NIGHT CHANGES ~TaeJin~

By LilaEzri

163K 11.7K 33.9K

Taehyung'un oda arkadaşı olan Jin, Taehyung'un geceleri sık sık yurttan ayrılması yüzünden bir gün onu takip... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
1 Nisan'a Özel Final Bölümü
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45 - FİNAL -
Teşekkürler

Bölüm 21

3.6K 281 616
By LilaEzri

Taehyung'un son sözünden sonra Jin 12. odada tek kalmayı beklemiyordu. Etrafında ne Taehyung vardı ne de başka birisi. Karanlıkta yalnız başınaydı ve ne yapacağını bilemez durumdaydı. Odaya girdiğinde, daha doğrusu iteklendiğinde Taehyung arkasında kalmıştı.

Birkaç dakika öncesine kadar kapı kolunu çevirip odayı ardına kadar araladıklarında, Jin önden Taehyung'un gitmesi için beklemişti. Fakat Taehyung bakışlarını içeriye odaklayıp iki elini ceplerine yerleştirdikten sonra, başıyla Jin'in içeriye gitmesi için işaret yapmıştı sadece. ''Önce doktorlar, buyur.''

Jin içeride ne olup olmadığı belirsiz bu odaya baktıktan sonra ileri gitmesi gerekirken aksine geri adım atmıştı. Az önce bu işte birlik olduklarını belirten bir cümle kuran Taehyung'un anında satış yapmasını gülünç bulmadan edemiyordu. ''Neden sen de gelmiyorsun?''

Taehyung sıkıntıdan ceplerine kurulmuş olan parmaklarını hareket ettirmeye başladığında Jin onların hareketini görebiliyordu. Bir an önce odaya girip işe başlamak için sabırsızlanan Taehyung'un sesi, konuştuğunda bir çocukla konuşuyor gibi çıkmıştı. ''Çünkü doktor olarak ilk önce oraya senin gitmen lazım. Hastalar sonradan odaya gelir Jin.''

Jin aldığı cevabın ardından odaya tekrar baktığında, bu bakışı uzun sürmüştü. Karanlıktan korktuğundan değildi. Fakat bu odaya adım attığında sanki birisi tarafından kilitlenecekmiş gibi hissediyordu. Odaların bilinmezliği tarafından çekilirken, içerideki gizem tarafından kaybolacakmış gibi.

Jin'in bir süre hareket etmeyip içeriye bakar bir şekilde kalmasının ardından, Taehyung onu bu yüzden içeriye iteklemek zorunda kalmıştı. Aslında zor kullanmak istemiyordu fakat içeriye girince korkulacak hiçbir şeyin olmadığını bildiği için işi hızlıca halletmek istemişti. Küçük çocuklara yüzmenin, direkt suyun içerisine atılarak öğretilmesi gibi bir usul izlemişti kendince.

Jin'in iteklenmesinin sonucunda birkaç haykırış ve arbede yaşansa da, odanın içine itilip kapının kapatılmasından sonra her iki tarafın da sesi kesilmişti. Odanın ses yalıtımlarının bu kadar güçlü oluşunun azizliğine bir kere daha tanık olmuştu Jin. Her türlü ihtimale karşı yapmışlardı tahminince.

Şimdi ise odanın karanlığında bulunurken geri çıkmak için arkasına dönüp kapıya baksa da, buna yeltenmedi. Geri çıksa bile Taehyung tarafından tekrar iteklenip tekrar arbede yaşayacağından emindi. Üstelik bunlar olmasa bile alt üstü bir canlandırma odasıydı burası, en fazla ne olabilirdi ki?

Tüm iyimserliğini üzerinde toplayıp kontrolü elinden bırakmamaya çalışırken, odayı aydınlatmanın iyi olacağını düşündü. Düğmenin nerede olduğundan emin değildi ama illaki duvarda olurlardı. Bu yüzden kapıdan fazla uzaklaşmamanın getirdiği yararla duvara doğru elini götürdü. İlk başta sadece duvarın pürüzsüz yüzeyini hissettikten sonra parmakları bir şeye çarptıklarında, düğmeyi bulmuştu. Parmaklarını yukarı getirdiğinde, ışığı açtı.

Odanın içerisini gözlerini alan bembeyaz ışık doldurduğunda, gözlerini kısmak zorunda kaldı. Ardından etrafına bakabilmek için kollarını lambaya doğru siper etti. Fakat bir süre gözlerini açmaya çalışıp etrafa alışmaya başlayınca, kollarını yavaştan aşağı indirmeyi başarabilmişti.

Hafiften odayı incelemeye başladığında, buna hayret etmemek elinde değildi. Oda tasarımcısı her kimse, burasının olabildiğince gerçek durması için elinden geleni yaptığı belli oluyordu. Zira direkt karşısında duran doktor masasında bulunan dağınıklıkta bile bir doğallık bulunuyordu. En gereksiz duran eşyalar bile masaya konulmuştu. İçinden ''Detaylar önemlidir.'' diye içinden geçirdi Jin. Tasarlayan kişi de büyük ihtimalle böyle düşünmüştü.

Jin gözünü masadan aldığında sol tarafta yer alan dolaptaki birçok mavi, kırmızıdan oluşan dosyalara baktı. Hepsinin dış kısmında yer alan küçük beyaz kısımda bilmediği birçok terim yazıyordu. Bir an bunların gerçek doktor dosyası olup olmadığını merak etti.

Artan merakıyla beraber yürümeye başladığında, ayakkabı tabanının hafif yüksek olmasından kaynaklı sesi de odada yankılanıyordu. Kendisine ait olması gereken masasına doğru giderken buraya yavaşça alışmaya başladığını düşünüyordu. Rahatlama hissi yavaştan artarken, yürürken etrafa tekrar bakmaya çalıştı ve 12. odayı keşfetmeye odaklandı.

Odanın sağ tarafına incelediğinde oranın beyaz bir perdeyle bölünmüş olduğunu gördü. Perdenin arkasını göremese bile orada bir sedyenin bulunduğuna emindi. Bulunduğu oda aslında geçen girdiği oturma odası büyüklüğündeydi. Fakat odada bulunan askılık, eşya dolabı, evrak dolabı derken tıkıştırılan malzemeler yüzünden oda olduğundan daha küçük görünüyordu.

Aslında 12. odaya gerçekçi bir şekilde koyamadıkları tek şey, hastane kokusuydu. Normalde hastane odaları ilaç ve tıbbi malzemelerin belirgin kokusundan geçilmezken, burada koku namına neredeyse hiçbir şey yoktu. Fakat bundan şikayetçi değildi, hatta böyle bir kokunun olmaması daha iyiydi. Zira böyle bir kokunun varlığında bir süreden sonra midesinin bulanacağını hissedebiliyordu.

Oda çevresine tekrar göz gezdirdiğinde odada bir pencerenin bile bulunduğunu fark etti Jin. Pencerenin gerçek olup olmadığını anlamak için pencerenin sunduğu manzaraya odaklandığında bunu pek anlayamadı. Zira dışarıda ne esinti vardı ne de başka bir şey. Sadece bulutsuz bir geceye ait parlayan zerre küçüklüğündeki yıldızların beyazlığının doğallığı vardı.

Bu şekilde etrafı incelemeyi bitirip masanın etrafında dolaştıktan sonra masasının arkasındaki siyah sandalyeye oturdu ve beklemeye başladı. Sanki akşam nöbetine kalmış bir doktor gibiydi. Fakat bir o kadar heyecanı ağzında ve birazdan gelecek olan hastanın farklı istekleri olduğunu bilen bir doktor gibi.

Jin yerinde öylece dururken normal birisi gibi mi yoksa bir doktor gibi mi durması gerektiğini pek kestiremedi. Asıl doktorculuğu Taehyung'la beraberken yapması bekleniyordu fakat önceden role girmesi gerekli miydi, bilmiyordu. Etrafı incelediği süre boyunca yine birisinin onları izleyebileceği bir yer bulmaya çalışmıştı ama bulamamıştı. Bu müşteri konusu gittikçe kafasını karıştırıyordu.

Ellerini masaya koyup birleştirdiğinde parmaklarıyla oynamaya başladı, ne yapacağını bilememezlikten. Neyse ki o sırada yeterince beklemiş bir insanın sabırsızca kapıyı açmasıyla beraber Taehyung içeriye geldiğinde, Jin bir nebze rahatladı.

Ellerini masadan çekip üzerindeki önlüğün yakasını düzeltmeye çalıştıktan sonra kendisine doğru gelen Taehyung'a gözlerini kilitledi. Taehyung, kendine has dik yürüyüşü ve normale göre ciddi olduğunu gösteren kısık gözleriyle hiç hasta gibi görünmüyordu. Daha çok bilerek hasta gibi görünmemeye çalışıyor gibiydi. Gücü ve kuvveti gayet yerindeydi.

Taehyung, Jin'in masasının önünde duran krem rengi iki sandalye ve bu sandalyelerin arasında bulunan küçük masanın önüne geldiğinde, sandalyelerden birisine oturdu. Jin bu sırada güler yüzlü bir doktormuş gibi davranmak istediğinden, konuştuğunda gülümsemeye çalıştı. ''Merhaba, şikayetiniz nedir?''

Jin gülümsediği sırada aslında deneyimlerine dayanarak gittiği doktorların fazla gülümsemediğini, ancak kendisi gülümsedikten sonra hatırlamıştı. Zira bu kadar enerji ve mutluluk saçan doktorlar ancak sağlık ocağında çalışan doktorlardan oluyordu. Eğer büyük bir hastanede çalışıyor olsaydı hastaya bu kadar iyi muamele çekebileceğini hiç sanmıyordu. Böyle yerlerde daha çok, hızlı bir şekilde problemi çözdükten sonra kendisine gelen hastayı göndermeye çalışması gerekirdi. Bu yüzden şu anki ortam, kendiliğinden sağlık ocağı havasına dönmüştü.

Jin'in sorusunu bu sırada bir müddet düşünen Taehyung, Jin'in masasındaki kalemlerle uğraşmaya başladı. Jin onun tam olarak nasıl bir hasta rolü yaptığını bilmiyordu ama söz dinlemeyen türden olduğunu az buçuk anlayabilmişti.

Yüz ifadelerinden, duruşuna kadar sanki mekanı sahiplenmiş gibiydi. Uğraştığı kalemlerden bir tanesini çektikten sonra sonunda söyleyeceği şeyi buldu Taehyung. Güçlü duruşuna rağmen konuşurken sesi sitem edercesine çıktı. ''Bugünlerde kalbim çok ağrıyor. Bazen kafamdaki bir imge aklıma gelince kalbime bir şey saplanıyor gibi oluyor. Neyim var bilmiyorum.''

Taehyung bunu oldukça ciddi bir şeymiş anlatırken, Jin'in dikkati onun aldığı tükenmez kalemin ucuyla sürekli oynaması sonucu yankılanan tiz seslere kaymıştı. Taehyung bunu fark ettiğinde kalemle oynamayı bıraktı ve tekrar eski yerine koydu.

Jin bu hareketle kendisine gelince tekrar soruyu düşünmeye çalıştı. Evet, karşısında kalp sorunu olan bir hasta vardı. Kalp sorunlu hastalar genellikle dizilerdeki ana karakter söylediği için bunu gülünç bulmadan edemedi. Fakat yine de ciddiyetini elden bırakmadı. ''Stetoskopla kalbinizi öncelikle bir dinleyelim.''

Jin böyle demişti demesine ama daha önce birisinin kalbini hiç dinlememişti. Stetoskopun nasıl çalıştığını bile bilmiyordu. Kıyafetin üzerinden mi yapacaktı yoksa hastanın soyunması mı gerekiyordu, bu konuda bir sonuca varamadı. Bu yüzden ilk başta kıyafet üzerinden yapmanın daha iyi olacağını düşündü.

Buraya gelirken etrafa göz gezdirdiği için stetoskopun eşya dolabında olduğunu biliyordu. Ayağa kalkıp ne yapacağının veremediği bir aceleyle dolabı açtığında stetoskopu aldı. Genel kültür olarak hatırladığı bilgilerle stetoskopta bulunan iki ucu kulağına yerleştirdi. Yuvarlak çelik kısmını ise elinde tutarak Taehyung'un yanına gitti.

Taehyung'un da bu konuda pek bilgisi olduğu söylenemezdi ama sonuçta yaptıkları şeyde pek bir mantık yoktu. Önemli olan vücut dilleriydi bu yüzden Jin'in yaptığına karışmayarak onu izlemeyi sürdürdü. Hasta olmak daha kolaydı neticesinde. ''Bu sizin meslekteki ilk yılınız mı? Biraz telaşlı görünüyorsunuz.''

Jin kendisinin yanına gitmesiyle beraber ayağa kalkan Taehyung'a gergince gülümseyerek ''Ah, evet. Acemi heyecanımı mazur görün lütfen.'' dedi. Onun ileri sürdüğü iddiayı devam ettirmenin fena olmadığını düşünmüştü cevaplarken. Eğer deneyimli birisi gibi kendisini göstermeye çalışsaydı şu anki davranışları biraz abes kaçabilirdi.

İçinden ''Pekala başlıyoruz.'' dedikten sonra derin bir nefes aldı Jin. Elindeki yuvarlak ucu Taehyung'un soluk borusuna yakınlıktaki sol tarafına yapıştırdı. İlk defa birisinin kalbini dinleyeceği için tatlı bir heyecanlı beklentisi vardı. Fakat ucu Taehyung'a yapıştırıp bir süre öylece durduklarında Jin ancak boğuk sesler duyabildi. Duyduğu seslerin hiçbirinin kalp atışına benzer yanı yoktu.

Hayal kırıklığıyla stetoskopun ucunu geri çekip tekrar o bölge civarına yapıştırdığında Jin yine aynı sesleri duydu. En sonunda pes etmiş bir şekilde stetoskopu geri çektiğinde, bu işin nasıl gerçekleştiğine dair hafızasını yoklamaya başladı.

Kendisi doktora gittiğinde genellikle kalbini değil, sırtını dinlerlerdi. Fakat bunu bile tenine değecek şekilde yaparlardı. Jin, sorunun buradan kaynaklanabileceğini fark ettiğinde Taehyung'a şunu dedi ve ardından kulaklarındaki iki ucu da çıkardı. ''Soyunmanız gerekiyor.''

Bu cümle bir mesleki terim olarak gayet masum görünürken, 12. odada masumluk kırıntısı bile taşımıyordu üzerinde. Taehyung da bunu bildiği için bakışlarını aşağı indirdikten sonra bıyık altından sırıttı. Jin'in sonunda odanın kurallarına göre oynadığını görünce eseriyle gurur duymuştu. ''Siz nasıl isterseniz doktor bey.''

Taehyung bakışlarını kaldırıp Jin'in yüzüne odaklandığında yüz kaslarını gerdi. Onun aralıklı bir şekilde alnını gösteren kaküllü saçına baktığında, hafiften terlemiş alnıyla karşılaştı. Hızlı bir şekilde meydan okur gibi gömlek düğmelerini çözerken, Taehyung'un dikkatinden kaçmayacak bir şekilde Jin fark etmeden yutkunmuştu. Bu yüzden Taehyung, sonunda hızlı bir şekilde kurtulduğu gömleğini masaya fırlattıktan sonra Jin'in iyice yakınına gitti. ''Sizce de burası çok sıcak olmadı mı? Bence siz de üzerinizdeki fazlalıklardan kurtulmalısınız.''

Taehyung bunu demesinin ardından Jin'in arkasına yöneldi. Ona neredeyse sarılacak mesafedeyken kendisini ileri verdi ve bedenlerinin temas etmesini sağladı. Jin bu ani hareket ve arkasında hissettiği vücudun getirdiği irkilmişlikle şunu dedi. ''Ne yapıyorsunuz?''

Taehyung, o anda kimsenin onun yüz ifadesini görememesine rağmen dudaklarını ıslatıp başını hafiften geriye atmaktan kendisini alamadı. Jin'in bileklerinden başlayıp yavaşça ellerini onun vücudunda gezdirirken onun omzuna kadar geldi. Sert olmayacak fakat yeterince derin olmasını sağlayarak Jin'e dokunuyordu.

Jin üzerinde kıyafet olmasına rağmen Taehyung'un nefesi onun ensesine değecek yakınlıkta olduğu için arkasındaki Taehyung'un her hareketini hissedebiliyordu. O anda algılarının her bir noktası açık gibiydi. Etkileniyordu en ufak dokunuştan bile.

Gittikçe kırmızılaşan kulakları ve terleyen ensesi de bu duruma hiç yardımcı olmuyordu. Vücudundaki kan sanki birdenbire ısınmış gibi tüm vücudunun ateşlenmesini sağlayarak yüzüne de aksetmişti. Taehyung'un dediği gibi bir an önce üstündeki fazlalıklardan kurtulmalıydı. Fakat üzerini çıkartsa bile yine yanacağından emindi.

Ellerini Jin'in omzuna getirip parmak uçlarıyla orada gezinirken Taehyung derin bir nefes aldı. Heyecanlandığı ya da gerildiği için değildi. Nefes almasından dolayı gerilen vücudunun her hareketini Jin'in hissedebilmesi içindi. Kendi nefesini Jin'e verdiğinde yine onun hissedebilmesi içindi. Uzun süredir onun arkasındaymış gibi, buradan çıktığında bile yine kendisini hatırlamasını istiyordu. Fikren olmasa bile, en azından bedenen.

Ani bir hareketle yavaş fakat koyu hareketlerine ivme kazandırarak Taehyung önlüğü kavradı ve Jin'in aşağısına indirerek onun üzerinden çıkarttı. Ardından bir elini Jin'in omzuna sabitleyerek onun önüne doğru geldiğinde sanki yüzey üstünde kaymış gibi görünüyordu. ''Şimdi daha iyi olmuşsunuzdur.''

Jin üzerindeki önlüğün çıkmasına rağmen hala hararetinin devam ettiğini hissedince kravatının en tepesini tutup sağa sola çekiştirdi. Böylelikle kravatı hafiften gevşemişken elini ensesine götürerek oradaki ıslaklığı bir nebze gidermeye çalıştı. ''Teşekkürler, çok düşüncelisiniz.''

Jin bıraktığı stetoskopu tekrardan almak için masaya uzandığında, elleri çelik ucu tuttuğunda neredeyse serinlemişti. İlk tuttuğu zaman bu kadar soğuk olduğunu hissetmemişti işin garibi. Ya vücudu gittikçe sıcaklamıştı ya da stetoskop soğumuştu. Fakat şu durumda kendisinin sıcakladığı senaryo daha mümkün görünüyordu.

Eline aldığı stetoskopun iki ucunu tekrardan kulağına geçirip, önünde duran Taehyung'un çıplak üst gövdesine götürdüğünde karşısındaki beden buna hazırdı. Jin'in belirlediği noktada Taehyung'un bedeni ve stetoskop ucu birleştiğinde, Jin karşısından gelen sese şaşkınlıkla bakakaldı. Taehyung'un derin sesine rağmen bir o kadar tiz ve inlemeyi andıracak sese.

O kadar içten bir şekilde söylemişti ki Taehyung, Jin bu ses yüzünden içinin gıcıklanmasına engel olamadı. Özellikle karın bölgesinde başlayan gerilme hissi, aşağı inerek bacaklarına kadar onu ele geçirdi. İçinde kelebeklerin uçma hissini oluşturacak bir şekilde vücudunu ister istemez gerdi ve nefesini içine çekti.

Bu sırada Taehyung refleks olarak bir şeye tutunma ihtiyacı hissederek tekrar kendisini Jin'in önünde bulunca onun iki koluna tutundu. Göğsü nefes alışverişiyle beraber inip kalkarken Jin onun kalbinin bu kadar hızlı attığını duymayı beklemiyordu. ''İyi misin Taehyung?''

Taehyung, odada kendi isminin yankılandığını duyar duymaz Jin'in kravatını tutarak kendisine çekti ve neredeyse soluksuz bir şekilde konuştu. Kalbi hızlı atan birisine göre oldukça sakin ama bir o kadar tok çıkmıştı. ''Sana burada beni Vante diye çağırman gerektiğini daha kaç kere tekrar etmeliyim?''

Jin'i bir hışımla çekmesine rağmen yüzlerinin yakınlığından Taehyung'un gözleri, onun aralanmış pembe dudaklarına kaydı. O kadar pembe ve parlak görünüyorlardı ki Taehyung'un tek parmağıyla onun dudağında ruj ya da başka bir şeyin olup olmadığına bakası gelmişti.

Taehyung, Jin'in dudaklarından başlayarak onun yüzünü incelemeye başladığında, karşısında pürüzsüzlük bulmayı beklemiyordu. Zira ışığın onların yüzünü daha net gösterecek şekilde yansıması ve bu kadar yakın durmalarıyla beraber, Jin'in yüzünde kusurlar olması gerekirken bunların hiçbiri yoktu.

Yaşadığı kafa karışıklığıyla beraber Taehyung bakışlarını kaçırdıktan sonra kendisini geriye verdi ve geri sandalyesine dönmeye yöneldi. Jin'in güzelliği, az önce kravatı kavrayan Taehyung'a karşı galip gelmişti.

O sırada Taehyung kendisinin yaşadığı hislere odaklandığı için Jin'in ne yapmak üzere olduğunu fark edemedi. Bu yüzden olup biteni sonunda fark ettiğinde geç kalmıştı. Zira arkasını döndüğünde çoktan Jin tarafından masaya kıstırılmıştı.

Birkaç dakika öncesinde, Jin onun arkasını döndüğü sırada arkasından gelmişti. Ardından Taehyung'un sandalyeye oturacağı sırada üzerine gitmişti. Kendisinin onu yönlendirmesiyle beraber de Taehyung'un kendi masasına gerilemesine sebep olmuştu. Bu şekilde Taehyung kaçacağı başka yer yokmuş gibi Jin'in iki kolları arasında arkasını masaya dayamıştı. ''Ne oluyoruz?''

Jin gittikçe ona yaklaştığında iki eliyle birlikte Taehyung'u hassas olduğu çıplak belinden kavradı ve onu tuttu. Jin'in sıcak ellerini üzerinde hisseden Taehyung bir şey demeye kalmadan hızlı bir şekilde masa üzerine çıkmıştı. Kendi nefesi bu hareket yüzünden kesildiğinde Jin'in dokunduğu yerin yandığını hissetti.

Beline, özellikle çıplak bir haldeyken beline böyle dokunulması onu her zaman hassaslaştırıyordu. Jin ona bu haldeyken bir sürü soru sorsaydı hepsine teker teker doğru cevap verirdi.

Tüm vücudu bu temas yüzünden neredeyse şok olmuş bir şekilde Taehyung'un beynine nüfuz ederken, Taehyung fark etmeden vücudundaki kasları kasmaya başladı. Fakat nefes almaya ihtiyaç duyduğu anda gevşemesi gerektiğinden bu kısır döngüden çıkamıyordu.

İki bacağının arasındaki boşluğu artık Jin'in doldurmasıyla beraber, belinin hala Jin tarafından tutuluyor olması yüzünden Taehyung neredeyse onun üzerine yapışacaktı. O kadar huylanıyordu ki, Jin'in tek bir parmağını bile kıpırdatmasını istemiyordu.

Bu sırada Jin, karşısında vücudunu kasan bir Taehyung bulduğunda onunla sakince konuştu. ''Bir devlet memurunun iş sahasında ona bu kadar kaba davranmanızı hiç takdir etmedim. Biraz dayanın lütfen, kalbinizi dinlemeye hala ihtiyacım var. Eğer her stetoskop değmesinde bu kadar sorun çıkartacaksanız, benim de kendime göre bununla ilgilenme şeklim olacak.''

Taehyung'un çatılmış kaşlarıyla beraber daha ''Ne?'' diyemeden Jin boynundaki stetoskopun iki ucunu kulağına takmış ve soğuk uçlu tarafı Taehyung'un çıplak gövdesine yapıştırmıştı. Bu işi ne kadar uzatırsa, Taehyung'un o kadar sorun çıkaracağını anladığından hızlı bir şekilde yapmaya çalışıyordu.

Fakat Taehyung, vücuduna sert bir soğukluğun çarpmasıyla beraber gözlerini kapatıp küçük bir ses çıkartmaktan kendisini alamadı. Küçük seslerle ''Hmhh...'' derken sesi sanki sevişiyormuş gibi çıkıyordu. Her böyle oluşunda da Jin'in vücudu da sevişiyormuş gibi tepki veriyordu.

Bu yüzden vücudunda uyaran etkisi yaratan bu sesi tekrar duyunca Jin, ciddi bir havaya bürünerek kulaklarındaki uçları çıkarttı. Konuştuğunda sesi bir hatayı bir daha kaldırmayacak şekilde çıkmıştı. ''Bakın, eğer diğer sefere yine ses çıkartacak olursanız sizi susturmak zorunda kalacağım.''

Böyle demesine rağmen Jin, Taehyung'un tekrar minik sesler bırakacağını biliyordu. Bunun için yavaşça soğuk ucu Taehyung'un bedenine tekrar götürdü, fakat bu sefer dokundurmadı. Jin'in yavaş gelmesinden dolayı soğuk yüzeyi tekrar vücudunda hissedeceğini düşünen Taehyung, gözlerini sımsıkı kapattı. Jin'in dokunmamasına rağmen ister istemez tekrardan inleyince Jin'in kendisini tutması için geriye bir şey kalmamıştı.

Taehyung'la alt bölgelerinin birbirini tamamen hissedebileceği bir yakınlığa getirdi kendisini Jin. Karşısında gözleri hala kapalı duran Taehyung'a karşı dokunmak için inanılmaz bir istek duyuyordu. Bu isteğini dinleyerek kendi gözlerini kapattı ve karşısına yaklaşarak kendi dudağını Taehyung'un dudağına bastırdı. İkisinin heyecandan ıslanan dudakları birbirlerinin içerisinde hareket etmeye başlayınca Taehyung buna çoktan karşılık vermişti.

Jin bu sırada stetoskopu kavrayıp Taehyung'un bedenine götürdüğünde, onun tekrar kendi içerisindeyken inlediğini duymak istiyordu. İstediği de pek gecikmeden olmuştu. Bundan zevk almışçasına Taehyung'a öpücük verirken gülümsemeden edemedi. Kendi önündeki inleyişi kulağına melodi gibi geliyordu. Sürekli ve sürekli duymak istiyordu. Saftı sesi. Dıştan hiçbir şey katmadan sadece içindeki özü yansıtıyordu.

Bunun için kendine hakim olamayarak Taehyung'un vücudundaki her zerrede bu soğuk ucu gezdirdi. Her seferinde ikisi de nefes nefese kaldılar. Birbirleri içinde eridiler. Soluklandıklarında Jin tekrar bastırdı ve tekrar Taehyung'u inletti. Böylece Taehyung'un inlemesi bir noktadan sonra daha şehvetli bir hale dönünce bacaklarını Jin'in sırtına doladı.

Birbirlerinin dudaklarına asılmaktan ikisinin de başının döndüğü ve kendi dudaklarını kıpkırmızı yapmalarının ardından, Jin Taehyung'u nereye götüreceğini biliyordu. Stetoskopu masaya bıraktıktan sonra Taehyung'u belinden kavradı ve kucağında perde arkasındaki sedyeye götürmeye yöneldi.

Taehyung, Jin'in kucağında minicik kalarak sedyeye getirildiğinde perde arkasındaki büyük sedyeye bırakıldı. Sedye bu odaya özel olarak yapılmış olmalıydı çünkü normal sedyelerin aksine kısa veya dar görünmüyordu. Aksine iki kişinin sığabileceği büyüklükte yapılmıştı. Tam da odanın işlevine göre.

Taehyung'un kendi kucağından inmesiyle beraber Jin, sırtından aşağı inen her ter damlasının hareketini hissedebiliyordu. Bunun için üzerindeki kravatı iyice gevşetip başından arkaya attı ve gömleğinin düğmelerini hızlıca çözmeye çalıştı.

Nihayet son düğmesini çözdükten sonra gömleğinden kurtuldu ve onu yere attı. Ardından önünde duran Taehyung'a doğru yavaş bir şekilde yürüdükten sonra onun belini kavradı. Elleriyle yavaşça onu belinden yukarıya okşamaya başlamışken başını da Taehyung'un başına sürtüyordu.

Bir yukarı bir aşağı onun vücudunu okşarken, Taehyung'un boynuna bıraktığı her ıslak öpücüğü Taehyung'un vücudunda şok etkisi yaratıyordu. Jin, onun hassas bölgelerini geçen seferden bildiğinden nereye odaklanacağını biliyordu. Fakat bu durum Taehyung için neredeyse dayanılmaz bir duruma gelmişti. Kendisini sürekli ''Jin..'' diyerek inlemekten alıkoyamıyordu. Eh, Jin'in de kulağını dolduran bu sesle durması da pek mümkün görünmüyordu.

Bu yüzden Taehyung iki elini Jin'in boynuna sarmışken ister istemez onun omzunu tırmalamaya başlamıştı. Sürekli kıpraştığı için ve vücudunda kasılmalar hissettiği için göğsü sürekli inip kalkıyordu. Vücudunda hissettiği bu his yüzünden de Jin'in boynuna daha fazla yükleniyordu.

Jin ise hareketlerini olduğunca yavaş yapmaya çalışıyordu. İlk önce kokluyor, sonra öpüyordu, sonra tekrar başka bir yere geçip aynı işlemi yeniden yapıyordu. Taehyung, Jin'in ilk önce burnunu hissederken daha sonra dudağını hissediyordu. Ve boynunu bu kadar derinden koklayan birisinin başını refleks olarak itmek istese de, kendisini o anda buna o kadar muhtaç hissediyordu ki sesini bile çıkaramıyordu.

Vücudundaki ıslaklıklardan ve Jin'in okşamalarından vücudundaki tüm tüyler diken diken olmuştu. Sürekli hızlı bir şekilde nefes alıp vermekten artık başı dönüyordu.

Taehyung'un belki sesi çıkmıyordu ama tüm vücudu öylesine titriyordu ki, sızlanmaktan kendisini alamıyordu. Bir noktadan sonra sesi neredeyse ağlama sesine bile dönüşmüştü. Acıdan değil, zevkten.

Fakat Jin, karşısındaki bedenin kestirilemez bir hızda titrediğini fark ettiğinde durdu. Başını gömdüğü titrek vücuttan kendisini geri çektiğinde Taehyung'un nefeslerinin bile kesik kesik çıktığını, vücudunun sanki nefes almakta zorlanıyor gibi oluşunu gördü. ''Sen iyi misin?''

Taehyung bu soruya karşılık bakışlarını yerden alıp Jin'in gözlerine odakladı. Vücudu onun tam aksini söylüyor olsa da gözleri Jin'in tereddüt edişini gördüğü için sertleşmişti. Bu yüzden onu boynundan kavrayıp kendisine çekti ve alt dudağını öptü. Ardından öpmeyi bırakarak onun dudağını ısırdı ve kendisine doğru çekti. Doymuş bir şekilde görünmesi gerekirken, gittikçe susamış duruyordu. ''Devam et, Jin.''

Isırdığı dudağa tekrar asıldığında bu sefer onu incittiği için daha yumuşak davranmaya başladı Taehyung. Kendisi yavaşça sedyeye uzandığında Jin'i de bu şekilde kendisine doğru çekerek sedyenin üzerine çıkmasını sağladı.

Jin iki bacağını bükerek sedye üzerindeyken bir bacağı Taehyung'un bacak arasına girmişti kendiliğinden. O bacağını aslında diğer yöne alabilirdi ama bunu yapmadı. Aksine Taehyung'a daha fazla yaklaşarak iki kolunu onun başının yanına koydu. Bacağı böylece tamamen onun aletine değmeye başlamıştı.

Üstünde hiçbir şey olmamasına rağmen hala kulaklarından alev çıkarken Jin, Taehyung'un ıslak ve kendisini isteyen dudaklarına yapıştı. Nefes almak için aralıklı bir şekilde öpüşürlerken bacağını Taehyung'a doğru itmeye başladı Jin. Bu hareketiyle beraber Taehyung'un derin sesiyle beraber tüm vücudunun kasıldığını hissederken, elini aşağı doğru götürdü.

Pantolonu ince olduğu için Jin, onu hissetmek için fazla zorlanmamıştı. Yeterince kabarık ve olduğu yere sığmayacak gibi görünüyordu, Jin'in ellerindeyken. Hem bacağıyla hem eliyle Taehyung'un alt bölgesiyle ilgileniyordu. Ve onunla ilgilenirken bu sefer yumuşak davranmadı. Aksine sert bir şekilde bacağını ileriye doğru itip çekerken Taehyung'un sesinin yükselmesini sağladı.

O anda duyduğu her müzikten daha güzel olan insan sesi kendi kulağının dibinde yankılanırken Jin hareketlerini daha da hızlandırdı. Bir aşağı, bir yukarı hareket ederken Taehyung'un sesiyle ritmik bir tempo kazanmışlardı.

Fakat Taehyung gittikçe daha sert bir şekilde Jin'in omzunu tırnaklamaya başladığı için Jin'in canı yanmaya başlamıştı. Jin bu yüzden ellerini, Taehyung'un altından kaldırıp kendisini çizen ellere götürdü kendi ellerini.

Bu sırada bacağını aradan çekip Taehyung'un aletinin üzerine yerleştirdiğinde alta baskı yaparak dairesel hareketler çizmeye başladı. Etrafta dönerken ne zaman bacağının ucu tamamen Taehyung'un aletine denk gelse Taehyung kendisinden tiz bir ses çıkartmadan alıkoyamıyordu.

Taehyung'un verdiği tepkiyle parmakları tekrardan şahlanınca, Jin parmaklarını Taehyung'un parmaklarına doladı ve onları sedye üzerine doğru yöneltti. Taehyung'un elleri diğer zamanların aksine, ilk defa bu kadar sıcaktı.

Fakat Taehyung'un ellerini sımsıkı tutmasıyla beraber onun sesinin değiştiğini fark etti Jin. Bu sefer sesinin çıkmaması için dişlerini sıkmaya başlamıştı. Vücudunu kaskatı bir şekilde sıkarken bütün gücünü ellerinde toplamış gibi Jin'in ellerini de sıkıyordu. İkisinin elleri birbirleri içinde kenetlenirken, avuç içleri de ikisinin sıcaklığından hafiften damlacıklar oluşturmaya başladı.

Taehyung'un gözleri tamamen kapanıkken Jin, ona doğru eğildi ve sağ elini kaldırarak onun kenetlenmiş her bir parmağını öpmeye başladı. Her birine o kadar özen gösteriyordu ki, incineceklerinden korkuyor gibiydi. Derin ve uzun öpüyordu, Taehyung'un ellerinde izini bırakmak istercesine.

Taehyung ise kısık gözleriyle onu izliyordu. Jin'in kendi baş parmağından başlayarak serçe parmağına kadar her birini öperken. Jin'i izlerken nefesi tutulmuştu. Karşısındaki adam sanki her bir parmağına bir şey fısıldayıp yemin ediyordu. Taehyung'un haberi olmadan kendi aralarında bir anlaşma yapıyorlar gibilerdi.

Taehyung'un alnından bir damla sedye yastığının yanına düşerken, Jin onun sol elini kaldırıp aynısını diğer parmaklarına da yaptı. Fakat sol elindeki serçe parmağına kadar gelip onu öptükten sonra son olarak son imzasını bırakmak istedi. Taehyung'un serçe parmağını ağzının içine alıp ıslattığında, Taehyung tüm vücudunun titrediğini hissetti.

Bir parmağını Jin'in içinde hissediyor ve onun ağzında dolanıyor oluşu kalbini yerinden oynatacaktı neredeyse. O anda bütün parmaklarının Jin'in ağzında dolanmasını istemişti içinden gelen bir istekle. Sadece bir istekti ama hayali bile, bacaklarını kendisine doğru çekip artık dolduğunu hissettirdi kendisine.

Gözlerini tekrardan sımsıkı kapatıp en son derinden bir ses çıkardığında Jin'in tuttuğu iki elini de sıkılaştırdı. Vücudu bir anlığına hiç hareket etmeyerek, titremesini bıraktığında Taehyung aynı şekilde altından da bir şey bırakmıştı.

Jin diz kapağında bir ıslaklığın olduğunu hissederek bakışlarını Taehyung'dan aldığında ne olduğunu anlamıştı. Yaptığı onca harekete rağmen Taehyung'u neredeyse çıldırtacak dereceye getiren şeyin, onun parmakları olduğunu öğrendiği için buna şaşırmadan edemedi.

Elleri hala birbirlerine kenetliyken Jin onun sakinleşmeye çalışan bedenini manzara seyreder gibi izledi. Taehyung için ellerinin bu kadar özel olduğunu bilseydi, onları en başından doya doya öperdi. En başından hepsine gerekli muameleyi gösterirdi.

Yeni öğrendiği bilgiyi sindirirken kutsal bir şey öğrenmiş gibiydi Jin. Taehyung'un kapalı gözüyle şu anda bir şeyi algılamayacak haline bakarken, onun fark etmeyeceği bir şekilde avuç içini okşadı hafiften. Onun sakinleşmesini izlerken gülümsemeden edememişti.

Jin, Taehyung hakkında ne kadar bilgi öğreneceğini merak ediyordu. Açtı, hem de daha önce kimse hakkında böyle bir açlığı hissetmezken. Bu isteğinin bir sonu yoktu, eğer bu bir oyunsa sonuna kadar gidebilirdi. Her bölüm sonu canavarıyla savaşırdı, Taehyung'u öğrenmek için. Evet, Taehyung onun hayatındaki yegane oyunuydu.


Merhabalar, gelecek bölümlerde yeniden canlandırma odası görmek ister miydiniz? Eğer cevabınız evet ise, ne tür konseptler görmek istediğinizi rica etsem belirtebilir misiniz? Aklınıza gelen her şeyi çekinmeden söyleyebilirsiniz.🤗💞💖

Continue Reading

You'll Also Like

4.9K 629 40
Bütün küstah aşklara inat seveceğim seni -TEXTİNG + DÜZ YAZI-
4.9K 504 8
hoseook😝: bi ruya gordum ikiniz sevisiyodunuz [texting] hızlı update / yan ship: namgi
405K 14.2K 83
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
19.8K 3.4K 40
"Bileklerinde, ismim kazılıydı." min yoongi & jeon jeongguk | 130319.260419