fonksiyonları bozulmuştu zavallı kuzuların.

Neyse ki Sarp ile olayı halledeceğimi garantilediğimi de söylemiştim ki, birazcıkta olsa rahatlamışlardı.

Derslerde uykusuzluğum yüzünden test kitabına biraz beyin akıtıp, öğlen arası zili çaldığı gibi kantinde rahat, sessiz bir yere oturmuştuk Edis ve Çağatay ile.

Mavi de dersten çıkıp yanımıza oturduğunda sabah annem ve babam olmadığı için kendimi yalnız hissettiğimi söylediğimden sebep annemmiş gibi bana sarılmıştı.

Şu an kantin sandalyesinde oturmuş olmama rağmen ahtapot gibi kollarını bana sarmış hâlâ benim için üzülüyordu.

"Yanında olamadığım için çok üzgünüm Duygu' m. O salak Ege gelsin onu bir güzel döveyim. Seni o sapık Yiğit ile yan yana bırakmak ne demekmiş görür o. O Bade kaşarına da gösteririm ben. Seni tehdit eden kelimeleri yazan parmaklarını tek tek kırıp martılara vereceğim."

Burnunu çekerek konuşan Mavi'nin bu hâline Edis ve Çağatay ile beraber gülmüş, hattâ kahkaha atmıştık.

Kendimi zar zor Mavi'nin kollarından kurtarıp üzerime çeki düzen verdiğim sırada ona döndüm.

"Mavi, merak etme artık ben iyiyim."

"Olsun, sen gel yine de."

Kolumdan tutup beni kendine çektiğinde yine sarılmıştı. Daralmıştım ve kurtulmam gerekiyordu.

"Mavi, Ekin geliyor."

Kurduğum ani cümle ile beni az önceki yerime doğru geri ittiğinde kolum masaya çarptığı için kısık sesli bir inilti çıktı dudaklarımdan.

"Hani, nerede Ekin?"

Etrafa bakan Mavi'ye kızgın gözler ile bakıp kolumu ovarken konuştum.

"Mavi, kafayı yedin? Ekin geliyor diye beni niye öldürmeye çalışıyorsun? Hem sen niye Ekin için bu kadar heyecanlandın?"

Çağatay gülüp, bana göz kırptığında jeton düşmüştü. Ağzımı şaşkınlıkla açıp Mavi'ye sordum.

"Flört mü ediyorsunuz yoksa? Oha, sizden hızlısı mezarda resmen. Nikah ne zaman?"

"Çağatay, hani aramızda kalacaktı?!"

Mavi kollarını bağlayıp bize ters tarafa döndüğünde bu tavrına gülüp, başımı uslanmaz bu anlamında sallamıştım.

Çağatay ve Edis de kendi arasında bir şeyler konuşup gülerken muhabbetleri koyulaşmıştı. Arada onlara katılırken, bazen de Mavi'ye sataşıyordum. Öğlen arasının 15 dakikası bitmişti bile.

Masayı su almak için terk eden Mavi'nin ardından telefonuma gelen bildirim ile telefonu açıp, mesaja baktım.

0543...: Hemen toplantı salonuna geliyorsun.

0543...: Hemen!

"Kurduğun o cümleleri senin..."

Küfür etmeye doğru giden cümlemi Edis ile Çağatay'ın bakışları bana döndüğünde yarıda kesmiştim. Yüzüme masum bir ifade takınıp gülümsedim.

"Kısa bir işim var,  sonra gelirim ben."

Masadan hızlıca kalktığımda Edis hemen lafa atlamıştı.

"Gelmemi ister misin Duygu?"

Başımı olumsuzca sallayıp, oturduğum sandalyeyi yerine iter itmez hızlı adımlarla toplantı salonunun olduğu kata çıkmıştım.

Sertçe açtığım kapının ardından içeri girip, kapıyı ardımdan kapattım. Kapının kapanmasına ile Bade'nin sesi kulaklarımı doldurdu.

"Ben elimdeki fotoğrafı silmem için yalvarırsın sanıyordum Duygu."

Dibime girip kulağımın yanındaki bir tutam saçı parmağına dolarken konuşmaya devam etti.

"Ama sen fotoğraflar ile ilgili hiç bir teklifte dahi bulunmadın."

Sağ elimle, saçımı tutan elini yakalayıp bütün sinirimle sıktım. Yüzü elini sıkmamdan dolayı duyduğu acı ile kasılırken bu umrumda olmamıştı.

"Benden ne istiyorsun tam olarak bilmiyorum ama sen çok aciz bir yaratıksın. Bunu biliyorum en azında. Bu fotoğraf ortaya çıktığında Yiğit ne olacak, bu okulda mı kalır sanıyorsun? Onu da atarlar."

Elimle tuttuğum bileğiyle beraber onu, benden uzaklaşması için ittim.

"O zaman Yiğit'ten uzak dur ve onun senden nefret etmesini sağla. O zaman fotoğraf yayılmamış olur."

Avuçlarım benden bağımsızca kapanırken, gülümsemeye çalıştım.

"Yiğit ile aramda bir şey yok."

"Sen ona aşıksın Duygu. Gözlerinden anlıyorum. Sen Yiğit'e deliler gibi aşıksın."

Bunu anlamış olması, kalbimde büyük bir huzursuzluk oluşmasını sağlarken konuyu değiştirmek istedim.

"O aptal fotoğrafı başkasına atmadın değil mi?"

"Hayır sadece bende var. Ama eğer yapmayı kabul etmezsen hemen şu an tüm okul öğrenir o fotoğrafı."

Beni hâlâ tehdit ediyor oluşu kanımın sıcaklığını arttırırken, canımı sıkıyordu.

"Senin dediğin bir tek lafa inanmamı bekleme benden Bade. Kim bilir kimlere yaydın o fotoğrafı?!"

"Seni inandırmak zorunda değilim. Sadece bende var. Ve sadece sen silmemi sağlayabilirsin. Başka seçeneğin de yok zaten."

Yüzünde aptal bir savaşın zafer gülümsemesi vardı Bade'nin. Ama bilmiyordu olacakları.

"Tamam o zaman, ama yarın. Ancak yarın Yiğit'in benden nefret etmesi için her şeyi yapabilecek bir konumda olurum. Bugün benden bir şey bekleme."

"Nasıl olsa elimde fotoğraf var. Sen ne zaman istersen o zaman başla. Senden nefret etmesini sağlayamadığın ve ondan uzak durmaya çalışmadığın her an kendi sonunu hazırlıyor olduğunu bil de."

Sahte bir gülümseme ile ona bakıp arkamı döndüm. Biraz daha burada kalsam, kesinlikle bu şımarık kıza işkence yapmaya koyulurdum.

Kapının kulpunu kavrayıp aşağıya indirdiğim sırada tekrar konuştu.

"Ayrıca Duygu, bir şey daha var."

Omzum üzerinden başımı ona çevirip baktım.

"Söyle Allah'ın cezası, onu da söyle."

"Şu Gamze denen kız, onu da denklemden çıkarman gerek."

"Gamze ne alâka, manyak piskopat?"

"Ne seni, ne de onu Yiğit'in etrafinda görmek istemiyorum."

Ona tamamen dönüp anlamadığımı belirten bakışlar yolladım.

"Onu da Yiğit'ten uzak tut, diyorum yani. Sabah, Yiğit ile öpüşüyorlardı."

(Mariana: Yiğit karşılık vermedi ama.)

Tırnaklarım avuç içlerime batmak için istemsizce kapanırken o konuşmaya devam etti.

"Ahh, pardon. Düşünemedim. Senin için üzücü olmalı bu Duygu. Baya üzücü hemde."

●●●

Düşünce ve isteklerin varsa,
bilmek isterim...
💎

Continue Reading

You'll Also Like

2M 73.4K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
930K 64.7K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
2M 120K 64
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
189K 9.3K 20
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?