Euphoria ❧ KookU

By ibangtanyou

497K 54.7K 49.8K

Tenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇 More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
Final Bölümü

43.Bölüm

5.9K 703 585
By ibangtanyou

(Jungkook)

Yeterince kuruladığımı düşündüğüm saçlarımdan sıyırdığım havluyu kirli sepetine bırakıp bakışlarımı merdivenlere yönelttim. Herhangi bir tıkırtı duymadığım için Jieun'un duş süresinin uzayacağını düşünerek şöminenin karşısına taşıdığım pufun üzerine oturup geriye doğru yaslandım.

Tüm günü Jimin'in ailesinin çiftliğinde geçireceğimiz için tedirgin hissetmiş olsam da işler sandığımdan çok daha iyi gitmişti. Jimin'i sevmesem de ailesi bize oldukça sıcak davranmıştı. Üstelik Miri'yi de Seoul'e götürmeme izin vermişlerdi. Çiftlikte zaten Miri dışında iki tane daha köpek bulunuyordu. 

''Gel buraya kızım!''

Koltuğun üzerindeki yastığı dişleri arasında çekiştirip duran, sağa sola zıplayan Miri, sesimi duyunca önce koltuğun üzerinden yere baktı. Kısa bacakları yüzünden direkt olarak yere zıplamak onu korkutmuş olmalı ki az ileride yerde bulunan mindere doğru koştu ve önce minderin üzerine ardından da yere zıplayıp yanıma zıplaya zıplaya ulaştı.

''Aklımı kaçıracağım, çok şirinsin!''

Kesinlikle bu konuda Jieun ile yarışabilirdi.

Başını okşayıp birkaç kez tüyleri arasına öpücükler kondurduktan sonra onu rahat bıraktığımda yeniden az önce olduğu gibi koltuğun üzerindeki yastık ile cebelleşmeye gitti. Üzerindeki kardan adam figürü dikkatini çekiyor olmalıydı.

Merdivenlerden işittiğim sesler yüzünden bu kez bakışlarım oraya kaydığında üzerinde beyaz bralet, beyaz şort ve vücut hatlarını saran transparan kısa beyaz bir elbise ile birlikte hala saçlarını havlu yardımı ile kurutmaya çalışarak merdivenlerden inmekte olan Jieun'u gördüm ve nefesimi tutmak durumunda kaldım. Artık bilerek aklımı başımdan almaya çalıştığını düşünmeye başlamıştım.

"Böyle mi uyumayı planlıyorsun?"

Sesimin sonlara doğru kısılmasına engel olamadan sorduğum soru karşısında Jieun bakışlarını kaçırdı. "Burada hiç kıyafetim kalmamış. Yanıma da pijama almayı unutmuşum. Bunları buldum. Üzerime bir de senin hırkalarından giyinmeyi düşünüyorum."

İsteseydi ona sweatshirtlerimden birini verebilirdim. Böyle çok seksi göründüğünün farkında olmadığını sanmıyordum.

Pürüzsüz bacaklarında gezinen bakışlarımı zorlukla ondan ayırdım ve üzerimdeki hırkayı çıkardım.

''Al bunu giyin üzerine."

Jieun ona uzattığım hırkayı hızlı bir şekilde üzerine geçirip onun için hazırda bulundurduğum pufa, yani yanımdaki boş pufa geçti. Şöminenin yanında bıraktığı makyaj çantasına uzanıp tarağını ve yumusatıcı saç spreyini çıkardığında yüzünü izlemekle meşguldüm.

"Benim taramama izin verir misin?" diye istekle sorduğumda Jieun gülümseyerek tarağı avucuma bıraktı. Pufun üzerinden kalkıp renkli minderlerden birini şömineye daha yakın bir yere koydum ve bağdaş kurarak oturdum.

"Gelsene böyle."

Jieun yerinden kalkıp aramızda mesafe bırakacak şekilde önümde oturduğunda saçlarındaki havluyu da indirdi bununla birlikte burnuma taze çilek kokusu doldu. Cidden şampuanı ve duş jeli çok güzel kokuyordu. Özellikle onun tenine bu koku çok yakışıyordu.

Aramızdaki uzaklığı sona erdirecek şekilde dizlerimin üzerinde biraz yükseldim ve saçlarının uçlarına yumuşatıcı spreyden biraz sıktım. Tarağın kolaylıkla aktığı yumuşak saçlarını büyük bir keyifle tararken ondan aldığım koku yüzünden etkisinden kurtulamıyordum.

"Annem de küçükken hep burada saçlarımı tarardı. Şöminenin hemen önünde."

Tarağı yavaşça bırakıp bacaklarımı iki yana açarak oturdum. Şimdi bacaklarımın arasında onun bedenini sıkıştırmıştım. Kollarımı yavaşça göğsünün altından beline sardığımda ıslak saçlarını sol tarafına alıp sırtını göğsüme yasladı ve ben kokusunu içime çekerek gözlerimi kapattım. Sadece onun varlığını hissetmek istiyordum.

"Anneni hatırlıyor musun?"

"Yüzünü hatırlıyorum. Beni kucağında uyuturken söylediği şarkıları da."

"Anne sevgisini hiç tatmadım" diye mırıldandığımda Jieun göbeğinin üzerinde duran elimi tuttu. "Ben buradayım" der gibi tuttu.

"Bayan Kang bahsetti. Seni üzmemek için bu konuyu hiç açmadım ama içini dökmek istersen dinlerim."

Derin bir iç geçirip acı bir tebessüm ile birlikte gözlerimi açtım. Çocukluğumdan kalan her anıyı unutmak istiyordum. En azından babası tarafından sevilen biri olmak için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Ona görünmemek, sesimin işitilmemesi için çabalamak, hatta varlığını unutturmaya çalışmak gibi. Çünkü babam böyle istemişti. Annemin ölümünden beni sorumlu tuttuğu için yok gibi davranmaktı benim evlat olarak görevim. Ve buna rağmen o evde fazla barınamamış çocukları sadece işinin bir parçası olarak gören dadım ile birkaç kötü yıl daha geçirmiştim.

"Seninle böyle bir yerdeyken" dedim ve duraksadım. Burnumu boynuna gömüp kokusunu bir kez daha içime çektim. "Kötü şeylerden bahsetmek istemiyorum."

Burnumu boynundan çektiğimde nefesini bırakan Jieun yüzümde yeniden bir gülümseyiş oluşmasını sağladı.

Yeniden burnumu boynuna sürtüp "bir kerecik öpsem olur mu?" diye sordum. Nefesim tenine çarparken ve kokusu bu kadar yakınımdayken minik bir öpücüğe karşı çıkmamasını umuyordum.

Öylece durmaya devam eden Jieun'un onay verdiğini düşünerek sıcak dudaklarımı boynuna bastırdım. Tenine değen dudaklarımda oluşan akım dudaklarımı karıncalandırırken doyumsuzluk hissi ile henüz teninden çekebildiğim dudaklarımı bu kez köprücük kemiğinin boşluğuna dokundurdum ve oraya da minik bir öpücük bıraktım.

Dudaklarımı ayırıp soluk almak ve durabilmek için başımı geriye doğru kaldırdığımda henüz kendine gelmiş gibi belindeki ellerimden sıyrılan Jieun telaşla yerinden kalktı.

"İzin vermemiştim" diye mırıldandığında hızlı soluklarımı dizginlemeye çalışıyordum.

"Sen cevap vermeyince..."

"Neyse."

Geriye doğru birkaç adım atan Jieun duraksayıp koltuğa doğru yöneldi ve sonra salonun tam ortasında öylece durdu.

Ayağa kalkıp ağır adımlarla onun karşısına geçtiğimde bakışlarını kaçırdı.

"Yine beni öptün diyerek ağlamaya başlamazsın umarım" diyerek başımı sevimli bir şekilde yana yatırdım. Gözlerine bakmaya özen gösteriyordum ama o bakışlarını kaçırmakta ısrarcıydı.

İsaret parmağımı boynuma doğru götürüp "ödeşebiliriz" dedim. "Sen de beni öpebilirsin."

Jieun omuz silkip bu kez merdivenlere doğru yürümeye başladığında ardından hızlı adımlarla ona ulaşıp arkadan beline sarıldım.

"Özür dilerim. Öpmem bir daha."

Her ne kadar suçlu bir ifadeyle bürünmeye çalışsam da ses tonumdaki neşeye engel olamamıştım. Hem gerçekten kızdığı taktirde kafamda bir şeyler parçalayacağını biliyordum.

"Henüz aramızda bir şey yok. Beni bu şekilde öpmen doğru değil."

Ellerimi belinden ayırıp Jieun'un kolundan tutarak bana doğru dönmesini sağladığımda tek kaşımı havalandırdım.

"Ne demek aramızda bir şey yok? Beni kullanıyor musun?" diye sahte bir sızlanma eşliğinde sordum.

Jieun da aynı şekilde omzuma canımı acıtmayacak bir yumruk attı. "Dalga geçme. Bir ilişkimiz yok."

"Jieun farkında mısın bilmiyorum ama sevgili olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz."

"İlerliyoruz işte. Henüz o noktada değiliz."

"O noktaya gelmek için seni bekliyoruz" dedim. Bir adım atsa ona doğru koşacağımı bilmiyormuş gibi davranmasını istemiyordum.

"Öyle mi?"

"Öyle" dediğimde bir süre bekledi.

Bana sarılmasını ya da öpmesini bekledim fakat o "öyleyse ben uyumaya gidiyorum" diyerek yeniden merdivenlere yöneldi.

Ne yani birlikte uyumayı da mı istemiyordu?

Asılan suratımla birlikte koltuğun üzerinde uyuyakalan Miri'ye döndüm. Belki de ben fazla umutlanıyordum.

Ağır adımlarla koltuğa doğru ilerlediğimde pata küte merdivenlerden inmeye başlayan Jieun'a doğru döndüm. Bana doğru koşar adımlarla ulaşıp parmak uçlarında yükselerek yanağıma kısacık bir öpücük bıraktı.

"İyi geceler öpücüğü vermeyi unuttum."

Bir şey söylememe fırsat bile vermeden yine üst kata kaçarken derin bir geçirip başımı sağa sola olumsuzca salladım.

"Ben bu tatlı ama başımın belası Jieun ile ne yapacaktım?"

Ben geldim

Bunu geçiş bölümü olarak düşünün. Bir sonraki bölüm için planlarım var 🙊😈

Yalniz çocuğum delirmese bari. Canım JK ♡ Kıyamam 😍

Bu arada Jungkook, Run bölümünde Jieun'un Rain Drop şarkısını coverlamış. Yine kookU aşkım zirve yaptı 😍 çokça bölüm yazmak istiyorum siz sınırları çabucak doldurun O yüzden 😄💕

Yeni bölüm için;
Vote sınırı:290
Yorum sınırı:400

Continue Reading

You'll Also Like

660K 81.2K 69
"Hiç kolay olmayacak." Erkek olan iç çekerek konuştuğunda, kız en yakın arkadaşının sesindeki hüzün içinde boğulduğunu hissetti. Kolay olmayacaktı a...
248K 23.6K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
32K 3.2K 31
"Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." -Tolstoy Sung Iseul, taşındığı yeni şeh...
196K 9.8K 51
"Haru'm," dedi sonra, nefes boruma güller sıkıştırdı. "Gün'üm, Günler'im." Gömleği gerdanıma değdi, yanağımı göğsüne yasladım. Başını eğip, dudakları...