Aşk Sürgünü...( Sürgün Serisi...

By EvindarCangle

351K 33.1K 4.6K

Aşk için, nelerden vazgeçersin? Ya da; Aşk, her şeyin üstesinden gelebilir mi? Aşk uğru... More

Leyla...
Azad...
Bölüm 1 - ilk Bakış...
Bölüm 2 - Seçim...
Bölüm 3 - Vazgeçmem...
Bölüm 4 - Yeni Hayat...
Bölüm 5 - Leyla adında bir kızım yok!
Bölüm 6 - Seni Seviyorum...
Bölüm 7 - Binevş'a Narin...
Bölüm 8 - Benimle Gel...
Bölüm 9 - Düğün...
Bölüm 10 - Mutluluk...
Bölüm 11 - Acı...
Bölüm 12 - Kimsesizlik...
Bölüm 13 - Mutluluğumuz Kefaret Olmalı...
Bölüm 14 - Sessiz Veda...
Bölüm 15 - İncir Kavurması...
Bölüm 16 - Düne değil, Yarına Bak...
Bölüm 17 - Geçmişin İzi...
Bölüm 18 - Cennetimsin...
Bölüm 19 - Misafirsin...
Bölüm 20 - Sır...
Bölüm 21 - Neden?
Bölüm 22 - Güzel Bakan Senin Gözlerin...
Bölüm 23 - Aşka Düşen Gölge...
Bölüm 24 - Benim Evim...
Bölüm 25 - Gerçeğin Korkusu...
Bölüm 26 - Senin Eserin...
Bölüm 27 - Geçmişten Gelen...
Bölüm 28 - Yarının Umudu...
Bölüm 29 - Saklanan Gerçek...
Bölüm 30 - Buruk Mutluluk...
Bölüm 31 - İstek...
Bölüm 32 - Kızım İçin...
Bölüm 33 - Sevdanın Sen Hali...
Bölüm 34 - Tehdit...
Bölüm 35 - Geç Gelen Mutluluk...
Bölüm 36 - Kızımız...
Bölüm 37 - Kaza...
Bölüm 38 - Ölüm...
Bölüm 39 - Eksik...
Bölüm 40 - Umursamamak...
Bölüm 41 - Varis Vermen Gerek...
Bölüm 42 - Katil olursun...
Bölüm 43 - Bırakmam...
Bölüm 44 - Salacak...
Bölüm 45- Oyun...
Bölüm 46 - Ronyam...(Gün Işığım)
Bölüm 47 - İmkansızı İstemek...
Bölüm 48 - Dönülmez Yanlış...
Bölüm 49 - İhanet...
Bölüm 50 - Vazgeçiş...
Bölüm 51 - Günahın Zaferi...
Bölüm 52 - Ya Seninle, Ya Sensiz...
Bölüm 53 - Kalbin Seçimi...
Bölüm 54 - Marsilya...
Bölüm 55 - Narin...
Bölüm 57 - Kir...
Bölüm 58 - Korkunun Soğuk Nefesi...
Bölüm 59 - Final...
Yemin...

Bölüm 56 - Akıp Giden Zaman...

3.7K 317 69
By EvindarCangle


Yarın yine devam ederim.
*
Gözlerinden...

Cemal Süreya





Yaşadıkları çaresiz ama bir o kadar da muhteşem andan sonra hem Leyla, hem de Azad için kızlarını gördükleri saniyeden sonrası yok gibiydi. Ne zaman ambulansın geldiğini, ne zaman hastahaneye gittiklerini hatırlamıyorlardı.

Hastahaneye vardıklarında Leyla ve bebeğin kontrollerinden sonra Leyla odaya, küçük kızı ise küveze alınmıştı. Küçük bebeğin herhangi bir sağlık sorunu olmasa da yine de doktor bir gün küvezde kalmasını istemişti. Bu Leyla'ya çok zor gelse de kızının kokusunu doyasıya almak için bir gece daha beklemek zorunda kalmıştı.

" Yengem, çok güzel. " demişti Ayşin yüzünde oluşan kocaman gülümsemeyle hemşirenin Leyla'nın kucağına bıraktığı küçük kuzenine bakarak.

" Yalnız eniştemin kopyası gibi bu. " demişti Zeynep .

" Bence bana benziyor bu. " diyerek Jiyan araya girmişti.

Zeynep, Jiyan'ın söylediği şey ile gözlerini devirerek bakışlarını ona çevirmiş;

" Sana mı? Sen hiç aynadan kendine baktım mı acaba? Kap kara bir şeysin sen ama bak Narin sarışın. " demişti.

Leyla, biribirleri ile didişmeye başlayan ikiliyi duymayarak kendini tamamen kucağında olan kızına vermişti. Gerçi kızını hemşirenin kucağında gördüğü andan itibaren etrafındaki herkes zaten silinmişti.

Azad da ondan farksız değildi. Yıllardır kalbinde gittikçe büyüyen boşluk kızlarının gelişi ile tamamen dolmuştu. Kızlarının gelişi aynı zamanda ona hayatının gerçek anlamda kimlerin daha değerli olduğunu göstermişti.

" Vous devez allaiter le bébé. (Bebeği emzirmeniz gerek) "

Hemşirenin sesi ile Azad zor da olsa bakışlarını Leyla ve kızından çekerek genç hemşireye bakmıştı. Ardından hâlen didişen üçlüye dönmüş;

" Duydunuz. " demişti.

" Gel koluna gireyim dayıcığım. " diyerek Ayşin yatağa yaklaşarak kalkması için Azad'ın koluna girmişti.

" Ben değil küçük hanım, siz çıkıyorsunuz. Hadi naş naş. "

" Naş nas ne dayı ya, hayvan mıyız biz? " demişti Ayşin alınmış gibi yaparak kapıya yönelmişti.

Azad, gülümseyerek odadan çıkan yeğenine bakmış, başını iki yana sallayarak bakışlarını Leyla'ya çevirmişti.

Leyla, hemşirenin yardımıyla açtığı göğsünü emmesi için küçük kızına vermişti ama Narin, küçücük açtığı ağzı ile bulması hiç kolay olmamıştı. Narin, zor da olsa arayarak annesinin göğsünü bulduğunda içinde hissetiği garip kıpırtı ve huylanmayla ne yapacağını bilememişti Leyla.

" Mutluluk, sevdiklerinle değer kazanır! " demiş bir şair. Hele ki en sevdiklerinle olunca kat be kat artar mutluluk. Leyla için öyleydi. Hayatında yanında olmasını istediği tek kişiyle ve kucağına aldığı bebeği ile dünyanın en mutlu insanıydı.

Bir kadına en büyük lütuftu annelik. Leyla ise bunun en büyük hak edeni. Kucağına alamadan yitirdi iki candan sonra kızının kucağındaki varlığı, kokusu yaşadığı her şeye değdiğini hissettirmişdi ona.

" Ne zaman evimize gidebiliriz? " demişti Leyla bakışlarını göğsünü emen kızından çekmeyerek.

" Doktor öğleden sonra gidebileceğimizi söyledi. "

" Kızım iyiyse burada kalmak istemiyorum. "

" İkiniz de iyisiniz. " diyerek derin bir nefes almıştı Azad. Ardından elini Leyla'nın sıkıca kızını tutan elin üzerine koymuş; " Leyla'm belki buna hakkım yok ama bunu duymaya ihtiyacım var. Beni affettin mi? " demişti.

Leyla, Azad'ın sözleri ile zor da olsa bakışlarını kızından çekerek Azad'a bakmıştı. Azad'ın gözlerinde dahi belli olan mutluluk ve ardındaki sis ile yüzünde gülümsemenin oluşmasına engel olamayarak elini Azad'ın yanağına koymuş, aşık olduğu mavilere bakmıştı.

" Belki aptalca. Belki gurursuzca ama ben seni çok seviyorum. "

"Seni çok seviyorum... " aslında bu cümle Leyla'nın tüm hayatının özeti gibiydi. Azad'a olan aşkı, sevgisi her şeyden herkesten vazgeçmesi neden olmuştu. Kurbanlar vermiş, bedeller ödemişti. Hiç bir zaman tam anlamı ile fedakarlık olarak karşılığını alamasa da, sonuna kadar Azad'a olan sevgisinin karşılığını hissetmişti. Nasıl o Azad'ı çok seviyorsa, Azad da en az Leyla kadar onu çok seviyordu.

Yine de Leyla'ya olan sevgisi çok şeyler yapmasına engel olamamıştı. Kalbi ve ruhu bütün ile Leyla'yı ait iken en derinindeki annesine ait olan sevgi aptalca davranmasına neden olmuştu. Bu aptallık Leyla'nın ona olan güvenimi yerle bir etmiş, onu ve aşkını sorgulamasına neden olmuştu.

Aradan geçen onca zaman ortaya çıkan gerçekler her şeyi unutturmuş muydu? Hayır! Ama yine de küçük kızlarının aralarına katılmasıyla hayatlarında yeni bir sayfa açarak pek çok şeye yeniden başlayabilirler. Leyla tekrardan Azad'a güvenmeyi seçmişti. Güvenmeyi ve mutlu olmayı.




****************

5 Yıl Sonra...

Zaman...Tutamadığımız, durmasına engel olamadığımız tek şey. Bazen akıp giderken can yakar, bazen mutluluklar saçar. Azad ile Leyla birbirlerini buldukları andan itibaren hayatlarından akıp giden zaman paylarını mutluluktan çok acı vererek gitmişti. Son beş yıla kadar da öyleydi.

Herkesi geride bırakarak üç kişilik çıktıkları yolda acıyla beraber mutsuzluklarınıda bırakmışlardı arkalarında. Mutlulardı. Bu mutluluk bazen Leyla için korkucu olsa da yine de çok mutlulardı. Tıpkı Leyla'nın ailesi ile birlikte geçirdiği son geceye kadar Azad ile dünyanın en mutlu insanı olduğunu düşündüğü gibi çok mutluydu. Leyla korkuyordu ve sonuna kadar da hakkıydı. Herkesten uzak, huzur içinde geçirdikleri yıllar, onları pusuda bekleyen kaderin, onlara verdiği geleceğin kefaretiydi aslında.

Kızlarının doğumundan sonra Ayşin, Jiyan, Hivda ve Şerwan aldıkları karara saygı duymuş, üç kişilik hayatlarına Zeynep hariç hiç kimse dâhil olmamıştı. Bu süre zarfında Azad aldığı tedavilerle tamamen iyileşmiş, Leyla ile tamamen eski günlerine dönmüşlerdi. Marsilya'ya yerleşerek önceki hayatlarında var olan her şeyi geride bırakmışlardı, bunlara meslekleri de dahildi. Aldıkları üzüm bağının içinde bulunan fabrika ile şarap üretimine başlamışlardı aynı zamanda.

Kolay olmamıştı eski iki yüz yıllık bir yeri üreten bir yer hâline getirmek. Leyla, her ne kadar önceleri istemese de annesinden kalan parayı almış, elle yüretim yapan fabrikayı çalışır duruma gelmesi için kullanmıştı. Azad ile birlikte bilmedikleri bir yer de, bilmedikleri işi yaparak özel üretim şaraplar üretmeye başlamışlardı.

Artık düzenli bir akışında sıradan bir hayatları vardı. Mardin de yaşarken ilk güne başlayan Leyla iken Marsilya da ilk kalkan Azad olmuştu. Yeni güne karısı ve kızının mutlu başlamalarını sağlamak için erken kalkmak bir rutin halini ve mutluluk verir olmuştu. Yine öyle yaparak daha gün yeni ağırmışken açmıştı gözlerini. Tüm hayatlarına anlam katan günün yıl dönmüydü aynı zamanda. Biricik kızlarının aralarına katıldığı beşinci yıl.

Derin bir nefes alarak hemen yanında göğsünde sıkıca sarıldığı kızlarıyla birlikte uyuyan Leyla'ya bakmıştı. Yüzüne oluşan gülümsemeyle yan dönerek bir elini başının altına koymuş, yıllardır huzurlu uyuduğu yerinde derin bir uykuda olan kızına bakmıştı. Yüzünde daha da büyüyen gülümsemesiyle uzanarak kokularını içine çekerek Leyla'nın ve kızının yanaklarını öpmüştü. Ardından uyanmamalarına dikkat ederek yataktan kalkmış, odadan çıkmıştı.

Leyla, kapanan kapı sesi ile gözlerini açarak etrafına bakmıştı. Yatakta sadece kızıyla olduğunu görmüş, kızını yatağa yatırarak yavaşça odadan çıkmıştı. Mutfağın kapısına geldiğinde küçük mutfaklarında iri bedeni ile kahvaltı hazırlayan Azad'a görmüş, yüzüne yayılan gülümsemeyle kollarını göğsünde bağlayarak kapı pervazına yaslanmış, Azad'ı izlemeye başlamıştı.

" Leyla'm daha ne kadar orada duracaksın? " demişti Azad ilk dakikadan beri Leyla'nın oradaki varlığına hissetmiş, daha fazla dayanamayarak yavaşça arkasını dönmüştü.

" Günaydın. Erkencisin yine her zamanki gibi! " demişti Leyla yaslandığı kapı perfazından doğrularak mutfağa girmişti.

" Sen neden bu saatte kalktın? "

" Narin'e börek yapacağım. "

" Ben de güzel kızıma doğum günü kahvaltısı hazırlayacağım. "

" Beş yıl oldu. " diyerek gülümsemişti Leyla dolabı açarak.

Azad, gülümseyerek Leyla'yı kendine çekmiş, korkusunu içine çekerek uzunca boynundan öpmüş;

" Yıllar geçiyor. " demiş, kollarını Leyla'nın beline sararak sırtını göğsüne yaslamıştı.

" Evet geçiyor. Sen kaç oldun? Kırk mı? " demişti Leyla gülümseyerek.

Biraz da olsa Azad'ın son zamanlarda takıntı hâline getirdiğin yaş konuşunu açarak. Ve yine başarmıştı. Azad, kaşlarını çatarak Leyla'yı kendine çevirmiş;

" Otuz beş! " demişti.

" Şunun şurasında kırk olmana bir şey kalmamış. Yaşlandın kabul et. "

" Ben hâlen gencim! Sen kendine bak! "

Leyla, kaşlarını çatarak Azad'a bakmış;

" Ne varmış halim de? Hem, ben daha otuz bile olmadım. Kimse çocuk doğurduğuma bile inanmıyor. Sen kendine bak! " diyerek susmuş, ardından elini Azad'ın saçlarına götürmüş; " Kırk yaşında adamsın kes şu saçları canım, uzatmak nedir! Spor yapmayı da bırakmalısın bence, yaşlı adamsın bir yerini sakatlayacaksın sonra! " demişti Azad'ın kollarının arasından çıkarak.

" Sanırım bu, "seni çok kıskanıyorum" demenin bir yolu. "

Leyla, itiraz etmek için dudakları aralamıştı ki Azad'ın gülen yüzü ile;

" Hiçte bile! " diyerek mırıldanmış, bakışlarını kaçırmıştı. " Sen içeri gitsene işime engel oluyorsun. "

" Daha başlamadın bile. "

" Engel oluyorsun işte! "

" Öyle olsun bakalım. İşin bitince haber ver, kahvaltıyı ben hazırlayacağım. "

Leyla, Azad'ın mutfaktan çıkmasıyla gülümseyerek arkasından bakmış, derin bir nefes alarak küçük kızının ve Azad'ın çok sevdiği patatesli böreği yapmaya başlamıştı. Yaptığı böreği fırına koyduktan sonra mutfaktan çıkacağı sırada vazgeçerek geri dönmüş, sadece Azad'ın doğum günlerinde yaptığı bol cevizli incir kavurmasını yapmaya başlamıştı. Kavurduğu incirlerin içine ceviz atmıştı ki, duyduğu ses ile bakışlarını kapıya çevirdiğinde gözlerini ovalayarak mutfağa giren Narin'i görmüş;

" Günaydın annecim. " demişti gülümseyerek.

" Günaydın anne, babam nerede? "

" Ne oldu? "

" Hiçbir şey! Babam nerede? "

" Arkanda. "

Narin, annesinin söylediği ile arkasını dönerek yüzüne yayılan gülümsemeyle Azad'ın yanına koşmuştu.

Leyla, yüzünde oluşan gülümseme ile arkasını dönerek ikiliye bakmıştı. İçinde yine her defasında kızı ve kocasını gördükçe oluşan sızı sarmıştı. Aslında hiçbir zaman babası ile yaşayamayacaklarının acısıydı kalbini sızlatan. Narin, babasından çok ona düşkün olsa da ve bunun için kendisine kızsa da, Azad ile Narin arasındaki ilişkiyi kıskanıyordu.

" Sen annen varken beni arar mıydın küçük hanım? " demişti Azad kızını kucağına alarak.

" Seni rüyamda gördüm baba. "

" Nasıl gördüğünü anlatmak ister misin? "

" Rüyamda bir tane çocuğu seviyordun. "

" Kardeşin miydi? " demiş Azad heyecanla. Bu düşünce bile gözlerinin parlamasına yetmişti.

" Bilmiyorum ama çok güzel bir çocuktu. Başka çocuk yapmayacaksınız değil mi? Ben bir tane olmak istiyorum! "

" Bir kardeşin daha olsaydı iyi olmaz mıydı Narin'cim? Ne güzel onunla oyunları oynardın. " demişti Leyla elini kaşları çatık bakan kızının yanağına koyarak.

Azad, Leyla'nın söylediği şeyle şaşkınca bakışlarını kızından çekerek Leyla'ya bakmış;

" Leyla'm? " demişti yavaşça Narin'i yere indirerek.

" Yok öyle bir şey Azad. Yani sanırım. Hem, senin dediğin gibi çocuk doğuramayacağım kadar yaşlıyım! "

" Ben ne zaman yaşlısın dedim? Sen bana yaşlı dedin. Bu sanırım ne demek oluyor? "

" Neyse ne! " diyerek Narin'i kucağına almış; " Biz içeri gidiyoruz. Sen de kahvaltıyı hazırlarsın artık. " diyerek mutfaktan çıkmıştı.

Sıcak yaz sabahında Leyla'nın ve Narin'in sürekli Azad'a takılmalarıyla kahvaltı masası hazırlanmış, kahvaltılarını yapmaya başlamışlardı. Kahvaltıdan sonra, her yıl yaptıkları gibi Azad, bir gün önceden aldığı pastayı kahvaltısını bitiren Narin'in önüne koymuş;

" Bir dilek tut ve üfle. " demişti.

Narin yüzünde kocaman gülümseme ile önce annesine ardından babasına bakarak;

" Tek çocuk olmak istiyorum! " deyip mumu üflemişti.

" Böyle dilek mi olur Narin? " demişti Azad hemen itiraz ederek. " Bir daha üfleyeceksin! " diyerek tekrardan mumları yakmıştı.

" Dilek bir kere tutulur baba. Ben de tuttum. "

" Olmaz öyle küçük hanım tekrar dilek tutacaksın! "

" Tutmayacağım! "

" Tutacaksın! "

" Tutmayacağım işte bana ne! " diyerek yerinden kalkarak elini pastaya daldırmış, bahçeye koşmuştu.

Leyla, iki elini de şakaklarına koyarak Narin'in peşinden kalkarak koşan Azad'ın arkasından bakmış, sıkıntıyla nefesini vererek başını iki yana sallamıştı. Yerinden kalkarak masayı toplamaya başlamıştı ki duyduğu melodi ile salonda çalan Azad'ın telefonunu almak için içeri girmişti. Jiyan'ın aradığını gördüğünde yüzüne yayılan gülümsemeyle;

" Jiyan? " diyerek aramayı cevaplamıştı.

" Günaydın yenge nasılsın? "

" İyiyim canım, sen nasılsın? "

" İyiyim. "

" Sesin neden kötü geliyor? Bir şey mi oldu? "

" Yenge çok önemli bir şey olmasa asla aramazdım biliyorsun, ben mecbur kaldım. "

" Ne oldu? "

" Annem ile babam dün gece bir kaza geçirdiler. Babam öldü. Annemin durumu ise çok ağır. Ben belki dayım son kez ablasını görmek ister diye aradım. "

Leyla, duyduğu şeyle olduğu yerde buz keserek öylece kalmıştı. Bir kez daha mutlu anlarında bir ölüm haberi, acı bir haber almışlardı. Ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemeden telefon kulağında öylece kalmıştı.

" Leyla'm ne oldu? İyi misin? " demişti Azad kucağında Narin ile verandanın merdivenlerine geldiklerinde Leyla'nın yüzünü gördüğünde içinde oluşan korkuyla.

" Azad, Heja abla. "

" Ne olmuş ablama? "

" Jiyan aradı, ablam ile eniştem kaza yapmışlar.

" Ablam nasıl? "

" Durumu kötüymüş. "

Azad, kalbini saran acıyla ve sıklaşan nefesi ile Leyla'nın elinden telefonu almış, Jiyan'ı aramıştı. Yeğenim dudaklarımdan dökülen her bir söz Azad'ın da gözlerinden yaş olup akarken, Leyla kızının elini sıkıca tutarak ne yapacağını bilemeden öylece Azad'a bakmıştı.

Hayat onlar için mutlu geçerken vazgeçtikleri topraklarda acı gerçekler onları içine almak için gün sayıyordu. Mutluluğun haram kılındığı kaderleri pusuda bekleyen düşman gibiydi âdeta. Her mutlu anda acı yüzümü gösteriyordu.




***********

Herkese merhaba;
Geç kaldım biliyorum. Şu lanet pandemi döneminde en çok işinden dolayı etkilenen birisi olarak uygulamaya girmek bölüm yazıp paylaşmak için kolay olmuyor benim için.

Finale çok az kaldı. "YEMİN" için beklemede kalın. Kiminiz Şilan ve Gülistan'ın acı çekmesini istiyor biliyorum ama hiç kimse yaşattıklarını yaşamadan ölemez bunu düşünenlerdenim Şilan ve Gülistan çok acı çekecekler ama biraz daha zamanı var. Sonuçta bir insana acı çektirmek için neresinden vurduysan oradan acı çekmek zorundasın... Hepinizi kocaman öpüyorum sevgilerimle💕









Sevgilerimle 💕

Continue Reading

You'll Also Like

1K 123 2
Bir Bey Oğlu ! Hamza Ömer Altınışık Bir Bey Kızı ! Zerda Incekara Bir Bey Oğlu ! Ahmet Eyüp Incekara Bir Bey Gelini ! Begüm Reyhan Bozdoğan Bursa...
16.2K 1.2K 33
Belirsizlikten kurtulmak mümkün mü? Evet diye cevap verdiğinizi duyar gibiyim ancak hayatınızın herhangi bir bölümünde bu duyguyu yaşadığınızı ve ar...
6.2K 531 13
Yüzüme inen tokatların acısı değil de ata dediğim insanın zalimce bertaraf ettiği hayatım yakıyordu canımı... Feryadım yalnız babama değil, hükmümü...
246K 17.7K 75
Biz üç kadın, üç nesil kadın her mevsimi yaşadık. Bazılarımız çok daha ağır şeylerle sınandık. Ne olursa olsun hayatta kalmayı başardık. Deliler gibi...