jiào wǒ, gege || wangxian

By itsparagon

37.5K 3.9K 4.1K

* Jiào wǒ, teach me demek. Wei Wuxian, Jiang klanının varislerinden biridir fakat henüz olgunlaşmamış, yarama... More

Giriş
Bölüm 1 - USTA
Bölüm 2 - "AMA BU MORUK DEĞİL?"
Bölüm 3 - LAN ZHEN
Bölüm 4 - NEFES EGZERSİZİ
Bölüm 5 - LANET ÇİZGİ
Bölüm 6 - ÇEKİRGE
Bölüm 8 - GECE AVI
Bölüm 9 - "ŞİMDİ DÜNYA DAHA GÜZEL"
Bölüm 10 - HERKES BURADA
Bölüm 11 - BAHARAT
Bölüm 12 - SABAHA KADAR
FİNAL

Bölüm 7 - ÜÇ ARKADAŞ

2.3K 277 478
By itsparagon

Aradan geçen birkaç haftanın ardından Lan Zhan ve Wei Ying gece avına çıkmaya hazırlanıyorlardı. Bir süredir epey antrenman yapmışlardı ve Wei Ying eskisine kıyasla çok daha dayanıklı, güçlü ve kuvvetliydi. Bunun üzerine Jiang Fengmian, Yunmeng'in yakınlarında bir köyde çıkan dedikodular için onları görevlendirdi.

Söylentilere göre bu köydeki mağaralarda veya kuytu köşelerde bir süredir ölü adamlar bulunuyordu. Cesetler bulunduğunda çıplak, çürümüş ve sanki günlerdir orada bekletilmiş gibi bir görüntüye sahip oluyordu. Yalnızca erkeklerin ölü olarak bulunması köylüleri korkutmaya başlamıştı çünkü kadınlar kocalarını çalışmaya veya ormana odun toplamaya endişe duyuyorlardı.

Üstelik bu cesetlerin çıplak bulunması da ilginç bir detaydı. Henüz ortada kesin bir kanıt olmadığından Jiang Fengmian, Lan Zhan ve Wei Ying'in oraya gidip soruşturmalarını ve olayın aslını öğrenmelerini rica etmişti.

Hazırlıklar tamamlandı, gece avına çıkmadan önce banyo yapıp temiz ve rahat kıyafetler giydiler, karınlarını doyurup yanlarına bir miktar yiyecek aldıktan sonra gün doğarken yola koyuldular. Geceye kadar köye varmayı planlıyorlardı, gece olunca bir handa kalacak sabahında da araştırmaya başlayacaklardı. Böylece daha fazla insanla konuşma imkanları olacaktı.

Yunmeng'in dışına çıktıklarında epey yol yürüdüler. Hava iyiden iyiye sıcaklamıştı, kavurucu güneşin altında yürümek insanı gerçekten zorluyordu. Bir dere kenarı gördüklerinde Wei Ying, biraz dinlenip yemek yedikten sonra tekrar yola koyulabileceklerini söyledi.

Lan Zhan da epey susamış ve yorulmuştu, teklifini kabul etti. Dere kenarında oturup biraz serinlerken yemeklerini yiyorlardı.

"Lan Zhan."

"Mn?"

"Biraz konuşsana , çok sıkıcısın. Hadi bir şeyler anlat."

"Ne anlatmamı istiyorsun?"

"Bilmem," dudaklarını büzerken çenesini dizlerine yasladı. "Hiç sevgilin oldu mu?"

"Neden soruyorsun?" duygusuz sesi o kadar ruhsuz çıkıyordu ki cümleleri bir kitaptan okunuyormuş gibi duruyordu.

"Offf... Lan Zhan, sohbet olsun diye soruyorum neden bu kadar evham yapıyorsun?" Wei Ying'in bıkkın sesine dayanamayıp cevap verdi Lan Zhan.

"Hayır."

"Peki hiç öpüştün mü?" sırıttı. "Yani isteyerek... benimki sayılmaz." Göz kırptığında Lan Zhan gözlerini devirdi.

"Evet."

"Kiminle?!" Wei Ying o kadar şaşırmıştı ki heyecanla bağırdı.

"Seni ilgilendirmez." Kestirip attıktan sonra elindeki çöreği yavaşça çiğnemeye devam etti.

"Aman iyi," geviş getirir gibi ağzındaki lokmayı çevirirken gözlerini devirdi. "Peki hiç porno dergilere baktın mı? Sizin orada yasaktır böyle şeyler gerçi."

Lokması boğazında kalan Lan Zhan öksürmeye başladı. Zar zor kendine geldiğinde Wei Ying sırtına vurmaktaydı. "İyi misin?"

"Çekil," onu itip dereye doğru yürüdü. Eliyle yüzüne su çarparken söyleniyordu. "Nasıl bu kadar utanmaz olabiliyorsun aklım almıyor."

Onlar didişirken arkalarındaki ormandan sesler gelmeye başladı. Bir adamın sesi yankılanıyordu. Epey gürültülü bir sesi vardı, Wei Wuxian gibi...

Çalılıklardan üç adam çıktığında dere kenarındakiler onlara baktı. Asil görünüyorlardı, üzerilerindeki cübbeler kaliteli mallardan üretilmişe benziyordu. Bellerindeki kılıçlara bakılırsa onlar da efsuncu olmalıydı.

Wei Ying ve Lan Zhan yavaşça ayağa kalktılar. Onlara yaklaşan adamlardan beyaz kıyafetli olan eğilip selamladı. "Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz efendiler, ben Xiao Xingchen." Yanındakileri gösterdi. "Bunlar da arkadaşlarım."

Adamların ikisi de siyah kıyafetliydi, yalnız birinin cübbesinde gri işlemeler vardı. Siyah olan selamladı. "Ben Song Lan."

Diğeri de isteksiz gibi görünse de selamladı. "Hey, Xue Yang."

Xingchen gülümseyerek devam etti. "Bizler klanlarımızdan bağımsız olarak gezgin bir hayat süren efsuncularız. Gece avından dönüyoruz. Dinlenmek için buraya gelmiştik. Rahatsızlık verdiğimiz için üzgünüz."

Adamın sesi o kadar yumuşaktı ki, melek gibi görüntüsüyle birleştiğinde, "Merhaba boğazınızı kesebilir miyim?" dese karşısındaki şüphesiz kabul ederdi.

Lan Zhan onun bu kibarlığından ve asil görünüşünden etkilenmişti. İçinden adamı takdir ederken onları selamladı. "Merhaba, ben Gusu'nun Lan Klanı'ndan Lan Wangji."

Wei Ying de ciddi bir tonla devam edip selamladı. "Ben Yunmeng Jiang'dan Wei Wuxian. Memnun olduk."

Xingchen gülümseyerek karşılık verdiğinde Wei Ying "Biz de gece avına çıkmıştık, burada dinleniyorduk. Bize katılmanızdan onur duyarız."

Böylelikle ayaküstü birkaç sohbetten sonra hep birlikte dere kenarında oturup sohbet etmeye başladılar.

Yemek yerken edindikleri bilgiye göre bu üç adamın yolları bir gün kesişmiş ve birlikte grup halinde avlanmaya başlamışlar.

Başta Xue Yang olduğunu öğrendikleri adam onların aradığı bir suçluymuş fakat ceza almak yerine onların yanında yardımcı olmayı seçmiş. Bir süre birnevi köle gibi onların peşinde dolanmış fakat zamanla karakteri düzelmeye başlayınca Xingchen denen kişi onu affetmiş ve üçü arkadaş olup avlanmaya başlamışlar. Song Lan ve Xue Yang pek anlaşamasa da ortak noktaları Xingchen olduğu için bir şekilde hayatlarını devam ettirmişler.

Wei Ying onları dinlerken Xingchen'in her zaman ortalığı yatıştıran kişi olduğunu düşündü. Xue Yang onlara göre biraz daha küçük bir çocuktu. Fakat epey vahşi ve güçlü bir görüntüsü vardı. Song Lan ise büyük ama öfkeli olan taraftı. Onları dizginleyip yol gösteren adamın Xingchen olduğu aşikardı yoksa Xue Yang denen çocuk ilk fırsatta Song Lan'ın gözlerini oyar, dilini falan keserdi.

Yani, anlaşamıyorlardı.

Fakat Xingchen'i ikisinin de sevdiği belliydi bu nedenle bir şekilde birbirlerine tahammül ediyorlardı.

Wei Ying, elinde olmadan hayranlık duydu bu bembeyaz, asil adama. Çok güzel bir suratı olması bir yana, karakteri de son derece düzgündü. Kelimeleri inci gibi, sesi billur gibiydi. Herkesin seveceği türden birine benziyordu.

Lan Zhan da onu ilgiyle dinlerken sordu. "Nereden geliyorsunuz?"

Song Lan "Dafan Köyü'den. Son zamanlarda orada bir dedikodu yayıldığını duyduk. Araştırmak için gitmiştik."

"Sahiden mi?" Hemen atıldı Wei Ying. "Biz de oraya gidiyorduk."

Xue Yang elindeki bıçakla kestiği elma dilimini ağzına götürürken güldü. "Boşuna gitmeyin, biz baktık ve gördüğünüz gibi elimiz boş döndük."

"Neden? Xingchen kardeş, neler öğrendiniz? Rica etsem bize de anlabilir misiniz?"

"Tabii," gülümseyerek utangaç bir şekilde anlatmaya başladı Xingchen. "Köye gittiğimizde insanlarla konuştuk. Geceleri Dafan Dağı'ndan erkek sesleri yükseliyormuş. Şey gibi..." Doğru kelimeyi seçmeye çalışırken Xue Yang söze girdi. "Ehh Xiao Xingchen, bırak ben anlatırım. Sen yapamazsın bunu." Sırtırken Wei Ying'e döndü.

"Wei kardeş, Sikkaldıran büyüsünü duymuş muydun?"

Wei Ying bir fırt sesiyle gülerken şaşırdı. "Ne?"

Lan Zhan boğazını temizlerken Xingchen'in yüzü kızarmıştı.

"Uzun bir gövdesi, ayçiçeği gibi kafası ve pembe yaprakları olan bir bitki var. Bu büyüyü, o bitkilere yaptığında bitkiler canlanır. Ve kendilerine erkek kurbanlar aramaya başlarlar. Kurbanı bulduklarında hoş bir koku etrafa yayılmaya başlar ve buna aldanan insanlar onlara yaklaştığı an polenlerini üstüne saçarak adamları etkileri altına alırlar. Sonra adamlar mücadele etmeye çalışırken güçsüz düşerler ve onlar bayıldığında tüm ruhani güçlerini emerek onları öldürürler."

Burnunu kaşırken sordu Wei Ying. "Yani? Bu köye bu bitkiler mi musallat olmuş?"

"Kadının biri kocası onu aldattı diye aklınca intikam almak için bu büyüyü kullanmış ama işler çığrından çıkmış. Her çiçek, adam yedikçe güçlenir ve o çiçekler şimdiden onlarca köylüyü yemişler. Oldukça güçlüler ve neredeyse bilinçliler. Biz birkaç tanesini öldürdükten sonra saklandılar ve ortaya çıkmadılar. Biz de geri döndük."

"Xue Yang kardeş, anlamadığım bir şey var..." Lan Zhan ona ters ters bakarken ne soracağını anlamıştı. "Wei Ying." Onu uyarırcasına seslendiğinde Wei Ying yalandan gülüp sustu. "Neyse neyse, çok da önemli değil."

Xue Yang sırıttı. "Bu beyaz giyinen abiler hep aynı oluyor galiba," elindeki elma çöpünü gelişigüzel fırlattı. "Adının neden Sikkaldıran büyüsü olduğunu merak ediyorsun değil mi? Saçtıkları polenler afrodizyak etkili çünkü. Adamlar azgınlıktan ölüyor kısacası."

Xingchen de öksürürken "Xue Yang, yeter." dedi tok bir sesle.

"Ne var? Bu gece oraya gideceklermiş, bilgileri olsun en azından. Dün o adamın nasıl öldüğünü görmediniz mi?" Ağzından bir kıkırtı kaçtı. "Wei kardeş, aman dikkatli ol."

Wei Ying gözle görülür bir şekilde gerilen Lan Zhan'a baktı. Artık olayı araştırmalarına gerek kalmamıştı. Sadece bu gece oraya gidip o çiçeklerle savaşmaları gerekiyordu. Ama ya başlarına bir şey gelirse ne olacaktı?

Song Lan söze girdi. "Onlardan korunmanın bir yolu var. Eğer onları görürseniz nefes almayın, seslerini dinlemeyin ve çiçeklere bakmayın. Yani 5 duyunuzu birden kapatırsanız sizi hiç etkilemeyecektir. Ama olur da bir şekilde yakalanırsanız, iradenize sahip çıkın. Sakın yolunuzdan sapmayın. Eğer dayanabilirseniz ruhunuzu asla ememezler."

Xingchen devam etti. "Evet, onlar güçsüz insanlardan beslenirler. Kendinize hakim olursanız ve onların laflarına kanmazsanız başarırsınız."

Wei Ying içinden aman çok rahatladım dedi.

Xue Yang güldü. "Yani kısaca çükünüze sahip çıkın abiler."

Wei Ying bu çocuğu sevmişti. Vahşi birine benziyordu ama komikti de. Sessizce gülerken biraz daha muhabbet ettiler.

Wei Ying, Song Lan ve Xiao Xingchen arasındaki yakınlığı fark etmişti. Arkadaştan öte gibi duruyorlardı. Akşamüstüne yaklaştıklarında herkes kendi yoluna devam etmek için ayağa kalktı. Lan Zhan diğerleriyle bir şey konuşurken Wei Ying, Xue Yang'ı kenara çekti.

"Pişt, baksana Xue Yang kardeş."

"Ne var.." umursamaz bir sesle ona döndü.

"Şu efendiler... ne zamandır arkadaşlar, biliyor musun? Çok yakın görünüyorlar."

"Sevgili onlar."

"NE?!!"

"Hmmm ben de evlatlıklarıyım, ne güzel değil mi?" samimiyetsiz gülüşünün ardından Wei Ying onun dalga geçtiğini anladı.

"Dalga geçme, ciddi soruyorum."

"Ne bileyim ben, 10-15 yıl olmuştur herhalde. Çocukluklarından beri beraberlermiş. O yüzden çok yakınlar."

Wei Ying az daha deşeleyecekti ki Lan Zhan onu çağırdı. "Wei Ying, hadi gidiyoruz."

Sohbetleri yarım kalan ikili onlara bakarken Xue Yang son bir iyilik yaptı. "Wei kardeş, şu çiçeklere dikkat et."

"Hm? Neden?"

"Onlar polenlerini saçarken kadın bedenine bürünüyorlar. Bir sürü çıplak kadın..."

Wei Ying sırıttı. "Sorun yok, beni etkilemez bunlar."

Ardından iki grup da birbirini selamladı ve yollarını ayırdılar. Wei Ying giderken Lan Zhan'a sordu.

"Lan Zhan, hiç çıplak kadın gördün mü?"



NOT

Bu yazdıklarım size saçma gelebilir ama TGCF okuyanlar şu an buna gülüyor askjdhkfgd

Evet arkadaşlar, MXTX'in (yani MDZS'nin yazarı) diğer bir novelı olan Heaven Official's Blessing'de böyle bir bölüm vardı. Çiçekler kadına dönüşüp adamlarla yatmaya  falan çalışıyordu, o şekilde ölüyordu adamlar. Kısacası kalkıyor ve indiremeyince gidiyorlar yani öteki tarafa dwlfjwdıfd

Ben de o bitkilerden esinlenmek istedim, sonraki bölümlerde güzel sürprizlerim var yani hehehe...

Sikkaldıran büyüsü çok varoş durdu farkındayım ama çince isim olmaz sonuçta ben de esprisine bunu seçiverdim. Çok takılmayın ajkhsakjdhsaj

Continue Reading

You'll Also Like

376K 38.8K 46
Okulun en güçlü alfası Kim Taehyung'un kurdu okula gelen yüzyılın deltasıyla birlikte tuhaf davranmaya başlamıştı. Okula gelen Delta'nın amacı ise ço...
38.2K 2K 20
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
31.5K 3.7K 10
jjk: affedersin, tavşanımı hamile bırakan senin tavşanın mı? semetae / texting+18 (ağırlıklı) / text ~ #1-vkook {120424} #1-hayran kurgu {110424} {25...
234K 25.5K 21
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!