KÖR ZİNCİR

Від oykuAAA

672 45 7

Neden hep hikayenin başrolüymüşüz gibi gelir ki? Tamam bu bizim hikayemiz ama hep hikayemizin başrolü olmak z... Більше

GİRİŞ
Bölüm 1- ZORUNLU YOLCULUK
Bölüm 3 -Yıkım, Yüzleşme, Savaş
Bölüm 4 -Karanlık'la İlk Buluşma
Bölüm 5 - Sendeyiz Noyan.
Bölüm 6 - Umut!
Bölüm 7 - KOKU

Bölüm 2 -ESRARENGİZ NOT

106 6 0
Від oykuAAA

"Her şey 8 yıl önce başladı. Doğum günümde. O akşam huzursuzca çalan telefon küçük partimizi bölmüştü. Mutlu ve sakin hayatımız birden endişeli ve karışık bir hayata dönmüştü. Sürekli ev değiştiriyorduk ve inanın bana bu hiç kolay olmuyordu. Ailelerimiz sürekli endişeliydiler bu nedenle bizde huzursuz oluyorduk. Ama yine de bir şekilde hayatlarımıza devam ediyorduk. Lise. Lisedeki ikinci yılımızdı. 17 Kasımda yani, yine doğum günümde işler iyice karıştı. O gün her şeye rağmen aramızda bir parti yapmayı planlıyorduk. Akşam toplandık fakat Boray geç kaldı. O asla geç kalmazdı. Ailelerimiz yeniden huzursuzlandılar ve koşar adımlarla evden fırladılar. Arabaları aldıkları için koşarak gitmek zorunda kalmıştık üçümüz. Evleri yakındı ama biz oraya vardığımızda çoktan polisler ve ambulanslar evin önünü kapatmışlardı." gözlerimi yumdum devam etmek istemiyordum, ama buna mecbur olduğumu hissediyordum "Onlar, onlar öldürülmüşlerdi hemde aklınıza gelebilecek en kötü şekilde ama Boray'ın cesedine ulaşamamışlardı. Yine de öldüğünü düşünüyorlardı. Bende öyle." artık dayanamazdım ve kendimi serbest bıraktım, anında boğazımdan bir hıçkırık yükseldi ve göz yaşlarım kucağıma düşmek için adeta yarıştılar. O sırada büyükanne masaya bir deste fotoğrafı yaydı. Göz ucuyla bakmam yetmişti, onlar suratları ve her bir uzuvları parçalanmış Gökan amca ve Selin teyzeydi. Boray'ın anne babası yani. Daha da fenalaştım ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Sessiz ağlamaya alışmıştım ama bu boğazımı çok acıtıyordu. Yine de başımı dizlerime doğru yatırdım ve bir süre ağladım. Fotoğrafları dehşet içinde inceleyen Noyan'ı gördüm bir an "Bu delilik!". Noyan'ın bu tepkisine sadece kafasını sallayarak karşılık veren büyükanneye şaşırmış bir şekilde baktım. Nasıl bu kadar sakin kalabilirdi?

En sonun da sakinleşmeyi başarabildim ve nefesimi düzene soktum. Noyan devam edeceğimi anladığında huzursuzca kıpırdandı. Bende anlatmaktan hoşnut değildim ve ondan daha gergindim ama büyükannenin daha fazlasını istediğini gözlerinde gördüm ve devam ettim "Ailelerimiz iyiden iyiye korkmaya başlamışlardı ama bize hiçbirşey söylemiyorlardı. Aklımıza bin bir türlü şey gelmeye başlamıştı. Uyuşturucu? Dolandırıcılık? Mafya? Ve hatta belki de fuhuş(?). Ailelerimizin bunlardan birine bulaşmış olabileceklerini düşünüyorduk çünkü bu sadece Boray'larla alakalı değildi ayrıca tesadüf ve bir hırsızlık olayıda değildi. Aradan bir yıl geçmişti ve biz iyiden iyiye göçebe olup çıkmıştık. Aynı anda liseyide idare etmeye çalışıyorduk. Lise de bu kez üçüncü yılımızdı ve yine benim doğumgünümdeydik. Bu kez bir parti için değilde içmek için toplanacaktık. Bu kez geç kalan ise Doruk'tu. Ve yeniden koşuşturma, polisler, ambulans, çıkarılan parçalanmış cesetler ve oldukça yoğun bir dehşet. Boray gibi Doruk'un da cesedine ulaşılamamıştı ama onunda Boray ile aynı kaderi paylaştığı düşünülüyordu. Geriye sadece Hera ve ben kalmıştık artık olayların doğumgünümle hatta benimle bir alakasının olup olmadığını sorgulamaya başlamıştım. Sarsıntı ve ardından gelen depremler bizi yıkmıştı. Hera Doruk'un ölümünden sonra iyice harab olmuştu. Artık hiçbir şey yemiyor içmiyordu. Beraber kalmaya başlamıştık. Ailelerimiz bir an bile bizde gözlerini ayırmıyorlardı." soluklandım ve artık iyice yanmaya başlayan gözlerimi ovaladım. O kısa sürede Noyan bana su getirmişti, ona teşekkür ederek bakarken suyu kafama diktim. Büyükanne sükunetini koruyarak beni bekledi. Noyan benimle ilgileniyordu, gerçekten kötü görünüyor olmalıydım. Yaşananları dile getirmek beni daha da çok yıkmıştı. "Bir daha ki yıl kasımın 16'sında başka bir yere taşınacaktık ama Hera'nın ailesi eski evlerindeki kasadan paralarını almak istediklerinde beklemeye başladık. Saat gece yarısını geçmek üzereydi ve Hera'lar eski evlerine doğru yola çıktılar tam 5 dakika sonra doğumgünüme girecektim. İnsanlar o gün çok mutlu olurlardı ama ben aksine çok huzursuzdum yine birşeyler olacaktı. Hissediyordum, her yıl olduğu gibi yine birileri zarar görecekti. Hera'ların gitmemesi için ne kadar diretsem de beni dinlememiş ve gitmişlerdi. Saat 1'e geliyordu ve hala Hera'dan ses yoktu. Oysaki beni aramasını söylemiştim. En sonun da telefonum çaldı. Hemen hoparlöre almamı söylediler, bende aldım. Arayan Hera'ydı.

Telefon kısa süre sadece cızırdadı daha sonra Hera'ın sesi geldi 'Eva, yardım-' o daha lafını bitiremeden keskin bir silah sesi geldi ardında Hera'nın kalbimi delip geçen çığlığını duydum. Ardından telefon biplemeye başladı. Kapanmıştı. Tıpkı gözlerim gibi." kısa bir an soluklandım tekrar. Devam edecektım ama sabırsız bir şekilde bana bakan büyükanneyi gördüm. Benimle değilde anlatacaklarımla ilgileniyordu sanki. Ben burda ölüp ölüp diriliyordum ama onun tek derdi neler olduğunu öğrenmekti. Hem o kimdi ki? Daha onun kim olduğunu bile bilmiyordum. Hesap sormak için ağzımı açacaktımki "Nota gel kızım." deyiverdi büyükanne. Zaten açık olan ağzım daha da açıldı işte bu beklediğim birşey değildi, o nottan hiçbir allahın kuluna bahsetmemiştim nereden öğrenmiş olabilirdi ki? Çok mantıksız geliyordu. "Sen, nasıl?" "Anlatacağım minik turta, sabırlı ol.". Durdum, 'minik turta' bu sıfat bana çok tanıdık geliyordu. Hemde haddinden daha fazla. Sanki geçmişten gelip kulaklarımı gıdıklayan bir esinti gibiydi. Beynim hatırlamak için sınırlarını zorlarken, başıma müthiş bir ağrı saplandı ve o anda gözümde bir görüntü belirdi. Daha odaya ilk girişimde gözüme takılan bir çerçevenin görüntüsü. Hiç tereddütsüz ayağa kalktım ve o çerçevenin olduğu tarafa yöneldim. Noyan'da arkamdan kalkmış ve beni takip etmişti. Elini belime koyduğunda bana destek olmak istediğini anlamıştım. Bir an ona baktım ama ardından hemen çerçeveye odaklandım. Ortada büyükannenin gençliği olduğunu tahmin ettiğim bir kadın vardı. Sandalyede oturuyor ve iki dizinde iki çocuk, hatta bebek bile denebilecek kadar küçük iki sevimli şey oturuyordu. Noyan neşeli bir sesle "Bu benim, büyükanne bunu sakladığına inanamıyorum. Bir saniye diğer bebekde kim?" "Benim." dedim sakince, sanki olacakları önceden görmüş gibi göründüğümün farkındaydım. O yüzden Noyan'ın tepkisini anlayışla karşılıyordum. Bir an bana bakakaldı, ardından şaşkın gözleri benim ve büyükannenin arasında mekik dokudu. Tekrar oturduk, Noyan'ın kafası hala karışıktı. Büyükanne önce bana döndü ve gülümsedi "Hafızana güveniyordum, yüzümü kara çıkarmadın." dedi ve tekrar gülümsedi "Noyan o fotoğrafta sen 5 Eva ise 4 yaşındaydı. Çok küçüktünüz yani hatırlamaman çok doğal. Eva gibiler ancak hatırlayabilirlerdi." "Eva gibi hipertimestik olanlar yani." büyükanne şaşırdı "Uçakta, biraz bahsetmişti de." "Pekala. Öncelikle size çok önemli şeyler söyleyeceğim o nedenle beni çok dikkatli bir şekilde dinlemenizi istiyorum." kafalarımızı sallayarak onayladık, daha ne kadar hayatın beni şaşırtacağını gerçekten merak ediyordum. "O zamanlar dört değil beş kişiydiniz ve Norveç'te yaşıyordunuz. Bildiğiniz üzere bir şirketi yönetiyorsunuz Eva. O şirketi babalarınız beraber kurduğunuda biliyorsunuz. İşte en başında o şirketin 5 ortağı vardı. Şirket uzun yıllar çok başarılı bir şekilde ilerledi ve alanında birinci konumuna geldi. Tabi bunu yaparken dönemin birincisini tahtından etmek zorunda kaldı ve bu iş için şirketin açığını ararken. Bambaşka şeylerle karşılaştılar. Şirket başka bir alanda gizli bir şekilde iş yürütüyordu. Fuhuş! Bunu öğrendikleri anda saldırdı babalarınız ve onları tam anlamıyla mahfettiler. Şirket battı ve şirketin başındaki adam büyük sıkıntılar çekti en sonunda da intihar etti. Adamın tek çocuğu vardı oda itin tekiydi ve baba parasıyla geçiniyordu. O para gidince, babasıda intihar edince ellerinde hiçbirşey kalmadı, olanlara bir süre katlandıktan sonra anneside dayanamadı ve intihar etti. Çocuk çok öfkelendi ve öfkesi nefrete ordanda intikam hırsına döndü. Saklandı ve fuhuş işine bir daha elini attı ordan çok fazla para kaldırdı ve hazırlıklarını tamamladı. Artık sizin peşinize düşmüştü." durdu ve bir yudum su içip bizm söylediklerini idrak etmemizi bekledi.

"Siz Amerika'da daha güvenli olabileceğinizi düşünüyordunuz ama Noyan'ın ailesi aksini idda ediyorlardı bu nedenle siz Amerika'ya giderken onlar burada kaldılar. Ama yanlış bir seçim yapmışlardı çünkü ilk hedef onlar oldular. Kızım ve damadım gözlerimin önünde öldürüldüler. Benim tek yapabildiğim torunumu, Noyan'ı alıp kaçmak olmuştu." Noyan'a baktım gözlerinden yaşlar süzülüyordu ama yüzü ifadesizdi. Hatta o kadar ifadesizdiki bu beni ürkütmüştü. Sadece yere bakıyordu, hiçbir tepki vermiyordu. "Bana yalan söyledin! Bana neden yalan söyledin?" diye bağırdı aniden. Yerimden sıçramıştım, büyükannede irkilmişti "Çünkü zamanının gelmesini bekledim. Bu zamanın geleceğini biliyordum. Bir gün sizden birinin bizi bulacağını biliyordum." "Nasıl yani Noyan'la aynı uçakta olmam sizin ayarlamış olduğunuz bir şey değilmiydi?" diye sordum hayretle "Hayır kızım, benim tek yaptığım aynı uçakta olduğunuzu öğrenir öğrenmez sizi yan yana oturtmaktı o kadar." "Yine de bana söylemeliydin büyükanne." dedi Noyan ama bu kez sesi çıldırmış gibi değildi, hatta gayet sakin çıkmıştı. Büyükannesini çok fazla seviyor ve ona koşulsuz güveniyor olmalıydı. Benim bile bir kaç saate güvendiğim kadının kollarında büyümüştü. Güvenmemesi tuhaf kaçardı zaten. O anda aklıma geldi, ondanda bahsetmeliydim belki bu bir şeyleri değiştirirdi. "Büyükanne size bir şey söylemeliyim." "Tabi seni dinliyorum." "Ben o gece yani Hera ve ailesinin katledildiği gece. Hera'nın kayıp olduğunu öğrendiğimde odasına girdim ve kenarda gözden uzakta bir valiz buldum. İçinde de bir not." sessizlik. Büyükanne notu tamamen unutmuş olacakki kendine kızar gibi gözlerini yumdu, Noyan yine hiçbirşey anlamamıştı ona daha dikkatli baktığımda aklının zaten burada olmadığını anlamıştım. "Not? Yanında mı peki?" "Evet." "Onu derhal görmeliyim, belki o not bir şeyler değiştirebilir." dedi umutla bende nedensiz bir umutla dolmuştum. Hemen odadan daha sonrada kütüphaneden çıktım ve valizimin yanına gelene kadar durmadım. Valizimin yanına çöktüm ve içindeki minik çantayı kurcaladım. Sonunda aradığımı bulmuştum. Yine koşar adımlarla geri döndüm. Sandalyeme oturdum ve notu masaya bıraktım. Büyükanne notun her ayrıntısını sesli bir şekilde okudu

Ağacın ilk açtığı, 
Yağmurun ilk yağdığı yer.
Ölüme yakın, yaşama yakın...                                                                                                                      Akıp giden bir zaman,                                                                                                                                       Ve yüzleşmen gereken bir kader!

         /AA&HA\

Arkadaşlar lütfen yorum yapmayı unutmayın sizin yorumlarınız benim için çok önemli :)

Продовжити читання

Вам також сподобається

Zorbanın Koynunda +18 Від dileeqq

Детективи / Трилер

6.6K 139 41
Bolca +18 sahne ve biraz şiddet olacak arkadaşlar ona göre okursanız sevinirim "Bana attığın o tokat'ın karşılığı olmayacak mı sandın hemde tüm sını...
Kayıp Pusula (+18) Від altinkalemtozu

Детективи / Трилер

196K 7K 31
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18) Від Limae Işıl

Детективи / Трилер

4.4M 381K 94
1 KIZ, 6 ERKEK, ÖLÜMCÜL BİR EV. Afra'nın diğer tutsaklardan dört farkı vardı: Birincisi, bir kız olmasıydı. İkincisi, tutsak alınan son kişi olmasıyd...
Sert Mafya Ve Ufaklığı Від papatyagullalae

Детективи / Трилер

5K 234 16
Bahar en yakın arkadaşının düğününe mardine gider ve oraya damadın en yakin arkadaşı olan ateş'i görür ve o yüz bir daha aklından çıkmazsa ve bir ka...