Euphoria ❧ KookU

By ibangtanyou

497K 54.7K 49.8K

Tenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇 More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
Final Bölümü

33.Bölüm

8.2K 980 745
By ibangtanyou

(Jungkook)

Tabaktaki atıştırmalıklardan ağzıma atıp çiğnerken bir yandan da akvaryumda kıvrıla kıvrıla yüzen balığı izliyordum. İsminin hakkını vererek tıpkı benim gibi bir sağa bir sola gittikten sonra tam ortada bir müddet beliyordu. Ve sonra yeniden sağa sola savruluyordu.

Dolaptan çıkardığım cam şişedeki portakal suyunu büyük bir bardağa doldurup bir tepsiye koydum ve az önce yarısını yediğim atıştırmalık tabağını da yanına ekledim. Bu sefer Jieun'un odasında en azından onu birkaç dakika da olsa görebilecek kadar vakit geçirmeyi düşünüyordum.

N Seoul Kulesi'ne gittiğimiz ve yağmurda sırılsıklam olduğumuz o günden beri Jieun'un ben de dahil olmak üzere kendini çevresine kapattığını fark edebiliyordum. 

Bir haftadır okula tam zamanında yetişmek için erken uyanan Jieun'a ayak uyduruyordum. Zaten geceleri doğru dürüst uyuyamadığım için bu durum yüzünden bir miktar zorlanıyor olsam da tehlikeli olabileceğini düşündüğüm için tek başına gitmesine izin vermiyordum. Hoş arabada geçirdiğimiz o kısacık zaman diliminde bile uykusuzluğumu bir kenara bırakıp yüzünü görebildiğim için mutlu olabilirdim fakat Jieun bu süreçte yanına aldığı notları kontrol ederek benimle iletişimi minimuma indirmek için elinden geleni yapıyordu.

Okulda olduğumuz müddetçe arada bir fakültenin bahçesinde görüyordum onu. Bölümünden birkaç yeni arkadaş edinmesi ve birlikte ders aralarını değerlendirmeleri onun için iyi bir gelişme olsa da üç arkadaşının da kendisinden hoşlanabilme ihtimali beni bir miktar geriyordu. Malum en yakın arkadaşım bile Jieun'dan hoşlanıyorken ve ben onu bile vazgeçiremiyorken yeni rakiplerimin olması katlanılması güç bir durumu beraberinde getirebilirdi. 

Başka bir açıdan bakacak olursak: Kim Seok Jin, Jieun'u yalnız bulmak için fırsat kolluyor olmalıydı ve yanında her zaman birilerinin olmasının tek artısı buydu. 

Sahi, Seok Jin neden hiçbir atak yapmamıştı?

Başımı olumsuzca iki yana sallayıp tepsiyi elime alarak mutfaktan ayrılmaya koyuldum. Şimdilik öncelikli sorunuma odaklanmalıydım.

Jieun benden uzak kaldığı müddetçe içimin rahat edeceğini sanmıyordum.

Merdiven basamaklarını tek tek çıkarak Jieun'un kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. Tepsiyi tek elime alıp kapıyı tıklattıktan sonra kulpu aşağıya indirerek usulca içeri girdiğimde Jieun'u çalışma masasında buldum. Saçlarını tepeden topuz haline getirip bir kalemle sabitlemişti ve ona çok yakışan geniş çerçeveli bir gözlük takmıştı. Minicik eliyle bir kalemi sıkı sıkı kavramıştı. Önündeki kitabın renkli fosforlu kalemlerle çizildiğini, minik minik notlar alıp bunları duvara yapıştırdığını görünce istemsizce gülümsedim. Ders çalışıyor olmasının nesine hayran kalıyordum? 


''Sana atıştırmalık bir şeyler getirdim.''

''Teşekkür ederim, masaya bırakabilirsin.''

Ciddi ifadesine karşılık suratımı buruşturdum ve o beni izlemeye devam ederken tepsiyi masanın bir köşesine bırakıp oturduğu sandalyenin ardına geçtim ve notlarından birkaç tanesini elime alıp incelemeye koyuldum. Bir şeyler öğrenmeye çalıştığımdan falan değil en azından benimle tartışsın ya da odadan kovulayım falan istiyordum. Hatta kafama bir şeyler geçirmeyecekse bir miktar şiddet görmeye bile razıydım.

''Dikkatimi dağıtıyorsun.''

Bir nevi ''artık defolup git'' demenin kibar haliydi bu fakat benim gitmeye hiç niyetim yoktu.

Elimdeki notları masaya geri bırakıp sandalyenin başlığına tutunarak kulağına doğru eğildim ve ''Ya dikkatinin bende olmasına ihtiyacım varsa?'' diye sordum.

Jieun birkaç saniye duraksadıktan sonra yüzünü bana doğru çevirme gafletinde bulunduğunda yüzlerimiz az bir mesafeyle hizalandı. Bakışlarımız bir haftalık süre sonunda ilk kez buluşurken çilek kokusu burnumu sızlattı. Teninden, dudaklarından aldığım şekersi koku bile başımı döndürmek için yeterli bir sebepti ve bu yakınlıkta bakışlarımı dudaklarına indirmek gibi bir hatam olmamalıydı.

Ama oldu!

Lipbalm yüzünden parlak görünen dudakları bakışlarımı kendisine mıhlarken zihnim bulanıklaştı ve sanki kalbim tekledi. Onu öpme isteği anlık cesaretimi arttırsa da benden bir miktar uzaklaştığını fark etmemle birlikte yutkunup sandalyenin tutunduğum başlığını olabildiğince sıktım. Tuttuğum nefesimi dışarıya verirken Jieun'dan uzaklaşmaya özen göstermiştim.

''Vizeler yaklaşıyor ve benim çalışmam gereken çok fazla konu var. O yüzden gidersen iyi olacak.''

Jieun sanki mümkünmüş gibi sandalyesini iyice masaya doğru çekerek eline kalemini aldığında derin bir iç geçirdim ve masaya yanaşıp kitabı yavaşça kapattım. Bununla birlikte Jieun'un dikkatini yeniden kendime çekmeyi başarmıştım. Sinirle kısılan bakışlarını saymazsak doğru yolda ilerliyordum.

''Gitmemi istemenin tek sebebi yaklaşan vizeler mi gerçekten?'' diye ciddi bir ifadeyle sorduğumda yalnızca başını sallamakla yetindi ve ben dudaklarımı ıslatıp günlerdir sormak istediklerimin dudaklarımdan dökülmesine izin verdim. ''Neden benden kaçıyormuşsun gibi hissediyorum o zaman?''

''Sadece yalnız kalmak istiyorum ve ders çalışmak,'' diyerek gözlüğünü çıkardı ve bakışlarını iyice kıstı. ''Şimdi iyice bana bak ve beni ne kadar sinirlendirdiğini fark edip buradan git.''

Ciddi miydi? Gözlükleri yüzünden ne kadar sinirlendiğini fark edemediğimi mi sanıyordu?

Kafamı yana yatırıp dikkatli bir şekilde Jieun'u inceliyormuş gibi yaptım. Normalde birkaç saniyeden uzun baktığımda güzelliğinin detaylarında kendimi kaybediyordum. ''Biraz eksiklikler var gibi,'' diyerek sağ kaşının kavisine baş parmağımla dokundum. ''Şu kaşın biraz daha havada olması gerekiyordu. Çok sinirlendiğine emin misin?''

Dudaklarının yukarı kıvrılışını ve gülümsememek için büyük bir çaba gösterdiğini fark edince kaşının üzerindeki elimi masanın üzerindeki elini tutmak için hareketlendirdim. Minik eli, benim kemikli elimin arasında yerini alırken bakışlarımızı ayırmadan yerinden kalkması için hafifçe çekiştirdim. Jieun itiraz etmeden ayağa kalkıp karşıma dikilirken soğuk elini bırakmadım, aksine benim sıcaklığımın onu ısıtmasını istiyordum.

''Seni üzecek bir şey mi yaptım? Düzeltmek için her şeyi yaparım, benden uzak olmanı istemiyorum,'' dedim açıkça. 

Jieun iç geçirip elini nazikçe kendine doğru çekti. ''Bilmiyorum, sadece uzak durmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. Ne düşüneceğimi bilmiyorum. Bu yüzden düşünmekten kaçıyorum, ders çalışmak bana iyi geliyor.''

Kafası gerçekten karışık gibi görünüyordu ve kafasını karıştıran şey her ne ise bunu yıkmaya hazırdım. 

Jimin'i tamamen unutması için her şeyi yapardım ve tamamen unutana kadar onu bekleyebilirdim. Eğer kafasını karıştıran şey buysa.

Gerçi öyle olsa bile bana ilgi duyacağından emin değildim. Bir kere Jimin'e baktığı gibi bana bakmasını tüm kalbimle istiyordum. Bu uğurda kalbimin parçalara ayrılmasını falan umursamayacaktım.

''Öyleyse birlikte çalışalım. Belki bana da iyi gelir.''

Evet, hayatım boyunca ders çalışmaktan nefret eden biri olarak saatlerce çalışabilme kapasitesine sahip Jieun ile ders çalışmak isteyecek kadar çıldırmış olmalıydım.

''Tamam, kitaplarını da alıp gel,'' dediğinde gülümsedim. 

''Hayır güzelim. Sen şimdi üzerine bir şeyler giyiniyorsun,'' dedim üzerindeki sarı pijama takımını incelerken. ''Kütüphanede çalışmak çok daha mantıklı görünüyor.''

Jieun masaya doğru tekrar baktıktan sonra başını usulca salladı. Yani, bu masa iki kişinin çalışabileceği kadar büyük değildi ama benim asıl amacım kütüphanede bir süre ders çalıştıktan sonra birlikte bir yerlere gidebileceğimizi düşünmemdi. Belki, her zaman tek başıma gittiğim sahile Jieun ile birlikte gider, el ele yürürdük. Düşününce; orası Jieun'a sarılmak için de oldukça ideal bir ortamdı.

Belki orada aşk itirafı bile yapılırdı. Dudaklarının bahşedeceği ilk öpücüğü orada almak...

Aklımdan geçen düşüncelere ket vurarak gerçekliğe döndüm. Giyinmesi için benim odadan çıkmam gerektiği fikri ile kapıya doğru yönelirken son kez Jieun'a doğru döndüm.

''Üzerine kalın bir şeyler giyecek misin yoksa senin için de montlarımdan birini alayım mı?'' diye gülerek sordum.

''Seninkilerden giyinmek tercihim olurdu.''

Yüzündeki kocaman gülümseyişe karşılık başımı hafifçe yere doğru eğip alt dudağımı ısırarak gülümsedim.

Bu kadar tatlı olmasını kabullenemiyordum.

Ben geldim <3

Şuraya bir KookU çizelim ;

Hep ben mi ders çalışacağım? Biraz da bunlar çalışsın dedim SHJFBDLKF 

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:500

Yorum sınırı:600

Continue Reading

You'll Also Like

37.9K 3.1K 21
Tamamlandı ✔️ Kuzey Kore'den sürgün edilen bir askerin ve Güney Koreli bir kızın ölümcül birleşimi... Askerlikten sürgün edikten sonra denize atılan...
616K 68K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
8.8K 478 18
Pineslar ve Cipherlar artık akrabalar. Ama kimse bunun iyi birşey olduğunu söylemedi. Kavgalar ve intikamlar sonuçta ölümleri doğracak. Peki hiçkimse...
412K 34K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...