GELİNCİK (Tamamlandı)

By Aalice1402

771K 50.2K 5.4K

Bir kadını en çok ne üzebilir, ne yıkar... Yuvası için nelere göğüs gerebilir? Neleri görmezden gelebilir? Ho... More

Giriş
Alıntı
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7 Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
AÇIKLAMA!!
26. Bölüm
27. Bölüm
Final

13. Bölüm

25.2K 1.8K 302
By Aalice1402

Ben geldiiiiim🙌

********************************

Asya' nın kucağında mışıl mışıl uyuyan Devran ile eve döndüklerinde onları kapıda Züleyha karşılamıştı. Kapıyı açıp herkesin içeri geçmesi için kenara çekilirken bakışlarını yerden kaldırmadı.

Kabahatli olduğunu biliyordu, yapmaması gereken bir şey yapmıştı ama elinde değildi. Söz konusu Devran olunca gözü hiç kimseyi görmüyordu. Hiç kimseyi.

İçeri girdiklerinde Sultan hanım gelinin kucağındaki torununa uzanıp kucağına aldı. "Kızım Devran bu akşam benim yanımda uyusun, yoruldunuz sizde."

"Olur ana."

Asya son bir kez daha Devran' ın seyrek saçlı başını öpüp kolları ve ona teslim etti. Yaman annesinin merdivenlerden çıkışını izledikten sonra sert bakışlarını arkalarında duran Züleyha' ya çevirdi ve uzanıp Asya' nın elini tuttu.

"Asya, Züleyha' nın sana söyleyecekleri var."

Bunları Züleyha' nın çekingen gözlerine baka baka söylemişti. Şimdiye kadar Alize' nin emaneti diye, annesi karışma dedi diye aralarına girmemiş, kaynaşmalarını beklemişti ama hata etmişti. Bu hatasının bedeli de kıyamadığı sevdiğinin canını yakmıştı. Bir nevi onun da canı yanmıştı.

Asya derin bir nefesle göğsünü şişirirken Yaman' ın elini sıktı. Hastanede söylemişti çünkü Züleyha' nın ondan özür dileyeceğini ama Yaman fazla sert davranıyordu.

"Sen odaya çık, biz baş başa konuşalım."

Yaman sert çehresini Asya' ya çevirirken bakışları hızla yumuşamıştı. "Emin misin?"

"Abi karını yiyecekmişim gibi davranma, zaten pişmanım."

"Sen sus Züleyha!"

Yaman' ın yüksek sesi onu sustururken Asya bir kez daha sıktı onun elini. "Hadi odaya çık."

Yaman ona dönüp saçlarına kısa bir öpücük kondurup geri çekildi ve merdivenlere yöneldi. Asya ve Züleyha kapı önünde baş başa kaldığında ortama sessizlik hakimdi. Saat geç olmuştu ve çalışanlar çoktan geri çekilmişti.

"Gel mutfağa geçelim, sıcak bir çay demler içeriz."

Asya arkasını dönüp mutfağa giderken Züleyha biraz şaşırmış bir şekilde peşine takıldı. Ona kızıp tıpkı Yaman gibi yarın evi terk etmesini söyleyeceğini düşünmüştü.

Asya mutfağa girip çay demlerken masanın üzerindeki yemeklere içi giderek baktı. Kısmet değilmiş diyerek tencereleri toplarken Züleyha' da sessizce yardım etti ona. Çay suyu kısa zamanda kaynamaya başladığında Züleyha masaya oturmuş, Asya' da yeni demlediği çay ve iki bardak işe onun tam karşısına oturdu.

"Biraz demini alsın öyle içelim."

"Bana kızmayacak mısın Asya?"

Asya ona dikkatle bakan Züleyha' ya bakıp başını salladı. "Hayır. Zaten kızacak fırsat bile bulamadım. Sonra düşündüm de, yani kendimi senin yerine koydum. Yeğenimi güvenmediğim bir üvey annenin kollarında o şekilde görsem kim bilir neler yapardım."

Şaşırdı Züleyha, bunu asla beklemiyordu. Biraz da utandı, Asya' nın iyi biri olduğunu yavaş yavaş anlıyordu aslında ama bugün Devran' ı o halde görünce tutamamıştı kendini.

"Yine de çok özür dilerim, hem yaptığım şey için hem de söylediklerim için. Kızsan bağırsan inan ki sesimi çıkarmam, hatta sende vur bana ödeşmiş olalım."

Asya' nın ona gösterdiği yüce gönüllülük karşısında kendini aciz hissediyordu.

Asya iki bardağa çayı doldurup birini onun önüne koyarken güldü. "Olur." dedi birden.

Züleyha bunu da beklemiyordu ama karşı da çıkmayacaktı. "Peki, vur hadi." diyerek başını biraz çevirdi. Hak ettiğini düşünüyordu.

Asya bir kez daha gülüp şeker attığı çayını karıştırdı. "Şimdi değil. Borcum olsun, bir gün beni kızdıracak olursan kullanırım. Sonra neden vurdun deme ama."diyerek anlaşmaya girişti.

Züleyha Asya' nın bulaşıcı olan gülüşüne eşlik ederken içindeki pişmanlık biraz olsun dinmişti. " Buraya bir daha ne zaman gelirim bilmem, eniştem beni bir süre görmese iyi olur. Sana çok değer veriyor."

Asya' nın gülüşü olduğu gibi yüzünde kalırken kaşları havalanmıştı. Yaman konusuna girmek istemiyordu, evliliklerinde olmayan şey karşılıklı sevgiydi. Olan şey ise sadece saygıydı. Aklına getirmemeye, düşünmemeye gayret etse de onun kalbinin başka birine ait olduğunu unutmuyordu.

"Gitmek istiyor musun?" diye sorarken tek amacı konuyu değiştirmekti.

Züleyha' nın bakışları gölgelenirken ağzını açıp konuşacak ister gibi göründü ama sanki ne diyeceğini bilemez bir hali vardı. Asya gözünü ayırmadan onu izlerken, Züleyha dudaklarına minik bir gülümseme kondurdu.

"Evet, çok kaldım zaten. Gelmem bile hataydı aslında. Senin de huzurunu kaçırdım kusura bakma ne olur."

Asya' da ona gülümsedi ama içi hiç rahat değildi, Züleyha' da bir şey vardı ama çözemiyordu. "Öyle düşünme, rahatsız olmadım ki."

Züleyha bu sefer gerçekten gülümseyip masanın üzerinden onun eline uzanıp tuttu. "Olsun, yine de kocanın eski karısının kardeşi ile aynı evde kalmak pek hoş durmuyor. O yüzden gitmem en doğrusu."

"Züleyha, istediğin zaman gel olur mu? Hem benim de bir arkadaşa ihtiyacım var."

Asya hiçbir zaman Züleyha' dan rahatsız olmamıştı. Onda kötü bir şeyler sezmiş olsaydı bu kadar rahatsız olmazdı ama onun iyi biri olduğunu biliyordu. Biliyordu ama yine de onu düşünürken içindeki sıkıntıya engel olamıyordu.

Züleyha sesindeki tereddütü gizlemek için bir iki öksürdü. "Sağol, gelirim yine."

Biten çayların ardından her ikisi de sessizce oturmaya devam etti. İki yaralı kalbin attığı bu iki bedenin sessiz haykırışı vardı ruhlarında.

"Hadi sen odana çık, ben toplarım bunları." diye sessizce konuştu Züleyha. Asya ağzını açacak gibi olunca yine konuştu. "Hadi, dediğimi yap."

Asya mecburen susup yerinden kalktı mutfaktan çıktı. Oysa söylemek istediği başkaydı. Neden Züleyha' nın gözlerinde yalvaran bakışlar vardı, ne içindi bu yakarışı, neydi derdi... Belki de hiçbirini öğrenemeyecekti.

Asya gittikten sonra Züleyha daha fazla kendini tutamamış gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Gitmek istemiyordu. O eve dönmemek için yalvarabilirdi belki ama elinden bir şey gelmiyordu. Hata yapmıştı ve bedeli cehennemine geri dönmekti.

Bardakları ve çayını döktüğü demliği yıkarken bu mutfakta ablası ile yaptıkları canlandı gözünde. Keşke dedi, keşke hayatta olsaydı da ona ayakta durabilmesi için destek olsaydı. Olmasa da olurdu, varlığı yetiyordu Züleyha' ya. Onun ölümünden sonra tek sağlam kanadıda kırılmış, tutunacak dalı ondan kalan küçük Devran olmuştu.

Yıkadığı bardakları ters çevirip yerine koyarken acı bir gülümseme kondu dudaklarına. Daha kendini bile koruyamıyordu ki, Devran' ı mı koruyacaktı.

"Züleyha."

Yerinden sıçrayan Züleyha başını çevirip kapıdan giren Yaman' ı görünce mahcup bir şekilde indirdi gözlerini. "Bir şey mi istedin abi?"

"Konuştunuz mu Asya ile?"

"Konuştuk."

Yaman derin bir nefes alıp verdiğinde yaptığının en doğru şey olduğunu bir kez daha hatırlattı kendine. "İyi. Yarın arabayla bırakırlar seni."

"Sağol abi."

Yaman başını ağır ağır sallayıp çıkmak üzereyken tekrar döndü Züleyha' ya. "Sana çok kızgınım Züleyha. Asya benim karım ve sen ona vurdun. Üstelik onun bir suçu bile yokken, sadece öfkene kapıldın ve sana olan güvenimi kırdın. Yine de... Olur da seni rahatsız ederlerse beni aramaktan çekinme. Ablanın emanetisin bana."

Züleyha boğazındaki yumruyu zorlukla yuttu. "Sağol abi." diye tekrarladı kendini. Yaman mutfaktan çıktığında ise çökercesine oturdu sandalyeye.

Yaman içinde baş gösteren sıkıntı ile odasına çıktı. Züleyha' yı bu şekilde göndermek istemezdi ama bu affedebileceği bir şey değildi. Odasının önüne geldiğinde bir kez daha derin bir nefes aldı ve tüm sıkıntısını dışarıda bırakıp içeri girdi.

Yatakta oturan Asya' ya göz atıp üzerini değiştirmek için dolaba yöneldi ve yine hiç çekinmeden üzerini değiştirmeye başladı. Asya onu bir yere kadar izlemişti. Üzerini çıkatdığında hâlâ onu izlerken sıra pantolona geldiğinde bakışlarını indirmişti.

Yaman üzerini değiştirip yatağın kendi tarafına uzandığında Asya' da ona eşlik edip uzandı ve yüzünü ona döndü. "Yorgun musun?"

"Biraz," Yaman yattığı yerden biraz doğrulup Asya' nın kızarıklığı geçmek üzere olan yanağını öptü ve tekrar uzandı. "şimdi daha iyiyim."

Asya sadece küçük bir gülümseme ile karşılık verip onu izlemeye devam etti. Yorgun olduğu her halinden belliydi. Bakışları biraz yorgun bakan gözlerinde, sonra da gür kaşlarında gezindi. Biraz daha dikkatli baktığında elinde olmadan parmağı ona uzandı.

"Ne oldu buraya?" derken işaret parmağı kaşındaki küçük yara izinde gezindi.

Yaman' ın tüm yorgunluğu uçup giderken gözlerini yumup kendini bu küçük dokunuşa teslim etmek istedi. Ona şu an, hemen şimdi her şeyi anlatsa ne olurdu ki?

"Keçinin biri tepti."

"Keçi mi?"

Yaman yastığa yaslı başını salladı. "Güzel bir keçiydi, sadece yakından bakmak istemiştim."

Asya' nın ince kaşları bir kez daha çatılırken gözleri Yaman' ın yüzünü arşınlıyordu. Bir şey vardı ama çözemiyordu ve bu durum onu rahatsız ediyordu. Bakışları bir kez daha onun kaşındaki yara izine değdiğinde bedenini çevirip sırt üstü yattı. " Allah rahatlık versin."

Yaman' ın umutla patlayan gözlerindeki ışık yavaş yavaş sönüp yerini karanlığa bıraktı. Yine olmamıştı, belki daha sonra. Olsun dedi içinden, en azından yanındaydı.

Uzanıp Asya' yı belinden çekerek kendine yasladı ve başını saçlarına gömüp uyumaya çalıştı.

Ertesi sabah Asya uyandığında yatakta tek başınaydı. Oysa saat çok erkendi, bu saatte nereye gitmişti Yaman. Hazırlanıp aşağı indiğinde kaynanası mutfaktan çıkıyordu.

"Hayırlı sabahlar ana, Yaman' ı gördün mü?"

"Hayırlı sabahlar güzel gelinim, dedim ki annenleri bu akşam çağıralım tekrar, dün gece söyledim ben Yaman' a sana haber etmedi mi?"

"Yok ana, bir şey demedi."

"Aklı başında değil ki. Neyse, akşama erken gelmek için bu saatte çıktı. Biz kahvaltımızı yapalım, sonra hazırlıklara başlarız."

Asya gülümseyip onayladı kaynanasını. "Olur ana, ben bir Devran' a bakayım." diyerek tekrar yukarı çıktı. Odasına girdiğinde Devran hâlâ mışıl mışıl uyuyordu, küçük bedeni yorgun düşmüş olmalıydı.

Asya dün sebep olduğu şeyi düşününce kalbi korkuyla çarptı, ya ona bir şey olsaydı, ya bu kadar hafif geçmeseydi. Ne yapardı Asya, nasıl affederdi kendini?

Eğilip onun tombul yanaklarına hafif bir öpücük kondurup geri çekildi ve sessizce çıktı odadan. Bugün çok yoğun geçecekti.

Kahvaltıdan sonra hızla hazırlıklar için çalışmaya başlamışlardı. O ara mutfakta çalışanlardan biri gelip Asya' dan af dileyince şaşırıp kalmıştı. Neyse ki kaynanası onu merakta bırakmayıp açıklama yapmıştı. Kendi çocuğu için getirdiği bir tanecik muzu bozulmasın diye dolaba koymuştu. Yeni olduğu için de Asya gibi hiçbir şeyden haberi yoktu.

Akşam vakti çabucak olurken Züleyha' nın bugün değilde yarın gidecek olması onu çok mutlu etmişti. İkindi vakti geçeli biraz olmuştu ki önce Yaman gelmişti eve, kapıda da Asya karşılamıştı onu.

"Hoş geldin."

Yaman eğilip dudaklarını onun anlına değdirdi ve saçlarının kokusunu derince soluyup geri çekildi. "Hoş buldum."

Asya kıpırtılı bakışlarını indirip geri çekildi ve Yaman' ın geçmesi için yol verdi. Yaman ona çapkınca gülüp içeri girdi. "Mis gibi kokuyor ev, sen mi yaptın?"

"Kızlarla beraber yaptık."

Yaman onu onaylayıp içeri doğru geçerken mutfaktan çıkan Züleyha ile adımları durdu. "Züleyha?"

Züleyha' nın tedirgin bakışları Asya' ya döndüğünde Asya başını sallayıp mutfağa yöneldi. "Ben bir yemeklere bakayım."

Asya onları yalnız bıraktığında Yaman tekrar Züleyha' ya döndü. "Ne yapıyorsun burada?"

"Abi izin verirsen bu gece de kalabilir miyim?"

"Bir sorun mu var?"

"Hayır, şey. Asya' ya yaptığım yanlıştı, o affetti ama ailesine de çok ayıp ettim. Onlar senin akraban. O yüzden onlardan da özür dileyip öyle gitmek istiyorum."

Yaman dün yaşananları düşününce ona hak verdi. Onlara da ayıp olmuştu. "Tamam, dediğin gibi olsun."

Bir saat sonra evin kapısı çalmaya başladığında Asya heyecanla kapıya koşup açtı ve ailesini tek tek sarılıp öperek içeri davet etti. Arkasında kaynanası, Yaman ve kucağında Devran ile Züleyha vardı. Bu evde ki son gününde yeğeni ile o ilgilenmek istemişti.

Önce annesini sonra abilerini ve yengelerini buyur ederken Meryem yengesinde biraz oyalanmıştı.

"Kız ne işi var daha bunun senin evinde?" diye kulağına fısıldamıştı Meryem.

"Ayıp olacak yenge, yapma."

Meryem geri çekilirken memnun olmadığını açıkça belli ediyordu. "Sus kız sen, sana kalsa nüfusuna alırsın." diyerek içeri geçti.

En son Ayşe ve çocuklar da geçince salonları dolmuştu. Asya en son Yaman ile birlikte içeri geçtiğinde çoktan sohbet başlamış, yeğenleri Devran' ın önüne dizilmişti.

Azize hanım yanına denk gelen Züleyha' nın kucağındaki bebeğin başını okşadı. "Maşallah pek iyi gördüm Devran' ı."

"Öyle öyle, çok ciddi bir şey değildi zaten ama korkuyor insan. Telaştan ne yaptığımı bilemedim."

Züleyha kucağındaki yeğenine bakarken gülümseyip onu başından öptü ve başını kaldırırken Harun ile göz göze geldi. İnce kaşları çatılırken onun dün tartıştığı adam olduğunu hatırlayıp tekrar eğdi başını.

Meryem' in bakışları bir şahin edasında, dün elinde kalmak üzere olan kızı süzerken ne zaman bu melek görüntüsünü bırakıp içindeki şeytanı çıkaracak diye merak ediyordu. Gıcık kapmıştı bir kere, zor değişirdi fikri.

Sohbetler kızların ikram ettiği soğuk şerbet eşliğinde devam ederken Züleyha söze nasıl gireceğini düşünüyordu. Huzursuzluğu Devran' a da yansımış olacak ki kucağında durmuyordu artık.

Azize hanım küçük Devran' ı kucağına almak için kollarını ona uzattığında kısa bir bakış attı Züleyha' ya. "Kızım bana ver biraz, az seveyim."

"Tabi, buyrun."

Züleyha Devran' ı ona verdiğinde salondaki sohbetin kesilmesini ve gözlerin ona dönmesini fırsat bilerek
konuşmaya başladı. Gerginlikten soğuk soğuk terlemeye başlamıştı.

"Ben, hazır hepiniz buradan bir şey söylemek istiyorum." diye bir giriş yaptığında ona dönen bakışlarla oturduğu yerde küçülüp yok olmak istedi. "Öncelikle hepinizden özür dilerim, dün yaptıklarım hoş değildi ve farkında olmadan, ne dediğimi ne yaptığımı bilmeden konuştum. Özür dilerim, lütfen kusuruma bakmayın."

Başını kucağında sıkı sıkı tuttuğu parmaklarına indirdiğinde ellerine uzanan elin sahibine döndü.

"Olur öyle şeyler kızım, insanlık hali."

Meryem' in homurdanmaları, Devran' ın bıcır bıcır halleri ile geçen sürede Züleyha yeğenini yine kucağına çekmiş, kendini konuşmalardan soyutlamıştı.

"Buyrun yemeğe geçelim."

Sultan hanımın önderliğinde herkes büyük masanın ve yanına ek konulan masanın etrafında yerini almıştı. Yine aynı sohbet havasında geçen yemekte, Züleyha yine konuşmalara katılmıyor, kucağındaki Devran' ın karnını doyuruyordu.

"Züleyha kızım, kaç yaşındasın sen?"

Azize hanımın sorduğu soru masadaki diğer konuşmaları da kesmişti. Züleyha onlarda bıraktığı etkiyi bu gece tüm zarafeti ile yıkarcasına gülümsedi. "24 yaşındayım."

"Yaşın da gelmiş, evlenmeyi düşünmüyor musun?"

Asya aklına gelen şeylerle kendine engel olamayıp kıkırdarken Sultan hanım da katıldı ona. Züleyha onlara bir bakış atıp tekrar gülümseyerek döndü Azize hanıma. "Şu an bir şey yok, kısmet bu işler."

"Züleyha' mın talibi çoktur ama henüz gönlü beğenemedi kimseyi."

Züleyha ne ara masanın konusu olduğunu bilmiyordu ve hemen konunun değişmesini dileyerek bakışlarını Asya' ya, oradan Sultan hanıma çevirdi. Sultan hanım onun rahatsızlığını anlayıp hemen konuyu değiştirirken Züleyha rahat bir nefes alarak başını önüne eğdi.

Meryem oturduğu sandalyede kıpır kıpır otururken zor tutuyordu kendini. Baktı ki olmuyor, masanın altından ayağını Harun' un dizine geçiriverdi.

Harun ani gelen darbe ile acıyla inlerken yğm gözler ona dönmüştü. "Ne yapıyorsun yenge? Bacağımı deştin."

"Yanlışlıkla oldu." diye sertçe yanıtlarken daha beterini de yapmayı düşünmüyor değildi.

Yemeklerden sonra herkes tekrar koktuklara geçmek için ayaklanırken Meryem geride kalıp Harun' u kolundan kavradı.

"Ne yapıyorsun yenge allah aşkına?"

"Sus. Dua et o gözlerini oymuyorum."

"Ne diyorsun yenge?"

"İstemem ben öyle elti diyorum, o gözlerine mukayet ol diyorum Harun. Başka ne diyeceğim."

"Saçmalama yenge."

"Ben anlamam, iste köyün tüm kızlarını önüne getireyim ama bu kız olmaz. İstemem bu şehirliyi, aklı başında değil bir kere."

Harun çoktan yerlerine oturan ailesine bakıp kolunu çekti. "Senin değil benim istediğim olur yenge." diyerek Meryem' i keder içinde bırakıp yerine döndü.

Asya diğer ikramlıklar için uğraşırken Meryem fırsat bu fırsat diyerek onu kolundan yutup odasına çıkardı. "Kız gel diyorum, peşine düşmezler korkma."

Asya şüpheli gözlerle baktı yengesine."Hayırdır yenge."

Meryem bir elini beline atıp kaşlarını kaldırdı. "Sen söyleyeceksin kuzum, hayır mı şer mi?"

"Neyi?" diye sordu Asya anlamayarak.

"Yengesinin gülü, sen niye bu kadar aptallaştın bilmiyorum ki. Eldivenler elinden çıkmıyor, de hele kocanı aldın dimi odaya."

Asya şaşkınca ona bakarken biraz utandı. "Aldım tabi yenge, evliyiz biz."

Meryem gözlerini kaçıran görümcesine daha da şüpheli baktı. "Karı koca oldunuz mu?"

Asya başını eğip doğruyu söylemeye karar vererek başını salladı olumsuzsa. "Yok yenge."

Meryem' in kaşları anında çatılırken bu kızla ne yapacağını bilmiyordu. "Niye yengem, yaklaşmıyor mu sana?"

Asya Yaman' ın ona yaklaşmak için giriştiği çabaları anımsayınca gözlerini kaçırdı. İşin sonunda yengesinden dayak yemek vardı. "Yaklaşıyor."

Meryem' in gözleri hayretle açıldı. "Kız yoksa sen mi istemiyorsun? Söyle hele bana, bak doğruyu söyle."

Asya gergin bir şekilde parmakları ile oynarken bacakları titriyordu. "Ben... Bilmiyorum yenge, bana zaman veriyor sadece."

Meryem yatağa oturup dizine vurdu iki kez. "Kız ne zamanı? O senin hem resmi hem de Allah katında kocan. O isterken senin istememen... Günaha gidiyorsun yengem, yapma. Kocana uzak olursan yüreğiniz nasıl ısınacak birbirine."

"Biliyorum yenge..."

"Bilmiyorsun canımın içi, bilmiyorsun. Hata yapıyorsun. Ben gelip seninle konuşmasam daha kaç gün bu odada kardeş kardeş yatacaktınız? Ha Asya? De hele bana. Yazık değil mi ona da, karısısın sen onun, adam daha karısına bile dokunamıyor sen alışmaktan söz ediyon. Evlilik çocuk oyuncağı değil Asya, sen de bu eve çocuk bakmak için gelen biri değilsin."

"Öyleyim." diye başını kaldırdı Asya. İçine attığı yeterdi.

"Ne demek o?"

"Ne anladıysan o yenge. Şimdi sen de bana, Yaman' ın başka birini sevdiğini biliyor muydun sen?"

Meryem' in kaşları çatılmıştı çünkü Asya' nın neden bahsettiğini alamamıştı. Onun bildiği, Yaman' ın tek sevdasının Asya olduğuydu. "Ne sevdiği? Nereden duydun sen bunu?"

"Duydum işte bir yerden. Başkasını seviyormuş, ilk karısı ile evlenirken bile başkasına sevdalıymış."

"Asya. Kimden duydun dedim."

Asya sabırsız nefesini burnundan bırakıp o da yatağa oturdu. "Mutfakta çalışan kızlar konuşurken duydum."

"Başka ne duydun?"

"Bu kadar? Başka bir şey duymadım. Beni de anla yenge, bunu bilirken rahat olamıyorum."

Meryem ne diyeceğini ne yapacağını şaşırmıştı. O sensin dese olmazdı, başkası var dese hele hiç olmazdı. İnkar etse... "Nereden biliyorsun doğru olduğunu? Öyle olsa Yaman böyle gözünün içine bakar mıydı? Başkasını seven adam karısına böyle mi davranır de hele?"

"Ne bileyim yenge."

"Asyam, canım kardeşim. Hiç yoktan bir o şerefsiz Musa' ya bak bir Yaman' a. Biri sözde seni seven adam, diğeri sözde başkasını seven adam. De hele bana, bu işte bir yanlışlık yok mu? Ha güzelim."

Asya işte bu noktada hak verdi Meryem' e, hemde sonuna kadar haklıydı. Yaman evlendikleri günden beri bir gün olsun onu kırmamış, sesini yükseltmemiş, her zaman el üstünde tutmuştu. Gerçekten başkasını seven adam böyle mi yapardı?

"Yani sen diyorsun ki yenge, öyle bir şey yok."

"Yok tabi ama her an olabilir. Sonuçta karısı daha yanına yaklaştırmıyor, adam hergün tarlada onca kızın içinde." Meryem çaktırmadan Asya' ya gaz verirken pek mutluydu.

"Ne kızı?"

"Ne kızı olacak yengesinin gülü. Bu koca köyün kızları, erkekleri nerede çalışıyor. Yarısı kocanın topraklarında yarısı bizimkilerde. Sen biraz daha uzak dur bak ne oluyor."

Asya düşündü düşündü, çıkamadı işin içinden. Evlenmeden önce yengesinin söylediklerini hatırladı, kızların onun tarlasında çalışmak için can attığını söylemişti. Yaman yakışıklı adamdı, boyu posu yerli yerinde, kara yağız bir adamdı.

İçindeki sıkıntı büyüdükçe büyüdü. "Yaman yapmaz öyle şey."

"Tabiki yapmaz yengem, bak bütün akşam gözünü senden ayırmadı. Sen de bir kez olsun dönüp bakmadın. Yapma böyle, bak ablana güven sen, kocana uzak olma. Bu yaralı yüreğini de evini de cennete çevirmek senin elinde."

Meryem' in sözleri biter bitmez çalan kapı ile Asya yerinden sıçradı, dalmıştı düşüncelere. Yaman kapıyı açıp başını içeri uzattığında gözü hemen Asya' yı buldu.

Meryem hemen ayaklanırken görümcesini dürtmeyi de unutmadı. "Ben aşağıya ineyim."

Meryem aceleyle odadan çıkınca Asya' da ayağa kalkmış, Yaman ile karşı karşıya gelmişti. Ama hâlâ düşüncelerden kurtulamıyordu. Gerçekten Yaman' ın bir sevdiği yok muydu? İnşallah yoktur derken buldu kendini.

Yaman içini yakan karısını dalgın bir şekilde görünce uzanıp yanaklarını kavradı. "Güzelim, ne oldu, ne düşünüyorsun?"

Asya Yaman' ın ona ilgiyle bakan gözlerine, yüzünü kavrayan sıcak ellerine kapıldı anında. "Seni."

*******************************

Seni! Seni! Yaman' ını

Züleyha hakkında ne düşünüyorsunuz?

Continue Reading

You'll Also Like

GELECEK By VeraHare

General Fiction

49.3K 2.2K 14
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
13.9M 616K 62
GENEL KURGU #1 Babasından başka hiç kimsesi olmayan bir genç kız... 28 Yaşında hapishanede mahkûm bir adam... Ya bir gün olur da genç kızın babası da...
922K 51.1K 40
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
4.9M 229K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...