Abimin Kankası || Texting

Por terayaziyore

3.8M 206K 144K

Bilinmeyen: Abimin kankası olmasaydın olmazdı değil mi? Bilinmeyen: Şu kocaman okulda gittin Bilinmeyen: Her... Mais

AK/1
AK/2
AK/3
AK/4
AK/5
AK/6
AK/7
AK/ 8
AK/9
AK/10
AK/11
AK/12
AK/13
AK/14
AK/15
AK/16
AK/17
Ak/18
Ak/19
AK/20
AK/21
AK/22
AK/23
AK/24
AK/25
AK/26
AK/27
AK/28
AK/29
AK/30
AK/31
AK/32
AK/33
Ak/34
AK/35
AK/36
AK/37
AK/38
AK/39
AK/40
AK/41
AK/42
AK/43
AK/44
AK/45
AK/46
AK/47
AK/48
AK/49
AK/51
AK/52
AK/53
AK/54
AK/55
AK/56
AK/57
AK/58
AK/59
AK/60
AK/61
AK/62
AK/63
AK/64
AK/65
AK/66
AK/67
AK/68
AK/69
AK/ Final

AK/50

44.9K 2.9K 2.6K
Por terayaziyore

Bölğm geç geldiği için hepinizden özür dileyerek başlamak istiyorum.

Devam etmek istediğim diğer bir konu ise evet bölüm kısa farkındayım. Ama bu güne yetişsin diye şaaptım. O yüzden kısa fln yzmyn tmmı

Bide bna sövmyn sjdjkdkd

Hdi öptm.

İyi okumlr..

...

Masadan giden Ateş ve Karan'ın hemen ardından öne doğru atıldı Yade.

"Bana bak! Sen ne yaptığını sanıyorsun! Sen kendini ne zannediyorsun! Karaktersiz, yalancı, pislik! Yemin ederim elimde kalırsın! Sen hangi göte güvenip böyle bir yalan attın ortaya ha! Kime, neye güvendin kızım sen! Bir içim suda boğarım seni! Haysiyetsiz!"

Elimi Yade'nin koluna attım ve kolunu sıkarak bana dönmesini sağladım. Ağır konuşuyordu.

Gözlerim kısa bir süreliğine karşıma döndü. Gözleri dolan Buse öylece bana baktı. Tıpkı benim ona baktığım gibi. Kolunu sıktığım Yade elime vurup onu bırakmamı sağladı. Bu yaptığıyla ona döndüm.

"Lan geri zekalı! Niye bir tepki  vermiyorsun sen! Kafan yerinde mi? Alo! Kız yalanı yemiş sıçmış! Güvenip anlattığın şeyleri evirip çevirip bir yerlerine sokmuş! Farkında mısın?"

Bu kez elini kaldırıp omzumu dürttü. Çok sinirliydi. Ve ne yaptığının farkında değildi. Konuşmadan tekrar Buse'ye baktım. Ağlamaya başlamıştı. Ağzımı açıp bir şeyler söyleyeceğim sıra benim yerime o konuştu.

"Ona söylemedin mi?"

Şaşkınlığı benliğini ele geçirmiş gibiydi. Ateş ve Karan'ın masaya yöneldiğini gördüğünde hızla yerinden kalktı.

"Neyi söylemedin?"

Sinirini diri tutan Yade kolumu çekeledi. Ancak ben onunla değil masaya gelen Ateş'e bakıyordum. Ağlayarak giden Buse'nin ardından bakıp bize döndü.

"Ne oldu az önce?"

Ayağa kalkıp çatık kaşlarını bu kez Ateş'e çeviren Yade, oldukça sert bir dille "bir şey yok" deyip kestirip attı. Ardından bir kez daha kolumdan çekip "hadi kalk" dedi. Ancak bende o niyet yoktu. Öylece Ateş'e bakıyordum. O da bir uzaklaşan Buse'ye bir bana bakıyordu. Gözlerimi yumup açtım. Ve oldukça sakin bir sesle "peşinden gitsene" dedim. Bu söylediklerimle kolumu tutan Yade'nin elleri sıkılaştı. Ateş ise sanki ufak bir kararsızlık yaşadıktan sonra elinde ki yemeğini masaya bırakıp Buse'nin peşinden ilerlemeye başladı.

Bende Yade'nin ısrarlarına daha fazla katlanmak yerine oturduğum yerden kalktım. Karan'a bir takım şeyler söyleyip konuşmak için beni bahçeye çıkardı. Kantinden yeterince uzak ve kimsenin olmadığı bir yere kadar ilerledi. Bende onu takip ettim usulca.

"Sen kendin de misin acaba?"

Oldukça sinirli bir sesle konuşmaya başladı. Bense sakince cevapladım onu.

"Ben yaptım."

Ancak beni duymadı. Yani sanırım.

"Kız senin yerine geçmiş farkında mısın! Yalanı gözlerimizin içine baka baka okumuş! Sen nasıl böyle sakin- bir saniye. Ne!"

Bahçe duvarına yakındık. Sadece bir kaç adım atarak duvara ulaştım. Sırtımı duvara yaslayıp kollarımı birleştirdim.

"Buse'ye bunu yapmasını ben söyledim."

Bir süre dondu kaldı. Gözlerimin içine şaşkınca ve sinirle baktı. Ağzı açıktı ancak tek bir harf bile dökülmedi dudaklarından. Öylece baktı gözlerinde ki 'geri zekalı ne yaptın sen' ifadesi ile.

"Ona daha çok şey anlatıp Ateş'in karşısına yollayan bendim. Hatta bunun için onu zorladım. Bana bir şey için bir sözü vardı. Yaptığım bir iyilikle alakalı. Ben de karşılık olarak bunu yapmasını istedim. O istemedi. Bunun yanlış olduğunu söyledi. Yanlıştı da zaten. Ama yinede tek çarem buydu."

Az önceki şaşkınlığı yetmiyormuş gibi sarf ettiğim sözlerin ardından daha da açıldı gözleri.

"Se-sen."

Konuşmak için zorladı kendini. "Sen ne yaptın Gece!"

Cevap vermedim. Daha çok konuşması için ona fırsat sundum.

"Bu, bu aptallık. Bazen aklını nerede sakladığını düşünüyorum! Ama bulamıyorum Gece! Sen aptal bir insan değilsin. Ama bu yaptığın.."

Ses tonu giderek alçaldı. Son sözlerinin ardından sustu. Bu yüzden cümlesini ben tamamladım.

"Acizlik."

Gözleri hızla irislerime tırmandı. Devam ettim.

"Bu yaptığım çaresizlik. Anlamıyorsunuz! Hiç biriniz! Sen, o. Hatta Buse. Hiç biriniz benim kadar tanımıyorsunuz Karan'ı. O bu durumu öğrenirse ne olacak en iyi ben biliyorum! Siz sadece tahmin edebilirsiniz. Ama ben biliyorum! O duyduklarımdan sonra yapmak zorundaydım. Eğer beni bulursa bu gizli kalır mı ha? O öğrenirse Karan öğrenmez mi sanıyorsun! Onun öğrenmesi artık umurumda bile değil. Ama ben abimin ne kadar üzüleceğini biliyorum. Sakın bana pişman olacaksın gibi şeyler söyleme! Ben zaten pişmanım. En başında ona yazdığım için pişmanım. Anlıyor musun?"

Dolan gözlerime içimden dolu bir küfür ettim. Ağlamaktan nefret ediyorum!

Ancak yinede kayıp düşen iki damla yaşı engelleyemedim. Hızla yanaklarımı sildiğimde gözlerimi Yade'ye çevirebilmiştim. Bana acır gibi bakan ifadesini görünce daha çok ağlamak istemiş bu nedenle gözlerimi yeniden kaçırmıştım. Hiç bir şey duymak istemiyordum. Bu yüzden konuyu kapatacak sözleri sarf ettim.

"Ben ne yaptığımın gayet farkındayım. Bırakalım Ateş, bilinmeyeni bulduğunu sansın. Bu yaptığımın nelere yol açabileceğini de biliyorum. Ama elimden başka bir şey gelmiyor Yade. Onu kandırdığım için mutlu muyum ben sanıyorsun? Onun elini bile isteye tutamadığım için mutlu muyum? Hayır! Ama başka yolu yok bunun. İleriyi düşünmeye fırsatım yok benim. Ancak artık bu konuyu konuşacak takatim de kalmadı. Duymak istemiyorum sözlerini, biliyorum çünkü neler diyeceğini ama tut. Lütfen sözlerini içinde tut. Benim kendi kafamın içinde ki sesler bana yetiyor zaten."

Ve ilerlemeye başladım. Kalsaydım muhtemelen tutmayacaktı sözlerini. Pişman olacağımı söyleyecekti. Çok üzüleceğimi söyleyecekti. Karan'ın tepkisinden bu kadar emin olmamam gerektiğini, kendisi benim en yakın arkadaşımken Karan ile sevgili olduğunu ve ben bir sorun çıkarmadığım için onunda empati kurarak sorun çıkarmayacağını savunacaktı.

Ama hayır.

Yanılacaktı.

Ve ben bunu açıklamaktan çok yorulmuştum.

Adımlarımın hızı gördüğüm tanıdık yüzle yavaşladı. Az ileride bana doğru gelen Ateş'ti bu yüzün sahibi. Bana doğru gelmiyordu esasında, yürüdüğü taraf benim olduğum taraftı. O beni hala görmemişti. Bakışları yerdeydi. Düşünceli görünüyordu. Gözlerim etrafında gezindi. Buse'yi göremiyordum. O neredeydi?

Ne konuşmuştular?

Ateş beni görmeden veya fark etmeden hızla arkama döndüm. Ve kalabalığın arasına kaynadım. Bu sürede arka cebimde olan telefonumu çıkararak rehbere girdim. Buse Varol ismini yazdıktan sonra çıkan numaraya tıklayıp telefonu kulağıma yerleştirdim. İkinci çalışta açılan telefonun ardından üzgün bir ses işittim.

"Gece, neredesin?"

Ağladığı için çatallaşmış sesine verdiğim bu üzgün tonlamayı. Boğazımı temizleyerek onun aksine sesimi diri tutmaya çalıştım. "Bahçede, sen?"

Aynı şekilde o da bahçede olduğunu söyleyince tam olarak nerede olduğunu öğrenip aramayı sonlandırdım. Arka tarafta kalan bankların olduğu yere, Buse'nin yanına gittim. Onu tek başına bir banka oturuyorken buldum. Morali bozuktu ve bu belliydi. Bir şeylerin yolunda gitmediği apaçık ortadaydı.

Usulca yanına oturdum. Geldiğimi anlasa dahi kafasını eğdiği yerden kaldırmadı.

"Gece, özür dilerim."

Ben daha hiç bir kelam etmeden bu sözleri sarf etti. Biliyordum, sıçmıştık. Ama nasıl?

Ağlama başladı yeniden.

"Gerçekten özür dilerim. Söylediğin her şeyi harfi harfine yaptım. Ama anladı. Benim, sen olmadığımı anladı. O kadar üzgünüm ki, senin ailem için yaptığın o iyilikten sonra gerçekten canımı istesen bile verirdim. Benim için, ailem için o kadar çabaladın ve başardın. Ama ben senin istediğin en ufak bir şeyi bile yapamadım. Gerçekten özür dilerim."

Gözlerimi örttüm yavaşça.

Nasıl? Nasıl anladın Ateş?

İçimde kopan fırtınaya, deliler gibi öten tehlike alarmına ve bir çok düşünceye elimle dur işareti yapmış gibi beynime nüks etmelerine engel oldum. Bunları sonra düşünecektim. Sonra.

Elimi kaldırıp Buse'nin omzunu tuttum. Ağlamaya devam ediyordu. Omzundaki elimi çenesine çıkardım. Tuttuğum yerden kafasını diklemesini ve gözlerimin içine bakmasını sağladım.

"Buse."

Göz yaşlarına bakıp kaş çattım. Bu ağlamaması için benden gelen bir uyarıydı.

"Kafanı kırarım senin. O yaşlar ilerde yaşayacağın bir sürü eften püften, boktan olaylarda lazım olacak sana. Böyle saçma bir şey için harcama onları."

Bir süre gözlerime baktı sözlerimin üzerine. Her hangi bir şey söylemedi. Zaten ben de bir cevap beklemiyordum.

"Saçma bir şeye giriştim. Ve bunun olabileceğini biliyordum. Sen başarısız olmadın. Ben başarısız oldum. Ona kartlarımı apaçık oynadım. Beni tanımasına izin verdim. Ve o kolayca bunu anlayabildiyse bu benim hatam. En başında seni böyle bir şeye zorlamam hata ya zaten."

Duraksadım. Duraksamamdan faydalanarak hızla kafasını iki yana doğru salladı. "Ne zorlaması! Sana bir sözüm vardı. Ne dilersen, ne konuda yardım istersen demiştim. Keşke gerçekten yardımcı olabilseydim sana. Çünkü sen olmasaydın şu an da ben hala bu okulda okuyor olamazdım."

Cevap düşündüm. Ne söyleyebilirdim?

Bilmiyordum.

Bundan bir süre önce Buse benden önemli bir konuda akıl istemişti. Babası iflas eşiğindeydi ve okulun masrafını ödeyememişlerdi. Bana bu derdinin anlattığında ise neden bilmiyorum ama ona yardım etmeyi boynumun borcu bilmiştim. Babamı devreye sokup allem edip kallem edip işleri iflasa giden babasına yardım etmeyi başarabilmiştim. Ancak yeterli olmamıştı tabi. Okul taksidini ödeyebilmesi için yine babamın aracılığıyla ona bir burs bağlamıştık. Kısa süreli bir burs olacağından hızla halletmişti babam. Şimdi daha bir hafta olmasına rağmen babasının işleri yoluna girmişti bile.

Ve o gün bana bu iyiliğimin karşılığında dile benden ne dilersen demişti. O zamanlar bir karşılık istememiştim. Ateş'in Kemal abi ile olan konuşmasını duyduğumda ise kafamda türlü türlü planlar kurmaya başlamıştım. 'Ne yapabilirdim beni öğrenmemedi için?' temalı planlarımdan en mantıklısı Ateş'in karşısına başka birini bilinmeyen olarak çıkarmaktı. Böylelikle bulduğunu düşünüp vaz geçecekti. Ancak bunu yaptırabileceğim birini bulmak ilk başta çok zor gelmişti. Fakat sonradın da aklıma Buse gelmişti. Bir dönemler Ateş'in şüphelendiği Buse.

Böyle bir şeyi ona normal bit teklif gibi sunsam kabul etmezdi. Kimse etmezdi. Yaptığım iyiliği kullanmayı geçtim anmaktan bile nefret ederdim. Ancak her şeyin bir ilki vardı ve ben sırf korkularımdan dolayı yaptığım iyiliği kullanmıştım.

Peki sonuç?

Sonuç ne?

Rezillik.

İşe yaramaması bir kenara Buse'yi de rezil etmiştim.

"Merak etme, ben halledeceğim."

Onu bu durumdan kurtarmalıydım. Büyük ihtimalle Ateş şu an onun hakkında yalancı gibi kötü düşüncelere sahipti. Ve bunun sorumlusu bendim. Bunu düzeltmem gerekiyordu.

Yapacaktım.

...

"Pekalaa."

Yaptığım pazarlık işe yaramayınca durumu kabullenip karşımda ki adamın uzattığı elini tuttum. Kısaca el sıkıştıktan sonra "o halde 2 gün sonra görüşürüz" diyerek çantamdan parayı çıkardım. Konuşulan fiyatı masaya bıraktıktan sonra ayaklandım. Ve kısaca vedalaşıp mekandan ayrıldım.

2 gün sonra Karan'ın doğum günüydü. Ve ona süpriz bir doğum günü partisi yapacaktım. Daha doğrusu yapacaktık. Yade ve Yalçın'la birlikte ayarlıyorduk her şeyi. İşleri bölmüştük. Ben mekanı, pastayı, alıncak her şeyi ben ayarlıyordum. Yade mekanı süsleyecek, teferruatları halledecek ve plan programı yaparak davetlilerle ilgilencekti. Yalçın da müzik sistemini kuracaktı. En az iş ona düşse bile en zoruydu. Çünkü kiraladığım mekan kendi müzik sistemini kuran bir yer değildi.

Buna rağmen burayı ayarlamamın nedeni Karan'ın en sevdiği kafe olmasıydı. Ayrıca Yade ve Karan sevgili olduktan sonra birlikte ilk kez buraya gelmiştiler. Kafe yazlığımızın olduğu yerdeydi. Kafeden çıkarken telefonumu çıkarıp Yade'yi aramıştım.

"Kafeyi ayarladım. Alacağın her şeyi aldın mı?"

Beni onaylayan şeyler söyleyip ne gibi süslemeler aldığını saymaya başlamıştı. Doğum günü 2 gün sonra olduğundan vaktimiz vardı ancak her şey hazır olsun istiyorduk.

"Davetli listesi?"

Onu bölerek bir başka soru yönelttim. Yine onayladı beni. "Kaba taslak bir liste çıkardım zaten 50 kişilik alanımız var ama ben öyle herkesi çağırmak istemiyorum. Yakın çevre olsun, rahat olalım."

Bu kez onu onaylayan bendim.

"İyi o halde kapatıyorum ben taksi çağıracağım."

Kısa bir vedalaşmanın ardından telefonu kapatıp taksi çağırdım. Ve beklemeye başladım. Nerede olduğumu bilmemesi gerektiğinden beni bırakması veya alması için Karan'ı arayamazdım. Babama desemde öğrenme ihtimali vardı. Bu yüzden taksi ile gidip gelmiştim.

Şimdi merkeze inmeli ve doğum günü için güzel bir elbise almalıydım. Taksinin gelmesi biraz uzun sürmüştü ancak gidişimiz hızlı olmuştu. Ya da kulaklık takıp müzik dinlediğim için bana kısa gelmişti. Ne zaman olursa olsun müzik eşliğinde olan yolculuklar bana kısa gelirdi.

Taksi gideceğim avm önünde durdu. Ödeme işleminden sonra arabadan indim. Hızlı adımlarla dönen kapıdan içeri girdikten sonra ilk olarak favori mağazama doğru ilerledim.

İçeri girip hızlı bir şekilde kıyafetleri karıştırmaya başladım. En sevdiğim renk olan pembe ve mor tonlarında ki elbiselere bakınırken beğendiklerimi elime alıyordum. Totalde 10 dakika bakınmamın ardından elimde olan 5 parça elbiseyi sıkıca tutarak kabinlere ilerledim.

Boş bulduğum yere hücum ederken hızla çantamı  ve elimde ki elbiseleri kabinde olan askılığa astım. Bu gün elbise deneyeceğimden üzerime tek parça bol bir gündelik elbise giymiştim. Daha çok tişörte benzeyen elbisemi tek çırpıda çıkarıp askıdan elime ilk gelen ile değiştim. Giyinmek beni biraz uğraştırmıştı.

Burayı oldukça seviyordum. Kıyafetleri çok güzel olan bir mağazaydı. Ancak tek sorun kabin içinde ayma olmamasıydı. Bu nedenle dışarı çıktım ve bir koridor gibi dizilen kabinlerin bulunduğu yerin karşısında ki kocaman aynada kendime baktım. Bu işlemi yanıma aldığım tüm elbiselerde uyguladım. Artık giyip çıkarmaktan nefesim bile teklemişti. Son beğendiğim elbiseye biraz daha bakarken, karşımda ki aynada beni izleyen gözler varmış edasıyla pozlar veriyordum.

Sanki bundan bir önce ki giydiğim lila elbise daha güzel durmuştu.

Arkamı dönüp aynda ki yansımama bakmaya devam ettim. Elbisenin sırtında ki dekolte biraz pot durunca hızla bundan vazgeçmiştim. Karar kılındı, lila elbiseyi alıyordum. Arkama bakmayı bırakıp kabinin içine doğru bir adım attım.

"Bence bir önce ki çok daha hoştu."

Neredeyse adımımın yarısında duyduğum bu ses beni duraklattı.

Gözlerim tanıdık olan bu ses yüzünden kocaman açıldı. Ateş'ti bu.

Ateş Soylu.

Yavaşça arkama döndüm. Burnuma dolan kokusundan kayıp düşmesem iyiydi. Başımı döndürüyordu.

"A-ateş?"

Kekelemek mi? Ciddi misin Gece?

Tam önümde sırıtarak bana bakan Ateş'in karşısında kekelemek on numara hareketti. Cidden.

İki elini de kaldırıp kabin duvarlarına yaslayarak tüm çıkışlarımı iptal etmiş. Yetmemiş gibi bir de içeri doğru eğilmişti.

"Evet?"

Sırıtışı hala suratındaydı. Boğazımı temizleyip dudaklarımı araladım. Ama ondan önce, biraz gerilesen mi çocuk?

"Sen, sen ne arıyorsun burada?"

Gerilim yükleniyor..

Bir elini duvardan çekti. Böylelikle hafifte olsa biraz geri çekilmiş oldu. Çektiği elini havada tutup salladı. Ve o sıra elinde ki poşetleri gördüm.

"Karan'ın doğum günüsü için. Bir kaç şey aldım. Hediye falan."

Hala anlamamıştım. Burası kadın mağazasıydı?

"Buradan mı?"

Şaşkınca konuşmam onu eğlendirdi. Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır, tabi ki hayır."
Gülüşünü durdurup konuşmaya devam etti. "Tam karşı mağazadaydım. Sonra baktım bi prenses reyonlar arasında süzülüyor. Bende geleyim dedim."

Nefesim, nereye kaçtın öyle?

"Aslında bakarsan kabine girip ilk kıyafetini denediğinden beri buradayım. Ancak sen öyle dalmıştın ki üzerindekilere, fark etmedin."

Bu kez daha büyük bir şaşkınlığa esir düşüp gözlerime eşlik olarak dudaklarımı araladım. Gerçekten başından beri burdaydı ve ben onu görmemiş miydim?

Cevap veremedim.

"Neyse, dediğim gibi bence diğerini almalısın. Lila olan."

Durdu. Gözlerini kaçırıp "ışıltılı" tekrar duraksayıp boğazını temizledi ve yere baktı.

"Ve kısa olan."

Kısık bir sesle tamamladı sözlerini. Bir kez daha yanıtlayamadım onu. Yutkunup geri çekilecek oldu. Ancak ben ondan önce davranıp kabine girdim.

"O zaman ben üstümü değişeyim."

Elimi kapıya attım. Böylece geri çekilmek zorunda kaldı. Kapıyı kapamam için. "Değiş madem."

Hızla kapıyı kapadım. Sırtımı yasladığım kapının ardında olduğunu bilmek sakinleşmemem için yeterliydi. Yine de bir şekilde kendime gelmeyi başarıp üstümdeki elbiseyi çıkarıp kendiminkini giydim. Kabinden çıkmadan önce çantamda ki parfümden biraz sıktım. Giy çıkar, giy çıkar ter dökmüştüm.

Bir kaç kez soluklanıp lila elbiseyi elime aldım. Çantamı da omzuma taktıktan sonra elimi oldukça yavaş bir şekilde kapının sürgüsüne attım. Aynı yavaşlıkla açtım kapıyı. Kapı ardına kadar açılınca tam karşıda aynaya yaslanmış bir şekilde beni beklediğini gördüm. Tavanı izleyen gözleri kapıyı açtığımda bana indi. Yaslandığı yerden ayrılıp bana doğru ilerledi.

Eski konumuna geldiğinde askısına astığım lila elbiseyi gösterdim. "E ben bunu alıyorum o zaman."

Gösterdiğim elbiseye baktı kısa bir sürü. "Al madem."

Başımı sallayıp sol tarafta ki boşluktan geçmek için bir adım attım. Ancak elini duvara koyup yolumu kapadı.

Ne istiyorsun çocuk? İlla eğilip mi geçeyim? Rezillik mi çıksın şimdi burada!

Sorgulu bir ifadeyle gözlerine baktım. Dudağının bir tarafı yukarı doğru kıvrıldı.

"Ama ondan önce.."

Geveleye geveleye konuşmasana!

Boğazını temizledi. Tekrar, tekrar ve tekrar.

Gözlerime baktı.

"Bir şey konuşmamız lazım."

....

Hobaleeeyy

Son anda Ateş'i olur olmadık yerlerden çıkarmaya BA YI LI YO RUUM!

Bir sonra ki bölüm bombe bombe olacakkkkk

Çok güleceksiniz vee çok çıldırtacaksınız!

Kısa bir zamanda instagram hesabımdan canlı yayın yapacağım. Normalde bu akşam yapacaktım ama eve geç geldim. O yüzden olmadı. Yarın yapmaya çalışacağım ve bölümle alakalı şeyler de söyleyeceğimm

Bu yüzden insta dan takibe alın.

İnstagram hesabım/ @terayaziyore

Görüşürüüüz

Continuar a ler

Também vai Gostar

35.3K 1K 75
- Sen hiç vır vır etmeden duramaz mısın? - Sen hiç konuşmaz mısın?
1.6K 153 17
"Ben sana veda edemem, ne olur gel." 24062023✨ 🎶 Çağan Şengül - Ben Sana Veda Edemem.
1.6M 53.7K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
15.9K 14K 189
Hikayeleri internetten okuduğum kitaplardan araştırıp buldum eğlence ders verme ve güzel vakit geçirme amaçlı yazılmıştır‼️ Hiç bir hikaye bana ait...