Model | vmin

By visueliniz

53.2K 4.3K 2.4K

》Bir gece kulübünde çalışan Park Jimin'in, bütün vücudu ile aldığı para yetmemeye başlar. O sırada ise Kim Ta... More

》hayatımın işi
》ilk hamleler
》alanında profesyonel olduğu(m) bir konu
》'fruilips rujları'
》bu akşam benimlesin
》bunu yap(m)ayı seviyorum
》aklım almıyor..
》aynı şey değil
》buradan ayrılacağım
》 vedalar hiç hoş olmadı, olmayacak
》aşk elma çöpü gibidir.
》 masum olma
》bu bir rüya olmasın!
》delirtiyorsun beni
》biraz da beni(m)le ilgilensen..
》"lütfen benden kaçma"
》dostluklar artar, sohbetlerle
》beni seviyor..
》her şeyim.

》kovulmak

7.8K 386 627
By visueliniz

Selam, hoşgeldiniz!

Öncelikle hikayeme birkaç uyarı ile başlayacağım.
İçeriğinde de gördüğünüz üzere bu fic, yetişkin kurgudur.
Eğer 18 yaşının altında iseniz, olumsuz davranış ve öğeler sizi rahatsız edebilir.

Ama eğer 18 yaşının altında ve AZGIN BİR VMIN KÖPEĞİ iseniz..
Dünyam'a tekrardan, hoşgeldiniz.

İyi Okumalar

🐯🐥

×

Yarısı dudaklarım arasından içeriye, yarısı ise çenemden boynuma doğru inen viskinin, yorgunluğumu almasını beklemek güzeldi. Ay ışığı, iş yerimin önündeki kaldırıma bir sokak lambası misali vururken, bar tabelasının asılı olduğu sokak direğine omzumu yasladım.

"Jimin seni sikeyim tamam mı? Kaç saattir neredesin sen? Yoksa yine içkiyi ağzın dışında her yere bulaştırmakla mı meşgulsün?"
İşte Jungkook.
Benim mesai arkadaşım.
Kendisi mükemmel bir göt veren.

"Senin götün yeterdi oğlum herkese.."

Ağzımın içinde fısıldadığımda kaşlarını çatmış ve kollarını birleştirmişti.
"Anlamadım?"

"Ay diyorum, bugün ne kadar da parlak."

Sırıtarak kurduğum cümleye karşın, o da benim baktığım yere, Ay'a gözlerini kısarak bakmıştı.

"Edebiyat yapmak için sence de fazla geç değil mi? İçeride müşteriler var. İlgilenmen gerek. Anlıyorsun değil mi? Bak cidden böyle aksatmaya devam edersen patro-"

"Hay sokayım patronuna da sana da. Çalışıyoruz işte oğlum daha ne istiyor puşt? Her gün o sikilsin bakayım nasıl oluyormuş. Bir içki sefamız vardı ortasına sıçan sıçana."
Cam bardağı yere hızla atarak her kelimemde çırpındığımda, bana iğrenerek bakan Jungkook sabrımı taşırmaya başlamıştı.

"Sana da sefana da başlayacağım şimdi. Beceremiyorsan, ay pardon becerilemiyorsan kalk siktir git. Bu kadar zor mu? Garson da olabilirdin, bunu sen seçtin. Herkese, özellikle de bana götün sıkışınca bağıramazsın. Görende bütün sik bunun götünde sanacak. Biz de zaten simit satıyorduk burada."

Son cümlelerini fısıltıyla ve kapıdan içeri girerken söylemişti.
"Duyuyorum yanlız!"

Tek elimi yumruk yapıp tısladığımda, eliyle 'kış kış' işareti yapıp, kapıyı kapatmadan önce bağırmıştı "duyarsan duy be!"

Gözlerime gelen saçımı her zaman yaptığım gibi ortadan ikiye bölerek yanlara aldığımda, göz ucuyla etrafa bakıyordum.
Herkesler de içeride, sokakta insan kalmamış amına koyayım.

İçkinin geldiği yerleri elimle temizlerken, aynı zamanda üstümü inceliyordum. Bugün siyah deri pantolon, siyah bir büstiyer ve onun üzerine de büyük deliklere sahip transparan bir siyah gömlek giyinmiştim.
Ne yalan söyleyeyim, böyle giyinmeyi seviyordum. Belki de alışkanlık olmuştu ne diyeyim..

Kapıdan içeri girerek iri yarı güvenliklerin arasından geçtim ve masalara bakındım. Size aç bir köpek gibi bakan insanlar yüzünden son derece rahatsız edici bir atmosferin içerisindeydik. 1 yıldır bu işi yaptığımdan göz bebeklerim bu görüntüyü her ne kadar kaldırsa da, midem artık kaldırmıyordu.
Benim yeni bir iş bulmam gerekiyordu.
Kesinlikle.

Burada yanlızca para için kalıyordum. Çok yüksek olmasa da bir şeyler kazanıyordum işte. Ama artık bana yetmiyordu.
Eh, parayı biraz fazla seviyordum.

Belki de patronumla maaş hakkında konuşmalıydım.
Evet evet, bunu kesinlikle yapmalıydım.

Elleriyle bana 'buraya bak' işareti yapan orta yaşlarda adamlara gözlerimi iğrenircesine kısıp adımlarımı hızlandırdığımda, birkaçı arkamdan bağırmıştı.
Umarım ses tellerinizi sikerler efendim.

İsminin yazılı olduğu kapının önüne geldiğimde, birkaç kez tıklatmış ve ses gelmesini beklemiştim. Patronumuz böyle şeylere çok dikkat ederdi (!)

"Gir!"

Hay sesinin tınısına..

Birkaç kez öksürerek kapı kolunu indirdiğimde, yine aynı görüntü vardı. İnce bacaklı orospu ile yakın bir toplantı yapıyordu şerefsizin evladı.
Gerçi ben de orospu diyordum ama benim de bir farkım yoktu sanki hm?

"Seninle birşey konuşmam gerek patron."

Tek eli hâlâ kadının kalçalarındayken, bacak bacak üstüne atıp izmaritini altın rengi küllükte söndürdü. "Dinliyorum Jimin."

Ellerimi önümde birleştirerek gözümle kadını işaret ettim, "cidden şuan mı?"

Gözleri ile beni hafifçe süzerek, kafasıyla onaylamış ve kadını kibarca yanından yollamıştı.

"Umarım söylemek istediğin şey önemlidir Jimin, aksi takdird-"

"Evet evet aynen öyle. Hızlıca söyleyeceğim zaten. Biliyorsun çok fazla çalışıyorum ve yaptığım kolay birşey değil. Aldığım para ise emeğime göre fazla düşük. Anlatabiliyor m-"

"Eee, beni ilgilendiren taraf ne?"

Gösterişli sandalyesinde geriye yaslanarak konuştuğunda, gözlerimi birkaç saniye kapatarak sakin olmaya çalıştım.
"Daha fazla para istiyorum."

Gözlerimi tekrar açtığımda, yerinden hızla kalkmıştı.
"Daha fazla para istiyorsun demek, doğru mu anladım? Hmm.. 3000$ demek senin götüne az geliyor? Haklısın, müşteriler özellikle senin için randevu almak istiyorlar ama kusura bakma Jimin, herkes konusunda eşit davranmam gerekiyor."

Ellerini iğrenç bir sesle kıtlatarak gülümsediğinde, sinirlerim tepeme çıkmaya başlamıştı.

"Yanlız Jackson hepimizden daha fazla para alıyor. Ayrıca barmenler konuşurken duydum, içki sallayana 4000$ veriyormuşsun. Adaletten anladığın bu mu Jong Woo?"

Yavaş yavaş sinirden elleri titrerken, tam tersi olarak güçlü bir kahkaha patlatmıştı.
"Yalan söylüyorlar. Öyle birşey yo-"

Her iki elimi hızla masaya çarpıp sözünü kestiğimde, bakışları şaşkına dönmüştü.
"Yalancıyı cümle alem siksin mi?!"

Sanırım biraz fazla havalanmıştım. Umarım başım belaya gi- Ama yok, yoldan dönenin yol götüne girsin!

"Jimin bak sinirleni-"

"Kes lan!"

Pahalı tek kişilik deri koltuğuna basarak masaya çıktığımda, yine altın rengi olan kalem kutusuna bir tekme savurmuştum. Havaya saçılan kalemlerle kafasını her iki elleriyle siper ettiğinde, işaret parmağımı ona doğru doğrultmuştum.
"Bana paramı ver!"

Masadaki bütün herşeyi tekmelerimle yerle buluştururken, gözüm dönmüş gibiydi.

"Para istiyorum! Ağırlığınca para!"

Demir kapı hızla açıldığında, hâlen daha patrona işaret parmağımı sallamakla meşguldüm. Barmenler iki şişe çevirsin, götürsün paraları, ben her gün acıyla eve döneyim üç kuruş alayım!
Adaleti sikeyim.

"Oh.. Yanlış bir zamanda geldim sanırım?"

Kalın ve tok bir ses duyduğumda, pozisyonumdan ödün vermeden kafamı kapıya çevirdim. Ancak çevirdiğim anda dengem bozulmuş gibi hissettim.
Hani Dünya'ya gök taşı düşmeyecekti?

"Hayır hayır tam zamanında geldin, yoksa öldürecekti beni bu küçük pislik!"

Küçük pislik ben mi oluyorum? O zaman sen de Ayı Yogi'sin!

Bakışlarımı tekrar kapıdaki genç adamda birleştirdiğimde, cidden yakışıklı olduğunu fark ettim. Esmer tenli bulmak zordu buralarda.

"Jimin, lütfen odadan ayrılır mısın?"

Jong Woo peçete ile terini silerken konuştuğunda, hızla ellerimi belime koyup gözlerimi 'yok ya' dercesine kıstım.

"Nedenmiş o? Jong Woo hakkımı yeme! Bana paramı ver! Yoksa yemin ederim çıkar giderim!"
Tek elimle kapıyı göstererek konuştuğumda umursamaz bir şekilde cevap vermişti.

"E git."

'Hah'layarak saçlarımı dağıttığımda, sinirlerim tekrar yükselmişti. Ateşler basıyordu beni.

"Gideyim he? Peki.. uçayım o zaman ben."

Sonrasını düşünmeden büyük bir hızla masada dizlerim üzerine eğilerek kendimi havaya attığımda, ellerimi bir pençe misali açarak Jong Woo'nun sırtına tutunmuştum. Ayaklarımı göbeğinde çapraz yaparak bulunduğum yerimi korurken, az miktarda olan saçlarını çekiyordum.

"Ah! Yapma! İn şuradan seni piç kurusu! Ah!"
Etrafında dört dönerek beni sırtından indirmeye çalıştıkça daha fazla tepiniyordum.

"Taehyung birşey yapsana ne dikiliyorsun orada?! Ah saçlarım!"

Adını yeni ögrendiğim adam yeni kendine gelmiş gibi bize doğru ilerlediğinde daha sıkı tutundum sırtına. Hayır ben daha ferahlamadım, o tutamları yerlerde göreceğim!

Taehyung arkama geçerek kollarını bana sarıp kendine doğru çekmeye başladığında bağırmaya başlamıştım.
"Bırak! Bırak beni! Hayır onu öldüreceğim! Ya bırak diyorum!"

"Lütfen biraz sakin olur musun? İnsene adamın üstünden."
Kulağımın arkasında olan kafası yüzünden sesi kulağıma net bir şekilde geliyordu ve.. sese bak be..

"Adam mı?! Kim adam, bu mu?! Ne adamı bundan yanlızca adamın sonundaki iki harf olur! Hiçbir şey bilmiyorsun! Bırak beni!"

Kollarını belimde birleştirip beni kendine daha çok çektiğinde, imkânı yok koparamıyordu. Resmen dört elimle sarılmıştım ayıya, kimse koparamaz.

"Oha ne oluyor burada?"

Jungkook'un sesini kapıda duyduğumda, kollarım bir anda şokla çözülmüş ve arkamdaki adam beni alabilmişti.
Ama şöyle bir sorun vardı ki.. o bütün gücüyle çektiğinden dolayı geriye gitmiş ve yeri boylamıştık.
Onun kucağında olduğumdan dolayı benim hiçbir yerim acımamıştı. Haha..

"Ah!"
Üstünden kalkarak pantolonumu sirkelediğimde, yerden bana şaşkınlıkla bakmakla meşguldü.

"Jimin ne oluyor burada birisi açıklayabilir mi? Sen niye patronun üstündeydin? Ve.. senin arkandaki adamla.. Her neyse ne oluyor amına koyayım?"
Jungkook ikileme girmiş bir şekilde kafasını kaşıdığında, kollarımı birleştirerek göz devirdim.

"Zam istedim! Vermem dedi! Bana git çöp ye dedi!"

Mızmızlanarak Jungkook'a kendimi acındırırken, Taehyung da o sırada yerden kalkıyordu.
"Amca? Cidden öyle mi dedin?"

Amca mı? Lan bu bunun amcası mı?! Hassiktir be!

"Hayır oğlum yok öyle birşey! Siz bu şeytanı tanımıyorsunuz."

"Ben tanıyorum, ehehe.."
Jungkook tek elini kaldırarak sırıtırken, hepimiz aynı anda göz devirmiştik. "Tamam söylemedim sayın."

"Park Jimin, kovuldun!"

İşaret parmağı ile hızla kapıyı gösterdiğinde, yerimde sıçramıştım hafifçe.

"Peki o zaman.. tazminat?"
Şirince gülümseyerek tek avcumu açtığımda, şakaklarına masaj yapıyordu.

"Şurada bir yılı doldurmamış benden tazminat istiyor, hergele! Çabuk defol buradan!"

Sesi iyice yükseldiğinde, gülen yüzüm asılmış ve çenem kasılmıştı. İşte bir kez daha büyük balık küçük balığı yiyordu.
Gerçek anlamda.

"Paranı da götüne sok karıyı da!"

Adımlarımı hızlandırarak odadan çıktığımda, sinirimi bir şekilde atmam gerekiyordu.
En iyisi marketten bira alıp sabaha kadar parklarda sürteyim.
Yani sürteyim derken, çimenlerde uzanayım.

Gösterişli gay barın altın varaklı demir kapısını sinirle ittirirken, açılmadığını fark ettim.
Lan geceleri burayı kilitliyorlarmıymış?

Tekrar bütün gücümle kapıyı itmeye çalışırken, arkamda hissettiğim beden ile hareketlerim donakalmıştı.

"Pardon da artık ben burada çalış-.. mıyorum."

O'ydu..

Odada bahaneyle bana dayayan çocuk..

"İzin ver ben deneyeyim."

Kapı kolunu bırakarak kenara çekildiğimde, hiç tahmin edemeyeceğim şeyi yapmıştı.
Kapıyı kendine doğru çekmişti!

Ağzım açık bir şekilde onun peşinden ben de çıkarken, bana dönmesiyle kıkırdaması bir olmuştu.
"Büyük birşey değildi sakin ol. Her neyse, aslında karşılaşmamız iyi oldu."

Kaşlarımı çatarak soru soran gözlerle benden uzun adama bakarken, yarım ağız sırıtmış ve dudaklarını aralamıştı.
"Uzatmayı sevmem. Az önce işinden atıldığına tanıklık ettim. Ve sana bir teklifle geldim."

Kollarımı göğsümde kavuşturarak tek bacağımı kırdığımda, dinlediğimi anlamış ve konuşmasına devam etmişti.
"Daha geçen hafta bir şirket kurdum ve aklımda çok iyi planlar var. Eğer sen de istersen tabii, şirketimde manken olur musun? Bilirsin, hep kadınlar şirketlerin tasarım ve mankenlik işlerinde rol oynarlar ve senin gibi güzel bir fiziğe sahip olan bir erkek.. neden olmasın ki? Klişeliği bir kenara atmak istiyorum yanl-"

"Kabul ediyorum."

Siz deli misiniz? Tabi ki kabul edeceğim! Yoksa siz beni aptal falan mı sandınız?
Ahh~ para!

Şaşırmış bir şekilde bana bakan surat bir anda normale dönüp sırıtmaya başladığında, hafifçe gülümsedim.

"Bir şartın falan var mı? İstersen kağıt falan imzalayabiliriz şirket içi koşulların bulunduğu?"

"Hayır gerek yok. Yüksek bir maaş alayım yeter. Bilirsin, dünya çulsuzlar için bir cehennem."

Merhaba dostlarım!

Yeni bir fic ile tekrardan karşınızdayım ahakdjajif

Ne yapayım yahu, birileri sürekli dürtüyor beni yeni fikirlerle.
Birileri derken şeytanlarımdan bahsediyorum, ahh onlar fısıldamayı severler;)

Her neyse, fazla uzatmayacağım. Değer gördükçe yb gelecek, şimdi karakterleri biraz tanıyalım hm?

:Park Jimin:

:Jeon Jungkook:

:Kim Taehyung:

İlerde yeni karakterler çıktıkça paylaşacağım merak etmeyin.
Ama şuan yanlızca bu kadar.

Lütfen takipte kalın!

Continue Reading

You'll Also Like

18.4K 217 5
Seme jimin x uke ot6 smut oneshotlar İstek alabilirim Çok beğenilenler fic olabilir
89.4K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
111K 8.4K 20
Jimin ve Jungkook evlenecek ebeveynlerini düğün günü ayırmak için bir plan yapar. [Tamamlandı.]
30.2K 3.9K 89
Gecenin bir yarısı kendisine bir paket getiren davetsiz misafire kapıyı açmamıştı ama kalbini açacağından bihaberdi. --- +8214***: Bana yardım etmeli...