Karanlık • [b×b]

By mavigollge

2M 164K 86.3K

[Tamamlandı] Ayaz, yıllardır tek başına yaşayan, kendi halinde bir adamdı. Şimdiyse karşısında bir ay boyunca... More

-1- Tanışma
-2- Yakışıklı
-3- Kıskanç
-4- Kaza
-5- Banyo
-6- Çorba
-7- Kütüphane
-8- Yemek
-9- Dalga
-10- Market
-11- Kayıp
-12- Vicdan
-13- Hazırlık
-14- Hayal
-15- Davet P1
-16- Davet P2
-17- Yardım
-18- Heyecan
-19- Dilek
-20- Öpücük
-21- Ateş
-22- Trip
-23- Kahvaltı
-24- Farklı Duygular
-25- Utangaç
-26- Benimki
-27- Sabır
-28- Veda
-29- Hüzün
-30- Özledim
-31- Kahraman
-32- Şefkat
-33- Sevgilim
-35- Yolculuk
-36- Tatil
-37- Bar
-38- Yalnız
-39- Gönül Almak
-40- Telefon
-41- Bebek
-42- En Değerlim
-43- Hissetmek
-44- İstek
-45- Tüm Kalbimle
-46- Gergin
-47- Civciv
-48- Planlar
-49- Hayallerimden Güzel
-50- Sevimli
-51- Bambaşka Dokunuşlar
-52- Gökkuşağı
FİNAL

-34- Kontrol

34.3K 2.7K 1K
By mavigollge

Saçlarımı havluyla kurulayarak merdivenleri inip, mutfakta kendi kendine uğraşan Yankı'nın yanına ilerledim. Benim seslerimi duyduğu için direkt kapıya dönmüş, dikkatle bakıyordu. Masmavi gözleri gözlerimle birleşince zorlukla yutkundum. İçim gidiyordu bu çocuğa.

"Ayaz, çıktın mı banyodan?"

"Geldim güzelim." yanına kadar gidip belini kavradım.

"Şey, Sarp geldi."

"Ne?" telaş içinde etrafıma bakındım. "Sen kapıyı mı açtın?" 

Sorumu es geçip "Şu an bahçede." dedi. Yankı'ya çocuk muamelesi yapmak, kendini kötü hissettirmek gibi bir amacım yoktu ama bu yaptığı tehlikeliydi. Muhtemelen babası bana kinliydi, peşime adamlarını takmış olabilirdi ya da sadece sıradan ve yabancı biri olabilirdi.

"Yanında ben yokken kapıyı açmayacaksın Yankı. Tanımadığın birisi olsa ne yapacaktın?" belini bırakıp mutfaktan bahçeye açılan kapıya ilerledim.

"Sesini tanıdığım için açtım." onu incitmek ve kırıcı sözler söylemek istemiyordum. Asılmış yüzü içime dokunsa da sinirimi geçirmek için uzaklaşmalıydım. Öylece bırakıp bahçeye çıktım. Beni görür görmez oturduğu koltuktan kalktı Sarp. 

"Ayaz." mahcup bir ses tonu vardı. O davet gecesinden beri ilk kez görüyordum. "Nasılsın?"

"Hayırdır, neden geldin?"

"İşe gelmiyorsun, ne yaptığını merak ettim." elimle oturmasını işaret edip karşısındaki koltuğa oturdum. "Başka iş mi buldun?"

"Kütüphaneden sıkıldım." 

"Sen kitapları sevdiğin için orada çalışıyordun Ayaz." 

Gözlerimi kısarak başımı iki yana salladım. "Neyi sorguluyorsun?" parası daha makul işlerim olduğu için gitmeyi kesmiştim işte. 

"Yeni iş mi arıyorsun?" 

"Daha aramaya başlamadım." parmaklarımla koltuğun kenarında ritim tutuyordum. "Sen niye geldin?"

"Söyledim ya, merak ettim sizi." öne doğru eğilip ellerini birleştirdi. "Bir de, haberin var mı bilmiyorum. Nilay'la denemeye çalıştık, olmadı."  davetteki bakışmalarından anlamıştım zaten.

"Barıştırmamı falan mı istiyorsun?"

"Hayır hayır." yavaşça yutkundu. "O gün, sen dayanamamakta haklıydın aslında. Ama ben Nilay'ın yanında olmalıydım...boş yere aramız gerildi. Artık konuşmak istedim ben de."

Mantıken düşününce haklı sayılırdı. Yankı biriyle tartışsa ve suçlu dahi olsa onu savunur, onun yanında olurdum. "Sorun yok, geçti gitti." dedim soğuk bir sesle. 

"Eğer kütüphaneye dönmek istersen senin için konuşurum."

"Şimdilik gerek yok." başını salladı ve muhtemelen ayaklanmaya hazırlanırken Yankı çıktı bahçeye. Bastonuyla etrafı yoklayarak yanıma kadar geldi. Hala sinirliydim ona. Sarp yerine başka birisi olsa zarar görebilirdi.

"Şşh." dizime vurdu Sarp. "Siz ne iş?" bakışları Yankı'yla benim aramda gidip gelirken omuz silktim.

"Ayaz." bastonunu masaya yaslayıp koltuğun kenarında duran elimi tuttu Yankı. Ben herhangi bir tepki vermeyince yavaşça  kucağıma oturup kollarını boynuma sardı. Başını omzuma gömdüğünde düşmemesi için belini tuttum. Sarp şok olmuş bir şekilde Yankı'yı izliyordu. "Özür dilerim." diye mırıldandı.

"Tamam Yankı." onu indirmeye çalışsam da kollarını açmadı. Kucağıma iyice yerleşip sıkıca sarılmaya devam etti.

Tekrar "Özür dilerim." dediğinde ağlamak üzere olduğunu anladım. Başını omzumdan kaldırdığımda iteceğimi sanıp korkmuştu. Yanağını kavrayıp baş parmağımla okşarken şok içinde bizi izleyen Sarp'a baktım.

"Hadi git sen." hipnoz olmuş gibi başını sallayarak ayağa kalktı.

"Gideyim ben." 

O kadar yavaş yürüyordu ki  dayanamayıp "Hızlı." dedim. Kendine gelip adımlarını hızlandırdıktan kısa bir süre sonra kapı sesi duyuldu. Gitmişti. 

Bunlar Yankı'nın umrunda değildi. Göğsüme yaslanıp büzdüğü dudaklarını aralayarak "Barıştın mı?" diye sordu. "Onu tanıdığım için açtım Ayaz...gerçekten."

"Bir dahakine dikkatli ol." ona zarar gelecek, şerefsiz babası onunla uğraşacak diye ödüm kopuyordu. "Kim gelirse gelsin, açma sen."

Uslu uslu başını sallayarak "Tamam." dedi. "Barıştık mı?" yüzünü kaldırınca ağlamamak için kendini sıkmaktan pembeleşmiş dudaklarına kaydı bakışlarım. 

"Sana kızgın kalabilir miyim ben?" yüzünde ince bir gülümseme oluşurken eğilip dudağının hemen yanına küçük bir öpücük kondurdum. Yankı'yı kucağımdan indirmeden kalkıp, bacaklarından tutarak mutfağa doğru ilerledim. 

Onu tezgaha oturtmak istediğimde boynuma sıkıca sardığı kollarını açtı. "Kahvaltı da ne istersin güzelim?" sonunda sesimin yumuşamış olması onu rahatlatmıştı.

"Fark etmez." derin bir nefes verdi. "Barışmayacaksın diye korktum."

"Neden barışmayalım Yankı?" kucağında duran elini tutup dudaklarımı bastırdım. "Küsmemiştim bile."

"Kızgındın ama." huysuzca mırıldandı. "Kızgın olmanı hiç sevmiyorum." onun bu  haline gülerken elini bırakıp buz dolabını açtım. Hazırlayabileceğim şeyler çıkartıyordum.

"Bu arada sana bir şey söyleyeceğim Yankı." elimdekileri tezgaha bıraktım. "Bugün hastaneye gitmem gerekiyor."

"Neden?"

"Pek iyi hissetmiyorum." dediğimde bakışları değişti.

"Neyin var Ayaz?" 

"Telaşlanacak bir şey yok bebeğim." dolaptan tava çıkartırken bir yandan ona bakıyordum. "Sen de benimle gelir misin, diye soracaktım."

Hızlı hızlı başını sallarken "Tabii ki gelirim." dedi. "Işık'la görüşmek için mi gidiyoruz?"

"Hayır güzelim." Işık'ı kıskanmayı  bırakacağı günü sabırla bekliyordum. 

**

Yankı içeri geçip çıkardığı ceketini askılığa asarken kapıyı yavaşça örttüm. Ben de onun ardından ceketimi asıp ilerlerken hızlıca salona yürüdü. Aramızdaki mesafeyi açmasına izin vermedim, kollarımı beline sarıp durdurdum onu.

"Bırakır mısın Ayaz?" dedi huysuzca. 

"Güzelim, uzatmadın mı biraz?"

"Senin için hastaneye gittik, genel kontrol diye tutturdun." karnının üstünde birleştirdiğim ellerimi açtırmaya çalıştı. "Göz doktorlarından da, kan vermekten de hoşlanmıyorum."

"Bunu bilemezdim ama." kokusuna hayran olduğum boynuna eğilip burnumu sürttüm. "Hem biliyorsun Işık iyi bir doktor, o ısrar etti. İnsanların yılda birkaç kere böyle muayene olması gerekiyormuş."

"Sonuçları öğrenmeden geldik." diye mırıldandı. "Madem sonuç öğrenmiyoruz neden o kadar test verdik?"

"Bebeğim." hala kollarımı açmaya çalışan ellerini tutup kendime çevirdim. "Işık öğrenince beni arayacak. Hastanede bir tanıdığım varken neden bekleyeyim?"  hastaneden ve kalabalıktan rahatsız olduğu için onu tutmak istememiştim.

"İyi." 

"Şu trip olayı beni geriyor Yankı'm." ellerini bırakıp yüzünü kavradım. "Kızdığın zaman bağır, sert konuş, böyle yapman çok pis koyuyor."

"Ben öyle davranamam." yüzü az da olsa gülmüştü, buradan devamdı o zaman.

"Evet, çok nazik bir sevgilim var." dudaklarımı alnına bastırmama itiraz etmedi, gözlerini kapattığı için uzun kirpiklerinin gölgesi yüzüne düşüyordu.

"Ben aynı şeyi söyleyemeyeceğim."

"Vay anasını satayım, laf atışı bile güzel."  hafif çatık kaşları, masmavi gözleri ve gülmekle gülmemek arasında kalmış pembe dudakları o kadar tatlı geliyordu ki gözüme, daha fazla kendime hakim olamayıp iki yanağını da sıkıca öptüm. Huylandığı için kaçmaya çalışınca belini sarıp kendime çektim vücudunu. Öpücüklerim boynuna kadar inince kıkırdadı Yankı. Son kez yoğun bir öpücük bırakıp kafamı kaldırdım. "Seni severken delireceğim bir gün."

Kollarını boynuma sarıp başını yere eğdi. Yüzü hala gülüyordu. "Hep kendini affettirmeyi başarıyorsun." 

"Kıraç soyadını taşıyan herkeste bu yetenek var bebeğim." akrabalarımı çok sevmezdim  ama bilerek buraya vurmuştum olayı. "Sen de 'Kıraç' olduğunda anlarsın."

"Ne?" çok az titremişti sesi. "Ben nasıl Kıraç olacağım?" neyi kastettiğimi çok iyi anlamıştı ama heyecanla karışık şaşkınlığının verdiği bir tepkiydi bu.

Küçük hareketlerle belini okşamaya başladım. "Yankı Kıraç...kesinlikle yakışıyor."

"Ya Ayaz." utançtan pembeleşmiş yanaklarını elleriyle kapattı. "Deme şöyle şeyler." 

Sevginin dokunmaktan ibaret olmadığının, Yankı benden uzakta olsa dahi içimdeki sevginin azalmaksızın devam edeceğinin farkındaydım. Sadece güzelliğiyle beni büyüleyen bu çocuğa karşı içimde oluşan arzuyu susturamıyordum. Yankı bu kadar utangaç ve çekingenken bazı şeyleri ona açmak zor olacak gibiydi, beni yanlış anlamasından korkuyordum. 

Ceketimde unuttuğum telefondan yükselen melodiyle Yankı'nın saçlarını öpüp askılığa ilerledim. Tahmin ettiğim gibi Işık arıyordu. Renk vermeden konuşabilmek için boğazımı temizledikten sonra açtım telefonu.

"Söyle Işık." dediğimde hafifçe tebessüm etti Yankı.

"Sonunda güzelim demedin." onu izlerken Işık'ın birkaç kelimesini kaçırmıştım ama sonunda duyduğum cümleyle başımı geriye yatırarak gülümsedim. 

İçimdeki heyecanı bastırmaya çalışırken "Ne kadar peki?" diye sordum. Yankı meraklanacaktı, konuşmayı uzatmak istemiyordum ama Işık soru yağmuruna tutuyordu. Gözlerimi devirirken artık susması adına "Heveslendirmemek için..." deyip kapattım telefonu.

"Ne diyor Ayaz?" hızlıca yanına gidip omuzlarından tutarak kendime çektim Yankı'yı. Afallamıştı, hatta aniden sarıldığım için korkmuş bile olabilirdi. Gözlerimi kapatıp, burnumu saçlarına daldırdım. 

"Sana bir şey söyleyeceğim yavrum." sesimdeki heyecanı beni hiç tanımayan biri bile fark edebilirdi. "Birkaç gün için tatile gidelim diyorum, tabii kabul edersen."

"Nereden çıktı şimdi bu?" ellerini göğsüme kaydırıp beni kendinden uzaklaştırdı. "Neden gidiyoruz ki?"

"Dinlenmek için, kafa dağıtmak için, vakit geçirmek için..."

"Sana noluyor Ayaz?" kaşlarını çattı. "Sen gezmeyi sevmezsin bile."

"Güzelim, senin için bir şeyler yapmak istiyorum." tek elimi yüzüne çıkarıp yanağını kavradım. "İstemezsen gitmeyiz, zorlamam seni." kabul etmesi için sesimi biraz kısarak, üzülüyormuşum gibi çıkartmıştım.

Nedeninin bilmediğim bir şekilde gerçekten istemiyordu, yüz ifadesinden belliydi. Muhtemelen yeni ortamlara açıldığımız her an çekinecekti Yankı. Bunu yenmeliydi, yanında ben olduktan sonra korkacağı hiçbir şey başına gelmezdi. Yılların getirdiği çaresizlikle iyice içine sinmiş olan annesi onu koruyamamış, bu engelin ona daha da yük olmasına neden olmuştu. Benim böyle bir hataya düşme lüksüm yoktu. Yankı'nın her iki şekilde de en iyi şartlarda yaşaması için uğraşacaktım. Üstelik yalnız kalmaya ihtiyacımız vardı. En azından benim kesinlikle vardı...

"Peki madem...gidelim." omuzlarını düşürdü. "Ama çok kalmayalım, olur mu?"

"Tedirgin olacak bir şey yok yavrum, sadece baş başa olacağız." saçlarına oradan da alnına birer öpücük kondurdum. "Çok güzel olacak."

Continue Reading

You'll Also Like

859K 69.4K 36
[Tamamlandı] Anıl, boşanma aşamasındayken hamile olduğunu öğrenir. -Mpreg- 🌈 Herkesin eşit haklara sahip olduğu bir dünyada geçmektedir.
583K 17.7K 53
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1.1M 77.1K 26
[TAMAMLANDI] Öğretmen Yusuf ve Eşkıya Yılmaz'ın hikayesi...
206K 17.1K 16
[TAMAMLANDI] Gardiyan - mahkum "Benim ruhumdaki çiçekler soldu çocuk." dedim. "Ondandır bu hüzün gözlerimde." Bana buruk bir şekilde bakıyordu. Bir...