Euphoria ❧ KookU

By ibangtanyou

497K 54.7K 49.8K

Tenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇 More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
Final Bölümü

30.Bölüm

8.4K 1K 880
By ibangtanyou

(Jieun)

Jungkook'un sağ omzuna tutunup kafamı sağa doğru yatırdığım vaziyette karşılaştığım yüzlerle birlikte kısa süreli bir duraksama yaşadım. Tek kaşım havalanırken eski konumuma yeniden dönerek Jungkook'un çatık kaşlı yüz ifadesinin beni izlerken nasıl yumuşadığını gözlemledim. Sağ omzundaki elimi yavaşça kolundan aşağıya doğru indirirken küçük harfler kullanarak "O kızın burada ne işi var?" diye sordum.

Küfür eder gibi "Şerefsiz Taehyung..." diye mırıldandı.

Taehyung'un böyle bir durumdan ne tür bir kazanç sağlayacağını bilmiyordum fakat Jungkook'un o kızla bir geçmişi olduğunu ve birlikte oynayacağımız küçük oyunun bozulmasına yol açabileceğini düşünüyordum.

"Onun burada olması benimle aşık rolü oynamana engel olacak mı?"

Jungkook'un dudakları yukarı doğru kıvrılırken koluna tutunan elimin üzerine kendi elini yerleştirdi.

"Hiçbir şey, hiçkimse buna engel değil."

Elime yayılan sıcaklık, bakışlarındaki derinlik kaşlarımın çatılmasına sebep olsa da hafifçe öksürerek bir miktar uzaklaşmayı denedim. Bana karşı bir şey hissetmediğini söylemese, diğerleri karşısında rol yapmak için değil, benimle gerçekten ilgilendiği için böyle davrandığını düşünecektim. Ne de olsa en yakın arkadaşımın bile bana olan yakınlığından farklı anlamlar çıkaracak kadar aptaldım.

"Hadi! Gidelim öyleyse!"

Derin bir nefes alıp Jungkook'u bir adım gerimde bırakarak diğerlerine doğru ilerlerken yalnızca Jimin'e bakıyordum. O ise YuBi'yle keyifli bir sohbete daldığından beni henüz fark ediyordu.

Bu duruma alışmam gerekiyordu.

Jimin'in bakışları kısa süreliğine Jungkook'a kaydı ve hemen ardından bana göz kırparak "Çilek hanım, sonunda teşrif edebildiniz." dedi.

Dudaklarıma zoraki bir gülümseyiş yerleştirip karşılarında durduğumda Jungkook'un varlığını yanımda hissettim. "Jungkook ile bir şey konuşuyorduk." diyerek kısa süreliğine Jungkook'a döndüğümde onun kısık bakışlarla karşısındaki Taehyung'a baktığını gördüm.

"Saçların ne kadar hoş görünüyor."

YuBi hayranlıkla saçlarıma bakıp dudağını ısırdıktan sonra heyecanla "İplerle mi yaptın?" diye sorduğunda yalnızca başımı sallamakla yetindim.

"Çok güzel görünüyorsun gerçekten." dedikten sonra Taehyung'a döndü. Gülerek "Bazılarının neden sana tutulduğunu anlayabiliyorum." diye sessizce mırıldandığında kaşlarım çatıldı.

Kimdi bana tutulan? Taehyung mu?

Yok artık!

"Anlamadım," diye mırıldandığımda konuşmaya elini bel boşluğuma yerleştirip biraz daha yakınıma geçen Jungkook da dahil oldu.

"Hava kapalı, burada konuşarak vakit harcamayalım."

"Bence de artık kuleye çıkalım." diyen MiNa, Taehyung'un yanından sıyrılıp Jungkook'un sağ tarafına geçtiğinde hayretle ona baktım.

"Hadi Jungkook!"

Jungkook, koluna giren MiNa'ya en az benim kadar şaşkın bakışlar atarken ne olduğunu anlayamadan Taehyung da benim yanımda yerini aldı.

"Seninle çok önemli bir şey konuşacağım." diyerek Jungkook'u çekiştiren MiNa'nın ardından göz devirdim.

"Jieun, senin için çikolata aldım."

Taehyung her zaman olduğu gibi gömleğinin cebinden çıkardığı çikolata paketini elime tutuştururken ben hâlâ çatık kaşlarla merdivenlere ilerleyen ikiliye bakıyordum.

"Şu kız çok sahtekâr bir şey! Önemli bir şey konuşacakmış!"

Öfkeli bakışlarımı izlediğim ikilinin ardından YuBi ve Jimin'e yönelttim. Biz Taehyung ile olduğumuz yerde durduğumuzdan şimdi onların da merdivenlere doğru ilerlemesini izliyordum.

Birbirlerine bakıp gülüyor, bir şeyler konuşuyorlardı. Jimin'in elinde ona ait olmayacak kadar süslü bir sepet vardı. Muhtemelen YuBi'nin hazırladığı sepeti taşıyordu.

Kuruyan dudaklarımı ıslatıp omuzlarını düşürdüğüm sırada "Sen iyi misin?" diye soran Taehyung tüm dikkatimi dağıttı.

"İyiyim."

Ne iyi olması?

Jungkook'un şu an benim yanımda olup destek olması gerekmiyor muydu?

Az önce hiç-bir şey, hiçkimse bu oyunu oynamamıza engel olamaz dememiş miydi?

Ayrıca merakla beni izlemeye devam eden Taehyung gerçekten benimle mi ilgileniyordu?

"Bana baksana!"

Zaten bana bakıyor olan Taehyung'a doğru dönüp kaşlarımı havalandırdım.

"Benden mi hoşlanıyorsun?"

Taehyung duraksayıp "Be-ben..." diye kekelediğinde dövecek gibi sorduğumu henüz fark ediyordum.

"Hayır."

Dudaklarını ıslatan Taehyung bir kez yutkunduktan sonra yeniden yanıt verdi.

"Yani biraz."

Ve yeniden.

"Aslında çok."

Harika! Saniyeler içinde ilgisi kademe kademe ilerliyordu!

"Pekala, kalbimi birine açmayı düşünmüyorum. Kesin ve net."

Taehyung'u ardımda bırakarak birkaç adım ilerledim ve duraksadım. Alt dudağımı ısırıp yeniden Taehyung'a döndüğümde bakışlarımız buluştu. Aramızdaki mesafeyi göz ardı ederek biraz yüksek sesle konuştum.

"Sorun sende değil. Bende."

Ne saçmalıyordum?

Bir aydır hoşlandığı bir kız için üzüleceğini sanmıyordum. Jimin'in içimde yarattığı o berbat hissi kimse tatmasın istiyordum.

"Ona çok mu aşıksın?" Taehyung aramızdaki mesafeyi bana doğu attığı adımlarla kapattıktan sonra sessizce mırıldandı. "Jimin'e?"

Boğazımı düğümleyen hisse rağmen başımı olumsuzca salladım.

"Yanlış biliyorsun. Jungkook'a."

Taehyung histerik bir şekilde gülümsedi ve başını yana doğru yatırdı. "Ben beklerim, onu unutmanı."

"Boşuna beklersin," diyerek merdivenlere doğru yöneldim. Birkaç adım attığımda Jimin ve YuBi'nin basamakların çok ilerisinde olduğunu, Jungkook ve MiNa'nın ise yalnizca birkaç basamak ileride konuştuğunu gördüm.

"Jungkook!"

Ona bağırmamla birlikte Jungkook bakışlarını bana yöneltti ve MiNa'ya bir şeyler söyledikten sonra merdivenleri üçer beşer inerek bir basamak kala durup elini bana uzattı.

Asık suratımla bana uzanan eli tutup Jungkook'un yanına geçtim ve basamakları teker teker çıkarken yukarıda bizi izleyen MiNa'ya ters ters bakmaya devam ettim.

"Ne konuştu o kız seninle?"

"Taehyung'un sana aşık olduğunu ve senin ona karşı boş olmadığını söyledi."

"Bak seeen!" dedim alaycı bir tavırla. "Sıfır-Beş yaş aralığını inandırabilir bu hikayeyle."

Jungkook'un dudaklarından kısık bir gülümseyiş firar etti ve parmaklarını parmaklarımın arasından geçirip elimi daha sıkı kavradı.

"Bu durum seni pek rahatsız etmişe benziyor."

"Seni de pek memnun etti herhalde," diye çıkıştım. Jungkook'u merdivenlerden atmak istemiyordum ama o beni kızdırmak için özel bir çaba harcıyordu.

"Beni kıskanıyor olmandan bahsediyorsan... Evet, memnun oldum."

"Seni neden kıskanayım? O kızdan hoşlanmıyorum sadece."

Bir kere birbirimize o kötü bakışları atmıştık işte! Geri dönüşü olmayan bir düşmanlığın simgesiydi o bakışlar.

MiNa'nın olduğu basamağa kadar çıktımızda bakışlarımı devirdim. MiNa bir şeyler söylemeye hazırlanırken Jungkook'un "Taehyung ile gelirsiniz ardımızdan," demesine sevinmiştim.

"Peki sen Taehyung ile ne konuştun?"

"Sorunun bende olduğunu söyledim."

"Onu biliyorum zaten."

Bana sorunlu mu demek istiyordu?

"Bugün pek bir zinde gördüm sizi." diyerek sert bakışlarımı Jungkook'a yönelttim fakat onun gülümseyen gözleri ile karşılaştım.

"O yüzden sana verdiğim sözü tutmam lazım," dediğinde tek kaşımı havalandırdım ve bir anda elini elimden çekip belime ve diğerini de dizlerimin altına geçiren Jungkook'un kucağında buldum kendimi.

"Ne yapıyorsun?"

"Merdivenleri yorulmadan çıkmanı sağlıyorum."

"Herkes bize bakıyor, indir beni!" derken etrafıma bakındım.

"Fena mı? Gerçek bir çift gibi görünüyoruz."

"Bunun sonunda çiftlerden biri sağ kalmaz ama," diyerek Jungkook'un kolunu sıktığımda yüzünü buruşturduktan sonra güldü.

"İlişkimizin ilk gününden dayak yiyorum. Sanırım bu ilişkiyi gözden geçirmem gerekiyor."

Gözlerimi devirdim fakat gülümseyişimi saklayamadım.

Pervasızca davranıyor olsa da bir şekilde beni yumuşatıyordu.

Alnıma damlayan su damlası ile birlikte bakışlarımı gökyüzüne doğru kaldırdığımda bu kez burnumun ucu ıslandı.

"Jungkook..."

"Ben de seni."

"Aptal mısın?" diyerek güldüm. " Yağmur yağıyor."

"Tüh! Ben de bu kadar centilmenlik karşısında etkilendiğini düşünmüştüm."

Beni ciddiye alması için omzuna biraz sert bir şekilde vurdum. "Ciddiyim, yağmur yağıyor diyorum! İndir beni, arabaya koşalım!"

Ben geldim 💜

Ya bunlar çok şirin değil mi 😅 Yanaklarını sıkacağım ikisinin de hsjdkkd 💜

Bu bölüm devam edecek yalnız 🌸

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:500
Yorum sınırı:600

Continue Reading

You'll Also Like

335K 42.7K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
25.4K 1.6K 30
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
10.9K 1.4K 32
[+15] "Hırsın seni yiyip bitiriyor, bunu göremiyor musun?„ "Görebilseydim ona sahip olamazdım.„ "Canın yanacak...„ "Yanıyor... Şu an bile çok fena ya...
98.4K 5.9K 20
Bir masa, bir kağıt ve iki kalem... Küçük bir sözleşme... Kazanılması gereken bir itibar, sorumluluk alınması gereken bir bebek var. O kağıtta yaza...