lie to me

By enisteyjiia

133K 11.9K 11.7K

bilinmeyen numara: sevmediğini biliyorum ama eğer beni sevip sevmediğini sorarsam umarım bana yalan söylersin... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
final

1.5

4K 385 437
By enisteyjiia


Marketin kapısını iterek içeri girdiğimde, ceketimin kapşonunu açarak kapıyı kapattım. Evden dışarı çıkma yasağım bitmişti ve annem bunun ilk gününde beni markete göndermişti. Normalde buna itiraz ederdim fakat evde öylesine bunalmıştım ki bana ödül gibi gelmişti.

Dışarıda hafif yağmur atıştırıyordu ama bu beni rahatsız etmemişti. Yağmur çok yağmadığı sürece severdim. Rüzgarı az estiği zaman, karı az yağdığı zaman, güneşi az olduğu zaman sevdiğim gibi...

Market arabasını alarak sürüklerken annemin istediği birkaç şeyi arabaya attım. Tabi ki kendi istediğim şeyleri de alacaktım ama onları sona bırakıyordum. Raflar arasında gezinerek hatırladığım şeyleri arabaya atarken düşündüm. Geçirdiğim kısa sürede okulda önemli bir şey olmamış, Taehyung'la kısa olan bakışmalarımız harici bir iletişim kurmamıştık. Jimin ara sıra yanımıza uğruyor ve bizimle konuşmaya çalışıyordu. Buna şaşırdığımı itiraf etmeliyim ki bir yandan da onun en yakın arkadaşının bizimle konuşmaya çalışması hoşuma gidiyordu.

Cips reyonundan, sevdiğim cips paketlerinden birkaç tane alırken gördüğüm kişiyle gözlerim büyümüş, kalbim tedirginlikle hızla atarken market arabasını çevirerek onun ve yanındaki çocuğun göremediği rafın arasına girmiştim.

Derin nefesler alırken gözlerim korkuyla dolmuştu. Korkmamam gerektiğini biliyordum fakat yaşadığım lanet olası travma buna engel oluyordu.

Elimi kalbime çıkararak birkaç kere vururken, başımı hafif uzatarak onun daha yeni olduğu yere baktım.

Yoktu.

Sırtımda hissettiğim dokunuşla hızla arkama döndüğümde, korkuyla sıçramıştım. Gözlerim hızla dolarken istemsizce hıçkırdım.

Karşımda gördüğüm Taehyung kaşlarını çatarak bana bakıyordu.

Gözlerimi hızla silerek ifademi düzeltmeye çalıştım. "Taehyung?"

Hâlâ kaşları çatıktı. "İyi misin?"

Hızla kafamı sallarken, gözlerimi kaçırdım. "İyiyim."

"Neyin var Lisa?" Sert ama endişesini saklayamadığı gözleri üzerimde gezinirken, market arabasını tutarak ona baktım. "Bir şeyim yok. Sadece birini gördüm o kadar. Sen neden buradasın?"

Kaşlarını kaldırdı. "Birini gördüğün için mi ağladın?"

Kaşlarımı çattım. "Ağlamıyorum ben."

Alayla güldü ama bu gülüşü ciddiyet barındırıyordu. "Gözünden akan yaş pek öyle demiyor gibi." Gözleri yanağım boyunca gezindiğinde, ağladığımı yeni fark etmiştim. Yanağımı silerken ona baktım. "Ne almaya geldin?"

Arabayı sürerek rafın arasında ilerlerken, şaşırtıcı şekilde yanımda yürüyordu.

Daha sonra elini uzatarak elindeki şeyi gösterdi. "Kız kardeş sorunsalı. Ne yazık ki olan bana oluyor..." Elindeki ped paketini gördüğümde anında kızardım.

Pekâlâ utanmamam gerekti ama yanımda sevdiğim çocuk varken nasıl utanmazdım?

Kızardığımı fark etse de beni utandırmamak istemiş olmalı ki bir şey demedi. "Kız kardeşin mi var?" Sesim biraz meraklı çıkmış olmalı ki hafifçe güldü. Gözlerim gülümsemesinde takılırken konuştu. "Hem de en kötüsünden. Ergenliği biraz ağır yaşıyor."

Onunla ilk defa normal şekilde sohbet ediyorduk ve bu fazlasıyla hoşuma gitmişti. "Senin gibi abisi olduğu için şanslı olmalı." Kaşlarını kaldırarak bana baktığında dediğim şeyi fark ederek boğazımı temizledim. "Yani bende her zaman bir abiye sahip olmak istemişimdir. Bana laf atan olunca onları döven, benimle dertleşen..." Güldüm. "Hatta bazen kavga eden bir abi."

Dediğim her şeyi es geçerek bir noktaya odaklandı. "Sana laf atan mı oluyor?"

İçimdeki Lisa sinsice gülerken, yüz ifademi normal tutmaya çalışarak hafifçe kafamı salladım. "Yani... Bazen."

"Yakın arkadaşların ne işe yarıyor?" Sertçe konuştuğunda kahkaha atmak istedim. "Her şeyi onlara anlatamam. Benim yüzümden başlarına bela almalarını istemem."

İyi drama yaptın Lisa...

Bir şey diyecek gibi olsa da vazgeçmişti.

Birlikte kasaya doğru ilerlerken aldığım şeyler kasadan geçince poşetlere koydum. Taehyung aldığı şeyi kasadan geçirirken, gözlerini kaçırıp durmuştu ve buna fazlasıyla gülesim gelmişti.

Gülemedim.

Onu ve yanındaki arkadaşını tekrar gördüğümde iki poşeti elime alarak arkamı döndüm. Marketten çıktığımda, Taehyung birkaç adımda bana yetişti. "Kimden kaçtığını söyleyecek misin?" Elimdeki poşetlerden birini uzanarak aldığında, ona baktım. "Ben taşırdım."

"Araba şurada. Seni bırakabilirim." Kafasıyla ileriyi gösterdiğinde, oraya baktım. "Yoluna ters düşebilir kendim giderim."

"Sorun değil poşetlerin ağır. Gel hadi."Arabaya doğru ilerlerken mecbur şekilde arkasından ilerledim. Bir yandan arkamı kontrol ederken, Taehyung elimdeki poşeti de alarak arka koltuğa koydu. Anlamsız ve meraklı bakışları bu hâlimi anlamaya çalışır gibiydi. Şoför koltuğuna oturduğunda, bende kapıyı açarak yanına oturdum.

Heyecanını dizginlemeye çalışırken, burnuma vuran erkeksi kokusuyla derin bir nefes almamak için kendimi zor tuttum. "Kemerini tak." Uysal bir kedi gibi dediğini yaparak kemerimi taktım. Evimi kısaca ona tarif ettiğimde, arabayı sürmeye başladı. Kısa bir süre ikimizde de konuşmadık.

"Anlatacak mısın?" Sorduğu soruyla yan dönerek ona baktım. "Neyi?"

"Seni neyin bu kadar korkuttuğunu?"

Yutkunarak önüme baktım.

Ona önceki okulumda, lise hayatımın ilk senesinde uğradığım zorbalığı anlatmadım.

Beni sevdiğini söyleyen bir erkeğe karşılık vermediğim için ondan zorbalık gördüğümü anlatamadım.

Onun yüzünden okul değiştirince, kendimi daha güçlü ve iyi hissetmek için insanlara küçümser şekilde davrandığımı da anlatmadım.

"Ben bir şeyden korkmuyorum." Sertçe konuştuğumda kısa bir bana baktığını hissettim. Hayır onun beni hâlâ karanlık bir alana kapatıp benimle dalga geçmesinden çok korkuyorum.

"Hiç sanmıyorum."

Ona baktım. "Anlatmak istemiyorum Taehyung. Ne anladıysan öyle kalsın."

Daha sonra konuşmadık. Kısa bir süre sonra araba evimizin önünde durdu. Ona baktım. "Teşekkür ederim." kafasını salladığında emniyet kemerimi açmaya çalıştım ama bastığım düğmenin takılmasıyla ona baktım. "Neden çıkmıyor?"

Oflayarak aniden bana uzandığında heyecanla nefesimi tuttum. "Bozulmuş, sürekli takılıp duruyor." Kendi kendine mırıldanarak konuştuğunda, gözümün önünde olan saçlarına dokunmamak için kendimi zor tuttum. Kalbimin sesini duymasından korkarak onu izlerken, halletmiş olmalı ki hafifçe dikleşerek bana baktı. "Halle-" yüzünün yüzüme yakınlığıyla nefesim duraksarken, sözünü yarıda kesti. Gözleri dibindeki yüzümde gezinirken, yutkunduğunu zorda olsa fark edebilmiştim.

İlk defa bu kadar yakın duruyorduk ve ilk defa bu kadar çok heyecanlanmıştım.

"Hallettim." Geri çekilirken mırıldandı fakat duyabilmiştim. "Sanırım..."

Saçma şekilde ellerimi saçlarımdan geçirerek az önce olan şeyi unutmaya çalıştım. Az önce dibimde olan yüzünü unutmaya çalışırken, kapıyı açarak ona baktım fakat sürekli gözlerimi kaçırıp duruyordum. "Teşekkür ederim."

Bir şey demesine izin vermeden arka kapıyı açarak poşetleri elime aldım. O da bu sürede arabadan inmiş, kapının yanında duruyordu. "Önemli değil."

Kafamı sallayarak gülmeye çalıştım. "Görüşürüz o zaman."

Dudağı yana doğru kıvrıldı. "Görüşelim."

Gözlerimi kırpıştırarak hızla arkama döndüm. Sakin olmaya çabalayarak, zile bastığımda çok geçmeden arabanın motor sesini duyabilmiştim. Annem kapıyı açtı. "O çocuk kimdi?" Gözlerini kısarak sorduğu soruyla gözlerimi devirdim. Poşetleri ona uzattığımda, eline alarak geri çekildi. "Okuldan biri anne markette karşılaştık."

"Okuldan birinin arabası nasıl oluyor Lisacığım?"

Kapıyı kapatarak içeri girdiğimde anneme döndüm. "Bizden bir yaş büyük anne."

"Yakışıklı çocukmuş."

Aniden dediği şeyle şaşkınca ona baktım. "Yani anne?"

Omzunu silkerek koltuğa oturdu. "Hiç öylesine."

Lily yanıma gelerek bana sırnaştığında onu kucağıma aldım. "Odamdayım ben!"

Bağırarak odama ilerlerken o da bağırarak yanıt verdi. "Tamam telefonla çok uğraşma!"

Odama girerek üzerime rahat bir şeyler geçirdim. "Gözlerini kapat Lily." Miyavladığında gülerek onu bağrıma bastım. "Sapık seni." Yatağıma uzanırken bugün yaşadığım şeylerin etkisiyle saçma bir şekilde ayaklarımı hızla yatağa vurdum.

Tanrım... Dudakları, gözleri, burnu tam dibimde duruyordu. Belki uzansam dudak-

Pekâlâ daha büyük bir sorunum vardı.

Johnny.

Lisenin ilk yılı bana beni sevdiğini söyleyen sıradan bir çocuktu. O zamanlar derslerime fazla çalışırdım ve bu gibi işlerde gözüm olmazdı. Ayrıca Johnny okulda adı çıkmış bir çocuktu ve dediği şey bana inandırıcı gelmemişti. Onu reddettim. Defalarca reddetmeme rağmen bela gibi bana bulaşmıştı. Türlü oyunlarla, yemekleri kahveleri üzerime dökmelerle, sınav kağıtlarımı karıştırarak düşük almamı sağlamalarıyla beni okula rezil edip tüm özgüvenimi sıfıra indirmişti.

Gördüğüm kabusları sadece annem ve ben biliyordum.

Bir gün okul kantininde ona attığım tokatla her şey daha kötü olmuştu. Okul çıkışı üzerimi değiştirmek için girdiğim soyunma odasına tam anlamıyla beni kilitlemişti. Okul çıkışı okulun elektrikleri personeller tarafından kesilirdi ve bu benim için tam anlamıyla bir travmaya neden olmuştu. Orada kaldığım kimse tarafından fark edilmemiş gece boyu karanlık ve kapalı alanda kalmıştım. Susuzdum, açtım ve tuvaletimi tüm gece boyunca tutmuştum.

Annem yokluğumu anlamış gecenin bir yarısı okul müdürü ve yardımcısıyla beni oradan çıkartmıştı. Gerisi ise tam anlamıyla travmaydı. Annem beni o okuldan almış ve başka bir liseye yazdırmıştı. O zamanlar uyuyamadığımı ve okula gitmemek için ağladığımı hatırlıyordum.

Yoongi ve Hoseok sayesinde bunları atlatmıştım.

Hoseok bana hep güçlü olmamı kendimi ezdirmememi söylemişti.

Belki de bu dediğini yanlış anlamıştım. Çünkü güçlü olmayı başkalarını ezerek kazanmıştım. İnsanlara kaba davranarak, onları ezerek küçümseyerek yaklaşmıştım. Bunun ne kadar yanlış olduğunu bilsem de kendime engel olamıyordum. Belki pişmandım ama şu an okulda olsam ve karşımda sevmediğim biri olsa yine kaba davranırdım.

Johnny'i üç yılın ardından bir markette görmek beni korkutmuştu. Şanslıydım ki markette Taehyung'a rastlamıştım. Şüphelendiğini biliyordum fakat bu yaşadıklarımı ona anlatamazdım. Yoongi ve Hoseok'tan başka kimseye güvenemezken ona bunu söyleyemezdim.

Düşüncelerle geçen bir gecenin ardından ertesi gün okula gitmek için erkenden uyandım. Hoseok ve Yoongi ile birlikte okulun bahçesinden girdiğimizde birkaç bakış bize dönmüştü ama umursamadım. Yoongi huysuzca konuştu. "Çok uykum var.

Esnerken ağzımı kapattım. "Benim de ama ilk ders matematik ve sınavlar yaklaşıyor."

Hoseok kafasını salladı. "Yani uyanık kalmalısınız salak arkadaşlarım yoksa sınavda bok gibi kalırsınız."

Ters ters ona baktım. "Diyene bak."

Güldü. "Ben kendimi garantiye alıyorum. Siz dersi dinleyin sınavı yapın ki bende sizden rahatça kopya çekebileyim."

Avucumu kaldırarak ona gösterdim. "Bunu görüyor musun?"

Saf saf kafasını salladı.

"İşte anca bunu yalarsın."

Yoongi ile gülerek önden ilerlerken, Hoseok homurdanarak arkamızdan geliyordu. "Pislikler."

Gülerek sınıfa girdiğimizde, gözlerim direkt olarak sırasında oturan Taehyung'a takıldı. Jimin ve onun bakışları bize dönerken gülmeyi keserek yerime oturdum.

Ders zili çaldığında not tutmak için defterimi çıkardım. En azından annemden azar işitmemek için bu dersi dinlemeliydim. Matematik dersi sanki kum saatinin arasındaki boşluk kapanmışta, çok küçük bir noktadan zorla akıyormuş gibi bir yavaşlıkla geçerken zilin sesiyle ağzımdan yüksek sesle  "Sonunda!" Kelimesi duyulmuştu.

Sınıftakiler buna gülerken sınıftan çıkmak üzere olan matematik hocası ters ters bana bakmıştı.

"Annemin bakışları bile bu kadar korkunç değildi." Mırıldanarak arkama yaslandığımda, Hoseok kafasını salladı. "Annenin bakışlarına bir an övgüler yollamak istedim."

Hoseok'un dediği şeyle gülerken arkamı döndüm.

Yoongi çoktan uyumuştu.

Gözlerim onun olduğu yere doğru kayarken, Jimin'in ona bir şey anlattığını gördüm. Dinlediğinden pek emin değildim. Dün arabada yaşadığımız an aklıma gelirken, sanki bakışlarımı hissetmiş gibi gözlerini bana çevirdi. Yoğun bakışları altında utanarak gözlerimi kaçırırken, son anda dudaklarının kıvrıldığını görebilmiştim.

Dersler sınav haftası yaklaştığı için büyük yoğunlukla geçerken, hepsine odaklanarak dinlemeye çalıştım. Çıkış zili çaldığında, Yoongi gözlerini ovalayarak kafasını kaldırdı. "Nihayet bitti."

"Günaydın" diyerek kıkırdadığımda kendide gülmüştü. Çantalarımızı takarak sınıftan çıktığımızda gözlerim onu arıyordu. Merdivenlerden inerek bahçeye çıktığımızda, Hoseok solumda Yoongi sağımda duruyordu. "Jimin neden avını arayan kedi gibi etrafa bakıyor?" Hoseok alaylı bir sesle konuşarak ileriyi gösterdi. Gösterdiği yere baktığımda Taehyung'un bir ağaca yaslandığını, Jimin'in ise onun biraz önünde durarak etrafi gözlemlediğini gördüm. "Soralım mı?"

Dediğim şeyle Yoongi bir şey demezken, Hoseok kafasını sallayarak yanlarına doğru yürüdü. Bizde arkasından ilerlerken, Jimin bizi fark ederek sırıttı. "Canım sınıf arkadaşlarım."

Taehyung gözlerini devirerek Jimin'in yanına geldi. Böylelikle bedenlerimiz karşı karşıya durmuştu. "Etrafı izleyerek neyi aradığını merak ettik. Komik duruyordun doğrusu..." Dediğim şeyle Hoseok kıkırdarken, Jimin ofladı. "Lanet olası proje ödevimi yapacak bir kız arıyorum."

Kaşlarımı çattım. "Neden kız arıyorsun?"

Gözlerini kıstı. "Çünkü kızlar cazibeme dayanamayarak proje ödevimi yapmayı kabul edecekler."

Dediği şeyle ben alayla gülerken, Hoseok konuştu. "Proje ödevin ne? Ve ne zaman gelecek?"

Jimin'in yüzü düştü. "İki gün sonra gelecek. Coğrafya dersinden aldım ve gıcık kadın bana ultra gıcık olarak dünya maketi yapmamı istedi. Tanrı aşkına! Maketi yaptım bitirdim bile ama üzerindeki şekilleri nasıl çizebilirim? Ben daha çöp adam çizmeyi bile bilmiyorum. Üstelik onları hangi renge boyayacağımı bile bilmiyorum ve iki günüm var?!"

Yoongi alayla güldü. "Hangi salak coğrafya dersinden proje ödevi alır ki?"

Taehyung ağzının arasında konuştu. "Jimin salağı."

Ben gülmemek için kendimi sıkarken, Jimin çaresizce bize baktı. "Bana çizimi güzel olan biri lazım. Bunlardan fayda yok!"

Ve o an Hoseok'un dediği şey, Taehyung'un başını hızla kaldırıp kaşlarını çatarak bana bakmasını sağlamıştı.

"Aslında Lisa'nın çizimi çok iyidir. Resim koleksiyonu bile var! Onu ikna edersen sana yardım edebilir bence."

Bu hiç iyi olmamıştı.

Hemde hiç.


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Yorumlarınızı buraya bekliyorum. Lisa'nın davranışlarının nedenini öğrenmiş oldunuz. Taehyung sizce bir şeyleri anlamaya başladı mı?

💜

Continue Reading

You'll Also Like

208K 8.5K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
46K 2.3K 14
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
79.9K 6.4K 20
Kim Jennie, sırılsıklam aşık olduğu kocası Kim Taehyung'a artık güvenmiyordu. ©sevgilimerida | 27 Haz 2021.
255K 24.1K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...