VURGUN

By Sombre011

213K 6.2K 440

Sevdaya tutulmuş iki yüreğin hikayesi. More

Birinci Bölüm
İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz İkinci Bölüm
Otuz Üçüncü Bölüm
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Beşinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kırk Birinci Bölüm
Kırk İkinci Bölüm
Kırk Üçüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Kırk Yedinci Bölüm
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli İkinci Bölüm
Elli Üçüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Elli Sekizinci Bölüm
Elli Dokuzuncu Bölüm
Altmışıncı Bölüm

Yirmi Sekizinci Bölüm

3.4K 121 6
By Sombre011

Kulüpten gece yarısı ayrıldığımızda Rümeysa ile arabada kesilmeyi bekleyen kurbanlıklar gibi oturuyorduk. Arabamı korumalardan birisine vermiş beni de kendi arabasına oturtmuştu.

-"Evet sizi dinliyorum." dedi arabayı çalıştırırken.

-"Alisa'ya kızma benim fikrimdi."

-"Hayır birlikte gelmeye karar verdik." dedim Rümeysa'nın kendini kurban etmesine izin vermeyerek.

-"Sonuç olarak suç ortaklarısınız." dedi dikiz aynasından bize bakıp.

Ağzımızı açmadık. Her şey göründüğü gibiydi sonuçta.

-"Anlatmayacaksanız ben sorularımı sorarak başlayayım." dedi ve devam etti.
-"Neden yalana başvuruldu ?"

Rümeysa ile yandan bakışıp omuzlarımızı düşürdük. Savaş'tan aynı derecede ürküyor olmamıza rağmen onun için daha etkili olacağını biliyordum.

-"Kız kıza gitmek istedik. Söylesek izin vermeyecektin." dedim masum çıkarmaya uğraştığım ses tonuyla.

Aldığı nefes sertçe dışarı çıkarken direksiyonu kavrayan parmaklarının beyazlaştığını gördüm.

-"Bağırmak istemiyorum kendimi tutuyorum. Ama ibnelerin karı kız kolladığı yere kız kıza gitmek istemeniz normal mi ?!"

Bağırmak istemiyorum derken bile öyle bağırmıştı ki yerimizde hoplamıştık.

-"Özür dilerim abi haklısın." Rümeysa'nın iyice üzüldüğünü görünce onu dirseğimle dürtükledim.

Bu işe atılırken böyle olacağını bilmeliydik. O kadar iç dans et sonra pişman ol.

-"Savunsana ya." diye fısıldadım.

-"Ne savunacağım ya döver beni bu." Aynı şekilde fısıldarken Savaş'ın duyup duymadığından emin değildim.

-"Bir şey yapmaz korkma."

-"Sana yapmaz canım." diyince gözlerimi çevirdim.

Öyle de yapar ki.

-"Gevşemeyin hemen ! Bir de el kadar şeyleri giymiş o kadar herifin içinde kıvırtıyorsunuz !"

Oynayıp dağıttığımız anlar ikimizin de gözünün önüne gelmiş olmalı ki kendimizi tutamayıp kıkırdadık.

-"Bir de gülüyorlar ya. Kızım siz benim sabrımı mı sınıyorsunuz ?! "

-"Savaş ne güzel eğlendik işte bir şey de olmadı. Kızma artık." derken koltukların arasına girdim ve ona doğru baktım.

-"Yalan söylemeseydiniz kızmazdım."

Öfkeye bürünmüş çehresini seyrederken kızgınlığını bir anlık unutmuş tebessüm etmiştim. Sinirliyken bile yakışıklı görünüyordu.

-"Bir daha söylemeyiz."

Yoldan saniyelik gözlerini ayırıp bana bakınca gülümsediğimi görmüş çatık kaşları düzelmişti.

-"Umarım. " diye mırıldandı ve kıpırdanıp yola odaklandı.

Geri yaslandığımda araba çok geçmeden durmuştu. Durduğumuz yere baktım. Onların evinin önündeydik.

-"Rümeysa annemi ayarlarsın." demişti yalnızca.

Açıkçası pek bir şey anlayamadım.

-"Tamam abi. Görüşürüz Alisa iyi geceler." Rümeysa ile yanaklarımızı değdirip geri çekildik. İnip evin bahçesine girdiğinde neden ilk beni bırakmadığını düşünüyordum.

-"İlk önce beni bıraksaydın bir daha yolu uzatıyorsun."

-"Seni bırakacağımı kim söyledi ?"

Al işte ! Şöyle bir kaç dakika normalleşen kalbimi hissetmiş gibi yine yerinden oynatmaya başlamıştı.

-"Şey geç oldu diye ben..." Yok cümle kuramayacağım ben.

-"Konuşacağız. " diyerek noktayı koymuştu.

Gittiğimiz yol artık şehirden uzaklaşmaya başlayınca gözlerim endişeyle Savaş'a kaydı.

-"Nereye gidiyoruz ?" diye sordum yaklaşık yarım saat süren sessizliğimi bozarak.

-"Senin dilin var mıydı güzelim ?"

Sen yutturdun.

Dalga geçmesine bakmayıp hala cevap bekliyordum.

-"Eve gidiyoruz." dedi karanlık yolda pür dikkat araba sürerken.

Eve ? Hangi eve ?

Evet cevabı gün gibi ortada. Onun evine !

Hemde hislerimi fitilleyen o eve !

Dilim damağım kuruyunca yutkunmaya çalışıp cama doğru yanaştım. Birisi bana bir gün Savaş'ın yanında utançtan konuşamayacaksın deseydi ona başka yerlerimle gülerdim. Ama geldiğimiz duruma bakın.

-"Orda mı kalacağız ?" diye utana sıkıla sorarken şekilden şekile girmiştim.

-"Evet. " dedi az önceki sinirinden eser kalmamış sesiyle.

Sinirinin gitmesi iyi bir şeydi fakat kalacak olmamız benim kalp sağlığım açısından iyi olmayacaktı.

Yol boyunca elimi ayağımı koyacak yer bulamadan durmadan hareket edip duruyordum. Savaş da konuşmayınca çok sıkılmıştım. Bu yüzden telefonumu çıkartıp gelen mesajlara baktım.

Ala gelişmeler için haber bekliyordu. Bu yüzden ona bizi Savaş'ın bastığına dair mesaj atıp ardından Adem'e mesaj attım. Bugün gidemediğimden terslik var mı diye öğrenmek amaçlıydı.

Onlarla konuşurken geriye doğru iyice yaslanıp dizlerimi kaldırdım ve ön koltuğun arkasına yasladım. Bacaklarımla popom oturmaktan uyuşmuştu.

Dizlerimi yaslayınca alttan bir hayli frikik veriyordum hatta baya her yerim ortadaydı ama karanlıktı ve o da yola bakıyordu. Hem başını arkaya çevirse görürdüm diyerek telefonuma geri döndüm.

Kız arkadaşlarım attığım videoya bir sürü geri bildirim yaptıkları için onların mesajlarına yanıt veriyordum.

Ala'nın Savaş'a enişte dediğini gördüğüm mesajına ise seslice kıkırdamış elimi yüzüme kapatmıştım.

Arabanın ani bir frenle durması sonucu tam koltukların arasına düşüyordum ki kapıya tutunup geriye doğru çıktım. Yüksek tanıdık duvarlarla karşılaşmam sonucu geldiğimi görmüştüm. Telefonumu çantamı ve ceketimi alıp arabadan indim. Savaş çoktan inmişti.

Kapıyı açınca ürkek adımlarla peşinden girdim. Bu sefer bahçe tarafına değil direk evin kapısına ilerlemiş yine şifreyi girip açmıştı. Evde o kadar bakılacak yer vardı ki görmediğim kısımları görüyordum.

-"Bir içki alacağım. Sende otur geliyorum. "

Dediğini yapıp hatırladığım kadarıyla salonun yolunu buldum ve koltukta oturdum. Ses olması için televizyonu açarken bir tek içki olan midemin bulandığını hissettim. O kadar yola mide bulantısı normaldi.

Savaş gelene kadar kalkıp mutfağa gittim. Masanın üzerinde ekmek olduğunu görünce dolaptan da krem peynir aldım. Bir dilime sürdükten sonra zıplayıp tezgaha oturdum ve bir ısırık aldım.

Ayaklarımı sallarken ayakkabı giymekten sıkıldığımı fark edip birbirine sürterek çıkarttım.

Bir dilim kesmeyecek sanki.

Ne ara acıktığımı düşünüyordum ki Savaş'ın mutfağa girdiğini görmemle salladığım bacaklarımı durdurdum.

-"Ne yapıyorsun ?" diyip kaşını kaldırınca ekmeği gösterdim.

-"Midem bulanmıştı biraz. Sende ister misin ?"

Başını iki yana sallayıp dolaplardan bir tanesini açtı ve kısa geniş içki bardağını çıkarttı.

Mermer tezgaha yapışan popom artık buz gibi olunca inmek zorunda kaldım. Midem ise hala yemek isteyince ikinci dilimi sürdüm. Savaş da içki şişesi ve bardağı ile mutfağın geniş camında olan kapıyı açıp bahçeye çıktı. Arkasından gitmeden önce ekmeği bir çırpıda yutmuş üzerine su içmiştim.

Beyaz çoraplarımla bahçeye çıktığımda havanın serin rüzgarı bacaklarıma dolanmıştı. Savaş diğer uçta koltukların döşeli olduğu kısımda oturmuş içerken yanına gittim. Oturur oturmaz bana bakmıştı.

-"Geçti mi? " İlk başta alık alık baksam bile sonra anlamıştım.

-"Evet daha iyi." dedim midem için.

İkinci bardağını doldurana kadar onu izlemiştim.

-"Daha içme." diyerek bardağı ve şişeyi yerden alıp mutfağa götürdüm. Bahçede artık üşüdüğüm için onun gelmesini beklemeden salona yürüyüp oturdum. Koltuğun kenarında küçük dekoratif bir örtü görünce alıp bacaklarıma örttüm.

Kanalları gezdiğim sıra birinde Yalan Dünya'yı görüp durdum. Geceleri rastlayıp izlediğim bir dizi olduğu için sesini yükseltip geriye yaslandım.

Çok geçmeden Savaş gelip oturunca yayvan oturuşumu düzeltip ellerimi kucağıma bıraktım.

-"Aklımda daha fazla kızmak vardı. Bir daha yalana başvurmamanız için ama işin garibi şu ki sana kızamıyorum."

İçten içe sırıtıp yavaşça omzuna yaslandım ve elimi koluna doladım.

-"Kızma zaten bir şey yapmadık. Azcık eğlendik o kadar." dedim sevimli sevimli gülümseyip.

-"Eğlenirken biraz daha uzun kıyafetler seçersen ikimiz içinde iyi olur."

-"Çok kısa değil ki." diye mırıldanıp yanağımı koluna sürttüm.

-"Çok değil mi ?!" dediği gibi bacaklarımda olan örtüyü çekince nefesim bir taraflarıma kaçmıştı.

Eteğim yukarı sıyrılmış iç çamaşırım görünüyordu. Tanrım...

Gözlerimi büyütüp örtüyü hızla çektim ve içimden bir sürü küfürler saydırdım.

Benim aksime Savaş başını diğer tarafa çevirmiş dışından söylüyordu.

-"Kısa değilmiş." Küfürlerinin arasında işittiğim tek normal cümlesi beni iyice domatese çevirirken sesimi çıkartmadım.

Utançtan öleceğimi düşünürken beni kurtaran çalan telefonu oldu.

Bir oh çektim.

Telefonuyla kalkınca başım boşluğa düştü ve dikleştim. Salondan çıkıp bahçeye yürürken koltuktan kalkığım gibi merdivenlere koştum.

Bulduğum banyoda soğuk suya ellerimi sokup ensemi ıslattım ve ellerimi tezgaha yasladım.

Ömrümün geri kalanını utanarak mı geçirecektim ?!

Bir şekilde artık alışmalıydım. Aslında Savaş'ı ilk kez tanımadığım için daha da rahat olmam gerektiğini düşünürken hiç öyle olmuyordu.

Onun düşüncelerini de merak ediyordum.

Özellikle benim hislerimin farklılaşmaya başladığında mı aynılarını yaşamıştı ?

Bir de bunları sorarsam tam giderim diyip kendi kendime güldüm ve banyodan çıktım. Işığı söndürürken Savaş koridorda görünmüştü.

-"Seni de yalnız bırakmaya gelmiyor. Bütün gece evde seni arayacağım sanırım." diyince sıcaklığı karşısında gevşeyip gülümsemiştim.

-"Ellerimi yıkamak için gelmiştim. Sen kiminle konuştun ?" diyip ona doğru adım attım.

-"Önemli bir şey değil. Geç oldu uykun geldi mi ?"

Başımı iki yana salladım.
-"Gelmedi ama pijamalarımı giyip rahat etmek isterdim." diye mırıldandım.

Yanağımı öpüp elimi tuttu ve göğsüne koyup diğer eliyle belime sarıldı.
-"Tekrar burada benimle olacağını tahmin etmiştim. Kaldığın odada senin için aldırdığım bir şeyler var." dedikten sonra geri çekilince gözlerimi ondan ayırdım. Geçen sefer kalmak için yattığım ama uyumadığım odaya girdim. Duvarın dibinde bir sürü çanta vardı.

Savaş'ın her şeyi düşünmesi gönlümü çok iyi fethediyordu.

-"Ben duşa giriyorum !" diye seslendi kapıdan ve kendi odasına girdi.

Üzerime sinen içki kokusu için benim de almam gerektiğine karar verip odadaki banyoya girdim. Banyoda her şey açılmamış halde duruyordu.

Dolapta bir düzine olan duş jellerinden bir tanesini seçip şampuanlardan da aldım ve sıcak suyun altına girdim. Tertemiz olduğuma kanaat getirdikten sonra katlı havlulardan birine bedenimi sardım.

Çekmeceden bulduğum fön makinesiyle saçlarımı biraz kurutup kendi haline bıraktım.

Sonrasında siyah iç çamaşır takımı ile tişört ve şort giyindim. Bedenim tümüyle gevşemişti. Huzurlu bir iç çekişle sırt üstü yatağa atladım. Ne kadar süre yattım bilmiyorum ama karşı odada bulunan adamı görmek isteyince yataktan kalktım.

İçimden konuşmak bile yanaklarımı kızartırken Savaş'ı böyle özleyeceğimi düşünmezdim.

Sırıtan yüzüme ellerimi kapatıp kendi kendime gülmeye devam ettim. İyice delirme yolunda ilerliyordum. Ama güzel bir delirme.

Odasının kapısı aralık duruyordu. Elbette çalmadan girmeyecektim.

-"Gir güzelim."

Dudaklarımın içini ısıra ısıra ayaklarımı sürüyerek odasına adım attım.

-"Uyuyacak mıydın ?" diye çekinerek sorduğumda başından aşağı tişörtünü geçiriyordu.

-"Hayır daha değil." dedi ve yatakta duran küçük havluyu ıslak saçlarına öylesine sürüp kuruttu.

Oda karanlıktı ama bahçeden o kadar ışık yayılıyordu ki yüzünü rahatlıkla seçebiliyordum. Yüksek ve rahat yatağın ucuna oturup bağdaş kurdum. Onu izlemek keyifliydi.

-"Hala kızgın mısın ?" diye sorarken istemsizce gülümsüyordum.

Havluyu banyoya atıp geri geldi.
-"Kızmam gerekiyor ama değilim. Bir daha olmaması şartıyla."

Yatağa doğru geldiğinde heyecanlanıp geri kaçmamak için bir hayli çaba sarf ediyordum.

-"Söz bir daha yalan yok." dediğim zaman küçük bir gülümsemeyle yüzüme yaklaşıp dudaklarını yanağıma bastırdı. Çekilmeden öpücüklerine devam edince boynuma kadar inmiş bilerek sakallarını sürtüyordu. Üst üste yapmasından huylanırken kıkırdayarak öpücüklerinden kaçmak için geriye doğru kaydım.

Önceden şefkatle koruyucu tavırla sarılıp öpen Savaş'tan şimdi kanımı kaynatan öpücükler alıyordum.

-"Kaçma küçük yalancı seni." Ellerini yatağa bastırıp bacaklarımın hızasına kadar gelince ayaklarımı çekip yatak başlığına kaçtım.

-"Yalancı değilim ben !" diyip çenemi dikleştirdim.

-"Gördük evdeyim diyip kıvırtan ben miydim ?"

Kahkahamı bastıramadan yastıklardan birini aldım ve yüzümü gömdüm. Gülmem sonlandığında yatakta olan hareketlilikten dolayı yastığı kucağıma bırakıp baktım.

Ayağa kalkmış camın kenarından panjurların otomatik tuşuna basıyordu. Karanlık seviyesi gittikçe artarken sessizce yutkunma ihtiyacı hissetmiştim.

-"Film izleriz diye düşündüm."

İçime şöyle soğuk bir su serpilince kaskatı kesilen bedenim gevşedi.

-"İyi olur."

Vücudumdan geçen soğuk ürpertici hisle titredim.

Savaş yatağın karşısında olan televizyonda bir film ayarlayıp kapıyı kapattı ve yatağa çıktı. İki yastığı üst üste koyduğu yer başlıktan daha aşağıdaydı. Yattığı sırada yatağın örtüsünü bağdaş yaptığım bacaklarıma çektim ve bir yastığı arkama koydum.

-"Aksiyon mu ?" diye sordum.

-"Evet. Sevmez misin ?"

-"Fark etmez." dedim mırıldanarak. Film izlemek yerine biraz sohbet etmek isterdim. Gerçi bizim sohbetlerimiz kalbime iyi gelmiyordu ama olsun.

Film başlayalı yirmi dakika geçmişti ki sıkıcılığı yüzünden oflamamak için zor duruyordum.

Gözlerimi etrafta gezdirip hiç arkaya yani bana bakmayan Savaş'a baktım. Dizlerimin üzerine çıkıp yanına geçtikten sonra uzattığı sağ koluna yattım. Panda gibi yanına yuvarlanışıma başka zaman gülerdim ama şimdi öyle bir ortamda değildik.

-"Ne oldu minik fare ?" dedi ve yattığım kolunu kırıp bana sardı. Aynı anda yastıktan başını kaldırmış saçlarımı öpmüştü.

-"Film çok sıkıcı değil mi sencede ?" derken yüzümü ona çevirince burnunu burnuma sürtmüştü.

-"İzlemediğin için sıkılmış olabilir misin ?" Yani o da bir ihtimal olabilirdi.

-"Sanırım." Başımı eğdiğimde diğer elinde olan kumanda ile televizyonu kapattı.

-"Sıkıldıysan izlemeyiz." dedi yeniden üzerime eğilerek.

Nefesimi neremde tutuyordum bilmiyorum ama içime sıkışıp kalmıştı. Kalbimin atış hızı ölçülse az sonra ölebileceğimi söyleyenler olacaktır.

Sağ elini bedenimin diğer yanına yerleştirip beni bacaklarının arasına alarak üstüme eğildi.

Put kesilmiş öylece yatıyordum.

Parmakları alnımı bulup okşamaya başladığında nefeslerim birazcık düzelmişti. Nefesiyle nefesimi kesen adamın ufacık dokunuşu beni rahatlatmaya yetiyordu.

-"Gözümün önündekini göremediğim için kendimi aptal gibi hissediyorum."

Can kazanan gözlerim gözlerine çıktı. Hızlı soluklarımdan dolayı kuruyan dudağımı ıslatırken Savaş bu defa parmaklarını çeneme getirmişti.

-"Merak ettiğin bir şey yok mu ? Hiç sormuyorsun."

Gözlerimiz birleşince ben aklımı bile unutuyorum nasıl bir şey sorabilirdim ki ?

-"Bilmem ki." diyip omzumu silktim.

Baş parmağının ucu dudağıma değdi. Verdiğim derin nefes göğsümden çıkarken onun ılık nefesi yüzüme vurmuştu. Aynı anda aldığımız derin nefesle içten içe titredim.

-"Yaklaşık dört yıldır tanışıyoruz. Ve hayatımın tek pişmanlığı ilk günden itibaren sana sahip olmamak oldu. Önemli olan gözünü değil kalbini açmakmış. Kalbim sana bir yıldır açık. Ama sen görmedin."

Ne ? Ama nasıl olabilirdi ?

Şaşkınlıktan gözlerimle dudaklarım açılırken parmağının baskısını arttırıp ileri geri okşadı.

Ama bu bir yılda Azad hayatıma girmişti. Bütün yaşananları Savaş biliyordu. Ben nasıl olurdu bana olan hislerini görmezdim ?

Tanrım.

Ben Azad'a olan hislerimi onun gözlerine bakarak anlatmıştım.

Onu üzmüş olmam şuan bana çok acı veriyordu. Gözümün körlüğü ciddi bir boyuta ulaşmıştı ki gözümün önündekini görememiştim.

-"Olanları düşünme. Geç kalmak hiç olmamasından daha iyidir. Belki ben söyleseydim her şeyi farklı yaşayabilirdik ama bunun seni etkilemesini istemedim. Sen gör sen hisset istedim."

Gözlerimi sıkıca yumup yüzünü tuttum ve alnımı alnına yasladım.
-"Özür dilerim." diye fısıldadım. Kim bilir neler yaşamıştı.

Kapalı gözlerimi öptü.
-"Hayır dileme. Sen bir şey yapmadın."

Gözümden süzülen damla dudaklarına bulaşırken nefesimi tuttum.
-"Seni üzdüm. Çok üzdüm." dedim titreyerek.

Bir kez daha ıslanmış gözlerimi öperken saç diplerimi nazikçe okşuyordu.
-"Üzmedin...ağlama güzelim. Sen mutlu olduğunda bende oldum. İnan bana. İlla benimle olmana gerek yoktu senin mutlu olman yetiyordu."

Elimde olmadan ağlamaya devam ederken bir anda beklenmedik bir şey yaşadım. Göz yaşlarımla ıslanan dudakları dudaklarımla buluştu.

Suyla ateşin birleşmesi gibiydi. Bir taraf serinlerken diğer taraf yakıyordu. Öldürücüydü ama ikisinin de ihtiyacıydı.

Dudakları sabit kalırken içimde tuttuğum nefesi zorla dışarı verdim. Hareketlenen sıcak dudakları alt dudağımı ezmeye başlamıştı. Kalbimin titremesi bütün vücuduma sallantı yaşatırken güç almak için boynuna ellerimi doladım.

Bir gün Savaş'ın dudaklarında kaybolacağım hiç ama hiç aklıma gelmezdi.

Yanaklarımın kızarıklığı yavaş yavaş solarken hareketsiz olan dudağımı oynattım. Belimi sıkmasıyla o sakinliğini bırakıp hoyratça öpmeye başladı. Öpüşmemizin sesi mırıltılarımızda boğulurken dudaklarımı bir an olsun bırakmıyordu.

Dudağımı ısırmasıyla içimde daha fazla tutamadığım inleme ağzının içinde kayboldu. Daha önce hiç öpüşmemiş gibi ama sanki en güzel öpüşmemi yaşıyor gibi hem tecrübesiz hem fazla ateşliydim.

Elleri vücudumda öyle hızlı dolaşıyordu ki hızına yetişemiyordum. Dizlerinden aldığı destekle dururken dudakları dudaklarımı ezip geçiyordu. İki eli belimde , sırtımda ve kalçama giden kıvrımda gezinip duruyordu. Dürtülerime hakim olamadığım bir andı.

Öpüşmek ilk defa böylesine bozguna uğratmıştı. Aralanan dudaklarımdan içeriye değen diliyle ikimiz de seslice aynı anda inledik. Dudağımdan dakikalar sonrasında ayrıldığında ıslak öpüşleri çenemden boynuma emerek kayıyordu.

Tanrım hiç böyle hayal etmemiştim.

Onun bu kadar tutkulu olduğu konusunda hiçbir bilgim olmadığı aşikardı. Ellerinin altında eriyip bitecektim.

Parmaklarımı boynuna saç diplerine bastırırken odada duyulan iç çekiş dudaklarımdan çıkmıştı. Bütün hücrelerimin zonkladığını canlı canlı hissediyordum. Ellerim boynundan omuzlarına orada göğsüne kaydığında çevik bir hareketle tişörtünü çıkartıp attı.

Ateşle bulanmış bakışlarımız buluştuğunda dudaklarındaki ıslaklığın sebebi oluşum farklı noktalarımı iğnelemişti.

Ağır ağır yeniden yaklaşıp boynuma yöneldi. Saçlarımı eliyle geri savururken başımı sola yatırarak ona yer açtım. Titreyen hassas boynuma değen dili beni çılgına çevirmeye yetti.

-"Savaş..." çaresizce ismini inleyişimin ardından gözlerimi kapatmış başımı tamamen geriye atmıştım. Dudakları işkence yapar gibi yavaşlıkla emercesine boynumla oynarken parmaklarımı omuzlarına batırdım.

Hırıltılı nefesleri kulağıma vurduğunda kalbim son hızda atıyordu.

-"Teninin bu kadar tatlı olması mümkün mü ?"

Uyuşmuş bir hale elim yüzüne çıkarken onu görebilmek için başımı oynattım. Ellerim karıncalanıyordu. Tuttuğum teni beni yakıyordu.

-"Senin bu kadar yakıcı olman mümkün mü ?" Ağzımdan çıkan fısıltının bana ait olup olmadığından emin değildim fakat tutkunun cesaretiyle itirafta bulunmuştum.

-"Birlikte yanacağız." demişti. Dudaklarımızı yeniden ve yeniden birleştirmeden hemen önce.


•••


Ee durumlar nasıl ? Beklentiler karşılandı mı ?😂

Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım...

Continue Reading

You'll Also Like

3.5M 128K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
22.1M 892K 115
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
1.7M 45.8K 14
Hansa Kozcu &Fatih Haznedar 🌹 BERDEL/AŞİRET KURGUSUDUR YALNIZ BİLDİĞİNİZ BERDEL HİKAYELERİNDEN DEĞİLDİR. ŞİDDET VE ZORLAMA TARZI ŞEYLER YOK [Başlama...
1.3M 54.1K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...