Karanlık • [b×b]

By mavigollge

2M 164K 86.3K

[Tamamlandı] Ayaz, yıllardır tek başına yaşayan, kendi halinde bir adamdı. Şimdiyse karşısında bir ay boyunca... More

-1- Tanışma
-2- Yakışıklı
-3- Kıskanç
-4- Kaza
-5- Banyo
-6- Çorba
-7- Kütüphane
-8- Yemek
-9- Dalga
-10- Market
-11- Kayıp
-12- Vicdan
-13- Hazırlık
-14- Hayal
-15- Davet P1
-16- Davet P2
-17- Yardım
-18- Heyecan
-20- Öpücük
-21- Ateş
-22- Trip
-23- Kahvaltı
-24- Farklı Duygular
-25- Utangaç
-26- Benimki
-27- Sabır
-28- Veda
-29- Hüzün
-30- Özledim
-31- Kahraman
-32- Şefkat
-33- Sevgilim
-34- Kontrol
-35- Yolculuk
-36- Tatil
-37- Bar
-38- Yalnız
-39- Gönül Almak
-40- Telefon
-41- Bebek
-42- En Değerlim
-43- Hissetmek
-44- İstek
-45- Tüm Kalbimle
-46- Gergin
-47- Civciv
-48- Planlar
-49- Hayallerimden Güzel
-50- Sevimli
-51- Bambaşka Dokunuşlar
-52- Gökkuşağı
FİNAL

-19- Dilek

41.5K 3.4K 1.6K
By mavigollge

Ne yapmam gerekiyordu?

Normal insanlar böyle bir durumda ne yapardı?

Sevinmeli miydim?

Direkt sarılsam...ne olurdu ki?

Bileğini bırakıp kenara kaydım. Fazla darlamak istemiyordum. Korkabilirdi. Tedirgin etmemeliydim.

"Ne oldu?" dedi, elini bıraktığım için soruyordu.

"Telefona mesaj geldi." diye bir yalan söyledim.

"Kimmiş?"

"Arkadaşım." merakla bakan yüzünü yere çevirdi.

İçimde yeşeren şeyler o kadar büyük ve sağlamdı ki...küçük yeşil bir sarmaşık gün geçtikçe büyüyüp, katılaşmış tüm organlarıma sarılmıştı sanki. Üzerindeki minik çiçekler akciğerlerime dağılmış, nefes alışımı kolaylaştırmıştı. En çok da kalbime etki etmiş gibiydi... Artık kan pompalamak dışında işlevleri de vardı.

"Ah ulan..." istemsizce iç geçirip başımı iki yana salladım.

"Ne oldu?" dedi Yankı. "Bir şey mi yaptım?"

"Yankı, artık paranoyak gibi sürekli 'naptım' diye düşünmeyi bırak." o benim tepkilerimden korktukça kendimi bok gibi hissediyordum.

"Tamam."

Ayağa kalkmadan önce elini tuttum. Beraber kalktığımızda yüzünü bana dönüp havaya kaldırdı. Ondan uzun olmak ilk kez hoşuma gitmişti. Sarılsam kollarımın arasında kaybolacaktı sanki.

"Şimdi sarılacağım." ürkmemesi için önden bilgilendirip göğsüme çektim bedenini. İtiraz etmeden kollarını belime sardığında burnumu saçlarına bastırdım. Mis gibiydi bu çocuk...mis gibi kokuyordu.

"Sarp ve Nilay'la barıştın mı?"

"Sikeyim barışını." diye çıkıştığımda yerinde sıçradı. "Sana kızmadım. Sana kızmam...onlara diyorum."

"Onlarada kızmasan..."

"Onlar seni neden ilgilendiriyor?" benim bu dünyada kızmayıp ilgileneceğim tek bir insan vardı artık, o da kollarımın arasındaydı.

"Üzülüyorum."

"Üzülme." saçlarıyla ensesi arasını okşadım. "Hem...onlar senden büyük. Abi ve abla demen lazım."

"Niye?" kollarını çekip ayrıldı benden. Bana kalsa saatlerce bekleyebilirdim. Tabii o benim gibi şeyler hissetmiyordu. Normaldi.

"Ne demek niye Yankı, bana neden diyordun?"

"Haklısın." söyleyecek çok şeyi var da susuyormuş gibiydi.

"Temizlik şirketinden gelecekler bugün. Dışarı çıkıp hava alalım."

"Gerçekten mi?" gözlerini sonuna kadar açarak gülümsedi. "Üstüm temiz mi?"

Yer yer lekelenmiş tişörtüne baktım. "Temiz ama değiştirelim yine de." ona beklemesini söyleyip çıktım odama. Kiremit rengi bir tişört seçip tekrar aşağı döndüm. Bıraktığım şekilde duruyordu.

"Kollarını kaldır." ikiletmeden dediğimi yaptı. Tişörtünün eteklerinden tutup havaya kaldırarak çıkarttım. Yenisini giydirirken beyaz teninde geziniyordu gözlerim. Allah Yankı'yı yaratırken üzerinde epey durmuş olmalıydı.

"Gel hadi." elini tutup bastonunu da diğer eline verdikten sonra çıktık evden. Arabaya binmesine yardımcı olup sürücü koltuğuna geçtim. Biraz ilerlemiştik ki elini kendine doğru salladı.

"Camı açabilir miyiz?"

"Soruya bak yarabbim..."dudağımı ısırarak iç geçirdim. Bir insan bu kadar kibar ve düzgün konuşabilirdi.

İstediğini yapıp camı indirdiğimde kırmızı ışık yandığı için durdum. Yankı'ya bakarken yan arabadakiler çekti dikkatimi. Küçücük arabanın içine doluşmuş dört tane davar ağzının suyu aka aka Yankı'yı izliyordu.

Kaşlarımı havalandırıp kafamı sallayarak önlerine dönmelerini işaret ettim. Aksi takdirde inip hepsinin anasını sikmek zorunda kalacaktım.

Şoför koltuğundaki kolunu dışarı sallayıp Yankı'ya bir şeyler demeye hazırlanırken camı kapattım. Elini çekip kapanan cama dokundu Yankı. "Neden kapattın?"

"Üşütme diye." yeşil ışık yandığında bastım gaza. Aldım plakanızı piç kuruları, umarım bir daha karşılaşırız.

Sahile geldiğimizde arabayı park edip çıktım dışarı. Yankı'yı indirip denize yaklaştırdım. Tıpkı az önce söylediği gibi deniz kokusunu soludukça yüzünde huzur dolu bir ifade oluşuyordu.

Kafelerden birine girip denize bakan masaya oturduk. Yankı'nın bastonunu kenara yaslayıp kulağına doğru eğildim. "İki dakikaya geleceğim, bir yere ayrılma."

"Nereye." bileğimi tuttu sıkıca. 

"Lavaboya gidip geleceğim sadece." istemeye istemeye bileğimi bırakınca adımlarımı kasaya ilerlettim. Eski bir dostumun mekanıydı, rica etmem gereken bir şey vardı.

Meseleyi halledip arkamı döndüğümde Kumral, uzun saçlı bir genç kızın Yankı'nın yanına oturmuş gülerek bir şeyler anlattığını gördüm. Hızlı adımlarla yanlarına ilerleyip sandalyemi büyük bi gürültüyle çektim.

"Ayaz." dedi Yankı, yüzü gülüyordu. "Geldin mi?"

"Geldim." yerime oturup kıza diktim bakışlarımı. Eğer Yankı'yı rahatsız etmiş olsa kız mız dinlemez hiç de nazik olmayan bir şekilde uzaklaştırırdım...da Yankı rahatsız görünmüyordu işte.

"Deren, bu Ayaz."  Deren denen kız buydu demek...

"Merhaba." elini uzatınca uzanıp tuttum. "Bir daha Yankı'yı yalnız bırakıp uzaklaşmazsan sevinirim."

"Hemen döndüm." derken elimi ayırıp dizime sildim. Elleri terlemiş biriyle tokalaşmak dünyanın en boktan hissi olabilirdi.

"Benim geldiğimi fark etmediniz sonuçta, benim yerime bir başkası da olabilirdi."

"Sorun yok Deren, ben çocuk değilim." duruşunu dikleştirip elini Deren'in elinden çekti Yankı. Sinirleri bozulmuş gibiydi.

"Ben seni düşünüyorum Yankı'm."

"Yankı'm." dudağımı ısırarak sakin kalmaya çalıştım. "Sana vereceğim bir-" kızın koluna yavaşça vurup susmasını işaret ettim. "Ne?" dedi kaşlarını çatarak. Yan tarafta uğraşan garsonları gösterdiğimde beni anlayıp sesini kesti.

"Yankı, gel sen buraya." ayağa kalkıp yanlarına dolandım. Elini tuttuğumda ikiletmeden kalktı. Deren'in afallamış bakışlarına aldırmadan yanımdaki sandalyeye geçirdim Yankı'yı.

"Napıyorsun sen ya?" 

"Allah'ım bir kere de sinirimi bozmayan insan gönder." Yerime oturduğumda kaşlarını çatarak bana baktı Yankı. "Sen hariç." diye düzelttim cümlemi. Bakışları yumuşarken dudaklarını birbirine bastırarak önüne döndü. Dalga mı geçiyordu benimle?

"Eğleniyorsun bakıyorum." diye fısıldadım kulağına doğru. Biraz daha yaklaşınca nefesimin boynuna çarptığını hissetti. 

"Yoo." kendini öne çekerken bize doğru gelen garsonu gördüm. Masanın yanına kadar gelip elindeki pastayı masaya bıraktı.

"Doğum gününüz kutlu olsun Yankı Bey." üzerinde yanan mumlar Yankı'nın yüzünü aydınlatıyordu. Bana doğru dönüp şaşkınlıktan aralanmış dudaklarıyla gözlerimin içine baktı.

"D-Doğum günüm mü?"

"Evet canımın içi!" diye bağırdı Deren. "İyi ki doğdun!" deyip alkışlamaya başladığında etrafımızda oturan insanlar da katılmıştı. 

"Ya..." bir şeyler geveleyip gülümsedi Yankı. 

"Üfle hadi, dilek tutmayı unutma." Deren'in cümlesinden sonra gözlerini kapatıp birkaç saniye düşündü. Masanın altındaki eli elimi kavradığında öne doğru eğilip üfledi pastasını.

Tekrar bir alkış koparken dişlerini göstererek gülümsüyordu Yankı. Elimi üste çıkarıp baş parmağımla okşamaya başladım. Allah'ım sen bana napıyorsun, nası bir şey yaşatıyorsun bilmiyorum ama...içime sokasım geliyor şu çocuğu.

"Hediyeni de vereyim hayatım." Deren çantasından çıkardığı paketi Yankı'nın eline sıkıştırınca elimi bırakmak zorunda kaldı. Kolayca açılabilecek bir şeydi. İçinden çıkarttığı tablo benzeri çerçeveletilmiş tahtanın üstünde kabartmalı yazılar yazıyordu. Parmaklarını üzerinde gezdirip ne yazdığını okuduktan sonra kocaman gülümsedi. Ne yazıyordu da mutlu olmuştu bu kadar?  Benim yanımda hiç böyle gülmemişti...

"Teşekkür ederim Deren'im."

"Umarım beğenmişsindir, Ayaz bana yazınca apar topar geldim buraya. İlk aklıma gelen hediyeyi seçtim."

"Ayaz." şaşkınlıkla mırıldandı Yankı. "Sen...Deren'i mi çağırdın, doğum günüm için?"

"Onu seviyorsun diye-" 

"Sen ne aldın Ayaz?" sözümü kesip, meydan okurcasına gözlerime bakan kıza kaşlarımı çattım. Yankı mutlu olsun istemiştim ama pişman etmişti çağırdığıma. Onu umursamadan Yankı'nın kulağına doğru eğildim. Bu sefer nefesimi hissedince irkilmedi ya da kaçmaya çalışmadı. Alışmıştı.

"Henüz bir hediyem yok." diye fısıldadım mahcup bir sesle. "Ama söz veriyorum telafi edeceğim."

"O ne demek öyle." dedi, hediyeyi umursamadığı yüzünden çok net belli olsa da içim rahat değildi.

Meral'in mesajı sayesinde evden çıkmadan önce öğrenmiştim doğum günü olduğunu. Zamanım kısıtlı olunca tek yapabildiğim Yankı'yı mutlu edecek birilerini bulmak olacaktı. Deren gelmişti benim de aklıma. Eğer Nilay bana küs olmasaydı kesinlikle harika şeyler düşünür, iki dakika içinde müthiş bir organizasyon yapardı. İlk kez birisi için sürpriz yapmaya kalkışmıştım. Bu kadarı geliyordu elimden.

"Hadi sarılalım Yankı, gel." Deren kibarca kalkmasını rica edince masaya tutunarak ayağa kalktı Yankı. 

Ellerim cebimde, Deren'e sarılışını izlerken nasıl sakin kalacağımı planlarken hiç beklemediğim bir hamle yapıp bana döndü. Kendisini bekleyen Deren'i es geçip, kollarını boynuma sarmıştı. Kısa süreli bir şaşkınlığın ardından beline sarılıp kendime çektim.

"Teşekkür ederim Ayaz." dedi sessizce, başını göğsüme yasladığında kalbim tekledi.  "Ne diledim biliyor musun?" dudağını ısırarak kıkırdadı. 

"Ne diledin?"

"Söyleyemem..." kedi gibi başını bastırıp biraz daha sokuldu. "Yoksa gerçekleşmez."

"Çok önemli bir şey o zaman."

"Kesinlikle..."

Neden durup dururken Yankı'ya doğum günü yaptım bilmiyorum, Ayaz'ı şu ince düşünceli insan tipine biraz geçirmek lazım. Her türlü olayda daha hassas davranmaya başladığını size göstersin istedim galiba

Bunları yazmayı aşşşırı çok seviyorum ve smut yazacağım anı iple çekiyorum şköçömşnömçk

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 77.1K 26
[TAMAMLANDI] Öğretmen Yusuf ve Eşkıya Yılmaz'ın hikayesi...
205K 17K 16
[TAMAMLANDI] Gardiyan - mahkum "Benim ruhumdaki çiçekler soldu çocuk." dedim. "Ondandır bu hüzün gözlerimde." Bana buruk bir şekilde bakıyordu. Bir...
2.9M 230K 78
[Tamamlandı] Kabadayıların ve tehlikeli tiplerin olduğu şehrin en kötü mahallesi ve lisesi...
1.9M 71K 19
Lodos Çetin ciddiyete tapan, sert bir antrenördü. •eşcinsel bir kurgudur.