Karanlık • [b×b]

By mavigollge

2M 164K 86.3K

[Tamamlandı] Ayaz, yıllardır tek başına yaşayan, kendi halinde bir adamdı. Şimdiyse karşısında bir ay boyunca... More

-1- Tanışma
-2- Yakışıklı
-3- Kıskanç
-4- Kaza
-5- Banyo
-6- Çorba
-7- Kütüphane
-8- Yemek
-9- Dalga
-10- Market
-11- Kayıp
-12- Vicdan
-13- Hazırlık
-14- Hayal
-15- Davet P1
-16- Davet P2
-17- Yardım
-18- Heyecan
-19- Dilek
-20- Öpücük
-21- Ateş
-22- Trip
-23- Kahvaltı
-24- Farklı Duygular
-25- Utangaç
-26- Benimki
-27- Sabır
-28- Veda
-29- Hüzün
-30- Özledim
-31- Kahraman
-32- Şefkat
-33- Sevgilim
-34- Kontrol
-35- Yolculuk
-36- Tatil
-37- Bar
-38- Yalnız
-39- Gönül Almak
-40- Telefon
-41- Bebek
-42- En Değerlim
-43- Hissetmek
-45- Tüm Kalbimle
-46- Gergin
-47- Civciv
-48- Planlar
-49- Hayallerimden Güzel
-50- Sevimli
-51- Bambaşka Dokunuşlar
-52- Gökkuşağı
FİNAL

-44- İstek

32.2K 2.2K 798
By mavigollge

Medyaya bi bakın Ayaz Yankı' yiyorxldpdlfolfofkfjf

Tanımadığım ama yaşça benden küçük olduğu belli olan çocuğun dosyaları göstererek anlattığı işi "Anladım anladım." diyerek onayladım. Böyle bir yerde, gri duvarlar arasında, üstelik masa başında çalışmak...kesinlikle bana göre değildi. "Kolay gelsin." çocuğun omzuna şöyle bir vurup yanından geçerken elimi telefonuma attım. Doğru düzgün bir yerde çalışmak istemiştim ama kastettiğim yer kesinlikle böyle bir şey değildi.

"Arda?" telefonun öbür ucundaki adama seslenip doğru arayıp aramadığımdan emin olmaya çalıştım.

Birkaç hışırtının ardından *Söyle kardeşim.* dediğini işittim, bu sırada çoktan iş yerinden çıkmış arabama ilerliyordum.

"Şu iş mevzusu diyorum, ne oldu?"

*Hallettim hallettim.* sonunda doğru düzgün çalışabileceğimin rahatlığıyla gülümserken devam etti. *Bizim orda tam sana uygun bir pozisyon var.*

"Konum at, geleyim." telefonu kapatır kapatmaz derin bir nefes verip öyle bindim arabaya. Tabii önce Yankı'yı aramalı ve iyi olup olmadığını sorgulamalıydım. Arabayı çalıştırmadan önce adını bulup kulağıma götürdüm. Muhtemelen telefon çalınca heyecanlanmış ve doğru yere basabilmek için zaman tanımıştı kendine, birkaç çalışın ardından anca açabildi.

*Ayaz!*

"Güzelim, nasılsın?"

*İyiyim, seni bekliyorum.*

"Her şey yolunda değil mi?"

*Yolunda yolunda, merak etme.* göremesem bile ses tonunun gidişatına bakılırsa tam da şu an alt dudağını ısırmış olmalıydı. *Çabuk gel tamam mı? Seni seviyorum...* 

Durup dururken sevdiğini söylemesi tuhaf hissettirmişti. Kendi kendime gülümserken "Bende güzelim." dedim, "Kapatıyorum şimdi, dikkat et kendine."

Telefonu kapatır kapatmaz direkt Arda'nın gönderdiği konuma gitmek üzere arabayı çalıştırmış, kısa sürede yanına ulaşmıştım. Yılların biriktirdiği konularla kısa süreli bir sohbetin ardından bana çalıştıkları yeri göstermişti. Büyük, güçlü bir şirket görmeyi beklememiştim ama bu kadar tuhaf bir yerle karşılaşacağımı da düşünmemiştim. Bazı ürünleri daha farklı yollarda üretip, daha fazla para kazanıyorlardı. İşin yasal olup olmaması umurumda bile değildi, ben parama bakardım.

Saat neredeyse akşam dokuza gelirken oradan ayrılıp bindim arabaya. Yankı'yı arayacak fırsatım olmadığı için aklım tamamen ondaydı. Çıkmadan önce şarkısını açmış, kabartmalı kitaplarını hazırlamış ve her ihtimale karşı zarar görebileceği her şeyi kaldırmıştım ortadan. Sıkılması dışında pek bir sorun olduğunu düşünmüyordum.

Evin önüne gelir gelmez arabayı park edip dışarı çıktım. Anahtarı çıkartırken bahçe kapısından içeri girmiş, eve yaklaşmıştım. Daha anahtarı kilide sokamadan içeriden gelen seslere kulak kesildim. Daha ne olduğunu anlayamadan kapı büyük bir hızla açılmış ve Yankı boynuma atlamıştı. "Aşkım!"

"Yankı." kolumu ince beline sararken gözlerimle salonu tarıyordum. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır."  kollarını iyice sıkılaştırırken ayrılmak istemediğini fark edip gülümsedim. Kolumu biraz daha aşağı kaydırıp sıkıca kavrayarak kaldırdım Yankı'yı. Bacaklarını belime sarıp omzuma yaslanmış, dudaklarını boynuma bastırmıştı.

İçeri girip kapıyı örterken her yeri kontrol ediyordum. Yemeğini yemişti, masanın üstünde açık duran kağıtlara bakılırsa vakit geçirmek için derslerini çalışmış olmalıydı. "Nasıl geçti günün?"

"Seni özleyerek."

"Bana bak..." koltuğa otururken Yankı'yı rahat edebileceği şekilde yerleştirdim kucağıma. "Bu aralar fena bir şey oldun sen, hayırdır?"

"Özledim ama ne yapayım." omzuma yaslanıp gözlerini sımsıkı kapattığında boynuna eğildim. Burnumu sürtüp dudaklarımı bastırırken hafifçe kıkırdamıştı. Hemen ayrılmayıp tişörtünün açıkta bıraktığı omzuna kadar öperek ilerledim. "Ayaz, aç mısın?"

"Değilim bebeğim."  bir elimi yüzüne çıkarıp yanağını kavradım. "Korkmadın değil mi?"

"Hayır, korkmadım." derken mavilerini kaçırmasına bakılırsa korkmuştu. Bu konuda elimden hiçbir şey gelmeyişi sinirlerimi bozuyordu.

"İstersen Nilay'ı arayabilirim, gelir yanına."

"Onunla hala küssünüz." bu konuda canı sıkkın olmalı ki dudaklarını büzüp boynuma sokuldu. "Hem onunda işleri vardır, ben böyle iyiyim." ona çocuk muamelesi yapmak ve kendini kötü hissettirmek istemiyordum ama yalnızken kafasında bir şeyler kurup korktuğu gerçeği ortadaydı. "Yeni işin nasıl?"

"Fena değil güzelim, garip tipler ama idare edicez artık." Yankı'yı kucağımdan koltuğa bırakarak ayağa kalktım. "Duş alıp yatacağım ben."

"Ben de geleyim seninle." söylediği şeyle gözlerimin parladığını hissederken "Y-Yani yukarı." diye mırıldandı. "Duşa değil..."

"Duşa da gelebilirsin aslında."

Alt dudağını ısırarak gülümseyip elimi tuttu. Beraber merdivenleri çıkarken arada omzuma yaslanıyordu. Her fırsatta bana sarılma derdindeydi, özellikle de son birkaç gündür bu kadar yakın olması gözümden kaçmıyordu. 

Yankı'yı odaya bırakıp banyoya geçtim. Duş başlığını ayarlayıp altına geçerken kapının altındaki gölgeye takıldı bakışlarım. Yankı orada olmalıydı, sessiz olmaya çalışarak gülümseyip suyu açtım. Sıcak su gitgide bedenimi gevşetirken birkaç tıkırtı sesi doldu kulaklarıma. Gözlerimi aralamadan başımı geriye yatırıp saçlarımla uğraşmaya devam ettim.

"Ayaz..." cevap vermeme kalmadan duşakabinin kapısını iyice açıp bir ayağını  içeri attı. Kaygan zeminde kayıp düşmemesi için direkt belini tuttum. Tamamen içeri girip, üzerindeki beyaz tişörtün ıslanmasını göz ardı ederek kollarını boynuma sardı. Islak vücudumla birleşen kıyafetleri sırılsıklam olurken onu da sıcak suyun altına çekip dudaklarımı alnına bastırdım.

"Sevgilim." şakağına ve  yanağına kondurduğum öpücüklerden sonra çene hattı boyunca öperek dudaklarına kadar geldim. İzin alma faslını duşa girdiği andan itibaren geçmiş olsak bile, dudaklarımızı  birbirine sürtüp ondan gelecek adımı bekledim. Boynumdaki kollarını sıkılaştırıp dudaklarımızı birleştirdi. Yüzümüzden süzülen damlalar dudaklarımızın arasına giriyor, Yankı'nın yumuşacık dudaklarına ayrı bir tat katıyordu sanki. Alt dudağını içime çekerek öperken dudaklarımın arasına doğru inlemesi belini daha sıkı kavramama neden oldu. 

Tek vücut olmuş bir haldeyken Yankı'yı kucağıma alıp duvara yasladım sırtını. Hiç ayrılmadan, saatlerce öpebilecek kadar bağımlısını olduğum dudaklarına daha sert asılıp dilimi içeri göndermeye çalıştım. Bu Yankı'ya fazla gelmiş olacak ki kendini ayırıp nefes nefese omzuma yaslandı. Saçlarını ve sırtını okşayarak sakinleşmesine yardımcı olmaya çalıştım. "Yankı'm?"

"Ayaz." dudaklarını omzuma bastırdı. "Çok yakışıklısın..." üzerimize akan suyun altından elini getirip saçlarıma dokundu. "Aynı zamanda çok güçlüsün."

"Nereden çıkıyor bunlar şimdi?"

Hafifçe gülümserken omzumdan kalkıp yüzlerimizi yaklaştırdı. Üzerine yapışmış tişörtü eteklerinden tutup çıkarttığında gözlerim irice açıldı. Bembeyaz vücuduyla karşımdaydı Yankı...hem de hiçbir adım atmamış olmama rağmen. "İçimden geliyor." kollarını boynuma sarıp ensemdeki saç tutamlarıyla oynamaya başladı. "Hoşuna gitmiyor mu?" dudaklarıma vuran nefesi sabrımın son demlerini de  tükettiği için hiç düşünmeden dudaklarına asıldım. Gülecek gibi olsa da kendini tutup öpüşüme karşılık vermeye çalıştı. Saçlarımı okşayarak bana ayak uyduruyor, dudaklarını daha ustaca hareket ettiriyordu. Son kez sıkı bir öpücük bırakıp ayrıldığımda dişlerini göstererek gülümsedi. Tekrardan dudaklarıma uzandığında başımı yana çevirip öpmesini engelledim.

"Duramayabilirim Yankı." zorlukla yutkunup vücudumun verdiği uyarıları görmezden gelmeye çalıştım. Yine kendine has dokunuşları ve ses tonuyla beni baştan çıkarmayı başarmıştı. "Git istersen." belindeki kollarımı gevşetip kucağımdan indirdiğimde yüzü asılmaya başlamıştı.

"Neden?" kollarını boynumdan ayırmadı. "Beni istemiyor musun?"

Gözlerimi kapatıp sakin kalmaya çalışarak yutkundum. "İstememek mi?" vücudunun her bir zerresine dokunabilmek için birçok şeyi gözden çıkarabilirdim. 

"İstemiyorsan giderim..." ellerini omuzlarıma doğru okşayarak indirip duşakabinden çıkmak istediğinde belini kavrayıp kendime çektim. Ani bir istekle dudaklarımızı birleştirdiğimde bunun olacağını biliyormuş gibi tekrardan boynuma sarılıp bedenini bana yapıştırmıştı. Belindeki elimi kalçasına doğru kaydırırken alt dudağını iştahla emiyor, bu yumuşacık dokunun tadını çıkarıyordum. "A-Ayaz..." 

Dudaklarından ayrılıp eşofmanına indirdim elimi. Suyun altında durmaktan sırılsıklam olmuş kumaş parçasını çıkartıp bir kenara bırakırken omuzlarımı sıkı sıkıya tutuyordu. Baksırının üstünden kalçasını kavrayıp tekrar kucağıma çektim Yankı'yı. Banyoda yankılanan inlemesinin güzelliğine karşı hırlamaya benzer bir ses çıkartıp boynuna yöneldim.  Geçmeye yüz tutmuş morlukları tekrar canlandırırken saçlarımı okşuyor, başını geriye yatırarak küçük inlemeler bırakıyordu havaya.

Ellerimi her yerinde gezdiriyor, narin belinin kıvrımlarını okşuyordum. Tıpkı benim yaptığım gibi dudaklarını boynuma bastırıp öptüğünde dişlerimi sıktım. Şimdi dilini çıkarmıştı Yankı...Daha fazla oyalanacak gücümün kalmadığını fark edince baksırını aşağı indirdim. "İstiyor musun sevgilim?" istemezse yalvarabilirdim...kıvranacak hale gelmiştim.

"İstiyorum." belimdeki bacaklarını sıkılaştırıp kendini biraz yukarı kaydırdı. Düşmemesi için sıkıca tutarken diğer elimi deliğine getirip hafifçe bastırdım. Havaya bıraktığı boğuk inlemenin ardından boynuma  sarıldı. Krem olmadığı için daha nazik olmam gerektiğini biliyordum. Bir parmağım içine girince derince inledi Yankı, bu ses beni her şeyden daha fazla etkiliyordu.

İkinci parmağımı da yanına gönderip alışması için bir süre bekledim. Çıplak sırtını okşarken dudaklarımı omzuna bastırıp parmaklarımı hareket ettirmeye başladım. Dışarı doğru çekerken dişlerini sıkarak inlemesini durdurmaya çalıştı Yankı. İleri geri yavaş yavaş hareket ettirip hazır olduğundan emin olduktan sonra parmaklarımı çıkarttım. "Sevgilim." boynunu sıkıca öpüp yüzünü görmeye çalıştım. "Hazır mısın?"

"Evet, hazırım..."

Kendimi girişine hizalayıp hafifçe bastırdım. Başını geriye yatırarak gözlerini sımsıkı kapattı Yankı. Belini okşayarak bir süre bekleyip tekrardan ittirdim. Bir kısmı girmiş olsa da, tamamını sokmam için beklemem gerekiyordu. Dudaklarına uzanıp canının acısını az da olsa dindirebilmek için öpmeye başladım. Bu sırada kendimi biraz daha bastırmış, yarısının girmesini sağlamıştım.

Sonunda içindeki yerimi aldığımda dudaklarından ayrılıp titrek bir nefes verdim. Yankı başını omzuma yaslayarak yüzünü saklamıştı. Yavaşça hareket ettiğimde inleyip omzumu sıkmaktan başka bir tepki vermiyordu. "Çok güzelsin." dudaklarımı boynuna bastırıp uzunca öptüm. Kulağının arkasına kadar öperek ilerlerken hareketlerimi düzene sokmaya başlamıştım.

"A-Ayaz..."

Kendimi sıkarak inleyip tam kulağının altını öptüm. "Sevgilim." artık içinde düzenli bir şekilde git gel yapıyor, belli bir tempoda hareket ediyordum. Canını acıtmamak için elimden geldiğince  yavaş olsam da istemeden hızlanıyor ve Yankı'nın acı çeken sesini işitince durduruyordum kendimi. Boynumdaki kollarını sıkılaştırıp alt dudağını ısırarak  yüzüme yaklaştı Yankı, alınlarımızı birleştirip saçlarından süzülen damlalar eşliğinde mavilerini gözlerime sabitledi. 

Bu güzelliğe sahip olduğum için kendimi dünyanın en şanslı adamı gibi hissediyordum.

**

Yazmışken attım direkt

İyi bakın kendinize..

Continue Reading

You'll Also Like

GURUR | BXB By Lord

Teen Fiction

723K 57.4K 31
Kendini haşarı bir çocuğu adam etmek için harcayan bir adam ve onun başının belası bir çocuk...
792K 52.1K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
727K 49K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
2.2M 135K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...