Aşk'a Direniş

By Jutenya_

3M 158K 184K

Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'... More

Tanıtım
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. BÖLÜM
11. bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
Derde Héwí (kuma Derdi)
23. Bölüm
İnstagram Hesabımız
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
31. Bölüm( AŞK'A DİRENİŞ 2)
32. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
33. Bölüm (AŞK'A DİRENİŞ 2)
34. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
35. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
36. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
37. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
38. bölüm ( Aşk'a Direniş 2)

6. Bölüm

107K 5.5K 4.8K
By Jutenya_



Ağir gözlerini açtığında önce beyaz tavanı gördü, sonra etrafına bakınca hastane odasında olduğunu, anladı.
Yatağın yanındaki düğmeye basarak birilerinin gelmesini bekledi.

İçeri gelen hemşire ve doktorlar durumunu kontrol ettikten. Sonra ailesinin odaya alınmasına izin verildi. Başta Berat ağa olmak üzere herkes oradaydı.

Biri hariç; Heja...

Heja yoktu gelmemesine hiç ihtimal vermemişti Ağir.

Herkesle konuştuktan sonra Loran'a dönüp "Git yengeni çağır beklemesin" dedi.

Bir anda ortam değişti. Tüm sesler kesildi kimsenin verecek bir cevabı yoktu, çünkü Heja yoktu.

Ferman hışımla kardeşine dönüp.
"Heja yok" dedi.

Ağir derin bir nefes alıp verdi. Gözlerini açtı kapattı.
" Heja yok" diye tekrar etti.

Ferman'ın dudakları yukarı doğru kıvırıldı. Alayvari bir tınıyla "Evet yok " dedi.

Ellerini yumruk yaparak yerinde biraz dikleşti. Çektiği acı yüzüne yansısada "Nasıl yok, neden yok Ferman." diye bağırdı. Sesinin yüksek çıkmasıyla göğsündeki  ağrılar daha çok hissedildi.

Ferman Ağir'in hala Heja'yı sormasına bile şaşırıyordu. Ona göre Ağir bu hakkı kaybedeli,çok olmuştu.

Annesi Berfin hanım oğlunun yanına koştu. Ferman ise onun bu halini hiç umursamayıp Genzini  temizleyerek "Bildiğin yok Ağir, neden şaşırdın. Heja neden gelsin ki yada gelmesi için bir neden mi var ortada. Karını gönderdi Heja sana, taze karı koca hasret gidersin diye." sesinde ki tınıda ne kadar keyifli olduğu belliydi.

"Nasıl iyi etmiş değil mi?"

Ağir ona tiksinir gibi bakan abisine bakıp yüzünü buruşturarak "Heja'da benim karım Ferman. Heja neden yok dedim sana. O ilk onu görmek istediğimi bilmez mi , neden getirmediniz onu. Onun yeri benim yanım bilmez misin. Şimdi Ferman git karımı getir bana."

Ferman sinirle güldü hala karım demesine. Madem karındı Keje neden vardı? Biliyordu Heja silmişti Ağir'i.. Ağir sadece görmüyordu bunu.

"Ağır bişi soracağım sana gerçekten merak ediyorum. Madem karın Heja madem ilk uyandın onu görmekti istediğin. Neden Ağir neden vazgeçtin Heja'dan."

Berat ağa sinirle soluyordu. Dün Heja bugün Ferman! Artık kaldıramıyordu. Herkes sanki ona karşı durmak için vardı.

"Ferman" diye bağırdı berat ağa.

"Ferman aile arasına girme, onların sorunu bu bırak kendileri çözsün"dedi. Berat ağa.
Ferman karşısında kendisine resmen kükreyen babasına döndü. Tam da beklediği fırsattı bakalım Ağir dün olanları öğrenince ne yapacaktı.

"Baba dün Heja'yı zorlarken, bağırırken hatta tokat atarken aile arasın da demedin."

Ağir konuşulanları burnundan soluyarak dinledi. Heja'ya tokat atılmış! Zaten bu süreçte Heja  kendisini tartaklaşmıştı. Yeterli gelmezmiş gibi şimdi de ailesi tartaklıyordu.

"Ne demek oluyor bu!" Ferman duvara yaşlanmış onları izliyordu ama  diğerlerinden ses çıkmıyordu.

"Benim karıma baba sen nasıl el kaldırırsın. Bu yüzden gelmedi demek ki. Baba Heja ben yokken sana emanettim sen nasıl tokat atarsın ona." gözlerini abisine çevirip "Ferman git Heja'yı getir. Şimdi kimbiilir ne  haldedir."

Keje artık dayanamıyordu. Dün yaşadıkları üstüne Ağir'in uyanır uyanmaz Heja için hesap sorması, resmen tiyatro gibiydi. Karşısında kendisini yoksayması da çabası.

"Ağir " dedi.

"Evet Heja birilerine kızdığı için gelmedi. Ama o kızdığı kişiler biz değil sensin. Sana kızgın seni görmeğe tahammül edemediği için gelmedi.
Biliyor musun Berat babamla Heja sırf bunun için kavga etti. Dün konakta avaz, avaz bağırdı Ağir artık kocam değil diye. Berat babam onun için tokat attı senin biricik kıymetli Heja'na ama bak yinede getiremedi. Senin biricik kıymetli Heja'nı. "

" Hatta dur Ferman da gitsin Heja için. Ama sana kötü bir haber yine gelmeyecek . He-ja gelmeyecek anladın mı? Heja hiç umursamadı dün olanları. Hastane köşelerinde bekleyecek kocam yok diye inletti Amed'i; Dahası da ne bilir musun taze gelinin göz yaşları çok olur Keje ağlasın diye beni gönderdi. Sende şimdi yok Heja o yüzden şu bahanelerle gelmedi diye avut kendini." deyip arkasını döndü ve  sinirle kapıyı çarptığı gibi çıktı hastane odasından.

Berfin hanım Zilan, Loran kimse bu çıkışı beklemiyordu Keje'den.

Berat ağa Ağir'e dönüp.

"Oğul üzülme alışır ikisi de Heja'da gelir bugün. Dün tartıştık biraz, kırgınlığından gelmedi herhal. Ben gidince yaparım gönlünü."

Ağir dişlerini sıkarak dinliyordu onları. Heja dönmezdi geri. O hastane köşelerinde can çekişirken gelmemişti. Gerçekten silmişti onu. Silemez dedi içinden kıyamaz diyordu yüreği. Şuanda kendi, kendisini ikna etmeye çalışıyordu. İlk defa Heja'nın ondan vazgeçtiniği fark ediyordu. O onun için herkesi karşına alan kadın. Şimdi nasıl vazgeçerdi, Ağir Heja'nın sevdam dediği adamdı. Şuanda kendisi sorguluyordu. O Heja'nın yanında duramıyandı. En büyük yanlışı ona kendisi yapmamışmıydı. Şimdi ise yanın da olmasını istemek bencillik değilmiydi. Büyük bir nefes aldı. Duvarlar üstüne üstüne gelmeye başlamıştı. Bulunduğu odada ailesinden herkes vardı. Tüm sevdikleri ama en sevdiği yoktu. Hepsinin varlığı onun yokluğunu kapatamıyordu. Gelmiyorsa gelmesini istemek bencillik dedi fısıldayarak. Eve gidince görecekti onu yanından ayırmazdı bundan sonra nasılsa gidemez diyip kendisini teselli etti.

Ferman düşünen Ağir'e baktı. Biliyordu içindeki savaşı ama acımıyordu ona kendi eliyle yapmıştı.

"Seni kim vurdu" dedi.

Dünde merak ettiği sorunun cevabını istiyordu.

"Bilmiyorum" dedi Ağir.

"Bilmiyorsun?"

"Doktorlar çok yakından vurulmuş dedi. Üstelik vuran senin telefonundan ambulans istemiş. Yâni ölmeni istememiş göz dağı vermiş."

Ferman bu ailenin duyarsızlığına katlanamıyordu. Ne demek bilmiyorum. O kadar yakın mesafede vuranı görmemek için kör olmak gerekir.

" Ağir çocuk mu var karşında, yardım için gelen biri olsa bekler. Müdahale eder. Ama şansa bak arayıp gidiyor."

Ferman Ağir'in yattığı yatağa biraz daha yaklaşıp.

"Ağir kim yaptı, neden yaptı. Ne saklıyorsun bizden de bunu sana yapanı söylemiyorsun?"

"Ferman sen benim kararlarımı, ne zaman sorgular oldun. Gerçekten merak ediyorum kim olduğunu öğrensen ne yaparsın. Gidip hesap mı sorarsın? Yada sen de onamı sıkarsın?
Ferman gülerek baktı kardeşine.

"Ağir biliyor musun ne yaparım? Gidip hesap sorarım insan bişi yaptı mı sonunu getirmeli değil mi? Neden yarım bıraktı diye sorarım. Benim gözümde sen her şeyi hak eden birisisin. Yâni madem beni buralara kadar getirecekti neden yarım bıraktı. "

Berfin hanım karşısında birbirine, düşman gibi bakan kardeşlere baktı. Artık ne diyeceğini ne söyleyeceğini bilmiyordu?

"Yeter!"

"Gerçekten yeter! Hastane odasın da, birbirinize söylediklerinize bakın. Siz kardeşsiniz! Düşman değil. Utanmıyorsunuz değil mi?" evlatları kardeş değilde iki kan davalı gibi bir birine bakıyordu. Bu Berfin Hanım’ın sinirlerinin alt üst olmasına neden oluyor ve katlanamıyordu.

"Birbirinize sırt çıkmanız gerekirken, yaptıklarınıza bakın. Bir daha görmek istemiyorum böyle bir şeyi son olsun."

"Ana bu sen misin gerçekten. Ağir'in yaptıkları ortada nasıl sessiz kalmamı beklersin. Seninde sessiz kalman şaşırtıcı? Heja bizim kuzenimiz, ne halde olduğu ortada. Ve hepiniz o kadının durumunu görmüyorsunuz?" Yazık değil mi ,herşeyi boşver aynı şey bizim kardeşlerimize yapılsa sessizce durup izleyecekmiydiniz? " Ferman ailesinin bu kadar duyarsız olușuna tahammül edemiyor ve sindiremiyordu. Öğrendiğinde belki bir umut Ağir'in zorlandığını pişman olabileceğini düşünmüştü lakin gördükleri onu o kadar çok yanıltıyor ki?

"Ana ben yapamam burada olsaydım da sessiz kalmazdım. Şimdi de, Ağir benim gözümde şerefsizin teki. Ve ben böyle birinin yanında durmak istemiyorum."

"Oğul sessiz kaldım sanırsın. Bazen suskunluk en büyük tepkidir. Ben Ağir'e de babana söyledim. Heja kabul etmez dedim. Dinlemediler! Dinlemesinler. Dün gördün, bir kez olsun, Heja'ya gel demedim. Ağir sahip çıkamadı, çıkmasın da artık Heja gitmek isterse gidecek. Ben de elimden geleni yapacağım. Devamını Ağir'le Berat düşünsün."

"Anne Heja benim! Gidemez gitmeyecekte! Kimsede karışmasın artık. Biz aramız da çözeceğiz. Gelip gelmemesi de sizi ilgilendirmez. Eve dönünce Heja ile konuşacağım bırakın Heja ve ben karar verelim."

"Tamam Ağir ağa biz hiçbir şeye karışmayız. Bakıyorum senin hesap sormak için hala yüzün var. Ben de heyecan ile izleyeceğim Heja'nın o yüzü yerler de süründürmesini, yani  o zamanda siz karışmayın diyebilecek misin? "

"Ferman sen karışma, herkesi al ve git. Doktoru da gönder bir baksın ne zaman çıkabiliyorum. Polisi de karıştırma olay kapansın. Ben kendi işimi kendim hallederim."

"Tamam Ağir ağam ne demek istedikleriniz Ferman kulunuz için emirdir." Deyip öfkeyle kapıya ilerledi. Ağir'e diyeceği çok şey vardı. Zamanı geldiğin de yüzüne çekinmeden söyleyecekti. Kapıdan çıkmadan dönüp ailesine, gitmek için kafasıyla işaret verip çıktı.

Aileside Fermanın arkasından Ağir'le vedalaşıp gittiler.

Ağir onlar gittikten sonra yatağa uzanıp düşünmeye başladı. Bu hale gelmelerine sebep olduğu için kendisine lanet etti. Artık Karadağlı'ların kızlarını yanlız bırakmayacağını biliyordu. Heja tek olda belki dizginlerdi ama gücünün Karadağlı'lara yeteceğini hiç sanmıyordu. Mesaj net ve açıktı Heja o konaktan alınacaktı. Tek çaresi vardı o da Heja'nın gidememesini sağlamak. Sağ elini kafasına vurarak düşünmeye başladı. Heja gitmemeliydi. O Heja'sız asla yapamazdı. Belli bir aradan sonra pikeyi üstüne çekip uzandı. Sağlıklı düşünmesi için dinlenmesi gerekiyordu.

Hastanedekiler gidince Ağir'in yanında Keje ile Berzan kaldı.

Ferman ile Berat ağa yolda konağa kadar tartıştılar? Konağa da o sinirle döndüler...

Hastane de Keje Ağir'e ne kadar yakınlaşmaya çalışsa da Ağir tarafından görmezden gelindi. Keje'de bu duruma katlamıyordu. Evet kocasına aşık değildi ama ilgi görmek kabullenmek istiyordu.

Aradan üç gün geçtikten sonra Ağir hastaneden çıkıp eve döndü. Konağın kapısından girdiği gibi gözleri  Heja'yı aradı. Tabi kısa sonra bakışları boş geldi. Kendisini karşılamaya bile gelmemişti. İçine bir ağırlık oturdu. Şimdilik bunları düşünmeyecek yaralı olan bedeninin toparlanmasını bekleyecekti.

Üç gün ev de misafir derken geçti. Ağir geçmiş olsun ziyaretine gelenler yüzünden misafir odasında kalıyordu . Ağir'in gözleri sürekli Heja'yı arasa da bir türlü diline dökemedi. Artık kalabalık azalmış, tahammülü bitmişti Ağir'in. Annesini yanına çağırıp yemeğini Heja'nın getirmesini istediğini söyledi. Annesi de Ağir'in artık bişeyleri anlaması için gidip, Heja ile küçük bir konuşma yaptı ve onu  yukarıya gönderdi.

Ağir karşısın da elinde yemek tepsisi ile duran Heja'yı görünce özlem öfke, sinir bütün duyguları aynı anda yaşayayıp. Dahada çok çıkılmaza girdi. Heja ise sanki hiçbir şey yaşanmamış. Karşındaki yabancı biriymiş, gibi davrandı ve  Ağir'in yüzüne bile bakmadan tepsiyi Ağir'in önüne indirip kalkmak için hareket etti. Ağir karısının ona değmeyen bakışlarını onu görmezden gelişini sindiremiyordu. Heja'nın geri çekilmek için hareket etmesiyle kolundan tutup yüzüne doğru çekti. Ağir ilk defa Heja'nın gözlerinde olan öfkeyi iliklerine kadar hissetti. Heja ise Ağir'den gözlerini çekmeden bakmaya devam ediyordu. Kolunda ki el sanki diken gibi tenine batıyordu. Aklında o ellerle bir başkasına dokundu gerçeği... Sessizdi ve ondan tiksiniyordu. Dili aşkı gibi Lál olmuştu. Söylenecek hiçbir kelime onlara kefaret olamazdı.

İlk konuşan Ağir oldu.

" Neden gelmedin "

"Neden geleyim" diye anında karşılık verdi Heja.

"Ne demek neden geleyim Heja, nasıl gelmezsin. Beni hiç mi merak etmedin mi? Sana ihtiyacım olduğunu biliyordun. Kaç gündür evin içinde ben yokmuşum gibi nasıl davranırsın. Sevdiğin adamım ben  hiçmi halimi sorgulamadın" Heja kendisini çekmeye çalışsa da Ağir izin vermedi. Heja Ağir'in yüzüne umursamaz bir şekilde.

"Ağir ağa gelmem için bir neden mi vardı? Söyle, tek bir neden. Ben de niye gelmediği mi sorgulayım."

Ağir koyulaşan Heja'nın ela harelerine hayranlıkla bakıyordu. Öfkelendiğin de koyulaşırdı gözleri.

"Ben senin kocanım Heja bence bu yeterli bir neden."

Heja kafasını olumlu anlam da salladı. Dudaklarını buruşturup gülümsedi. Yüzünü Ağir'in yüzüne doğru daha yaklaştırıp ikisinin duyacağı bir tonda.

"Sen benim kocamsın! Madem sen benim kocamsın Ağir ağa Keje kim." Heja kuruyan dudaklarını yalayıp ıslattı. Ağir ise hasret kaldığı dudaklara, kadının yüzüne hayranlıkla özlemle baktı. Heja Ağir'in koyulaşan gözlerinden doğru yolda olduğunu biliyordu. Eğilip dudaklarını Ağir'in kulağına yaklaştırdı. Ağir şimdi Heja'nın nefesini boynun da hissediyordu.

"Ben sana söyleyeyim Ağir karın. Ben de karını yolladım bakıyorum da çok iyi bakmış sana. Yani benim gelmem için ortada bir neden yok." deyip hızlıca kendisini uzaklaştırdı Ağir'den

Ağir Heja'nın ondan uzaklaşması üşüdüğünü hissetti. Bir anda boşluğa düşmüş gibi oldu.

"Heja hiç mi merak etmedin beni, öldüm kaldım hiç mi umursamadı. Ya ölseydim hiç mi üzülmezdin?"

Heja büyük bir nefes aldı. Dalga geçer gibi gülümsedi.

"Olur mu Ağir hep dua ettim. Yaradana senin için dua ettim. Allah'ım o kadar kolay canını almasın. Sen o kadar kolay can verme diye dua ettim. Yaşadığı mı yaşamadan ölme diye dua ettim. Ahımı ahrette bırakmasın diye ellerim sürekli semaya açıktı Ağir.
Baksana sürekli aklımdaymışsın. Nankörlük yapma lütfen."

Ağir gözlerini yumdu, dişlerini sıkarak kıçırtattı. Yumruğunu sıkıp yatağa sertçe vurdu.

"Heja bu kadar mı, nefret eder oldun benden. Ben Ağir Heja, her şeyi, herkesi arkan da bırakıp geldiğin Ağir. Aşık olduğun adam bir ara uğrunda ölebileceğin insan sen benden vazgeçemezsin! Benden gidemezsin, bensiz yapamazsın. Heja kır inadını zehir etme bizi tamam bak ne dersen kabul. Affet artık."

"Ağir ben Heja herkesi her şeyi arkasında bırakıp gelen Heja! Hiç değmeyecek birine gelen Heja! Ve biliyor musun? Herkesi her şeyi, arkasında bırakıp geldiği, gibi senide arkasında bırakıp gidecek olan Heja. Affetmem Ağir affetmem! Sana başından söyledim olmaz dedim. Kaybedersin dedim. "gözlerini Ağir'in mavi gözlerine kenetleyip.

"Ve kaybettin Ağir!"

Ağir duydukları ile Heja'nın iki kolunu tutup kendisine çekti. Biraz daha sıkıp hayran olduğu Elalara öfkeyle baktı. Şimdi ikiside bir birlerinin gözlerin de olan öfkeyi görüyordu. Ağir yaptığı hareketle ağrıyan göğsünü umursamadı.

Giderim diyordu değil mi giderdi de!

Ağir bunu kabullenmek istemiyordu? Heja'sız yapamazdı. Eksik yarım kalırdı.

Heja kollarını çekmek istedikçe Ağir daha sıkıyordu. Bütün öfkesine rağmen göğsüne yaslayıp kokusunu içine çekmek istiyordu.

"Heja ben sensiz yarımım, ben sensiz ölürüm. Ağir Heja'sız Heja'da, Ağir'siz olamaz anla. Bir gün affedeceksin ve ben o günü bekleyeceğim sen de anlayacaksın."

Heja güldü, adamın boş çabasına güldü. O da çok yalvarmış çok direnmişti.

"Ağir ben mahşer gününe kadar bekleyeceğim. Allah'ım ben affetmedim, sende affetme diye. Sen kalkmış bana affedeceğin gün diyorsun. Bak bana Ağir ağa andım olsun seni hiçbir zaman, affetmeyeceğim diye,sen de bunu unutma!"

Ağir Heja'yı iyice kendisine çekip göğsüne yatırdı. Heja'nın debelenişleri göğsünü ağrıtsada dayanmaya çalıştı.

"Heja gel bir kaç gün gidelim buralardan. Ben afettiririm sana kendimi. Sen kıyamazsın bana. Her şeye yeniden başlarız."

Heja duyduklarının saçmalığına ağlamak ve gülmek istiyordu. Psikolojisi o kadar bozulmuştu ki artık ne yapacağını bilmiyordu.

"Ağir kurşun kalbe yakın geldi diye biliyordum. Galiba yanılmışlar kafana gelmiş. Ben ne diyorum sen ne diyorsun adam. Biz bittik tükendik anla bizden artık hiçbir şey olmaz."

Ağir Heja'nın söylediklerini duymak istemiyordu. Zaten söylediği hiç birşeyi kabul etmiyordu. Bir eliyle Heja'nın iki elini tutup arkasında birleştirdi. Diğer eliyle kafasını iyice göğsüne bastırıp saçlarını öptü. Kokusu çiğerlerine bayram getirmişti çoktan. İnler gibi fısıltılı sesiyle
"

Heja Ağir sensiz öksüz diyorum. Yolunu kaybetmiş diyorum. Nefes alamaz diyorum, neden anlamıyorsun."

Heja onun söylediği hiçbir şeyi dinlemek istemiyordu. O da kulaklarını sağır etmişti Heja'ya "Ağir bırak beni!"

Ağir şimdi bırakırsa onu elinden komple kayıp gidecekmiş gibi hissediyordu. O yüzden göğsünden hiç ayrılmasın istiyordu. Göğsünde ki yaranın acısıyla "bırakmam" dedi inleyerek.

"Bırakmam, bırakırsam gidersin." şişen göğsünden onun derin nefes aldığı belliydi.

"Yaralıyım ben yaralarımı sarmana ihtiyacım var. Zaten hastaneye de gelmedin. Hem bana ne olduğunu merakta etmedin."

Ağir bir çocuk gibi sızlanıyordu. Sanki ihtiyacı olan şevkatı sadece ona Heja verecekmiş gibiydi.

Heja ise ne ellerini kurtara biliyordu. Nede kafasını Ağir'in göğsünden çeke biliyordu.

"Ağir bırak beni istemiyorum yakının da olmak filan. Bizi bu hale sen getirdin. Şimdi de sonuçlarına katlanmak zorundasın."

"Ben yaptım bırak düzelteyim. Ne istersen kabulüm. Yeter ki affet ben sensiz yapamam."

Heja çırpınmayı bırakıp bakışlarını Ağir'e çevirdi. Ağir Heja'nın bakışlarını farkedince tutuşunu biraz daha gevşetti.

"Ne istersem mi?"

Ağir Heja'nın ne istediğini bildiği için kafasını olumsuz anlamda sallayıp.

"Boşanma hariç! Ne istersen."

Heja Ağir'in gevşeyen tutuşu ile kafasını biraz daha yukarı kaldırıp. Ağir'in gözlerine baktı. Uzamış sakallı yüzünü inceledi. Çok özlemişti onu, hastaneyken ona gitmek isteyen ayaklarına nasıl lanet etmişti. Bakışlarını Ağir'in yüzünden çekip boynuna götürdü. Ağir'in bu hareketle yutkunduğunu adem elmasının hareket etmesinden anlıyordu. Gömleğinde ki kan lekelerini görünce gözlerini irice açtı. Yarası kanıyordu. Hızlıca ellerini çekmeye çalıştığında Ağir'in tutuşu yüzünden ellerini kıpartamadığını fark etti.

Telaşla kafasını sallayıp "Ağir yaran kanıyor. Bırakma ellerimi bir bakayım. Dikişlerin açılmış olabilir."

Ağir içindeki umutla Heja'nın ellerini gevşetti. Onum için teleşlanmıştı bu bile ona yeterdi.

Heja ellerini hızlıca Ağir'in kanlı gömleğinin düğmelerine götürdü. Titreyerek ilk düğmeyi açtı. İkinci düğmede elleri donup havada kaldı. Gözünden bir damla yaş aktı. Bakışlarını havada kalmış elleri ile Ağir'e çevirdi.

Ağir de onun havada kalan ellerine bakıyordu. Gözlerini Heja'ya çevirince gözlerinden akan yaşları gördüğünde içi burkuldu. Sesli bir şekilde yutkunuşu titreyen dudaklarını ağzını açıp kapatmasından bir şeyler söyleyeceğini anlaması zor olmadı.

"O o-o-ddaa kendi elleri ile açtımı gömleğinin düğmelerini. Ben o gece bunu çok düşünmüştüm."

Titreyen dudakları kekeleyerek konuşmuştu. Ağir yutkundu gözlerini kapattı. Onu bu hale kendisi getirmişti. Hayır demek istedi. Sonrasında gelecek olan sorularla daha çok canı yanacaktı. Sustu!

Heja ellerini yere indirip oturarak geri, geri gidip ondan uzaklaşarak sırtını duvara dayadı. Bir eliyle göz yaşını silip kafasını olumsuzca sallayıp sessizce fısıldar gibi "oda açmıştır "diyip ayağa fırladı yine de Ağir duydu.

Ayakta önce sağa sola baktı. Sonra akan gözyaşlarını tekrar sildi. Dudaklarını ıslatıp.

" Ben karını çağırayım gelip pansuman yapsın yaran kanıyor. Mikrop kapmasın. " Deyip kapayı doğru ilerledi.

Ağir'in gitme demesini duymadı. Kapıyı açıp dışarı çıktı. Biraz hava alıp kendisine gelmeyi bekledi. Bu duruma düştüğü için kendisine kızdı. Merdiven başından Elif'e seslenip. Keje'nin ilk yardım çantasıyla yukarı çıkıp Ağir'e pansuman yapması gerektiğini söylemesini isteyip tekrar çıktığı odaya girdi daha ona söyleyecekleri bitmemişti.

Ağir kanayan yarasına baktı. Heja'nın gözlerinde gördüğü kadar acıtmıyordu canını onun.

Kapının açılıp içeriye tekrar Heja'nın girmesi ile şaşırdı. Biraz önce gömleğinin ikinci düğmesini bile açmamıştı oysa, söylediklerinden o an bile ne düşündüğünü anlamıştı.

"Ağir ağa yaranı sarmak için karını çağırdım. Birazdan gelir." çenesini kaldırıp kendinden emin bir tınıyla "Ben de yarım kalmış konuşmamızı bitirmek istiyorum."yüzüne dağılan saçlarını kulağının arkasına koyup
"

Ağir yüreğini benden başka kiminle ısıtıysan git onda ara dermanınıır;zira Benim yüreğim de yarana ilaç olacak derman yok artık." gözünde ki yaşı silip "Beni kimin için yarı yolda bıtaktıysan git onda ara çareni.Benim yüreğim zemheri bir kara kış geldi bundan sonra benden artık sana ne dert ne de derman olur."

Ağir Heja'nın ağzından çıkanları sessizce dinledi. Biliyordu onun yaraları Ağir'in göğsünde açılandan daha derindi.

"Ağir sen benden af yada şans dileme! Kendinle Keje'ye bir şans ver. Onu sevmeye çalış nasıl olsa bir ömür onunla geçireceksin." Deyip arkasını döndü. Ağir'in yüreğine bir taş oturdu. Nefesi kesildi.

"Heja" diye öfkeyle bağırdı Ağir.

"Benim ömrümü geçireceğim tek kadın sensin. Sende buna alış. Bunu kabullen."

Heja umursamadan odadan çıkmak için ilerledi. Onu dinlemeyi ona merhamet etmeyi düşünmüyordu.

Ağir ise söyleyeceklerinin onu durduracağından emin bir şekilde

"Heja beni vuran kim biliyor musun? Hiç merak etmedin kim diye sormadın." Ağir gözlerini kısıp keskin bir tınıyla "Beni vuran Murat Heja Murat Karadağlı! Haaa eğerki diyorsun illa bu odadan çıkıp gideceğim  aşireti toplayıp beni kimin vurduğunu söyleyeyim!"

Heja duydukları ile duraksadı. Yavaşça gülümseyerek arkasını döndü. Biraz önce yaşadığı psikolojiyi atlatmış gibiydi! Demek Ağir'i vuran abisi Murat'tı. Yüzündeki gülümseme büyüdü. Ağir'de şaşkınlıkla izliyordu Heja'nın tepkisini.

O üzülür diye bekliyordu. Ama Heja aksine, mutlu görünüyordu.

"Ciddî misin" dedi sevinçle.

Ağir kaşlarını çatararak. " Evette sen,neden bu kadar sevindin!"

Heja kahkaha attıp gülümseyerek "Ne demek neden bu kadar sevindin! Ağir onlar benden vazgeçmemiş, demek. Artık sen düşün istersen?"

"Ben düşündüm Heja. Eğer gitmek gibi bir hayalin varsa unut. Konağın kapısından çıktığın gibi, beni vuranın Murat olduğunu aşiretler öğrenir. O zaman olacaklara ben karışmam!"

"Ağir yapamayacağın şeyler söyleme istersen. Eğer söylemek gibi bir niyetin olsaydı? Başından söylerdin. Murat sana ne dedi? Bakıyorum eteklerin tutuşmuş. Hayırdır! Ağir ağa bakıyorum artık tehdit de eder olduk. Neyse keyfimi bugün hiçbir şey bozamaz artık. Sen ne yapacağını düşün. İyice dinlen, nasıl olsa lazım olacak." deyip gülümseyerek keyifle çıktı odadan.

Ağir, Heja'nın arkasından boș boș baktı. Murat kardeşini alacağını söylemişti. Ağir başta ailesi affetmez diye düşünmüştü. Demek ki Heja'dan vazgeçmeyip affedeceklerdi. Dahası tetiği çekmeden önce Boran Karadağlı'nın selamı var deyip sıkmıştı. Offflayıp elini kafasına götürüp sıktı. Kafası gittikçe karışıyordu.

Heja gittikten kısa bir süre sonra Keje elin de ilk yardım çantasıyla odaya geldi. Ağir'in yanına geçip oturdu sessizce, önce çantadan ilk yardım malzemelerini çıkardı. Sonra Ağir'in kanamış yarasına bakmak için gömleğini çıkarmaya karar verip ellerini uzattı. Ağir'in aklına biraz önce Heja ile yaşadıkları gelince Keje'nin ellerini hava da tutup. Onun gömleğinin düğmelerini açmasına izin vermedi. Heja'nın o halini hiçbir zaman unutmayacaktı. Keje'ye bakıp devamının kendisinin yapabileceğini söyledi ve çıkmasını istedi. Keje öfkeyle ellerini çekip ona bir cevap vermeden çıkıp gitti.

Heja ise yüzünde gülümseme ile önce odasına gittip elini yüzünü yıkadı ve  üstünü değiştirdi. Sonra da odasından çıktığı gibi aşağı indi. Mutfağa girdiğinde içer de olanlara keyifle "ne yapıyorsunuz," diye sordu?

Keje  biraz önce Ağir'le yaşadıklarını sindiremeden. Heja'nın keyifle içeri girmesine sinir oldu. Gerçi
sesinden ne kadar keyifli olduğu belliydi Heja'ya öfkeyle döndü.

Heja o an farketti, Keje'yi ama bugün keyfini kimse bozamazdı. Keje bile;

"Hayırdır" dedi Keje ellerini kurulayıp.
"Bakıyorum pek bir keyiflisin. Ağir'le olan sorunların çözülmüş gibi, yanından bu kadar keyifli gelince; galiba hasret giderdiniz. Hastaneye gelmem ayakları ama, hemen ilk görüşte yelkenler inmiş gibi. Sende haklısın yakışıklı boyu posu yerin de söylesene Heja ne söyledi bu kadar mutlu oldun?"

Heja gözlerini yumdu. İçinden tekrar, tekrar öfkenleme, sinirlenme onlar buna değmeyecek insanlar dedi. Büyük bir nefes alıp.

"Keje sana tek bir kelime ile cevap vereceğim. Bana sorarsan bütün sorulan sorulara cevap olacak bir kelime. Hatta atomun parçalanmasından sonra keşfedilmiş en büyük şey hatta çevremizdeki bütün gereksiz soruların cevabı; Sanane Keje, sa-na-ne bak senin gereksiz bütün sorularını başımdan savuruyordu. Anladın!"

Keje sinirle soludu resmen onunla dalga geçiyordu. Ne demek sanane o da bu evde yaşıyordu. Onu sürekli görmemezlikten gelmesi canını sıkıyordu birde herkesin Heja'yı sevip sayması toz kondurmaması ayrı bişiydi. Artık katlanamıyordu birde Ağir'in Heja diye diye hastane de hergün tekrar tekrar söylenmesi canına tak ediyordu.

"Öyle diyorsan, ne bileyim öyle mutlulukla inince dedim. Kesin bunlar barıştı, eee biliyorsun Heja! Ağir ikimizin kocası artık sorunların çözülmesi lazım. Yarın aşiret çocuk ister. Berat babam torun! Ben de dedim. Artık odaları bir sırasına koyalım. Ne dersin Heja! Sen de alış yani nasılsa artık ben de hayatındayım bu konaktayım. Mutlu olalım istiyorum. Sence de Heja haksız mıyım?"

Heja bu konakta duyduğu çoğu şeyleri duymamak için nelerini vermezdi. İnsanoğlunun dili kemiksiz di ağzına geleni söylüyordu. Bazen birinin ağzından çıkan kelimeler, bir başkasının ölümüne sebep oluyordu. Keje'nin ağzından çıkan her kelime ile Heja'nın içinde tekrar, tekrar Ağir ölüyordu. Heja dişlerini sıktı sinirle soludu şimdi bu densiz kadının saçını başımı yolmak vardı. Ama değmezdi, tekrar büyük bir nefes aldı. Ona bu hayatı reva gören herkesten nefret ediyordu. Özellikle Ağir'den.

Loran, Zilan ve Elif şaşırmış bir halde izliyorlardı onları. Kimse Keje'den böyle bir şey beklemiyordu. Yaptığı edepsizlikti ne demek odalar ne sıra bunlar dile getirilecek şeyler miydi? Ar damarı olmayınca dilden kolay dökülüryordu.

"Keje biliyor musun umrumda bile değil. Sen oda günlerini kendine göre ayarla. Kocan hergün sana gelsin. Her gece sende kalsın. Ben senin gibi midesiz değilim kusura bakma! Başka bir kadının koynuna girmiş bir adamı koynuma alamam. Ağir benim kocam değil. Hatta hiç bir şeyim değil. Yapacağın çocukta, koynuna alacağın adam da beni ilgilendirmez. Hatta biliyor musun ne yap; kocan ileşince, al bir tatile olmadı balayına çık. Hem istediğin gibi çocuk çalışmaları yaparsın. Orada kimse sizi rahatsız da edemez. Senden rica ediyorum bu süreçte benden uzak dur. Benim için Ağir senin odana girdiği gibi kocam olma sıfatını kaybetti."

Keje Heja'nın öfkelendiğini fark ediyor ve bundan keyif alıyordu. Zilan ikilinin tartışmalarını keyifle izledi. Heja'yı hiçbir zaman sevememişti. Abisinin onunla evli kalmasını kesinlikle istemiyordu.

"Heja sen nasıl böyle konuşabilirsin. Ağir abim seni çok seviyor. Zaten yaralandı gitmedin. Birde böyle umursamaz konuşma lütfen hatta git abim seni affetsin diye onunla konuş. Keje'de haklı artık kabullen abim ikinizin arasın da kalarak üzülüyor. Odalarınızı sıraya koymak en mantıklısı. "

Heja karşısın da boş konuşan Zilan'a döndü. Bu kızı hiçbir zaman anlamıyordu. Anlamayacaktı da!

"Zilan Keje'ye verdiğinin cevabın aynısından vermek istiyorum. Zilan sanane, sa-na-ne Zilan. Benim hayatım benim kararlarım size ne Çok istiyorsan sende git kuma ol. Kabullen, kolaysa;"

Yüzünü sıvazlayıp "Biliyor musun Zilan? Bana olan nefretini hiçbir zaman anlamayacağım. Ama yine de inşallah benim düştüğüm duruma düşmezsin. Çünkü hiç bir kadın böyle bir duruma düşmemeli."

Zilan sessizce kafasını eğdi. Hiçbir şey diyemedi. Haklıydı yaşadığı şey bulunduğu durum çok zordu.

Loran ve Elif üzüntü ile baktılar Heja'ya.

Heja ise karşısında ona acıyarak bakan kadınları umursamadı. Utanılacak bir şey varsa Ağir ve Keje'nindi. Onun başı hep dik, kalacaktı. Bu yüzden kimseyi umursamamaya çalışıyordu. Görmeyecek, duymayacaktı! Gideceği gün görecekti herkes Heja'yı?

"Eee" dedi Heja az önce konuşananlar olmamış gibi.

"Eee ne yapıyorsunuz Loran. Misafir kimse kaldı mı? Ne hazırlığı bu?"

"Heja Siverek'ten bir aşiret var. Bilirsin onlar gelecek geçmiş olsuna. Anam akşam için hazırlık yapılsın dedi. Biz de yemek yapmaya başladık baya kalabalık olurlar şimdi."

"Öyle mi ordaki aşiretlerden birinin çok güzel bir hikâyesi vardı. Babam anlatırdı. Düşün kocaman bir aşiret kızları için verdiği mücadeleden sonra oluşuyor. Neyse yemekte neler var. Ne yapıyoruz?"

"Valla Berfin hanım çeşit çok olsun ister. Meftune, tırşık, pilav Siverek tava, salata yanına da birşeyler yapın dedi."

Heja Elif'in söyledikleri ile kollarını sıvazlayıp, mutfak tezgahına doğru ilerledi. Yemek yapmak terapi gibiydi ona göre, hem çalışırsa bugün yaşadıklarını unuturdu. Şuan da hiç birşey düşünmek istemiyordu.

"Tamam o zaman Loran yemekleri benle sen yapalım. Zilan ve Keje evin temizliğini yapsın. Anca yetişir bunlar, Elif sizde Zilan'lara yardım edin."

Keje karşısında evin hanımı gibi davranan Heja'ya baktı. Katlanamıyordu işte, şimdi işi yokuşa sokardı ama, o yemekle filan uğraşamazdı burun kıvırarak.

"Heja hazretleri lütfetti, Zilan! Bize de uymak düşer hadi. "

Heja ona sataşmak için bahane arayan ikiliye baktı. Hele biri gerçekten gel ve beni döv diyordu. Acaba şöyle saçlarını ellerine dolayıp dövsemiydi? Diye düşündü. Sonra vazgeçip "Keje hayırdır. Ne bu afralar, tafralar. Sana insan gibi iş bölüşelim dedim. Biliyorum. Sen insan değilsin ama ben yine de şansımı denemek istedim. Eğer olmaz dersen sorun yok. Biz Loran'la temizlik yaparız, siz Zilan'la yemek yapın. Yok diyorsun siz yorulmayın biz yaparız. Elinizi tutan yok biz çıkalım siz devam edin."

Loran'la Elif Heja'nın söyledikleri ile alttan alta gülüyorlardı. Keje yine mağlup olmuştu. Ayaklarını yere vura vura çıktı mutfaktan. Zilan'da arkasından. Onlar çıkınca artık kendini tutamayan Elif'le, Loran bastı kahkahayı.

Heja yanın da resmen anıra anıra gülen ikiliye döndü. Bugün onunda keyfi yerindeydi. Bu yüzden bakışları ile onları susturup.

"Hadi Loran anca yetişir. Elif sen de, Sultan ablaları alıp Zilan'lara yardıma gidin."

Elif tamam ablam deyip çıktı.

Loran ise kaç gündür. Yüzünde beş karış suratla gezen. Herkesi görmezden gelip ortalıkta dolaşan Heja ile Ağir'in yanına gittikten sonra yüzün de mutluluk, üstelik mutfakta işe koyulmuş Heja'ya baktı. Sorup, sormamakta tereddüt yaşayan Loran. Boğazını temizleyerek konuşmaya karar verdi.

"Heja ne oldu" dedi.

Heja kendisine sorulan soru ile Loran'a döndü.

"Hiç bişi olduğu yok Loran. "

"Heja ben seni tanırım. Ne oldu Heja, seni bu kadar mutlu eden neden ne. Sakın beni kandırmaya çalışma, biliyorum Ağir abimi affedemezsin. Ama seni bu kadar mutlu eden nedeni de söyleyeceksin."

"Loran bişi olduğu yok. Ağir'e gelince onunla ilgili hiçbir şey beni mutlu etmez. Bana neden gelmedin diye hesap sordu. Ben de ağzının payını verdim. Bu yüzden mutluyum burda da karısının ağzının payını verdim. Mutluluğum iki kat oldu. Yeterli bir neden mi bunlar."

Loran Heja'nın dedikleri ile önüne döndü. Haklıydı galiba nedenleri yeterliydi.

"Peki Heja ne olacak. Ne yapacaksın bundan sonra."

"Yaptıklarım ve yapacaklarım orta da Loran. Boşanmak için bir yol bulacağım. Sonra arkama bile bakmadan çıkıp gideceğim. Artık kimseye tahammül edemiyorum. Herkes üstüme üstüme geliyor sanki. İnan nefes bile alamıyorum. Hele karşımdaki insanlar beni duymazdan gelirken. Bazen diyorum acaba acını göstermek için illa çığlık mı atman gerekir. Sonra bakıyorum karşındakiler, sana sağır olduktan sonra çığlık atsan yırtınsan bile boş diyorum. Farkındayım kimse duymuyor beni kimse görmüyor, kayboluşumu! İnan artık bende umursamıyorum kimseyi!"

Büyük bir nefes alıp devam etti.

"Loran ben sadece sevdim. Çok sevdim! Herkesi karşıma alacak kadar sevdim. Herşeyden vazgeçecek kadar sevdim. Ve biliyor musun en büyük pişmanlığım oldu bu sevgim. Dönüşü olmayan keşkem. Öyle bir çıkmaza girdimki sağa dönsem duvar, sola dönsem duvar. Böyle önüm arkam duvar gibi. Sadece çıkış Loran, sadece ufak bir ışık. Ve ben sona geldim gibi. Ağir'i ömrüm boyunca affetmeyeceğim. Ah ettim Loran umarım ahım bulur onu."

Loran üzüntüyle dinledi Heja'yı diyecek hiçbir şey bulamadı. Zaten ailesinin yaptıkları yüzünden utanıyordu. Babasının Heja'ya tokat attığı an ömrü boyunca aklından hiç çıkmayacaktı.

Arkasından haklısın diyen ses ile irkildiler.

Sesinden hemen tanımıştı Loran, Ferman abisiydi. Ferman Heja ile konuşmak için fırsat aramış hastane, misafirler bide ailesi ile çatışması derken bugüne kalmıştı. Ferman Heja'nın Loran ile olan konuşmalarını duymuştu. Biliyordu haklıydı, söyleyecek sözü yoktu! Her koşulda yanında olduğunu, onun bunların hiç birini hak etmediğini bilsin istedi.

"Heja" diyerek başladı Ferman.

"Heja haklısın üzgünüm elimden gelen hiç birşey yok. Sen bunların hiç birini hak etmedin. Hiç bir kadın hak etmez. Eğer istersen benimle gelebilirsin. Sana yeni bir hayat kurman için elimden geleni yaparım. Dila olanları duyunca çok üzüldü. İnan önce duysaydım, yaşananların olmaması için elimden geleni yapardım. "kısa bir süre duraksayıp aldığı nefesle.

" Ağir nasıl, neden kabullendi hiç anlamıyorum eminim pişman olacak. Pişmanlığı ne kadar yararlı olur onuda bilmiyorum? Ama Heja eğer istersen Ağir'i babamı hiç birine göz yummam. Alır seni götürürüm burdan. Üzgünüm elimden gelen sadece bu."


Heja minnetle baktı Ferman'a en azından birilerini hep iyi olarak hatırlayacaktı. Gözleri dolu, doluydu. Belki minnet için göz yaşları, belki de ona umut olmaya çalıştığı içindi.

"Ferman abi; Senin dürüstlüğüne hep inandım. Ama biliyorsun gelemem! Yanım da olduğunu hissetirdin. Her koşulda yanım da duracağını biliyorum ama benim için, başın belaya girsin istemem." Ferman'ın ailesi yüzünden olan mahcup bakışlarını görmemek imkansızdı.

"Abi bu evde artık kalmıyacağımın herkes farkında. Sadece kan dökülmesin diye duruyorum. Yarın öbür gün aşiretler toplanır. Ağir istemezse bile ben boşanmayı isteyeceğim. Ben berdel yada kan yerine gelmedim. O yüzden bir sorun çıkacağını sanmıyorum."

Ferman anlayışla baktı Heja'ya hala birilerini düşünmesi ona göre saygıya şayandı.

"Peki Heja ya Ağir diretirse; ya boşanmayı istemeyip diretirse o zaman ne olacak."

Heja güldü. Çoğu şeyi düşünmek istemiyordu ama gerçekler etten duvar gibi karşısında duruyordu.

"Ferman abi sen de bazı kuralları biliyorsun. Üstüme amcakızını kuma getirmiş bir adam var. Sence Ağir'in yaptıkları umrumdamı, herkes görecek gidişimi. Ağir'de anlayacak hani diyor ya gücüm yetmedi? İşte gidişimi engellemeye de gücü yetmecek."

Ferman büyük bir nefes aldı. Belli ki Heja'nın planladıkları  vardı. O da şimdilik susup zamana bırakacaktı. Olur da Heja işin içinden çıkamadığın da kendince müdahale ederdi.

"Tamam Heja öyle diyorsan. Benim yapabileceğim elimden gelen sadece bunlar. İstediğin an yanındayım, çağırman abi gel demen yeterli."

Heja gülümsedi. Bugün gülüşleri içtendi. Ağir'in çaldığı gülümsemelerini başkaları geri iade ediyordu.

"Sağ ol Ferman abi. Gerçekten sen sağol!"

Ferman mutfaktan çıktığında Heja ellerini masaya dayadı. Biliyordu Ferman gerçekten iyi bir insandı. Bugün dürüstlüğünü samimiyetini göstermişti. Ama şimdi ailesinin artık yanında duracağını biliyordu.  Bunun için sadece bekleyecekti? Kafasını sallayıp bütün düşünceleri def etti. Artık durup neler olacağını bekleyecekti. Tabi önce ailesine ulaşması gerekiyordu. Ya da onların ona ulaşması.

Yemekler bittiğin de üzerine sinmiş yemek kokusundan kurtulmak için odasına çıktı. Birazdan misafirler gelirdi? Elini hızlı tutması gerekiyordu. Heja önce güzel bir duş aldı. Sonra dolabından kırmızı uzun bir elbise çıkarıp giydi. Ağir onun genel de kırmızı giymesine izin vermezdi. Ama artık bir yerde Ağir'i dinlemediğini gösterecekti. O da makyajı kıyafeti ile göstermek istiyordu. Ağir Heja' nın hayatın da bundan sonra etkisiz bir elemandı. Heja hazırlandıktan sonra ayna da son defa kendine bakıp odasından çıktı.

Yukardan baktığın da aşağıda avluda masada oturmuş aile öğelerini gördü.

Artık onları görmek bile Heja için resmen azaptı. Merdivenlere doğru ilerleyip ayakkabılarının çıkardığı sesle aşağı indi. Mirakan ailesinin bakışlarını üstün de hissetse de görmezden geldi. Gülümseyerek Ferman'la Loran'a selam verdi. Diğerlerini de yok saydı, Ağir hala inmemişti demek ki?

Keje ise hasetle baktı Heja'ya karşısındaki kadın affettti resmen. Ağir'in vereceği tepkiyi düşünerek sırıttı. Onun Heja'ya karşı olan zaafını kıskançlıklarını Diyarbakır'da bilmeyen yoktu. Heja'nın giydiği her kırmızının Ağir'in de kırmızı çizgisi olduğu gerçeğini bu topraklarda duymayan bilmeyen yoktu. Zilan'la göz göze geldiğin de ikisi aynı anda birbirlerine bakarak sırıtılar.

Heja artık onlara görünce daha fazla tahhammül edemeyeceğini anlayıp mutfağa geçti. Arkasından Loran'da onu takip etti.

Loran uzun zaman sonra yengesini böyle görünce sevindi. Bide abisinin göstereceği tepkiyi düşününce güldü. Belki bir mucize olurda ikisi için bir şans doğar diye umut ediyordu. İkisinin bir birlerine olan aşklarının en büyük şahidiydi.

Konaktaki herkes Heja konusun da Ağir'in kıskançlıklarını biliyordu.

"Ooo " dedi keyifli bir tınıyla o'ları uzatarak.

" Bakıyorum yine çok güzelsiniz, Heja hanım. Abiciğimin kalbine inmesin daha yeni hastaneden çıktı malum." diye takıldı Loran.

Heja kendisine takılmaya çalışan kuzenine döndü. İçinden Ağir için söyleyeceği çok şey vardı da. Şimdilik susuyordu. Olduğunca sinirlenmeyecekti.

Gelen kapı sesi ile Loran çıktı. Heja'da biraz bekleyip büyük bir nefes alıp Loran'ın arkasından çıktı.

Beklenen misafirler gelmiş birbirleriyle selamlaşıyordu. Heja sessizce Loran ve Berzan'ın yanına geçti. Ağir'in yanın da ilk defa durmuyordu. Bundan sonra da durmayacaktı.

Ağir burnuna aldığı koku ile arkasını döndü. Nerede olursa olsun onu kokusundan tanırdı. Gözleri Heja'yı bulduğun da küçük bir şok geçirdi. Gözlerini tekrar kapattı açtı evet Heja'ydı. Ona bazı şeyler yasaktı. Heja genel de dikkat ederdi ama şimdi? İnadına inadına kırmızı giymiş makyaj yapmış çok güzel olmuştu. Haksızlık dedi kendi, kendine bu kadar güzel olmak haksızlık diye yine tekrar etti Ağir içinden. Ama Ağir için asıl sorun onun bu güzelliğini şimdi başkalarının da görmesiydi. Elin de olsa onu bir yerlere kapatır kimsenin görmemesini sağlardı. Gerçi bu gidişle yapardı. Büyük bir soluk alıp dişlerini sıkarak önüne döndü. Dişlerinin gıcırtısını yanın da duranlar bile duymuştu. Şimdilik sakin ol Ağir dedi içinden kendisini ikaz ediyor ve öfkesini içinde tutmaya çalışıyordu. Misafirlerin yanında sessiz kal. Birazdan Heja'dan bunun hesabını sorarsın diye fısıldayıp gözlerini yumup açtı. Bakışlarını tekrar Heja'ya çevirip büyük bir soluk aldı bu gece bu soluklar ona fazla, fazla lazımdı.

Keje'de ona bir defa bakmaya bile tenezzül etmeyip. Heja'ya gelince gözlerinden ışık saçacak kadar, tepki gösteren Ağir ile sinir hat sayısı gittikçe büyüyordu. Evet Ağir'i sevmiyordu ama bencildi işte! Ağir'de Heja'yı sevsin istemiyordu. Bugün bilerek Heja'nın damarına basmış öyle konuşmuştu.

Üstüne Heja kızar inmez diye düşünüp sevinmişti. Heja ise aksi gibi davranıp üstüne hiç birşey yok gibi davranıp karşısında duruyordu.

Gerçi gelip Ağir yanın da durması gerekirken. Birde Loran'la Berzan'ın yanında duruyordu. Keje bunu farkedince keyifle sırıttı Ağir'in vereceği tepkiyi düşününce gülümsedi.

Selamla ve karşılama bittikten sonra. Erkekler yukarı kadınlar ise aşağı da oturdu. Kadınlar gözlerini Heja'dan alamıyordu. Berzan ve Loran'ın yanında durunca herkes evin bekar kızı sanıyordu. Bakışlar genç kadının parmaklarına gitti ve keyifle bir birlerine baktılar. Heja, Keje ve Zilan'la aynı ortamda bulunmak istemediği için mutfağa gitmeye karar verdi. Odadan çıkıp daha bir kaç adım atmadan. Kolundan tutulup sürüklenmesi bir oldu. Ağzından küçük bir çığlık çıktığın da Ağir'in kararan bakışlarını görüp sustu. Onu alt katta bulunan ilk odaya sokup kapıyı kilitledi Ağir. Heja odanın loş ışığın da şaşkınlıkla bakıyordu Ağir'e.

Ağir onu duvaraya yaslayıp önün de durdu. Heja'nın kalbi hızlı, hızlı atıyordu. Ağir bunun farkındaydı. Hayranlıkla baktı ona karşısındaki kadının onundu haddininden çok fazla güzeldi. Tenine kırmızı ayrı bir yakışıyordu. Kırmızı onun o kırmızının rengiydi. Elini kaldırıp tersiyle Heja'nın yüzünün pürüzsüz olan tenin de dolaştırdı. Yutkundu fısıldayarak "sen benimsin. Bu ten benim. Kokun benim. Her şeyin benim. Bu güzelliği benden başka kimse görmesin istiyorum. Elim de olsa seni bir cam fonusa kapatır cebimde tolaştırırım. Sen ise bu güzellikle süslenip püslenip başkalarının karşısına çıkıyorsun. Üstelik sende olan kırmızıya zaafımı biliyorsun." Heja'nın duydukları ile  bir damla yaş aktı gözlerinden. Eskiden olsa bu sözleri duymak onu nasıl mutlu ederdi. Şimdi ise sadece canını acıtıyordu. Elini Ağir'in göğsüne koyup burukça gülümsedi." Eskiden olsa Ağir ağa bu sözleri duyduktan sonra mutluluktan uçar Leyla'ya dönerdim. Mecnunum der çöllere döşmeden sana sarılırdım."
Elini yumruk yapıp işaret parmağı ile Ağir'in göğsüne vurdu bir kaç kez. "Şimdi ise burda yerim olmadığını. Burda ki ile dilindekilerin aynı olmadığını biliyorum. Şimdi beni bırak git bu sözleri karına söyle benim artık sana kanacak takatim de inancım da yok." Ağir duydukları ile bir kaç adım geri gitti. Ne söylese artık Heja'yı inandıramıyordu. Heja sırtını duvardan alıp çıkmak için adım atınca, Ağir hızlıca ilerleyip onu tekrar duvara yasladı. Heja'nın hızlı atan kalbini duyuyordu. O kalbin onun için attığını da biliyordu Ağir. Heja'nın biraz önce çektiği elini tutup tekrar göğsüne koydu Ağir. Kendi elini de Heja'nın kalbinin üzerine koydu. "Sen hayır desen de bu kalp sadece senin için böyle hızlı atıyor. Sen red etsen de kalbin benim için atıyor. Beni kendinden mahrum etme bizden vazgeçme!"

Heja önce birbirlerinin ellerine baktı. Sonra titreyen bakışlarını Ağir'e çevirdi. Dudaklarını ıslattıp kalp atışlarının normale dönmesini bekledi. Kısa bir süre sonra yutkunup" Bunu bize ben değil sen yaptın. Bak bir birimize ne kadar yakınız değil mi? Ellerimizi uzatmamıza bile gerek yok. Sen aramıza öyle bir mesafe koydun ki her adımım sana çıksada bir türlü gelemiyorum."

Ağir konuşmak için dudaklarını araladığın da Heja parmaklarını onun dudaklarının üstüne koyarak susturdu. Sonradan ne yaptığını farkedince ateşe değmiş gibi elini çekti. O dudaklar ile Keje'yi öpmüştü. Elini elbisenin eteğine götürüp hızlıca sildi. O an parmaklarından tiksindi. Ağir bu hareketle yutkundu. Sevdiği kadın ona dokunmaya bile katlanamıyordu. Gözlerini yumup uzun süre bekledi. Heja'nın o an ne hissettiğini düşündü. Düşündükleri ile üst üstte yutkundu. Kendisinden ona bunları yaptıranlardan nefret etti. Bir tek Heja kaldı o an asla nefret etmeyeceği hep seveceği tek kadın. "Şimdi ben yukarı çıkıyorum. Sen de arkamdan odana çıkıyorsun. Seni ortalıklar da böyle görmeyeceğim." Deyip Ağir kilitli kapıyı açıp dışarı çıktı.

Heja önce ayakta durup kalp atışlarının normal olmasını bekledi. Kısa bir süre sonra kendisini toplayıp ayağa kalkıtı. Odadan çıkıp mutfağa ilerledi. Gece boyunca sürekli yemekti ikramdı gibi şeyler de yardım da bulundu. Tabiri yerinde, yerinde hiç durmadı. Bu arada onu izleyen gözlerden habersizdi.

Keje ile Zilan'sa aralarındaki sohbete dalmış hiçbir işe yardım etmediler.

Çaylar dağıtıldıktan sonra içlerinden en yaşlı olan kadın. Boğazını temizleyererek söze girdi geçmiş olsun dileklerini diledi. Bir kaç gün sonra tekrar hayırlı bir iş için geleceklerini de ekleyip izin istedi.

Berfin hanım bakışlarını kısa bir süreliğine Zilan'a çevirip gülen gözlerle olur dedi.

Berzan gelip erkelerin kalktığını söyleyince kadınlar da kalkıp uğurlandı.

Heja çay tepsisini alıp mutafağa geçti. Arkasından hızlı ve sinirli bir Ağir onu takip ediyordu. Heja'nın kolundan tutup kendine çevirdi zaten misafirler gidinceye kadar zor dayanmıştı.

Heja bir elindeki tepsiye,birde kolunu tutmuş, Ağir'e baktı. Kolunu çekmek isteyince Ağir Heja'nın elindeki tepsi alıp yere fırlattı. Üstünde ki bardaklar kırılmış bir halde yere dağıldı. Mutfaktiler şok olmuş bir şekilde onları izliyorlardı. Ağir Heja'nın kolundan tutuğu gibi mutfaktan çıkarıp. Onu arkasından sürekler gibi merdivenlerden hızlıca yukarı çıkmaya başladı.

Heja kolunu çekmeye çalıştıkça o daha çok sıkıyordu. Yarına artık moraracığına emindi.

"Bırak beni" dedi. Ama Ağir'in sinirden gözü hiçbir şeyi görmüyor, kulakları duymuyordu.

Odalarının kapısını açıp Heja'yı resmen yatağa fırlattı.

Parmağını Heja' nın yüzüne doğru sallayıp öfkesiyle konağı ileterek
"

Heja ben sana çıkarken ne dedim. yaptıkların ne demek oluyor kadın. Bu ne vurdum duymazlık! Heja sen benim karımsın öyle davran artık! Gittikçe canım sıkılmaya başladı. Kendine bir çeki düzen ver." Zaten daha aşağı odada olanları sindirememişti. Heja tiksinir gibi çekmişti elini dudaklarından. Üstüne karısının üstünde olan gözleri farketmemek imkansızdı. Yukarı çık demişti.

"Öyle mi Ağir kendime çeki düzen vereyim değil mi? Niçin Ağir ağa kimin için, kendime çeki düzen vereceğim. Yada boşver ne yaptım. Haaa ne yaptım onu bir anlat. Ağir sen benim üzerimde söz hakkını yitireli çok oldu! Anla artık bunu! Canın evcilik oynamak istiyorsa git Keje orada Ağir ağa onunla oyna benden uzak dur."

Ağir, Heja' nın söyledikleri ile daha da sinirleniyordu. Dedikleri sindirebilecek şeyler değildi ona göre.

"Ne dedin Heja bir daha söyle, ben anlayamıyorum. Şunu o aklına sok. Bir sen benim karımsın iki, senin üstünde söz hakkı sahibiyim üç canım evcilik oynamak istemiyor. Zaten evliyim oynarsam da sedece senle oynarım."

Heja karşısın da kızgın boğalar gibi durup. Kendisine bağıran adama baktı. Ayağa kalktı sakin bir ses tonuyla "ne sıfatla "dedi.

Ağir gerçekten çıldırmak üzereydi bugün. Karşısında ona ne sıfatla diyen bir karısı vardı. Üstüne basa, basa konuştu.

"Kocan olma sıfatıyla Heja! Kocan olma sıfatıyla lan. Hemde iki nikahla kocan olma sıfatıyla... Bak seni anlıyorum bana kızgınsın. Ama benim dediklerimi yok sayamazsın. Beni görmezden gelemezsin! Bugün aşağıda yaptığını anlamadım sanma. Neden yanımda durmadın, neden izin vermediğim halde kırmızı giyip geldin. Kırmızı sadece bana özel olacak demiştim sana Heja! "

Heja karşısın da sanki normal bir şey için kavga etmişlerde hesap soruyormuş gibi davranan adama gözlerine kısarak bakıp.

"Ağir ağa bizim özelimiz mi kaldı. Sen bizim özelimizi gidip başka bir kadınla yaşadın. Aşağı da dedin yaaa yanım da neden durmadın. Senin yanın da zaten karın vardı. Kusura bakma da ben şehzade efendinin cariyeleri gibi sıraya giremem!"

Yüzüne dağılan saçlarını kenara verip "Sen benim kocam değilsin Ağir anla bunu artık. Sen bana hesap soramazsın. İstediğimi yaparım, kırmızıda giyerim, makyaj da yaparım. Sen de karışamazsın Ağir ağa! Sen başkasının koynuna giderken , ben karıştım mı? Beni dinledin mi? Kim kime yokmuş gibi davrandı. Ayaklarına kapanıp önün de diz çöktüğüm gün ben seninle olan tüm kelimeleri yuttum. Sonra da sustum Ağir ağa! İçim de çığlıklar koparken sustum. Bence şimdi sende sus! "

Boğazını kurulduğunu hissediyordu. Onu anlamayan birine tekrar tekrar aynı şeyleri anlatmak onu yoruyordu. Eliyle kapıyı gösterip " Git karına hesap sor bak bakalım ne giymiş ne yapmış. Beni çok düşünme sen hatta hiç düşünme! Çünkü ben artık seni hiç düşünmeyeceğim!"

Ağir Heja'nın söyledikleri ile durakladı. Keje'nin kuma geleceğini ilk öğrendiği zaman ağlayarak önünde diz çökmüştü. Heja ona istemediği için yalvarırken. Ağir'de mecburiyetlerini anlatıyordu. Bir türlü kabullenmek istemediği anlar. Yine de Heja onundu, ondan gidemez diyordu.

"Bak Heja tamam yanlış yaptım. Olmaması gerekenler oldu! Ama oldu işte anla. Sen benimsin, ben senden vazgeçemem. Bak tamam diyorum özür diliyorum. Zor biliyorum ama katlanmak zorundayız. Gel alıp gideyim seni, İstanbul'a orda kendimize ev açarız. Sadece arada bir gelirim Keje burada annemlerle kalsın. Tedavi görürsün çocuklarımız olur."

Heja kulaklarını tıkadı duymak istemiyordu. Sorun artık sadece çocuklarının olmayışı değildi ki. Ağir'e olan bütün inançı yitip gitmişti. Hem madem ailesine karşı durabilirdi neden başından yapmadı? Neden onu attı bu cehhennemin içine. Şimdi söyledikleri bile çok saçmaydı. Zaten araların da başka bir kadın da vardı artık.

"Ağir ağa sana bir şey soracağım merak ettim. Madem beni alıp götürebilirdin neden başından yapmadın. Biraz geç kalmadın mı?"

Ağir dudaklarını kapatıp açtı. Söyleyecek bir şeyler istiyordu ama onu haklı çıkaracak tek bir neden yoktu. Heja Ağir'in konuşmayacağı anladığın da.

" Peki her şeyi geçtim, sana Keje'yi al diyen ailen Keje' yi bırakmana izin verirler mi?

Ağir bu gece pes etmek istemiyorumdu. Bunun için elinden geleni yapacaktı.

"Bak Heja biliyorum haklısın, zor görünüyor. Ama yaparım Heja, aileme gelince Keje herşeyi kabullenip geldi. Burada kalır, ben de arada aşiret işleri için gelip giderim. Zaten çocukları olduğun da fazla umursamaz. Aileme gelince gelini ve torunları ile geçinip giderler."

Heja duydukları ile gözlerini irice açtı. Bide adam yerine koyup sevmişti onu! Büyük bir nefes aldı, içinden saymaya başladı. Ama olmuyordu! Karşısındaki adamı parçalasa siniri geçmezdi. Biri sıra yapalım diyordu. Diğeri ayrı ev daha neyle sınanırım diye düşündü. Gerçekten nasıl böyle bir duruma düştüğünü bilmiyordu. Karşısın da ondan hala utanmadan cevap bekleyen adama baktı.

"Ağir ben seni mi sevdim? Nasıl bu kadar uzun süre gerçek yüzünü sakladın. Ben sizin gibi midesiz miyim? Ağir siz şaka mısınız, tencere kapak misali bulmuşsunuz bir birinizi. Biriniz sıra yapalım diyorsunuz, diğeri ayrı ev! Daha nasıl şaşırabilirim, demeden. Karı koca beni şaşırtıyorsunuz."

Büyük bir nefes aldı. Karşısındaki adamla aynı ortamda soluk almaktan bile nefret ediyordu artık.

" Bak Ağir sen benden vazgeç. Zaten ailem yarın öbür gün alır beni sen merak etme! Ama ben şunu anladım. Her şerde bir hayır vardır. Benim şerimdeki hayır, senden çocuk sahibi olamamamdı."

Ağir'in kulakları sadece Heja'nın söylediği şerimdeki hayır senden çocuk sahibi olamamamdaydı. Nasıl öyle bir şey söylerdi.

"Ne diyorsun Heja sen benden çocuk sahibi olmak istemiyor musun."

Ağir' in gözlerine baktı Heja gerçekten tanıyamıyordu onu! O kadar çok şey konuşmuştu adamın takıldığı yere baktı.

"Ağir ben senden çocuk sahibi olmak istemiyorum değil..."

Ağir kaşlarını çatıp Heja'nın vereceği cevabı bekliyordu.

" Ben senle bir gelecek istemiyorum. Ben artık hayatımda senle ilgili hiç birşey istemiyorum. Sen de anla çık artık odamdan. Bir daha gelme emin ol yüzünü bile görmek bana azap veriyor artık. "

Ağir sinirle soluyup odanın içinde sağa sola doğru gidip gelmeye başladı. Ellerini beline koydu. Bir elini yumruk yapıp işaret parmağını kaldırıp Heja'ya doğru salladı. Elini saçlarına götürüp çekiştirdi. Konuşmaya başlarsa Heja ile bir birini daha çok kıracağını düşünüp arkasını döndüğü gibi sert bir şekilde kapıyı çarpıp gitti.

Aşağıda Ağir'in çıkışını herkes izledi.

Keje keyifle sırıttı Zilan göz kırptı.

Heja ise hiçbir şey olmamış gibi biraz bekleyip. Saçlarını savura savura aşağı indi herkese ben güçlüyüm imajı vermesi lazımdı.

Keje ve Zilan merdivenlerden inen Heja ile şaşkınlık geçirdiler. Onlar Heja üzülür ağlar bir iki gün odasından çıkmaz diye bekliyorlardı.
Oysa Heja hiç birşey olmamış gibi dimdik karşılarındaydı.

Heja ona bakan Keje ile Zilan' a sırıtıp mutfağa geçti. Mutfağı toparlayan Loran, Elif ve Sultan hanımı görünce yardım edecek bişi var mı? Diye sordu.

Loran arkasını dönüp karşısındaki Heja'ya baktı. Allah var çok seviyordu onu; biliyordu başına gelen hiç bir şeyi hak etmiyordu? Ama elinden gelen bişide yoktu.
Gülümseyerek Heja cevap verdi.

"Yok canım biz bitirdik. Sende git dinlen, bu gün çok yoruldun zaten."

"Loran inan hiç yorgun değilim hatta uykum yok. İşiniz bitti ise bir çay içelim o zaman."

"Heja senle oturup çay içip sohbet etmek isterdim. Ama sabahtan canım çıktı. Valla gidip güzel ve çekici yatağımla sabaha kadar aşk yaşamak istiyorum. Siz Elif ve Sultan ablayla oturun ben kaçar size iyi geceler."Deyip mutfaktan çıktı.

Heja Sultan ablayla Elif 'e baktı biliyordu onlarda yorgundu.

"Offfflayıp sizde yorgunsunuz değil mi? " dedi.

Elif ve Sultan karşılarında çocuk gibi oflayan Heja ile güldüler.

Sultan hanım "valla Heja kızım ayaklarıma kara sular indi bende kaçar. Siz keyfinize bakın" dedi ve o da çıktı.

Heja Elif 'e baktı "tamam sende çık bende gidip uyuyayım" dedi.

Arkasını dönüp çıkacakken Elif kolundan tutup bir kağıt eline tutuşturdu." Murat ağamdan" dedi ve koşar adım mutfaktan çıkıp gitti.

Heja eline tutuşturulmuş kağıtla sırrıttı bugün gerçekten onun için iyi geçmişti. Elindeki kağıdı kimse görmesin diye göğsüne sıkıştırdı. Odasına gitmek için oda çıktı.

Keje ile Zilan'sa mutfaktan çıkan Heja ile sırıttılar. Keje bu kadının damarına basmayı seviyordu.

"Heja " diye seslendi.

"Heja ne yaptın Ağir'e adam yaralı haliyle çıkıp gitti. Yani biraz alttan al diyoruz değil mi? Ya  birde bugün girişte Ağir'in benimde kocam olduğunu kabullenip davranman çok güzeldi. Bundan sonrada öyle davran olur mu?"

Heja bugün kaç defa daha sınanırım diye düşündü. Yok akılda tutmak çok zordu. Karı koca sidik yarıştırır gibi onunla uğraşıyorlardı. Yani neyi anlamadıklardı. Ailece kafayı ona yedirtmek istiyorlardı ise doğru yoldaydılar. Çünkü Heja Bas bas bağırıyordu, artık Ağir'i istemiyorum diye; daha nasıl anlatabilirdi onuda bilmiyordu.

"Keje biliyormusun ben anlatmaktan bıktım. Siz anlamamaktan bıkmadınız. Bazen sorguluyorum kendimi acaba diyorum ben başka dildemi konuşuyorum? Ama yok valla aynı dili konuşuyoruz. Keje ben Ağir'i istemiyorum. Senin olsun hatta tepe tepe kullan ve lütfen kullanırken benden uzak dur." deyip arkasını dönüp odasına çıktı.

Arkasında yine sinirli bir Keje vardı.

Odasında elindeki kağıdı heyecanla acıp okudu. Elinde olsa çığlık çığlığa bağırırdı. Abisi onu orada bırakmayacağını yarın konuşmak için çifliğe gelmesini yazmıştı. Birde onu çok sevdiğini ve onu affettiğini! Heja göz yaşları içinde tekrar tekrar okudu notu; Biliyordu ve artık emindi abisi bırakmazdı onu! Yarın bir yolunu bulup Çiftliğesi gitmesi gerekiyordu? Sabah ola hayır ola deyip mutlulukla girdi yatağa. Ağir sabaha doğru konağa geri döndü. Adımları onu yine aşık olduğu kadına götürdü. Sesizce kapıyı açıp içeri girdi ve yatağa doğru ilerledi. Karısı melekler gibiydi. Bembeyaz yastığa dağılmış siyah kuzgun saçları kokusu boş yastıkta ki narin elleri. Elini saçlarına uzatıp parmak uçlarını onun teninde gezdirdi ve yüzüne dağılan saçlarını kulağının arkasına koydu. Karanlık odada pencereden giren ay ışığı vardı. Eskiden olsa onsuz uyumaz. Uyusada uyanır onu niye geç geldin diye hesap sorardı. Ağir'de bensiz nasıl uyursun diye takılırdı. Artık her şey gibi o anları da mazide kalmıştı. Ağir sabaha kadar onu izledi ve sabah erken üstünü değiştirip konaktan çıkıp gitti.

Heja sabah erken uyandı. Bugün bir yolunu bulup gitmesi lazımdı! Kafasındaki düşüncelerle kalktı. Bir şekilde teyzesi ile konuşup, izin alması gerekiyordu? Ferman' dan da yardım alabilirdi.

Üstünü giyip aşağı indi. Mutfakta kahvaltı hazırlayan, Elif ve Sultan ablayı görünce gülümseyip.

"Şodıre şıma xer bo!" dedi.
(Gününüz aydın olsun.)

Onlarda karşılığında gülümseyerek "roşbaş "dediler. Heja'da gülümsedi herkes kendi dilinde günaydın demişti.

Bu topraklar da farklı birçok dil kültür bir arada yaşıyordu. Onları güzelleştiren de buydu. Farklılıkları ile güzelleşip çicekleniyorlardı.

Heja gülümseyerek devam etti.

"Eee Sultan abla yardım edilecek bişi var mı?"

"Zahmet etme kızım otur sen herşey hazır gibi."

"Olur mu? Sultan abla beraber hemen hazırlarız" deyip. Heja' da başladı yardım etmeye.

Onlar kahvaltı hazırlarken Loran'da geldi.

Mutfakta Heja ve diğerlerini görünce, keyifle konuşmaya başladı.

"Günaydın millet. Yardım edilecek ne var."

"Canım sadece masaya taşıma kaldı. Hayırdır, sen bugün pek bir keyiflisin"dedi Heja.

"Ayyy Heja gece güzel uyudum. Üstüne çok güzel rüyalar gördüm. Canım bide sabah erkenden senin güzel yüzünü de görmem çabası. Güne nasıl başlasan, öyle devam edermiş. Sonra içimden şükrettim; dedim yarrab! Keje ile başlayıp, Keje ile bitecek. Günlerden sen sakın beni. Bu mutluğumu daim eyle."

Mutfaktaki herkes aynı anda. Amin dedi ve kahkaha attılar. Loran deli dolu bir kızdı. Heja kafasını sallayıp gülümseyerek devam etti, kahvaltı hazırlama.

Elif'le beraber herşeyi masaya taşıdılar sonra.

Keje ile Zilan'sa hazırlanan masaya keyifle oturdular. Kalkıp masa hazırlamak onlara göre bir iş değildi.

Berfin hanım kaşlarını çatarak, baktı ikisine! İkisi de kendilerini çok akıllı sanıyorlardı. Hadlerini bildirmeye az kalmıştı.

Berat ağa hazırlanan masayı görünce kalkıp yerine geçti herkese "roşbaş" deyip oturdu.

Heja duymamazlıktan gelip gitmek için arkasını döndü. Hala bu masada bir işi olmadığını düşünüyordu.

"Buke"diyen sesi duyana kadardı tabi.

Arkasını dönmedi, burada buke olan sadece o değildi. Gitmek için tekrar adım atınca.

Berat ağa tekrar seslendi. "Bakıyorum duymamazlıktan geliyorsun buke."

Heja içinden sabır çekip döndü.

"Yok Berat ağa buke diyince, evdeki tek buke, ben olmayınca. O yüzden yani, buyur Berat ağa bir isteğin mi var?"

Berat ağa biliyordu onu duymamazlıktan geldiğini.

"Yok buke sana seslendim. Ağir yok nerde, neden gelmedi masaya?"

Heja dişlerini sıktı. Elini yumruk yapıp sabır çekti. Bir türlü kendisini anlatamıyordu.

"Berat ağa Keje yanınız da! Neden ona sormuyorsunuz? Hani yeni karısı, taze gelin. Yani onun bilmesi daha doğal değil mi? Bu soruyu yeğeninize sorun bakalım kocası neredeymiş."
Berat ağa soracağına pişman olup. Eline çatalı sinirle aldı ve dişlerinin arasında tıslar gibi .

"Tamam buke masaya gelmeyince seninle sandım. Gel otur kahvaltını yap. Kalanı kızlar yapsın."

"Sağol Berat ağa, ben o masa da yerim olmadığını çoktan öğrendim siz de buna alışın, afiyet olsun." Deyip arkasın da sinirli bir Berat ağa bırakıp. Mutfağa gitti.

Berat ağa onu dinlemeyip giden. Heja'nın arkasından öfkeyle bakıp Berfin hanıma döndü.

"Şu yeğenine söyle artık bir şeyleri düzene koysun. Biz sustukça o üste çıkıyor. Yaptığı saygısızlıkların haddi, hesabı yok."

Berfin hanım elindeki çatalı masaya bırakıp Berat ağaya döndü. Onları izlerken Heja'nın masaya oturmayacağını biliyordu.

"Yeğenim ne yapmış Berat ağa! Sabah erken kalkıp, senin yeğenine kahvaltı bile hazırlamış. Üstüne gitme kızın. Bence artık sen ve oğlun, bir şeylerin farkına varın. Malum benim yeğenim senin ki gibi geniş mezhepli değil."

Keje duydukları ile elindekini sıktı.

"Ben ne yapdım ki Berfin anne. Hiç bişi yapmıyorum sessiz, sedasız yerim de duruyorum."

Berfin hanım güldü. Keje yaptıklarını görmediğini sanıyordu. Ama Berfin hanım herşeyin farkındaydı.

"Zaten bişi yapıyorsun demedim. Maaşallah evin hanımı gibi yayılmışsın. Bir işin ucundan tuttuğun yok. Berat ağa yeğenine nasıl davranması, ne yapması gerektiğini anlat. Malum Heja'dan tecrübelisin anlatmaya. Haaa Keje kahvaltı meselesini bilmediği mi sanma! Bir daha benim ağzımdan iş çevirirsen. İşte o zaman görürsün, benim gerçek yüzümü emin ol pişman olursun." iki elini masaya koyup kalktı masadan. Gerçekten sofraların da tat kalmamıştı.

Berat ağa ve masadakiler şaşkınlıkla, baktılar arkasından. Ailesi dağılacak gibi hissediyordu Berat ağa ve bunu önleyemiyordu. Oysa hala hiçbir şey yaşanmamıştı her şey yeni başlıyordu.

Heja onları takmayarak mutfaktakiler ile güzel, bir kahvaltı yaptı. Daha gidip teyzesinden izin isteyecekti. Bugün ne olursa olsun çiftliğe gitmesi gerekiyordu.

Zilan gelip Heja'ya babasının ondan kahve yapmasını istediğini söyleyip gitti.

Eskiden Berat ağa her kahvaltıdan, sonra Heja'dan kahve isterdi. Sürekli onun elinden içerdi kahvesini. Heja Elif'e dönüp Berat ağa için kahve hazırlanmasını isteyip sandalyeye oturdu. Elin de olsa bir bardak su bile vermezdi onlara yaptıklarını asla unutumazdı. Hazır olan kahveyi alıp. Berat ağa'nın odasına götürdü.

Berat ağa elinde kahve ile gelen. Heja'yı görünce oturuşunu düzeltti. Allah var araya yaşanmışlak girip Heja asileşmişti. Yoksa öncesin de kesinlikle bir asiliğini görmemişti. Narin gibi asla pes etmiyordu. Annesi de tüm aşiretlere boyun eğmeyip kafa kaldırmıştı. Gerçi hala kendisinden söz ettiriyordu Narin. Heja'da annesinin kızı olduğunu kanıtlıyordu. Berat ağa farkındaydı Heja'nın pes edip geri adım atmayacağının. Giderse Ağir'in de taş üstünde taş bırakmayacağının da bilinçindeydi. Heja'nın Hazar'la sözü kesileceğini duyduğun da ya ölürüm ya da onu alırım deyipte çıkmıştı konaktan. Arkasından Mirakanlar zor yetişmişti yoksa tek başına gidip Karadağlı konağın da ölümü göze almıştı. Şuanda ikisine sebep olduğuklarını biliyordu ama kardeşinin son isteğini de geri çevirememişti. Kardeşi de haklıydı tek kızıydı. Kimseye emanet edemezdi kolay kolay. Berat aşireti toplayıp çocuk mevzusunu da ortaya atıp yeğenini bu konağa gelin getirmeyi başarmıştı. Ağir'in baştaki tepkilerini unutamıyordu taki kardeşi Ferhat onunla konuşana kadar. Ondan sonra Ağir susup kabullenmişti. Şimdi ise oğlunun kavruluşunu izliyordu. Ağir'in Heja'dan asla vazgeçmeyeceğini biliyordu. Vazgeçmesini de istemezdi. Mirakan konağına yakışan bir gelindi Heja.

Heja kahveyi önüne bıraktığın da daldığı düşüncelerden sıyrıldı Berat ağa Heja'nın gitmek için doğruluğunu görünce elini sallayıp "buke otur" dedi.

Heja önce Berat ağa'ya baktı onun yanın da oturup konuşmak isteyeceği son şey bile olamazdı ama mecburdu. Kalkıp gitmesi saygısızlık olurdu.

Berat ağa Heja'nın oturması ile boğazını de temizledi. Bir an onu yok sayıp arkasına bakmadan çıkıp gideceğini düşünmemiş değildi. Sesli bir nefes alıp konuştu.

"Buke bak evde olanlar ortada. Biliyorum yaşanması istenilmeyen, şeyler oldu. Ama bu şekilde olmaz, biz düşman değiliz. Bak geçen gün tokat meselesi bir anlık sinirle oldu. Bir daha olmaz! Lakin sende kendine çeki düzen ver. Kızım üzülmeni istemem. Üstüne kuma gelen ilk kadın olmadığını biliyorsun! Ona göre davran. Sen ne isen Keje'de o! Aranız da hiçbir zaman ayrım olmaz. Kocana saygı da kusur etme. Ha illa dersin yok, ben Ağir'le konuşurum. Sana ya da Keje'ye ayrı ev açsın. Bu şekilde evdeki herkes huzursuz."

Heja duydukları ile şekilden şekile girdi resmen. Dün kocası bugün de kayınbabası. Bu nasıl bir kaderdi. Bu insanları ailesi yerine koymuş. Sevip sayıp saygı göstermişti. Gerçekten mükafatı bu muydu? Dili tekrar, tekrar aynı şeyleri söylüyordu, niye bir Allah'ın kulu onu anlamıyordu bu evde.

"Berat ağa bakın gerçekten! Susmaya çalışıyorum. Ama siz her seferinde sınırları aşıyorsun. Bakın benim için siz hiç bir zahmete gitmeyin. Ben artık Ağir ile bir yaşam istemiyorum. Lütfen Ağir'e de bu fikirleri verip ortalığı bulundurmayın. Anlayın artık ne ayrı ev, ne de başka şeyler. Yapacağınız hiç birşey bizi bir arada tutamaz. Yaşadıklarımı bana unutturamaz. Biz bittik! Bizi siz bitirdiniz!"

Yüzünü sıvazlayıp "Bakın bunları son defa söylüyorum. Gerçekten ben artık tekrar etmekten yoruldum siz de anlayan artık."

Dilini tekrar tekrar aynı şeyleri söylemekten yorulmuştu "Berat ağa benim Ağir'e ailemi herkesi, herşeyi bırakarak geldiğimi biliyorsunuz. Ben bunların hiç birini hak etmedim! Ailem olursunuz sandım. Ağir'in sırtımı dayana bileceğim dağ olur sandım öyle geldim. Ben böyleyken, sırtımdaki en büyük yarayı sizen aldım. Göğsümdeki de Ağir'e aitt. Siz şimdi ayrı ev ayrı bir hayat kabul edin diyorsunuz. Berat ağa göz görmeyince gönül yok saymıyor yaşananları. Lütfen birazçık bana karşı sevgi ya da saygınız varsa durun. Ben bir daha böyle bir konuşmaya tabi tutulmak istemiyorum. Rica ediyorum birazçık beni de anlayın. Bakın sizde kız çocuğu babasısınız. Yarın öbür gün bana yaşattığız sizin de başınız gelir. Ben de anne, baba evladıyım insanım etten ve kemiktenim taş değilim bu kadarına katlanayım."

Berat ağa bir eliyle yüzünü sıvazladı. Heja'yı ikna etmenin zor olduğunu biliyordu. Elindeki fincanı indrip.

"Buke bak" diye lafa başlamak istediğin de Heja lafını kesti.

"Lütfen Berat ağa bu kadarı kafi kapatın artık bu konuyu" deyip ayağa kalktığı gibi hızlıca odadan çıktı.

Avlu da koca bir nefes alıp. Berfin hanımla konuşmak için odasına doğru yürüdü.

Kapının önünde durduğunda büyük bir nefes aldı. Kendi, kendine "hadi Heja bu aile ile daha fazla yaşamamak için" deyip kapıyı
çaldı. Hazır Ağir'de yokken, Berfin hanımdan izin alıp gidebilirdi.

Berfin hanım karşısında Heja'yı görmeyi hiç beklemiyordu görünce şaşırdı. Araların da hiç bir zaman teyze yeğen ilişkisi oluşamamıştı. Ona baktığı her an Narin'i ve yaptıklarını görüyordu.

"Gel kızım bir sorun mu var?"

Heja bu aileden bir şey istemeyi bu odaya gelmeyi hiç istemiyordu ama kurtulmak için mecburdu.

"Berfin hanım bakın yaşadıklarım ortada ben ve gerçekten kaldıramıyorum bu durumdan da çok sıkıldım. Herşey üstüme üstüme geliyor. Acaba bir kaç günlüğüne çiftliğe gidebilir miyim?"

"Ağir'in haberi var mı Heja?"

"Hayır yok Berfin hanım zaten Ağir konaktada yok. Loran'la gider kalırım. Gerçekten kafamı toplamaya ihtiyacım var. Biraz nefes almak istiyorum. "

Berfin hanımnda biliyordu Heja'nın burda boğulduğunu. Ama Ağir'siz onu göndermek bilmiyordu ama! Giderse çıkacak kıyameti biliyordu. Ağir Heja çarşıya çıksa yanın da olmak isteyen adamdı.

"Heja Ağir'i arayıp izin mi alsan. Biliyorsun kızar o emrivakilere."

"Berfin hanım ben bugün gideyim. Döndüğün de kızarsa gelir alır beni olmadı siz birilerini yollarsınız. Söz veriyorum dönmek için sorun çıkarmayacağım buna gerçekten ihtiyacım var. Biraz düşünmek istiyorum. Sindirmem lazım bazı şeyleri. Evin içinde boğuluyorum ve sağlıklı düşünemiyorum."

Berfin hanım ondan ilk defa birşey isteyen Heja'ya baktı. Üç yıldan fazladır aynı evin içinde yaşıyorlardı bir gün ondan bir istekte bulunmamıştı. Ağir kızıp dökecekti, ama boşver dedi.

Heja son ana kadar hiç birşeyi teyzesine ya da diğerlerine anlatmak istemiyordu. Daha abisinin ne konuşacağını da bilmiyordu. Tek bildiği Murat birşey yaparım derse yapardı. Şuanda tek güvendiği oydu.

Berfin hanım Heja'ya bakarak. "Tamam Loran'ı da al yanına, hazırlanıp gidin. Ferman sizi bırakır"

Heja gülümsedi yüzündeki sevinçle çıktı odadan. Koşarak Loran'ın odasına girdi.

Loran kapısının birden açılıp Heja'nın pat diye içeri girmesi ile irkildi Heja'nın yüzündeki gülümsemeyi görünce şaşırdı.

"Hayırdır Heja geldiğin yerde kapı çalmak gibi adet yokmu. Ödümü kopardın resmen."

"Yok Loran benim geldiğim yer de kapı çalmak gibi birşey yok canım. Direk gireriz odaya."

Gülümseyerek sarıldı Heja Loran'a Loran'da aynı şekil karşılık verdi ona.

"Loran canım hazırlan çiftliğe gidiyoruz. Bir kaç gün başbaşa gün geçireceğiz."

Loran anladı Heja'daki mutluluğu, ikiside çok severdi çiftliği. Heja ile bir kaç gün süper fikirdi. Heja'yı kenara itip hemen hazırlanmaya başladı. Heja kafasını olumsuzca sallayıp oda odasına hazırlanmak için geçti. Yanına kıyafet almasına gerek yoktu. Sık sık çiftliğe gittiği için üstünü değiştirip Loran'la beraber aşağı indiler.

Kapıda onları götürmek için Ferman bekliyordu.

Herkes Heja'nın yüzündeki mutluluğu, biraz uzaklaşmak için sanıyordu. Ama Heja'nın mutluluğu üç yıldır görmediği abisine idi. Heja'nın mutluluğu yanlız olmadığını, bilinçinde olmayaydı. Heja'nın mutluluğu bu cehennemden kurtulmak için artık umudunun olmasınaydı.

Arabaya bindiklerin de Ferman'ın gözünden Heja'nın gülen yüzü kaçmamıştı. Yolda da sürekli yüzü gülümsüyordu.

Ferman'da Loran'da Heja'nın mutluluğu ile mutlu oldular. İçlerinden hep mutlu olması için dua ettiler.

Heja için ise yol bitmek ,bilmiyordu. Oysa çok uzak değildi, çiftlik. Heja için uzun aslında kısa yolculuğun sonunda çiftliğe girdiler. Ferman onları bırakıp geri döndü. Yanlız kalıp konaktan uzaklaşmanın Heja'ya iyi geleceğini düşünüyordu o da.

Heja Loran'la beraber yukarı çıktı. Loran çantasını odasına bırakıp. Heja'nın odasına koştu çiftlikte güzel bir yürüyüş çok güzel olurdu. Heja ise bir yolunu bulup abisine gitmek istiyordu.

Heja Loran'ın heycanlı haline bakıp, gülümsedi.Loran Heja'ya sarılıp "Heja hanım geldik de önce ne yapalım. Gezelim mi atamı binelim"

Heja Loran'a nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Onu biraz kullanmış gibi oluyordu ama mecnburdu buna, yoksa buraya gelemezdi.

"Loran kızmazsan biraz yanlız kalmak istiyorum. O yüzden atla gezintiye tek başıma çıksam olur mu? Kendimi biraz dinlemem gerek. Lütfen darılma buna çok ihtiyacım var."

Loran Heja'nın söyledikleri ile surat astı. Ona ne cevap vereceğini de bilmiyordu. Sorun sadece yanlız kalmayı istemesi değildi. Açıkcası kaçmasından da korkuyordu.

Heja Loran'a bakınca anladı.

"Korkma Loran kaçmak gibi bir düşüncem yok. Söz sana geri döneceğim. Ama şimdi biraz dolaşıp zihnimi boşaltmam lazım. Sende uslu uslu beni bekleyeceksin olur mu?"

Loran Heja dönüp sarıldı. Onu bu hale düşüren herkesten nefret ediyordu. Heja dalgın ve sessizce.

"Gideceğim Loran! ama bugün değil Sana söz! Ama şimdi gitmem gerek.
Hadi gören de uzun yola çıktığımı sanacak. Alt tarafı çiftlikte biraz dolaşıp geri döneceğim. Sen de bu arada çalışanlarla beraber bize güzel yemekler hazırla."

Loran'ı da ikna ettikten sonra. Heja ahırdan bir atı alıp bindi rüzgarda savrulan saçları ile gülümsedi. Yolun sonu Murat'tı.

Onu bekleyen süprizden habersiz.

Geldiği yerde atını yavaşlatıp bakışları ile abisini aradı. Göremeyince atını durdurup indi. Bir an korktu acaba geç , kalmış diye. Sonra bekler dedi. Yerin de dönüp etrafına bakınmaya başladı.

Birden iki el gözlerini kapattı. Kulağına korkma ilerle dedi. Heja hiç değişmemiş kokusundan tanıdı. Sesinin tınısına bile hasret kalmıştı. Mutluluk sardı etrafını, sesiyle kokusuyla mutluluk getirmişti şimdiden.

Birden iki el gözlerini kapattı. Kulağına korkma ilerle dedi. Heja hiç değişmemiş kokusundan tanıdı. Sesinin tınısına bile hasret kalmıştı. Mutluluk sardı etrafını, sesiyle kokusuyla mutluluk getirmişti şimdiden.

Biraz ilerledikten sonra muzip vir şekilde kulağına aç gözlerini dedi.

Heja örkekçe açtı gözlerini karşısın da hiç beklemediği. Şaşkınlıkla gözleri titredi önce yumup açtı gözlerini gerçekti ve karşısındaydı. Büyük bir nefes aldı. Burdan bile alıyordu kokusunu. Tekrar baktı karşısın da durana özlem vardı, hasret vardı orda. Nasıl bu kadar uzun zaman dayanmıştı. Oysa onsuz bir gün bile duramazdı önceleri. Başta heyecandan adım bile atamadı dizleri titredi. Karşısındaki kollarını açınca dizleri çözüldü. Ağlayarak koştu koca çınarına. En güvenli yerdi orası en güzel yerdi.

Ona açılan o kollara sımsıkı sığındı. Oysa başkası için terkeden oydu o kolları. Çiğerlerini doldura doldura, koklaya koklaya çekti kokusunu. Kolların sahibi saçlarından öptü Heja'sını.

"Heja'm" dedi.

Heja'dan bir hıçkırık duyuldu. Heja'm diyen ses tonunun da titrediğini anladı. Tekrar tekrar duyuldu o ses. Aynı şekilde Heja'nın hıçkırıkları. Daha sımsıkı sarıldı koca çınarına. Daha sıkı sardı koca çınarı. Sanki kaybedecekmiş gibi, sanki ilk defa görür gibi. Ve bir daha bırakmıyacakmış gibi.

Yetmiyordu Heja'ya şuanda aldığı nefes. Mutluydu hemde çok mutluydu. Çiğerleri mutluluktan patlayacakmış gibiydi. Kolların da olduğu adam huzurdu. Güvendi, karşılıksız sevip kollayandı. Dar gün sığınağıydı. Bugün de göstermişti kendisini. Pişmandı Heja çok pişmadı. Bu kolları boş bırakıp gittiğii içindi pişmanlığı.

Heja daha fazla tutamadı kendisini. Ağzından manası güven olan tek bir kelime iki hece bir sözcük çıktı.

"Baba"

Continue Reading

You'll Also Like

1M 66.2K 56
"Hiç mi görmüyorsun ya, hiç mi anlamıyorsun beni Elfida?" diye bağırdı sinirle. Kaşlarım bilinmezlikle çatıldı. Neyi anlamıyordum? Yüz ifadem iyice...
25.6K 1.9K 37
'Bırakın.' Ağzımdan çıkan tek kelime buydu. O an sadece beni tutmayı bırakmalarını kastetmiyordum. Bulunduğum yeri, durumumu bırakmak istiyordum. Büt...
3K 277 35
Tam her şey bitti sanırken yeniden başlamak... Belki de bu işin doğasında var! Polisiye hikayenin kurallarını yeniden yorumlayan Alp Özbek okuyucunun...
5M 195K 73
Sevdaya tutulmuş iki yüreğin hikayesi.