Aman Tanrım Kore Mi

By nisaminyoung

28.5K 1.6K 258

Balım üniversite sona geçmiş, iç mimarlık okuyan genç bir kızdır. En yakın arkadaşıyla birlikte öğrenci değiş... More

1.Bölüm Ben oraya gitmem.
2.Bölüm Kore mi olmalı?
4.Bölüm Susmalısın!
5. Bölüm Nerdesin?
6.Bölüm Namsan da bir kilit
7. Gülümse
8.Bölüm Elimi Tutar Mısın?
Yeni Bölüm Yok Malesef
9.Bölüm Oppa mı?
10.Bölüm Takım Elbise
11. Bölüm Karanlık
12. Bölüm Benimle Gel
13. Bölüm Bizim Hikâyemiz
14. Bölüm Sır
15. Bölüm Tekrar Karşımda
16. Bölüm Boşluk
17. Bölüm Neden Döndün
18. Bölüm Büyük Haber
19. Bölüm Akşam Yemeği
20. Bölüm Karşılıksız Aşk
21. Bölüm Patron
22.Bölüm Bana Ait
23. Bölüm Dostluklar
24. Bölüm Tehlikeli Olan Hangisi
25. Bölüm Sen de Sev

3. Bölüm Koreye İlk Adım

1.8K 99 9
By nisaminyoung

Sınavı kazanalı 1 hafta oldu. Vizelerimizi, pasaportlarımızı hazırladık. Şimdi ise uçuş gününü beklemek kaldı. 2 gün sonra Kore'ye gidiyoruz. 1 yılımızı orda geçireceğiz. Annemizden, babamızdan uzak, ailemizden uzak. Korkmuyorum aslında sadece endişeliyim. Hayallerimden vazgeçtim ve hiç istemediğim bir ülkede yeni bir hayata adım atacağım.

Kore'ye gitmeme 2 gün kaldığı için son 2 günümü eşyalarımı hazırlamaya ve arkadaşlarımla vedalaşmak için ayıracağım. Bu yüzden abimle alışverişe gitmek için hazırlanıyorum. Abimi gerçekten özleyeceğim. Küçükken her ağladığım da bana sarılıp bunlar geçecek abin hep yanında derdi. Şimdi ise beni uzakdoğuya yolluyor okumaya? Abimsiz birşey yapabilecekmiyim merak ediyorum. Aynaya bakarak bunları düşünürken kapı çaldı.

-Balım, abimcim hazırmısın? Ne zaman çıkacağız?

+Geliyoooruum Abi yaaaa.

-Hadi ama. Bekliyorum burda saatlerdir.

+Tamam abi yaaa.

Abim böyleydi işte. Sinirlensede kızsada incinirim diye pek sesini çıkarmazdı.

-Geldim abicim.

Odadan çıkıp merdivenlerden indiğimde bana bakıyordu ve gözleri hafifçe küçüldü. Yanakları gerildi. Gülümsüyordu.

-Neye gülüyosun ya??

+Aman da aman bizim sümüklü Balımımız büyümüşte yurtdışına okumaya gidermiş.

-Yaaa abi yaa. Utanıyorum bak yapma yaaa.

+Hahaha. Tamam hadi arabaya gidelim artık.

Arabaya bindiğimizde sessizlik oldu. O arabayı sürüyor ben ise boş boş oturuyorum. İkimizde konuşmak istiyoruz ama konuşamıyoruz.

Abim konuşmaya başladı.

-Koreye gittiğinizde sizi ortaklarımız karşılayacak. Evinizi ve eşyalarınızı ayarlattım. Orada Korece öğrenmeniz için bir kursta ayarladım. En kısa zamanda dili öğrenirsiniz zaten. Hem ortaklarımda sizle ilgilenecekler. Bir ihtiyacınız olduğunda sadece bana haber vermen yeterli. Ayrıca 2 ayda 1 seni ziyaret gelicem.

+Peki. Imm şey Türkiyeye dönmeyecekmiyiz yani tatil)erde en azından?

-Tabi ki geliceksiniz. Ne zaman isterseniz hemde. Balım ben senin abinim üstünde otorite kurmaya çalışmıyorum. Sadece iyi bir geleceğin olsun ve iyi deneyimler yaşa istiyorum.

+Bi-biliyorum abi. Ama sadece seni çok özleyeceğim. Bunu da biliyorum. Teşekkürler.

Alışveriş Merkezine gelmiştik. Ben arabadan inmeden önce abim gelip kapımı açtı ve gülümsedi. Elini uzatıp 'Abin seni çok seviyor' dedi.

Gülümseyip. Alışveriş merkezine ilerledik. Abimle alışveriş yapmayı severdim diyer erkeklerden daha farklıydı. Benle saatlerce alışveriş yapabilir. Benim istediğim her şeyi alabilirdi. Bu da onu diğer erkeklerden bir adım daha ön plana atardı.

Abimle saatlerce alışveriş yaptık artık ayaklarımı hissetmiyordum. Eve geldiğimiz de babamın bizi beklediğini farkettik. Abim elindeki çantaları kaldırmaları için çalışanlara verdikten sonra beni salona sürükledi. Babamın yanındaki koltuğa oturduk.

-Hoşgeldiniz çocuklar.

+Hoşbulduk baba. Dedi abim.

-Galiba beni erken saatte evde gördüğünüz için şaşkınsınız?

Başımızla onayladık.

+Anneniz hazırlanıyor, ailecek akşam yemeğini dışarıda yiyelim istedik.

-Peki.

Ailemle güzel bir akşam yemeği yemiştim. Belkide uzun süre böyle bir arada olamıyacaktık. Bu yüzden bugün için mutluydum. Uyumam gerekiyor artık. Yarın Türkiyedeki son günüm.

Odama giren güneş ışıkları yüzünden uyandım. Yatağımdan çıkmak istemiyordum. Bugün son gündü. Yapmam gerekenler ise sadece valiz hazırlamaktı. Bunu gerçekten yapmak istemiyordum. Ama tabi ki de yaptım. Hemde tam tamına 3 saat 20 dakikamı aldı. Neden derseniz annemin onuda koy bunu da koy demesi üzerine herşeyi koydum ve eşyalarım sığmadı tabi kide sonra tekrar boşaltıp tekrar doldurdum. 2 büyük valiz yaptıktan sonra bir daha valiz toplamıycağıma kendime söz verdim.

Günümün yarısı böyle geçtikten sonra Yasmin aradı.

-Efendim.

+Balım ne yapıyorsun kuzum?

-İyiyim Yas ya ne yapıcam valiz topladım. Sen ne yaptın?

+Bende valiz topladım kuzu. Hiç birşeyim sığmadı resmen. Bence orada bol bol alışveriş yapmalıyız. Heyecanlımısın peki kuzu?

-Hayır hemde hiç. Peki sen?

+Tabi ki de heyecanlıyım duygusuz seni. Koreli yakışıklı çocuklarla tanışıcağız kızım. Hepsi birbirinden taş.

-Off Yas tek derdin bumu tamam kapat hadi. Yemek yiycem.

+Öptüm.

Bende. Deyip telefonu kapattım. Sadece yatağa uzandım. Yemek yemek istemiyordum telefonu kapatmak için bir bahaneydi. Gerçekten iyi olabilecekmiydi herşey.

İnanamıyorum 14 saatlık bir uyku sonrası uyandım. Şimdi ise hazırlanıp uçağa yetişmem gerekiyor. Kimse beni kaldırmamıştı. Hazırlanıp anneme çemkirmek için odadan çıktım ki ne göreyim annem şimdiden ağlamaya başlamıştı. Kıyamam ben bu kadına ama beni buralara getirmek için çok emek harcamıştı. Şimdi ise kızı başka bir ülkeye gidiyordu. Dayanamayıp sıkıca sarıldım anneme.

-Ştt anneli kızlı ağlamaktan vazgeçin.

+Baba onlar hep öyle biri ağlayınca diğeride ağlamaya başlıyor. Ah bu kadınlar...

Babamla abim arasındaki diyolog annemle beni güldürmüştü. Ev çalışanlarıyla, annem ve babamla vedalaştıktan sonra abimle havaalanına doğru yol aldık.

Havaallanına geldiğimizde Yasminlerde yeni gelmiştik. Sıra abimle vedalaşmaya gelmişti.

-Çirkin, gidiyormusun şimdi sen?

+Abi yaa.

-Yurtdışındasın diye kendinizi çok salmayın küçükhanım heran dibinde bitebilirim. Gel buraya cadı. Seni çok seviyorum. İyi yolculuklar.

+Bende seni seviyorum abim. Kendine iyi bak. Eve gelmemezlik yapma ve çok çalışma. Seni özliycem.

Abime son kez sarıldım ve uçağa doğru ilermeye devam ettim.

Yasminle uçağa bindiğimizde ikimizde ağlıyorduk. Ama tabi Yasmin bu uçak kalktıktan 10 dakika sonra konuşmaya başladı.

-Balım şimdi biz Koreye gidiyoruz demi? Aman Tanrım. Çok mutluyum aslında.

+Evet Yasmincim. Koreye gidiyoruz. Susup uyuyabilirmisin ya da beni rahat bırakabilirmisin?

-Off tamam ya.

Uykum varmış numarası yaptım ama o kadar saat uyuyunca hiç uykum olmadığından sadece dışarıyı izledim. Tabi daha sonra da uçaktakileri gerçekten çekikler vardı uçakta bazıları galiba korece konuşuyordu bazılarıda ingilizce. Herkesi tek tek gözlemledim. Gözüm bir çifte takıldı. Ne dediklerini anlamıyordum ama izlemeye devam ettim. Kız çok güzeldi. İri çekik gözleri vardı. Çocuk ise kızın güzelliğini alt edecek kadar güzeldi cidden ama yüzü kızınkinden 1000 kat güzeldi. Saçları çok hoştu öne doğru kahkülü vardı. Sol kulağında ise 2 tane küpe. Gerçekten çocuğa bakmaktan kendimi alamıyorum. Acaba Koreli erkeklerin hepsi böyle mi diye düşündüm. Eğer hepsi böyleyse Koreyi gerçekten sevecektim.

8 saatlik yolcuğun sonuna gelmiştik. Her tarafım ağrıyordu. Yasmini kaldırdım uçaktan indik. Kocaman bir havaalanındaydık. Eşyalarımızı aldık. Bizim adımızın yazılı olduğu bir pankart vardı. Elimizi salladık ve öne eğilerek bizi selamladı. Bizde aynı şekilde selamlamaya çalıştık. Adam 38-40 civarı yaşlardaydı ingilizce konuşuyordu bizle. Onlar Yasminle sohbet ederken bende etrafı izliyordum. Her yerde çekikler vardı. Havaalanının her tarafında yakışıklı erkeklerin resimleri asılıydı. Bunların ne olduğunu merak edip sorduğum da adam gülümsedi ve Korenin en ünlü idollerinin reklamlarının havaalanında asılı olduğunu söyledi.

Yasmin bir anda durup çığlık attı. ---Aha Lee Min Ho valla o.

Hiç birşey anlamış bir şekilde Yasmine bakıyordum. Bir reklam panosuna bakıp çığlık atıyordu. Ve sonra anlatmaya başladı.

-Kızım bu adam çok taş dizilerde felan görcen gelmeden önce 3 tane dizisini izlemiştim. Ayyy bu adamla aynı havayı mı soluycaz biz şimdi??

+Harbi salaksın Yas. Harbi salaksın.

Adam bize bakıyordu gülümsedim. Bizi arabaya götürdü. Seul de olduğumuzu, okulumuzun ve evimizin burda olduğunu buranın Korenin başkenti olduğunu anlattı. Ve akşam bizi alacağını abimin ortaklarıyla yemek yiyeceğimizide söyledi.

Eve geldiğimizde gerçekten beğenmiştim. Çünkü duyduğüma göre Koreliler yerde otururlarmış ama burda koltuk vardı. Abime bir kez daha sevgilerimi ilettim içimden. Ailelerimizi aradıktan sonra eşyalarımızı yerleştirmeye ve akşam için hazırlanmaya başladık.

-Balım saçımı maşa yaparmısın?? Ayrıca biz ne giycez? Acaba ortsklar yakışıklı mı? Bide hepsi erkek mi ?

+Saçını hallederiz şimdi. Bekle ne giycemize birazdan karar veririz. Ayrıca ortakları bende merak ediyorum hepsi erkekse nasıl muhabbet etcez kızım ben çekinirim.

+Bende çekinirim sonuçta bir sürü erkeğin içinde tek 2 kız olcaz.

Bunları düşünürek hazırlandık. Araba gelip bizi aldı ve yemek yiyeceğimiz restauranta götürdü. İçeri girdiğimizde çok avrupayı bor mekana geldiğimizi anladım ve içim rahatladı en azından çubuk kullanarak yemek yemiyecektik. Çubuk kullanmakta çok iyi değilimdir de.

Garsonlar bizi ortakların oturduğu masaya getirdi. Tahmin ettiğimiz gibi değildi hiç birşey 2 ortak ve aileleri vardı. Biri Park ailesi diğeri ise Kang ailesiydi. Herkez hemen hemen ingilizceyi rahatça konuşabiliyordu. Ama masada tek biri vardı. Asık suratlı ve ağzını açmayan, ortaklardan Park Jin Jong ayağa kalktı ve konuşmaya başladı. Sizi asıl tanıştırmak istediğim kişi oğlum Park Nam Jin. Asık suratı çocuk ayağa kalktı ve Başkan Park Jin konuşmaya devam etti.

-Oğlum siz buraya alışana kadar size Koreyi gezdirecek ayrıca aynı üniversitede okuduğunuzdan da bir ihtiyacınız olduğunda ona söyleyebilirsiniz dedi.

Çocuk başını eğdi ve oturdu.

Bizde peki deyip teşekkür ettik. Demekki bu çocuk bizimle aynı yaştaydı. Yüzü çok erkeksi ve güzeldi. Saçları yüzünü daha da çekici kılıyordu. Boyu gayet uzundu 1.85 civarlarındaydı. Ama asık suratlıydı işte.

Lavaboya gitmek için izin isteyip kalktım ve arkamdan biri gelip kolumu sıktı. Arkamı döndügümde o asık suratlı çocuktu.

-Seni açıkca uyarıyorum. Bakıcınız olmaya niyetim yok. Babama sorduğun da iyi anlaştığımızı söylersen yeter! Benden uzak durman senin için iyi olur akıllı kız.

Ağzımı açamadım. Kendini beğenmiş küstah şey. Şimdiden yüzünü gösterdi. Yılan ne olcak. Sinir şey! Ne kadar yakışıklı olsanda sana bu laflarını yediricem Park Nam Jin!!!

Balım Koreye geldi. Artık bakalım kimlerle neler yaşıycak. Yeni bölüm en kısa zamanda gelicek lütfen bekleyin...

Continue Reading

You'll Also Like

10.6M 377K 30
BÖLÜMLER GERİ YÜKLENİYOR Şakadan zerre anlamayan birine okkalı bir şaka yaparsanız elde edeceğiniz şey yüklü bir para ve birkaç bin fazla tıklanma o...
3.5M 127K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
Tutsak By .

Romance

15.5M 540K 59
"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan planlı bir intikam oyunu; ne denli büyük b...
118K 8.1K 7
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.