PATRON (+18)

By lalelikoyunkavalcisi

2.4M 37.9K 6.5K

Bol +18 olcaktır. 18 yaşından küçükler ve rahatsız olanlar okumasın. #2 - Henrycavill More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 22
Bölüm 23
F İ N A L
D U Y U R U
D U Y U R U 2
• ÖZEL BÖLÜM •

Bölüm 21

54.3K 1.1K 199
By lalelikoyunkavalcisi

Merhaba,

Beğeni ve yorumlarınız için teşekkür ederim.

İşte söz verdiğim gibi bir bölüm daha.

Yine oranlar yüksek olursa tekrar bölüm yayımlamayı düşünüyorum bu akşama doğru.

İyi okumalar 🌺

2 ay sonra

"Henry, Şu kolilerde gidecek.", Henry elinde kolilerle merdivenden iniyordu. "Tatlım sana inanamıyorum devireceksin hepsini." dedim bağırarak ama pek oralı olmamıştı. Kolilerden önünü görmüyordu. "Henry dikkatli ol!", her ne kadar onu uyarsamda beni takmamış hızla elindeki üst üste koyduğu üç koliyle iniyordu.

Beklenilen son yakındı. Biraz çekilip elindeki kolilerin düşmesini izledim. Elindeki iki koli devrilmişti. Henry suçlu bir ifadeyle bana bakıyordu. Kolilerin içerisindeki tabaklar kırılmış ve etrafa saçılmıştı. Kollarımı birbirine dolayıp kaşımın birini kaldırarak Henry'e baktım. Henry ise dudaklarını birbirine yapıştırmış suçlu suçlu bana bakıyordu. Her ne kadar bu haline kahkaha atmak istesemde ciddiyetimi koruyabilmiştim.

"Henry kırdığın tabaklar yeni yemek takımının tabaklarıydı." dedim.
"Özür dilerim hayatım.",
"Elizabeth'den daha beter çocuksun. Hepsini taşıyamazsın demiştim."
"Aslında taşıdım."

Açılan kapıyla arkama döndüm. Elizabeth koşarak bana geliyordu. "Anneciğim..", cam kırıkları olduğu için hemen onu kucağıma aldım. "Ne oldu uğur böceğim?", Steven yanıma gelip konuştu. "Eve bayıldı." dedi. Stev'e gülümseyerek kızıma baktım. "Kocaman ağaçlar var." Elizabeth oldukça memnun görünüyordu görünüşe göre. "Tanrım burada ne oldu?", Stev'in sorusu üzerine Henry elindeki son kutuyuda yere fırlattı. "Pes ediyorum." dedi. Son kutuyu neden fırlattığını anlamadığımız için Steven'la şok içerisinde ona bakıyorduk. O ise omuzunu silkip, kucağımdaki Beth'i aldı. "Burayı sen temizleyeceksin.", dedim ama beni hiç umursamamıştı. "Beth, seninle oyun bahçeni gezelim kızım." , "Oleyyy!", Beth ile birlikte çıktıklarında arkalarından bakıyorduk. Stev'le birbirimize döndüğümüzde kahkaha atmaya başladık. "Bu neydi şimdi?", "Ben boşuna beceriksiz demiyorum." dedim.

Steve bakıp konuştum, "Ben temizlemem!", "El ciddi olamazsın ya!", valizleri alıp yatak odasına çıkardım. Stev ise Henry'e küfür ede ede kırılan parçaları topluyordu.

Her şey çok güzel gidiyordu. Henry'le Londra'ya geri dönüp yeni bir ev satın almıştık. Aslında %80'ini o almıştı ama en azından benim de bir katkım olmuştu. William ile görüşmüştüm, düğünden sonra işe başlayacaktım. Henry'nin de film çekimleri Londra'da yapılacaktı. Yani hayatımızı sonunda yoluna koymuştuk.

Valizleri evin en büyük odası yani bizim yatak odamıza götürmüştüm. Yatağa koyup ağızlarını açtım. Henry'nin tişörtleri ve gömlekleri vardı. Bunların hepsinin ütülenip asılması lazımdı. Odadan çıkıp, Beth'in odasına doğru seslendim. "Lisa!", Lisa, Beth'in odasından çıkıp koşarak yanıma geldi. "Beth'in kıyafetleri ütülenmiş mi?", "Evet efendim ben de onları asıyordum." dedi. "Lisa sen Henry'nin kıyafetlerini en alt kata götür onlarıda ütülesinler çok kırışmışlar." dedim. Lisa odaya girip kıyafetleri aldığı sırada tekrar konuştum, "Ah Lisa mutfağın temizliği bitmiş mi ona da bir bakar mısın?", "Tamam efendim." dedi ve elindeki kıyafetlerle merdivenden inemeye başladı. "Lisa dikkat et Henry yemek takımını kırdı." diye bağırdım ve Beth'in renkli ama oldukça sade odasına girdim. Yatağının üzerindeki ütülü ve askılara asılmış kıyafetlerini aldım. Gömme dolabın kapaklarını açıp renklerine ve mevsimliklerine göre dizmeye başladım.

Tavandan yere kadar olan pencereden Beth'in oyun parkını görebiliyordum. Henry ile birlikte kaydıraktan kayıyorlardı. Hem işimi yapıp hem de onları izliyordum. Kahkahaları buraya kadar geliyordu.

>><<

Hamburgerimden bir ısırık aldığımda Beth ağzına patates sokmaya çalışıyordu. Henry ise çoktan Hamburgerini bitirmişti. Hamburgerimi bırakıp kolamdan bir yudum aldığımda Henry bana bakıyordu. Kaşlarımı çattım baktığı yere baktığımda göğüslerime baktığını anladım. Kolamı bırakıp açılan dekoltemi düzelttim. Henry gözlerini devirmişti. Yaptığı ayıptı, masada Steven vardı.

Beth'in hamburger yemesini çok razı olmasamda bugünlük yapacak bir şey yoktu. Ona hamburgerini tutmasında yardımcı olurken Henry konuştu, "Steven sen ne zaman gideceksin?", öküz gibi sorduğu soru yüzünden bacağına bir tekme attım. Yüzünde bir mimik bile oynamamıştı. Steven lokmasını yutup konuştu. "İki gün sonra." dedi. "Düğüne gelecek misin?" diye sordum. Gülümseyerek bana baktı. "Elbette geleceğim bunu kaçırmam." dedi gülümsemiştim. Geleceği için sevinçliydim.

"Peki Ed'i getirecek misin?" diye sorduğumda utanmıştı. "Gittiğimde soracağım umarım gelir." dedi. Onun mutlu olması beni de mutlu ediyordu. "Steven senden bir şey rica edebilir miyim?" dedi Henry. Onu bu kadar kibar konuşmasına şaşırmıştım. "Evet elbette." , "Bu gece için Beth'le kalır mısın?", diye sordu. Şaşırmıştım neden böyle bir şey istiyordu ki? "Kalırım da neden?", Steven bile şaşırmıştı. "El'e bir sürpriz hazırladım. O yüzden istedim." dedi. Ben de konuşmaya dahil oldum. "Ne sürprizi?", Henry gözlerime bakıp konuştu, "El adı üstünde sürpriz." dedi. Onun böyle gizimle davranması hiç normal değildi. Beth lokmasını bitirip konuştu, "Sürprizzzz!" görünüşe göre o da konuşmaya dahil olmak istemişti. "Henry, Beth'i bırakmak istemiyorum sonra yaparsın Sürprizini."dedim.

"El, Henry senin için plan yapmış görünüşe göre hadi gidin siz ben kalırım Beth'le." dedi Stev. Karşımdaki iki erkekte bana bakıyordu. "Sürpriz.." dedi Beth. Gülümsedim. Kızımın saçını öpüp konuştum. "Tamam." dediğimde Henry de gülümsemişti. "Tamam o zaman Stev sen uyutursun Beth'i." dedi ve elimden tutup kaldırdı. Ne acelesi vardı anlamıyordum. "Henry ne acelen var ya Beth uyuyunca çıkardık." dedim. Henry benim dediklerimi umursamayarak Beth'in yanına gidip öpmüştü. "İyi uykular prensesim." dedi ve kolumdan tutup kapıya doğru sürükledi. Arkama dönüp, "Stev görüşürüz. Uğur böceğim görüşürüz." kızım gülerek el sallıyordu. Henry asla durmayıp beni evden çıkardı. "Neler oluyor?", diye sordum. Kapının önündeki arabaya binmişti. Ben de hemen yanına bindim. "Henry beni korkutuyorsun ama." dediğimde bana bakıp yanağımı öptü. "Korkulcak bir şey yok." dedi. "Nereye gidiyoruz?", yine duymamazlığa gelip arabayı çalıştırdı. Görünüşe göre asla bir şey söylemeyecekti.

>><<

"Aman tanrım, ciddi olamazsın Henry." Henry gülerek koluna girmem için uzatmıştı. Koluna girip güldüm. "Sürprizin bu muydu?", "Evet. Sevgili Nişanlımla aylardır başbaşa kalamadık.", Henry, arabanın anahtarını valeye verirken konuştu, "Ben de ilk başbaşa kaldığımız yere gelmeyi uygun gördüm." dedi. Kızardım. Henryle birlikte asansöre girdik. Görevlilerden biri bize eşlik ediyordu. 6.kata çıktığımızda eski anılarım gözümün önüne geldi.

Henry'le ilk gecemizi geçirdiğimiz odanın önüne geldik. Görevli bize kapıyı açıp gitmişti. Henry kapattığı kapıyı kitleyip yanıma geldi. "Bayan Karina ve en yakın zamanda Bayan Cavill olacak insan, benimle shot oyunu oynamak ister misin?", gülümseyip Henry'nin boynuna sarıldım. Bu çok romantikti. "Elbette isterim Bay Cavill ya da Patronum mu demeliyim?", Henry gülümseyip dudaklarımı öptü.

Geri çekilip gözlerime baktı, "Sonunda birlikte geçireceğimiz bir gece." dedi. Yemekten neden aceleyle kalktığını şimdi anlamıştım. Henry'le barıştığımızdan beridir hiç yatmamıştık. İlk önce benim rahatsızlığım araya girmişti, sonra Beth'in pedagogla olan görüşmeleri vardı, sonraki hafta ben regli olmuştum. En sonda taşınma falan derken iki aydır sevişmemiştik ki bu Henry için bile şaşırtıcı bir sonuçtu. Henry tekrar dudaklarıma yapışıp konuştu, "Bence direkt sonuca geçelim." dedi. Elleri kalçamı avuçluyordu.

"Çok hızlı ilerlemiyor muyuz Bay Cavill?", "Bence geç bile kaldık Bayan Karina." dedi ve beni kucağına alıp yatağa attı İlk gecemizdeki gibi. Tekrar dudaklarımızı birleştirdiğinde elleriyle yeşil gömleğimin düğmelerini açıyordu. Dudaklarını dudaklarımdan çekip boynuma bastırdı. "Seni çok özledim." dedi. Ben de onu özlemiştim. Henry'nin bıyıkları ve sakalları boynuma batıyor, bu gıdıklanmama sebep oluyordu. "Henry, biraz sakinleş." dedim çok aceleciydi. "Sakinleşemiyorum aylardır yakınımda olup sana dokunamamak ne kadar zordu biliyor musun?", ergen gibiydi.

Henry gömleğimi çıkartıp attı. Pantolonumun düğmelerini de açıp çıkardı. Ben de onun tişörtünü çekip çıkarmıştım. Kasları gün yüzüne çıktığında gülümsedim benim erkeğim, çok ateşli ve azdırıcıydı. Henry beni belimden tutup çevirdi. Yüz üstü yattığım sırada üzerime çıktı. Saçlarımı çekip boynumu emmeye başladığında, erkekliğini kalçama dayamıştı. Sütyenimin kopçasını açıp çıkarttı. Elleriyle göğüslerimi kavrayıp sıktığında inledim. Beni belimden tutup dizlerimin üzerinde durmamı sağladı. Kalçam iyice öne doğru çıkmış, iç çamaşırım artık kadınlığımı örtmez olmuştu. Henry geri çekildiği sırada kemerinin sesinden pantolonunu çıkarttığını anladım. Kalçama tekrar erkekliğini dayadığında çırılçıplaktı. Bu beni iyice sulandırmıştı. Henry iç çamaşırımı yırtarak çıkardı ve hiç beklemeden içime girdiğinde şok olmuştum. Henry başımı yatağa doğru bastırıp içimde git gel yapıyordu. Ortamda sadece bizim deli gibi nefes alış seslerimiz, erkekliğinin kadınlığıma çarptığı zaman ki sesler ve benim inlemelerim vardı. Beni kendine doğru çektiğinde vücudumun yarısı yatağın dışında kalmıştı. Bacaklarımı iki yana açıp tekrar içime girip üzerime çıktı. Çok azdığı her halinden belliydi. Tüm kontrolü ona bıraktım, böylesi daha tahrik edici gelmişti. Henry tekrar belimden tutup beni sırt üstü yatağa attı. Altında oyuncağa dönmüş ordan oraya atıyordu beni. İçime girdiğinde gözleri bendeydi. Her sertçe sokuşunda çığlık atmam onu tahrik ediyordu bunu gözlerinden görebiliyordum. Henry dudaklarını boynuma koyup emmeye başladı. Uzun zamandır olmayan morluklar tekrar çıkacaktı belli ki.

"Daha sert." diye inledim kulağına doğru. Henry daha sert pompalamaya başlamıştı. Bir süre böyle devam ettikten sonra yerlerimizi değiştirmiş oturur vaziyete geçmişti. Ben de hemen kucağına oturmuştum. Üzerinde zıpladıkça Henry kalçamı avuçluyor arada tokat atıyordu. Boynuna doladığım kollarımla ondan destek alıyordum. Henry memelerimi emiyor benim daha da hızlanmam için yardım ediyordu. Bu azgınlıkla ikimizde kendimizi kaybetmiştik. Ben Henry'nin saçlarını çekince suratı yukarıya bakmıştı. O kadar tatlı ve yakışıklıydı kendime engel olamayıp dudaklarına yapıştım. Henry onun saçını çekmemden dolayı o da benim dudaklarımı ısırmıştı. Ağzına doğru inlediğimde, tekrar yerlerimizi değiştirip üzerime çıktı. Bu sefer daha seri ve sert pompaladığından anlamıştım sona yaklaşıyorduk. Hırıltıları ve benim inlemelerim birbirine karışmıştı. "Daha hızlı." diye inlediğimde Henry dahada hızlanmıştı. Bu hızla birlikte ben çok geçmeden boşalmıştım. Henry'de hemen arkamdan gelip içime boşalmıştı. Boşalmanın verdiği mayışma yüzünden üzerime düşmüştü. Halen içimdeydi. Odayı bu sefer derin soluk alışverişlerimiz ve kalp ritimlerimiz dolduruyordu. İkimizinde hareket edecek gücü kalmamıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

721K 12.2K 18
+18 Uyarısı! Ayrıntılı betimlemeler ve sizin ön gördüğünüz ahlak kurallarına aykırılık, yer yer küfür, hakaret, aşağılayıcı öge, şiddet(kadına değil)...
190K 6.9K 75
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
2.2M 29K 27
Buram buram testosteron kokan bu mekanda ellerim, ucu sertleşmiş göğüslerimi sıkarken gözlerim yukarıya çıkmak için sabırsızlanıyordu. Arkamdaki tanı...
1.3M 47.5K 42
Siyahta beyazın zıttıdır , ama yanında en çok ona yakışır. Belkide aşk herşeyi göze almaktır? Okuyunca seveceksin. (kitap düzenlenmemiştir yazım ya...