KAZA

Von narcicegiiii

9.7K 931 555

Hangisi gerçek hangisi yalandı? Yaşadıkları bir hayal bulutu muydu yoksa tam aksine yaşamak isteyip de yasaya... Mehr

2. Bőlűm {Özür}
3. Bőlűm {Savaş}
4. Bőlűm {Çarpışma}
5. Bőlűm {Uçurum}
6. Bőlűm {Şart}
7. Bőlűm {Sevgi ve nefret}

1. Bőlűm {Başlangıç}

1.3K 184 157
Von narcicegiiii

Yeni kurgu, yeni başlangıç ve yeni heyecanlar...

Çok heyecanlıyım çünkü bu benim ilk kurgum ve ilk olmasına karşın hataları olan bir kurgu olacak ki bu sorun değil. Çünkü ben kurguyu hatalarına rağmen seveceğinizi düşünüyorum.

Kurguya başlamadan önce,

Başlangıç tarihi ya da okuduğunuz saati yazar mısınız 👉

Teşekkür ederim ☺️

İyi okumalar 💕

* * *

Karanlık...

Soyut tek kelime,üç hece,sekiz harf ve benim tek görebildiğim...
Ben Yağmur Kara. Görme yetisini küçük yaşta,büyük çaplı bir kazada kaybetmiş bir zavallıyım. Uzun zamandır görememe rağmen hiçbir şekilde bu rahatsızlığa alışamadım. Bazen uyandığımda eskisi gibi renkleri görürüm sandım.

Gördüm görmesine ama sadece siyahı görebildim.

İnanmayacaksınız ama her gün mutsuz oluyorum ama bugün değil. Bugün benim en mutlu günüm. Paralı bir koleje bedava burs kazanmıştım ve bugün yeni okulumun ilk günü. Açıkçası mutluluk bir yana biraz da korkuyorum.

Tamam hor görebilirler,alay edebilirler bunlara alışkınım ama yine de korkuyorum.

Alarmın çalmasıyla birlikte yavaşça yatağımdan doğruldum ve etrafa boş gözlerle bakındım. Her yer karanlık her yer siyah. Gördüğümü görseniz daha sabah olmadı dersiniz ama alarm yalan söylemez.

Biliyor musunuz,eskiden ben de öyle düşünür okula geç kaldırdım. Hatta bazen göremediğimi unutarak ağlardım. Ama ben bunlara alıştım. Bana sorarsanız bu hayattakı felsefen nedir diye? "Zamanla alışmak" derim.

Çünkü zaman her şeyi unutturuyor,unutturmasa bile alıştırıyor. Uyuşuyor yaraların yavaş yavaş. Belki geçmiyor ama yaraların kabuk bağlıyor. En önemlisi de eskisi kadar acımıyor.

Ellerimle eşyaları hissede hissede dolabıma geldim. Eskiden olsa kafamı,kolumu,ayağımı bir yere çarpardım. Size dediğim gibi ben buna da alıştım. Kolay ya da hemen alıştım demiyorum. Zor ve geç alıştım. Kör olduğumu,görmediğimi inanmıyorum. Çünkü uyanınca eskisi gibi göreceğim. Her şey anlam kazanacak. Renkleri bile unutmaya başladım siyah dışında. Ben tekrardan renkleri görmek istiyorum.

Dolabın kapaklarını açtım ve elimi giysilerimde gezdirmeye başladım. Ellerim dün almış olduğumuz,kumaşını ellerimle ezberlediğim formayı ararken kapının açılma sesini duydum. Kafamı yavaşça sesin gelmiş olduğu kapıya çevirdim. Titreyen ses tonuyla annem konuştu.

"Yağmur yardım ister misin?"
Görme yetimi yeni yeni kaybettiğim de her yardımıma annem koşardı. Ben muhtaçtım. Hem de çok muhtaçtım. Hâlâ muhtacım. Gözlerim olmuştu annem. Elinden gelen her şeyi hatta daha fazlasını yapmıştı. Ama bizim bir türlü gücümüz yetmiyordu ameliyat masrafına. Görebilirdim. O ameliyatı olarak görebilirim. Dediğim gibi buna gücümüz yetmiyor.

"Gerek yok anne. Kıyafetlerimi giyebilirim." Dedim kırmak istemeyen kibar sesimle.

Saçlarımda sıcak eller hissettim. Hangi anne evladını böyle bir durumda görmek isterdi ki? Hiçbir anne. Canı yanıyordu kadının beni öyle görünce. Belki içi titriyordu.
Belli belirsiz karşıma gülümsedim. Hayal ettim karanlıkta annemin yüzünü.

Anneme söylemeyin ama yüzünü bile unuttum. Yaşlanmış mıdır? Kırışmış mıdır yüzü? Yoksa eskisi gibi mi? Hatırlamıyorum. Annemin,babamın hatta kendi yüzümü bile hatırlamıyorum.

"Tamam anneciğim. Giyin ve kahvaltıya gel." Dedi zorla konuşuyor gibiydi.

Sanki ağlıyordu da belli etmek istemiyor gibiydi. Çünkü o ağlarsa benim de ağlayacağımı biliyordu.
"Baban seni okula bırakır. Ha unutmadan..." Dedi ve iki eliyle omuzlarımı yavaşça sıktı.

"Yeni okulundaki zenginler seninle alay edecek ama sen sakın onlara aldırma. Sen benim biricik zeki kızımsın." Dedi ve yanaklarımdan öperek kapıya ilerledi hızlı adımlarla. Kısık sesimle "Teşekkür ederim anne." Diye mırıldandım. Annem dediğim şeyle beraber durakladı ve ben konuşmaya devam ettim.

"Gözlerim olduğun için,her şartta yanımda olduğun için ve benden vazgeçmediğin için...teşekkür ederim."

Bi hıçkırma sesiyle birlikte kapının kapanma sesini duydum. Acaba anneme böyle şeyler söylemese miydim? Onu bu sözlerle üzdün Yağmur. Aferin Yağmur. Aptal Yağmur...

Görmeyen gözlerimden yaşlar teker teker dökülürken formayı alarak üstüme geçirdim.

O an kendimi bir aynaya bakıyor gibi hissettim. Hayal ettim kendimi aynada. Acaba güzel miydim? Kıyafet yakışmış mıydı?

Kafamdaki bütün düşünceleri bir kenara bırakarak gözlerimi sildim.

Güçlü olacaksın Yağmur. Sen yaz yağmuru değilsin! Sen sel oluşturacak kadar güçlü bir yağmursun. Sana bu adı boşuna vermedi ailen. Şimdi duygusal olamazsın.

Kendimi motive etmem çok işime yaramış olacak ki sehpada duran siyah gözlükleri gözlerime geçirdim. Kendinden emin adımlarımla mutfağa ilerledim ve yerime oturdum.

Sevinçle "Günaydın baba!" Dedim. Babamın orada olduğunu bilmemem imkansızdı. Her sabah kalkar herkesten önce burada olur ve gazete okurdu.
"Günaydın güzel kızım!" Dedi babam da enerjik bir sesle.

Gülmeli insan böyle. Her ne kadar onu üzecek sebep varsa gülmeli. Sen mesela,gül şimdi. Çünkü sen şimdi etrafına bakabiliyorsun. Gül şimdi. Çünkü sen siyahın dışındaki diğer renkleri de görebiliyorsun. O yüzden şimdi kısa da olsa gül benim için.

Ocaktan gelen cız seslerine gülümsedim ve hiçbir şey olmamış gibi anneme seslendim.
"Anne ne güzel kokuyor,daha pişmedi mi?" Dedim kıkırdayarak.
Kokunun daha fazla yaklaştığını ve yoğunlaştığını hissettim burnumla. "Afiyet olsun." Dedi annem. Annemin üzgün sesine hiç aldırmadım. Çatalı elime aldığım gibi yemeğe başladım.

* * *

Yemeğin ardından dünden hazırlamış olduğum küçük çantayı ve sopamı elime alarak evden çıktım. Sopayı yere vura vura arabayı buldum ve hemen biniverdim.

Bir süre sonra...

Okula gelmiş birkaç dakikadır öylece bekliyorduk babamla. İnmek istemiyordum açıkçası çünkü korkuyorum. Saç telimden ayak parmağıma kadar korkuyor,ürperiyorum.

Ama arabadaki sessizliği de hiç sevmedim. Daha fazla geriliyor,strese giriyordum.

Hadi ama Yağmur yapabilirsin. Sen Yağmur Kara'sın. Sen onları sularınla boğarsın. Şimdi çık ve yeni okuluna merhaba de.

Kendimi de motive etmesem kesinlikle bir şey yapamazdım. Günler boyu battaniyemin altında ağlar ağlar susmazdım.

Kapı kolunu tuttuğum gibi açtım. Derin bir nefes aldığım sırada "Seni çıkışta almaya gelirim Yağmur. " Dedi babam tereddütlü bir sesle. Sol tarafa dönerek gülümsedi ve korktuğumu belli etmeyen bir sesle "Tamam baba." Dedim ve kendimi dışarıya attım.

Sopamla yere vura vura etrafıma garipsine garipsine ilerliyordum. Sesler geliyordu ancak görüntü yoktu. Bu okul bana iyi mi gelecekti yoksa tam aksine batağa batıracak mı?

İlerledim ilerledim,sesler duydum fakat arabanın gitmediğini fark ettim. Eminim ki babam arabadan içi gidecek gibi beni izliyordu. Eminim ki o da benim için endişeleniyordu.

"Merhaba!" Heyecanlı,enerjik,ince bir ses duydum. Acaba bana mı demişti? Yok canım beni gören uzaklaşır böyle selam falan vermez. Duymazlıktan gelerek ilerlemeye devam ettim.

"Hey! Sana merhaba dedim. Bana merhaba demeyecek misin?" Dedi.

İşaret parmağımla kendimi gösterdim.

"B-bana mı vermiştin selam?" Dedim.

Ufak bir kahkaha sesiyle "Tabi ki sana dedim şapşik. Senden başka kim var ki burda?" Dedi.

Etrafima bakındım sanki görecek gibiydim. Başımı yere eğdim. "Sorun ne? Bu gözlük bu sop... Ben... Ben çok özür dilerim. Senin göremediğini bilmiyordum. Affedersin." Dedi.

Başımı kaldırdım ve çarpık bir şekilde gülümsedim. Emin bir şekilde elimi kıza doğru uzattım. "Önemli değil. Bu arada ben Yağmur. Yağmur Kara."

O an bi sessizlik oldu ve tam elimi geri çekiyordum ki elim yavaş bir şekilde sıkıldı.

"Memnun oldum Yağmur. Ben de Ece. Ece Kaleli."

Elimi geri çektiğimde gülümsemem biraz daha büyüdü. O kadar mutluyum ki. Bir arkadaşım olmuştu. Kusurlarımı bile bile benimle arkadaş olmuştu. Şu an size abartıyorum gibi gelecek ama ben kendimi ağlamamak için çok zor tutuyorum. Uçuyorum havalara,zil çalıyor eteklerim,gülümsemem kulaklarıma değiyor.

"Hangi sınıftasın?" Dedi. Gülümsemem birden silindi. "Ben... B-ben bilmiyorum." Dedim tedirgince.

"Gel,o zaman sınıfını bulalım. " Dedi ve elimden tutarak çektirmeye başladı. "Ya düşünsene bir de aynı sınıftayız. Süper olur ya. Hadi hadi acele et." Dedi heyecanla.

Aynen bir fırtına da savrulur gibi Ece'nin arkasından savruluyordum. Derken bir şeye mi çarptım birine mi bilmiyorum ama neye çarptıysam yere düştüm. Yerden başımı tutarak doğruldum. Kalın ve sert bir sesle irkildim.

"Kör müsün kızım? Dikkat etsene!"

Duyduğum iki sözcükle beraber donakaldım. Resmen donakaldım. Zaman durdu sesler sustu sadece o iki kelime tekrarlandı.

KÖR MÜSÜN? Kör müsün? Kör...müsün?

"Yağmur iyi misin?" Sesle birlikte kendime geldim. "Bulut çekil şurdan kız seni görmedi niye hemen hakaret..." Sözünü kestim birden. "Evet. Evet ben körüm. Seni görmedim,göremem. Bunun için üzgünüm. " Diyiverdim.

Defalarca göremediğimi inkar etsem de şimdi kendi ağzımla göremiyorum,körüm diye söylüyordum. Söylediklerime inanamıyorum.

Hızla ayağa kalktım ne bir şey söyledim ne de söylenenleri duydum. Sopamı elime aldığım gibi nereye gittiğimi bile bilmeden uzaklaştım ordan. Kısıkta olsa Ece'nin sesini duydum.

"Yaptığını beğendin mi?"

Her şeye rağmen gülümsedim o an. Başkaları tarafından önemsenmek gerçekten paha biçilemez.

Sen mesela... Şu an seni önemseyen insanların farkında mısın? Üzmeye,kırmaya gelemez,gelmez böyle insanlar. Farkında ol. Fedakarlık yap. Her şeyden önemlisi sen de önemse. Değerini bil. Yoksa yalnızlığa esir olursun.

Biliyor musunuz,aslında bir arkadaşım vardı. Başka bir şehirde yaşıyor mu öldü mü bundan bile haberim yok. Ama arkadaşlıklar ölümsüzdür.

"Yağmur. " Dedi tereddütle Ece "Ya bakma sen ona,kendini biraz büyük görür ama tanısan sen de seversin."
Tanısan sen de seversin...

Yok arkadaş ben bu kaba,ego yığınını sevmem. Düşmanım bile olmasını istemem doğrusu. Öküz gibi "Kör müsün?" Dedi. Diyemedim tabii.

Abartmıyorum,belki biraz abartıyorum. Birazcık...

"Eminim severim." Diye mırıldandım alayla. Ama o bunu duymadı ve tekrar elimden tutup sürüklemeye çalıştı ki elimi çektirdim.

"Ece,ben çok yoruldum. Sana ayak bağı oldum zaten. Beni burda bırak git. Sınıf defterlerine falan bak sonra da beni burdan al." Dedim nefes nefese taklidi yaparak.

"Tamam ben tek tek bakar bulurum sınıfını. Sen burada dinlen,ben hemen gelirim." Dedi. Kafamı aşağı yukarı salladım.

Harika doğrusu sınıfımı bulamıyorum. Öküzün birine çarpıyor hakarete uğruyorum. Müthiş! Kendi kendime isyanlara girmişken birden zil çalıverdi. Şansızlık ki ne şansızlık...

Arkasından bir kez daha zil çaldı,bir de üstünden dakikalar geçti. Korktuğum ne varsa hatta fazlası başıma gelmişti. Bu kurulu düzen bana mı tersti? Neden Dünya? Allah belanı versin Dünya!

"Sen ordaki zil çaldı duymuyor musun? Kalk çabuk!"

Evet bir bu eksikti. Öğretmen azarı... Acaba bana mı diyordu? Kaşları çatık bir şekilde beni mi azarlıyordu?
"Beni duymuyor musun?! Hem okulda güneş gözlükleriyle dolaşma cesaretini de nerden buluyorsun?"

Kesinlikle bana söylüyor. Görme engelli olduğum anlaşılmıyor mu? Sopamı görmüyor musunuz?

"E-efendim." Dedim kekeleyerek. Konuşamıyorum. Boğazımda dizili kalıyor kelimeler.

"Ben burslu öğrenci Yağmur Kaya. Gözlükleri... göremediğim için takıyorum. Arkadaşım..." Dedim kaldım.

Hocaya 'Arkadaşım sınıfıma bakmaya gitti çünkü sınıfımı bilmiyorum,müdüre sormak yerine böyle ironi bir şekilde azarlanıyorum.' mu diyecektim? Yapma Yağmur,yeterince rezil oldun.

Kadın derin bir of çekti. Haklıydı. Ben bile yaptıklarımı inceleyince tuhaf olduğunu görebiliyorum. Ama ne yapayım çok mutluydum,ne yaptığım kimin umrundaydı ki?

"Ben müdüre Hürrem Yavaş. Sınıfını öğrenmek için zilden önce yanıma gelseydin küçük hanım öğrenirdin. Şimdi yürü bakalım sınıfını öğrenelim. " Sert ses tonu asla yumuşamadı.

Ben Yağmur Kara. Yeni okulumun ilk gününü özetlemek gerekirse,berbattı. En kötü günüm diyebilirim ama arkadaş edindim ve tek tesellim bu. İlk günden böyleyse ileride daha neler olacak?

* * *

Sorunun devamını,Yağmur'un başına gelecekleri merak ediyorsanız yıldız vermeyi unutmayın. Fikirlerinizi benimle paylasirsaniz sevinirim. 😉

* * *

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

4.5M 335K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
132K 7.3K 33
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
946 105 3
(+18) On iki deneme. Her biri bir tıkırtı, her tıkırtı ölümün soğuk nefesi. Bir saplantı. Alaycı bir gülümseme, karanlıkta yankılanan bir ses: "Ölme...
965K 26.3K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kendini bulunduğu durumdan kurtarmakla beraber ona...