The Artist | Bruce Wayne

By hamartiax

6.6K 754 370

Kadın bir ressam ve artık sakin bir hayatı arzulayan Bruce Wayne. İkisi tanışır garip bir gecede. Sırf her ş... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-13-

-12-

302 46 29
By hamartiax



-Son Kahkaha- Part.2

Suç sokağı boştu.

Bruce, Jason'u bulduğu günü hatırladı. Yine kolayca araba güvenliğin aşmış, bat mobilin parçalarını çıkarıyordu.

Yetenek ve en önemlisi cesaret isteyen bir hamleydi. Ama zaten sarhoş bir baba, kaybolmuş bir annenin evladı olarak, Jason'nun korkacağı bir şey yoktu. Çünkü kaybedebileceği bir şey yoktu.

Onu görüp parçaları çıkarışına hayran olduğunu hatırlıyordu. Sonra onu alıp, gece şehri en güzel haliyle gösteren tepelerden birisinde, beraber hamburger yemişlerdi.

Batman'nin rahat davranabildiği, gerçekten iyi hissettiği nadir anlardandı.

Ve şimdi yine her şeyin başladığı yerdeydi.

Her şeyi bitirmek istediği yerde.

Karşısında düşman kesilmiş oğlu, öldüğünü sandığı oğlu, kırmızı maskeyle ve silahlarla kuşanmış bir şekilde ona bakıyordu.

Bu anın gerçekleşebileceğini hiç düşünmemişti.

Ürkütücü derecede isminin söylenişini duydu. ''Batman, Batman, Batman...'' İsim adeta telkinle ve nefretle fısıldanıyordu. Tek bir mimik oynatmadı, yağmurun altında dik ve hareketsizce duran kızıl maskeliye baktı.

''Gelebilmene sevindim.'' Sokakta sırf yağmurun sesi yankılanırken bir an ikisi de hareketsizce durdu. ''Batman'nin doğduğu yer, ilk tanıştığımız yer.''

Bruce, bir an annesinin yere dağılan incilerini anımsadı. Babasının yerde, yağmurla bir olan kanını anımsadı. Küçük bir çocuk olarak iki ebeveyninin arasında duruşunu, içinde ki hüznü. Nefreti.

''Ve şimdi her şey bitiyor.'' Batman iğrenerek kaşlarını çattı. ''Florence nerede?'' dedi tereddüt etmeden. Tüm bu olanlar kadından çok daha büyüktü. Onu bu oyunun içinde tutamazdı. Yine de Red Hood hareketsizce durdu. ''Bu binalardan birisinde.'' Bruce Wayne'nin ifadesini taramaya çalıştı. ''Çok yakın arkadaşın Joker ile birlikte.'' Yanağının sinirle seğirişini izledi. ''Bu gece ikisinden birisi ölecek.''

Eli ceketinin içine girerken saldırmaya hazırlanan yarasaya güldü. ''Beni durdurmaya çalışabilirsin.''

Ve zaman bırakmadan Batman'a küçük batarangları atıp atağa geçti, Batman yeteri kadar hızlıydı ve kaçıp Red Hood'a eline geçeni atacak kadar çevikti. Ancak Red Hood'ta aynı şekilde kaçmıştı.

İkisi de aynı şekilde eğitilmişlerdi, ve birbirlerinin hamlelerini fazla iyi biliyorlardı. Batman, Red Hood'un ayaklarına dolaması için ip attı, adam zaman bırakmadan kesti. Ona yine yaklaşırken hızlı bir yumruk attı, ancak Red Hood yine engelledi.

''Hiç değişmiyorsun değil mi?'' İkisi birbirlerini iterlerken, Bruce kemerinde ki küçük bombaları ona attı ve güldü.

Tahmin edilememek için daha vahşi olması gerekiyordu.

Red Hood mümkün olan en az hasarı almak için yangın merdivenlerine atlarken, tüm bu olanlarla eğleniyor gibiydi. Her şey istediği gibi ilerliyordu.

Zaman kaybetmeden yangın merdivenlerine Batman'de atladı ve onu takip etti. Sanki düşünemiyordu. Sakin kalamıyordu. İstediği kırmızılıyı etkisiz hale getirip, değer verdiği kadını tüm bunlardan kurtarmaktı.

Joker o anlığına umurunda bile değildi.

Binanın en üstüne vardıklarında Batman beklemediği bir şekilde takılmıştı. Gözlerinin önünden geçip, pelerinine bıçağını saplamış Red Hood'a baktı ve sinirle yumruk atmaya çalıştı. Ancak yetişemedi.

Bunun aksine ardı kesilmeyen yumruklara maruz kaldı. Sonunda engelleyip, pelerinini yırtarak kurtulduğunda. Red Hood yine bıçağını alıp saldırdı. Bir atağı engellerken, ikinci atak engellenemedi. Ve kemeri kesilip yerde kaldı. Yine de duraksamadı, hızlıca Red Hood'a koştu, hiçbir atak yapmadan belinden yakaladı ve diğer binaya atladı. Red Hood binanın çatısına kontrolsüzce düşerken. Batman kontrollü bir iniş yapmıştı.

Bruce sakince Red Hood'a doğru yürüdü. Adamın duygularını görebiliyordu. Savaşmak, dövüşmek istiyordu, tüm bunların bir amacı vardı. Ve o amaca ulaşılmadan durdurulması gerekiyordu.

Yerde ki vücuda yaklaşıp ceketi tuttuğunda, Red Hood yine çok hızlı davranarak döndü ve siyah maskeyi eline geçirdiği gibi çıkarıp kendisini geriye attı.

Artık karşısında Batman değil, Bruce Wayne vardı.

Bir sembol olmayan Bruce Wayne, hep duygusuz olmayı bir başaramayan Bruce Wayne vardı. Yüzünde ki ifade aynı derecede sert olsa da, siniri görebiliyordu.

Tüm bunları hemen bitirmek istediğini görebiliyordu.

Maskeyi geri Bruce'a atıp güldü. ''Sanırım eşit olmayız.'' Dedi. Tereddüt bile etmeden eli kırmızı maskeye gitti ve tüm yüzünü kaplayan kırmızı maskeyi çıkarıp yere attı.

Karşısında ki yüzü çok iyi tanımasına rağmen. Karşısında ki kişiyi ölü sanmasına rağmen. Bruce Wayne'nin yüzünde bir değişiklik olmadı.

Kamera kayıtlarının onu hazırladığını sanmıştı. Ama şimdi canlı, kanlı bedeniyle Jason'u karşısında görmek. Cansız bedenini taşıdığından emin olduğu birisini. Kendisiyle savaşırken görmek büyük bir şoka, ve bu şoku takip eden bir büyük bir acıya sebep oluyordu.

Neydi tüm bunların amacı?

Ona böylesine karşı çıkan kişinin, ailesinden birisi olması mükemmel bir şekilde uyuyordu. Başka hiç kimse evin koruma sistemini çökertemezdi.

Başka hiç kimse Bruce'un gerçekten değer verdiği birisini anlayamazdı.

''Jason.'' Dedi sakince. Karşısında ki adamın yüzünde, tüm olanlardan zevk alıyormuş gibi bir ifade vardı. ''Evet.'' Sanki dalga geçiyormuş gibiydi.

Yağmur hızlanırken. Bruce dikleşti. ''Senle dövüşmek istemiyorum.'' Jason sakince yine güldü. ''Hareketlerin başka şey söylüyor.''

Bruce'un kaşları çatıldı. ''Lütfen.'' Dedi. Karşısındakinin artık çocuk olmadığının farkında olarak.  Jason Todd kendi çocuğuydu. Öylesine görmezden gelemezdi. ''Sana yardım edebilirim.''

''Ne oldu biliyor musun?'' Robin maskesini takmış karşısında ki adama baktı. Hem çok tanıdık, hemde fazlasıyla yabancıydı. ''Çok değerli öğretmenin Rha's ve çok değerli eski sevgilin Talia delirdiğimi düşünüyorlar.

''Çünkü ölü gibi olmama rağmen Lazarus'tan sağ çıktım ve delirdiğimi, zıvanadan çıktığımı sandılar. Sence yardıma ihtiyacım var mı?'' Jason güldü. ''Belki de gerçek ben buyumdur.'' Kırmızı maskeyi tekmeledi ve Bruce'un önüne vardı. Öylece maskeye baktı adam. Sonrasında Jason'nun elinde ki kumandayı gördü.

Ve maske gürültülü bir şekilde patladı.

Tüm bunların hepsi planlı diye düşündü Batman, maskesini geri yüzüne koyarken. Tam bulundukları noktaya gelmeleri, yönlendirilmesi, atılan her bir yumruk yapılan her bir hamle, söylenen her bir kelime planlıydı.

Jason çevik hareketlerle Batman'nin arkasına geçip boğazını sıkmaya başlarken bağırmaya başladı ''Hangisi daha büyük hayal kırıklığı.'' Kolunu daha da sıkılaştırdı. ''En büyük pişmanlığının ölmemiş olması mı, yoksa benim daha iyi bir Batman olmam mı!''

Jason tutulup yere atıldığında, adam düşmedi ve saldırmaya çalışan Batman'i blokladı. ''İnsanları korkutup öldüren bir başka suçlusun sen!''

''Ben şehrin ihtiyacı olan kişiyim'' diye bağırdı Jason. Sinirle adamı yere atmayı başardı ve çakan her bir şimşekle daha hızlı, daha sert yumruklar attı. Herhangi bir taktiği olmadığından, Batman'nin kendisine gelip yumruğu tutmaya ve Red Hood'un üstüne çıkmaya zamanı olmuştu.

Eldiveninden küçük cihazı çıkarırken Jason gülmekten kendisini alamadı. ''İşin özünde ikimizde ayaklı cephaneyiz.'' demeyi başardı.'' Bruce aynı soğuklukla adama baktı, elinde ki cihaz alev aldı ve ''Cephaneliğin olmadan ne yapıyorsun.'' Diyerek, ateşi deri cekete tutup geri çekildi. Jason tüm vücudu yanmadan kıl payı ceketi çıkarıp binadan aşağı atmayı başardı.

Karşılığında genç adam bir şey demedi. Önce yerde ki ipi alıp diğer binaya fırlattı ve sıkıca tutunup atladı.

Artık oyalanmaya zaman yoktu.

Batman yavaşlamadan onu takip ederken. Jason nereye gittiğini çok iyi bilerek sola döndü ve inşaat halinde ki binaya doğru koştu.

Küçük bir mesafe kaldığında, bir çoğu insana göre büyük olan mesafeyi atladı ancak hemen arkasından gelen Batman'nin tekmesini hesaba katamadı. Yere düştü, Düştüğü betonun çatlayış sesi, biraz yukarıda ki iki bedene kadar vardı.

''Yeter artık!'' diye bağırdı Batman sakinliğini korumayı başaramayarak. Tüm bunlar deliceydi. Bu oyuna varması deliceydi, bu oyunun gelişinin görememesini deliceydi.

Bu oyunun oğlu tarafından kurulması deliceydi.

Böylece saldırıya geçti, Jason kendisini savunsa da yeterli olmadı. Batman sertçe onu her bir yerine vurduğundan, canını acıtmaktan hiçbir şekilde sakınmıyordu. Her bir vuruşta ikisinin de bağırtısı binayı sarıp sarmaladı. Sonunda Batman elinde ki adamı görebildiği tek duvara yasladı

''Benden daha iyi olabileceğini sanıyorsun!'' dedi, kükreyerek. Son yumruğundan önce,  bağırarak devam etti.

''Ama bu şekilde olamazsın!''

Jason sertçe duvarı kırıp, yere düşerken. Batman daha sakin bir edayla ona doğru ilerledi. ''Seni ölümden kurtaramadığımın farkındayım.'' Ölesiye dövülmüş küçük bedenin cansızca kollarında duruşunu hayal etti.

O gece hayatının en kötü ikinci gecesi olduğunu sanmıştı. Ama aslında hep hayatının en kötü gecesiydi.

Ailesini koruyamadığında, küçük bir çocuktu.

Oğlunu koruyamadığında, büyümüş bir adam, bir çok insan için kahramandı.

Oysa hiç bir zaman kahraman olmayı başaramamıştı.

Tekrardan sendeleyerek ilerleyen Jason'a baktı. ''Ama en azından şimdi seni kurtarmaya çalışıyorum.'' Kanlar içinde kalmış adam, son bir güçle kalkıp baldırında ki tabancaya sarıldı ve Batman'e doğrulttu.

Karanlık maskenin ardında ki gözlerin içine baktı.

Ve namluya bastı.

Tabancadan çıkan yukarıya doğru ilerlerken. Jason sıkıca tabancaya tutuldu. İp onu çekerken, Batman'de adamın ayaklarına hızlıca asılmış onunla beraber yukarı çekiliyordu.

Asansör boşluğundan yukarı vardıklarında, artık son varış noktasına gelmişlerdi.

Batman düştüğü yerden dikleşmeye çalışırken. Cephesiz kattı incelemeye çalıştı. Önce tavanda ki ipe bağı Joker'i gördü, ağzı bağlanmış olmasına rağmen gülmek için elinden geleni yapıyordu.

''Sorunun bu olduğunu mu sanıyorsun!'' diye bağırdı. Red Hood. Sonra gözleri katın en ucunda ki kadını gördü. Gözyaşlarıyla dolu gözleri, sandalyeye bağlanmış vücudu ve rüzgarın sertliğiyle dalgalanan saçlarıyla daha önce hiç görmediği gibiydi. Savunmasızdı, korkuyordu ve korkusu irice açılmış gözleri ve düzensiz nefeslerinde çok iyi belli oluyordu.

''Beni kurtaramamış olmanın sorun olduğunu mu sanıyorsun!''

Dikleşip Red Hood'un Joker'in ipini kestiğini gördü. Sonra da ağzında ki ipi çıkardığını. ''Beni kurtarmadığın için affediyorum seni.''

Vücuduna sarılı iplerden hareket edemeyen Joker'i itekledi. ''Ama neden? Neden siktiğimin dünyasında bu hala yaşıyor.''

Gök gürülderken ve yağmur yağarken, Joker'in durmak bilmeyen kahkahaları tüm binayı yankılatıyordu.

''Şimdi tam bir parti oldu! Hepimiz yine hep beraberiz!''

Heyecanla yerinde zıplamaya çalıştı. ''Aha aha kimde kamera var? Önce benle Batman'i çekerseniz, sonra benle çocuğu, sonra şu hanımefendiyi. Çünkü bilirsiniz çok güzel ve onunla bir hatıram olsun isterim.''

Florence konuşmaya dahil olduğunu anladığında tepki vermedi. Batman bomboş dairenin ortasına adeta kendisini attığında da tepki verememişti.

Kendisini her şeye hazırlamaya çalışıyordu.

Çünkü o gece öleceğinden emindi.

Yanaklarında ki gözyaşları halen nemliydi. Ancak ağlamayı bırakalı bir süre geçmişti. Batman'a baktı. Karanlıkta ki adama. Maskenin ötesini görmeye çalıştı. Sanki gözlerin kime ait olduğunu bilmesine rağmen kendisini buna inandıracak gücü bulamıyordu.

Red Hood'un. Jason Todd'un gitmeden önce anlatıklarını düşündü. Neden orada olduğunu. Neden bunları yaptığını. Genç adamın ölümünü. Batman'nin bir yandaşını, bir evladını kaybedişini.

Genç adam tekrardan konuşmaya başladı. ''Geçmişte bu yaratığın ne yaptığını görmezden gelelim.'' Kesikçe bir nefes verdi. Sanki Joker'e her baktığında, öldürücü levye vuruşlarını tekrardan, tekrardan vuruşunu hissediyordu. ''Umarsızca, aptalca doldurduğu tüm o mezarlıkları, mahvettiği yaşamları görmezden gelelim.'' Onu öldürenin darbeler değil, Bruce'un gelemeyeceğini anladığı o anı hatırladı. ''Sakat bıraktığı arkadaşlarını, zarar verdiği her şeyi! Görmezden gelelim!

''Sanmıştım ki'' Jason'nun kaşları istemsizce kasıldı. Sesi gür çıkmasına rağmen yine çatladı. ''Sanmıştım ki zarar vermesine izin vereceğin son kişi ben olurum.'' Kolları istemsizce düştü. Artık etrafındakilerin tepkileri, düşünceleri önemli değildi. Artık bunca zamandır içinde biriken tüm o zehri geri bırakma zamanıydı. ''Eğer sen olsaydın, eğer senden kalan her bir parçayı mahvetmiş olsaydı. Eğer seni öldürseydi! Tüm gezegeni arayıp bu, siktiğimin şeytani delisini, senin için cehenneme gönderirdim!''

Bruce, maskenin ötesinde ki gözlere baktı. Düşünmemeye çalışıyordu. Ne düşünebilirdi ki?

''Anlamıyorsun.'' Dedi. Sakince, karşısındakinin sinirini görebiliyordu. Sözler en tehlikelileriydi. ''Hiçbir zaman anlamadın.''

Jason, Joker'i iplerinden tutup Florence'e doğru sürüklerken hafifçe güldü. ''Neyi anlamıyorum?'' diye sordu. Sarkastik bir tavırla. Elinde ki bedeni Gotham'a bakan açıklığa yakınlaştırıp bırakırken. ''Ahlaki değerlerinin çok fazla önemli olduğu mu? O çizgiyi geçmenin imkansız olduğunu mu!''

''Hayır.'' Diye neredeyse kükredi adam ve Rüzgarla saçları oynayan üç kişiye baktı. Nasılda tehlikeli bir konumda olduklarına.

''Çok kolay olurdu.'' Bir anlığına başını eğdi. Geçmemek için yemin ettiği çizgiyi düşündü. ''En başından beri yapmayı istediğim şey onu öldürmekti.'' Ve geçmemek uğruna ödediği bedelleri.

''Her gün! Her lanet gün ona, tüm bu yaşattığı her şeyi yaşatıp, çekilen acıyı yaşatıp, yavaşça işkence etmeyi ve sonra onu bitirmeyi düşündüm!'' Joker'in bir şeyler mırıldandığını duydu. Ancak tek görebildiği kollarında ki ölmüş genç Jason'du, nasıl bu hale geldiğiydi. Sevdiği başkalarının cesedini de kollarında tutma ihtimaliydi.

''Ama eğer bunu yaparsam, kendimi o kadar düşürüp, onların olduğu yere inersem. Bir daha çıkamam.''

Jason'nun gözlerine baktı tekrar. Mimiklerini tam göremese de, öfkesini görebiliyordu.

''Neden?'' diye fısıldadı genç adam. ''Penguin'i, İki Yüzü, ya da Korkuluğu öldür demiyorum! Bu ucubeden bahsediyorum! Sadece bu ucube.'' Omuzları tekrardan düştü, başı tekrardan hüzünle hafifçe eğildi. ''Çünkü,'' Gözlerini sıkıca kapattı. Başını tüm bu yoğun duygularla itiraz edecesine, iki yana salladı. ''Çünkü beni senden aldı.'' Dedi yavaşça.

Batman bin bir parçaya bölünen oğluna baktı. Red Hood maskesinin ardında, Robin maskesinin çatlaklarında küçükçe görebildiği oğluna baktı ve ''Üzgünüm.'' Dedi. ''Ama yapamam.''

Sertçe yutkunurken bir an, her gün düşündüğü gibi tüm bunların değip değmediğini düşündü. Bu ince çizgiyi geçmeyişinin, öldürmemeyi bu kadar ciddiye alışının.

Ve sonra her gün aklına gelen cevapla yine dikleşti.

Artık elinde sadece bu ince çizgi kalmıştı.

Batman olarak onu diğerlerinden ayıran, sadece bu ince çizgi kalmıştı.

Bruce Wayne'i kötü bir adam olmaktan ayıran, sadece bu çizgi kalmıştı.

Elinde sevdiklerinin ölümüne sebep olsa da, bu ince çizgi kalmıştı.

Jason kemerinde ki silaha uzanıp Batman'e fırlatırken ''Ama yapacaksın.'' Dedi ve kendisi de bir tabanca çıkardı. Hızlıca Joker'in boynunu, koluyla sarıp dikleştirirken, tabancayı da başına dayadı. ''Her şey bununla ilgiliydi. Tam bu seçiminle. Beni umursamadın. Şimdi kadını umursamalısın. Bu kadar abarttığın moral kurallarının, bir hayatı nasıl öldürdüğünün farkında olmalısın.'' Kendisini Florence'in hafif önüne geçişini gördü. Kendisini arkaya doğru büyük boşluğa atsaydı. İki beden daha onunla ölüme sürüklenirdi.

''Eğer yapmazsan. Ben, Joker ve kadın ölür. Eğer Joker ve kadının ölmesini istemiyorsan. Beni öldürmelisin.''

''Yapamam.''

''Beyinlerimizin kaldırımda dağılmasıyla bir sıkıntım yok Bruce! Eğer sen onu öldürmezsen. Hepimiz ölürüz!''

Joker'in durduğu mükemmel poziyona baktı. Nasılda Jason'nun tam arkasında durmayışına. Nasıl kadının tam önünde durmayışına.

Beceriksizce eline yabancı olan tabancaya baktı ve hemen sonra gözleri Florence'i buldu.

Yanağından akan tek tük yaşları ve sakince nefes almaya çalışışını.

Kendisini ölüme bırakışını.

''Bir masumu mu öldüreceksin?'' Diye sordu Jason'a. Bundan bir çıkış yolu bulmalıydı. Tüm  trajik sonları engellemeliydi.

''Joker'i öldürmeyerek sen binlerce masumu öldürdün.''

Batman kadının gözlerine tekrar baktı. Sakin kalmaya çalışmasına rağmen korkan gözlerini, sanki karşısında Batman değil, Bruce Wayne varmış gibi bakan gözlerini inceledi. Derin bir nefes verdi ve silahı bir kenara attı. ''Kadını öldürmeyeceksin. Bunu biliyorum.'' dedi içinde ki korkuyla, ancak başka bir çaresi olmadığını da bilerek. Arkasını döndü ve yürümeye başladı. Jason'nun bağırışlarını duydu. Nefesini kontrol etti, bir sonra ki hamlesini biliyordu ve bu ancak tek çaresi olabilirdi.

Tabancanın kendisine mi, yoksa Joker'e mi tutulu olduğunu bilemeden hızlıca Batarangı kılıfından çıkarıp genç adama fırlattı. Joker'e doğru tutulu olan tabancanın elinden düştüğünü gördü, sonrasında da elini delip geçen batarangı.

Önce kadına baktı, sonra ipleri tehlikeli derecede çözülmüş Joker'e. Jason artık kendisini yere bırakmıştı. Eline kumandayı alışını izledi. ''Bu kadar korkak olacağını biliyordum.'' Diye fısıldayışını ve tereddüt etmeden, elinde ki tek tuşa bastığını gördü. Odanın diğer ucunda ki Yirmiden aşağıya sayan bombaya ulaşamayacağını bildiğinden hızlıca Kadına doğru koştu.

Onu kavrayıp binadan atlamak en iyi seçenekti.

Fakat bu kısa ancak öldürücü derecede uzun kalmış mesafede, Joker ''Hayır!'' diyerek Batman'nin üstüne atladı. ''Bu gece istediğine kavuşan ben olacağım!'' diye bağırdı. Kadın yeniden nemlenen gözleriyle. Kesilen nefesiyle, yerde ki Red Hood'a baktı. Tüm bu duyguları taşımaktan, savaşmaktan nasıl bitkin olduğuna. Onunla göz göze geldi ve çokta beklemeden gözlerini kapattı.

En azından son birkaç gününde mutlu olmuştu.

En azından ölümünden önce bir şeyleri başarabilmişti.

En azından korkmadan hissetmenin nasıl olduğunu bu şehirde hatırlamıştı.

Hayatında karşı karşıya kalabileceği en büyük sıcaklığı yüzünde hissederken, patlamayla binadan düşmeye başladığını hissetti. Serinletici hava sırtına ve saçlarına vururken, gittikçe uzaklaşan ateş yüzünü ve göğsünü yakıyordu. Bir an vücudunun siper edildiğini sandı. Korkakça gözlerini açtı, binadan atlayan Batman'i gördü. Tekrar gözlerini kapattı.

Tatlı ve acısız karanlığa kendisini bırakmadan önce, bedeni yeri bulduğunda, gözlerini yeniden açmaya çalıştı. Son gördüğü, suç sokağında, her şeyin başlayıp bittiği bir döngüye kapılmış bomboş sokakta, topalayarak ilerleyen bir adam oldu. Aklından eski bir şiir tekrarlandı. Gözlerini tekrardan kapatmadan önce.

Zarifçe gecede kayboldu.

Yaşanılanlar günün ateşiyle yanıp kül oldu.

Ama o, kızıl olana ne sinirlenebildi, ne de üzülebildi.

***

İşte buradayız. Final değil. Tüm bunlardan sonrasını anlatan son bir bölüm daha var. Ama burası her türlü önemli bir nokta.

Kendimi zihnen ve ruhen bunun son bölüm olmasına hazırladığım için yazmak çok zor oldu. Duyguları doğru ifade edememe korkusu çok büyük çapta beni sarıp sarmaladı. Ancak sonunda yine de buraya geldik.

Dağınık bir hikaye olabilir bu. Yine de umarım, anlatmak için uğraştığım duyguları, Florence'in sevgisini ve kaybolmuşluğunu, Bruce'un soğukluğunu ve kaybolmuşluğunu, Jason'nun öfkesini ve kaybolmuşluğunu hissedebilmişsinizdir.

Lütfen bana hikaye hakkında ki fikirlerinizi, neyi beğendiğinizi, neyi beğenmediğinizi söyleyin. Yorumlarınızı okumak dünyada en çok sevdiğim şeylerden. Bundan dolayı lütfen benimle paylaşın.

Bu bölümü bitirdiğimde, dilimde bitter bir acı, garip bir üzüntü ve bir sonuca varmış olmasının rahatlığı vardı. Sizde ne hissettiğini paylaşın.

Sonra ki bölüm için sorularınız varsa, onları da çok merak ediyorum. ;)


Güzel bir gününüz olsun.

Continue Reading

You'll Also Like

12K 863 25
Thought that I'd feel better But now I got a bellyache
107K 7.4K 49
Severus Snape'in acı dolu hayatını bitirmeyi üstelenen bir genç kızın hikayesi bu. **** Ne ara yaşanmıştı bunlar. Ne ara onu görmeden bile o olduğunu...
40.9K 3.9K 36
barış alper yılmaz, dm kutusunu sorunlarını anlatıp bir dert defteri gibi kullanan fanının mesajlarını okur.
527K 47.4K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...