Aşk'a Direniş

By Jutenya_

3M 159K 185K

Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'... More

Tanıtım
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. BÖLÜM
11. bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
Derde Héwí (kuma Derdi)
23. Bölüm
İnstagram Hesabımız
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
31. Bölüm( AŞK'A DİRENİŞ 2)
32. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
33. Bölüm (AŞK'A DİRENİŞ 2)
34. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
35. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
36. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
37. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
38. bölüm ( Aşk'a Direniş 2)

16. Bölüm

84.3K 4K 2.7K
By Jutenya_

Ben geldimmm.

Okumadan şu yıldıza basıp kitabımızın satırlarını parlatı verin.

Wattpad hesabımı takip etmeyen aşklarım şurayı Jutenya_ tıklayrak takibe alın.

Diğer bölümlere vote vermeyen arkadaşlar, geriye dönüp bölümleri oylarsanız çok mutlu olacağım. Belki sizin bir kaç saniyenizi almayacak ama biz yazarlar için çok önemli.

Konaktan çıktığı an dudaklarından istemsizce dökülen sözcükler vardı. Beddua etmiyorum ama, sevmeye değil sevilmeye hasret kalasın Ağir.

Beddua etmiyordu. Ona o kadar çok kırılmıştı ki, beddua bile edemiyordu.

Heja kafası karışık bir şekil de konağa döndü, yolda Hazar'la hiç konuşmadı. O an birine sarılmaya ihtiyaç duyduğu için sarılmıştı.

Sonrası ise pişmanlıktı, biliyordu yaptığı doğru değildi. Daha yeni boşanmıştı, yaşadığı toplumu biliyordu. Onun bilincinde hareket etmesi gerekiyordu. Babasını aradı gözleri bulamayınca odasına çıktı. Annesi de yok gibiydi kafası karma karışıktı kim için ne hissedeceğini bilemiyordu Heja!

Teyzesi için herkese kızgındı. Bugün annesi hakkında öğrendikleri ile onunla gurur duymuştu ama birde heba edilen bir ömür vardı.

Sevmediği bir adamla yaşanılmıș bir hayat.

Daha fazla düşünmemek için soğuk bir duş alıp uykunun kollarına kendisini bıraktı yarına yeniden başlaması lazımdı...

&&&

Ağir meraklı ve keyifli bir şeklilde hızlıca çıktı yukarı odaların da Heja'nın hazırladığı süprizi bekliyordu onu. Kapının kulpunu heyecanla indirip açtı karanlık odayı aydınlatmak için elini elektrik düğmesine atıp ışığı açtı, gördükleri ile içinden kendisine de Heja'ya da lanet okudu!

Yüzünü sıvazlayıp burun kemerini sıktı. Aşık olduğu kadının bir sınırı yoktu.

"Elif, Loran" diye konağı inletircesine öfkeyle bağırdı.

Elif'te Loran'da bu tepkiyi bekliyorlardı. Onlar da merak ediyordu odanın son halini Heja bir tek Dila'ya göstermişti. Korku ve merakla çıktılar yukarıya Ferman ve Berzan'da seslere dışarı çıkıp geldiler.

Yukarı çıkan ikiliyi gördüğün de Ağir'in siniri daha da arttı. Suçlu yoktu ama yardakçıları buradaydı.

"Loran burası neden böyle kim izin verdi. Siz benden izinsiz nasıl yaparsınız."

Berzan ve Ferman hiçbir şey anlamıyordu ikisi de merakla izliyordu olanları Ferman gelen kıkırtı ile arkasını döndü. Dila elleri ile ağzını kapatıp başını önüne eğdi. Ferman olanlar da katkısı olan diğer yardakçının o olduğunu anladı. Kafasını olumsuzca sallayıp Ağir'e döndü!

"Abi valla biz bir şey bilmiyoruz. Heja odayı değiştirmek istediğini söyledi. Bizim de karışmamıza izin vermedi."

Ağir kafasını yukarı kaldırdı sabır dilediyip. Onlara doğru ilerledi. Her şeyden haberleri olduklarını biliyordu.

"Yani siz şimdi içeride yapılanlarla alakanız olmadığını söylüyorsunuz öylemi? Peki bana neden hiç söylemediğinizi açıklayacak mısınız."

Loran ve Elif birbirine baktı cevap verecekleri sırada, içerden ohaaa diye bir ses geldi. Berzan fırsattan istifade içeri girmişti. Karşılaştığı manzara ile kendini tutamamıştı. Ağir sinirle tekrar girdi odaya arkasından diğerleri de herkesi gülme kirizi tutmuştu.

Oda baştan aşağı kırmızı ve siyah ağırlıklı renklerle yeniden düşenmişti yuvarlak bir yatak ve örtüsü olarak Keje ve Ağir'in düğün resimleri bastırılmıştı yastıkların birinde Ağir'in resmi diğerinde Keje vardı. Perdeyi hiç düşünemiyordu onda da ikisinin kınada olan resimleri vardı. Banyo kapısına bile ikisinin düğün resimlerini kaplatmıştı. Ağir içinden pes diyordu bu kadarına!

Betül'ün mükemmel diyen sesini duyunca sinirle ona döndü Dila ise kendini daha fazla tutamayıp kahkasını bıraktı. Heja seçerken yardımcı olmuştu ama bu kadarını o da beklemiyordu.

Betül gözlerinde ki kalpler ve hayranlıkla baktığı odadan bakışlarını almadan " Ağir abi kusura bakma sesler gelince bende içeri girdim oda çok güzel olmuş Keje ablam çok beğenecek bu olayın üstüne çok iyi gelecek valla çok güzel düşünmüşsün. Berzan sen de biraz abini örnek al" sesinde ki hayranlığın sonuna sitem de eklenmişti.

Dila artık kendisini tutamıyor kahkaha atıyordu. Ağir ona ters ters bakınca dudaklarını birbirine bastırdı ama yinede kendisini tutamayıp tekrardan gülmeye başladı.

Ağir nefesini tuttu bunların hepsini Heja'nın burnundan getirecekti.

"Hepiniz çıkın dışarı yarın bu odayı eski haline getirin. " diye öfkeyle bağırdı.

Loran abisinin söykediklerini duyunca şaşırdı. Nasıl söyleyeceğini bilemedi ama söylemeye de mecburdu.

"Abi Heja eski eşyaların hepsini yaktı."

Genç adam duyduklarını sindirmeye çalıştı ama daha da sinirlendi. Nasıl ikisine ait eşyaları yakar diye düşündü. Ona göre Heja'nın hesap defteri kabarıyordu, önce Boran, Narin ve Burhan'la hesaplaşacak sonrasın da Heja ile ilgilenecekti.

"Nasıl yaktı Loran siz bana neden söylemediniz. Bostan korkuluğumuyum ben neden her şeyden en son benim haberim oluyor. Bak gitti bizden kalanlarıda sildi mutlumusunuz. Hepiniz el birliği yaptınız bu evliliği bitirdiniz. Hiç biriniz benim yanımda durmadınız. Varsa yoksa Heja haklı dediniz. Hadi bakalım gittiği yerde ne kadar mutlu olacak görelim ama unutmayın onun yaşayacakları şeylerde sizinde payınız var."

Ailece Ağir'in söylediklerini dinlediler evet Heja'nın yanın da durmuşlardı. Haklı olduğu içindi duruşları. Ağir'in yaptığı şeyin anlanılacak yanı yoktu kimsede pişman değildi. Betül hariç o Heja'yı suçlu buluyordu ona göre haksızdı.

Ferman kardeşinin omzuna elini koyup sıktı.

"Seni anlamadık değil. Doğru bildiğimizi yaptık. Yaptığın şeyin kabullenir yanı yoktu, Heja haklıydı. Sen, seni affetmesini mutlu mesut bir şekilde kumasını kabullenmesini bekledin. Asla kabullenebilecek bir şey değildi. Affıda yoktu! Sana göre kuma dini nikahlı eşin bana göre ihanette kılıf uydurulmuş bir yaşam biçimi, hata senindi Ağir! Sen yanlış yaptın. Ve o yanlışı kabul etmedi diye öfken Heja'ya!"

Dila kocasının konuşması ile ona aşk ve gururla baktı Ferman her zaman güzel sevmişti. O çok şanslı bir kadındı, güzel seviyordu güzel seviliyordu!

"Ağir bak işine karışmak bize düşmez, ama hatanı anlamakta erdemdir. Senden bu erdemliği göstermeni bekliyoruz. Sen Heja'yı yeteri kadar sevmedin. Şayet sevseydin adam olur sevdiğinin arkasında olurdun. Onu da yapamadın vazgeçetti gitmek mi istedi? Gitmesine izin vereceksin. Bazen sevdiğini özgür bırakmasını bileceksin. Bizde bu yollardan geçtik Ağir ama Ferman hiçbir zaman bana sırtını dönmedi yarı yolda bırakmadı. Kimsenin birlikteliğimize gölge düşürmesine izin vermedi." Dila sesindeki tınıya keskinlik katmak istercesine üstüne bastıra bastıra konuşuyordu.

"Ama sen Heja'yı yarı yolda bıraktın. O kadın ailesini, okulunu, geleceğini her şeyi arkasında bırakıp sana geldi. Hayatını senin aşkının vicdanına bıraktı. Sen ise bahanelerin arkasına bırakıp ona ihanet ettin. Yeteri kadar sevdiğine inanmıyorum! Yeteri kadar sevmiş olsaydın karını koluna takar herkesi arkanda bırakır çıkar giderdin. O bir kadın olarak yaptı sana geldi. Sen bir adam olarak o cesareti gösteremedin." Ağir'in bunları duymaya tahammülü yoktu ama Dila susmuyordu.

" Seven insan paylaşmaz sevdiğini, seven insan kırmaz, üzülmesine izin vermez. İlk buraya geldiğim de kuma dediklerinde Ağir asla yapmaz dedim. Olsa bile dokunmaz dedim. Sonrası Heja'nın gözlerindeki acıyı gördüm. Neyse biz ne söylesek sen kendi bildiğini yapacaksın ama yine de bir kere olsun bizi dinle! Bırak gitsin Ağir senin açtığın yaraları bir başkası sarsın. Bence bunu ona borçlusun"

Ağir artık konuşulanlara dayanamıyordu, hele Dila'nın son söylediklerini bırakıp gitmek ne demekti başkasının sarması olacak şeymiydi. Düşündükçe delireceğini sandı.

Loran kara, kara düşünen abisine baktı. Her şey o kadar üst üste geliyorduki artık hangisine üzüleceğini bilmiyordu ama Heja'nın gidişi sevindiği tek şeydi. Abisi hak etmişti bunu onun duymaya tahammül edemediği şeyi Heja aylarca canlı canlı yaşamıştı. Hiçbir şey söylemeden sesiz adımlarla abisine yaklaştı elinde olan defteri abisinin eline verdi. Heja gitmeden Loran'a verip bu konaktan gittikten sonra Ağir'e vermesini istemişti. Ona göre vedasını yapmasının en iyi yoluydu! Ağir eline defteri alıp sessizce çıktığı odaya girdi. Artık bu oda da onun ve Heja'yla ilgili tek bir şey yoktu. Şimdi baktığın da sanki o güzel anları hiç yaşamamışlar gibi hissediyordu. Defterin ilk sayfasından kurutulmuş kırmızı bir gelinçik vardı. Ağir gördüğü gibi hatırladı çiceği ve verdiği anı. Heja'ya sevgili olarak ilk buluşmaların da vermişti ona Heja genelde kır çiçeklerini severdi. Ona göre özgürlüğü mutluluğu sadece kır çiçekleri temsil edebiliyordu. Ağir o anı hatırlayınca gülümsedi. Küçük sevgilisi elindeki gelincikleri görünce çok mutlu olmuştu. Gerçi Loran bu konularda çok yardımcı olurdu ona, Heja'nın ne sevdiğini nelerden hoşlandığını hep ondan öğrenmişti. Kuru gelinciği defter sayfalarının arasından alıp uzun, uzun baktı. O kırmızının her tonunu Heja'da seviyordu. Elindeki defteri alıp komidende bulunan kolonyayı yuvarlak yatağa döktü hiç beklemeden cebinden çakmağı çıkarıp yatağın üstüne attı. Kısa bir süre de çıkan alevlere baktı, oda onlar gibi çayır çayır yanıyordu alevlerin ve dumanın odayı sarmasını izleyip arkasını döndü çıktı odadan.

Elinde sevdiği kadının ona bıraktığı bir defter vardı.

Cebinden sevdiği kadından ona son kalan parçayı alıp defteri sardı. Defteri sardığı beyaz mendil gibi beyaz bir sayfa açacaktı. Daha doğrusu umudu bu yöndeydi. Kimseye bakmadan çalışma odasına ilerledi. Onun bir evi bir yuvası yada bir odası yoktu. Heja olmadan nereye ait olabilirdi ki?

Çalışma odasına girdikten sonra elinde ki günlüğü bir kutuya koyup çalışma masasının çekmesine koydu. Malum zalim sevdası onlara ait ne ve ne yoksa yakıp gitmişti.

Ağir yüzünü sıvazlayıp kara kara düşünmeye başladı. Bir çıkış yolu bulması daha doğrusu sevdiği kadının onu affetmesi gerekiyordu. Amcasının oyununa gelmişti lakin Heja'nın bunu umursayacağını hiç düşünmüyordu.

Kısa bir süre sonra gelen kapı sesiyle "gir" deyip bakışlarını kapıya çevirdi.

Elif elinde tepsiyle temkinli bir şekilde içeri girdi. Hanımı giderken ondan son bir rica da bulunmuştu ve onun ricasını yerine getiriyordu. Elif sessizce çalışma masasının önünde durup elinde ki tepsiyi masaya bıraktı ve genzini temizleyip "ağam bu şerbeti Heja Hanım kendi elleriyle o gün gitmeden önce hazırladı ve sizin yatak odasını gördükten sonra içmenizi istedi."

Ağir dişlerini sıkıp eliyle git işareti yaptı. Sevinsemi üzülsemi bilmiyordu.

Gelincik şerbetiydi. Sevgili olduklarında Ağir onu üzlediğini söyleyip sitem ederdi. Heja'da gelincik şerbeti iç iyi gelir diye onu yanıtlardı. Gelincik şerbeti aşk veya kalp ağrısına iyi geldiğine inanılan bir karışımdı ve Heja hemen hemen her gün Loran'la ona bir bardak gelincik şerbeti yollardı.

Evlendikten sonra Ağir içmeyi bırakmıştı. Çünkü kalp ağrısı yanındaydı.

Elini sürahiye uzatıp bir bardak doldurdu ve dudaklarına götürdü. Artık gelincik şerbetinin bir faydası olmayacağını biliyordu lakin ondan vazgeçemiyordu.

(beyaz mendili Mardin'e Tutsak'dan hatırlayanlar)

****

Heja yüzünde gezinen ellerle uyandı. Kaç gündür çok yorucu günler geçiriyordu, karşısın da durup ona gülümseyenle daha da şaşırdı.

Onu dün geceden sonra yıkılmış veya üzüntü içinde görmeyi bekliyordu ama annesi içten gülüşü ile baş ucundaydı. Merakla annesine baktı, ne yapmak istediğini anlamıyordu?

Narin hanım kızına bakarak gülümsedi, kızı artık evin de yuvasındaydı. Düne, öbür güne şimdilik yaşanmamış olarak bakacaktı. Zamanı geldiğinde herkes kimin ne olduğunu görecekti. Şefkatli bir tınıyla,

"Hadi bakalım Heja hanım anne kız güzel bir gün geçirelim. Dertleşelim bakalım sen annesiz, annen de sensiz neler yaşamış. Uzun zaman oldu anne kız kahvaltı etmeyeli seni seveceğin bir yere götüreceğim. Hemen hazırlan kapıda bekliyorum."

Heja'nın bir şey söylemesine fırsat vermeden çıktı odasından. Anne kız yeni bir başlangıç istiyordu Narin ve ilk adımı bugün atıyordu.

Heja giden annesinin arkasından şaşkınlıkla baktı. Böyle bir adımı hiç beklemiyordu hiçbir zaman ne yaşadığını veya düşündüğünü çocuklarına hissettirmezdi. Heja düşünmeyi boşverip hızlıca yataktan kalktı. Banyoya ilerleyip gündelik işlerini halletti ve çıkıp hızlıca giyindi.

Aşağı indiğinde kimseyi göremedi. Galiba babası hala eve geri dönmemişti. Abilerinden de ses yoktu kapıya doğru ilerledi kapıdan çıkıp arabada bekleyen annesini görünce ona doğru ilerledi ve arabanın ön kapısını açıp bindi.

Narin kızı bindiği gibi arabayı çalıştırdı. Kızıyla zaman geçirmeyeli uzun zaman olmuştu ve Narin her fırasatı değerlendirmek istiyordu artık. Heja ise araftaydı ilk önce Berfin teyzesi hakkında öğrendikleri onu üzmüştü şimdi ise annesi için üzülüyordu kardeştiler en zor günlerinde yan yana durması gerekirken, iki yabancı düşman gibi duruyorlardı.

O kadar düşünüp dalmıştıki duran araba ile kendisine geldi.

Çevresine hayranlıkla baktı burayı çok severdi çiftliğe gelmişlerdi. Çocukken en çok burada zaman geçirmeyi severdi. Abileri ile ata biner bazen at arabası ile hasata filan yardıma giderlerdi saman balyalarını at arabasına yükleyip en tepede oturmaya bayılırdı.

Annesinin inip ilerlemesi ile o da arkasından ilerledi. Bahçede ağaçların altına serilmiş minderler ile kurulmuş kahvaltı sofrasını gördü ne çok üzlemişti bu ortamları şimdi anlıyordu!

Annesi ile beraber ayakkabılarını çıkarıp oturdu semaverde kaçak çay kokusu mis gibi sarmıştı ortalığı sessizce oturup kahvaltıya başladılar ikiside nereden başlayacaklarını bilmiyordu;

Kahvaltı edilip sofra toplanılktan sonra Narin hanım kızının yanına oturup boğazını temizledi. Bir yerden başlaması lazımdı nasıl olsa kızı tarafından suçlanan oydu. Ama önce kızının ne yaşadığını öğrenmek istiyordu?

"Eee Heja anlat bakalım bizsiz ne yaşadın ne çektin. Ağir ile bitirmeye nasıl gelindi çok aşıktın. Birbiriniz için ölümü göze alırken. Başka bir kadın aranıza nasıl girdi."

Heja bekliyordu bu soruları ama bu kadar çabuk değil. Ailesine karşı mahçup tu, kafasını kaldırıp annesinin gözlerine baktı madem dinlemek istiyordu o da anlatacaktı.

"Ağir'le başta çok güzel gidiyordu, duymuşsundur mutlaka çocuğumuz olmuyordu benim yumurtalıklarımda sorun vardı. Uzun bir tedavi görmem lazımdı. Berat ağa aşiretin artık sabrının kalmadığını söyledi."

Heja o günleri tekrar yaşıyor gibiydi. Gözlerini yumdu açtı kendisine söz vermişti artık ağlamıyacaktı.

"İşte Ağir her seferinde üzülmemi bir yolunu bulacağını söyledi. Bende her seferinde inandım, güvendim." aşkı gözünü kör etmişti. Ruhundaki kırgınlık sesine yansıyordu.

"Yapmaz dedim!"

Ağir yapmaz demişti. Kendi aşkına, adamın aşkına çok güvenmişti.

"Bulur bir yolunu nasıl olsa dedim. Gerizekalı Heja inanıyordu sevdiği adama ihaneti hiç yakıştırmıyordu Ağir'e! Sonra bir baktım iş ciddiye biniyor. Berat ağa ile konuştum ölürümde kabul etmem kocamı paylaşmam dedim. O da bana mecbursun dedi. Hiç unutmuyorum odama ağlayarak gelmiştim. İlk defa kendimi kimsesiz bıraktığım için lanet ettiğim andı herhalde." o anki kırgınlık sesinin titremesine sebepti.

Narin üzüntüyle baktı kızına biliyordu çok şey yaşamıştı. İhanetin yükü ağırdı. Çeken biliyordu!

Heja ise yerinde kıpırdayıp başını eğdi. Büyük bir nefes aldı yaşadığı halde anlatması onun için çok zordu.

"Ağir geldi evde küçük bir kıyamet koptu babası ike tartıştı. Sonra beraber amcasına gittiler. Orada ne oldu bilmiyorum ama gelen Ağir farklıydı." giderken konağı bir birine katan adamla, dönen adam aynı değildi. Orada bir şeyler olmuştu ve kocası onlardan vazgeçmişti. Genç kadının sesinde bıkkın bir ifade vardı.

" Bana mecburum dedi. Gözlerimin içine baka baka sen de mecbursun dedi, o da babası gibiydi!"

O an karșısın da sevdiği adam değilde başka biri var gibiydi." Böyle farklı ete kemiğe bürünmüş gibiydi. Ben böyle bir şeyde hiçbir mecburiyeti kabul edemezdim. "

Ne kadar çok canı acımıştı." Son ana kadar bekledim."

Anlattıkça sesi titriyordu" Yapmaz dedim! Sandım ki kıyamaz bana, kocama yapılan ikinci evlilik hazırlıklarını izledim anne" o an annesine sarılıp onda şefkat aramayı ne çok istemişti. Boğazını temizleyip ağlamamak için gözlerini yumdu "istemesi, nişanı, kınası, düğünü her şeyi izledim. Her seferinde Ağir yapmaz gitmez dedim. Ağir her seferinde karşımda hazırlanıp gitti. Aileside aynı şekil."

O anları hatırladıkça konuşmak için araladığı dudakları titriyordu. Ağir'e takım elbiseyi çok yakıştırırdı. O gün giydiği takım elbiseyi ona hiç yakıştırmamıștı. Oysa giydiği takım elbise kaliteli ve markaydı. Boğazına bir yumru oturuyordu." İlk günün sabahı sanki üstümde ateşten bir elbise varmış gibiydi attığım her adımda daha çok canım yanıyordu. Zılgıt seslerini duyduğumda ölmek istedim. Böyle toprağın altına giripte kat, kat üstümü örtsünler istedim. Öyle bir örtsülsün ki, her şey bitsin istedim. İlk Ağir'i gördüm gözlerinin içine baktım. Yalan desin inanma kıymadım bize demesini istedim. O gözlerimin içine baktı hiçbir şey söylemedi. O an anladım ona dokunduğunu sonra Keje'yi gördüm merdiven başında kocamın ihaneti kanlı canlı olarak karşımdaydı." Heja o anları yaşadıkça üşüdüğünü hissediyordu.

" Yaz ortasında insan üşürmü ben üşüdüm anne, o an bir yanda içim buz diğer yanda, dışım ateş. Nasıl bir acı anlatılmaz derler ya öyle, sessizce çıktım kimsesiz kaldığım odaya neden dedim. Sevmedimi beni çirkinmiyim, kafamın içinde nedenler sıralanıyordu! Kendimi eksik görüyordum."

Sözde ağlamayacağım demişti. Şimdiden göz yaşları pıtır pıtır dökülmeye başlamıştı. Narin hanım sıksıkı sardı kızını belki geç kalmıştı ama dizlerine yatırıp saçlarını okşadı.
Heja annesinin dizlerinde huzuru aradı. Biliyordu zordu ama alışacaktı. Sadece zaman lazımdı.

"Anne ben onu çok sevmiştdim. İlk varya çok bekledim. Dokunmadım demesini yapmadım demesini günler geçti yine içimde hep bir umut yapmamıştır diyordu. Ağir'le her seferinde kavga etsemde sonunda beklediğim cümle hep yapmadım demesiydi." Kırgınlığı sesine yansıyordu. Onun için sevdiği adama kırılmış bir kadın vardı.

" Anne o kelime hiçbir zaman çıkmadı onun ağzından. Taki Keje ben hamileyim diyene kadar. İlk başta deprem olduda ben yıkıntılar arasında kaldım sandım. İçimdeki umut kırıntıları yok oldu! Zaten başından beri boşanacağımı, gideceğimi söylüyordum. Ondan sonrada bir daha Ağir'e ne bir umut nede bir duygu besledim. Böyle sanki bir boşluktaymışımda dibe düşmeyi bekliyormuşum gibiydi." Sevdiği adamı kalbinden kapı dışarı edip bir daha geri dönmeyecek bir şekilde sefere göndermişti.

"Ben o boşluğu sonlandırdım. Bitti! Anne artık ne hergün Keje'yi göreceğim nede Ağir'i, ikisini görmek benim için ölümdü! Ve ben tekrar dirildim gibi! Artık hayatımda ne kocam var nede kocamın karısı!" bakışları dalgındı. Güçlü ve başı dik durmamak için orada susmuștu.

"Sabaha ortalıkta ben ihanetim diye dolaşmayan bir kadının olmamasıyla uyanmak güne devam etmek çok güzel. Hani diyorlar kırk yorgan üstüne örtsen bile sesi kulaklarından kesilmiyor yaaa, benim kulaklarımda o ses kesildi lakin nedenlerim hala bitmedi."

Heja annesinin, saçlarını okşayan elini tutup öptü! Kendini bile kandıramıyordu Heja, annesinimi kandıracaktı. Teselliyi annesinin dizlerinde arıyordu.

"Anne her şey bitti, benim yüreğim neden hala yanıyor. Neden bir tarafım eksik. Neden sabah uyanınca yaşananların kabus olması için dua ediyorum."

Yaşadıklarının kabus olması için kaç gece dua etmişti.

" Ağir beni neden sevmedi anne Keje benden daha mı güzeldi? Daha mı çok Ağir'i sevdi? Biliyor musun anne güçlü gibi durmaktan bıktım. Ağir'den bana bunları yaşatan herkesten nefret ediyorum. Kendime yepyeni bir hayat kuracağım. Bir daha hiçbir erkeği kendimden çok sevmeyeceğim."

Narin kızının üzüntüsünü anlıyordu biliyordu canı yanıyordu ama alışacaktı, alışması lazımdı.

"Heja için bu kadar yanıyorsa neden geldin. Kalsaydın kocanın yanında belki bir çözüm bulurdu."

Narin kızının düşüncelerini merak ediyordu. Birgün Ağir gelse af dilese her şeyi arkasında bıraksa, gidermi diye merak ediyordu! Heja hızlıca kafasını kaldırıp annesine baktı.

"Asla anne aşkımdan öleceğimi bilsem yine affetmem Ağir alıp önüme dünyayı serse yine affetmem. Evet canım hala acıyor. Yüreğim hala kanıyor. Ben canımın acısını gidermeyide yüreğimin yangınını söndürmeyide bilirim. Nasıl bu kalbe onu aldım ise öylece de atarım onu oradan."

Narin aldığı cevaptan memnun bir şekilde gülümsedi. Heja dün eksik kalan parçaları tamamlamak istiyordu bir yanı annesine çok kızgındı annem haksız diyordu diğer yanı dinle onunda haklı nedenleri vardır diyordu.

"Anne peki sen anlat Berfin teyzem için neden bu kadar sustunuz. Neden hiçbir müdahale gereği duymadınız. Seninde babamında gücü vardı. Ben hiçbir şey anlamadım. Neden kendinize kurban olarak Berfin'i seçtiniz."

Narin kızının bu soruları en başından düzgün bir şekilde sormasını isterdi. Heja, Berfin'den duydukları ile yargılamıştı onu, ve bu çok üzmüştü kendisini! Büyük bir nefes aldı yaptığından asla pişman değildi. Onun da pişmanlığı tek kişeydi bu Berfin değildi.

"Birincisi Berfin kurban değildi. Berfin sadece kendi penceresinden bakıyor. Onu kurban olarakta seçmedim. Ben Berat'la evlenmeyi hiçbir zaman istemedim. Sözü babam vermişti. Ne kadar benim babamsa Berfin'inde babası idi. Berfin, annem diğerleri hiçbir zaman anlamadı beni!" Narin geçmişi hatırlamak istemiyordu. Lakin geçmiş arkasını bırakmıyordu.

"Onlara göre hayır demem bile yanlıştı Berfin babamın, atamın sözünün üstüne söz nasıl söylediğimi gerekirse babam için kabul etmem gerektiğini hayırsız, isyankar olduğumu sonra seveceğimi söylerdi analı, kızlı devam ederlerdi hep. Bende babam için benden bekleneni Berfin'in yapmasını daha uygun gördüm. Dedim Narin hep onlar mı susacak birazda sen sus!"

Kızının şaşkın bakışlarını görünce güldü Narin. Heja gerçekten inanmıştı son söylediklerine!

"Ayyy kızım şaka yaptım. Bak kızım herkes anlatıldığı gibi değildir. Kimse masum kalmıyor. Hiç kimse suçlu doğmuyor."

Büyük bir nefes aldı. İçinde ki kırılmışlıklara rağmen yine ayaktaydı. " Bende çocuktum belki anlatıklarım sana saçma gelecek. Ama annemi de Berfin'i de hiçbir zaman affetmeyeceğim. En çokta babamı!"

Elini uzatıp kızının yüzüne dağılan saçlarını kulağının arkasına verdi. "Beni bir gün babamın eziyetinden, dayaklarından kurtarmadılar. Heja onların sizin anlamadığınız şey onlardan darbeyi hep ben aldım. Çocuktum kendi kendime büyüdüm. Hiçbir şey yapamıyorlardı. Bir defa elimi tutsalardı. Yanımda olduklarını hissetseydim. Berfin diken onun eline batmayıncaya kadar sessiz kaldı. Kimse dört dörtlük hayat yaşamıyor. Ama ben çok zorluk çektim."

Heja annesini sessizce dinledi. Tamam annesi belki çok zorluk çekmişti ama ona göre bedelini Berfin ödemişti.

"Ama anne teyzemde küçüktü o zamanlar belki korktu! Hani çocuksun karşında şiddet gören başka biri var. Müdahale ederse aynı şeyleri yaşamaktan korkmuştur. Sana yapılanı ona yapılmasından ne bileyim."

Kuruyan dudaklarını ıslatıp "Hani ürkmüştür belkide, bana bunlar yeterli gelmiyor açıkcası, hani tamam onun gücü yetmezken susmuş ama siz yapabildiğiniz halde susmuşsunuz. Gerçi babam susmadım, çabaladım diyor ama bence yeterli bahaneler değil."

Narin kızının söyledikleri ile kahkayı bastı. Herkes kendi bildiğini konuşuyordu kimse nedenlerini sorgulamıyordu.

"Heja sence bahanelerin, yeterli olması için ne yapılması gerekirdi. Bak kızım sizler çok önyargılısınız. Sen beni en başından beri hiç dinlemeden yargıladın."

Heja konuşmak için atılmıştıki Narin hanımın "sadece dinle" demesiyle durdu.

"Şimdi Berfin sadece kendi bakış açısını anlattı. Ona göre o bizim mutluluğumuz için kurban edilmişti. Bana göre hayır! Berat'la evliliğe sözü babam vermişti. Berfin'e göre doğru bir karardı. Benim bunu yargılamam bile yanlıştı. O zaman Berfin'de yargılamasın. Onun içinde doğru karardı o zaman. Babasının kızı oydu, madem kafa yapılardı birdi niye kabul etmedi."

Berat'ı seversin babam kötülüğünü istemez sözleri kulaklarında dün gibi yankılanıyordu "Sana ben söyleyeyim Heja çünkü Berfin için çuvaldız başkasına battığı süreçe sorun yoktu! Çuvaldız ne zaman Berfin'e battı kurban oldu. Bende kurbandım oysa kimse bunu neden görmüyordu."

Bakışlarını ondan alıp eskiye bakar gibi dalarak "Şöyle bir şey vardı. Onca olaydan sonra Berfin ve Ferhat ne kadar severse sevsin o evlilik olmazdı. Ne Berfin her şeyi arkasında bırakıp Ferhat'a gidebilirdi. Nede Ferhat herkesi karşısına alıp ben seviyorum diyebilirdi."

Heja dikkatlice annesini dinliyordu bunda haklıydı. Babasıda Ferhat'la konuştuğunu ama kabul etmediğibi söylemişti.

"Ama anne sevdiği adamın abisi ile evlenmiş. Bu çok kötü, hani bilmiyorum ama düşüncesi bile midemi bulandırıyor birde onun tarafından baksan olaylara!"

Narin hanım kızının onu anlamamasına her seferinde onu suçlasımasına kırılıyordu, ama onun doğasında vardı. Kırıklarını asla kimseye gösteremezdi. Küçük bir buse dudaklarını takıp kızına baktı.

"Peki Heja diyelim ki sen haklısın. Peki bunları Ferhat bilmiyor muydu?"

Ferhat'la konuştukları ve babasının sözleri kulaklarından gitmiyordu. "Hadi her şeyi geçtim. Sence Berfin yeteri kadar direndimi, babasını, ailesini ezemedi o! Baban yüzüme bakıp suçladı! Sende, Berfin'de! Peki suçlu olan neden benim. Ben Boran'a Berfin ve Ferhat'ı öğrendiğim gibi duyurdum. Ferhat'la gidip konuştum. Üstüne gidip Berat'la konuştum. Berat evliliğene karşı olduğum için yalan söylediğimi, söyledi. Ferhat ailesine karşı çıkamayacağını!"

O zaman Arafatta koşuşturur gibi koşuşturmuștu "Berfin'in yapamadığını yapıp gidip babamla konuştum. Berfin ilk defa o zaman cesaret gösterdi. Beni doğruladı, Ferhat'ı sevdiğini söyledi ama babam bana nasıl kör ve sağır olduysa, onada oldu!"

Dudakları arasında küçük bir kıkırttı istemsizce firar etti. Elini olumsuzca sallayıp "Beni hiçbir zaman sarmayan kollar onu hemen sarmaladı. Kader dedi. Kızım üzülme! Her şerde vardır bir hayır dedi. Annem hemen kızını teselli etti. Sonra bana bakıp kızdı. Ortalığı karıştırtığımı illa birine sebep olacağımı söylediler. Neyse zaten ben pek bunları umursayan biri değilim. Berfin'de o gece kabullendi gibi daha doğrusu sustu!"

Heja annesine baktı, Heja'nın mantığı, hala kabullenemiyordu ona göre yapılanlar yanlıştı. Ve tek mutsuz taraf Berfin gibiydi.

"Peki anne diyelim öyle neden Ferhat'ı sevdiğini ilk öğrendiğinde, direk gidip babama söylemedin. Neden dayım mektubu gösterdiğinde sustun. Bence sende, babamda sadece vicdanınızı rahatlamaya çalışıyorsunuz. Sadece siz kolay olanı seçip teyzemi harcadınız."

Narin duydukları ile şoka uğradı resmen yalancılıkla suçlanıyordu! Hemde kızı tarafından.

" Heja Lilith efsanesini bilirmisin."

Heja kafasını sallayarak.

" Evet bazı dinlerde cennetten kovulan ilk insan olarak kabul ediliyor, ama konumuzla ne alaka onu anlamadım anne"

"Lilith kendisine cennet vaad edildiği halde cennetten çıkar. Ona göre esarettir Adem'in yanı üstünlük değil eşitlik ister! Düşün cennettesin her şeye sahipsin ama yine de bir eksiklik var sorguluyorsun. Peki Heja sence Berfin neden hiç sorgulamadı. Hayat her zaman başkalarının mutluluğunu izlemek değildir. Başkalarının mutluluğu için susmakta değildir. Benim ruhumda biraz Lilith vardı. Berfin'in ruhunda biraz Havva vardı. Ben sorguladım bana biçilen cennetten kaçtım. Berfin ona biçilen cennetti seçti ama orda da mutlu olamadı."

Heja kafası karma karışık bir şekilde oturuyordu. Ona göre hala bencillerdi ve Berfin kurbandı kafasındaki bu düşünceyi kolay kolay kimsenin değiştire bileceğine inanmıyordu.

"Anne belki sen isyan ettin. Ama sen kazandın diye başkalarını arkanda bırakamazsın! Şimdi bana sorarsan ilk günah her zaman Lilith'in. Belki Lilith sorgulayıp kaçtığı için Havva, Adem'in kaburgasından yaratıldı. Böylece sorgulama yetisi olmadı. Çünkü insan kendini sorgulayamaz. Lilith ile Adem aynı topraktan yaratıldı ama Havva, Adem'in kaburgasından var oldu ve onunlaa yaşadı. Cennetten kovulsalar bile sonunda kavuştular. Herkes kendi yaptığı şeylerin bedelini ödedi. Lilith cennetten çıktı. Havva ise atıldı. Peki anne ya Berfin teyzem o kimin seçiminin bedelini ödedi."

Narin kızından duydukları ile şaşırdı. Hala onu şuçluyordu. Madem herkes yaptığı şeylerin bedelini ödedi demek ki Berfin'de yaptıklarının bedelini ödemiş olmuyor muydu?

"Heja ben Boran'ın duymasını sağladım. İnanmamayı o seçti."

Heja her seferinde önüne ısıtılıp,ısıtılıp gelen yemeği görür gibi oluyordu.

"Anne bak ben Boran'a duyurdum diye birşey yok. Karşısına çıkıp açık, açık konuşsaydın. Onu yapmadın mektubu gördüğün gibi itiraz etseydin. Hani sürekli bir çıkar yol vardır. Berfin'in sustuğu gibi sizde suzmuşsunuz. Bir de bu kadar şeye rağmen benim o evden çıkmam için elinden geleni yaptı. Keşke sizde yapsaydınız."

Narin, Heja'nın hala inanmamasına kızıyordu! O elinden geleni yapmıştı.

"Heja! Berfin seni, orada bırakmayacağımızı biliyordu, bende onun kızı için neler yaptım."

Heja annesinin hala onu anlamasını beklemesine şaşırtıyordu, iki hatalı insan vardı. İki kardeşte bir birine kördü ve yaptıkları bencillikti ve hatalarını görmemekte direniyorlardı.

"Anne ben bile emin değildim benim yanımda durup, durmayacağınızı, teyzem yada kızları için ne yaptın bilmiyorum ama hala yaptıklarınızın yanlış olduğunu savunuyorum. Sen nedenlerini, doğrularını söyleyebilirsin diye ben yanlışlarınızı görmezden gelemem. Bana sorarsan ortada hayatı harcanmış bir kadın var. Ve siz sırf kendi egonuz güç gösteriniz için sustunuz. Babam ben ne yaptım derse, desin suçlu! Sende yıllarca senin için susmuş birinin hayatını etkileyecek en önemli konuda sustuğun için suçlusun. Boran Karadağlı benim için bir kaç ay içinde aşireti toplayıp bunca şey yaptı ise Berfin içinde yapsaydı. O konağa benim için birilerini yerleştirip gelişmeleri takip ediyordusa Berfin teyzem içinde yapsaydı."

Büyük bir nefes alıp düşünmeye devam etti. Sırf anne, babaları diye yaptıkları şeylere çanak tutamazdı.
*
*
*
Diğer tarafta Boran ağa vardı. Dün karısının umursamaz tavırları onu çok şaşırtmıştı. O da şaşırmıştı. Narin'e yaptığı için pişmanmıydı, yoksa gerçekleri yüzüne vurmasından mı korkmuştu, herkes için en iyisi buydu sırf Berat'la olan çekişmesi için istemişti başta Narin'i, Berat'a karşı kazanan hep o olmuştu zaferini Narin'i alarak başarmıştı. Ondan sonra hiçbir zaman Berat karşısına çıkmaya cesaret edemedi.

Berfin diğerleri gittiktan sonra Burhan'la yanlız kalmıştı, şimdi onun gözünde en büyük düşmanıydı onun. Oysa eskiden ne güzel anlaşırlardı. Ne çok severdi abisini Narin onlarla hiç yapamazdı. Ama Burhan ve Berfin ne sorunları olsa paylaşırlardı. Anne, babalarıda ikisine ayrı bir düşkündü! Sonrasın da Berfin herkesten nefret etmişti.

"Sadece bir defa soracağım abi neden yaptınız."

Burhan kardeşine baktı. Yıllar olmuştu konuşmayalı, sırdaşıydı eskiden. Bir yerden başlaması lazımdı.

"Nedenleri o kadar çok değil aslında ben Ayşe'yi sevdim. Narin, Boran'ı biliyorsun başta hepimiz Narin ve Boran'a karşıydık, sende dahil! Bize göre babam bir söz vermişti ve Narin'in uyması gerekliydi. Sende öyle düşünüyordun. Narin ise asi tavrıyla başından beri kabullenmem diye diretiyordu! Sonra Narin'e karşı Ayşe ile berdeli önereceğini söyledi Boran! Böylece Berat'ta geri adım atmak mecburiyetinde kalacaktı. Aksine Berat geri adım atmadı. Biliyorsun geri kalanını Narin aşiret odasına girip ölürümde seninle evlenmem diyene kadar. Belki kafasına dayadığı silah, belkide herkesin içinde gösterdiği tepki, gerçi o saatten sonra Berat onu alırımda diyemizdi. Berdel kararı çıktı. Berat odayı terkedip gitti. Sabahı gelip seni istediğini söyledi. Hepimiz çok şaşırmıştık. Babam Berat'ın ailesi ile olan dostluğunun devam etmesini istediği için tereddütsüz kabul etti. Narin yine çıldırdı. Gidip önce Berat'la konuştu geri adım atması için yalvardı. Zaten artık geri adım atsaydı bile Narin ve Berat olmazdı. Hatırlıyorsun akşamı babama senin Ferhat'ı sevdiğini söylemişti, sen o ana kadar kimsenin karşısına çıkıp ben seviyorum olmaz bile dememiştin. Anne ve babam Narin'i yine günah keçisi olarak kabul etti, onlara göre Narin illa birine sebep olacak kan dökücekti. Çünkü hiçbir zaman susması gerektiği yeri bilmiyordu! Babam Narin'e konuşursa hiçbir şekilde evliliğin olmasına izin vermeyeceğini berdeli bozacağını söyledi. Narin artık konuşmayacağını biliyordu, nasıl yaptı bilmiyorum ama Boran'a duyurmuştu, sonrasını biliyorsun Boran'la, Berat'ın çatışması onun yaralanması, Narin son umut gidip Ferat'la konuştu babam duyunca kıyameti kopardı. ne oldu bilmiyorum ama Narin Ferhat'la konuştuktan sonra sustu ben hastanede mektubu Boran'a gösterdiğim zaman kafasını eğip hiçbir şey söylemedi. Bana sadece dua et Ferhat, Berfin'i hak etmiyor yoksa seni yakardım dedi. En son babam Boran'la konuştu ne söyledi aralarında ne geçti söylemediler ama Boran hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başladı. Berfin sende annem seninle konuştuktan sonra susmuştun. Berat'ın karşısına çıkıp seni istemiyorum bile demedin. Hadi onu geçtim madem mutsuzdun kalkıp gelseydin. Bu kadar sene devam etmeseydin. Babamın göz bebeğiydin mutsuzum olmuyor deseydin. Bu kadar sene seni bırakırmıydı. Belki Narin için bir şey yapmazdı ama senin için yapardı. Sen evlendikten sonra herkesi silmeyi seçtin. Hepimizde madem orda mutlu diye olsun dedik."

Berfin duydukları ile şok geçirdi. Birde bunca şeyin üstüne suçlu ilan edilmişti.

"Burhan hepiniz bir şeyler yapmışınızda ben sadece susup izlemişim gibi konuşuyorsun. Babamın, annemin beni kolayca gözden çıkarmasını kabullenemedim hiç bir zaman. Ben onları hiç üzmedim ne derlerse yaptım. Narin yeteri kadar üzüyor yoruyordu hiçbir zaman bu kadar kolay gözden çıkarılmayı kabul edemeyeceğim. Beni siz bu evliliğe süreklemişken gelip birde sizden yardım mı isteyeceğim? Hayır mutsuzluğa mahkum kalıp öleceğimi bilsem yine yapmazdım yapmadımda herkes mutlu mesut yaşarken ben burda istemediğim bir adamla ömür çürüttüm."

Burhan sakince dinliyordu bu yüzleşme uzun zaman önce yapılmalıydı. Herkes yaptığının cezasını çekiyordu, kimse güllük gülistanlık bir hayat yaşamamıştı.

"Biliyor musun?" dedi Burhan. Artık tahammülü yoktu. Günah keçisi niye Narindi.

"Biz o kadar günah keçisi olarak Narin' i görmeye alıştık ki her şeye Narin der olduk. Peki biz Narin için ne yaptık. Narin, Berat'la evlenseydi hiç birimiz bu kadın sevmediği biri ile evliliğe mecbur kaldı demeyecektik. O ben evlenmem istemiyorum dedikçe hepimiz kızıyorduk sende dahil. Neden anne, babamızın kararlarını sorguluyor diyorduk değil mi? Oysa birgün aynı şeyin başımıza geleceğini hiç düşünemedik. Şimdi bakıyorum aslında en başından beri haklı olan Narin'di belki biz ona destek verip yanında dursaydık. Aynı şeyler bizim başımıza gelmeyecekti. Narin hakkını direnerek aldı. Ben bir mektupla kaderimi değiştirdim. Sende susarak."

Berfin, Burhan'ın söylediklerine tahammül edemiyordu nasıl bu kadar bencil olabilirdi nasıl hala sanki hiç birşey olmamış gibi davranıyordu.

"Burhan bize başından beri susmamız öğretildi. Aşiretti, töreydi hep bunlarla büyüdük. Üstüne sürekli şiddet gören bir kızkardeş gerçi Narin şiddet gördükçe ben korktum ama hiçbir zaman geri adım atmadı. Evet ben başında Berat ile Narin için verilen karara uymasını bekliyordum. Berat babamın seçimiydi. Onunda kabul etmesi lazımdı. Sonunda benim başımı yaktı. Seni de hiç bir zaman affetmeyeceğim en azından sen yanımda dursaydın. Anne ve babam ölürken bile gitmedim. Ben onları hiç üzmedim beni öylece kolayca gözden çıkarmalarını affedemedim."

Burhan kardeşini sabırla dinledi. Yine aynı noktadaydılar.

"Berfin babam Narin için hiçbir şey yapmadı. Evde sürekli üvey evlat gibiydi. Hatırlıyor musun birgün babam dövüp ahıra kilitleyip çıkardığında inşallah evlatlığım diye bağırmıştı abam bir daha kızıp bir daha kilitlemişti bu sefer aç da bırakıldı. Öbür gün burnunu havaya dikip çıkmıştı bunlarla beni yıldıramazsın demişti babama, annemiz babam yine bir şey yapmasın diye tutuyordu onu, bize bakıp zulme susan kör şeytandır demişti. Babam kendini tutamayıp yine dövmüştü onu biz hiçbir şey yapmadık söylemedik. Babam onu avluda bırakıp kimse kaldırmayacak dedi. Hiç birimiz elimizi sürmedik. Kendisi kalktı sendeleyerek gitti son basamakta gerçek ailem olmamanız için dua ediyorum diye bağırdığını hiç unutamıyorum ve biz gerçek ailesiydik yapılanı izliyorduk. Susan Narin değil bizdik. Evet kör şeytandık.
Sen yıllarca yapılana sustun. Narin için verilen söz sana döndüğünde aileni sildin. Bende kendim için seni, o yıllarca yaşayacağı her şey için savaştı. Biz ise hazır önümüze gelmesini bekledik. Narin evin hizmetçisi gibiydi. Sen pamuk prensesi bende prensi biz bunu hiç bir zaman sorgulamadık. Neden diye sormadık. Onun gibi olmaktan korktuk peki o hak etti mi? Hayır Berfin o da hak etmedi. Hak alınır Berfin. Narin hakkını söke, söke aldı."

Bakışlarını kız kardeşinde sabitleyip "Unutmadan sana şunu da söyleyeyim Narin'in evliliği de beklediği gibi olmadı. Orda da çabalamaya savaşmaya devam etti. Baba evinde pamuklara sarılmayan Narin koca evinde de sarılmadı."

Burhan'ın dedikleri ile sustu şuanda Burhan'a kızıp bağırıp çağırması lazımdı. Ama nedense içinden hiç birşey gelmiyordu. Ne yani Narin sonrasıdamı da çekmişti?

Narin kızına baktı düşüncelerini değiştirmeyeceği ortada idi...
*
*
*
"Peki Heja diyelim ki haklısın o zaman senin hayatının üzerinden gidelim. Sen baş kaldırmayıp sussaydın. Çekeceğin acılardan sen mi sorumlu olurdun? Yoksa Ağir mi?"

Bakışlarını kızından çekmeden "Bana sorarsan sen olurdun. Ve yaşadığın her şeyi hak etmiş olurdun. Berfin gibi onun seçimleriydi hayat şartları ve yaşadı. Bizim sadece biraz katkımız oldu."

Heja annesinin söyledikleri ile duraksadı.

"Anne sende lütfen şunu anla Berfin teyzem seni seven bir adamla ömür çürüttü aynı zamanda sevdiği adamın kardeşi, ablasına aşık bir adam. Bu kabullenmesi çok zor bir şey sizde bunu anlayın."

Narin artık anlıyordu bazen insanların tapularını yıkmak çok zordu şimdiki gibi!

"Heja! Berat hiçbir zaman bana aşık değildi. Sadece inat etti beni sevseydi bir kere karşıma çıkar aşkını ilan ederdi. Hiç bir zaman beni sevdiğini söylemedi. Verilmiş sözler vardı. O da karşısındaki adam Boran olunca geri adım atmak istemedi. Diğer bir gerçek Berat, Berfin'i sevdi. Berfin bir defa ona bu şansı verseydi görürdü, diyelimki Berfin'i sevmedi hiç mi onu sevecek biri olmadı. Neden hiçbir zaman ihanet etmedi. Berfin başka bir kadın oldu diyebilir mi? Yada bu konuda Berat'la ilgili tek bir kelime duyduk mu? Bazen insan gözünün önünde olana kör olur. Berfin gibi neyse bu konuda fikrini değiştirmeyeceğim ortada bir birimizin kalbini kırmadan gidelim."

Heja annesinin sinirlendiğini anladı sessizce kalkıp arkasından ilerledi.

Arabaya bindiklerinde kafası karma karışık haldeydi annesinin söyledikleri doğru bile olsa teyzenin yaşadıkları görmezden gelinecek gibi değildi.

Aklında kalan son soruyuda sormak istiyordu.

"Peki anne dedin ya Berfin teyzem seni orada bırakmıyacağımı biliyordu, birde bende onun kızı için neler yaptım. Sen onun kızı için ne yaptın."

Narin kızının sorduğu soru ile gülümsedi. O hiçbir zaman yaptıkları birileri tarafından hoş karşılansın doğru bilinsin diye yapmıyordu bildiği doğru üzerinde ilerliyordu!

"Sence Heja teyzen ve diğerleri seni orada bırakmıyacağımızı bilmiyor muydu? Bu kadar saf olma biz senin tepkini bekliyorduk. Eğer kocam aşkım deyip susup yerinde otursaydın. Sen kapımızdan çıktığın da seni öldü saymadık ama o zaman öldü sayar evimizde otururduk. Hiç kusura kalma bir kadın kendine öyle bir hayatı layık görüyorsa benim gözümde zaten ölmüştür. Onlarda bunun bilincindeydi. Senin de en başından kabul etmediğini biliyordum. İkinci soruna gelirsek sence neden sen ve Ağir elinizi kolunuzu sallayarak bizim konaktan çıktıktan sonra bir şey olmadı. Normalde onlardan bir kızın alınması lazım değil miydi. Berfin kimin yaptığını bilmiyor muydu? Neyse iyice düşün bakalım. Yoksa Berfin'in kızlarından biri kuma gelmeyecekmiydi. Gerçi kızı başkasına kuma gitti ama neyse şimdi iyice düşün. Kimin gücü neye yetti neler yaptı."

Annesinin söyledikleri ile duraksadı. Yine haklıydı.

Duran araba ile konağa geldiğini anladı. Arabadan indiği gibi duran diğer arabaları gördü! Arabalardan önce inen amcası Fırat indi sonra Hazar. Diğer arabadan ise Ömer Mirza ile amcası Roşan ve arkadan Zeynep indi. En son arabadan inenleri şaşkınlıkla izledi. Onların burada ne işi olduğunu bir türlü anlamadı.

Kapıda gelenleri karşılamak için duran babası ve abilerini gördü önce annesinin tepkisini merak ediyordu, Narin arabayı park etmeleri için çalışanlardan birilerine anahtarı verip Boran ağanın gözlerinin içine baka, baka ilerledi. Hiçbir şey olmamış gibi yanında durup gelen misafirleri karşıladı. Önde Hazar ilerleyip Heja'nın yanında durdu. Herkesin içeri geçmesini bekleyecekti. Ondan sonra Heja ile konuşmak istiyordu.
****
Ağir ise dün gece saatlerce düşünüp uyumaya karar vermişti. Önce annesini karşısına alıp konuşacak ona göre devam etme kararıyla gözlerini yumdu.

Ağir olduğu yeri görünce kaşlarını çattı ve mutfağa doğru adımlarını yönlendirdi.

Karısı yüzünde kocaman bir gülümseme ile elindeki sebzeleri doğruyordu. Onun mutfağa girmesiyle yüzünde ki gülümseme daha büyüdü, Ağir'in çapkın serseri bir gülüşüyle ona göz kırması kalbini durduracak gibiydi.

Ahh demesiyle Ağir kaşlarını çatıp ona baktı. Heja'nın parmağını tutmasıyla hızlı adımlarla ona ilerleyip parmağını tuttup ve suyun önüne götürdü.

Kaşları çatıktı.

Heja bakışlarını parmağına değilde kocasına verip, tepkilerini dikkatlice ona bakıyordu. Bazen kendisine olan hassasiyeti onu bile şaşırtıyordu. Gülümseyerek elini uzatıp onun çatık olan kașlarına götürdü ve iki parmağıyla onun çatık kaşlarını düzeltti.

İşaret parmağını kesmiști, karısının parmağını sarıp dudaklarınıa götürüp öptü.

Bakışlarını bir birinden çekmiyorlardı.

"Kendine dikkat etmemenden nefret ediyorum"

"kaşlarını çatman dan hoşlanmıyorum"

Bir birlerine olan sitemlerini ikisi aynı anda dile getirmişti.

Heja ona bakıp büyük bir kahkaha attı.

Ağir hiç beklemeden onu kendisine çekip sımsıkı sarıldı. Dudaklarını karısının kömür karısı saçlarına bastırıp "bazen benim sende gördüklerimi bir başkası görecek diye ödüm kopuyor"

Heja başını onun göğsünü yaslayıp "benim her şeyim bir tek sana özel"

Ağir bunu doğrular bir tınıyla "sen sadece bana özelsin" dedi elini tutup onu çekiştirirek mutfaktan çıkardı.

Heja'nın isyan edip "yemekler" demesiyle omzunun üzerinde ona dönüp isyan eden bir tınıyla "Ben buraya seninle daha fazla vakit geçirebilirmek için geldim. Sen ise geldiğimizden beri mutfaktasın"

Heja omuzlarını indirip alınmış gibi yaptı "sana kendi elimle yemek yapmak istedim"

Karısının yaptığı hareketle biraz duraksayıp ona döndü ve elini çenesine götürüp kaldırdı. Ona göre dünyada ki en güzel ton onun gözleriydi. Böyle keșfedilmemiș ve sadece ona özel gibiydi. Elinin tersini onun yüzünde gezdirip "Ben yaşadığımız her ana seninle yaşanmıșlık istiyorum."

Heja'nın kalbi tekli yordu. Ağir elini onun kesilen parmağına götürüp "tenine verdiğin zararda benim hissettiklerimi bilsen bir daha mutfağa girmezdin" elini karısının eline götürüp parmaklarını Heja'nın ince uzun parmakları arasından geçirdi ve yürümeye başladı.

Onu takip eden karısına bakmadan "biz gidip biraz gezelim, dönünceye kadar çalışanlar yemek yapar"

Heja kafasını olumsuzca sallayıp onu takip etti.

Dışarı çıktıkları gibi seyisin onlar için hazırladıkları atları gördü. Dudakları muzip bir şekilde kıvrıldı, eğlenir bir tonda "Ağir ağam galiba yine yenilmek istiyorsunuz"

Ağir tek kaşını kaldırıp "bundan çok emin gibiyiz"

Heja onun elini bırakıp kendinden emin adımlarla onlar için hazırlanmış atlara doğru ilerleyip atın yullarını seyisin elinden aldı ve elini uzatıp atın yellerini okşamaya başladı. Ağir'in birazdan söyleyeceklerine kızacağını bilinçinde "ateş aşkım beni özledin mi?" Ağir, ateş demekti. Heja bunun için atına ateş adını vermişti. Geldikleri çiftlik Ağir'in ona mehir olarak verdiği yerdi. Bunun için çiftliği daha benimsiyor ve kendisini konaktan çok buraya ait hissediyordu.

Ağir'in yanında aldığı hırıltılı nefeslerden yanılmadığını anlaması zor değildi. Alt dudağını ısırıp "Ben seni çok özledim"

Ağir daha fazla dayanamayıp "Heja attının bir kazaya kurban gitmesini istemiyorsan, sevgi gösterini ölçülü bir şekilde yap ve bunu yaparken de gözüme gözüme sokmaktan vazgeç"

Heja omzunu umursamaz bir tavırla sirkeleyip nazlanır bir şekilde "tamam" dedi ve ata bindi.

Ağir'de hızlı bir şekilde ata binip "hatun bugün seni yeneceğim" dedi.

Heja yüzünde kocaman bir gülümsemeyle "çok beklersin" dedi ve atını dört nala sürmeye başladı.

Ağir arkasından fısıldar bir şekilde "sen böyle mutlu olda ben her seferinde sana yenileyim" dedi ve Heja'nın yeteri kadar ondan uzaklaştığını düşünerek deh deyip atını sürdü.

Kısa süren bir yarıştan sonra Heja mutlu bir şekilde attan inip kahkaha atarak "yendim ben kazandım" dedi Ağir onun yüzünde gülümsemeye takılı kalıp attan indi. Atın yullarını bırakmadan ona doğru ilerleyip Heja'nın yanında durdu.

Atın yullarını bıraktı ve onun yüzünü iki eli arasına alıp derin bakışlarla ona baktı.

Karısının aşkla bakan gözlerinde kendisini görmek çok güzeldi.

Aldığı nefesin Heja'nın tenine değecek şekilde verip "Heja'min sen böyle mutlu olda ben hep sana yenileyim" dedi ve dudaklarını onun dudaklarına yaklaştırıp "Ağir bir tek sana yenildi" dedi ve dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.

Ağir gözlerini hafif aralayıp tavanla bakıştı. Gördüğü rüyaydı.

Geçmişleriydi.

Ağir ve Heja oldukları anlardı.

Yüzünü sıvazlayıp yatakta doğruldu. Bıkkın bir nefes alıp "alış Ağir, rüyalarda görmeye, onsuz yataklarda ve yabancı odalarda uyanmaya alış" dedi ve yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledi. Elini yüzünü yıkayıp aynada kendisine bakıp pişman bir tınıyla "sana yenilen Ağir, sana nasıl kıydı"

Banyodan çıkıp üstünü hızlıca giydi.
Sabah'ın erken saatlerinde aşağı indi. Amacı hazır kimse yokken kahvaltısını edip amcası için verilecek mevlüte gitmek istiyordu.

Mutfakta Elif ve Sultan'ı görünce kahvaltısını bahçeye istediğini söyleyip oraya doğru ilerledi.

Orda Keje'yi görmeyi hiç beklemiyor olsada gidip masaya oturdu, biliyordu artık yüzyüze bakmaya mecburlardı. Bir de amcasımdan nefret etsede ona emanet etmişti ölmeden. Omuzlarının sarsılmasından ağladığı belliydi.

"Ağlama insan her şeye alışıyor. Bunada alışırsın Keje! Amcamın gerçekten değerlisi idin."

Keje, Ağir'in sesi ile irkildi. Babasını gerçekten çok seviyordu hayatta en değerlisi o idi onuda kaybetmişti. Kafasını kaldırıp Ağir'e baktı. Onu teselli edecek belkide en son insandı.

" Ağir benim için bu hayatta ondan değerlisi yoktu, karşılıksız beni seven tek insandı. Şimdi kendimi ilk defa kimsesiz gibi hissediyorum. Babam çok iyi bir insandı. Umarım şimdi cennettedir. Onun için hergün dua edeceğim. Allah rahmetini ondan esirgemesin."

Ağir, Keje'nin söyledikleri ile duraksadı Amcası ne sevilmeyi hak ediyordu nede sevmeyi hele son yaptıklarından sonra cehenneme gideceğini düşünüyordu ona göre onun yeri anca orasıydı.

"Keje bence bu kadar iyi düşünme amcam o kadar iyi biri değildi. Gerçi senin duan ne kadar yararlı olur onuda bilmiyorum. Ama söylediklerinde tek doğru seni çok sevdiğiydi."

Keje daha babasının toprağı kurumadan böyle konuşulmasına öfkelendi. Herkesin iyi yanı kötü yanı vardı. Yargılamak Allah'a düşerdi kullara değil.

"Niye Ağir kendinden mi biliyorsun. Hani sende pek iyi biri sayılmazsın. Bak babamın en azından arkasından dua edeni var. Senin o bile olmayacak. Sen başkaları arkasından konuşacağına bence kendine bak. Hani sende pek iyi biri sayılmazsın."

Ağir on dakika insafa gelip Keje'yi teselli etmek istediğine pişman oldu. Duydukları ile sinirle soludu, bu kadın haddini fazlasıyla aşmıştı. Zaten hepsinden nefret ediyordu, konuştukça daha katlanılmaz olluyorlardı, buna bir son vermesi lazımdı.

"Keje bilmediğin şeyler hakkında konuşma acılı günlerinde kalbini kırmayayım. Amcam gider ayak hepimizin başını yakıp, öyle gitti. Bana sorarsan cehennemin en dip noktası bile ona fazla anladın mı?"
Sandelyesini itip gitmek için ayağa kalktı. Bu kadına fazlasıyla katlanmıştı.

"Neden Ağir?"

"Gider ayak intikam istediği için mi? Yoksa başını yaktığı için mi? Siz çok mu iyi insanlardınız. Hiç biriniz onu anlamadınız. Hiç bir zaman yanında olmadınız. Babam yaşadığı hiç bir şeyi hak etmiyordu."

Ağir şaşkınlıkla baktı Keje'ye o hiç birşey bilmediğini sanıyordu demek ki çoğu şeyden haberi vardı. Bir kez daha nefret etti hepsinden.

"Öyle mi Keje sen neyin ne kadarını biliyorsun. Amcamın neler yaptığı ortada, kendi yaptıkları için mutsuz oldu kendi korkaklığın bedelini ödedi. Hepsinin cezasını bana ödetti. Senin hiç birşeyden haberin yok."

Keje, Ağir'in söyledikleri başını kaldırıp Ağir'in gözlerinin içine baktı. Asıl hiç birşeyden haberi olmayan sazan gibi düşen oydu sadece yeni öğrendiklerini sindirmesi zaman alacaktı.

"Ben her şeyi en başından beri biliyordum. Babam her şeyi en başından bana anlattı. İntikam istiyorum dedi. Bende kabul ettim. Bunca yıl bana baktı büyüttü minnet borcum vardı sonuçta, koşulsuz yardım etmeyi kabul ettim. Allah var babam olmadığını hiç bir zaman hissetmedim. Sen mala mülke kanıp kabul etmeseydin. Eee son pişmanlık fayda etmiyor. Sonunda kazanan Babam oldu."

Keje'nin söyledikleriyle şaşkınlığı arttı. O dün üzülür diye evlatlık olduğunu bile söylemeyi düşünmüyordu. Ama Keje en başından her şeyi biliyordu, kendine lanet etti böyle bir oyuna düştüğü için.

"Demek her şeyi başından beri biliyordun. Pılını pırtını topla ve siktir ol git. Sana kötü bir haberim var. Amcam her şeyini bana bıraktı. Gerçi onları senle evlenmeme karşı vermişti. Madem kızı olmadığını biliyorsun. En kısa zamanda boşayacağım seni bakalım o zaman ne yapacaksın."

Keje, Ağir'in söyledikleri ile kahkaha atmaya başladı. Ağir kendini akıllı zannediyordu ama babası ondan kat ve kat akıllıydı.

"Ağir babam her şeyi zaten benim üstüme yapmıştı. Sadece buradaki şirketteki hissesi ile köydeki tarlalar onun elindeydi. Yoksa her şeyi ilerde elimden almaya çalışırsınız diye aylar önce üstüme yaptı. İstanbul'daki şirketti hisseler dahil. Onun üstünde kalanlarda yıllardır sizin ailenizden nesilden nesile geçiyor diye yoksa onlarıda benim üstüme yapacaktı."

Ağir Keje'nin ağzından çıkan her cümle ile sinir kirizi geçirecekti nasıl yapmıştı amcası, ona olan öfkesi, nefreti artıkça artıyordu.

"Sen ne diyorsun bee sırf beni kızdırmak için yapıyorsun. Amcam bu kadar ileri gidemez. Senide mahfederim anladın mı lan hayatımı siktiniz attnız. Sizin yüzünüzden ben sevdiğim kadından oldum. Yuvam yıkıldı. Bu nasıl bir nefret hadi amcamı anladım. Senin benimle alıp veremediğin neydi."

Keje, Ağir'in kudurmuş halini keyifle izliyordu, nedenleri o kadar çoktuki say, say bitmiyordu o sadece babası için yapmamıştı. Onu bir türlü sevmeyen Hazar ve Hazar'ın gönlünden çıkmayan Heja'ya için de vardı öfkesi, eline fırsat geçmişti ve değerlendirmişti. Ne yazık Heja savaşıp ayrıldı. Hazar ise duyduğu gibi yine Heja'ya koştu!

"Aslında Ağir sadece bunlar değildi. Madem her şeyi konuşacağız. Seni sevmediği mi hiçbir zaman sevmeyeceğimi biliyorsun. Ben Hazar'ı seviyordum. Ona aşıktım o da Heja'ya aşıktı. Her seferinde red etti beni, siz evlenince şehri terk etti. Bende madem ben mutlu olamuyorum, onlar da mutlu olamasın dedim. Ve sonuç seninle evliyim."

Ağir duydukları ile dehşetlere düşüyordu. Böyleleri için Heja'ya kıymıştı. Keje'nin gözlerine bakıp.

"O yüzden bakire değildin"

7100 kelime,

Heja alfa kadın yatak odası fikrini nasıl buldunuz.

Kadın giderken bile olay yarattı.

Berfin Mirakan

Narin Allah'ım her karekterim ayrı bir olay.

İki harcanan kardeş.

Ağir vazgeçmem diyor ama Heja ateş olsan cümrün kadar yer yakarsın diye onu püskürtmeyi,

Bölüm sınırı 2400 vote,

5000 yorum.

Twitter hesabım Jutenya_

Tik tok hesabım watpadjutenya_

İnstagram hesabım jutenya82

#azadsaruhan #mardinetutsak #jutenya #jutenyakitapları #așkadireniș #hejakarahan #hejakaradağlı etiketiyle her yerdeyiz.

Continue Reading

You'll Also Like

ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.8M 205K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
186K 9K 45
Zamanın avuçlarının beni ondan koparmasının üstünden günler, haftalar ya da aylar geçmişti. İçimdeki kor gün geçtikçe büyüyor ve beni biraz daha ona...
33.8K 9.3K 41
Bir varmış, bir yokmuşla başlar her aşk masalı ama her masalın sonu aynı bitmez, onlar eremez muradına. Hüsrana uğrayan aşkların sonunda bir şarkı...
858K 36.3K 26
Abimin arkadaşı akımını abimin arkadaşına uyguladım. Yaparken aklımdan geçen tek şey sürekli okuduğum kitaplardaki gibi olacak değil ya; Ayrıca tek b...