Bugün günlerden cumaydı ayrıca kızımın son sınav günüydü, aşırı meraklanıyordum ve heyecanlıydım da. Hye Min hep çalışkan bir öğrenci olmuştu aynı benim gibi, onu çok takdir ediyordum.
Ondan yirmi dakika önce geldiğim için hızlıca üstümü değiştirip mutfağa ilerledim ve pratik bir şeyler hazırlamaya başladım. Birkaç dakika sonrasında çalan ev telefonu sebebiyle başladığım işe yarım ara verdim ve çalan telefonu yanıtladım.
Bu Wook'tu.
"alo?" dedikten hemen sonra ben de karşılık verdim.
"efendim, Wook?"
"Hye Min geldi mi? Onunla konuşmam gerek."
"henüz gelmedi, gelince seni aramasını söylerim."
"pekala." dediği sıra telefonu kapattım. Sesini duymak bile son zamanlarda sinirimi bozmaya başlamıştı. Ayrılmış olmamıza rağmen beni sorgulamaya devam ediyordu, bir de bu yetmezmiş gibi yanımda yabancı bir erkek görmek istemiyordu. Bunun ne anlama geldiğini hepimiz çok iyi biliyorduk. Benim bir başkasıyla ilişki yaşamamı istemiyordu, kendisinin beni aldatmış olduğunu unutuyordu sanırım.
Telefonu kapattıktan beş dakika sonrasında zil çalmıştı, Hye Min gelmiş olmalıydı.
"hoşgeldin bebeğiim!" deyip yanağına öoücük bıraktıktan sonra çantasını sırtından aldım.
"ellerini yıkayıp üzerini değiştirdikten sonra babanı arayacakmışsın. Seninle konuşacakları varmış." dediğimde kaşlarını çattı.
"benimle ne konuşabilir ki?" dediğinde bilmiyorum türü bir ifade takındım suratıma.
Hye Min üstünü değiştirmeye giderken ben de masayı hazırlayıp onu beklemeye başladım. İşi bittiğinde yanıma geldi ve ev telefonunu alıp babasını aradı.
"efendim baba?"
"sınavlarım mı? Evet bugün bitti."
"hepsi iyi geçti, yüksek bekliyorum."
"hafta sonu bir planım var mı mı?" Hye Min bana döndüğünde başımı olumlu anlamda salladım.
"bir sonraki hafta buluşalım de." diye fısıldadım.
"evet baba annemle kısa bir tatil yapacağız, bir sonraki hafta buluşalım mı?"
"biliyorum beni özledin ama söz bir sonraki hafta beş gün boyunca seninle birlikte vakit geçireceğim."
Yarın Taehyung, Min Ho, ben ve kızım çiftliğe gidecektik. Min Ho'ya at binmeyi öğreteceğime söz vermiştim. Hem Taehyung da kısa bir tatil yapardı.
"çok güzel kokular geliyor anne, neler yaptın bakalım?" dediğinde kızım, düşüncelerimden ayrıldım.
"senin en sevdiğin yemekleri." deyip burnundan makas aldım. Yemekleri tabaklara koyup ben de kızımın karşısına oturduktan sonra yemeye başladık.
"nasıl geçti bugünün bakalım?" dediğimde ağzındaki lokmayı yutup bana döndü.
"sınavlsrım bittiği için çok mutluyum. Hele Min Ho'yu görsen, yarın için çok heyecanlı. Sırf bunun için sınavına çok çalışmış ve tam puan aldı, anne. Ben de bir soruyu doğru işaretleyip sonradan değiştirdiğim için dört puan düşük aldım." dudak büzdüğünde temiz olan elimle saçlarını karıştırdım.
"bunun önemi yok ki çiçeğim, olsun. Bir sonraki sınavda daha iyi yaparsın. Min Ho'yu tebrik ettin değil mi?" dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
"sakın benden duyduğunu belli etme ama tam puan aldığını. Sana sürpriz yapacakmış." dediğinde gülümsememin daha da genişlediğini hissetmiştim.
Nihayet sabah olduğunda Hye Min ile kendimize küçük bir valiz hazırlamıştık. Bir gece orada kalacaktık, annem ve babamın da bundan haberi vardı. Hatta ikisi de çok sevinmişlerdi, bayağıdır Hye Min'i görmedikleri için. Ha bir de Taehyung ve Min Ho ile tanışacakları için.
Birkaç dakika sonra çalan telefonumdan onların geldiklerini anlamış ve yanlarına inmiştik. Valizi bagaja koyup tçTaehyung'un yanına geçtiğimde ikisine de selam verdim.
"selam beyler!" deyip aynadan Min Ho'ya göz kırptım.
"Hoş geldin Ya Eun teyze!"
Min Ho gerçekten Hye Min'in dediği gibi çok heyecanlıydı, hem yüzünden hem de ses tonundan anlaşılıyordu.
Tam Taehyung lafa girecekti ki Min Ho araya girip onu susturmuştu.
"biliyor musun Ya Eun teyze, sınavdan tam puan aldım." dediğinde ilk defa duyuyormuşcasına sevinmiştim.
"aferim sana, çok mutlu oldum!" deyip elimi yumruk yaptım ve ona uzattım. O da çakmıştı.
Yol boyunca havadan sudan muhabbet ederek bir buçuk saatin sonunda çiftliğe varabilmiştik.
"vay canınaaa! Burası çok güzell." deyip hızlıca arabadan inen Min Ho ile kahkaha attım.
"bu sadece bir parçası."
Taehyung valizleri aldıktan hemen sonra içeriye geçtik.
Annem ve babam bizi kapıda bekliyorlardı.
"hoş geldiniz!" diyerek bana sarılan annemle ben de karşılık verdim, Taehyung da babamla tokalaşıyordu.
"bu Kim Taehyung baba, Hye Min'in sınıf arakadaşı küçük Min Ho'nun babası." deyip önümde duran Min Ho'nun saçlarını karıştırdım.
"merhabalar efendim." deyip gülümseyen Taehyungla ben de gülümsemiştim.
Beynim beni hayal kurmaya iteliyordu, şimdi Taehyung eşim olsaydı ve birlikte tatile gelmiş olsaydık nasıl olurdu diye düşünmeye başlamıştım.
Tanışma faslı bitmişti, annem bize odalarımızı gösterdikten sonra salona geçip muhabbet etmeye başladık. Annem Taehyung'u daha yakından tanımaya çalışıyordu, benden çok onunla muhabbet ediyordu. Taehyung da (kıyamam) her sorduğu soruya hiç sıkılmadan cevap veriyordu.
"ne iş yapıyorsunuz?"
"mühendisim efendim." dediği sırada annem göz ucuyla bana bakmıştı.
"Ya Eun teyze." bana seslenen Min Ho'ya döndüm. "atları görmeye be zaman gideceğiz?" dediğinde anneme döndüm.
"anne ben Min Ho'yu gezdirmeye çıkıyorum, Taehyung sen de geliyorsun değil mi?" dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
"pekala, siz çıkın o halde, ben de size bir şeyler hazırlayayım." diyen annemle birlikte hepimiz ayaklandık ve dışarıya çıktık.
Hye Min ile Min Ho önden giderken Taehyung'a döndüm.
"annem adına özür dilerim, o meraklı bir insandır, seni de sorularıyla sıktı sanırım."
"ah, hayır hiç sıkılmadım. Ayrıca annen çok tatlı bir insan." deyip göz kırptığında gülümsedim.
Atların durduğu yere geldiğimizde Min Ho koşmaya başlamıştı. Bu hareketiyle Taehyung ile ikimizin gülmesine vesile olmuştu.
Eugenia beni gördüğünde bağırmaya başlamıştı, beni özlemiş olmalıydı. Aynı şekilde ben de onu özlemiştim.
"bu eugenia." deyip beyaz renkli yoldaşımı gösterdim.
"benimle birlikte büyüdü." beyaz tüylerini sevmeye başladım. O da başını göğsüme sürtüyordu.
"bu çok güzel Ya Eun teyzee!" diyen Min Ho'ya çevirdim bakışlarımı.
"binmek istersin değil mi?" dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
"yoon amca, biniş takımlarını hazırlar mısın? -taehyung'a döndüm- ata binmesini biliyor musun?"
"evet, bundan on yıl önce öğrenmiştim, o zamandan beri binmiyorum umarım unutmamışımdır.
"yoon amca! Garen'i de hazırla lütfen."
Yoon amca Hem Garen'i hem de Eugenia'yı hazırladıktan sonra Min Ho'yu bindirdim, arkasına da brn geçmiştim. Aynı şekilde Taehyung da Hye Min'i önüne bindirmiş kendisi de arkasına oturmuştu. Başımıza kaskları taktık. Eungenia'ya ilerlemesi için komut verdiğimde yavaşça yürümeye başladı, Min Ho aşırı mutluydu, bağırıp çağırıyordu.
Biraz çiftlikte dolaştıktan sonra Taehyung'a döndüm.
"yarış yapalım mı?"
Gözleriyle çocukları işaret etti.
"onlar?"
Attan inip Min Ho'yu ve Hye Min'i indirdikten sonra tekrar bindim.
"şimdi yapabiliriz sanırım." dediğimde gülümsedi.
"on senedir binmediğimi söylemiştim, bunu göz önünde bulunduralım lütfen."
"hadi baba, sen yaparsın!" Min Ho bağırıp Hye Min'e kendisinr bakması için dokundu.
"babam kazanacak."
Hye Min bu söze karşılık kaşlarını çattı.
"Taehyung amca on yıldır binmiyormuş, annem kazanacak bak, görürsün." demişti.
"hadi anne! Sen kazanırsınn!"
Taehyung kaskını düzelttikten sonra bana dönüp saymaya başladı.
"3"
"2"
"1"
yeni bölüm için 170 oy 120 yorum