PARASITE || roségguk✔️

By swagyjungoo

156K 13.8K 8.1K

Jeon Jeongguk, ünlü 'Park' ailesinin genç kızı Chaeyoung'un matematik öğretmeni olarak işe başlamıştı. Night... More

O n e (p)
T w o (a)
T h r e e (r)
F o u r (a)
F i v e (s)
S i x (i)
S e v e n (t)
E i g h t (e)
N i n e (i)
T e n (n)
E l e v e n (u)
T w e l v e (r)
T h i r t e e n (p)
F o u r t e e n (e)
F i f t e e n (r)
S i x t e e n (s)
S e v e n t e e n (o)
E i g h t e e n (n)
N i n e t e e n (a)
T w e n t y (l)
T w e n t y O n e (i)
T w e n t y T w o (t)
T w e n t y T h r e e (y) / finale
SPECIAL PARTS [1/3]
SPECIAL PARTS [2/3]
YEPYENİ
AŞIRI ÖNEMLİ BAKIN LÜTFEN

SPECIAL PARTS [3/3] last.

3.2K 324 65
By swagyjungoo

Kış sabahının acımasız soğuğu odamın camından içeriye usulca süzülüyordu.

Üşüyordum ama aynı zamanda rahatlatıcıydı.

Aklımı dinç tutuyordu. Düşünmem için el ayak oluyordu bu soğuk kısacası.

En son Jeongguk'u kötü bir halde bırakmıştım.

Gözlerinde gördüğüm boşluk ciddi anlamda canımı yaktığından sadece kaçabilmiştim. Gerçi bu ondan ilk kaçışım değildi.

Yalan söylemiştim kendime.

Artık büyüdüm hiçbir şeyden kaçmayacağım derken laflarımı bir bir ağzıma tıkmıştı yaptıklarım.

Sonbaharı yalnız geçirmişti.

Kışı da yalnız mı geçirecekti?

Beş yıl boşuna mı beklemiştim?

Niye yanına gidemiyordum?

"Kendine gel Rose."
Dedim aynanın karşısındaki dolgun surata.

'Onu sevdiğini söylüyorsun ama hiçbir şey yapmıyorsun.' Dedim kendime.

Ziyaretçi saatleri geçmemişti. Sadece beş dakika bile olsa onu görmek istiyordum.

Hızlıca hazırlanıp arabama atladığım gibi hastaneye doğru sürdüm. Bayan Kang ile konuşmamın arasına oldukça zaman girmişti. Şu anki durumunu bilmiyordum. Eğer tedaviye devam edilmesi gerekiyorsa bekleyebilirdim.

Hastanenin bahçesi dün yapan karın ıslaklığını koruyordu. Soğuk hava dolayısıyla dışarıda da kimse yoktu.

Güvenlikçi geçmeme izin verdiğinde hiç beklemeden hastaneden içeri girdim ve danışmada duran kadının yanına adımladım.

"Jeon Jeongguk görüşe açık mı?"
Dediğimde nereden çıktığını anlayamadığım hemşire, danışmandan önce lafa atladı.

"O, bu sabah çıkış yaptı.
Aa, haberin yok mu?"

Benimle alayla konuşan hemşirenin önce yaka kartına baktım. Lalisa, Jeongguk'tan sorumlu olan hemşireydi.

"Nasıl yani?"
Bu sabah çıkış yapmıştı ve benim asla haberim olmamıştı.

Nereye gitmişti?
Nasıl gitmişti?
Neden bana haber vermemişti?

"Ne nasıl? Nişanlısı olan sen değil misin?
Kapmayalım diye çok uğraştın ama özgür kaldığında sana haber bile vermedi demek.
Yazık olmuş..."
Kalbime tuhaf bir sızı girmişti hemşirenin her kelamının ardından.

Neden?

Laf yetiştirecek zamanımı onu arayarak kullanmayı tercih ettiğimde çoktan hastaneden ayrılmıştım.

Nereye gitmiş olabilirdi?

"Tam bir aptalım..."
Benim aptallığım yüzünden olmuştu her şey. Muhtemelen onu bıraktığımı falan sanmıştı.

Bekleyeceğimi söyleyip bir daha yanına gitmeyerek tam olarak yaptığımda buydu zaten.

Hanseul'un yanına gitmiş olabileceğini varsayıp arabamı oraya sürdüm. Adresi dava dosyalarına bakarken öğrenmiştim.

Eski apartmanlarla dolu bir mahalleye girip yaptığımda kış demeden dışarıda oturan insanların çoğunun gözü bana dönmüştü.

"Şu bina olmalı."

Jeongguk, bodrum katta yaşadıklarını söylemişti zamanında. Arabanda inip apartmana giderken bir kaç kişi arabamın etrafına toplanmıştı.
Pekala, şu an oldukça tedirgin hissediyordum.

Arabamı kitlediğimden emin olup önümdeki rengi solmuş apartmana girdim.
Bodrum kat için merdivenlerden aşağıya adımlamıştım. Burası çok boğucuydu.

Bulunan tek dairenin kapısını tıkladım ve bekledim. Yaklaşık bir dakika kadar kapı açılmadığında yanlış yere gelmiş olma ihtimalimi sorguluyordum.

Son kez kapıyı tıklatıp bekledim.

Sonunda ufak bir aralık açılmıştı kapıdan.

"Hanseul?"
Dedim doğrulamak adına.

"Kimsin?"

"Benim, Park Chaeyoung..."
Dediğimde kapıyı hızla suratıma çarpmıştı.

Sabrım taşmak üzereydi resmen.

"Ya! Senden bir şey istemeyeceğim!
Aç şu kapıyı!"
Diye bağırdım ve zile basılı tuttum.

Çok geçmeden kapı tekrar açıldığında görene konuştum.
"Jeongguk burada mı?"

"Jeongguk mu?"
Şu tepkiye bakacak olursak buraya hiç gelmemişti.

O zaman bakabileceğim tek bir yer kalıyordu.

"Bütün hastaneden çıkışı yapıldı. Kendisine ulaşamıyorum."
Dedim. Neden hala burada durduğumu bende bilmiyordum.

"Ne istiyorsun ondan?"

"Nişanlım o benim."
Derken elimi kaldırmış kadının gözüne kadar sokmuştum.
Sebepsizce onun hakkında konuşurken nişanlım denek hoşuma gidiyordu.

"Ha?!"
Şaşkınca parmağıma baktığında daha çok durmadan hareketlendim.

"Onu bulmalıyım!"

Merdivenleri tırmanmaya başladığımda arkamdan bağırmıştı.

"Haber vermediyse istemiyor demektir!"

Tek bir cümle...
Kendi hayal dünyamdan geçip almıştı sanki beni. Tüm moralim anında altüst olmuştu.

Haklıydı.

Eğer beni görmek isteseydi danışmadan hatta Bayan Kang'tan numarama kolayca ulaşabilirdi.

Bunca zaman ona karşı emrivaki davranmıştım.

Sanki yanına gidip gelmem bile onu mutlu ettirmiyordu. Yanımda hiç içten gülümsememişti. Onu ilk tanıdığımda parlayan irisler tamamen yok olmuştu.

Onu zorlamış mıydım?

Yavaşlayan adımlarım arabamı bulduğunda sakince içine bindim ardından titreyen ellerim direksiyonu kavradı.

"Yanılıyor muyum?"

Kendimi aptal gibi hissediyordum. Bunca zamandır küçük kız çocuğu edasıyla peşinde dolanmıştım onun.

Lakin pes etmek istemiyordum. Yıllarımı onu aramak ve bulduğumda da kurtarmak için harcamıştım. En azından beni istemediğini yüzüme söylediğinde kabullenecektim.

Arabamı kimsesizler için ayrılan anma köşesine yani Seul'ün merkezine gidecektim. Ailesi olmayan kimselerin külleri onlara ait fotoğraf ve isimlerle oraya konulurdu. Kim Namjoon, eski şoförümüz oraya götürülmüştü.

Jeongguk belki orada olabilirdi.

Hızlıca oraya sürdüm. Hız sınırını aştığım için radara yakalanmıştım, bunu sonra halledecektim.

Bacaklarım titriyordu ve bu kesinlikle kışın soğuk esintilerinden dolayı değildi. Arabadan inerken dengemi kaybedecek kadar heyecanlanmıştım. Yıllar geçtikçe liseli zamanımdaki özgüvenim yok olmuştu.

Park Chaeyoung, ailesini de geri bırakmış ve kendine zikzak gibi ilerleyen bir gelecek belirlemişti.

"Sakin..."
Diye mırıldandım binadan içeri girmeden önce.

Resepsiyonda bekleyen kadın bana soru sormak için atıldığında onu görmezden geldim ve içeriye adımlamayı sürdürdüm.

Etrafta hızlıca dolaşan bakışlarım külleri farklı farklı kavanozlarda duran insanların adlarını taradı.

Küllerin bulunduğu bir diğer odaya girdim. Kimse yoktu. Sonra diğerine ve diğerine...

Ağlayan bir kadın dışında kimsecikler yoktu ortalıkta.

Sinirle saçlarımı karıştırdım ve siyah punto ile yazılmış adın önüne yürüdüm.

Kim Namjoon

Yanılmıştım değil mi?

Kaçırdığım bir detay olabilirdi belki veya anlamadığım başka bir şey.

Kavanozun arkasında küçük üç çocuk fotoğrafı vardı. Kız olan sol da uzun olan ortadaydı.
Sağ da çelimsiz ve acıyla gülümseyen bir oğlan...
Gördüğüm anda tanımıştım suratını.
Jeongguk...

Camın arkasından fotoğrafa bakmayı kesip kafamı ayak ucuma eğdim.
Hıçkırıklar boğazıma dizili bekliyordu.

Göz yaşlarımı daha çok tutamadım. Parlak mermer zemini süslediler.

Dizlerimin üzerine çöktüğümde kendimi oldukça acınası hissediyordum. Uzun zamandır uğramayan umutsuzluk hissi tüm damarlarımdaydı.


Omuzlarım hafifçe sarsılıp kızıl saçlarımı önüme düşürdüğünde hafif bir dokunuş hissettim. Kuş kadar küçük bir temas saçlarımda gezindi.

"Namjoon hyungu bu kadar sevdiğini bilmiyordum Chaeyoung-ah."

Hızlıca kafamı kaldırıp yukarıya baktığımda tam karşımdaydı.

"Sen beni bıraksan bile seni asla bırakmayacağım."
Derken ufak bir gülümsemeyle benimle aynı seviye inmiş ve kollarını belime sıkıca dolamıştı.

Huzuru hissediyordum.

Onu asla bırakmayacaktım.

Bölümü atmayı unutmuşum ya ofmfpfl

Bir parasite devri daha bitirdik. Umarım sevmişsinizdir.
💖💖💖💖

Wattpad için insta açtım @ swagyjungoo
Bana oradan ulaşabilir gelecek kitaplar veya ufak spoiler hakkında Bilgi edinebilirsiniz~

Sizi seviyorum, kendinize iyi bakın!

Continue Reading

You'll Also Like

369K 33.9K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
136K 14.7K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
201K 20.1K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
4.1K 477 14
Lalisa'yı sevmek nefes almak demekti. Taehyung ömrünün uzun olacağına inanıyordu. taelice | ff #1taelisa|160623 #2lalisa|160623