medya ile okursanız güzel olur, iyi okumalar ♡
Ağustosun sonuna gelmiş, yaz neredeyse bitmişti. Oğlanlar kışlıklarına dönmek için evlerinde bavullarını hazırlıyor, ailelerine yardım ediyorlardı. Fakat hepsinin yüzünde geçen senelere nazaran çok mutsuz bir ifade vardı. O kadar eğlenmiş, güzel vakit geçirmişlerdi ki yazın hiç bitmemesini dilemişlerdi. Bu yaz geçirdikleri en güzel yazdı oğlanlar için.
Taehyung hızlı bir şekilde bavulunu hazırlamış, annesinin yanağına küçük bir öpücük kondurarak evden çıkmıştı. Sabahın erken saatleri olduğundan güneş çok yakmıyordu, saçlarını arsızca karıştıran bir rüzgâr hakimdi. Taehyung koşar adımlarla Jeonların evine doğru ilerliyordu. Ona kocaman sarılacak, gitmeden önce kokusunu iyice içine çekecekti.
Jungkook bavulunu toplamış bir şekilde evlerinin balkonunda sevgilisini bekliyordu. Ailesi neredeyse evi toplamış, ayrılmaya hazır hâle getirmişlerdi. En sonunda koşar adımlarla yanına gelen sevgilisini gördü. Gözlerindeki hüznü çok iyi görebilmişti Jungkook çünkü o da aynı gözlere sahipti. Taehyung sevgilisinin yanına gelerek kollarını sıkıca alıştığı bedene sardı. Jungkook da aynı şekilde kafasını sevgilisinin boynuna gömerken bir elini rüzgârdan karışmış tutamlara daldırdı. Sarıldıkları an sanki zaman akışını bırakıyor, kuşlar uçmayı bırakıyor, hayat bir anlığına duraksıyordu. Sadece Jungkook ve Taehyung kalıyordu. Sadece ikisinin nefesleri birbirine karışıyordu.
Jungkook sevgilisinden ayrılırken annesine çıkacağına dair seslenmiş, oğlanı elinden tutarak sahile doğru sürüklemişti. Diğerleriyle buluşma saatine kadar beraber vakit geçirmek istiyorlardı. Çünkü bu, onlar için de kısa süreli bir veda gibiydi. Jungkook ve Taehyung birbirlerine uzak iki şehirde yaşıyorlardı. Jungkook'un dersleri her sene oldukça yoğundu, bunu hiçbir zaman dert etmemişti oğlan. Ta ki Taehyung ile tanışana kadar.. Delicesine planlar yapıyor, en kısa sürede hangi dersi ekip sevgilisinin yanına gideceğinin planını yapıyordu kafasında. Taehyung'da ondan farksız değildi. İkisi de birbirlerinden nasıl ayrı kalacağını düşünüyorlardı. Beraber uyudukları geceleri nasıl özleyeceklerini..
Taehyung sessizliği bozarak yanında buğulu gözleriyle ona bakan çocuğa baktı. Öyle güzeldi ki.. Akmaya yüz tutmuş yaşları zorla firar ederken Taehyung içinin gittiğini hissetti. Bir elini oğlanın yanağına koyarak göz yaşlarını sildi. Etrafta kimsenin olmamasını fırsat bilerek dudaklarını sevgilisinin dudağına bastırdı. O kadar tutkulu ve özlemle öpüyorlardı ki birbirlerini, korku bile hissediliyordu duygularının arasında. Jungkook ellerini oğlanın yanaklarına koyunca Taehyung hafif bir şekilde gülümsemiş ama bitişik dudaklarını ayırmamıştı.
Dudakları adeta ayrılmamak için yeminliydi.
En sonunda nefessiz kalan ikili zoraki olarak birbirlerinden ayrılmış, ellerini birleştirerek denizi seyretmeye başlamışlardı. Taehyung aklına dolan anıyla gülümsedi.
"İlk tanıştığımız zamanlar beni kurtardığını hatırlıyor musun? Gözlerindeki korkuyu çok net bir şekilde görmüştüm."
Jungkook da aklına dolan anıyla gülümsemiş, elinin üstündeki ele küçük bir öpücük kondurmuştu.
"O gün hayatımda hiç korkmadığım kadar korktum Taehyung. Bensiz denize giremezsin artık."
Taehyung kıkırdadı. Küçüğünün korkusunu iliklerine kadar hissetmişti. Bakışlarından tut titreyen sesine kadar korktuğunu bariz bir şekilde göstermişti o gün. Taehyung o gün birisinin onun için bu denli korktuğuna ilk defa şahit olmuştu.
"Sweet Night'ı söylediğimiz geceyi hatırlıyor musun?"
Taehyung başını evet anlamında salladı. O geceyi nasıl unutabilirdi? Sesine karışan naif sese hayran olmuştu o gün.
"O geceden sonra her akşam o şarkıyı dinlemiştim."
Taehyung sevgilisinin bu masum haline kocaman gülümseyip oğlanı kendine çekmiş, yanaklarına kocaman öpücükler bırakmıştı. Jungkook mutlulukla gülüyor, öpücüklerin nereden geldiğini kestiremediği için büyüğünü tutmaya çalışıyordu.
En sonunda Taehyung sevgilisinin kucağına oturmuş ve başını oğlanın geniş omzuna yaslamıştı. Yorulduğu için nefes nefese kalmıştı adeta, Jungkook'un kolları bedenini sararken dinlendiğini hissetmişti.
"Jungkook sanki.. Bir yaz gecesi rüyası görüyorum. İçinde sen varsın, ben varım ve birbirimize itiraf ettiğimiz o küçük göl var. Uyanmak istemediğim bir rüya görüyorum."
Jungkook sevgilisinin saçlarındaki elini bir anlığına çekmiş, tekrar daldırmadan önce söze girmişti.
"Biz rüya olamayacak kadar gerçeğiz Taehyung. Sana dokunabiliyorsam bu gerçektir, seni öpebiliyorsam, sana sarılabiliyorsam.. Bu gerçektir."
Taehyung başını evet anlamında sallarken tepelerindeki güneşin artık yakmaya başladığını hissetmiş. Gözlerini alan ışıkla yüzünü buruşturmuştu.
"Diğerleriyle buluşma vakti geldi. Gidelim mi?"
"Gidelim."
İkili ellerini birbirine kenetlemiş bir şekilde buluşma alanlarına, sitelerinin deniz kıyısındaki çimlik alana gidiyorlardı. Jungkook ile Taehyung'un ilk birbirlerini gördükleri yerdi burası. İkisi de akıllarına dolan aynı anıyla gülümsemiş, arkadaşlarını görmeleriyle el sallamaya başlamışlardı. Hoseok her sene olduğu gibi ağlıyor, Jimin ona sarılarak yanaklarını sıkıyordu. Namjoon ve Seokjin alışık olduğu görüntüyle gözlerini devirirken Yoongi gelen arkadaşlarını izliyordu. Jungkook ile Yoongi aynı fakültede oldukları için birbirlerini kışın da görebileceklerdi. Bu yönden ikili çok şanslıydı.
"Of Hoseok! Sanki mabede gidiyoruz, her sene ağlamaktan vazgeç artık."
Namjoon'un sözlerine karşı Hoseok burun kıvırırken Jimin sus dercesine minik bir yumruk geçirmişti arkadaşına.
"Hyung hem kışın da tamamen görüşmüyor değiliz ki, bir kere de olsa buluşuyoruz."
Hoseok gözlerindeki yaşları silerken kalp şeklindeki gülüşünü arkadaşlarına sundu. Birden gözleri parıldamaya başladı. Arkadaşları çocuğun ani ruh değişimine karşı şaşkın şaşkın oğlana bakıyorlardı.
"Yugyeom ile aynı şehirde oturuyormuşuz."
"Siz onunla konuşuyor musunuz? Vay adi bu şimdi mi söylenir? Bir de bize trip atarsın."
Hoseok, Taehyung'a özür dilercesine sokulurken Taehyung yalandan bir sinirle oğlanı itmeye çalışmış, en sonunda pes ederek sarılışına karşılık vermişti. Herkes Hoseok'a tebriklerini sunarken Seokjin öne atılmıştı.
"İnanamıyorum ya.. Grupta kız seven bir ikimiz varmışız haberimiz yokmuş Namjoon görüyor musun?"
Namjoon gamzelerini gözler önüne sunarken bir kolunu Seokjin'e atarak evet anlamında başını salladı. Arkadaşları oğlanın küçük çaplı isyanına sesli bir şekilde gülmüş, Yoongi Jimin'in elini tutarken Jungkook da Taehyung'u Hoseok'dan kurtararak kendine çekmişti.
"Jungkook! Hâlâ mı kıskanıyorsun beni lan! Al Taehyung senin olsun üzümlü kekim, benim sevdiğim var zaten."
Hoseok trip atarcasına Jimin ile Yoongi'nin yanına giderken Jungkook utanmış, yanakları kızarmıştı. Taehyung bu görüntüyle gülümserken sevgilisinin yanaklarını sıkmış, sevgilisini boynundan öpmüştü.
"Hop hop yavaş lan! Aile var burda!"
"Hyung sussana! Jungkook domates oldu sizin yüzünüzden."
Taehyung'un sözlerine herkes gülerken Jungkook da dudaklarını kıvırmıştı. Ayrılma vakti gelmişti. Oğlanlar topluca birbirlerine sarılmış, tekrar ağlamaya başlayan Hoseok'u şakadan pataklamışlardı.
Birbirlerinin çaprazında oturdukları için yan yana yürüyen ikili sessizdi. Bunun bir ayrılık olmadığını biliyorlardı. Araya özlemin gireceğini bilmek asıl üzen şeydi onları. Taehyung'un evinin önüne geldiklerinde Bay ve Bayan Kim çoktan arabayı hazırlamışlardı. İkiliyi gördüklerinde Bayan Kim oğluna sarılır gibi Jungkook'a sarılmış, çocuğun gözlerinin dolmasıyla yanaklarını öpmüştü. Bayan Kim çok zeki bir kadındı, ikisinin bir ilişki içerisinde olduğunu biliyor ve ses çıkarmadan destekliyordu. Onlara alan bırakmak için kocasıyla arabasına binmiş, çıkışta oğullarını bekleyeceklerini söyleyerek yanlarından ayrılmışlardı. Taehyung minnetle annesine bakarken çekinmeden sevgilisinin elini tutmuş, dolan gözlerini silerek başını sevgilisinin göğsüne yaslamıştı.
"Taehyung yanına geleceğim, ne olursa olsun. Merak etme sevgilim tamam mı? Ağlama, seni seviyorum."
Taehyung bakışlarını sevgilisinin yüzüne çıkararak başını evet anlamında salladı. Dudaklarına uzanarak uzunca bir veda öpücüğü kondurdu. Jungkook öpücüğün etkisiyle gözyaşlarını tutamazken sevdiği oğlana doya doya baktı. İkisi de fazla duygusal davrandıklarının farkındaydı fakat zor bir döneme gireceklerdi. Dersleri yoğunlaşacaktı. Birbirlerine gelmeleri kim bilir ne kadar zaman alacaktı.
"Ben de öyle. Profesörlerle senin için kavga etmeye hazırım. Seni seviyorum. Jungkook."
Taehyung sevgilisini son kez öperek arabalarına doğru yürürken arkasında bıraktığı sevgilisiyle çok kötü hissediyordu.
Bir yaz gecesi rüyası diye düşündü Taehyung, göl kenarında bir kor ateşi misali kalbine düşen alevin saniyelik yakıp kül ettiği bir aşk, bir rüya.
başka bir çalışmamda görüşmek üzere, sizi seviyorum ♡