Blonde Black

By madamsnake

8.6K 579 696

- Bazen büyük sınıflar balolara gittiklerinde böyle anlarda birçok çocuğun kıza bakınca donakaldığını görürdü... More

-1- Sorting Ceremony
-2- Andromeda Black
-3- Library
-4- Oliver Parkinson
-5- Blonde
-6- Autumn Ball
-7- Luciana Malfoy
-8- Hogsmeade
-9- Astronomy Tower
-10- Potions Class
-11- Peace
-12- Legilimens
-13- Hospital Wing
-14- Blonde
-15- Fight
-16- Mission
-17- Thumb
-18- Hate
-20- Side
-21- Christmas Dinner
-22- View
- 23 - Duel Night
-24- Darling
-25- Unexpected Meeting

-19- Snowball

261 23 35
By madamsnake

"Ne?" neredeyse bağırarak verdiği tepki yüzünden aceleyle elimle ağzını kapattım. Dilimi hipogrifler kemirsin! Ne kadar aptalım.

"Sessiz ol." deyip sinirle başını biraz geriye ittirerek elimi ağzından çektim. Şaşkınlıkla mavi gözlerini kırpıştırarak bana bakmaya devam etti.

Sonunda kendine gelmiş olacak ki "Ama bu çok saçma." deyip kaşlarını çattı "Ben sizi aşağıda görmüştüm." dedi.

Hatırladığım anıyla gözlerimi devirdim "Seni başkası sandık, o salakta panikle öyle yaptı." diye açıkladığımda hala inanamıyormuş gibi başını iki yana salladı.

"Malfoy'u bu kadar sevdiğini bilmiyordum." yüzünü buruşturdu "Arkadaşım olsa da seni bu şekilde aşağılamayı ona göstereceğim." diye öfkeyle soluduğunda yine gözlerimi devirdim. Tanıştığım her erkek aptal olmak zorunda mı?

"İlk başta bende hoşlanmıyordum, sonradan oldu." dedikten sonra kendime kaşlarımı çattım, bunları ilk defa sesli dile getirdiğim için garip geliyordu.

Kafasını elleri arasına alırken "Şimdi beynim havaya uçacak." diye homurdandı. Sanırım gerçekten şaşırmıştı, dışarıdan bu kadar gerçekçi bir oyun sergilememiz gururumu okşadı açıkçası.

"O bilmiyor." deyip sıkıntıyla iç çektim "Yani benim ondan hoşlandığımı."

Ellerini başından çekip doğruldu ve bana döndü "Her şeyi baştan anlat."

-

Kucağımdaki kitaplara tırnaklarımı bastırırken kalabalık koridorda ilerlemeye devam ettim. Kafam çok dolu olduğu için ilk defa Sihir Tarihi dersinden hiçbir şey anlamamıştım.

Bahçeye çıkacağım sıra adımın seslenilmesiyle olduğum yerde durup etrafıma bakındım.

Biraz ilerimde olan Evan elini kaldırmış gelmem için işaret yapıyordu. Yanındaki Even, Rabastan ve Lucius'u görünce yutkunmadan edemedim.

Oraya hiç mi hiç gitmek istemediğimi fark ettim.

Dün ona her şeyi anlattığımda Lucius'u biraz zorlamamız gerektiğini sonradan onun açılacağını söylemişti, ona defalarca istemediğimi söylememe rağmen sanırım onu fikrinden vazgeçirememişim.

Sıkıntıyla bir nefes alıp yavaş adımlarla onlara doğru ilerlemeye başladığımda kucağımdaki kitabın yumuşak kılıfına tırnaklarımı bastırmaktan kendimi alıkoyamıyordum.

Sonunda Evan'ın birkaç adım önünde durduğumda "Çok uyuşuksun." deyip gözlerini devirdi.

İstemsizce bakışlarım sessizce beni izleyen mavi gözleri bulduğunda aceleyle tekrar Evan'a döndüm.

"Bu, buzdağı bize bir şey anlatmıyor." deyip çenesiyle Lucius'u işaret etti "Neden kavga ettiniz?" diye sorduğunda gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

Ne yapmaya çalışıyor bu aptal?

Şaşkın bakışlarımı tekrar Lucius'a çevirdiğimde kaygısız bir şekilde yüzüme baktığı için tekrar Evan'a döndüm. Mantıklı bir şeyler aramaya başladım.

Tam ağzımı açmıştım ki "Narcissa'nın gereksiz alınganlığından dolayı." diyen beyaz kafaya öyle bir baktım ki.

Benim gereksiz alınganlığım mı? Bu kadar yüzsüz olunmaz!

Meydan okumasını kabul ederek gözlerimi devirdim "Lucy'nin patavatsız ve küstah tavırlarından dolayı desek daha doğru olur." dedim ve tek kaşımı kaldırarak ona baktım.

Gözlerini sinirle kısılırken "Sana kaç kere bana öyle seslenmemeni söyleyeceğim?" diye tısladığında boş boş yüzüne bakarken "Bir de alıngan diye bana diyorsun." dedim dalga geçer gibi.

"Seninle uğraşmak istemiyorum." deyip donuk bakışlarını bana dikti "Dengesizliklerinden sıkıldım artık." dediğinde kalbimde hissettiğim sızlamaya lanet ettim.

Dün başıma gelenlerden dolayı gelip benimle konuşmadığı için ona zaten kırgın hissediyordum. Ayrıca şimdi söyledikleriyle anlıyordum ki bu numaramıza bir son vermek istiyordu.

Pekala, sanırım halka açık ayrılma numarası yapmamız gerekiyor.

"Seni bu kadar bıktırdığımı bilmiyordum." dedikten sonra gözlerimi doldurdum, zaten ağlamak istediğimden pek zor olmadı "Bundan sonraki ilişkilerinde karşındakine anlatmayı dene çünkü kimse kahin değil." dedikten sonra hızlıca az önce çıkamadığım bahçeye ilerledim.

Göle doğru yürüdüğüm sırada gözlerimi kırpıştırarak yaşları geri ittim. Evan'ın aptallığı yüzünden onunla insan içinde ayrılmamız gerekmişti ve kendimi rezil durumuna düşürmüştüm.

Bundan öncesinde ondan ayrılan taraf benken şimdi tam tersi gibi görünüyordu.

Umursadığın şeye bak, sen gerçekten kibirli bir aptalsın Cissy.

İç sesime gözlerimi devirdim, gururum incinmişti. Kibrimden değil gururumdan dolayı kalbim kırıldı zaten. Sonunda gölün kenarına geldiğimde ders kitabımı ağacım altına atıp üzerine oturdum.

Dün çenemi tutamadığım için bunları hak ettim sanırım. Kendi aptallığım yüzünden cezalandırıldım işte.

"Neymiş? dengesizliklerimden bıkmışmış. Aptal!"

"Daha kötülerini duymuşluğum var." diyen sesle irkildim, soluma doğru döndüm. Güzel mavi gözlerle karşılaştığımda biraz şaşırsamda tepkisiz bir şekilde önüme döndüm.

"Az önce yalan bir kavga için ağlayacaktın farkında mısın?" dediğinde ona doğru dönmeden gözlerimi devirdim. Yalan kavgaymış. Gayette içinden gelen şeyleri söylemiş gibiydi.

Gelip yanıma oturduğunda ona doğru dönüp ifadesiz bir yüzle ona bakmaya başladım.

Hiç beklemediğim bir anda yanağımı avuçladığında kaşlarımı çatmadan edemedim. Baş parmağıyla yavaşça yanağımı okşamaya başladığında aynı şekilde gözlerimde kısıldı. Ne yapıyor bu?

"Sen iyi misin, Lucy?" diye sorduğumda gözlerini devirip elini kendine doğru çekti "Sana kaç kere bana öyle seslenme diyeceğim." diyerek önüne döndüğünde sırıttım.

"Sen benimle konuşurken ne dediğine dikkat etmediğine göre bende dikkat etmeyeceğim." dedim ve kollarımı kendime sarıp bende önüme doğru döndüm.

"Ben seninle ilgili her konuda dikkatliyim Black. Aksi için örnek verebilir misin?" dediğinde geçen Andy hakkında söylediklerini ortaya atmak için tam ağzımı açmıştım ki o konu aslında direkt benimle ilgili olmadığı için ağzımı geri kapattım.

"Melinda olayı." dedim ve ona doğru döndüm "Sonrasında nasıl olduğumu sormadın bile." dediğimde bakışları yavaşça ifadesizleşti.

"Başına bir şey gelmedi." dedikten sonra bu sefer o önüne döndü "Seninle konuşmak için bunu bahane ediyormuş gibi görünmek istemedim."

Onun tarafından baktığımda haklı gibi görünüyordu, sonuçta başıma hiçbir şey gelmemişti. Ben biraz taraflı bakıyordum. Sadece birazcık.

"Şimdi niye geldin öyleyse?"

"Seninle vakit geçirmeyi özledim."

Söylediği şeyle anlık olarak kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Gözlerimi kapatıp önüme döndüm, lanet olsun sana Cissy.

"Ee? Sen hala beni çevrende görmek istemiyor musun?" deyip omzuyla omzumu dürttü.

"İstemiyor gibi mi davranıyorum?"

"Sen hissettiklerini doyasıya yaşayan biri değilsin, Cissy. Öfken hariç, tabii." dediğinde gülümsedim. Kesinlikle doğru gözlemlemişti.

"Bana başka bir duygu yaşatmadığın içindir belki de?" diye alay edip bilmiş bilmiş ona baktım.

Birden bire bana doğru dönüp yüzünü yavaşça yüzüme yaklaştırdığında yutkunmadan edemedim. Nefesini hissedebildiğim bir mesafede durduğunda ellerimle eteğimi avuçladım.

"Şimdi de sadece öfke mi hissediyorsun?"

Parıldayan mavi gözlerini benim soluk gözlerimden ayırmadan fısıldadığı şeylerle sanki tüm dünyayla bağlantım kopmuş gibi hissettim.

"Hayır." dedim ve dudaklarımı ıslattım "Hiçbir şey hissetmiyorum."

Eğer yalandan ölünüyorsa, tam olarak şimdi ölmem gerekiyor. Gözlerimi sıkıca kapatıp tüm okulu yankılatacak şekilde çığlık atmak ve ben bunu yaptıktan hemen sonra herkesin her şeyi unutmasını istiyorum.

"O halde bende bir sorun olmalı." dediğinde gözlerinden arka arkaya birkaç duygu gelip geçti ama bu o kadar hızlıydı ki hiçbirini anlayamadım.

Kaşlarımı çatılırken "Nasıl yani?" diye sordum. Başını iki yana sallarken benden uzaklaştı "Yok bir şey."

-

Atkımla burnumu kapatıp karın üzerinde düşmemeye çalışarak yürümeye devam ettim.

Lanet olası Evan beni Hogsmeade'e çağırmıştı ancak kendisi aptal arkadaşlarıyla birlikte kartopu oynuyordu.

"Sarışın? Seni az daha tanıyamayacaktım." diyen sesle olduğum yerde durup karşıma baktım.

"Aptal Evan'ı dinleyip geldiğim için kendimi atkıma asacağım." diye homurdandım ve atkımla tekrar yüzümün yarısını kapattım.

Lucius gülerek önümde durdu ve ellerini kabanımın omuzlarına yerleştirdi.

Gözlerim korkuyla açılırken "Lucius eğer beni itersen seni doğduğuna pişman ederim!" diye onu tehdit ettiğimde sırıtmasını genişletip gözlerini kapattı.

Omuzlarımdan ikiye doğru bir ayrım oldu ve önce kollarım sonrasında kabanımın temas ettiği geriye kalan her yer şömine önündeymiş gibi ısındı.

"Ne yaptın sen? Merlin aşkına! Bunu bana da öğretmelisin." dediğimde bir adım uzaklaştı "Eğer söylersem bana ihtiyacın kalmaz, değil mi?" deyip göz kırptı.

Gözlerimi devirdim ve kıkırdadım "Bazen çok aptal oluyorsun."

"Gel." deyip elini bana uzattığında eldivenli ellerimle elini tuttum.

Geldiğim yolu geri yürümeye başladığımızda "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. Derin bir nefes alıp gözlerini etrafta dolandırırken "Yürüyoruz işte." dedi, sesi bıkkın geliyordu.

"Luciana neler yapıyor?"

"Yılbaşı tatilinde müstakbel eşi ziyaretine gelecek. Sanırım artık evliliğe o kadar da kötü bakmıyor." dediğinde gülümsedim "Onun adına sevindim." dedim.

"Seninkilerden hiç ses çıkmadı mı?" diye sorduğunda içten içe onları özlediğimi fark ettim. Kabul, hepsi manyaktı ama ailemdi sonuçta.

"Hayır, olumlu ya da olumsuz hiçbir şey yok." dediğimde omuz silkti "Andy'den sonra sana daha pozitif yaklaşacaklardır." dediğinde sırıttım.

"Belki babam ve Bella öyle yapar ama halam soyadınızı duyduğunda bile gözlerini deviriyor."

"Benimkiler karışmıyor, hatta annem geçen ki mektubunda tatilde seni yemeğe davet etmemi söyledi." şaşırarak ona doğru döndüm.

Tam ağzımı açmıştım ki "Cissy!" diye bağıran Evan'ın sesinden hemen sonra suratıma kartopu yemem bir oldu.

Ani şokla geriye doğru popomun üzerine düştüm ve birkaç saniye boyunca nefes alamadım.

"Hey, iyi misin?" diye bana doğru eğilen Lucius'a tepki veremedim ve ağzıma giren karı yana doğru tükürdüm. Kardan ya da çarpmanın hızından olayı sızlayan gözlerimi kırpıştırdığım sırada "Merlinin sakalı adına. Cissy bu kadar sert olacağını düşünmemiştim." diye bana doğru eğilen Evan'a yavaşça döndüm.

"Düşünmemiş miydin?" derken çaktırmadan sağ avucuma olabildiğinde kar topladım "Kar topunda yüzümün izi çıktı, aptal!"

Sona doğru bağırdım ve avucuma topladığım karları onun yanağına doğru tokat gibi yapıştırdım.

Tokadın etkisiyle Evan sola doğru kapaklandığında hala hırsımı alamamıştım.

"Kar şakalarından nefret ettiğimi kaç kere söylemem gerek!" diye yine bağırdım ve avucuma aldığım karları onun üzerine fırlatmaya başladım.

"Merlin aşkına! Even yardım et!" diye ciyaklamasına kahkaha atabilirdim ama şu an o kadar sinirliyim ki onu kara gömmek istiyorum.

Sırtıma doğru isabet eden kar toplarına aldırmadan Evan'ın üzerine zıplayacaktım ki belime sarılan eller buna engel oldu.

"Çocuk kıpkırmızı oldu Cissy, bırak artık." diye gülerek konuşan Lucius'ta öfkemden payını almalıydı. Ellerimi geriye atarak ıslak eldivenimi onun ensesine sürttüm.

Kolları yavaşça belimi terk ederken bende gülerek ona doğru döndüm. Alay etmek için açtığım ağzımı yavaşça kapattım.

Ben mi yanlış görüyorum yoksa Lucius biraz sinirlendi mi?

"Sanırım sende kar şakası sevmiyorsun." diye mırıldanıp bir adım geriledim. Normalde pısmak pek tarzım değildi ama Lucius yüzümü kara gömecekmiş gibi bakıyordu.

"Seni kara gömmeden önce ısını normale çevirelim." deyip bana doğru bir adım attığında aynı şekilde geriledim.

"Biraz fazla abartıyorsun bence." deyip onun gelmesini beklemeden bir adım daha geriledim. Eğer Lucius yaptığı büyüyü geri çekerse kara gömmesine gerek kalmadan donardım zaten.

"Belki de abartıyorumdur." deyip o da durmaksızın üzerime yürümeye başladığı için arkamı dönüp koşmaya başladım.

"Manyak katiller gibi peşimde koşma!" diye çığırdığımda sadece gülmesini işittim ve bu beni daha da gerdi.

İleride teller olduğu için yönümü aniden sağa doğru çevirdiğimde ayak bileğimi burktum. Acıyla inlerken arkamı döndüm, tam pes edecektim ki arkamdan hızını alamayan Lucius'un bana çarptı.

O üstte ben altta kaldığım için benim açımdan baya acılı, onun için ise benim tarafımdan yumuşatılmış bir düşüş yaşandı.

"Sanırım bir daha yürüyemeyeceğim." diye zorla konuştuğumda kollarından destek alarak üstümdeki ağırlığını azalttı.

Endişeli bakan gözleri yüzümü tararken "İyi misin?" diye sorduğunda gözlerimi devirdim "Çok daha iyi olduğum zamanlar olmuştu."

"İyisin iyi." diye alay ettiğinde gözlerimi kapatıp dudaklarımı ıslattıktan sonra "Sanırım iç organlarım sırtıma doğru kaydı." dedim.

Güzel kahkahasını işittiğimde gözlerimi araladım, kısılan gözleri benimkilerle buluştuğunda kahkahası yerini yavaşça gülümsemeye bıraktı.

Birkaç saniye öyle durduktan sonra onunla birazdan fazla yakın bir pozisyonda olduğumuzu fark ettim.

"Lucius."

"Cissy."

İkimiz aynı anda konuştuğumuzda çenesiyle beni işaret ederken "Söyle." dediğinde başımı iki yana salladım "Ne söyleyeceğimi unuttum."

Güzel gülümsemesi tekrar yüzüne yerleştiğinde bende gülümsedim. Böyle giderse akşamı burada geçirmemiz gerekecekti, benim için hava hoştu ama okula dönmemiz gerekiyordu.

"Ben senden hoşlanıyorum, Black."

-

Continue Reading

You'll Also Like

172K 12.9K 24
"Hadi her şeyi başa saralım, yavaşça Daha iyi hissedelim, evet, sonsuz olsun" Kolları arasından yavaşça sıyrıldım. Son kez baktım bir zamanlar hayat...
33.2K 8.4K 20
"ben seninle sarsılmak istiyorum."
18.1K 1.1K 34
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
644K 70.1K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir