Veliaht Prens

Par PotterHead7Army

213 20 0

Magnus Edom'da, babasının yanında veliaht prenstir. Onunla birlikte cehennemi yönetmektedir. Ama güçten düşmü... Plus

İHANET
DÜŞÜŞ

MALEC

28 6 0
Par PotterHead7Army

Magnus New York Enstitüsüne adımını attı. Bu sırada Alec iblis avındaydı. Bir iblisi okla vurdu ve iblis dağılıp Edom'a dönerken içinde bir şey hissetti. Bir kıpırtı. Aklına Magnus'la paylaştıkları anıları gelmişti. Onunla ilgili bir şey olduğunu düşündü. Bu dünyaya dönmüş olabilir miydi? Hayır, olamaz. Daha önce de Magnus'la ilgili anılarının gözünün önüne durduk yere geldiği olmuştu. Bu durum neden farklı olsundu ki? Bir iblisin ona saldırmasıyla içinde bulunduğu durumda bunları düşünemeyeceğini anladı. Magnus'ı, iki yıldır hasret olduğu büyücüyü unutmaya çalışıp dikkatini önündeki iblise odakladı. Yayını kaldırdı ama geç kalmıştı. İblisin siyah pençesi Alec'in kolunu tırmaladı. Alec acıyı umursamadan kolunu kaldırdı ve iblisi öldürdü. Acı şimdi artmaya başlamıştı. Enstitüye gidip tedavi görmesi gerekiyordu. Arkasını döndü ve bir iblisin daha üstüne geldiğini gördü. Ama öldürdüğü iblis son olmalıydı. Sonra bunun diğerlerinden daha güçlü bir iblis olduğunu düşündü. Daha büyüktü ve daha kötü kokuyordu. İblis insan şekline büründü ve Alec'e sırıtarak baktı. "Yaralanmışsın görüyorum ki genç gölge avcısı. Seni alt etmeye uğraşmayacağım bile." Alec yanına neden Izzy'i veya Jace'i almadığını düşündü. Tek başıyla dövüşüp kazanamazdı bu iblisle. Yardım çağırmak için telefonuna uzandı ama iblis kırmızı alevlerle çekti telefonunu elinden. Harika, diye düşündü Alec. Yardım da çağıramayacağım. Yarası daha kötü olmaya başlamıştı. Elindeki melek bıçağını zor tutuyordu. Ve vücudu da titremeye başlamıştı. "Teslim ol, daha fazla kan dökülmesin. Seni iyileştirebilirim. Sana zarar vermeyi planlamıyorum." dedi iblis. Biraz önce hissettiği şeyi düşündü. Bu sefer Magnus hakkındaki hisleri doğru olabilirdi. Melek bıçağının elinden kayıp gittiğini fark etti. Başını eğip yere düşen yayına baktı. Vücudunun kontrolü artık kendi elinde değildi. Magnus'ı düşününce ağzının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı. Dizleri üstüne düştü. Diz kapakları yere sertçe çarpmıştı. Ama acıyı artık zar zor hissediyordu. Bedeni de kısa bir süre sonra yere yığıldı. Ve tek gördüğü şey sonsuz bir karanlık oldu.

Magnus enstitünün kapısı önünde toplanan birkaç kişiyi gördü. İçlerinden ilk Jace dönüp ona baktı ve gülümseyerek diğerlerine Magnus'u işaret etti. Clary Magnus'u gördüğünde küçük bir kızın babası eve her geldiğinde yaptığı gibi koşup Magnus'a sarıldı. Magnus gülüp Clary'i belinden tuttuğu gibi döndürdü. Yere indiğinde Clary biraz uzaklaşıp büyücünün yüzüne baktı. "Buradasın. Magnus. Döndün!" Yeniden sarıldı. "Evet bisküvim, döndüm." dedi kıkırdayan Magnus. Clary'i bıraktıktan sonra diğerlerine döndü. Herondale, Izzy, Samuel veya Steven. Onun ismini hatırlamıyordu. Hasret giderildikten sonra Jace "Hepimiz iblis avına çıktık. Alec henüz dönmedi. Enstitüye gelsene." dedi. Magnus Alec'i göremediğinden üzülmüştü. Ama beklerdi, sorun değildi. Yeter ki Alexander iyi olsundu.

"Bırak beni!" diye hırladı Alec. "Ben bir gölgeavcısıyım! Benimle uğraşmak Meclis'le uğraşmak demek! Ve inan bana, onların gafletini üstüne çekmek istemezsin." Buz gibi sesle konuşmuştu ve onu esir alan iblise tehditkar bir şekilde bakıyordu. Darius'tu iblisin adı. Orada, karşısında oturmuş, sakince Alec'in zincirlerinden kurtulmaya çalışmasını, onu tehdit etmesini izliyordu. "Bitirdin mi?" Alec hala ağzından soluyordu ve Darius'a nefretle bakıyordu. Darius "Sana zarar vermeyeceğim, daha önce de dediğim gibi. Sadece arkadaşlarını istiyorum. Üzgünüm genç okçu ama sen yalnızca bir yemsin." dedi. Alec'i süzdü. "Yemlerin canlı olmasına gerek yok. Seni ölüme terk edebilirdim ama iyileştirdim. Müteşekkir olmalısın. Bütün büyümü harcadım senin için ve senin haline bak." Kafasını salladı ve cık cık etti. "Genç nesil saygı ve minnetkarlık nedir bilmiyor." Alec "Sana saygıyı ve minnettarlığı gösteririm şimdi. Beni serbest bırakmaya ne dersin, ha? Cesurca dövüş benimle. Sana meydan okuyorum." Zincirleri kollarıyla iki taraftan çekiştiriyordu. Damarlarındaki melek kanı coşmuştu. Özgür kalmak istiyordu. Darius ayağa kalkıp yakınına girse diye düşündü. Canını yakabilirdi. Ayakları bağlı değildi. Karnına şöyle güzel bir tekme atmak istedi. İblis Alec'i hayalini sonlandırarak "Çok cazip bir teklif ama maalesef geri çevirmek zorundayım. İstersen bana korkak de, umurumda değil. Aptal değilim ben, kışkırtamazsın beni." dedi. Oturduğu yerden kalkıp sandalyesinin arkasında kalan masaya yürüdü. Alec kağıdı çizen kalemin sesini duydu. İblis yazmayı bitirip ateş mesajını gönderdi. Arkasını döndüğünde Alec'in onu izlediğini gördü. "Arkadaşların yakında burada olur." Sırıttı. "Eğlence başlıyor."

Herkes zırhlanmış, silahlarını kuşanmıştı. Gölgeavcıları mühürlerini yenilerken Magnus'ın düşünceleri Alec'e kaydı. Tek yapmak istediği onun yanında olmaktı. Alexander'ın kokusunu özlemişti. Onu kaslı kollarıyla sarmasını, iltifatlarını, davranışlarını, varlığını özlemişti. Uzun süre buluşamamaları yetmezmiş gibi şimdi Alec kaçırılmıştı. Ateş mesajında Alec'in iyi olduğu yazıyordu ama Magnus mesajı yazan kişiye güvenmiyordu. Yanlış adamın sevgilisine bulaşmıştı. Magnus ona erkek arkadaşını kaçırmanın bedelini ödetecekti. Alec'i unutmasını sağladığı için babasına ödettiği bedel gibi.

Jace kapıyı tekmeleyerek açtı. 5 kişilik bir grup içeri girdi. Hepsi siyhalr içindeydi ve etkileyici görünüyordu. Yüzlerinden ne kadar kararlı oldukları okunabiliyordy. Bunun bir tuzak olduğunu düşünüyordu hepsi, az sonra etrafları sarılabilirdi. Ama silah arkadaşları için her şeyi yaparlardı- buna onun için ölmek de dahildi. Uzun bir koridor çıkmıştı önlerine. Hepsi tamamen tetiktelerdi. Dikkatlice, her tarafı inceleyerek koridor boyunca ilerlediler. Magnus ve Jace en öndeydi, Izzy ortada, Clary ve Samuel en arkadaydı. Magnus elinde mavi büyü kıvılcımlarını hazır tutuyordu. Diğerleri de gölgeavcısı silahlarını. Koridorun sonu bir odaya açılıyordu. Magnus odada bir iblis sezdi, güçlü bir iblisti. Aurası da … aurası babasının baş iblislrinden biri olduğunu ele veriyordu. Magnus sessizce küfretti. Babasından kurtluşu olmayacak mıydı? Rakipleri güçlü bir rakipti, arkadaşlarını uyardı. Odaya yaklatıkça başka iblisler de sezmeye başladı. Bunlar babasının askeri kadar güçlü değildi ama sayıları fazlaydı. Arkadaşlarına başka iblisler olduğunu da söyledi ve hızlı bir plan yaptılar. Jace ve Izzy, Clary ve Simon iblislere saldırıp işlerini bitireceklerdi; Magnus babasının askeriyle ilgilenecekti. Herkes bu planı ve odaya daldılar.

Magnus'ın gözü odaya girer girmez Alexander'ı buldu. Duraksadı. Karşısındaydı. İki yıl farkında olmadan özlemini çektiği adam karşısındaydı. Zincirlere bağlı olması önemli değildi, kavuşmuşlardı. Şimdi onsuz geçen iki yılın bir önemi kalmamıştı. Onu bir daha asla bırakmayacaktı. "Magnus Bane. Geldin!" Magnus gözlerini Alexander'dan ayırdı. Sesin geldiği tarafa döndü ve Darius'ı gördü. "Seni gördüğüme sevindim." dedi Darius. Magnus babasının baş iblisine dudağını büzerek baktı. "Ben aynısını söyleyemeyeceğim. Dünyada ne işin var Darius? Gerçi nedenin önemli değil. Seni Edom'a geri yollayacağız." Darius sırıttı. "O kadar emin olma." Parmağını şıklattı. Yardımcıları, odada bulunan diğer iblisler Jace'e ve diğerlerine saldırdı. Sayıları çok fazlaydı ama Magnus 4 gölgeavcısının bunu halledebileceğini düşündü. Kendi Darius'a döndü. "Seni ağabey olarak görmüştüm Edom'da. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez Darius. Ait olduğun yere göndereceğim seni." Kedi gözlerini Darius'a odakladı ve elinde bir alev topu büyütmeye başladı. Darius'un da mücadeleye hazırlandığını gördü. Büyü toplarını birbirlerine aynı anda fırlattılar ve mavi ile kırmızının karşılaşmasını izlediler.

İki büyü topu birbirine çarptığında ortama beyaz bir ışık yayarak ortan kayboldu. Magnus, büyüyle Darius'un arkasındaki masaya uzanıp onu Darius'a fırlattı. Darius yere eğilirken Magnus, Alexander'ın zincirlerini büyüsüyle kesmeye çalıştı. Onunla birlikte daha kolay yenerdi iblisi. Zinciri kesmede ilk seferde başarısız oldu ama büyüsünü güçlendirip yeniden denediğinde, ağır zincirler büyük bir gürültüyle yere çarptı. Darius'un ayağa kalktığını yan gözle gördü. Elindeki büyü topunu fırlattı Darius. Magnus kollarını çarprazlayarak kalkan oluşturacak vakti zor buldu. Kalkan iblisin kırmızı büyüsünü emdi. Magnus kollarını indirirken Alexander iblisin arkasına dolandı. Elinde bir melek bıçağı vardı, muhtemelen Jace'ten almıştı. Magnus'la göz göze geldi. Gözleri mutluluktan ışıldıyordu. Kafasını salladı. Magnus işareti alıp Darius'a büyüsüyle uzanıp kollarını bedenine yapıştırdı. Darius, Alexander onu öldüremeden insan formunu bırakıp iblis formuna büründü. Eğilip bükülerek Magnus'un büyüsünden kurtuldu. Alexander melek bıçağını boşluğa savurdu. Küfredip havada uçmaya başlayan çirkin yaratığa baktı. Magnus büyüsünü küçük oklar haline getirip iblise bunları fırlattı. İblis 2'si hariç bütün oklardan kurtuldu. Ama cüssesi o kadar büyüktü ki bu iki ok onu yere indirmeye yeterli olmazdı. Güçsüz iblislerle uğraşan diğerlerine baktı. O iblislerin çoğu ölmüştü ve arkadaşları iyi durumdaydılar. Ama Darius'la uğraşması şimdi daha zor olacaktı. İblis formundayken daha güçlü olurlardı iblisler. Darius, Magnus'a doğru harekete geçti. Magnus bir büyü topu fırlattı ama iblis toptan sıyrılmayı başardı. Magnus'a yaklaşırken Magnus güçlü bir kalkan oluşturdu. Darius'un kalkana çarpmasıyla geriye uçtu. Sırtı duvara çarptı, canı yandı ama ayaklarının üstüne düşmeyi başardı. Darius da çarpmanın etkisiyle yere düşmüştü. Kanatlarını açıp havalanırken Magnus odayı süzdü. Sağ tarafında hala dövüş devam ediyordu. Jace'in bir iblisin alnına melek bıçağını sağladığını gördü. İblis sarsılıp küllere dönüştü. Magnus gözlerini çevirdi. İblis yine üstüne geliyordu. Magnus büyüsünü uzun bir kılıca çevirdi. Darius yaklaşmıştı, kılıcını tam saplayacaktı ki iblisin göğsünden bir ok ucu fırladı. İkincisi de alnından. Darius Magnus'a doğru süzülürken küllere ayrılmaya başladı. Magnus'un kafasının üstüne de küller yağdı. Magnus gülümseyerek odanın girişinde, elinde yay olan erkek arkadaşına baktı. Sağ tarafındaki dövüş de son bulmuştu. Kazanmışlardı. Magnus ile Alexander birbirlerine koşarak sarıldılar. İkisinden de kahkaha sesleri yükseliyordu. Bir süre sonra Alexander Magnus'un kulağına fısıldadı. "Edom'dan dönmeyeceğini düşünmüştüm. Hafıza kaybını öğrenmiştim. Seni bir daha göremeyeceğimi düşünmüştüm..." Magnus elini Alexander'ın yanağına koydu ve "Sana her zaman geri dönerim Alexander." diye fısıldadı. Alınlarını birbirlerine yasladılar ve orada, öylece, uzun bir süre durdular.

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

2M 97K 54
"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dışlamamayı, onları sevmeyi öğretmişlerdi...
194K 13.3K 22
Tüm diyar, doğudaki savaş yüzünden kaosa sürüklenmiştir. İmparatorluğu ayakta tutmanın ve Wisteria'yı kurtarmanın tek yolu ise Saige Nerth ve Zaiden...
25.6M 909K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
LİDER Par yağmur

Roman d'amour

3.1M 17K 3
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)