Euphoria ❧ KookU

By ibangtanyou

497K 54.7K 49.8K

Tenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇 More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
Final Bölümü

45.Bölüm

6.2K 711 564
By ibangtanyou

(Jieun)

Yanağımda hissettiğim yumuşak baskı ile birlikte gözlerimi araladığımda sürücü koltuğunu geriye doğru yaslayıp beni izleyen Jungkook ile göz göze geldim. Bana doğru eğilip bu kez burnumun ucuna minik bir öpücük kondurduğunda gülümsedim.

"Neden geldiğimizi söylemedin?"

"Seni uyurken izlemeyi seviyorum" dediğinde üzerime örttüğü battaniyeyi aşağıya doğru sıyırdım ve uykulu halimin getirisiyle uyuşuk bir şekilde battaniyeni katlayıp arka koltuğa uzandım ve oraya bıraktım.

"Hadi gidip uyuyalım. Yarın dersim var."

Jungkook başını usulca sallayıp arabadan indi ve yerimde kalmam için el işareti yapıp kapımı açmak için dolandı. Şu halleri fazla hoşuma gidiyordu.

"Gel, hadi" diyerek elini uzattığında gülümseyerek elinden tuttum ve arabadan inip adımlarına ayak uydurdum.

Dudaklarımızın defalarca birbiri ile buluşmasından sonra Daegu'da yalnızca birkaç saat geçirmiş ve Seoul'e dönme kararı almıştık. Bu kararı almamızdaki en büyük etmen benim onca ders kitabını yanımda götürememe rağmen neredeyse hiçbirine çalışmamış olmamdı. Malum vizeler yaklaşmıştı ve ders çalışmamız artık bir zorunluluktu.

"Ah! Nasıl unuttum!"

Jungkook elimi bırakarak arabaya doğru hızlı adımlar attığında arka koltukta uyumakta olan Miri aklıma geldi. Öyle minik ve sessizdi ki her an bir yerlerde unutulma ihtimali vardı.

Jungkook kolları arasına aldığı Miri ile birlikte yeniden yanımdaki yerini aldığında "ceketimin cebindeki anahtarı alır mısın?" diye mırıldandı. Tabii gecenin bu saatinde kimseyi uyandırmadan odalarımıza geçmek en mantıklısıydı.

Jungkook'un cebinden aldığım anahtarla kapıyı açarak girişte ayakkabılarımı çıkardım ve parmak uçlarımda ilerlemeye devam ettim.

Sessizliğimizi koruyarak merdivenleri çıktığımızda odalarımızın önündeki geniş koridorda durup Jungkook'un yanıma gelmesini bekledim. Bir yandan da odamın açık duran kapısından yatağımın üzerinde uyuyan Çoko'ya bakıyordum. Muhtemelen Bayan Kang evin içinde rahatça dolaşabilsin diye kapıyı açık bırakmış olmalıydı.

Kucağında uyumaya devam eden Miri ile birlikte tam karşımda duran Jungkook'u yanaklarından öpmek için parmak uçlarımda yükseldim fakat o bir adım geriye giderek buna müsaade etmedi.

"Bir öpücük verip kendi odana çekilebileceğini mi sanıyorsun?"

Evet, tam olarak öyle sanıyordum.

Tek kaşımı havalandırıp Jungkook'a bakmaya devam ettiğimde Miri ile birlikte benim odama geçti. Peşinden gittiğimde Miri'yi yerdeki renkli minderlerden birinin üzerine bıraktığını gördüm.

"Siz burada uslu uslu uyuyun bakalım" diyerek Miri'nin yumuşak tüyleri arasında son kez elini gezdiren Jungkook doğrularak yanıma ulaştı ve elimi tutup parmaklarını parmaklarımın arasında kenetledi.

"Şimdi uyumaya gidebiliriz" diyerek beni kendi odasına yöneltirken adımlarımı durdurdum.

"Delirdin mi sen? Bayan Kang bizi birlikte görebilir."

"Büyükannem döneceğimizi bile bilmiyor. Hem kapıyı kilitleriz."

"Kapıyı kilitlersek birlikte uyuduğumuz hiç belli olmaz çünkü" diyerek göz devirdim.

"Öyleyse ayrı eve mi çıksak?" diyerek gülümseyen Jungkook'a karşılık gülerek başımı olumsuzca iki yana salladım.

"Onlar uyanmadan uyanırız. Sensiz uyuyamıyorum."

Jungkook dudaklarını alnıma bastırıp iki dudağımın arasından çıkacak cümleye büyük bir umutla odaklandı. Ve ben onun istekli bakışlarına kayıtsız kalamadım.

"İyi madem" dedim omuz silkerek. Dudaklarındaki o kocaman gülümseyişi görmezden gelmeye çalıştım. Umarsızca davranmaya çalışıyordum fakat birlikte uyuyacağımız için çoktan heyecan yapmaya başlamıştım.

Göğsüme derin bir nefes çekerek Jungkook'un adımlarına ayak uydurdum ve çift kişilik yatağın önünde ellerimizi ayıran Jungkook'a döndüm.

"Ben giyineceğimiz bir şeyler ayarlayayım."

"Ben odamdan pijamalarımı alayım" diye ayaklanacakken Jungkook yine bana engel oldu.

"Benim tişörtlerimden birini veririm, hiçbir yere gitme."

Kaçıp gidecek halim yoktu ya! Ne diye telaş yapıyordu ki?

Yavaşça Jungkook'un yatağına oturup beklemeye başladım. Bir süre sonra elindeki sarı tişört ile birlikte yanıma gelip tişörtü bana uzattı.

"Sen burada giyin ben de banyoda" dediğinde usulca başımı salladım. Geriye doğru gidecekken yüzüne yerleştirdiği gülümseyiş ile birlikte "ama istersen banyoya gitmem" dediğinde sahte bir sinirle birlikte bakışlarımı kıstım.

"Ölmek istiyorsun herhalde."

Kaşlarını "hayır" anlamında yukarı kaldırıp indirdi. "İsteklerim çok başka."

Yatağın başlığına doğru uzanıp elime aldığım yastığı Jungkook'a fırlattığımda gülerek koşar adımlarla elbise dolabına ilerledi ve oradan aldığı siyah birkaç parça kıyafet ile birlikte banyoya geçti.

Daegu'da birlikte uyuduğumuz o gün aramızda net bir şey yoktu ve yalnızca ellerimizin buluştuğu bir uyku deneyimimiz olmuştu. Şimdi o benim sevgilimdi ve bizim biraz daha yakın olmamız gerekirdi değil mi?

Yüzümde oluşan anlamsız gülümseyiş ile birlikte "o benim sevgilim" diye mırıldandım ve kazağımı yavaşça bedenimden ayırdım. Onu pantolonum takip ettiğinde bana elbise gibi olacak sarı tişörtü üzerime geçirdim ve kendime bakma gereği duymadan yatağa geçip yorganı üzerime çektim.

Bir süre sonra adım seslerini duyduğum Jungkook, yanımdaki boşluğa uzandığında yüzünü bana doğru çevirdi. Omzunu işaret edip "senin için burayı ayırmıştım aslında" dediğinde usulca ona yanaştım. Yatakta biraz yükselerek başımı omzuna yasladığımda kolları anında belime dolandı ve derin bir soluk aldı.

Sessizliğin hüküm sürdüğü odada sanki kalp atışlarımın sesi duyulacak gibi hissediyordum. Jungkook'un hızla inip kalkan göğsü, onun da kalp atışlarının benimkinden farksız olduğunu gösterse de elimi yavaşça kalbine doğru ilerlettim ve orada durdum.

Başımı biraz kaldırıp onunla göz göze geldiğimizde kendime inanamayacağım bir şekilde dudaklarımı boynuna doğru ilerlettim ve oradaki beninin üzerine derin bir öpücük bıraktım.

Jungkook'un nefesini tuttuğunu fark etmemle birlikte gülümsedim ve geri çekilmek yerine bir kez daha dudaklarımı aynı noktaya bastırdım. Bu kez kokusunu solumayı da ihmal etmemiştim.

Jungkook'un kasılan bedeni ve sesli bir şekilde yutkunuşu onu fazlasıyla etkilediğimi gösterirken yüzüme yerleştirdiğim zafer gülüşü kısa süre içinde donup kaldı. Çünkü Jungkook ani bir hareketle belime sardığı kolları yardımıyla sırtımı yatakla buluştururken üzerime doğru eğilip dudaklarını dudağımın kenarına bastırdı.

Hızlı solukları yüzünden göğsü göğsüme çarparken kollarından aldığı destek sayesinde bana biraz üstten bakıyordu. Ellerim istemsizce alnına dökülen uzun dalgalı, uçları mavi boyalı saçlarına gitti ve yumuşak tutamlarından ayrılıp yanaklarına yerleşti.

Bakışlarımı Jungkook'un dudaklarımda sabitlenen bakışlarına odaklamamla birlikte kollarından aldığı desteğe son veren Jungkook üzerimdeki baskısını arttırarak dudaklarımızı birleştirdi.

Gözlerim istemsizce kapanırken alt dudağımı çekiştiren Jungkook'a istekle karşılık vermeye başladım. Yumuşak öpüşlerinin arasında alt dudağını ısırmamla birlikte sertleşen öpüşlerine bir süre sonra dili de dahil olunca boğukça inledim ve ellerimi onun sırtına çıkardım.

Jungkook'un dudaklarımdan ayrılan dudakları ile nefesimin düzene gireceğini sanıyorken dudaklarının rotası çenemden başlayan öpücüklerle birlikte boynuma ulaştı. Minik öpücüklerle süslediği boynumu dudakları arasına alıp emdiğinde inlememek için dudaklarımı ısırdım.

"Jungkook dur" diye fısıldadım. Dudaklarının değdiği her yer alev alev yanarken sesim zorlukla çıkmıştı.

Jungkook dudaklarını köprücük kemiğime kadar ilerletip oraya da ıslak birkaç öpücük bıraktı ve dudaklarını tenimden zorlukla ayırdı. Yeniden dirseklerinden destek alıp bedenini biraz doğrulttu ve bakışlarını yüzüme çıkardı.

"Delireceğim, çok güzelsin."

Bakışları yüzümün dört bir yanında gezinirken eğilip yanağımın üzerindeki bene dudaklarını bastırdı ve derin bir soluk alarak üzerimden çekilip kendini yanımdaki boşluğa attı.

"Jieun..."

Ona doğru döndüğümde kolunu belime sararak beni kendisine doğru çekti ve alnıma bir öpücük bıraktı.

"Neden daha önce hayatıma girmedin ki?"

Bakışlarım bakışlarına değdiğinde bakışlarının yoğunluğu altında ezileceğimi sandım.

"Bu kadar güzel bir hissi yaşamak için ne gibi bir iyilik yaptığımı düşünmeye başladım" diyen Jungkook buruk bir şekilde gülümsedi. "Ama benim kötülüklerim var, öyle büyük ki seni asla hak ettiğimi düşünmüyorum. Yine de öyle bencilim ki seni içime saklayasım geliyor."

"Sen kötü biri değilsin Jungkook" diyerek elimi yanağına çıkardım ve orayı usulca okşamaya başladım. "Sen kimseye bilerek zarar vermezsin."

Jungkook bu kez buruk bile olsa gülümseyemedi.

"Sen yanımda olsaydın..." dedi usulca. "Sen yanımda olsaydın, bana böyle bakıyor olsaydın; ben yine dokunuşlarını böyle ruhumun derinliklerinde hissediyor olsaydım yemin ederim o hataya düşmezdim."

Gözlerinden akan bir damla yaş yanağından süzülmeden parmaklarımla sildim ve uzanıp yanağına derin bir öpücük bıraktım.

"Ama artık yanındayım" dedim usulca. Sormak istediğim binlerce soruyu dudaklarımın içine hapsedip ona sımsıkı sarıldım.

Onu böyle derinden etkileyen olayın ne olduğunu, ne gibi bir hata yaptığını bilmiyordum fakat ne yapmış olursa olsun onun yanında olduğumu hissetsin istiyordum.

Ben geldim 💕

Bölüm biraz gecikti. İlhamsız geçen günler geçiriyorum. O yüzden sizden bol yorum bekliyorum.

Umarım sevdiğiniz bir bölüm olur bu geçiş bölümüydü. Yavaştan olaylara dalıyoruz diğer bölümde.

Yeni bölüm için:
Oy sınırı:300
Yorum siniri:400

Continue Reading

You'll Also Like

202K 13.2K 36
Güzelliğini yitirmiş sönük ışıkta gece yarısına kadar dans ediyoruz. Kitabın yayımlanma yılı=2018
37.9K 3.1K 21
Tamamlandı ✔️ Kuzey Kore'den sürgün edilen bir askerin ve Güney Koreli bir kızın ölümcül birleşimi... Askerlikten sürgün edikten sonra denize atılan...
8.8K 478 18
Pineslar ve Cipherlar artık akrabalar. Ama kimse bunun iyi birşey olduğunu söylemedi. Kavgalar ve intikamlar sonuçta ölümleri doğracak. Peki hiçkimse...
106K 9.1K 34
1. kural kesinlikle deneklere aşık olmak yasaktı, peki ama Hoseok bu kurula ne kadar uyacaktı?