Euphoria ❧ KookU

By ibangtanyou

497K 54.7K 49.8K

Tenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇 More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
Final Bölümü

42.Bölüm

6K 715 506
By ibangtanyou

NOT: Awake çok güzel gelsenize 💙

(Jieun)

Jungkook ile birbirimize karşı yaptığımız itirafın ardından duygularımı anlayabilmek, kendimi dinleyebilmek için izin istemiştim fakat birlikte zaman geçirmemizi sağlayacak bir süre sadece ikimizin olacağı bir yere gitme teklifini de reddedememiştim.

Tabii bahsettiği yerin aslında beni en çok mutlu edecek çitliğimiz olduğunu bilmiyordum. Seoul'e az çok alışmıştım ama burası kendimi fazla özgür ve enerjik hissettiğim tek yer olarak kalacaktı. Ve Jungkook böyle bir jest yaparak beni oldukça şaşırtmıştı.

Egosundan burnunun ucunu göremeyen biri olarak nitelendirdiğim kişi, kalbinde aslında kocaman boşluklara sahipti ve ben o derinlerde gizlediği sevginin açığa çıktığını gözlemlemekten oldukça mutluydum.

Burada Jungkook ile güzel anılar biriktireceğimize inanmaya başlamıştım.

Tabii az önceki öpücüğün bu anılar arasında olmasını planlamamıştım. Bazı şeylerin benim kontrolüm dışında gelişmesine engel olamıyordum

Her ne kadar Jungkook'a yenilmemek adına yanaklarına kondurduğum bir öpücükten ibaretmiş gibi dursa da hızlanan kalp atışlarım eşliğinde mini markete doğru koşar adımlarla ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde Jungkook'un hala bir eli yanağında, olduğu yerde beklediğini görerek gülümseyişimi dudaklarımın arasında bastırdım.

Bakışlarımı sütlerle dolu rafa yönelttiğimde bir yandan da arkamı dönüp Jungkook'u kontrol ediyordum. Artık bulunduğu yer ile bütünleştiğini falan düşünmeye başlamıştım.

Gülümseyerek koluma bir sepet takıp birkaç tane muzlu süt seçtim. Daha sonra Jungkook'un benden daha fazla içtiğini ve bana bırakmayacağını düşünerek birkaç tane daha ekledim.

"Bana bir öpücük borcun var haberin olsun."

Ne ara markete girip ardıma geçtiğini anlamadığım Jungkook'un kulağıma doğru fısıldamasıyla hafif bir ürperdim. Ses tonu daha önce de bu kadar etkileyici miydi yoksa ben ona karşı bir şeyler hissetmeye başladım diye mi etkilenmiştim?

"Öpücüğün borcu mu olurmuş?" diyerek omuz silktim ve birkaç adım ilerleyerek peynir kutularına uzandım. Mümkün olduğunca umursamıyormuş gibi davranmıştım.

"Sen kabul edersen neden olmasın?" diyerek yeşil zeytine uzanan Jungkook'a gülümsedim fakat cevap herhangi bir onay vermedim.

Yemek yaparken de lazım olabilecek her türlü malzemeyi de sepete ekledikten sonra baharat bölümden birkaç paket ile birlikte yanıma gelen Jungkook ağırlaşmaya başlayan sepeti elimden aldı.

İlk zamanlarda hırkasını bile paylaşmak istemeyen Jungkook nasıl bu kadar kısa bir sürede değişmişti?

.....

"Jungkook buraya gelsene!"

Birlikte hazırladığımız yemeğin üzerine bulaşıklarla ilgilenen Jungkook, ellerindeki köpüğü yıkayıp ellerini kağıt havlu ile kuruladıktan sonra yanıma ulaştı.

"Arkanı dönüp otursana" dediğimde tereddütle bir süre bana baksa da arkasını dönüp yere oturdu ve ben dizlerimin üzerinde yükselerek az önce odamda bulduğum lastik toka paketini cebimden çıkardım ve Jungkook'un saçlarına uzandım. Öndeki uzun saç tutamını ellerimin arasında toplamaya başladığımda "bunu yapmana izin verdiğime inanamıyorum" diyerek iç çeken Jungkook'a aldırmadan yumuşak tutamı pembe lastiklerden biriyle topladım.

Dizlerimin üzerinde ilerleyerek Jungkook'un önüne geçtiğimde alnı açık görüntüsüne beğeniyle baktım. Yüzünü avuçlarımın arasına alıp bakmaya devam ederken adem elmasının yukarı hareket edip yutkunması ile birlikte "çok sevimli görünüyorsun" diyerek ortamın sessizliğini dağıtmaya çalıştım. Hem sevimli hem çekici görüntüsü karşısında afallamış gibi görünmek istemiyordum. Bu yüzden usulca ellerimi sıcacık yanaklarından çekip geriye çekildim.

"Seni San ile tanıştıracağım" diyerek ayağa kalkıp elimi Jungkook'a uzattım. Benimle birlikte ayağa kalkacağını sanmıştım fakat o tuttuğu elim sayesinde beni kendine doğru çektiğinde küçük bir çığlık attım. Kendimi birazcık yana kaydırmasam kucağına düşecektim.

"Ne yapıyorsun?" diye sahte bir sinirle homurdandığımda bu kez o elleri ile yanaklarımı avuçları arasına aldı. Bakışları yüzümün her bir köşesini inceliyordu ve ben neşenizde gerilmiştim. Bu sahnenin sonunda yalnızca dudaklarının yanağımı bulacağını sanmıyordum. Üstelik dudaklarımda duraksayan ve izin almak istercesine bana bakan gözleri de bunu doğruluyordu.

Jungkook'un ellerini bileklerinden tutup yavaşça yere indirdiğimde kendini toparlayarak bakışlarını benden zorlukla çekti ve az önce yaptığım gibi ayağa kalkıp elini tutmam için bana uzattı.

Bakışlarında gördüğüm arzuya rağmen benim istediğimi diretmeden yerine getirmesi, hislerine söz geçirebilmesi bana değer verdiğini gösteriyordu ki bu benim için çok önemliydi. Ona güvenmekte haksız olmadığımı gösteriyordu.

Parmaklarını elimin arasından geçirip elimi daha sıkı kavrayan Jungkook, dışarı çıktığımızda sessizliğini nihayet bozdu.

"San nerede?"

"Jimin'in ailesi bakıyor ona. Biraz ileride pirinç keki dükkanları var. Buraya çok yakın."

Jungkook başını olumlu bir şekilde sallayıp bahçenin çıkışına ilerleyecekken adımlarını durdurdu. Neden durduğunu soracağım sırada kısa bacakları ile bize doğru koşturan Miri'yi gördüm.

"Tanrım! Bu çok tatlı!"

Jungkook'un sevinçle Miri'ye doğru ilerleyip onu kolları arasına almasını izleyince gülümseyişim dudaklarıma yayıldı. Artık Çoko'yla ilgilenmeyişinin hayvanları sevmediği anlamına gelmediğini çok net anlamıştım. Sanırım o derinlerde sakladığı sevgiyi çoktan açığa çıkarmıştı. Benim ekstra bir şey yapmama gerek yoktu.

"Adı Miri. Jimin'in köpeği."

"Sahibini sevmem ama Miri çok şirin."

Jungkook'un yanına geçip onun gibi bağdaş kurarak yere oturdum ve koluna sahte bir sinirle vurdum.

"Jimin kötü biri değil. Sevmemen için hiçbir sebep yok."

Jungkook, Miri'nin beyaz tüyleri arasında ellerini gezdirirken başını bana doğru çevirdi.

"Aşık olduğum kız ile çocukluktan beri çok yakın. Bir sürü anınız var. Her halini her şeyini biliyor. Üstelik sen ona karşı bir şeyler hissediyordun. Bence sevmemem için çok fazla sebebim var."

Kaşlarım havalanırken usulca başımı aşağı yukarı salladım oysa yalnızca "aşık olduğum kız" tanımına takılmıştım.

Hoşlanmak değil de aşık olmak tabirini kullanmıştı.

Dikkatini üzerimden çekip bacaklarına tırmanmaya çalışan Miri'yi durdurdu ve ellerini "hadi çak bir beşlik" diyerek Miri'ye doğru uzattı.

Miri eğitimli bir köpek olduğu için Jungkook'un ellerine patileri ile dokunurken gülmeye hatta kahkaha atmaya başlayan Jungkook'a karşılık gülümseyişim derinleşti. Ama aklım hala aşık olduğunu dile getirmesindeydi.

Öyleyse hisleri benim sandığımdan çok daha öte miydi?

"Jimin köpeğini neden yanına almadı?"

Jungkook'un merakla sorduğu soruya karşılık "alamazdı" diye kısa bir yanıt verdim.  Şu an zaten çok küçük bir evde kalıyor. Stüdyo tarzı bir evde. Ve en önemlisi öğrenciye bile ev kiralamak istemeyen ev sahipleri köpeği olan birine asla evini kiralamazdı.

"Kim bakıyor Miri'ye peki?"

"Jimin'in ailesi" diye yanıt verdiğimde Jungkook alt dudağını ısırarak bana döndü. "Hem San, hem Miri, hem pirinç keki dükkanı... Çok yorucu olmuyor mudur?"

Bakışlarımı kısarak "amacın ne?" diye sorduğumda yine o eşsiz gamzesini ortaya çıkararak güldü.

"Miri'yi biz götürelim, olmaz mı? Arada o Jimin denen herif de görmeye gelebilir."

"Hem Jimin'in köpeğini alıyorsun hem de arada bir görmesini lutfediyorsun. Helâl olsun." diyerek alkış tuttum ve sonra aklıma henüz gelen şeyle birlikte "üstelik herif falan ayıp ediyorsun" diye ekledim.

Jungkook derin bir geçirerek "Tamam söylediğim şeylere dikkat ederim ama bana karşı onu savunmasan olmaz mı?" diye ciddi bir şekilde sorduğunda tek kaşımı havalandırdım.

"Neden? Kıskanıyor musun?" diye sordum. Kesinlikle ciddi bir yanıt beklemiyorum. Sadece biraz uğraşayım o da beni geçiştirsin diye düşünmüştüm fakat ciddiyetini hiç bozmayan Jungkook'tan "Çok kıskanıyorum" diye net bir yanıt aldım.

"Gözlerinin ona hayranlıkla ve sevgiyle baktığı o günden beri çok kıskanıyorum. Seni görmeye geldiği bahçedeki ilk günden beri."

Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında "o zamandan beri mi benden hoşlanıyorsun?" diye merakla sordum.

"Belki de ilk gördüğümden beri. Sana karşı hissettiğim çekimi hem görmezden gelmeye çalıştım. Belki de sana ters düşmemin sebebi hissetiğim duyguların üzerini kapatmaya çalışma çabam yüzündendi. Ne yaparsam yapayım sana karşı çekilmemin önüne geçemedim."

Jungkook kalbimi nasıl çarptırdığını bilmeden bana açıkça duygularından bahsediyordu ve bunu yaparken ilk kez sarhoş değildi.

Ben geldim ♡

Yağmur yağıyor dışarıda ve ben bundan ilham bularak yazdım bu bölümü 😍 Umarım sevmişsinizdir 💕

Jungkook'un ağzından bölümleri daha çok sevdiğinizi biliyorum ama Jieun'un dünyasını da yansıtmamız lazım djkdks Bir sonraki bölüm JK'den olacak ama 🥰

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:280
Yorum sınırı:400

Continue Reading

You'll Also Like

286K 26.8K 46
[Tamamlandı] İş dolayısıyla Kore'nin bir diğer ucuna taşınan Seonmi, taşındığı evde yaşadığı garip olaylar üzerine evi incelemeye başlar. Yaşadığı o...
155K 10.5K 54
👑hayrankurgu #1👑 👑 #1-jin👑 "Boşanalım" Gözlerim masadaki evraklarla ilişti. Yutkundum. "Boşanalım" imzaladığım kalemi masaya bıraktığım andaki s...
38K 4.6K 28
Geçmişe giden Lena, Jeon şatosunun geleceğini değiştirebilecek mi? 31.08.2020 20.09.2021
207K 3.6K 95
> 𝐒𝐚𝐝𝐞𝐜𝐞 𝐁𝐓𝐒 𝐢𝐥𝐞 𝐚𝐥𝐚𝐤𝐚𝐥ı 𝐤𝐢𝐭𝐚𝐩𝐥𝐚𝐫 𝐩𝐚𝐲𝐥𝐚𝐬̧ı𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦. > 𝐒𝐡𝐢𝐩 𝐤𝐢𝐭𝐚𝐛ı 𝐝𝐚 𝐩𝐚𝐲𝐥𝐚𝐬̧𝐚𝐛𝐢𝐥𝐢𝐫𝐢𝐦, 𝐬𝐡...