Ağızımda hissettiğim bu kan tadı boğazımdan gelmişti.
Ağlamaktan boğazım öyle tahriş olmuştiki kanama derecesine gelmişti.
Kan dudağımdan akarken öksürdüm. Gözümden yaş geldi.
Herkes bana odaklanmıştı polislerin yüzleri endişeli bir ifadeye bürünmüştü. Fakat bu Tugay içindw geçerliydi.
Tugayı ilk defa endişeli görüyordum. Ne yani benim için endişelenmiş miydi? Yok canım daha neler.
Ben bunları düşünirken polis beni arabanın üstüne bıraktı. "İyimisin ?" diye sordu endişeyle.
Tam sorusuna cevap verecekken Tugay yumruğunu polisin yüzüne geçirdi.
Ben ne olduğunu anlayamadan Tugay beni kucağına alıp hızla koşmaya başladı. Çok hızlıydı..
Düşmemek için kollarımı Tugay a sardım. Tugay arabasının yanında durdu. Beni kucağından indirerek arka koltuğa yatırdı.
"Hani kaçmama izin verecektin? " diye sordum. İzin vermişti gidecektim gelmeseydi kurtulacaktım aileme kavuşacaktım.
Ailem demişken annem ne haldeydi. Peki ya babam? Beni arıyorlarmıdır. Beni merak etmişlermidir. Beni özlemişlermidir.
Düşüncelerimi bölen ise Tugayın sorduğum soruya yanıt vermesiydi. "Sana kaçman için izin verdim polislerle fingirdeşmen için değil" dedi.
Ne yani bana ne demek istiyordu. O kadar yorgundumki düşünmeye mecalim yoktu . Bende kendimi uykuya bıraktım.
Kalktığımda öğle saatleriydi. Sabah uyumuştum bikaç saat uykuyla kendimi çok iyi hissediyordum.
Yatağın diğer tarafına döndüğümde bir çift kahverengi gözle karşılaştım ve çığlığı bastım.
O gözler Tugaya aitti. Tugay bağırmama alışmış olacakki kılını bile kıpırdatmadan bana bakmaya devam etti.
Bir süre sessizlikten sonra sessiz ortamı bozan yine bendim "kaç saat uyudum turp gibi hissediyorum" diye sordum.
"27saat 12 dakika 8 saniye uyudun" dedi. Ağızım o şeklini almıştı. Ne yani 27 saattir uyuyomuydum.
"Ne?Nasıl?diye sordum. "Çok yorulmuştun heralde" diye soruma yanıt verdi.
Gerçekten doğruydu çok yorulmuştum. Bundan daha şaşırtıcı bişey vardı. Uyuduğumu saniyesine kadar nasıl biliyordu.
"Bişey soracağım Tugay saniyesine kadar saydınmı? " dedim ardından bir kahkaha patlattım. Boğazım hayla sızlıyordu.
"Saydım" diye karşılık verdi. Bu çocuk tam bir psikopat. Hem sapık hem psikopat.
Birden kulaklarımı canlandıran bir şarkı duyuldu. Şarkı dışardan geliyordu.
Dilimi ısırıp nefesimi tutmaya alıştım
Scared to rock the boat and make a mess
Gemiyi sallayıp karışıklık çıkarmaktan korktum
So I sat quietly, agreed politely
Bu yüzden sessizce oturup nazikçe katıldım
I guess that I forgot I had a choice
Bir seçimim olduğunu unuttum sanırım
I let you push me past the breaking point
Sana beni geçmişe, kırılma noktama itmene izin veriyorum
I stood for nothing, so I fell for everything
Sebepsizce durdum, bu yüzden her şey için yanıldım
You held me down, but I got up
Beni aşağı çektin ama ben yukarı çıktım
Already brushing off the dust
Bütün tozu zaten temizliyorum
You hear my voice, you hear that sound
Sesimi duyuyorsun, bu sesi duyuyorsun
Like thunder, gonna shake your ground
Gök gürültüsü gibi, toprağını sallayacağım
You held me down, but I got up
Beni aşağı çektin, ama ben yukarı çıktım
Get ready cause I’ve had enough
Hazır ol, çünkü bence artık yeter
I see it all, I see it now
Her şeyi görüyorum, şimdi görüyorum
I got the eye of the tiger, the fire, dancing through the fire
Kaplan gözüm var, ateş, ateş içinde dans eden
Cause I am a champion and you’re gonna hear me ROAR
Çünkü ben bir şampiyonum ve kükreyişimi duyacaksın
Louder, louder than a lion
Daha yüksek, aslandan daha yüksek
Cause I am a champion and you’re gonna hear me ROAR
Çünkü ben bir şampiyonum ve kükreyişimi duyacaksın
Oh oh oh oh oh oh
You’re gonna hear me roar
Kükrediğimi duyacaksın
Now I’m floating like a butterfly
Şimdi bir kelebek gibi süzülüyorum
Stinging like a bee I earned my stripes
Bir arı gibi iğneliyorum, çizgilerimi aştım
I went from zero, to my own hero
Sıfırdan başladım, kendi kahramanıma kadar.
Bir an bu şarkıyı kendim söylediğimi hayal ettim. Ne güzel söylerdim. Herkes imza isterdi.
Ne saçmalıyorum bu durumda bile saçma sapan hayaller kuruyorum.
O değilde bu şarkı nerden geliyordu. Tugayın beni getirdiği ev ormanın en ıssız terindeydi...