İZ ~girlxgirl~

By susbesevval

57K 4.6K 1.8K

"Buuuu..." "Dokunma onaaaa!!!" Bağırmasıyla elimi geri çektim. Ürkmüştüm aniden. "Ö-özür dilerim. Be-" Cümlem... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Final Bölüm
Özel Bölüm
DUYURU

Bölüm 5

1.6K 141 23
By susbesevval

Arabaya geçip kapıyı kapattım. Az önce gördüğüm sahnenin hayal olma ihtimali var mıydı?
Lenanın sevgilisi mi vardı yani?
Elime telefonu alıp, Berili aradım.

"Alo"
"Beril atacağım konuma gel"
"Noldu ki?"
"Soru sorma. Gel sadece"
"Tamam geliyorum"

Telefonu kapatıp Berile konum attım. Sonra da gelmesini bekledim.
Yaklaşık 15 dakika sonra gelmişti. Arabadan inince ben de indim. Sonra da ona doğru yürüdüm.

"Oyun bitti"
"Ne?! Ne demek bitti? Başlamadı ki bitsin?"
"Çünkü kızın sevgilisi varmış ve sen bana bunu söylemedin!"
"Ne sevgilisi Arel? Ne diyorsun?"

Yüzüme şaşkınca bakıyordu. Berilin iyi oyuncu olduğunu biliyordum. Lenanın sevgilisinin olduğundan haberi gerçekten yok muydu bilemiyordum.

"Bak Beril. Benim de kendime göre maddelerim var tamam mı? Senin geçmişin için kalkıpta sevgilisi olan birinin duygularını ele geçirip sonra da oynayamam."
"Arel bilmiyordum. Gerçekten bilmiyordum. Nasıl öğrendin? Emin misin? O mu söyledi?"

Alnımı karıştırıp yüzüne baktım.

"Öpüşeceklerken gördüm ve sordum. Sevgilim dedi."

Derince bir nefes aldı.

"Tamam bak şuan sinirlisin. Hemen karar verme lütfen. Bana yardım etmelisin"
"Hayır Beril. Bunu yapmam. Sana yardım edemem. Git napıyorsan yap. Bitti!"

Arkamı dönüp yürümeye başlarken, söylediği beni durdurdu.

"Yapacaksın. Yoksaaa-"

Ona dönüp hızla üzerine yürüdüm.

"Yoksa? Yoksa ne?"
"Yoksa geçmişini tekrar hayatına dahil eder, seni süründürürüm. Görgü tanığı benim. Unuttun mu?"

Sinirden kalbimin atışını, nefesimin düzensizliğini farkedebiliyordum. O kadar sinirlenmiştim ki, şuan onu öldürebilirdim.

"Sen beni tehdit mi ediyorsun?!"
"Ahh Arel. Bak biz iyi arkadaşız. Gel oyuna devam et. Ne sen sürün, ne de benim intikamım yarım kalsın."

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Tamam. Ama oyun bittikten sonra seni bir daha hayatımda, çevremde, yakınımda görürsem, işte o zaman istediğin kadar geçmişimi çıkar önüme, pişman olan sen olursun ona göre."

Bir şey demesini bile beklemeden arabama bindim ve uzaklaştım ordan.

•••

Telefonumun çalması, uykumu bölmüştü. Gözlerimi açınca, sabah olduğunu farkettim. Gece koltukta uyuyakalmıştım. Telefona bakınca bir numaranın aradığını gördüm. Açtım.

"Alo?"
"Arel hanım günaydın"

Sesin sahibini tanıdım.

"Lena?"
"Evet benim. Numaranızı Esra hanımdan aldım."

Telefonu kulağımdan çekip saate baktım.
08.36

"Bu saatte aramak için mi aldın?"
"Ş-şeyyy işe gelecek mis-"
"Lena ben sana ne dedim?"
"İ-işleri evden yürüttüğünüzü"
"Güzel. Anlamışsın. Şimdi işlerine yoğunlaş, beni bir daha da bu saatte arama"

Telefonu kapatıp, kafamı yastığa koydum.
Son yaptığım kırıcı mı olmuştu acaba?
Of bir de Beril hanımın derdi eksikti yaa.  Lenayı bu şekilde kendime aşık edemezdim. Nazik davranmam gerekiyordu. Uyandıktan sonra tekrar uyuyamıyorum zaten. Bu yüzden kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Hazırlanıp çıktım evden.


Şirkete girdiğim zaman, ilk olarak şaşkın bakışlarla karşılaştım. Haklı bakışlardı çünkü erken geldiğim nadir anlardan biriydi.
Tam ortada durup gülümsedim.

"Size de günaydın arkadaşlar"

Sonra asansöre bindim ve yukarı çıktım.
Lenanın odasının kapısının önüne gelip kapıyı açtım.
Dinlendirici olduğunu düşündüğüm gözlüğü takmış, önündeki dosyayı inceleyip inceleyip bilgisayara bir şeyler yazıyordu. Beni farketmemişti hala.
Bir an kendimi, onu izlemekten alamadım.
Boğazımı temizleyip, bir adım attım.

"Müsait misiniz efendim?"

Yüzünü bana çevirdi. Şuan hayal görüp görmediği konusunda kendi içinde mahkeme yaşadığına emindim. Bir süre şaşkınlıkla baktıktan sonra ayağa kalktı.

"Arel hanım?"
"Gözlük yakışmış"

Gülümseyip koltuğa oturdum.
O hala ayakta duruyordu.

"Otursana, ayakta kalma öyle"

Bir tepki göstermeden yerine oturdu. İkimizde sessizdik.
Masanın üstünde duran elleriyle oynuyordu.
Elleri çok güzeldi.

"Sabahki tavrım için özür dilerim Lena. O saatte uyandırılmaktan hoşlanmıyorum çünkü uyandıktan sonra uyuyamıyorum bir daha."

Gözlerime bakmadan konuştu. Yüzü asıktı bir de.

"Estağfurullah. Benim ne haddime sizi aramak? Siz koskoca patronsunuz, bense daha yeni mezun olmuş bir sekreter. Yüzüme telefon kapatılmasına layığım ancak"

Kırıldığı sözlerinden belliydi. Ayağa kalkıp elimi uzattım.

"Kalk"

Önce elime sonra yüzüme baktı.

"Kalk gidiyoruz. Acıktım ben. Beraber kahvaltı yaparız."
"Ben tokum teşekkür ederim."
"Ben de senin patronunum sormadım, emrettim. Kalk."

Yüzüme bakarak kalktı yerinden. Gülmemek elde değildi.
Boşta kalan elimi önüme koyup çıktım odadan, o da arkamdan geldi.
Beraber aşağı inip arabama bindik. Hiç konuşmuyordu.
Arabayı çalıştırıp, çıktım otoparktan.
Küçük küçük damlalarla yağmur yağıyordu. Arabanın üstünü açtım. Hafiften ıslanıyorduk. Dönüp Lenaya baktım.

"Rahatsız oluyorsan kapatayım."
"Hayır hayır. Islanmayı, üşümeyi seviyorum"

Kafamı olumluca sallayıp, sürmeye devam ettim.
Nedeni neydi bilmiyorum ama, o günden sonra, yıllar sonra ilk defa bu kadar huzurlu hissediyordum.
Araba hiç durmasın istiyordum.

•••

Arabayı durdurup indim. Sonunda gelmiştik. Burayı çok seviyordum. Her canım istediğinde gelir, burda otururdum.
Yalnız olmayı sevdiren yerdi burası.
Arkamı dönüp, hala arabada oturan Lenaya seslendim.

"Ee hadi gel"

Kemerini açıp, indi o da. Etrafı süzerek yanıma geldi.

"Burası çok güzel"
"Beğenmene sevindim"

Yüzünü çevirip gözlerime baktı.

"Kahvaltı?"

Yandan gülüş yapıp arabaya gittim. Arkadan aldığım sepetle geri döndüm.

"Plansız iş yapmam ben Lena"
"Ama hava yağmurlu"
"Sen değil miydin ıslanmayı ve üşümeyi seviyorum diyen?"

Bir şey demedi.

"Hadi gel, çok sevdiğim bir ağaç var, yağmur çamur demeden oturabiliriz altında."

Beraber sürekli geldiğim ağacın altına girdik. Karşımızda küçük bir göl, etraf yem yeşil, ağaç bizi sahiplenmiş gibi şekilli... Her şey, hep mükemmeldi.

Sepetten çıkardığım kahvaltılıkları koydum yere.
Hafif yağan yağmur eşliğinde, kahvaltı yapmaya başladık.

Bir süre sonra, ekmeği ufaltıp yavaş yavaş yere koyduğunu gördüm.

"Napıyorsun?"

Gülümseyerek kafasını bana çevirdi.

"Karınca yuvasının yanına oturmuşuz, ekmek kırıntısı koyuyorum. Doysunlar işte"

Tekrar dönüp elindeki kalan parçaları koydu. Bir insan karıncaları düşünecek kadar merhametli olabilir miydi?

"Lena bir şey sorcam sana"

Bana dönüp, elindeki kalan ekmeği ağzına koyarak kafasını salladı.

"Seviyor musun onu?"

Ağzındakini yutup anlamsızca gözlerime baktı.

"Kimi?"
"Sevgilini işte. Doruğu"

Derin bir nefes alıp verdi. Sonra da öbür elindeki bardağı bırakıp, elleriyle bacaklarını bağladı.

"Bitirdim ben."

Tek kaşımı kaldırarak şaşkınlığımı belli ettim.

"Daha dün öpü-"
"Evet ama bitti."

Sözümü kesmişti. Muhtemelen kötü bir şekilde bitmişti.

"Sebebi ne peki. Yani özel değilse."

Biraz düşündükten sonra gözlerime baktı.

"Ben istemeden, beni onunla yatmaya zorladı."
"Neden istemedin?"
"Biriyle yatmanın düşündüğünüz kadar kolay olduğunu düşünmüyorum. Ait olduğum insana teslim ederim bedenimi. Tıpkı ruhumu teslim ettiğim gibi. Üç günlük insanlarla yatarak basitleştiremem kendimi. Ne kendimi, ne de duygularımı"
"Hmmm. Ona ait hissetmiyor musun kendini?"
"Hayır. Ben Doruğa aşık değilim ki. Onunda niyeti dün belli oldu zaten. Aşık olsaydı, gerçekten sevseydi, istemediğim halde zorla üzerime çıkmazdı."

Şaşırarak tekrar yüzüne baktım.

"Bunu gerçekten yaptı mı?"
"Evet. Ben de kafa attım."

Bir şey demeden önüme döndüm. Böyle şerefsiz erkekler varken, ne kadar güzel gelebilirdi ki kulağa sevgi?
Bir an biseksüel olmamasını diledim.
Merak edip sordum. 'hayır ben heteroseksüelim' demesini umarak.

"Cinsel yönelimin nedir peki Lena?"

Biraz duraksayıp, gözlerinin en koyusuyla baktı gözlerime.

"Biseksüelim ben"

Söylediğine sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.

Artık şu lanet oyunu oynayıp, bitirip kurtulmak istiyordum bu işten.
Daha fazla dayanamazdım Lenayla aynı yerlerde durmaya.

Ayağa kalkıp küçük göle baktım.

"Hadi yeter bu kadar. Toparlanıp gidelim artık geç oldu"

Lena da yavaşça kalktı ayağa. Hiç yüzüne bakmadan toparlanmaya başladım.
Her şeyi sepete koyup Lenanın örtüyü toplamasını bekledim. Ama o, örtünün bir tarafında duran kuşa öylece bakıyordu.

"Hadi Lena. Toplamak için ne bekliyorsun?"
"Ya kuşun ordaki peynir parçasını almasını bekliyorum. Örtüyü kaldırırsam uçar. Biraz bekleyemez miyiz?"

Sustum. Bir şey diyemedim. Bu kadar düşünceli olması içimi yakıyordu. Kafamı sadece olumluca salladım.
Çok farklı düşüncelere sahip, merhametli, iyi, ağır başlı, dürüst bir kızdı. İçinin güzelliği dışına yansımıştı zaten. Çok güzel bir kızdı. Ama güzelliğini kullanmıyordu işte. Gerçekten takdir ediyorum. Ben bu kızın duygularıyla nasıl oyniycam? Ben bu kıza nasıl kıyıcam?
Bu kız gerçekten Berilin dediği şeyi yapmış mıydı? Bu kız Sarpın ölümüne neden olmuş muydu gerçekten?

Biraz oyun oynayalım 😊
En az 10 oy ve 10 yorum gelmeden, yeni bölüm atmiycam ona göreeee😉

Continue Reading

You'll Also Like

346K 43.3K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
541K 22.8K 45
FANTASTİK içersinde #1 KİTTY/MOMMY/GXG/KİTTEN içerisinde #1 "Yüce tanrım şunun pembe patilerine bir bakın." Ellerini minik beyaz yavru kediye uzattık...
52.4K 3.3K 40
İçindeki macera tutkusuna ve merakına yenik düşen Maral karşısına çıkan Erem'den etkilenmeye başlar. Üstelik Erem bir kızdır ve Maral bir kıza karşı...
47.1K 3.1K 42
"bunu sormamın oldukça tuhaf kaçacağının farkındayım ama, fotoğrafını çekmeme izin verebilir misin?" en yüksek: #girlxgirl'de #1 (190518) 5.11.16