Euphoria ❧ KookU

ibangtanyou által

497K 54.7K 49.8K

Tenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇 Több

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
Final Bölümü

25.Bölüm

8.7K 1K 852
ibangtanyou által

(Jungkook)

"Kemiklerimi kırmayıplanlıyorsun?"

Ona sımsıkı sarılmış olduğumu henüz fark edip istemsizce kollarımı gevşetip geri çekildim ve üzerimde uyguladığı etkinin geçmesi için bir süre bekledim.

"Barıştığımıza göre çık artık odamdan, uyuyacağım."

Utangaç ses tonu yuzunden bakışlarımı yüzüne çıkarma gafletinde bulunduğumda yeniden sıcacık bedenini kollarımın arasına alma isteğiyle doldum ve yüzüme aptal bir gülümseyiş yerleştirip onu izlemeye devam ettim.

"Jungkook, sen iyi misin?"

Karşıma geçip elini gözümün önünde aşağı yukarı sallayıp varlığını belli etmek istediğinde bileğini nazikçe kavradım ve elini aşağıya doğru indirdim.

Mantıklı bir şey söylemem gerektiğini fark ederek derin bir nefes aldım.

"Odamda kokulu bir mum yaktıktan sonra bunun sorumluluğunu almayı düşünmüşsündür herhalde," dedim.

"Ne gibi bir sorumluluk?"

Tek kaşını havalandırıp sorgular vaziyette bana bakan Jieun'un bileğine sarılmış parmaklarımı geri çektim ve onun yatağına gelişi-güzel bir şekilde oturdum. Dehşetle kocaman açılan gözlerini görmezden gelmeye çalışıyordum.

"Burada kalmayı planlamadığını söyle!"

Aslında tam olarak burada kalmayı planlıyordum fakat Jieun bana gözüne far tutulmuş tavşan gibi bakmayı sürdürdüğü için bu fikri hızlı bir şekilde zihnimden uzaklaştırdım.

"Korkma, sadece koku tamamen odamı terk edene kadar beraber vakit geçiririz diye düşündüm."

Nihayet bakışlarındaki dehşet yerini rahatlama hissine bıraktı ve bu durum beni bir miktar hayal kırıklığına uğrattı. Benimle aynı odada kalmanın nesi bu kadar korkunçtu?

"Çok uykum var ama."

Derin bir geçirip yatağı gözlerimle işaret ettim. "Uyu öyleyse, ben burada bir süre oturduktan sonra odama geçerim."

"Sen orada öylece otururken uyuyamam," diye hormudanan Jieun'a karşılık bıkkın nefesimi dışarı verdim.

Oturduğum yerden kalkıp pencereye doğru ilerlerken "ben biraz odayı havalandırayım, soğuk hava uykunu açar; sen de bize iki kahve hazırlayabilirsin," dedim.

"Kahveleri hazırlamak, pencere açmaktan daha zor."

Pencerenin kolunu kendime doğru çekip sağlamlığını kontrol etmeye çalışırken Jieun yeniden söylendi.

"Ama sen kolay olanı da beceremiyor gibisin. Pencereyi açabilmen için öncelikle kolu aşağıya doğru çekmen gerektiğini bu zamana kadar öğrenmiş olman gerekirdi."

Seok Jin'in, Jieun'un odasına bile girmeye cesaret edebilecek biri olduğunu bildiğimden pencereyi kontrol etme gereği duyduğumu ona açıklayamayacağım için yüzüme sahte bir gülümseyiş yerleştirerek Jieun'a döndüm.

"Burada bana laf sokmak yerine kahveleri çoktan hazırlamış olabilirdin."

"Neden ben hazırlıyorum?"

"Çünkü bu odadan çıkarsam kapıyı kilitleyip uyuyacaksın," dediğimde dudaklarını gülmemek adına birbirine bastırdı.

"Beni tanımaya başlamışsın," diyerek kapıya yöneldiğinde dudaklarımdan kısık bir gülüş firar etti ve pencerenin sağlam olduğundan emin olduktan sonra balkon kapısını da test ettim.

Gerçekten başım her türlü beladaydı ve hiçbiri yetmiyormuş gibi her an tetikte olmamı gerektirecek bir kıza tutuluyordum.

Harika!

Derin bir geçirip Jieun gelene kadar meşgul olacağım bir şeyler aramak adına çalışma masasına yöneldim. Dikkatimi çeken ilk şey kollarını kaldırmış, tombul yanaklı minik bir Jieun oldu. Fazla sevimli görünüyordu.


Yüzümde oluşan kocaman gülümseme eşliğinde dikkatimi çeken not defterine uzandım. El yazısının oldukça güzel olduğunu düşündüğüm not defterini gelişi-güzel bir şekilde inceliyordum fakat sayfalardan birinde duraksadım. "İlk öpücüğümü almak istediğim kişiler listesi" başlıklı sayfayı çevirmek istesem de ilk seçeneğin "Park Jimin" olması canımı sıktı. Sırayı Lee Minho, Ji Chang Wook, Lee Jong Suk gibi isimler takip ediyordu. Histerik bir şekilde gülüp defteri sertçe kapattığımda aklımda kocaman bir soru işareti belirdi.

Jimin zaten Jieun'un sevgilisi ise ona bir öpücükten daha fazlasını vermesi gerekmez miydi?

"Hadi yine iyisin, kurabiye de getirdim."

Not defterini cebime atarak Jieun'un kahve ve kurabiyelerin bulunduğu tepsiyi yere koymasını izledim.

"Oradan iki tane yastık alıp gelsene."

Renkli yastıklardan ikisini alıp Jieun'un yanına ilerledim ve birisinin üzerine oturup diğerini de hemen yanıma sabitledim. Ona olabildiğince yakın olmak istiyordum.

Yanıma oturan Jieun yüz ifademe bir süre onaylandıktan sonra "bir şey mi söyleyeceksin?" diye sordu. Hâlâ tek kaşım havada dururken bunu sorması oldukça normaldi.

Az öne cebime attığım not defterini yavaşça çıkardığımda "o neden sende?" diye telaşla elimdeki not defterine uzanan Jieun'a defteri vermemek için kolumu yukarı doğru kaldırdım. Yanımda oturduğu ve defteri alabilmek için üzerime doğru eğildiği için kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. Dizlerinin üzerinde yükselip hiddetle göğsüme tutunduğunda hızlı davranıp  defteri oturduğum yastığın altına sıkıştırdım. Bununla birlikte Jieun geriye doğru çekildi fakat bu çok kısa sürdü.

"Onu hemen bana vermezsen," diye duraksayan Jieun bakışlarını yüzümde gezdirdikten sonra "yanağını çok fena ısırırım," diye bir tehdit savurdu. Elleri şimdi omuzlarımdaydı ve bedeni bana doğru dönükken dizleri üzerinde duruyordu. Bu pozisyonda yapılabilecek çok az şey vardı ve bunlardan en mantıklısı sanırım yanağımı ısırmaktı.

"Çok acıtmazsın umarım," diyerek gülümsediğimde onu daha çok hırslandırdığımın farkındaydım.

"Defterimi ver," derken omzumdaki eli etimin bir kısmını yakaladı ve sert bir şekilde sıktı. Dudaklarımdan acıyla bir inleme dökülse de gardımı indirmedim.

"Bir şey soracağım sadece," dedim. Hâlâ omzumla boynum arasındaki bir noktayı sıktığı için yüzümü buruşturup dudaklarımı ısırdım. Aslında belinden kavrayıp kucağıma çekmekle onu bir süreliğine durdurabilirdim belki ama hem kendi akıl sağlığımı hem de sonrasında Jieun'un bana yapabileceklerini düşününce bu çok kötü bir fikirdi.

"Seni öldürmeden önce sor o zaman."

"Jimin ile ne zamandan beri çıkıyorsunuz?"

Jieun elinin baskısını bir anda azaltırken yüzündeki sinirli ifade yerini tuhaf bir üzüntüye bıraktı. Yavaşça geri çekilip kendi yastığının üzerine oturup elini bana doğru uzattı.

"Defteri ver, sorunun cevabını vereceğim."

Yastığın altından defteri tereddütle çıkarıp Jieun'un avucuna bıraktım.

"Jimin ile sevgili değiliz," dediğinde gözlerimi kocaman açtım.

"Ama sevgili olduğunuzu söylemiştin," dedim afalladığımı belli eden ses tonumla.

"Hayır. Sen sevgili olduğumuzu düşündün, ben de bunu bozmadım."

Soluklarım hızlanırken kaşlarım çatıldı ve bir süre sadece duyduklarımın doğru olup olmadığını düşündüm.

"Yani sen?" dedim ve küçük sarı defteri işaret ettim. "Orada ilk öpücük listesinde Jimin'i yazarken ona karşı..."

Cümlemin devamını getiremeden elini dudaklarımın üzerine bastıran Jieun'un göğsü hızla kalkıp iniyordu. "Defterimi nasıl benden habersiz okursun?" diye hiddetle soludu ve bir cevap vermeme fırsat bile vermeden gözlerini devirerek ayağa kalktığında yatağın üzerindeki hırkasına uzandı. Hızla ayağa kalkıp onu bileğinden yakaladım.

"Tamam sakin ol," dedim dudaklarımı ıslatarak. Ne hissedeceğimi ne düşüneceğimi bilmiyordum ama sadece böyle çekip gitmesini istemiyordum. "Sadece el yazına bakmak istedim. Tesadüfen karşıma cıktı o liste."

Jieun yeniden göz devirip yanımdan gitmek istediğinde önüne geçip omuzlarından tuttum.

Öfkesinin bana değil de Jimin'e olduğunu düşünüyordum ve bu beni fazla rahatsız ediyordu. Jimin onun karşılıksız aşkı olmalıydı.

"Bir daha bu konuyu asla açmam," dedim ciddiyetle. "Seni bu kadar sinirlendireceğini düşünemedim."

Jieun derin bir nefes alıp geriye doğru bir iki adım attı ve elindeki defter ile hırkayı yatağın üzerine attı.

"Uyumak istiyorum, sonra konuşuruz," diyerek kendisi de yatağa girip yorganını kafasına doğru çekti.

Aklıma gelen tek şey; birkaç gündür Jimin yüzünden mutsuz olduğu ve benim de üzerine tuz biber ekmiş olmamdı.

Madem sevgili değillerdi öyleyse Jimin, Jieun'u bu kadar çok üzecek ne yapmış olabilirdi?

Bir sevgili mi bulmuştu?

Şimdilik aklıma gelen en mantıklı seçenek buydu.

Yatağın üzerinden yavaşça yerdeki yastığın üzerine düşen not defterini alıp masaya doğru ilerledim. Ben odadan çıkana kadar Jieun'un o yorganın altından çıkmayacağından emindim.

Sessiz olmaya özen göstererek listede yazan isimleri tek tek silip tükenmez bir kalem aldım ve "ilk öpücüğümü almak istediğim kişiler listesi" başlığının altına kocaman tek bir isim yazdım.

Jeon Jungkook.

Ve odadan çıkmadan önce mırıldandım. "İyi uykular Jieun."

Ben geldim 🌸

Geçiş bölümü oldu bu tamamen spontane gelişti 💁🏻‍♀️

Bana kookU editleri gönderen okuyucularım var bu arada 🌸 Çok şirin bir davranış, çok teşekkür ederim bunun için 💙

Ayrıca sayemde kookU shipper olduğunu söyleyenler var 😁 Youtube'dan "Jungkook IU moments" diye aratın. Videoları izleyin. Başka bir şey demiyorum jdjsksk Gerisine siz karar verin 💁🏻‍♀️

Yeni bölüm için;
Vote sınırı:450
Yorum sınırı:500

Olvasás folytatása

You'll Also Like

857K 84.8K 64
Hayran kurgu #1 Ben sadece yeni bir başlangıç yapmak istemiştim. Hayatımın eskisinden daha da kötü olabileceğini nereden bilebilirdim ki?
249K 23.7K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
257K 13.2K 27
Jungkj: Endişelenme Bunu yalnızca biz bileceğiz Söz veriyorum Jungmr: Yalnızca biz. Hayran kurgu #185 Jungkook #48 Jeon Jungkook Texting
98.4K 5.9K 20
Bir masa, bir kağıt ve iki kalem... Küçük bir sözleşme... Kazanılması gereken bir itibar, sorumluluk alınması gereken bir bebek var. O kağıtta yaza...