Bölüm 3 - LAN ZHEN

2.3K 317 311
                                    

Sakince gözlerini aralayan Usta, yanında bağıran çocuğa gözlerini devirerek baktı. Tek hamlede ayağa kalktığında melül melül kendisine bakan çocuğu baştan aşağı süzdükten sonra "Geç kaldın." dedi.

Hiçbir duygu kırıntısı barındırmayan, sert ve tok bir ses tonu vardı. "Cübbendeki kemer yamuk, saçların karışmış, pabuçların pis," Saymaya devam ederken Wei Wuxian bir şey diyecek gibi olup parmağını kaldırdı. "...ve gözünde çapak var." Ustanın cümlesini tamamlamasıyla utanıp arkasını dönen çocuk dudaklarını ısırırken mahcup oldu. Sahiden çapak mı vardı..?

"Ne baş ağrısı." Başını iki yana sallayıp yürümeye başladı. "Beni takip et."

Wuxian ağır ağır onu takip ederken utanç ve öfke hissediyordu. Gerçekten ezik gibi hissetmişti. Normalde bu tarz şeyleri umursamazdı çünkü yakışıklı biri olduğunu düşünüyordu ve köydeki kızlar onu beğenirdi. Kendine özgüveni tamdı ama böyle bir adamın karşısında pasaklı durmak onun utanmasına ve özgüveninin yıkılmasına neden olmuştu.

Adam o kadar kusursuzdu ki ne kadar incelese de bir kusur bulamıyordu. Üstelik beyazlar içinde olmasına rağmen üzerinde ne tek bir leke, ne de tek bir kırışıklık vardı.

Bunları düşünürken aralarındaki mesafe açılınca adımlarını hızlandırdı. "Ehh... acaba siz benim Ustam mısınız?" Sevimli ve yumuşak olduğunu düşündüğü bir suratla sordu fakat sorusu yanıtsız kalmıştı. Kaşlarını çatıp dudaklarını büzdü. Ne kadar sinir bozucu bir adam.

İkisi birlikte avludaki başka bir odaya geldiklerinde Wuxian etrafına baktı. Burası öğrencilerin eşyaları ve savaş malzemeleri için kullanılan bir depoydu aslında ama şu anda boş ve temizlenmiş görünüyordu. Onun eğitimi için hazırlanmış olmalıydı. Odanın içinde iki ufak sehpa, yazı yazmak için araç gereçler ve köşede büyük bir kitaplık duruyordu. Sade ve ferahtı. Usta odanın diğer tarafına yürürken Wuxian düşündü. Daha nereye gidiyor bu.

Odada başka bir kapının da olduğunu fark ettiğinde şaşırdı. İki odayı birleştirmişlerdi. Diğer odaya geçtiklerinde Usta ilerledi. İleride bir küvet bulunuyordu. "Acele et," dedi Wei Wuxian'e "Önce banyo yap, temiz kıyafetlerin bu odada olacağını söylediler. Temizlendikten sonra düzgünce giyin. Sanırım bedenini ve zihnini eğitmeden önce insana benzemen gerekecek."

Hızla odayı terk ederken ardında sinirden kuduran bir Wei Wuxian bıraktı. O çıktıktan sonra "inci insini binzimin girik" diye alay ederken soyunmaya başladı. Bu Usta neredeyse onun yaşlarında gözükmesine rağmen ruhu bir dedeninkiyle aynıydı. Soğuk, sert, kendini beğenmiş biriydi. Belki öyle olmayabilirdi ama şu anda ona öyle davranıyordu. İstemsizce üzüldü Wuxian, normalde herkes onu çok severdi. Neşeli, yakışıklı, arkadaş canlısı biriydi. Hemen herkesin kanı kaynardı ona. Ama bu mezar suratlı adam daha ilk günden onu azarlamış ve aşağılamıştı. Muhtemelen yengesi ona sert davranması ve acımaması gerektiğini falan söylemişti. Aksi takdirde daha ilk günden bu nefreti anlamsız buluyordu. Hatta yengesi ona kesinlikle bir iki şey anlatmıştı. Ne kadar tembel ve sorumsuz olduğunu, tüm gün yan gelip yattığını falan... Çıplak vücudunu küvete sokarken yan tarafta bulunan sehpadan sabun, koku kesesi ve fırçayı aldı.

Usta'nın ona ön yargılı davrandığını düşünüyordu. Yengesi yüzünden zaten kinlenmiş bir şekilde gelmiş üstüne bir de Wuxian'in bu pervasız halleri onu çileden çıkarmıştı. Wuxian kendini keselemeye devam ederken gülümsedi.

Evet, karar vermişti. Onunla iyi anlaşmalıydı çünkü o adamla uzun süre birlikte olacaktı ve her gününün ona zehir olmasını istemiyordu. Şimdi güzelce yıkanıp giyinecek ve gidip ondan özür diledikten sonra adını soracak, yeni bir başlangıç yapacaktı. Böyle görünen bir adamın onun sabahki halinden memnun olmaması elbette normaldi. Wuxian nasıl onun gereksiz derecede kusursuz olduğunu düşünüyorsa, o da onun çok pasaklı olduğunu düşünüyor olmalıydı.

jiào wǒ, gege || wangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin