Aşk'a Direniş

By Jutenya_

3M 159K 185K

Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'... More

Tanıtım
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. BÖLÜM
11. bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
Derde Héwí (kuma Derdi)
23. Bölüm
İnstagram Hesabımız
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
31. Bölüm( AŞK'A DİRENİŞ 2)
32. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
33. Bölüm (AŞK'A DİRENİŞ 2)
34. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
35. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
36. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
37. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
38. bölüm ( Aşk'a Direniş 2)

19. Bölüm

55.5K 3.8K 1.2K
By Jutenya_

Merhaba yeni bölümle aranızdayım.

Okumaya başlamadan önce lütfen yıldıza basıp kitap satırlarının parıldamasını sağlayın. Bölümleri oylamayan arkadaşlar geri dönüp bölümleri oylarsanız ben çok sevineceğim. Bu sizin için belki bir şey ifade etmiyor lakin benim için çok önemli.

Unutmayın hepiniz benim hayal dünyamın evreninde dünyama değinen yıldız tozlarısınız.

Ve ben hepinizi çok seviyorum.

Duyuralardan ve gelişmelerden haberdar olmak için watpad hesabımı şurayı Jutenya_ tıklayarak takip edebilirsiniz.

Keyifl okumalar.

"Heja sendemi burdaydın. Bak bakalım üstümdeki yakışmış mı? Malum yarın Ağir'le resmi nikahımız var. Yarın için bir sözün yoksa nikahımıza seni de davet ediyorum. "

Heja ödeme için kredikartını uzatınca çalışanın kredi kartını almayıp Hazar'a bakması ile sinirlendi . Siniri sadece Hazar'a değildi. Karşısın da eski kocasının nikahına çağıran mahlukataydı. Gözlerini kapatıp açtı. O kocasının düğününü izlemiş kadındı. Bunlar ona bir bardak su içmek gibi hafif olmalıydı. Gözlerini açıp gülümseyerek.

"Çok yakışmış Allah mesut bahtiyar eylesin. Bir yastıkta kocayın. Yeterli mi yoksa daha da hayırlı dua edeyim mi?"

Ağir Keje'nin yaptıkları ile sinirlense de Heja'nın söyledikleri üzüldü. Bir yastıkta kocamak istediği tek kadın Heja'ydı.

Ama Heja için bunlar yeterli değildi. Bakışlarını kısa bir anlığına Ağir'e çevirdi. Keje'ye dönüp" İyi dileklerim ve dualarım yetersiz geliyorsa nikah şahidiniz olabilirim, hatta arkada Ümit Besen nikah masası şarkısını çalarsınız bana da kim olduğumu soranlara eski karısı olduğumu söyleyip klip çeker size anı olarak bırakırız "

Keje'nin cevabını bekleyecek takadi yoktu alışveriş poşetlerini alıp Hazar'la döndü. Hazar'ın ona şaşkın bakan bakışlarını görünce gülümseyip" alışverişim bitti, bütün ihtiyaçlarımı aldım gidelim mi? "

Hazar kafasını olumlu anlamda sallayınca önüne dönüp yürümeye başladı, yaşadıkları gördükleri gerçekten çok fazla idi.

İkisi beraber alışveriş merkezinden çıktılar. Onları görüp tanıyanlae ikisine hayranlıkla bakıyorlardı. Heja'nın güzelliği dillere destandı. Aynı şekilde Hazar'ın yakışıklılığı dillerdeydi. Hazar'ın aşkını bütün Amed biliyordu ama Heja ona kör gibiydi.

Sessiz bir yolculukla arabayla eve ilerliyorlardı. Hazar elini radyoya atıp bu sessizliği bozmak istercesine kanallarda gezindi. Cem Adrian'ın sesini duyunca gülümsedi.

Cem Adrian tek kişilik aşk söylüyordu. Bazı şarkıların tercümeye veya hiçbir şeye ihtiyaçı yoktu duygularına tercüman olur onu her halükarda anlatırdı. Şimdi olduğu gibi.

Araba sesizce yol alsada Hazar'ın dilinde milyonlarca suskunluk vardı. Hele sevdasının hala başkası için üzüldüğünü görmek boğazına kocaman bir yumru oturtuyordu. Tüm hevesleri boğazına diziliyor gibiydi. Bazen arsızsın yüreğim diyordu mantığı devreye girip edebiyle sevdim arsız değilim diye bas bas bağırıyordu.

Heja çalan şarkıyla şarkı sözleriyle dalıp gitmiş başka bir aleme girmiş gibiydi. Unut onu içinde bir kıymık parçası kadar bile bir duygu kalmasın diye kendisine telkin veriyordu. İki insan farklı düşüncelerle bir arabanın içinde sesizce eve ilerledi o yolculuk boyunca ikisi de duygularını biliyordu ve üzülüyorlar dı.

Ağir Heja'nın gitmesi ile öfkeyle alışveriş merkezinden çıktıp arabaya bindi. Arabanın içinde sinirle soluyordu. Keje bilerek yapıyordu bunu bilinçindeydi, Heja gittikçe ondan uzaklaşıyordu.
Konağın önünde sert bir frene bastı. Dişlerini sıkıp üst üste direksiyona vurdu Keje sessizce arabadan aşağı indi. Ağir'in öfkesi, sinirleri gözle görebilecek bir şekildeydi. Şuanda istediği en son şey onunla kavga etmekti.

Ağir arabadan inen Keje'ye öfkeyle baktı. Onun ne yapmak istediğinin bilincindeydi. Bir defa hata yapıp amcasına güvenmişti. Bundan sonra hiç kimseye güvenmeyecek kadar akıllanmıștı. Şimdilik Keje'nin ona kandığını düşünmesini istiyordu.

Cebinden Heja'da kalan tek şey olan beyaz mendilini çıkarıp hasretle baktı. Onu mağaza da görmesi gözlerinde ki hayal kırıklığı, ne kadar duygularım bitti desede artık bazı şeylerde emindi. Büyük bir nefes alıp fısıldar bir şekilde "Senin için Keje'ye katlanıyorum. Önce onlardan intikam mı alacağım sonra bana bu yaşattıklarını burnundan getireceğim" dedi ve arabadan indi.

Heja'nın her adımını takip ettiriyordu. Heja'nın Hazar'la orada olduğunu öğrenince bilerek oraya gitmişti lakin Keje hiç planladığı bir şekilde hareket edip planlarını bozmuştu...

Lakin ona göre hiçbir şey için geç değildi. Gelen zamanla herkesin hesabı büyüyordu.

Yaptığı plan tıkır tıkır işliyordu ve emeline ulaştığı an Heja'yı alıp buralardan bir daha dönmemek üzere gidecekti.

Cebinden telefonunu çıkardı. Ezbere bildiği numarayı tuşlayıp karşının onu cevaplamasıyla keyifli bir tonda "istediğim her şey hazır mı?

......

" tamam o zaman pasaportlar kimliklerin benimle hiçbir alakası olmamalı. "

Konağa girdikleri gibi odasına çıkan Keje'nin arkasından Ağir'de telefon konuşmasını yapıp çıktı. Büyük bir tartışma onları bekliyordu Keje'nin kaçışı yoktu. Ağir artık dayanamıyordu. Derdi Amed'in kara taşları gibi ağırdı. Büyük bir nefes alıp kapıyı çarparak içeri girdi.

"Keje niye yaptın. Ben bu nikahı kabul ettim ise Heja ile yeniden başlaya bilmek için yarın o nikahı kıyacağım ama sende elindekilerin hepsini bana devredeceksin. Dua et intikam için o hisselere ihtiyaç duyuyorum. Yoksa seni ilk gün kapının önüne koyardım. "

Keje karşında ki adama daha doğrusu kocasına dikkatlice baktı. Eskiden ilgisini hiç çekmeyen adam şimdi ona yakışıklı geliyor ve ilgisini çekiyordu. Artık bir ailesi ve çocuklarının olmasını ve en önemlisi huzur istiyordu. Öfkesi burnundan solmasından belliydi lakin Heja'yı gördüğü gibi canı yansın diye konuşmuş ve o şekilde devam ediyordu. Kuruyan dudaklarını ıslatıp ağzını açıp tam konuşacağı zaman aşağıdan gelen sesler ile duraksadı. Bu konakta huzur diye bir şey hiçbir zaman olmayacaktı hızlıca çıkıp bağışların geldiği yöne doğru ilerledi. Onu Ağir takip ediyordu.

*******
Ömer Mirza büyük bir nefes alıp pencereden baktı güzel karısı aşağıda akşam sefalarını suluyordu. Zeynebi dünyalar güzeli karısı cenneti, bu dünyada kabul olmuş duası...
Yüzüne küçük bir tebessüm kondurup hızlı adımlarla odasından çıktı. Karısını günün her saniyesin de özlüyordu. Dilinde dua şükür sebebiydi. Bu aralar karısının üzüldüğünü biliyordu. O anlamasa da Ömer Mirza anlıyordu. Zilan ve annesi onu üzüyorlardı Zeynep söylemese de Ömer Mirza bunun farkındaydı.

Çalışanları çağırıp Zilan'ın eşyalarını toplamasını söyledi aradaki süre yeterliydi artık bu konaktan gidebilirdi. Karısının gözünden dökülecek tek bir göz yaşına zaten tahammülü yoktu onu kimsenin üzmesine asla izin vermiyecekti.

Merdivenleri inip Zeynebi hayranlıkla izlemeye devam etti. Dilinde bitmeyen duasıydı. Zeynep onu hissetmiş gibi kafasını kaldırdı. Gördüğü adamla gülümsedi. Ömer Mirza sadece dudaklarındaki tebessüm değil gözlerindeki mutluluktu. Her anına şükrettiğiydi. Ömer Mirza gülümseyerek kollarını açtı. Zeynep elindeki su kabını yere bırakıp ayağa kalktı. Büyüyen karnı ile bebekleri artık kendilerini belli ettiriyordu. Yavaş adımlarla ilerledi Ömer Mirza hızlı yürümeyi bile ona yasaklamıştı. Ömer Mirza'nın kolları arasına girip kollarını kocasının bedenine sardı. Kokusunu içine çekti bedeni huzur buldu. Ömer Mirza karısının saçlarını öpüp kafasını eğip karısına baktı.

"Galiba bugün çok özlendim Zeynep xatún."

Zeynep seslice gülüp "Ben sizi her an özlüyorum Mirza bey."

Ömer Mirza kaşlarını çattı ona sadece Mirza demesi hoşuna gitmiyordu. Yani Mirza'm da olabilirdi Zeynep tarafından hep sahiplensin her kelimesinde aitlik eki istiyordu. Zeynep Ömer Mirza'nın çatılan kaşları ile gülümsedi.

" Ömer'im tabiki özledim yakın da yolunu artık tek başıma gözlemiyeceğim iki yavrumuz da anneleriyle bekleyecekler."

Ömer Mirza biran o sahneyi gözlerin de canlandırdı. Hayali bile onu hayecanlandırıyor mutlu ediyordu gerçekleştiğin de mutluluktan kalbinin durmasından korkuyordu.

" Ömer Mirza yolumu bekleyen o gözlere ölsün, sizin beklediğinizi bildiğim her an koşarak geleceğim."

Zeynep ölümü alma ağzına diyeceği sırada elinde valizlerle inen Zilan'ı fark etti. Ömer Mirza kaşları çatık bakan karısının baktığı yöne bakınca Zilan'ı gördü. Bu saçma iş çok uzamış yeterince sabır göstermişti.

" Hazır mısın Zilan! Her şeyini topladın mı?"

Zilan ikisine gözü yaşlı baktı, karşısındaki adamı çok seviyordu. Çocukluğundan beri ona aşıktı. Ömer Mirza bir defa olsun ona bakıp sevmeyi denememişti. Kuma olsa bile belki bir şansı olur sanıyordu ama Ömer Mirza ilk günden bunun imkansızlığını yüzüne vurmuştu. Evdeki varlığını bir gün bile kabul görmemişti. Artık anlıyordu Ömer Mirza'nın kalbin de Zeynep'ten başka kimseye yer yoktu. Kimseyle vedaşlamadan konaktan çıkıp arabanın yanında durdu. Zeynep giden Zilan'ın arkasından üzgün gözlerle baktı. O da istemezdi böyle olmasını ama uçunda ölüm olacağını bilse kocasını kimseyle paylaşamazdı. Ömer Mirza karısının saçlarını öpüp.

"Güzelim ben hemen gidip döneceğim. Sen de gidip biraz dinlen."

Zeynep kafasını olumlu anlamda sallayınca Ömer Mirza hızlıca konaktan çıktı. Arabanın kapılarını açarak Zilan'ın binmesini bekledi. Zilan bindiği gibi gaza bastı. Zilan onunla ilk ve son defa konuşma imkanı bulduğu için konuşmaya karar verdi.

" Ömer beni niye hiç görmedin. Sevilmeyi hiç mi hak etmiyorum?"

Ömer Mirza büyük bir nefes aldı Zilan'la konuşmak bile Zeynep'ine ihanet gibi geliyordu.

"Zilan benim Zeynep'ten başka bütün kadınlara gözlerim kör. Ben Zeynep'ten başka hiçbir kadına alıçı gözüyle bakmadım önceside öyleydi şimdi de, gönlüm önceden de Zeynep'i sevmek için beklemiş gibi, şimdide Zeynep'ten başkası yokmuş gibi anladın mı? Benim gönül gözüm sadece Zeynep'e açık!"büyük bir nefes aldı. Onun için sadece Zeynep vardı. Ötesi varmıydı yokmuydu bilmiyordu. Sadece Zeynep diyordu. Boğazını temizleyip" Ben Zeynep'ten önce aldığım nefesi yaşam olarak saymıyorum ama onunla aldığım her nefese dikkat ediyorum. Her duam nefesimin ondan önce kesilmesi için çünkü onsuz alacağım tek bir nefese bile tahammülüm yok. Evvelim Zeynep sonrası Zeynep hangi kapı dersen Zeynep derim. Anlayacağın Zeynep'ten sonra bütün kadınlar bana kardeş olur bacı bana eş olacak tek bir Zeynep "dedi ve konuşmasını sonlandırdı.

Onun için bir tek Zeynep'i vardı ve ötesi yoktu. Bazı erkekler gönüllerine birini aldıklarında diğer bütün kadınlar için cenaze namazı kılar gönül kapılarını kilitlerlerdi. Ömer Mirza o erkeklerdendi. Onun gönül kapısına Zeynep'inden başkası değil girmeye önünden geçmeye bile cesaret edemezdi. O verdiği can için tek Rabbi'ne şükür ederdi lakin Zeynep'i kaderine yazdığı için binlerce şükrederdi. Onun gönül kıblesiydi Zeynep.

Zilan'ın gözlerinden önce bir damla yaş aktı sonra arkasından devam etti gözyaşlarıyla. Ömer Mirza bunun farkındaydı ama pek onlara takılmadı. Ömer Mirza onun döktüğü göz yaşının farkındaydı. Sesli hırıltılı bir nefes alıp.

" Zilan hiçbir kadın ikinci kadın olmayı hak etmez. Hiç bir kadın kumayı kaldıramaz. Ben bunları bile bile karıma bu üzüntüyü yaşatmam. Zeynep'in benden başka sığınacağı hiçbir limanı yok. Ben onu limansız bırakmam. Onun gözünden dökülen göz yaşına bile kurban olurken o göz yaşlarının sebebi olmam. Bak Ağir ve Heja'ya aşkları dillere destandı. İhanet ile o dillere destan aşk bitti. Ben Zeynep'siz tek bir nefese almaya karşıyım. "

Zilan saçını başını yolup çığlık çığlığa bağırarak bende seni öyle çok seviyorum demek istedi ama susutu konuşmaya hakkı yoktu. Ömer Mirza asla kimseyi Zeynep'le arasına sokmazdı.

Araba Mirakan konağının önünde durduğun da Zilan yavaşça indi arabadan. Ömer Mirza'ya bakmadan konağa girdi. Arkasınfan Ömer Mirza elinde valizle girdi içeri, kapıda onlara şaşkın bakışlarla bakan adamlara kalan eşyaları da indirmesini söyleyip Mirakan erkeklerine döndü. Bu iş burada kadardı.

Ömer Mirza önce Ağir'in gözlerine baktı. Sonra Mirakan konağında ki diğer insanlara "Ben Ömer Mirza Karahan kızınız Zilan Mirakan'ı boşadım. Artık benimle hiçbir bağı yoktur..."

Konaktaki herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. Bu bekledikleri bir şey değildi. Ömer Mirza bakışlarını konakta gezdirip Berzan'a çevirdi bu saçmalığın sebebi oydu. "Berzan sen de adamsan benim kardeşimi boşarsın." deyip arkasını dönüp konaktan çıktı. Arkasından söylenen hiçbir şeyi duymadı.

Ağir öfkeyle olanlara izleyip sinirle soluyordu, Ömer Mirza Zilan'ı getirip boşadığını onların gözlerinin içine bakarak söylüyordu. Tabi Ömer Mirza bununla yetinmeyip yapacağını yapıp öyle gitti de, denilenebilinirdi. Berzan'a bakıp adamsan sende benim kız kardeşimi boşarsın deyip arkasını dönüp çıkıp gittiğin de Ağir ona öfkelense de hayranlık duydu. Şimdi de Ferman ve aşiretin ileri gelenlerini dinliyordu. Böyle durumlarda misilemme olsun diye ya kuma yada boşanma olurdu. Ağir ilk defa rahat bir nefes aldı. Sırtını şark köşesine dayayıp sırıttı, Ferman ve Berzan'ın çırpınışlarını keyifle izledi. Artık ağa olmadığı için böyle sorunlar onu kapsamıyordu.

Ferman, aşiretin ileri gelenlerine baktı. Sözde Ömer Mirza'nım yaptığı saygısızlıktı ve onlarında misilleme yapmalarını istiyorlardı. Onurları, itibarları yoksa zedelenirmiş, Ağir'e bakınca yüzünü somurttu, açık açık karşısında yayılmış yaşananlarda keyif alıyordu. Sinirle kafasını salladı. Her şey Berzan ibnesi yüzündendi, şeytan diyor ağzını burnunu dağıt
ama işte ne aklındaki şeytanı def edebiliyordu, nede Berzan'ın ağzını burnunu dağıta biliyordu.

Artık kafası kaldıramıyınca düşünmek için herkesi gönderdi.

Ağir sıratarak ayağa kalktı, keyifle Ferman'ın ne karar vereceğini bekleyecekti.

Eliyle Ferman'ın omzunu sıktı.

"Biliyor musun gidip Boran ağaya teşekkür edesim geldi. Beni böyle sorunlardan kurtardığı için. Sende fazla düşünme her şey olacağına varır."

Ferman'ın kulağına eğilip keyifli bir şekilde konuşmaya devam etti.

"Zaten Berzan'da Betül'ün üstüne kuma alacak göt yok. Ömer Mirza'da bunun farkında bu yüzden o kadar rahat konuştu, Betül yarın Berzan ibnesini alır gider. Olan sana olur." dedi ve ıslık çalarak odadan çıktı. Arkasında ne yapacağını bilmeyen bir Ferman vardı.

Zilan akşamdan başın da ağlayıp durmuştu teselliyi Keje ve annesinde arıyordu. Keje'nin odasının önünde durup bekledi. Kardeşinin üzüldüğünü görüyordu. Başından beri böyle olacağını bildiği için şaşırmıyordu. Açılan kapı ile duraksadı. Keje yorgun bir şekilde karşısındaydı. Keje'de Ağir ağayı karşısında görünce şaşırdı. Belliki kardeşini merak ediyordu.

"Zilan uyudu Ağir. Gerçekten çok üzgün, sabaha kadar ağladı. Bunu hak etmediğini düşünüyor."

Ağir kapı aralığından uyuyan kardeşine baktı. Bazı hatalar insanın kendi seçimi diye düşündü. Zilan'ın yaptığı gibi!

"Kendi seçimi Keje, bunları yaşayacağı belliydi. Ya da kendi seçimimiz, sonuçlarına da katlanmamız gerekir."

Keje kafasını sallayıp onayladı. Gerçekten yaşananlar kendi seçimleriydi. Katlanmaktan başka çareleri yoktu.

"Neyse inan beynim yandı. Kendime gelmem için bir çay yada kahve içeceğim. Sende ister misin?"

Ağir, Keje'nin konuyu kapatmak istediğini anlıyordu zaten kaç saattir Ferman ve diğerlerini dinlemekten kafası şişmişti. Gerçekten bir çay iyi gelir diye düşündü.

"Güzel demlenmiş bir çay iyi gelir. Ben üst katta olacağım çayımı oraya getir."

Keje kafasını sallayarak mutfağa ilerledi. Ağir de merdivenlere ilerleyip üst kata çıktı. Keje her şey için yeni bir başlangıç istiyordu. Artık babasıda yoktu kendisini ilk defa yapayalnız hissediyordu. Gerçek bir evlilik ve sevgi istiyordu. Başta Ağir onun için önemli olmasada şimdi bu evliliğin devam edip, Ağir'in onu sevmesini bekliyordu. Bunun için malların kullanım hakkı karşılığında resmi nikah istedi.

Çayı demleyip bardakları tepsiye koydu. Ağir'in çayı ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Demlikleri tepsiye koyup yukarı çıktı. Bir yerden başlamak gerekliydi.
Ağir elinde çay tepsi ile gelen Keje'yi görünce şaşırdı. Tepki de göstermedi konuşmak istediği şeyler olabilir diye düşündü. Keje çayları doldurup Ağir'e uzattı, yavaş yavaş onu çevresinde görmeye alışmasaydı amacı.

Ağir'in beklediği hareketler değildi bunlar. Keje ile yanlız kalmak onun pek hoşuna gitmiyordu. Keje konuşmaya bir yerden başlaması gerektiğini düşündü. Sonuçta artık Ağir'le bir ömür geçirmeliydi.

"Zilan çok kötü bir durumda, dün geceden beri kendini harap etti. Onun için gerçekten zor bir durum. Anlattığına bakılırsa Ömer Mirza onu sevmeyi bile hiç denememiş. Karısı olduğunu hiç kabullenmemiş, gerçekten çok kötü bir durum."

Ağir çayından bir yudum alıp derin bir iç çekti.

"Ömer Mirza doğru olanı yaptı. Zeynep'i ne kadar sevdiği ortadaydı. Herkes bizim gibi değil. Öyle sevdiğini elinin tersi ile itsin. Keşke en başından bende Ömer Mirza gibi yapabilseydim."

Ağir karşıya bakıp büyük bir nefes aldı. Yaşananlar onu yoruyordu. Hele konağa girdiğinde sevdiği kadının burada olmadığını bilişi aldığı nefesi eksik bırakıyordu. Büyük bir nefes alıp dalgın bir şekilde "Şimdi senin elinden değil, sevdiğim kadının elinden çayımı içiyor olurdum."

Keje duydukları ile yutkundu, Ağir demek ki pişmandı. Ne yazık ki pişman olmak için geç kalmıştı ama ne yalan söylesin böyle sevilmek isterdi. Tatmadığı bir duygu vardı ve o çok merak ediyordu. Bakışlarını yıldızlara çevirip bıkkınlıkla " Haklısın! "dedi ve sesli bir nefes alıp devam etti. Madem Ağir'le konuşmasının yolu pişmanlıklarından geçecekti o da dinlerdi.

"Haklısın Ağir! Herkes bizim gibi değil. Benciliz bu yüzden kaybediyoruz. Açıkcasını söylemek gerekirse ben böyle olacağını hiç düşünmedim. Heja seni çok seviyordu, çabalar bırakmaz diyordum. Yanıldım, bir çırpıda her şeyi sildi."inkar etmiyor lakin aşkını da sorguluyordu.

"Bazen diyorum acaba yeteri kadar sevmedi mi? Bu yüzden mi gidişi o kadar kolay oldu. Ya da bu kadar kolay vazgeçti." Ağir'in düşünmesini istiyordu. Ona göre Heja vazgeçen taraftı.

Ağir, Keje'nin söyledikleri ile dudaklarını yukarı doğru kıvırtıp gülümsedi. Bu günlerde en çok düşündüğü konu buydu. Yeteri kadar sevmemişmiydi de vazgeçmişti. Önce elindeki bardağa baktı. Sonra içine hasretini, pişmanlığı yutar gibi çayından bir yudum aldı.

"Keje ben artık Heja'nın sevgisini sorgulamıyorum. Çünkü artık bu sorunun cevabını Heja'da değil kendim de arıyorum. Ben diyorum acaba yeteri kadar sevmedim mi? Ya da Heja hak ettim mi? Ama şunu anladım seven insan kıskanır. Gözünden, saçından, teninden, kıskanır. Hiç kimse görmesin ister. Kokusu bile etrafa sinmesin, başkası koklamasın ister.Heja güzel severdi Keje, hemde çok güzel severdi. Beni gözünden bile kıskandığını söylerdi." inkar etmeyecekti bugün onu Hazar'la gördüğünde mağazayı yıkıp Heja'yı kolundan sürükleyerek götürmek için kendisini zor dizginlemiști. Bu sefer yanlış bir adım atmamak için sabır gösteriyor ona göre hareket ediyordu. Büyük bir nefes alıp " Ben ne yaptım, gittim üstüne kuma getirdim. Şimdi anlıyorum Heja beni çok sevdi ve çok sevdiği için gitti! Benim başkasına baktığımı, başka biri ile oluşumu sindiremedi, kabul edemedi. Ve gitti! " ne kadarda basit dile dökülüyordu. Heja gitmişti. Sevdiği kadın yanında olduğu konakta değildi. Aynı gökyüzünün altında ayrı evlerde.

Keje duydukları ile küçük bir şok yaşadı. Ağir'in hala Heja'yı savunması onu çok şaşırttı. Oysa çok kızgın olmasını bekliyordu. Hala onu haklı görmesi savunması ona göre şaşırtıcıydı. En çok merak ettiği soruyu soracaktı madem bu kadar çok seviyordu nasıl onu kaybetmeyi göze alırdı.

" Peki sen Ağir."kocası olsada adı diline yasaklı gibiydi.

" Sen yeteri kadar sevmedin mi?" Keje'nin bakışları Ağir ile kesișince yutkundu. Sesli bir nefes alıp "Madem bu kadar çok seviyordun. Neden engel olmadın, hiç mi düşünmedin. Heja kabullenmez, gider diye yani onu kaybetmeyi nasıl göze aldın." en çok merak ettiği konu buydu. Madem bu kadar çok seviyordu onun bu konaktan arkasına bakmadan gideceğini düşünmesi gerekiyordu.

Ağir'in kendisine sorduğu en çok soruyu buydu. Neden hırslarına bu kadar yenildi diye, karşılığında sadece pişmanlık çıkıyordu.

" Keje biliyor musun önceleri Heja benim gözümde hep bir çocuktu, küçücük erkek gibi davranan bir kız çocuğu, daha doğrusu erkek Fatma, küçücük boyu ile her kavgada abilerinin yanında duran küçük bir kız çocuğu! Onu hep Hazar'ın ağzından dinlerdim. Sürekli Heja, bazen sinir olurdum ne Heja'ymış be derdim Hazar'a! " Ağir o günleri hatırlayınca burukça gülümsedi o küçük kız çocuğu için en yakın dostuna ihanet etmişti.

" O küçük kız çocuğuna bir gün kendimin de vurulacağımı hiç düşünmedim."vurulmuştu yıllar sonra onu ilk gördüğü anda vurulmuştu.

" Üniversitenin ilk yılı Hazar nasıl üzülüyordu şehir dışı bir yer geldi diye, sürekli acaba Heja ne yapıyor diye düşünürdü. Hep onunla dalga geçerdim baçak kadar kıza aşık diye, o da ben onu sürekli sevdim derdi. Üniversiteden sonra ben İstanbul'da kaldım yurtdışı şu bu derken uzun süre buralara gelemedim. Babamın annemin gel ısrarları ile döndüm. İlk onu bir düğün de gördüm. Allah'ım nasıl güzel, bizim erkek Fatma resmen afette dönmüş. Gözlerimi alamadım ondan. Bir gülümsüyor görsen etrafında ki her şey çicek açıyor sanıyorsun. Birinin gülüşüyle kışın ortasında bahar gelir miydi?" Keje parmaklarıyla elbisesinin eteğini sıkıyordu. Tatmadığı bir duyguydu ve kocasının ağzından ilk karısını dinliyordu. Ağir'in gözü onun bu halini hiç görmüyor ya da umursamıyordu. Gözlerini yumup sessizce Ağir'i dinlemeye devam etti.

" O an bizim masamıza gelip herkesle muhabbet edip hal hatır sormaya başladı. Böyle karşımda durup çevresine gülücükler dağıtıyor. Allah biliyor o an onu kolundan sürekliyip götürmek istedim. Gülüşü saklı kalsın bir tek bana özel olsun istiyordum. Tabi bu sihirli an bana abi demesiyle bitti. Birden böyle yere çakıldım sandım. İçimi bir sinir dalgası sardı. Sonra bekledim yukarı çıktığını gördüğüm gibi arkasından gidip bir odaya sürükledim. O anki şaşkınlığı korkusu falan çok tatlıydı. Gözlerine bakıp bana bir daha abi dememesi için kızarak uyardım."

Ağir hafifce gülümsedi. Heja'nın şaşkınlığı tepkileri gözlerinin önün de gitmiyordu. Sonra aklına Heja'nın ona keşke sadece o düğünde bir birimizi görüp hiç selam vermeseydik dediği an aklına geldi yutkundu. Ağir ne olursa olsun hep iyi ki diyordu.

" Şaşkınlıkla, tepki göstermişti. Başta kendime o Hazar'ın sevdiği kız sana yakışmaz dedim. Sonrası bir türlü aklımdan çıkaramadım. O küçücük dediğim kızın peşinden bu sefer ben koşmaya başladım. Her fırsatta, her yerde karşısına çıkıyordum. "ilk başta Heja'nın onu red etmesi, kabul etmemesi derken her seferinde kendisini ona kapılmış buluyordu.

"Arkadaşıma ihanet ettiğimin farkındaydım ama kendime de söz geçiremiyordum. Heja'ya Hazar hakkında yalanda söyledim. Artık kimse umrum da değildi, sadece Heja olsun beni sevsin istiyordum. Sevdi de ben Hazar gelir aklını çeler diyede korkuyordum. Bunun için reşit olduğu gibi evlenmek istediğimi söyleyip istettim. Heja'ya söz keselim beklerim dedim, lakin ailesinin vermeyeceğini de biliyordum. Zaten öyle de oldu, Allah'ım o gün böyle boncuk, boncuk nasıl ağlıyordu. O an Amed'i yakmak istedim. Benim Heja'm dı ağlamasn bir tek göz yaşında ölmek istiyordum. Sonrası Hazar'ın geldiğini duyduğum gibi dayandım kapısına, biliyordum kaçalım desem gelmezdi. O gün evde bulunan herkes anladı aşkımızı, Hazar'ın yıkılışını gördüm. O gece bana çevrilen silah arkadaşıma yaptığım ihanet içindi. Ama pişmanmıydım hayır. Sonuçta Heja'yı kazanmıştım. Boran ağanın git demesi ile Heja koluma girip çıktı o evden. Arkasın da ailesini herkesi bırakarak bana geldi"

Ağir soğuyan çayından bir yudum daha alıp devam etti. Soğuk çaydan nefret ederdi ama Heja'sız sevdiği hiçbir şey tat vermiyordu. Bu yüzden çayın soğuğu sıcağı fark etmiyordu.

"Ben hep buna güvendim. Beni çok seviyor gitmez dedim. İnsanın en çok sevdiği için gittiğini tahmin edemedim. "

Ağir kafasını çevirip Keje'nin gözlerine bakıp devam etti. Onlar ikisi bir birleri için yanlış insanlardı.

"Söylesene Keje sence Heja'mı yeteri kadar sevmedi. Yoksa ben mi sevdiğime sahip çıkmadım."

Keje gözlerini bakarak konuşan Ağir ile sessizce yutkunda onun buna cevap verebileceği tek bir kelimesi yoktu ama çok merak ediyordu Heja'da bu kadar sevilecek ne vardı. Gitmesine rağmen arkasından toz kondurmuyordu Ağir.

"Ben bilmiyorum Ağir, hiç böyle ne sevdim ne sevildim ama isterdim biliyor musun birilerinin beni böyle sevmesini isterdim. Sonu ne olursa olsun isterdim. Yani isterse acı, isterse mutluluk bu duyguyu yaşamayı isterdim. Heja'yı hep çok şanslı biri olarak görürdüm. Herkes tarafından sevilir, sayılırdı. Zaten beraberliğiniz, aşkınız ortadaydı. Ben de onun gibi olmak istedim ama herhalde ben olsaydım, ne olursa olsun gitmezdim."

Ağir, Keje'ye bakıp kafasını salladı, kiminle ne konuştuğunu şaşırdı. Yanında ki kadın ve Heja ne kadar da zıttılar.

" İşte bu yüzden asla bir Heja olamazsın kendini asla onun yerine koymaya çalışma! Ben Heja'ya sadece beni affede bilmesi için izin verdim. Nasıl olsa zamanı geldiğinde geri gelecek."

Keje seslice güldü, Heja'nın dönmeyeceğini biliyordu. Dönme gibi bir durum da dönmemesi için elinden geleni de yapacaktı. Eskiden olsa karşısındaki adamı istemezdi ama şimdi istiyordu. Artık babası kimsesi yoktu sırf bunun için bir aile istiyordu ve bunun için de Ağir ile bir gelecek istiyordu bunun için elinden geleni yapacaktı.

" Ağir bence sen fazla hayal kurma Heja'nın dönmeyeceğini kabul et. Artık hayatına yön ver. Gerçi bunu sende anlıyacaksın yakın da, neyse her zaman yanın da bil. Belki bende seni Heja kadar sever, mutlu ederim denemeden bilemezsin."

Ağir, Keje'nin söyledikleri ile yüzünü ekşitti. Böyle bir kadınla ömrünü geçirmek istediği son şey bile değildi. Berfin hanım Keje ve Ağir'i uzaktan izliyordu. Oğlunun yanın da Keje'yi görmeye bile tahammül edemeyiyordu ama bir nevi Ferhat'ın emaneti olduğu için göz yumup görmezden geliyordu. Sessizce durduğu yerden arkasını dönüp Berat'ın kaldığı odaya ilerledi. Kapı kulpunu yavaşça indirip içeri girdi. O bugünleri çok beklemişti. İçeri girdiği gibi karşısında ki Berat'a baktı onu böyle başkalarına muhtaç, bir şekilde görmek her nedense içini rahatlatıyordu.

Berat ağa kendisine acıyan gözlerle bakan karısı ile kafasını çevirdi. Bu şekilde yaşamak hiç ona göre bir şey değildi.

"Bakma öyle, birilerine muhtaç bir şekilde yaşamayı düşünmüyorum. En kısa zamanda fizik tedavisi görmeye başlayacağım. Yine eski Berat ağa olacağım."

Berfin hanım, Berat ağanın yatağına doğru ilerledi. O bu anı çok beklemişti. İçinde Berat'a karşı bitmeyen bir nefreti vardı.

Berat ağanın baktığı tarafa geçip yatağa oturdu. Elini uzatıp Berat ağanın elini tuttu.

Berat ağa böyle bir hareketi hiç beklemiyordu. Kafasını Berfin'e çevirip yılların güzelliğinden hiçbir şey götürmediği yüzüne baktı. Parmakları ile Berfin'in elini sıktı.

Berfin hanım bu hareketle gülümsedi.

"Berat ağa hatırlıyormusun yıllar önce ilk gecemiz de senden bir şey istemiştim."

Berat'ın gözleri geçmişe gitti.
Berfin'in gözyaşları içinde olan konuşmasına birde sonrasına, hatırlamak istemiyordu ama karşısın da kendisinden bir cevap bekleyen bir Berfin vardı.

" Hatırlıyorum Berfin."

Berfin hanım bunun üzerine yüzüne bakıp tekrar gülümsedi. Hatırlaması güzel bir şeydi. Berfin yaşadığı her an unutmamıştı.

"O zaman sonrasında olan konuşmamızıda hatırlıyorsun"

Berat ağa yutkunarak başını salladı. Geçmiş bir şerit gibi gözlerinin önünden geçti. Berfin'in bugün bana merhamet göstermeyen sen. Allah şahidim olsun senin bana en muhtaç olduğun günde bende sana göstermeyeceğim. Sözlerini hatırladı.

Berfin hanım Berat ağanın düşünceli halini görünce, istediği şeyi anladığını anladı.

"Korkma Berat ağa seni zehirleyip öldürmeyi düşünmüyorum."

Berat ağa Berfin hanımın gözlerinin içine bakıyordu. Kafası karma karışık düşünceleri alak bulak olmuştu.

"Ne yapmayı düşünüyorsun. İstediğin ne Berfin."

Berfin hanım kahkaha atıp yataktan kalktı.

"Göreceksin Berat ağa hiç merak etme en kısa zamanda göreceksin." Diyip yataktan kaltı. İstediğini almıştı. Artık bu odada kalması için hiçbir neden yok. Yıllardır terk etmek istediği odayı istemediği adamı da içinde bırakıp çıktı.
&
&
&

Heja amcasının evinde gerçekten güzel vakit geçiriyordu. Kafasındaki her şey şimdilik dağılmış gibiydi. Etrafı o kadar kalabalıktıki gülmeden edemiyordu. Herkes bir koșuşturmanın içindeydi. Akşama yapılacak kına için hazırlıklar yapılıyordu. Kuzeni Serhat'ın şaklabanlıkları bitmiyordu. Amcasının ailesi gerçekten çok kalabalıktı, kendi bile bazen şaşırıyordu.

Hazar'ın ona olan bakışlarını fark ediyordu lakin artık hayatında biri istediğine pek emin değildi. Tabi kalabalığın ona olan bakışları arkasından fısıltı ile yapılan konuşmalarda canını sıkmıyor değildi. Merdivenleri çıkarken duyduğu "yazık çocuğu olmuyor" sesiyle duraksadı. Eli demir parmaklıklarda kaskatı kesildi. Bir başkasının "daha dün boşandı düğünde ne işi var" demesiyle tırnaklarını metal parmaklara geçirdi. Arkasını dönüp size ne diye bağırmamak için kendisini zor tutuyordu. Adımlarını atıp yukarı çıkmak istiyordu lakin sesler susmuyordu. Bir başkası acımaz bir halde "anne baba ahı alırsan böyle olur. Kızlarının yaptıklarını ört bas etselerde Narin ve Boran hak etmedi. Elalemin oğlu için atasını terk edenin sonu böyle olur" Heja dişlerini sıkıp elini yumruk yaptı. Arkasını dönüp konușsa kalabalığın içinde edepsizlik yapmış olacaktı. Gözlerini kapatıp "sen Narin Karadağlı'nın kızısın sakın ol kim olduklarına bak ve en uygun zamanda ağızlarının payını ver"

Arkasını döndüğü gibi bakışları önce Hazar'la kesiști. Acı kahve hareleri onu dikkatlice izliyordu. Bakışlarını ondan çekip arkasından konuşan kadınlara baktı ve hızlı bir şekilde merdivenleri aşıp yukarı çıktı.

Sevdiği kadının gözlerindeki kırgınlığı görüyor ve katlanamıyordu. Adımlarını az önce konuşan kadınlara çevirip "haddinizi olmayan konularda hakkında konuşmayı bırakın zira Karadağlı kızları ağzınıza sakız olacak kadar basit değiller. Bir daha duyarsam bu kadar sakin kalmam" deyip Heja'nın arkasından hızlı bir şekilde yukarı çıktı.

Üst kata çıktığında bakışlarıyla onu arasada bulamayınca yanından geçen kuzeni Serhat'ı durdurup "Serhat Heja'yı gördün mü?"

Serhat bıkkın bir ifadeyle "keyifsiz görünüyordu yukarı sakindir diye üst terasa çıktı"
Hazar anladığını belirtir bir şekilde kafasını sallayıp hızlı bir şekilde terasa çıktı. Bakışlarıyla Heja'yı arayınca terasın sonunda kenarda arkası dönük bir şekilde durduğunu görünce adımlarını ona yönlendirip hızlı bir şekilde ona ilerledi ve kolundan tuttuğu gibi onu döndürüp sarıldı.

Bu Heja'nın beklediği bir şey değildi. Başta afallasa da kokusundan kim olduğunu anlaması zor olmadı. Kollarını kaldırıp Hazar'a sarıldı. Belki yaptığı yanlıştı ama kafasındaki karmaşa yanlışı düşünmeyecek kadar doluydu.

Hazar bedeninde hissetiği kollar ile gülümsedi artık kimseyi düşünüp sevdiği kadından uzak kalmak istemiyordu. Hiç olmasa eskisi gibi olabilirlerdi. Dudaklarını hafif bir şekilde onun saçlarına bastırıp geri çekildi ama Heja o öpücüğü fark etmedi. Gerçi Hazar'la belki anlamasın diye öpüp geri çekilmişti.

Heja'yı kendinden biraz uzaklaştırıp eliyle onun cenesini kaldırıp aşık olduğu simaya baktı. Gözlerindeki hüzün ölümdü. Yutkunup "söylenenlerin seni üzmesine izin verme"

Heja burukça gülümseyip "haklıydılar, söyledikleri şeyler yalan değildi." gözünden dökülen yaşa mani olamadı. Gerçi yazık çocuğu olmuyor sözlerinden daha ağır sözler işittiği olmuştu.

Hazar elini kaldırıp parmaklarıyla onun göz yaşlarını silip "haklı değillerdi. Kimsenin hayatı bir başkasını alakadar etmez"

Bunu Heja'da biliyordu ama gücü kimseyi susturmaya yetmiyordu. Hazar onun gözlerine beklentiyle bakıyordu. Onun tanıdığı en güçlü kadındı. Dik başlıydı. Pes etmek onun lügatında olmamalıydı. Heja'nın kararsız kalışıyla onu kendisine çekip tekrar sarıldı. Elinde olsa sımsıkı sarılır ona olan özlemin belini kırar içindeki aşkı haykırırdı ama Narin hanım kesin ve net bir dile kızım kendini toparlayacak bu sefer yanlış bir karar almasına izin vermem demişti. Hem önceliği sevdiği kadının yaralarını sarmak olmalıydı.

Heja büyük bir nefes alıp "değiştirmemișsin" dedi.

Hazar kașlarını çatıp anlamayınca Heja ondan uzaklaşıp "kokun aynı" eğlenir bir tonda "değiştirmemișsin" dedi.

Hazar elini boynuna götürüp boynunu eğip "sevdiğim şeylerden vazgeçemiyorum"

Heja gülümseyip "aldığım parfümü bu kadar seveceğini hiç düşünmemiștim" aldığın da 17 yaşında yeni girmişti. 5 yıl önceydi ve 5 yıldır aynı parfümü kullanması onu çok șașırtıyordu.

Hazar büyük bir nefes alıp Heja'nın gözlerine bakarak "kokuyu hatırlamana şaşırdım"

Heja gülümsedi. Kocaman bir çocuklukları ve en güzel çağları beraber geçmişti. Unutması imkansızdı. Bakışlarını ondan çekmeden "en güzel anılarımız beraber geçti unutmak haksızlık olurdu"

Hazar erkeksi bir kahkaha attıp "bu güzel anıların çoğu kırmalı ve dökmeliydi."

Heja duyduklarıyla yüksek sesli bir kahkaha attıp "sizin yüzünüzden annemden hep ceza alıyordum"

Hazar "peşimizden ayrılmayan sendin" diye anında onu cevapladı.

Heja kollarını göğsünün altında çapraz bir şekilde bağlayıp "sizde sen kızsın aramızda ne işin var diyordunuz"

Hazar mutlu bir şekilde "okul kavgasında ne işin vardı. Hadi onu geçtim bacak kadar boyunla Esra benim yengem Murat abimin deyip kavgaya girişmiştin"

Heja bir adım öne doğru çıkıp "sonunda yengem olmadı mı?"

Hazar kafasını olumsuzca sallayıp "oldu" dedi. Heja kendisinden gurur duyduğunu gösterir gibi işaret parmağıyla kendisini gösterip "bunun benim sayemde olduğunu belirtmeme gerek var mı?"

Hazar tek kaşını kaldırıp "senin sayende" diye onu tekrar edince, Heja eliyle saçlarını savurup "tabi benim sayemde, aralarını ben yaptım. Kavgalarını ben ettim, yani kızlarına benim adımı vererek minnettarlıklarını göstere bilirlerdi ama nerede onlarda böyle ince bir düşünce"

Heja'nın eğlenerek sitem etmesiyle Hazar eliyle referans eder gibi yapıp "haklısın çok ayıp ettiler" dedi.

Heja onun yanında ilerleyip "bu sitemimi lütfen Murat beye ilet"

Hazar onunla yan yana bir şekilde terastan çıktı ve konuşamaya devam ederek aşağı indiler.

Şehir dışındaki bütün kuzenleri gelmişti, birde kuzen çocukları vardı. Onları gördükçe gülmeden edemiyordu. Annesi ve babasıda bugün hazırlaklara yardım etmek için gelmişti. Tabi bu hangemede birbirlerini doğru dürüst görememişti.

Bir birlerine sataşan Serhat ve Güldeni görünce Hazar'ın yanından ayrılıp onlara doğru ilerledi. Serhat'ın yine ne yaptığını çok merak ediyordu. Serhat Deli dolu biriydi ve her ne yapacağı belli değildi.

Gülümseyerek didişen ikilinin yanına gitti. Hala kendisini fark etmediklerini görünce boğazını temizleyip "Hayırdır Serhat yine ne yaptın da Güldeni kızdırdın."

Serhat duyduğu sesle eliyle yüzünü sıvazlayıp Heja'ya döndü.

"Valla Heja ben hiçbir şey yapmadım işte bu sefer Gülden'in boş boğazlığıyla uğraşıyorum!"

Heja Serhat'ın sıkıntılı konuşması ile Gülden'e döndü.

"Ufff Heja ya bakma öyle Sehat'ın umursamazlığı işte!"

Heja merakla ikisine baktı. İkisinin bir şeyler karıştırdığı ortadaydı.

"Kedi köpek gibi didişmeyi bırakında. Anlatın bakalım neler oluyor."

Serhat tekrardan oflayarak Gülden'e döndü.

"Sen anlat! Zaten madem ortalığı sen karıştırdın izahı da sen yap."

Gülden gülerek kafasını salladı bu çocuk asla iflah olmazdı.

"Heja bak bu Serhat birinden hoşlanıyor. O da çalıştığı hastanede hemşire 1 yıla yakında 1 zamandır da çıkıyorlar. Kız Serhat'ın onu oyaladığını düşünüyor. Ailemizle tanışmak istiyor. Bende kızla bir ara tanıştım, işte bizim düğüne geldiğimizi duyunca o da aileyle tanışmak için gelmek istiyor. Serhat'ta hayır diyor. Bunu tartışıyorduk."

Heja merakla Serhat'ta döndü, neden der gibi baktı.

Serhat kafasını olumsuzca sallayıp konuşmaya başladı.

"Ya Heja, sevgilim İzmir'li ailenin tek kızı ve benim çekirdek ailemle tanışmak istiyor. Hem de düğün ortamında Allah aşkına ben bu orduyu gösterip nasıl alsana benim çekirdek ailem diyeyim. Valla hiç kusura bakmayın ben beş yaşındaki amcamı gösterip alsana en sevdiğim amcam bu, öp elini nasıl diyemem. Bari biraz dağılmalarını beklemek istiyorum."

Heja ve Gülden Serhat'ın söyledikleri ile kendilerini tutamayıp gülmeye başladılar. Olaya böyle bakınca Serhat'ta haklıydı. Heja gülmesine ara verip ciddi bir tonda " Gülden şimdi Serhat'ta haklı bu şekilde düşününce kız çekirdek ailemizi gördüğü gibi arkasına bakmadan kaçar."

Gülden bıkınca bir nefes alıp.

"Ya tamam o zaman sevgilisine durumu Serhat anlatsın valla ben hiç uğraşamayacağım o zaman."

Serhat yüzünü somurtarak "Tamam Gülden sen git kına hazırlıklarına yardım et. Ben sevgilimi ikna ederim."

Heja ikisine gülümseyerek baktı, bunlar asla iflah olmazdı.

Serhat kendilerine doğru gelen Boran ağayı görünce susup önüne döndü.

Boran ağa kızını uzun bir aradan sonra mutlu bir şekilde gülümseyerek görmesi ile sevindi. Sonra kızının saçlarını öpüp, Gülden ve Serhat'a dönerek konuştu.

"Nasılsınız çocuklar, uzun süre oldu görüşmeyeli üniversite bitti değilmi?"

Önce Gülden gülümseyerek konuştu.

"Evet amca şükür okulda stajda bitti. Baroda çalışmaya bașladım ama ben yinede Adli yargı sınavına çalışıyorum. İnşallah istediğim şekilde atlatırım."

Boran ağa tebessüm edip Serhat'ta döndü ailenin en deli dolu çocuğu oydu.

"Amca bana öyle bakma valla bende mezun oldum. Geçen sene acil bölümünde başladım. Şimdi Tus'a hazırlanıyorum. Birde bölümde karar verirsem sorun kalmayacak."

Boran ağa gülümseyerek kafasını salladı. Gençleri böyle güzel yerlerde görmek onu çok sevindiryordu.

"Aferin çocuklar size yakışanda bu, böyle devam edin. Gurur duyuyorum sizinle."

Kızına dönüp "Heja kızım sen ve Serhat gidip misafirlerimizi alsanıza, Seyit amcan davet etti. Aklımdan çıkmış ayıp olmasın."

"Tamam babacığım giderizde, artık navigasyon var konum atsak gelseler olmaz mı?"

"Kızım navigasyon denen bir şeyin olduğunu bende biliyorum. Sizin almanızı istiyorum demek ki, gidin diyorum değil mi?"

Heja ișittiği azarla gelenlerin babası için önemli birileri olduğunu anladı ve olumlu anlamda kafasını salladı.

Bilmediği gelenler görmek istemediği insanlardı ve Ağir'in onu yine rahat bırakmayacak oluşuydu.

Tabi daha ondan yas tutup kendi kabuğuna çekilmesini bekleyen tayfaya bu düğünde yasını nasıl tuttuğunu göstermesi gerekiyordu.

Buraya kadar gelip okudun ve beğendinse yıldıza basmayı unutma bu senin için belki o kadar önemli değil ama benim için çok önemli.

Twitter hesabım Jutenya_

İnstagram hesabım jutenya82

Tiktok hesabım watpaddjutenya_

Continue Reading

You'll Also Like

25.9K 1.9K 37
'Bırakın.' Ağzımdan çıkan tek kelime buydu. O an sadece beni tutmayı bırakmalarını kastetmiyordum. Bulunduğum yeri, durumumu bırakmak istiyordum. Büt...
3K 277 35
Tam her şey bitti sanırken yeniden başlamak... Belki de bu işin doğasında var! Polisiye hikayenin kurallarını yeniden yorumlayan Alp Özbek okuyucunun...
4.7M 144K 57
Böğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz onun lezzetine. İnsan umut ettikçe yaşa...
15.3K 1.3K 10
☁️ +İnsanın kaderi alnında yazıyormuş. Senin alnında yara var, ben sende yara mıyım Vural? -Hayır Nazenin, insanl...