Karanlık • [b×b]

By mavigollge

2M 164K 86.3K

[Tamamlandı] Ayaz, yıllardır tek başına yaşayan, kendi halinde bir adamdı. Şimdiyse karşısında bir ay boyunca... More

-1- Tanışma
-2- Yakışıklı
-3- Kıskanç
-4- Kaza
-5- Banyo
-6- Çorba
-8- Yemek
-9- Dalga
-10- Market
-11- Kayıp
-12- Vicdan
-13- Hazırlık
-14- Hayal
-15- Davet P1
-16- Davet P2
-17- Yardım
-18- Heyecan
-19- Dilek
-20- Öpücük
-21- Ateş
-22- Trip
-23- Kahvaltı
-24- Farklı Duygular
-25- Utangaç
-26- Benimki
-27- Sabır
-28- Veda
-29- Hüzün
-30- Özledim
-31- Kahraman
-32- Şefkat
-33- Sevgilim
-34- Kontrol
-35- Yolculuk
-36- Tatil
-37- Bar
-38- Yalnız
-39- Gönül Almak
-40- Telefon
-41- Bebek
-42- En Değerlim
-43- Hissetmek
-44- İstek
-45- Tüm Kalbimle
-46- Gergin
-47- Civciv
-48- Planlar
-49- Hayallerimden Güzel
-50- Sevimli
-51- Bambaşka Dokunuşlar
-52- Gökkuşağı
FİNAL

-7- Kütüphane

47.2K 4.1K 3.3K
By mavigollge

Media- Yankı

Keyifli okumalar.

"İşte böyle..." Nilay peçeteyle Yankı'nın ağzını silince gözlerimi devirdim. Bir de gazını çıkar tam olsun anasını satayım.

"Teşekkür ederim." utanarak dudağına dokundu Yankı. Daha fazla dayanamayacağımı anlayıp kalktım sofradan.

"Nereye?" dedi Nilay, ebenin amına.

"İşe Nilay."

"Ya niye bu kadar aksisin?"

"Sabahın köründe kargalar bokunu yemeden kapıma dayandığın için olabilir?"

"Düzgün konuşsana çocuğun yanında."

"Çocuk dediğin koca herif." kaşlarını çatarak ayağa kalktı.

"Sen dümdüz, katıksız bir odunsun Ayaz!" omzuma çarparak çıktı mutfaktan.

"Ne dedik sanki kızım?"

"Keyfimden dayanmadım kapına, Yankı'ya sözüm var. Dışarı çıkacağız beraber."

"Olmaz." dedim hiç düşünmeden. Olmazdı çünkü.

"Niye olmasın?" çantasını omzuna asıp mutfağa geldi. "Yankı çok istiyor, öyle değil mi canım?"

"Evet." kaşlarımı havalandırarak Yankı'ya baktım. İyice dili açılmıştı bunun.

"Olmaz dediysem olmaz."

"Olmaması için bir neden göremiyorum." dedi diklenerek.

"Bu çocuk bana emanet."

"Sen  akşamdan akşama merhaba deyip eve kapat diye emanet edilmedi sana!"

"Nilay, benim asabımı bozma." dedim dişlerimin arasından. "Başına bir şey gelecek sorumlusu ben olacağım sonra."

"Of Ayaz!" Bana öfkeyle bakan gözleri Yankı'ya dönünce yumuşadı. "Özür dilerim Yankı, bu hödük izin vermiyor."

"Biz dikkatli olurduk..."

"Uzatma Yankı." morali ciddi ciddi bozulmuştu. Yankı'nın asılmış yüzünü gösterip 'beğendin mi yaptığını?' diye mırıldandı Nilay.

"Sen onun kusuruna bakma Yankı'cım. Eninde sonunda ikna edip dışarı çıkaracağım seni. Söz veriyorum."

"Önemli değil."

"Nilay, şu çocuğu gaza getirip durma."

"Bir gelsene."  İstemesem yerimden oynamazdım ama ne söyleyecekse söyleyip gitsin diye beni çekiştirmesine izin verdim.

"Ne var?"

"Kalbimi kırıyorsun artık Ayaz,  bana bile buz gibi davranıyorsun." anında gözleri dolmuştu. Ağlayacak ne vardı anlayamıyordum. "Benimle bile böyleysen bu çocuğa düzgün davranmanı istemem fayda etmez, yine de söyleyeceğim. Biraz sakin olman, ılımlı konuşman bir şey kaybettirmez tamam mı?" çenesi titremeye başlayınca elini yüzüne kapatıp kapıya koştu.

"Ya Nilay-" kapıyı açıp çıkarken sıkıntılı bir nefes verdim. Muhteşem hayatıma(!) bir sorun daha eklenmişti. Harika.

"Ayaz abi, Nilay gitti mi?"

"Gitti Yankı, gitti." sesim yüksek çıktığı için irkilip bastonuna sıkı sıkı tutundu. 

"Şey, ben... salona...yani şöyle, ımm...susmalıyım." ayağa kalkıp etrafı yoklayarak yanımdan geçti. Her zaman yattığı koltuğu bulup oturdu. Elimi enseme götürüp gözlerimi kapattım. Ben mi sürekli yanlış yapıyordum yoksa çevremdekiler mi beni anlamıyordu?

"İşe gidiyorum ben." sessiz sessiz başını salladı. Her korktuğunda olduğu gibi kendi kendine ağlamaya başlamıştı kesin, o yüzden sesini çıkaramıyordu.

Birkaç adımda önüne geçip yüzüne baktım. Uzun, kıvrık kirpikleri ıslanmış, gözyaşları bembeyaz tenine süzülüyordu. Bu görüntüye uzun süre bakmam imkansızdı.

"Bugün kütüphanedeki diğer görevli izinli, yardıma ihtiyaç olacak." boğazımı temizledim. "Yardıma gelir misin?" 

"B-ben mi?" sesi ağladığı için titrek çıkıyordu. Yutkunup boğazını temizledi. "İzin verir misin?"

"İzin vermesem niye çağırayım Yankı?" sert sesime rağmen yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu.

"Gelmek istiyorum ama size nasıl yardım edebilirim ki?" Orasını ben de bilmiyorum.

"Çok iş var, buluruz bir şey." başını sallayıp tutunarak ayağa kalktı.

"Üzerim nasıl görünüyor bilmiyorum. Eğer kirliyse değiştirebilir miyim?" ben üstünü süzerken tekrar konuştu. "Uzun zaman sonra dışarı çıkacağım da, biraz güzel görünmek istiyorum." tepkimden korktuğu için çekinerek konuşuyordu.

Onu orada bırakıp merdivenleri çıktım hızlıca. Dolaptan bana en küçük olan tişörtü aldım. Ama ona uygun pantolon yoktu. Düzgün bir eşofman seçip odadan çıkarken masamın üzerindeki  bileklikler dikkatimi çekti. Onları da alıp yanına döndüm. Koltuğa oturmuş, ellerini önünde birleştirmişti.

"Yankı?"

"Hah..." kafasını kaldırdı. "Beni götürmekten vaz geçtin sanmıştım."

"Kıyafet getirdim." kollarını kaldırıp tişörtünü çıkardım. Utanarak kollarını vücuduna sarmıştı hemen. Getirdiğim tişörtü giydirip düzeltirken nefesi yüzüme çarpıyordu.

"Hangi renk?"

"Lacivert."  

"Mavinin koyusu...değil mi?" 

"Evet." elimi pantolonunun beline attığımda kendini geriye çekti. 

"Ben yapabilirim." eşofmanı kucağına bırakıp kalktım önünden. Pantolonunu çıkarıp kenara koydu. Bacakları mankenleri aratmayacak kadar düzgündü. Gri eşofmanı bacaklarından geçirip giyerken gözlerimi kalçasından ayırdım.  Belindeki ipi bağlamasına yardımcı olup daha hoş görünmesi için eşofmanın bilek kısmını biraz yukarı çektim. Lastikli olduğu için böyle daha iyi duruyordu.

"Güzel oldum mu?" diye sordu heyecanlı heyecanlı. 

"Fena değil." 

"Peki." bastonunu tutunca bileğine dokunup yürümesi için işaret verdim. Kapıyı açıp dışarı çıkmıştım ama o öylece durmuş yüzüme bakıyordu.

"Davetiye mi bekliyorsun, yürüsene."

"Ayakkabı..." sabır...sabır...

Önünde eğilip ayakkabısını giydirdim.  Bağcıklarını bağlayıp doğrulduğumda dudağını ısırmış, bekliyordu.

"Yapma." baş parmağımla dudağına dokununca irkildi. "Isırma."

"N-neden?" çünkü çok güzel görünüyor.

"Yara olacak." kapıyı çekip kilitledikten sonra bileğinden tuttum. Sonunda şu evden çıkabilmiştik.

**

Yankı'yla beraber kütüphaneye girerken herkesin gözü üstümüzdeydi. Ulan üç aydır kafasını kaldırmadan harıl harıl ders çalışan kız bile Yankı'yı izliyordu şuan.

"Vaov." gözlerini kısarak Yankı'yı baştan aşağı süzdü Sarp. "Arkadaş kim?" bileğimi sıkıca tutmuş Yankı'yı kendi yerime oturttum.

"Yankı."

"Yankı bu mu?" ağzını açabildiği kadar açıp yanındaki çocuğu incelemeye başladı. Kartımı boynuma asarken bize bakanlara ölümcül bakışlar atıyordum.

"Evet."

"Gözlere bak...muhteşem lan bu çocuk."

"Doğru konuş gevşek." Sarp'ın kafasına vurup Yankı'nın yanına oturdum. "Rahatsız etme milleti."

"Sokarım milletine, şu güzelliğe bak."

"Bana mı diyor?" utana sıkıla sordu Yankı, görecekmiş gibi kafamı salladım.

"Yok ya o şeye...başkasına diyor." Sarp bana anlamsız bakışlar atarken Yankı kafasını salladı.

"Ne yapacağız şimdi?"

"Şimdi..." etrafa göz gezdirip ona verebilecek bir iş aradım. "Rafları düzenleyebiliriz."

"Ama ben nasıl yapacağım ki?"

"Çocuğa iş mi yaptıracaksın davar?" omzuma vurup Yankı'nın kucağında duran elini tuttu Sarp. "Yankı'cım ben Sarp, burada çalışıyorum. Ayaz'ın iş arkadaşıyım."

"Memnun oldum, ben de Ayaz abinin misafiriyim." Sinirle dişlerimi sıktım, tüm dünyaya arkadaş bir bana abi...

"Kalk hadi Yankı." ondan önce masanın dışına çıkınca Sarp Yankı'nın kolundan tutup yanıma gelmesine yardım etti.

"Senden ana baba olmaz lan." 

"Kes sesini." Yankı'nın bileğini tutup kitapların arasına doğru çektim. En azından buradan masalar gözükmüyordu. Gözleriyle yiyip bitirmişlerdi resmen çocuğu.

"Ne yapıyoruz?" 

"Şöyle..."elini tutup kitaplara dokundurdum. "Buradan aldığın kitapları uzat, ben alacağım." raf boyunca elini gezdirip bitimine dokundurdum. "Bittiği zaman duracaksın."

"Kolaymış." Sırasıyla kitapları bana veriyor, ben de düzelterek bir üst kata diziyordum. Arada kendi kendine gülümsüyordu. Bu halini gördükçe dudaklarımı birbirine bastırıp gülüşümü durdurmaya çalışıyordum.

"Şey, ben bir kitap isteyecektim." ders çalışmayı bırakıp dibimize kadar gelmiş kıza döndüm. 

"İste."

"Siz rahatsız olmayın, beyefendiden isterim." Yankı'dan tarafa geçmeye yeltenince önüne geçtim. 

"Onun çok işi var, benden isteyin." bir gariplik olduğunu fark eden Yankı yönünü bize dönmüştü. Kız büyülenmiş gibi onu süzerken elimi yumruk haline getirdim. "Hangi kitabı arıyorsunuz?"

"Aslında kitap istemiyorum, çekilir misiniz?" bok çekilirim.

"İnsanları rahatsız ediyorsunuz, yerinize geçer misiniz?" kız sinirlenmişe benziyordu. Artık Yankı'nın üzerlerinde nasıl bir etkisi oluştuysa ona yaklaşamadan peşini bırakmayacak gibiydi.

"Ya beyefendi, şuan ne yaptığınızı sorabilir miyim?"

"İşimi yapıyorum."

"Hayır, arkadaşınızla konuşmamı engelliyorsunuz." dedi dişlerinin arasından. "Niçin engel oluyorsunuz?"

Öfkeyle kötü bir şey söylememek için kendimi kontrol altına almaya çalışırken bileğimde küçük bir dokunuş hissettim. Yankı'nın eli önce bileğime oradan da elime kaydı ve parmaklarını parmaklarıma kenetledi.  Ne yapıyordu bu çocuk?

"G-gidebilir miyiz?" tedirgin olmuştu...bu kız yüzünden korkmuştu. 

"Sakin ol." diye fısıldadım kulağına doğru. Şimdi sıçtım senin ağzına kızım. "Tedirgin ettin, uzaklaşır mısın?" kız bir bana bir de Yankı'ya bakıp hızlıca uzaklaşınca rahat bir nefes verdim. Eğer biraz daha zorlasaydı atacaktım kütüphaneden. O derece bunaltmıştı.

"Ayaz, noluyor abi?" ağzı bir karış açık yanımıza yaklaştı Sarp. "Gözlerinden alev çıkıyordu oğlum, naptı da kız?"

"Yankı'yı korkuttu." gözleri ellerimize kayınca ağzı biraz daha açıldı. Onu umursamadan masaya getirdim Yankı'yı. Yerine oturttuğum halde elimi bırakmıyordu. 

"Oturur musun?" diye mırıldandı, yanından uzaklaşmamdan korkuyordu.

"Otururum..." yanına yerleşince başını omzuma yasladı. Bu kadar ürkecek bir şey yoktu aslında ama o derin derin nefesler alıyor ve beni bırakmıyordu.

Bölümü beğenirsiniz umarım

Continue Reading

You'll Also Like

GURUR | BXB By Lord

Teen Fiction

723K 57.4K 31
Kendini haşarı bir çocuğu adam etmek için harcayan bir adam ve onun başının belası bir çocuk...
859K 69.4K 36
[Tamamlandı] Anıl, boşanma aşamasındayken hamile olduğunu öğrenir. -Mpreg- 🌈 Herkesin eşit haklara sahip olduğu bir dünyada geçmektedir.
1.9M 71K 19
Lodos Çetin ciddiyete tapan, sert bir antrenördü. •eşcinsel bir kurgudur.
1.3M 52.9K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...