bir yaz gecesi rüyası | taeko...

By taekookfection

607K 52.7K 23.8K

her yaz yazlıklarında toplanan 5 kişilik genç erkek arkadaş grubuna o yaz yeni iki üye katılır. kth × jjk pjm... More

tanıtım
1
2.
3
4
5
sweet night
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
herkese selam!
18
19
20 ♡
21
22
23
24 ♡
25
26
27 ♡
28
winter bear
30
31
final
merhabalar efendim!
merhaba!! lütfen bakın!
koşarak bakın!

extra ♡ bir yaz gecesi rüyası (m)

11.5K 837 1K
By taekookfection

Çok özlemiştim. Dört aydır görmediğim yüzünü, dokunamadığım tenini, yanağımda ve dudaklarımda hissettiğim öpücüklerini çok özlemiştim. Her gün kısa da olsan süren aralarımız ve geceleri eğer ödevlerimiz yoksa yaptığımız görüntülü konuşmalar ile özlem gidermeye çalışsak da yetmediğinin ikimiz de farkındaydık. Fakat yapabileceğimiz bir şey yoktu.

Kabanımı geçirerek evden çıktım. Jimin ile buluşmak için otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Aralığın keskin soğuğu gözlerimi yaşartırken atkıma daha çok sarılarak yeni boyattığım sarı tutamlarımı şapkamla kapattım. Jungkook daha saçlarımı görememişti çünkü iki gecedir görüntülü konuşamamıştık. Burnumu çekerken gördüğüm küçük beden ile adımlarımı hızlandırdım. Jimin durağa oturmuş bacaklarını sallayarak beni bekliyordu.

"Jimin!"

Seslenişim ile ayağa fırlamış ve bana sıkıca sarılmıştı. Günden güne mutsuzlaştığımın farkındaydı ve onu üzdüğümü görebiliyordum. Benim aksime o Yoongi ile neredeyse her gün görüşüyordu çünkü Yoongi, Jiminlerde kalmaya başlamıştı. Uzaktan da olsa kuzen oldukları için Bayan Park istediği kadar kalmasına izin veriyor, ikilinin yakınlaşmasına mutlu oluyordu. Aile ilişkileri daha da yakınlaşırken pek tabi kimse ikili arasındaki ilişkiyi bilmiyordu. Söylemeyi de düşünmüyorlardı, en azından şimdilik.

"Yoongi gizlice fotoğraf çekme işini batırmış."

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken Jimin dudaklarını büzerek önüne dönmüştü. Birkaç hafta önce Jimin ile aklımıza gelen dahiyane fikir ile Yoongi'den okulda Jungkook'un fotoğraflarını çekmesini istemiştik. Yoongi okula sıklıkla gitmediği için ilk reddetse de Jimin'in ısrarlarına dayanamış ve biraz da Jungkook'u özlediği için okula dönmüştü. Jimin'e gizlice çektiği fotoğrafları atıyordu, ben de Jimin'den bunları alıyor ve sevgilime olan özlemimi az da olsa gidermeye çalışıyordum. Eh artık bunu da yapamayacaktım çünkü Yoongi hyung bunu batırmıştı.

"Nasıl?"

"Jungkook'a yakalanmış. Nasıl yakalandı bilmiyorum bile."

İkimiz de bu sözlerine kıkırdarken otobüsümüz gelmişti. Binip her zamanki yerimize yerleşince elime telefonumu alarak Jungkook'tan gelen bir mesaj var mı diye bakmaya başladım.

Jungkook
Yoongi hyungu yakaladım
Çok tatlısın Taehyung seni çok özledim
07.45

Sana bir süprizim var sevgilim
11.23

Son mesaj ile gözlerim kocaman açılırken mesajlarımı okuyan Jimin'in de gözleri kocaman açılmış, yanımda sırıtmaya başlamıştı. Bugün Yoongi hyung yine Jiminlerde kalmaya gelecekti, onunla bir şey mi yollayacaktı yoksa? Aklıma birçok fikir gelirken heyecanlanmadan edememiş ve mesajını hızlıca cevaplayarak telefonu cebime atmıştım. Üniversiteye gelmiştik.

Kapının girişinde gözler anında bana dönerken gözlerimi devirmeden edememiştim. Sarı saçlarım dikkat çeken beni daha da dikkat çekilir yapmıştı ve bu hoşuma gitmemeye başlamıştı. Yakışıklı olduğumu biliyordum keza Jimin'in de benden altta kalan bir popüleritesi yoktu. Umursamaz bir şekilde anfiye doğru ilerlerken Jungkook'un yapacağı süprizi düşünmediğim tek bir saniye dahi yoktu.

Jimin'in dürtüklemeleriyle uyanmış ve biten son dersimizle kafamı sıradan kaldırmıştım. Anında elim cebime giderken Jimin yüzünde garip bir sırıtışla bana bakıyordu.

"Hayırdır lan?"

Bakışları alaya dönüşürken kahkaha atmaya başlamıştı. Bu çocuğu bazen hiç çözemiyordum, gerçekten.

"Yoongi gelmiş, onun yanına gidiyorum. "

Yoongi'nin adını söylerken parıldayan gözlerine karşı gülümsemiş ve tamam dercesine kafamı sallamıştım. Saçlarıma bir öpücük kondurarak seke seke yanımdan ayrılmış, beni bomboş anfide bir başıma bırakmıştı. Elim telefonuma giderken Jungkook'un süprizi hakkında bir şeyler yazmasını umut ederek mesajları açmıştım. Fakat hiç mesaj yoktu. Karışmış sarı tutamlarımı düzelterek eşyalarımı toplamış ve ayaklanmıştım. Anlaşılan onu aramamı istiyordu. Bakışlarım hâlâ telefonumdayken kapıdan gelen ıslık sesiyle kafamı o yöne doğru çevirdim. Hayal görüyor olabileceğimi düşünerek elimle gözlerimi ovalarken kapıda gördüğüm aşkım o özlediğim gülüşüyle yanıma doğru ilerliyordu. İnanamıyordum, Jungkook'un şu anda bana doğru geldiğine inanamıyordum. Elim ayağım titrerken hareket dahi edemiyor ve o özlediğim yüzüne gözümü kırpmadan bakıyordum.

Adımları önümde durulunca gözlerinin benimkisi gibi dolduğunu görmüş ve gülümsemiştim. Yazın uzun olan saçları şimdi kısaydı. Bir elim saçlarına giderken onun bakışları da şaşkınlıkla saçlarımda geziniyor, o şekli dudaklarından tavşan dişleri belli oluyordu.

"Sevgilim.. Saçların."

"Yakışmış mı?"

Gülümsemesi genişlerken sadece başınu sallamış ve beni belimden tutarak bedenlerimizi birbirine yapıştırmıştı. Özlediğim dudakları dudaklarımla buluşurken boynuna sarılmış ve ben de onu kendime çekmiştim. Jungkook'u çok özlemiştim. Susamış gibi emdiğim dudaklarından ayrılarak burnumu boynuna gömmüş, kokusunu içine çekmiştim. Elleri anında belime sarılırken o da beni saçlarımdan öpmeye başlamıştı.

"Nasıl geldin?"

"Bu kış araba alacağımı söylemiştim. Ehliyetimi de aldım dün. İki gündür bunlarla uğraşıyordum sevgilim bu yüzden seni arayamadım, üzgünüm."

Kafamı kaldırarak sorun değil dercesine başımı iki yana salladım. Araba istediğini biliyordum fakat ehliyeti olmadığı için babası ile ters düşmüşlerdi yazın. Ellerimizi birleştirerek boş anfiden ayrılmış ve dışarıya çıkmıştık. Akşamüstünün aydınlattığı güneş az da olsa sabahki soğuğu kırmış, etrafı aydınlatmıştı.

Jungkook'un arabasının önüne geldiğimizde tekrar ona sarılarak dışarıdaki öğrencileri umursamamış, yanaklarından öperek sevgilimi tebrik etmiştim.

"Süprizin bitmedi daha, bin bakalım."

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken Jungkook binmem için ön koltuğun kapısını açmış ve bir eliyle geçmem için işaret etmişti. Onu ikiletmeden yerime geçerken o da kendini yanıma atmış ve yüzüme bakmaya başlamıştı.

Aklıma gelen soruyla çarpık bir şekilde gülümsemiştim. "Jimin biliyordu değil mi?"

"Evet. Bana çok yardımcı oldu."

Gittikçe heyecanlanırken gülümsemeden edememiştim. Jimin'in sabahtan beri bir garip olmasının nedeni belli olmuştu. Bu sırada Jungkook arabayı okuldan uzaklaştırmış ve sığ bir köşeye çekmişti. Arabayı durdurmasıyla gözlerini bana çevirmiş ve koltuğunu geriye iterek göz ucuyla kucağını göstermişti. Utangaçlığımı siktir ederek mesajı alır almaz kucağına oturmuş ve dudaklarımızı birleştirmiştim. Ellerim saçlarına çıkarken minik üst dudağını hasretle emiyor, ısırıyor ve öpüyordum. Çok özlemiştim. Elleri sırtımda gezinirken dudaklarımızı ayırmış, yüzüme öpücükler kondurmaya başlamuştı.

"Seni bir yere götüreceğim. Yolumuz biraz uzun."

Kaşlarım havalanırken dudağıma küçük bir öpücük daha kondurmuş ve beni kucağından kaldırmıştı.

"Ben süprizin sen olduğunu sanmıştım."

Gözleri kocaman açılırken dudakları yine o şeklini almıştı. Yazın beni deniz şortuyla gördüğünde, onu aniden altıma aldığımda ya da Hoseok hyungun kucağına çıktığımda takınırdı bu yüz ifadesini. Aklıma dolan anılarla gülümsemem genişledi.

"En büyük süprizin benim zaten Taehyung!"

Gülümsemem yerini kahkahaya bırakırken bir yola bir bana bakıyordu. Kahkahama karşılık yumuşarken yanına eğilmiş ve yanağına tüy gibi bir öpücük kondurmuştum.

"Sevgilim rahat dur. Geldiğimizde daha çok öpeceksin beni. Yat uyu hadi."

Söylediği şeyle yerime yerleşerek gözlerimi kapatmış, kalp ritmimi sabitlemeye çalışmıştım.

***

Dudaklarımda hissettiğim baskıyla kıpırdanmıştım. Araba durmuştu. Jungkook ise arabadan inmiş, benim tarafımın kapısını açarak üstüme çullanmıştı. Üstümdeki baskıyla gözlerimi aralarken Jungkook'a gülümsemiş ve dudaklarına doğru eğilmiştim. Beni hızlıca öperek boynuma yönelmiş ve orayı da küçük küçük öperken uykumun iyice açılmasını sağlamıştı. Turuncu rengin hakim olduğu hava arabaya yansırken geldiğimiz yeri merak ederek bakışlarımı cama çevirdim. Jungkook'ta uyandığımı anlayarak son kez yanağımdan öpmüş ve üzerimden kalkmıştı.

"Şşt gözlerini kapat."

Camdan dışarıya bakmama izin vermeyerek gözlerimi kapatmıştı. Az çok gördüğüm yerle ormana yakın bir yerde olduğumuzu anlamıştım. Bir eliyle gözümü kapatıyor, bir eliyle elimi tutuyordu. En sonunda arabadan inmiştim. Gözlerimdeki baskısı hâlâ devam ederken bir elini belime atmış ve arkamdan beni ilerletmeye başlamıştı. Kuş sesleri tanıdık gelirken ayağımın altında ezilen kuru yapraklarla ormanlık bir yere geldiğimizi fark etmiştim. Yoksa diye geçirdim içimden, beni gizli yerimize mi getirmişti?

Yürüyüşümüz en sonunda dururken önüme geçmiş ve belimdeki elini yanağına çıkarmıştı.

"Hazır mısın?"

Kafamı sallarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Ellerini çekerek dudaklarıma hızlıca bir öpücük kondurmuş, ardından geri çekilerek yanıma gelmişti. Gördüğüm şeyle gözlerim dolarken elimi tutan Jungkook'un elini sıkmıştım. Gizli yerimizin yanında kutu gibi bir ağaç ev vardı. Ahşaptan yapılmış kahverengi küçücük bir ev vardı sarılarak birbirimizi sevdiğimizi itiraf ettiğimiz kayalığın yanında. Sarmaşığın kapattığı ağaç yapraklarını eve doğru uzatmıştı. Göl ayaklarımız altında parıl parıl parıldarken yazın yeşil olan ortam şimdi kızıl ve kahverengi tonlarına hakimdi. Gözlerimden yaşlar akarken Jungkook'un boynuna sıkıca sarıldım.

Saçlarımı okşarken benimle ağladığını biliyordum. Aşıktım ona. Hem de çok aşıktım. Boynuna öpücüklerimi kondururken teşekkür edip duruyordum. En sonunda yüzümü avuçları arasına alarak yaşaran yanaklarımı parmaklarıyla sildi. Çok güzel bakıyordu.

"Jungkook burası.. Çok güzel olmuş. Tek başına bunlarla mı uğraştın sevgilim?"

Gülümsemesi genişlerken alnıma bir öpücük kondurdu.

"Tek başıma değildim. Planı ilk Yoongi hyunga anlattım, bana yardım edeceğini söyleyerek tanıdığı kişilerle iletişim kurmamı sağladı. Namjoon ve Seokjin hyungları da arayarak ne yapabileceğimi danıştım. Hoseok hyung bunu duyduğu an ağlayarak dekorasyon için bana fikir verdi. Jimin ile de son dokunuşları yaptık. Hepsinin selamı var sevgilim, çokça öpmemi istediler seni."

Gözlerim tekrar dolarken arkadaşlarımın varlığıyla gururlanmadan edememiştim. Onlarsız ben ne yapardım bilmiyordum. Ailemden farksız bu kişileri o kadar özlemiştim ki Jungkook'a sarılarak tekrar ağlamaya başlamıştım. Hepsine yaptıkları için, sevgilimi yalnız bırakmadıkları için minnettardım.

"Kış ayısı evin içini görmek istemiyor mu?"

Ondan ayrılırken son kez gözlerimi silerek elini kavramıştım. Kuş sesleri etrafı şenlendirirken gözlerim ateş böceklerini aramıştı. Yazın burası bir başka oluyordu fakat kışın dahi güzeldi. Evin önüne gelince kapı girişinde yazan yazıyla gülümsedim.

"Winter Bear and Bunny's Home"

Evin içiresinde küçük bir yatak, küçük bir dolap vardı ve yatağın üstünden uzanan yılbaşı ışıklandırması misali led ışıklar renk değiştirerek etrafı aydınlatıyorlardı. Jungkook'un elinden tutup evin ortasına gelince yatağımızın hemen önünde kocaman bir çerçevenin içinde yazın çekildiğimiz fotoğrafların en güzelleri toplanmış, bu da ışıklandırmayla aydınlatılmıştı. Kalbim delicesine atarken sağ köşedeki beyaz ayıcığı ve onun hemen yanındaki pembe tavşancığı görmemle Jungkook'un elini bırakmış ve ayıcığı elime almıştım. O kadar güzel düşünmüştü ki benim aşkım, ona sahip olduğum için bir kez daha tanrıya teşekkürlerimi etmiştim.

"Beğendin mi?"

Kafamı hızla sallayarak elimdeki ayıcığı yerine bırakmış ve kollarımı Jungkook'un boynuna dolamıştım. Bu mekan bizim için özeldi, şimdi daha da özel olmuştu. Ona o zamanlar burayı sadece ikimiz bilelim demiştim ve yüzünde beliren ifadeyi hâlâ hatırlıyordum. Şaşkınlık, sevinç, umut vardı gözlerinde. Belime dolanan kollarıyla kafamı boynundan çekmiş, mor renkli büyük pufa doğru ilerletip yanıma oturtmuştum onu.

"Çok yoruldun mu sevgilim? Çok ama çok güzel olmuş. Çok beğendim, teşekkür ederim."

"Neden teşekkür ediyorsun hayatım? Gel şömineyi yakalım. Sonra da seveceğim seni."

Kıkırdamış ve onunla birlikte ayağa kalkmıştım. Kapının yan köşesindeki şömineyi yeni fark ederek Jungkook'u takip etmiş. Dışarıda hazırladığı odunlardan birkaçını da ben alarak şömineyi yakmıştık. Küçük penceremizden giren sönük morumsu gün ışıklarıyla birleşen ortam içimi ısıtırken daha fazla dayanamayacağımı hisederek kabanımı çıkarmış ve yanımdaki adamı boynundan tuttuğum gibi dudaklarına yapışmıştım.

Bunu beklediği için belime sardığı kollarını sıkılaştırarak beni kucağına almış ve geniş yatağımıza nazikçe yatırmıştı. Dudaklarımızı ayırıp beni yatağın ortasına iterken o da üzerimde ilerlemiş ve yüz hizamda durarak gözlerime bakmaya başlamıştı.

"Taehyung.. O kadar çok bekledim ki sevdiğim.."

Bir elimi yanağına koyarak çocukluktan kalan izini okşamış, kocaman gülümsemiştim.

"Ben de Jungkook.. Hazırım. Korkma bana dokunurken sevgilim."

Aldığı mesajla yutkunurken tekrar dudaklarıma eğilmiş ve büyük bir açlıkla üst dudağımı emmeye başlamıştı. Üstümdeki okul gömleğini bir çırpıda çıkarırken o da kendisini çıkarmış, bir köşeye fırlatmıştı. Tekrar üstüme eğilerek boynuma yönelmiş, ısırıp yalayarak kendi izlerini bırakmaya başlamıştı. Ona açtım. O kadar açtım ki bu hareketiyle bile zevkten dört köşe olmuş, inlemelerimi tutamamıştım. İnlemelerim hoşuna gitmiş olacak daha da altlara inerek göğüs ucumu emmeye başlamıştı. Bir elim yorganı sıkarken bir elim saçlarını çekiştiriyordu.

"J-Jungkook.."

Titriyordum. Öpücükleri alt taraflarıma doğru kayarken durmuş, pantolonumdan hızlı bir şekilde kurtulurken kendininkini de çıkarmıştı. İkimiz de boxerlarımızla kalmıştık. Jungkook tekrar dudaklarıma yönelerek üst dudağımı esir almış, bir eliyle de boxerımdan kurtulmuştu. Geniş omuzlarına tutunarak kendimi tutamamış ve üst taraflarımızı birbirine bastırarak ondan boğuk bir inleme kazanmıştım.

"Taehyung, cidden hazır mısın aşkım? İstemiyorsan devam etmeyeceğim."

Gözlerim kararmışken sorduğu soruyla tekrar dudaklarımızı birleştirmiş, üstümdeki bedenini altıma alarak kasıklarına oturmuş, dudaklarından dudaklarıma tekrar boğuk bir inleme kazanmıştım. Mesajı alarak kalçalarımı sıkmış ve ona daha çok sürtünmemi sağlamıştı. Boynuna yönelerek öpücüklerimi kondururken elleri kalçalarımdan daha da altlara kaymış ve girişimde hissettiğim parmakla irkilmiştim. Tekrar üstüme çıkarken boxerımdan kurtulmuş ve penisimi kavramıştı. Ağzını büyük bir açlıkla aralayıp o tarafa doğru eğilecekken gerilmiştim.

"Jungkook. Emin misin?"

Yan bir sırıtış atarak beni cevaplamıştı.

"Hem de hiç olmadığım kadar."

Dudakları erkekliğimin üzerinde dans ederken inlemelerimi tutamıyor, sürekli adını sayıklıyordum dudaklarımda. Zevkle saçlarına asılmış, kendimi sıcak dudaklarına daha çok bastırmıştım. Öpüyor, ısırıyor, yalıyor, emiyordu ve ben daha fazla kendimi tutamıyordum. Geleceğimi anlayarak saçlarındaki tutuşumu gevşetmiş ve başını kaldırarak dudaklarıma yönlendirmiştim. Bu sırada ölü çocuklarım firar ederken parmaklarını tekrar girişimde hissederek gerilmiş, emdiğin alt dudağını dişlemiştim. Kalçalarım istemsiz havalanırken parmaklarını ağırlayan deliğim daha fazlasını isteyerek havalanmış ve sevgilimin parmaklarına baskı uygulamıştı.

"Gir."

"Tae-"

"Jungkook, gir."

Beni ikiletmeyerek kafasını sallamış ve yavaşça içime girmişti. Gözlerim yanarken bir damla yaş gözlerimden firar etmiş, Jungkook eğilerek gözlerimden öpmüştü. Yanaklarımdaki yaşları silerken hareketlerine devam etmiş ve boynuma minik öpücükler kondurmaya başlamıştı. Kalçalarımı hareket etmesi için ona doğru iterken hızlanmış ve tatlı noktamı bularak zevkle inlememi sağlamıştı. Boğuk inlemelerimiz minik ağaç evimizi sararken öpücükleriyle kendimden geçiyordum. Terlemişti. Saçları alnına yapışmıştı. Ellerimle saçlarını yana yatırırken son kez içime girmiş ardından çıkarak kendini yana atarak beni kolları arasına almıştı. Anında uysal bir kedi misali boynuna gömülerek kollarımı ince beline sarmıştım. O da bir kolunu belime sarmış, diğeriyle yüzümü sevmeye başlamıştı. Hızlıca inip kalkan göğüslerimiz ve nefeslerimiz odayı doldururken ikimiz de gülümsüyorduk.

"Seni seviyorum. Seni kaybedersem kaybedeceğim şey üzerine, hayatım üzerine yemin ederim ki seni seviyorum."

William Shakespeare, Bir Yaz Gecesi Rüyası oyunundan yaptığım alıntıyla gözleri büyürken buğulanmış, bir yaş firar edecekken izin vermeyerek gözlerinden öpmüştüm sevgilimi. Bir piyes gibi başlayan aşkımız, umarım kalbimin yettiği kadar devam ederdi.









Hayatımda hiç smut yazmadım ve sizler için ilk defa denedim. Umarım beğenmişsinizdir. Herkese ilgisi ve sevgisi tekrardan teşekkür ederim. Sevgiyle kalın. ♡

Continue Reading

You'll Also Like

2.1K 242 5
Jungkook sokaklarda "ücretsiz sarılma" adlı bir akım çekiyordu ve birgün karşısına mafya olan Taehyung çıkmıştı.
40.2K 2K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
386K 35.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
148K 15.6K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...